dönemsellik ilkesi – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Sat, 22 Jul 2023 08:56:11 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.3 Henüz Kullanılmayan E-Fatura Kontörlerini Alındığında Direkt Gider Yazabilir Miyiz? https://www.muhasebenews.com/henuz-kullanilmayan-e-fatura-kontorlerini-alindiginda-direkt-gider-yazabilir-miyiz/ https://www.muhasebenews.com/henuz-kullanilmayan-e-fatura-kontorlerini-alindiginda-direkt-gider-yazabilir-miyiz/#respond Sat, 22 Jul 2023 08:56:11 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=144601 Muhasebe ve defter tutma hizmeti verdiğim firma özel entegretörden On bin kontör faturası almış. Bu firma ayda ortalama 600 kontör kullanıyor. Almış olduğu faturayı dönemsellik ilkesi gereği muhasebeleştirmek istiyorum.180/280 veya 157 hesap kodlarından hangisi uygun olur?

180/280 kullanılır.


BENZER İÇERİKLER

Örnek yevmiye maddesi

1- Toplu e-Belge Kontör Alımı

____________________ 1 Temmuz 2023  ____________________

180 (B)

191 (B)

329 (A)

___________________             / __________________________

2- Ay sonu itibarıyla kullanılan kontör 

____________________ 31 Temmuz 2023  ____________________

770 (B)

180 (A)

___________________             /  __________________________

 


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/henuz-kullanilmayan-e-fatura-kontorlerini-alindiginda-direkt-gider-yazabilir-miyiz/feed/ 0
Alınan erken ödeme ve avanslar için fatura düzenlenmesi zorunlu değildir https://www.muhasebenews.com/alinan-erken-odeme-ve-avanslar-icin-fatura-duzenlenmesi-zorunlu-degildir/ https://www.muhasebenews.com/alinan-erken-odeme-ve-avanslar-icin-fatura-duzenlenmesi-zorunlu-degildir/#respond Thu, 13 Oct 2022 08:08:52 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=132932 10 aylık hizmet verecek bir işletmede bedelin peşin tahsil edilmesi sonucunda fatura bedelin tahsil edildiği ayda tamamına mı kesilmeli yoksa dönemsellik ilkesi gereği her aya tekabül eden kısım mı kesilmeli?

Özelge: Erken ödeme veya avanslarda faturanın düzenlenme zamanı ve vergilendirileceği dönem hk.


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/alinan-erken-odeme-ve-avanslar-icin-fatura-duzenlenmesi-zorunlu-degildir/feed/ 0
Belediyeden Kiralanan Yerin Ödemeleri Ertesi Yıl Yapılırsa Gider Olarak Kaydedilebilir mi? https://www.muhasebenews.com/belediyeden-kiralanan-yerin-odemeleri-ertesi-yil-yapilirsa-gider-olarak-kaydedilebilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/belediyeden-kiralanan-yerin-odemeleri-ertesi-yil-yapilirsa-gider-olarak-kaydedilebilir-mi/#respond Mon, 03 Jun 2019 11:00:09 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=16550 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Şirket tarafından Belediyeden kiralanan yere ait 2013 yılı kira ödemesinin 2014 yılında yapılması durumunda ödenen tutarın indirim konusu yapılıp yapılmayacağı

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, şirketiniz tarafından ………….. Büyükşehir Belediyesinden kiralanan yerin kira ödemesine ilaveten Belediye tarafından KDV tahsil edildiği, kira ödemesi yapıldığından kira ödemelerine ilişkin belgelerin düzenlendiği, 2013/Haziran ayına ait kira bedelini 19/03/2014 tarihinde ödediği ve ödemeye ilişkin Belediye tarafından 19/03/2014 tarihinde alındı belgesinin düzenlendiği belirtilerek, şirketiniz tarafından 2013 yılında ödenmeyen kiraların 2014 yılında ödenmesi durumunda ödenen tutarların gider olarak yazılıp yazılmayacağı ve katma değer vergisi beyannamesinden indirim konusu yapılıp yapılmayacağı hususunda bilgi talep ettiğiniz anlaşılmakta olup konu hakkında Başkanlığımız görüşü aşağıda açıklanmıştır.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNA GÖRE

5520 sayılı Kanunun 6’ncı maddesinin birinci fıkrasında; Kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safî kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı belirtilmiş ikinci fıkrasıyla da safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticarî kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

Gelir Vergisi Kanununun “Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti” başlıklı 38’inci maddesinde ise; Bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu, bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce, işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı, ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanunun 40 ve 41’inci maddeleri hükümlerine uyulacağı hükme bağlanmıştır.

Bu hükümlere göre kurum kazancının tespitinde Kurumlar Vergisi Kanununun 8’inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun 40’ıncı maddesinde yer alan giderler indirilebilecektir.

Ticari kazancın tespitinde “tahakkuk esası ilkesi” ve “dönemsellik ilkesi” olmak üzere iki temel ilke geçerlidir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibarıyla kesinleşmiş olması yani geliri veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Dönemsellik ilkesi gereğince işletmenin sürekli kabul edilen ömrü belli dönemlere bölünür ve her dönemin faaliyet sonuçları diğer dönemlerden bağımsız olarak saptanır. Gelir ve giderler tahakkuk esasına göre muhasebeleştirilerek hasılat, gelir ve karlar aynı döneme ait maliyet, gider ve zararlarla karşılaştırılır.

Tahakkuk, gelir ve giderin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmesini ifade eder. Tahakkuk esasında, geliri doğuran muamelelerin eksiksiz olarak tekemmül etmiş olması, gelirin elde edilmiş sayılması için yeterlidir. Diğer bir ifade ile tahakkuk esasında vergilendirme yapılabilmesi için, alacak hakkının doğmuş olması gerekir. Gerek hasılat gerekse giderlerin hangi hesap dönemine ilişkin olduğunun tespiti açısından hasılatın tahsil edilip edilmediğinin, giderlerin ise ödenmiş olup olmadığının bir bağlayıcılığı bulunmamaktadır.

Bu hüküm ve açıklamalar uyarınca, belediyeden kiralamış olduğunuz yerin 2013 yılına ait kira giderlerinin tahakkuk ve dönemsellik ilkeleri gereğince miktar ve mahiyet olarak kesinleşmiş olduğu 2013 hesap dönemine ait kurum kazancınızın tespitinde dikkate alınması gerekmekte olup söz konusu döneme ilişkin kira tutarlarının Şirketiniz tarafından ilgili dönemde ödenip ödenmemesinin bu duruma herhangi bir etkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla 2013 hesap dönemine ilişkin kazancın tespitinde indirim konusu yapılması gereken kira giderlerinin 2014 hesap dönemi kazancının tespitinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNUNA GÖRE

Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun 29/1-a ve 34/1’inci maddelerine göre, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV’ den, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV ile ithal olunan mal ve hizmetler dolayısıyla ödenen KDV’ nin indirim konusu yapılabilmesi için, fatura ve benzeri belgelerde ayrıca gösterilmesi, bu belgelerin de kanuni defterlere kaydedilmiş olması gerekmektedir. Aynı Kanunun 29/3’üncü maddesi gereğince ise indirim hakkı, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği takvim yılı aşılmamak şartıyla ilgili belgelerin kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabilmektedir.

Buna göre, kiralama işlemlerinde vergiyi doğuran olay hizmetin ifası ile meydana gelmekte olup, Şirketinizin 2013 Haziran dönemine ait kira bedeli üzerinden hesaplanan KDV’ nin, takvim yılı aşılmamak şartıyla kanuni defterlere kaydedildiği dönem itibariyle indirim konusu yapılması gerekmekte olup, söz konusu kiralama işlemine ait bedelin Şirketiniz tarafından ödenip ödenmemesinin indirim uygulamasına bir etkisi bulunmamaktadır. Bu nedenle kira bedeli üzerinden hesaplanan KDV’ nin vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği 2013 yılında indirim konusu yapılması gerektiğinden söz konusu KDV’ nin 2014 yılında indirim konusu yapılması KDV Kanununun 29/3’üncü maddesi uyarınca mümkün bulunmamaktadır.

Kaynak: İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı
17 Şubat 2016 Tarih ve 62030549-125[6-2014/170]-13252 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi,  gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/belediyeden-kiralanan-yerin-odemeleri-ertesi-yil-yapilirsa-gider-olarak-kaydedilebilir-mi/feed/ 0
Dizi Filmlerin Gösterim Hakkının Satılması Durumunda Maliyeti Hemen Gider Yazılabilir Mi? https://www.muhasebenews.com/dizi-filmlerin-gosterim-hakkinin-satilmasi-durumunda-maliyeti-hemen-gider-yazilabilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/dizi-filmlerin-gosterim-hakkinin-satilmasi-durumunda-maliyeti-hemen-gider-yazilabilir-mi/#respond Mon, 03 Dec 2018 09:45:25 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=14620 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Dizi filmlerin gösterim hakkının satılması durumunda vergilendirme.

İlgide kayıtlı özelge talep formu ile eki dilekçede; dizi film yapımcılığı işi ile iştigal ettiğiniz, dizi filmlerde gelirin oluştuğu döneme ait giderlerin amortisman uygulamasına tabi tutulduğunda bölüme ait giderlerin bölüm gelirinin oluştuğu dönemde giderleştirilemediği, yayın döneminin yılın Eylül ayından başlayarak ertesi yılın Haziran ayında sona ermesi sebebiyle Vergi Usul Kanununda belirlenen hesap dönemi ile uyumsuzluk yaşandığı, çekilen dizi bölümlerinin yapılan hukuki anlaşmalar gereği aynı yıl içinde başka alıcılara satılamadığı, gösterim hakkı karşılığı hasılat elde edildiği ve bölümün gösterildiği hafta fatura düzenlendiği, dönemsel olarak amortisman ayrılması durumunda elde edilen hasılat için yeterli maliyet ya da gider oluşmadığı için ticari karın üzerinde mali kar oluşmasına neden olduğu ve net kazanca göre daha fazla vergi ödendiği, bölümlere ait olarak sadece gösterim hakkının satıldığı, bölüm telif, fikri ve mülkiyet haklarının Şirketinize ait olduğu ile bahse konu bölümlerin ilgili dönem sonrasında tekrar satışının mümkün olduğu belirtilerek, bölümlerin gösterime girdiği hafta itibarıyla faturalanmasıyla birlikte bölüm maliyetlerinin tamamının geçici vergi ve hesap takviminde gider yazılmasının mümkün olup olmadığı hususunda bilgi talep edildiği anlaşılmakta olup konu hakkında Başkanlığımız görüşleri aşağıda açıklanmıştır.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN
5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunun 6’ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
Gelir Vergisi Kanununun “Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti” başlıklı 38 inci maddesinde; bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu, bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce işletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı, ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulacağı hükme bağlanmıştır. Anılan Kanunun 40 ıncı maddesinde de; safi kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler sayılmıştır.
Aynı Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (7) numaralı bendinde ise, Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanların safi kazancın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Ticari kazancın tespitinde “tahakkuk esası ilkesi” ve “dönemsellik ilkesi” olmak üzere iki temel ilke geçerlidir.
Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibarıyla kesinleşmiş olması yani geliri veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir.
Dönemsellik ilkesinde ise, bu gelir veya giderin ilgili olduğu döneme intikalinin sağlanmasıdır. Ayrıca “Dönemsellik” kavramı gereği işletmeler, gelir ve giderlerini tahakkuk esasına göre muhasebeleştirmek, hasılat, gelir ve karlarını aynı döneme ait maliyet, gider ve zararlarla karşılaştırmak durumundadırlar. Bu ilke uyarınca gelir ve giderlerin ilgili oldukları dönemde kaydedilmesi gerekir.
Ayrıca, Kurumlar Vergisi Kanunun 32 inci maddesinin birinci fıkrasında, kurum kazancı üzerinden % 20 oranında kurumlar vergisi alınacağı, ikinci fıkrasında da kurumlar vergisi mükelleflerince, câri vergilendirme döneminin kurumlar vergisine mahsup edilmek üzere Gelir Vergisi Kanununda belirtilen esaslara göre ve câri dönemin kurumlar vergisi oranında geçici vergi ödeneceği hükme bağlanmıştır.
Bu hüküm ve açıklamalara göre, şirketinizce hazırlatılan dizi filmlere ilişkin olarak Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanların ilgili dönem kurum kazancınızın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN
213 sayılı Vergi Usul Kanununun;
-174 üncü maddesinde, defterlerin hesap dönemi itibariyle tutulacağı; kayıtların her hesap dönemi sonunda kapatılacağı ve ertesi dönem başında yeniden açılacağı; hesap döneminin normal olarak takvim yılı olduğu; şu kadar ki, takvim yılı dönemi faaliyet ve muamelelerinin mahiyetine uygun bulunmayanlar için bunların müracaatı üzerine Maliye Bakanlığının 12 şer aylık özel hesap dönemleri belli edebileceği; bu maddeye göre özel hesap dönemi tayin edilenlerin ticari ve zirai kazançlarının, hesap dönemlerinin kapandığı takvim yılının kazancı sayılacağı.
– 313 üncü maddesinde, işletmede bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunan gayrimenkullerle 269’uncu madde gereğince gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetlerin, alet, edevat, mefruşat, demirbaş ve sinema filmlerinin birinci kısımdaki esaslara göre tespit edilen değerinin bu Kanun hükümlerine göre yok edilmesinin amortisman mevzuunu teşkil edeceği,
– 315 inci maddesinde; mükelleflerin amortismana tabi iktisadi kıymetlerini Maliye Bakanlığının tespit ve ilan edeceği oranlar üzerinden itfa edecekleri, ilan edilecek oranların tespitinde iktisadi kıymetlerin faydalı ömürlerinin dikkate alınacağı,
– 320 nci maddesinde, her yılın amortismanının ancak o yıla ait değerlemede nazara alınabileceği, amortismanın her hangi bir yıl yapılmamasından veya ilk uygulanan nispetten düşük bir hadle yapılmasından dolayı amortisman süresi uzatılamayacağı
hükme bağlanmıştır.
Mezkur 313 üncü maddesi hükmü uyarınca, işletmenin aktifinde kayıtlı bir iktisadi kıymetin amortismana tabi tutulması için Kanunda belirtildiği üzere, işletmede bir yıldan fazla kullanılması, yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunması ve envantere yani aktife kayıtlı olması gerekmektedir.
Anılan 315 inci maddenin Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye istinaden amortismana tabi iktisadi kıymetler için uygulanacak “Faydalı Ömür ve Amortisman Oranları” tespit edilmiş ve bu oranlar 339, 365, 389, 399, 406, 418 ve 439 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile değişik 333 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği eki liste ile açıklanmıştır.
339, 365, 389, 399, 406, 418 ve 439 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile değişik 333 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği eki listenin 44.9.1. bölümünde filmlerin faydalı ömür süresi 2 yıl ve amortisman oranı ilk yıl için % 60, ikinci yıl için % 40, 44.9.1.1. bölümünde ise sinema filmlerinin faydalı ömrü 2 yıl ve amortisman oranı ilk yıl için %85, ikinci yıl için %15 olarak tespit edilmiş bulunmaktadır.
Yukarıda yer verilen Kanun hükümlerine göre;
Normal hesap dönemi olsun özel hesap dönemi olsun iktisadi kıymetlerin amortismanı sadece ilgili dönemlerde ayrılmalıdır. Bölüm bölüm çekilen dizi filmlerin çekildikleri hesap döneminde aktifleştirilmesi gerekmektedir.
Söz konusu dizi filmler sinema filmleri gibi değerlendirilmiş olup, dizi filmler için uygulanacak faydalı ömür ve amortisman oranları 339, 365, 389, 399, 406, 418 ve 439 sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile değişik 333 sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği eki listenin 44.9.1.1. bölümünde belirlenmiş olan faydalı ömrü 2 yıl ve amortisman oranı ilk yıl için % 85, ikinci yıl için %15 amortisman oranlarıdır.

Kaynak: İstanbul Gelir İdaresi Başkanlığı
4 Ekim 2016 Tarih ve 62030549-125(6-2014/464)-152387 sayılı Özelge

 

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/dizi-filmlerin-gosterim-hakkinin-satilmasi-durumunda-maliyeti-hemen-gider-yazilabilir-mi/feed/ 0
Ticari Alacakların Sigortalarındaki Ek Primler Gider Yazılabilir mi? https://www.muhasebenews.com/ticari-alacaklarin-sigortalarindaki-ek-primler-gider-yazilabilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/ticari-alacaklarin-sigortalarindaki-ek-primler-gider-yazilabilir-mi/#respond Sat, 15 Sep 2018 12:30:20 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=15044 (GİB – ÖZELGE)
Konu: Ticari alacaklarını sigorta ettiren işletmenin sigorta miktarını aşan ek prim tutarını dönemsellik ilkesi gereği gider yazması hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda;
– Şirketinizin yurt içi ve yurt dışı satışlarından kaynaklanan ticari alacaklarının bir kısmının riskli müşteriler için sigortalandığı ve sigorta döneminin 01.07.2014 – 01.07.2015 olduğu,
– Poliçe düzenlenirken, şirketiniz tarafından tahmini belirlenen cironun %80’i dikkate alınarak asgari prim tutarının tespit edildiği, dönemsellik ilkesi gereği poliçe tutarının 6 aylık kısmının 2014; kalan 6 aylık kısmının ise 2015 yılında gider yazıldığı,
– Sigorta şirketinin, poliçe süresinin sonu olan 01.07.2015 tarihinde, dönem içinde yapılan sigortaya konu satış toplamı ilk başta belirlenen cironun %80’ini geçtiğinden, aradaki ciro farkını prim oranı ile çarparak, ek prim tutarını 01.10.2015 tarihinde düzenlenen zeyilname ile tarafınıza gönderdiği,
– Zeyilnameye konu ek prim tutarının, Ocak-Haziran/2015 arası altı aylık döneme isabet eden ciro üzerinden hesaplandığı, çünkü poliçe ilk düzenlendiğinde başlangıçta belirlenen tahmini cironun %80’inin Aralık/2014 sonunda gerçekleştiği, dolayısıyla Ocak-Haziran/2015 arası için ek prim isteme hakkının doğduğu
belirtilmiş ve ek poliçe tutarının 2015 yılında gider yazılıp yazılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmuştur.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNA GÖRE
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6’ncı maddesinde, kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.

Gelir Vergisi Kanununun “Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti” başlıklı 38’inci maddesinde; bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu, bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı, ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulacağı hükme bağlanmıştır.

Ticari kazancın tespitinde “tahakkuk esası” ve “dönemsellik” olmak üzere iki temel ilke geçerlidir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibarıyla kesinleşmiş olması yani geliri veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Dönemsellik ilkesi ise, bu gelir veya giderin ilgili olduğu döneme intikalinin sağlanmasıdır. Ayrıca “Dönemsellik” kavramı gereği işletmeler, gelir ve giderlerini tahakkuk esasına göre muhasebeleştirmek, hasılat, gelir ve karlarını aynı döneme ait maliyet, gider ve zararlarla karşılaştırmak durumundadırlar. Bu ilke uyarınca, gelir ve giderlerin ilgili oldukları dönemde kaydedilmesi gerekir.

Şirketiniz ile sigorta firması arasında imzalanan poliçede, sigortalının beyan edeceği ciro üzerinden net fiyatla prim ayarlaması yapılacağı ve varsa ilave primin zeyilname çerçevesinde tahakkuk ettirileceği ifade edilmiş olup, 01.10.2015 tarihinde de Ocak-Haziran/2015 dönemi için işletmenizin tahmini cirosunun %80’ini geçen brüt tutar dolayısıyla sigorta firması tarafından zeyilname düzenlenerek ek primin istenildiği anlaşılmıştır.

Buna göre, 01.07.2014 – 01.07.2015 dönemini kapsayan sigorta poliçesinde, ilave sigorta priminin poliçe dönemi içerisinde mahiyet ve tutar itibarıyla hesaplanamaması ve poliçe dönemini takip eden üçer aylık döneme ilişkin zeyilname ile belirlenmesi nedeniyle, söz konusu zeyilnamenin düzenlendiği tarihte ek primin tahakkuk ettiğinin kabulü gerekmektedir. Dolayısıyla söz konusu ek prim tutarlarının tahakkuk ettiği tarih itibarıyla kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınacağı tabiidir.

Kaynak: Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı
4 Ocak 2017 Tarih ve 38418978-125[6-15/36]-2997 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi,  gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/ticari-alacaklarin-sigortalarindaki-ek-primler-gider-yazilabilir-mi/feed/ 0
Aylık Kira Bedeli Alınarak Bir Yıldan Uzun Süreli Veri Depolama Hizmeti Satışından Elde Edilen Kazançlar Hangi Dönemde Kaydedilebilir? https://www.muhasebenews.com/aylik-kira-bedeli-alinarak-bir-yildan-uzun-sureli-veri-depolama-hizmeti-satisindan-elde-edilen-kazanclar-hangi-donemde-kaydedilebilir/ https://www.muhasebenews.com/aylik-kira-bedeli-alinarak-bir-yildan-uzun-sureli-veri-depolama-hizmeti-satisindan-elde-edilen-kazanclar-hangi-donemde-kaydedilebilir/#respond Wed, 07 Mar 2018 18:00:58 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=16698 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Tedarikçi firma vasıtasıyla aylık kira bedeli karşılığında sağlanan 10 yıllık veri depolama hizmetinin satışından elde edilen kazancın vergilendirilmesi.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Şirketinizin elektronik fatura, elektronik defter ve elektronik arşiv uygulamalarının servis sağlayıcısı olarak faaliyet gösterdiği, söz konusu faaliyet kapsamında müşterilerinize elektronik fatura, elektronik defter ve elektronik arşiv uygulamaları için veri depolama hizmeti sunulduğu, müşterilerinize taahhüt edilen saklama hizmetinin süresinin 10 yıl olduğu, veri depolama hizmetinin; işlemin komplike yapısı ve teknolojik yatırım gerektirmesi sebebiyle dışarıdan tedarikçi firma vasıtasıyla aylık kira bedeli karşılığında sağlandığı belirtilerek, müşteri sözleşme ve faturalarında ayrıca belirtilen 10 yıllık veri depolama hizmeti satışlarınızdan elde edilecek gelirin hangi yıl kurum kazancının tespitinde dikkate alınacağı hususunda Başkanlığımız görüşü istenilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6’ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükellefin bir hesap dönemi içinde elde ettiği safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, bu kazancın tespitinde de Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 37’nci maddesinin birinci fıkrasında; her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu hükme bağlanmıştır. Anılan Kanunun 38’inci maddesinde ise; “Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce;

1- İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;
2- İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanunun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanunun 40 ve 41’inci maddeleri hükümlerine uyulur.”
hükmüne yer verilmiştir.

Ticari kazancın tespitinde “dönemsellik” ve “tahakkuk esası” olmak üzere iki temel ilke geçerlidir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması, yani geliri veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra, bu işlemin miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Dönemsellik ilkesi ise, bu gelir veya giderin ilgili olduğu döneme intikalinin sağlanmasıdır. Dönemsellik, tahakkuk etmiş bir gelir için söz konusudur. Bu esaslar dikkate alındığında, bir gelir unsurunun, özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet veya tutar itibariyle kesinleştiği dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, müşterilerinize sunduğunuz 10 yıllık veri depolama hizmeti karşılığında elde edeceğiniz hasılatın,  tahakkuk ve dönemsellik ilkeleri çerçevesinde, saklama süresi boyunca  her bir hesap dönemine ilişkin tutarının ilgili dönem kurum kazancının tespitinde gelir olarak dikkate alınması; ayrıca tedarikçi firma vasıtasıyla aylık kira bedeli karşılığında dışarıdan temin ettiğiniz veri depolama hizmetine ilişkin katlandığınız harcamaların da her bir hesap dönemine ilişkin kurum kazancınızın tespitinde maliyet/gider olarak dikkate alınması gerekmektedir.

Kaynak: İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı
11 Kasım 2015 Tarih ve 62030549-125[6-2015/220]-93675 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/aylik-kira-bedeli-alinarak-bir-yildan-uzun-sureli-veri-depolama-hizmeti-satisindan-elde-edilen-kazanclar-hangi-donemde-kaydedilebilir/feed/ 0
Geçmiş Döneme Ait Hesaplanan Faizler Gider Olarak Kaydedilebilir mi? https://www.muhasebenews.com/gecmis-doneme-ait-hesaplanan-faizler-gider-olarak-kaydedilebilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/gecmis-doneme-ait-hesaplanan-faizler-gider-olarak-kaydedilebilir-mi/#respond Sun, 18 Feb 2018 18:00:45 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=17048 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Geçmiş döneme ilişkin hesaplanan faizin gider olarak yazılıp yazılmayacağı ve dönemsellik ilkesi gereğince hangi dönemde beyan edileceği.

İlgide kayıtlı özelge talep formunun incelenmesinden, tıp merkezi olarak faaliyet gösteren Şirketinizin Sosyal Güvenlik Kurumu ile yapmış olduğu sözleşme gereğince verdiği hizmet karşılığında Kurumdan tahsil edilmek üzere aylık olarak fatura düzenlediği; ancak, fatura tarihinden sonra yapılan incelemelerde bazı hizmetlerin kurum tarafından kabul edilmediği ve hizmet karşılığı Şirketinizce daha önce tahsil edilen bedellerin faizi ile birlikte hak edişlerinizden kesildiği belirtilerek, söz konusu faizin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınıp alınamayacağı konusunda Başkanlığımız görüşünün sorulduğu anlaşılmıştır.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6’ncı maddesinin birinci fıkrasında, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, ikinci fıkrasında safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticarî kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

Buna göre, safi kurum kazancının tespitinde Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun 40’ıncı maddesinde yer alan giderler indirilebilecektir.

Gelir Vergisi Kanununun “İndirilecek Giderler” başlıklı 40’ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, (3) numaralı bendinde ise işle ilgili olmak şartıyla, mukavelenameye, ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatların safi kazancın tespitinde gider olarak indirilebileceği belirtilmiştir.

Kurumlar Vergisi Kanununun “Kabul Edilmeyen İndirimler” başlıklı 11’inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde bu Kanuna göre hesaplanan kurumlar vergisi ile her türlü para cezaları, vergi cezaları, 21.07.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ödenen cezalar, gecikme zamları ve faizler ile Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ödenen gecikme faizlerinin; (g) bendinde ise, sözleşmelerde cezai şart olarak konulan tazminatlar hariç olmak üzere, kurumun kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının suçlarından doğan maddi ve manevi zarar ile tazminat giderlerinin kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilemeyeceği hükme bağlanmıştır.

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “11.5. Hesaplanan kurumlar vergisi ile her türlü para cezaları ile vergi cezaları ve gecikme zamları” başlıklı bölümünde;

“Kurumlar Vergisi Kanununa göre hesaplanan kurumlar vergisi ile her türlü para cezaları, vergi cezaları, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ödenen cezalar, gecikme zamları ve faizleri ile 213 sayılı Vergi Usul Kanununa göre ödenen gecikme faizi ile pişmanlık zammının kurum kazancından indirimi kabul edilmemektedir. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tecil edilen vergilere ilişkin tecil faizleri de bu kapsamda olup kurum kazancından gider olarak indirilmesi mümkün değildir.

Öte yandan, sosyal güvenlik kurumlarına ödenen gecikme cezaları ile gecikme zamları da bu kapsamda gider olarak indirilemeyecektir.”
denilmiştir.

Aynı tebliğin,”11.8. Kurumun kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının suçlarından doğan tazminat giderleri” başlıklı bölümünde de;

“Sözleşmelerde ceza şartı olarak konulan tazminatlar hariç olmak üzere kurumun kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının suçlarından doğan maddi ve manevi tazminat giderleri indirim olarak dikkate alınamaz.”
açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu hükümlerden de anlaşılacağı üzere, ödenen zarar, ziyan ve tazminatların gider olarak yazılabilmesi için, işle ilgili olması ve sözleşmeye, ilama veya kanun emrine bağlı olarak ortaya çıkması şarttır. Ancak, kurumlar tarafından işle ilgili ödenen tazminatlar sözleşmeye, ilama veya kanun emrine bağlı bulunsa dahi, kurumların ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının kusurlarından kaynaklanması halinde gider olarak yazılamayacaktır.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, Sosyal Güvenlik Kurumunca kabul edilmeyerek hak edişlerinizden kesilen hizmet bedellerine ilişkin hesaplanan gecikme faizlerinin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.

Kaynak: İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı
18 Ağustos 2015 Tarih ve 62030549-125[8-2014/372]-75345 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/gecmis-doneme-ait-hesaplanan-faizler-gider-olarak-kaydedilebilir-mi/feed/ 0
Şirket Tarafından T3-A Kapasite ve Tv Radyo Uplink Hizmeti Kiralama İşleri İçin Ödenen Bedeller Gider Kaydedilebilir mi? https://www.muhasebenews.com/sirket-tarafindan-t3-a-kapasite-ve-tv-radyo-uplink-hizmeti-kiralama-isleri-icin-odenen-bedeller-gider-kaydedilebilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/sirket-tarafindan-t3-a-kapasite-ve-tv-radyo-uplink-hizmeti-kiralama-isleri-icin-odenen-bedeller-gider-kaydedilebilir-mi/#respond Sun, 05 Nov 2017 12:00:45 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=16573 (GİB – ÖZELGE)

Konu: T3A Kapasite ve TV Radyo Hizmeti için ödenen bedelin gider yazılması

İlgide kayıtlı özelge talep formunun ve eklerinin incelenmesinden; Şirketinizin… bünyesinde faaliyetini yürüttüğü, bu çerçevede aldığı T3-A kapasite ve TV Radyo uplink hizmeti için ödediği bedelin gider olarak mı, haklar olarak mı muhasebeleştirileceği hususunda tereddüt yaşandığı belirtilerek Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

VERGİ USUL KANUNUNA GÖRE

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 313’üncü maddesinde, işletmede bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunan gayrimenkullerle 269’uncu madde gereğince gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetlerin, alet, edavat, mefruşat, demirbaş ve sinema filmlerinin birinci kısımdaki esaslara göre tespit edilen değerinin bu Kanun hükümlerine göre yok edilmesi amortisman mevzuunu teşkil edeceği hükme bağlanmıştır.

Adı geçen Kanunun 5024 sayılı Kanunla değişik 315’inci maddesinde ise, mükelleflerin amortismana tabi iktisadi kıymetlerini Maliye Bakanlığının tespit ve ilan edeceği oranlar üzerinden itfa edecekleri, ilan edilecek oranların tespitinde iktisadi kıymetlerin faydalı ömürlerinin dikkate alınacağı hükmü bulunmaktadır.

Mezkûr maddenin Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden amortismana tabi iktisadi kıymetler için uygulanacak “Faydalı Ömür ve Amortisman Oranları” tespit edilmiş ve bu oranlar 339, 365, 389, 399, 406, 418 ve 439 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile değişik 333 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği eki liste ile açıklanmıştır.

Gayri maddi hakların faydalı ömrü ve amortisman oranı anılan Tebliğ eki listenin “55.Gayri Maddi İktisadi Kıymetler: İmtiyaz hakları (Franchising), patent, formül, dizayn, örnek kalıp, teknik bilgi (Knowhow), format, telif hakkı ve benzeri kalemler, lisans, kullanım hakkı ve izni veya devlet kurum ve kuruluşları tarafından verilen diğer haklar (işletme hakkı gibi) ve bunların benzerleri” ayrımında 15 yıl ve %6,66 olarak tespit edilmiştir.

Özelge talep formu ve eklerinin incelenmesinden, … tarafından verilen uplink hizmeti için aylık dönemler halinde bedel ödediğiniz anlaşılmış olup, verilen hizmet bir kiralama niteliği taşımaktadır. Bu nedenle süresi bir yıldan fazla olsa bile uplink hizmeti için yapılan ödemeler haklar hesabında izlenebilecek bir nitelik taşımadığından, bu ödemelerin amortisman yoluyla itfa edilmesi mümkün değildir.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNA GÖRE

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6’ncı maddesinde, kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun bilanço usulüne göre ticari kazancın tespiti ile ilgili 38’inci maddesinde ise; “Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:

1. İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;
2. İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41’inci maddeleri hükümlerine uyulur.” hükmüne yer verilmiştir.

Diğer taraftan, safi kazancın tespitinde indirilecek giderler Gelir Vergisi Kanununun 40’ıncı maddesinde bentler halinde sayılmış olup, anılan maddenin 1 numaralı bendine göre ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 8’inci maddesinde bentler halinde sayılan giderler kazancın tespitinde dikkate alınabilecektir.

Ayrıca, ticari kazancın tespitinde geçerli olan iki temel ilke “dönemsellik” ve “tahakkuk esası” ilkeleridir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar veya mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması, yani geliri veya gideri doğuran işlemin eksiksiz tekemmül etmesinin yanı sıra, miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Ticari kazancın elde edilmesi, tahakkuk esasına bağlanmış bulunduğundan; bir gelir unsurunun özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir. Dönemsellik ilkesi ise bu gelir veya giderin ilgili olduğu döneme intikalinin sağlanmasıdır.

Buna göre, … A.Ş.’nden aldığınız T3-A kapasite ve TV Radyo uplink hizmeti kiralama niteliğinde bir hizmet olup bu kapsamda şirketinizce yapılan ödemelerin tahakkuk ve dönemsellik ilkeleri çerçevesinde kurum kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması gerekmektedir.

Kaynak: Siirt Valiliği
30 Mayıs 2016 Tarih ve 85632212-010.01-1 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/sirket-tarafindan-t3-a-kapasite-ve-tv-radyo-uplink-hizmeti-kiralama-isleri-icin-odenen-bedeller-gider-kaydedilebilir-mi/feed/ 0
Dövize Endeksli Vadeli Mal Satışlarında KDV ve Kurumlar Vergisi Nasıl Hesaplanır? https://www.muhasebenews.com/dovize-endeksli-vadeli-mal-satislarinda-kdv-kurumlar-vergisi-nasil-hesaplanir/ https://www.muhasebenews.com/dovize-endeksli-vadeli-mal-satislarinda-kdv-kurumlar-vergisi-nasil-hesaplanir/#respond Sun, 17 Sep 2017 09:00:23 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=21480 (ÖZELGE) 

Konu: Dövize endeksli satışlarda KDV ve KVK uygulaması.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, şirketinizce yurt dışından ithal edilen uydu alıcı sistemlerini fatura tarihinden itibaren iki yıl vadeli olarak dövizli (USD) fiyat üzerinden müşterilerinize sattığınız, vade ve vade farkı oranının satış anında belli olduğu, iki yıl vade için % 10,25 oranında vade farkı uygulanması konusunda müşteri ile mutabakata vardığınız,  yapılan bahse konu satış işleminin  şirketiniz tarafından ithalat tarihinde 2 yıl vadeli 3 ayda bir değişken faiz ödemeli döviz kredisiyle finanse edildiği belirtilerek, vade farkı faturalarının malın teslim tarihi yerine aylık veya üçer aylık dönemlerde tahakkuk eden tutar üzerinden kesilip kesilmeyeceği ve dönemsellik ilkesi gereği izleyen dönemlerde beyan edilip edilmeyeceği hakkında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNA GÖRE
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6’ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safî kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safî kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanunu’nun ticarî kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 40’ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde; ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılacağı hükmüne yer verilmiştir.

Ticari kazancın tespitinde geçerli olan iki temel ilke “dönemsellik” ve “tahakkuk esası” ilkeleridir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar veya mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması yani geliri veya gideri doğuran işlemin eksiksiz tekemmül etmesinin yanı sıra, miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Ticari kazancın elde edilmesi tahakkuk esasına bağlanmış bulunduğundan, bir gelir unsurunun özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir. Dönemsellik ilkesi ise bu gelir veya giderin ilgili olduğu döneme intikalinin sağlanması gerekmektedir.

Buna göre, şirketinizce yurt dışından ithal edilen uydu alıcı sistemlerinin dövize endeksli vadeli satışında vade farklarının satış faturasına dahil edilmesi ve o dönemin hasılatı olarak dikkate alınması gerekmektedir.

Diğer taraftan, söz konusu satışların finansmanı amacıyla iki yıl vadeli üç ayda bir değişken faiz ödemeli kredilere ilişkin faiz tutarlarının, faizin tahakkuk ettiği dönemlerde kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması gerekmektedir.

VERGİ USUL KANUNUNA GÖRE
213 sayılı Vergi Usul Kanununun;
229’uncu maddesinde, “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.”

280’inci maddesinde, “Yabancı paralar borsa rayici ile değerlenir. Borsa rayicinin takarrüründe muvazaa olduğu anlaşılırsa bu rayiç yerine alış bedeli esas alınır. Yabancı paranın borsada rayici yoksa, değerlemeye uygulanacak kur Maliye Bakanlığınca tespit olunur.

Bu madde hükmü yabancı para ile olan senetli veya senetsiz alacaklar ve borçlar hakkında da caridir.”

281 inci maddesinde “Alacaklar mukayyet değerleriyle değerlenir. Mevduat veya kredi sözleşmelerine müstenit alacaklar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınır. Vadesi gelmemiş olan senede bağlı alacaklar değerleme gününün kıymetine irca olunabilir. Bu takdirde, senette faiz nispeti açıklanmış ise bu nispet, açıklanmamışsa Cumhuriyet Merkez Bankasının resmi iskonto haddi uygulanır.”
hükümlerine yer verilmiştir.

Ayrıca   404 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde; ” 130 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile 217 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde belirtildiği üzere değerleme günü itibariyle Bakanlığımızca kur ilan edilmediği durumlarda  T.C. Merkez Bankasınca ilan edilen kurların esas alınması gerekmektedir. Bu şekilde yapılacak değerlemelerde efektif cinsinden yabancı paralar için efektif alış kurunun (bulunmaması halinde döviz alış kurunun), döviz cinsinden yabancı paralar içinse döviz alış kurunun uygulanacağı tabiidir.”  açıklamasına yer verilmiştir.

Bu itibarla, satışı yapılan uydu alıcı sistemlerine ilişkin olarak müşteriler adına vade farkı dahil toplam satış tutarı üzerinden fatura düzenlenmesi, düzenlenecek faturaların Türk parası karşılığının hesaplanmasına esas teşkil etmek üzere fatura düzenleme tarihindeki Merkez Bankası döviz alış kurunun dikkate alınması gerekmektedir.

Diğer taraftan söz konusu satışlar senede bağlanmış alacak niteliğinde ise söz konusu alacak senetleri yukarıda açıklandığı şekilde değerleme gününün kıymetine irca olunabilecektir. Söz konusu değerleme işleminde ise Bakanlığımızca tespit ve ilan edilen kurların kullanılması gerektiği tabiidir.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNUNA GÖRE
3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;
-10/a maddesinde mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması ile; 10/b maddesinde ise malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi hallerinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi ile vergiyi doğuran olayın meydana geldiği,
-20/1 inci maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu,
-24/c maddesinde vade farkı, fiyat farkı, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerlerin matraha dahil olduğu,
-26’ncı maddesinde ise, bedelin döviz ile hesaplanması halinde, dövizin vergiyi doğuran olayın meydana geldiği andaki cari kur üzerinden Türk parasına çevrileceği,
hükme bağlanmıştır.

26.04.2014 tarih ve 28983 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak 01.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren KDV Genel Uygulama Tebliğinin III/A-Matrah başlıklı bölümünde;
“…

5.2.Vade Farkları
3065 sayılı Kanunun (24/c) maddesine göre, teslim ve hizmet işlemlerine ait faturada ayrıca gösterilen vade farkları matraha dahil edilir ve işlemin tabi olduğu KDV oranı üzerinden vergilendirilir.

Öte yandan, vadeli işlemlerde bedelin zamanında ödenmemesi nedeniyle ortaya çıkan yeni vade farkları da vadeli satışa konu teslim ve hizmete ilişkin matrahın bir unsuru olduğundan, bu vade farklarının ayrıca fatura edilmesi ve vadeli satışa konu teslim veya hizmetin yapıldığı tarihte bu işlemlerin tabi olduğu oran üzerinden KDV hesaplanarak, vade farkı faturasının düzenlendiği döneme ilişkin beyannamede beyan edilmesi gerekmektedir.

5.3.Kur Farkları
Bedelin döviz cinsinden veya dövize endekslenerek ifade edildiği işlemlerde, bedelin kısmen veya tamamen vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu tarihten sonra ödenmesi halinde, satıcı lehine ortaya çıkan kur farkı esas itibarıyla vade farkı mahiyetinde olduğundan, matrahın bir unsuru olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.

Buna göre, teslim veya hizmetin yapıldığı tarih ile bedelin tahsil edildiği tarih arasında ortaya çıkan lehte kur farkı için satıcı tarafından fatura düzenlenmek ve faturada gösterilen kur farkına, teslim veya hizmetin yapıldığı tarihte bu işlemler için geçerli olan oran uygulanmak suretiyle KDV hesaplanır.

Bedelin tahsil edildiği tarihte alıcı lehine kur farkı oluşması halinde, kur farkı tutarı üzerinden alıcı tarafından satıcıya bir fatura düzenlenerek, teslim ve hizmetin yapıldığı tarihteki oran üzerinden KDV hesaplanması gerekmektedir.

Yıl sonlarında ve geçici vergi dönemlerinde, Vergi Usul Kanunu uyarınca yapılan değerlemeler sonucu oluşan kur farkları üzerinden KDV hesaplanmaz.”
denilmektedir.

Buna göre, katma değer vergisi açısından bir malın vadeli veya peşin satılması katma değer vergisi açısından sonucu etkilememektedir. Mal veya hizmet faturasının kesilmesi esnasında, müşteriye tanınan vade ve buna bağlı olarak ortaya çıkan vade farkının belli olduğu hallerde bu farkın bedele dahil edilmesi gerekmektedir. Peşinen bilinen vade farklarına ait katma değer vergisi asıl işleme ait katma değer vergisi ile birlikte doğmaktadır. Bu nedenle dövize endeksli vadeli satışlarınızda, satış anında belli olan vade farklarının satış bedeline ve satış faturasına dahil edilmesi gerekmekte olup, vade farklarına malın satış tarihi yerine aylık ya da üçer aylık dönemlerde tahakkuk eden tutar üzerinden fatura düzenlenmesi mümkün bulunmamaktadır.

Ayrıca, bedeli döviz cinsinden belirlenen vadeli satış işlemleriniz nedeniyle ortaya çıkan kur farklarına yukarıda anılan tebliğ açıklamaları çerçevesinde işlem yapılacağı ise tabiidir.

Kaynak: : Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı
28.07.2017 Tarih ve 64597866-130[24-2015] Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/dovize-endeksli-vadeli-mal-satislarinda-kdv-kurumlar-vergisi-nasil-hesaplanir/feed/ 0
Röperleme Ve Benzeri Kontrol Noktalarının İnşası İşleri Yıllara Sari İnşaat İşleri Kapsamında Değerlendirilebilir mi? https://www.muhasebenews.com/roperleme-benzeri-kontrol-noktalarinin-insasi-isleri-yillara-sari-insaat-isleri-kapsaminda-degerlendirilebilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/roperleme-benzeri-kontrol-noktalarinin-insasi-isleri-yillara-sari-insaat-isleri-kapsaminda-degerlendirilebilir-mi/#respond Wed, 17 May 2017 09:30:15 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=16093 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Röperleme ve benzeri yer kontrol noktalarının inşasını kapsayan gerçek ortofoto ve coğrafi veri üretimi işinin yıllara sâri inşaat işi olup olmadığı ve kar-zararın beyanı hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, 81 ilde coğrafi zeminde havadan uçak ve helikopterlerden gönderilecek veriler sonucu Röperleme ve benzeri yer kontrol noktalarının inşasını kapsayan gerçek ortofoto ve coğrafi veri üretimi işinin (Doğal Afet Sigortaları Kurumu ile yapılan sözleşme kapsamında Türkiye’nin deprem haritasının hazırlanması) süresinin 500 gün olduğu belirtilerek, söz konusu faaliyetlerin yıllara sari inşaat işi kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği ve kar-zararın iş bitiminde beyan edilip edilmeyeceği hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun “Birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işleri” başlıklı 42’nci maddesinin birinci fıkrasında; “Birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat (dekupaj işleri de inşaat işi sayılır.) ve onarma işlerinde kâr veya zarar işin bittiği yıl kati olarak tespit edilir ve tamamı o yılın geliri sayılarak, mezkûr yıl beyannamesinde gösterilir.” hükmüne yer verilmiştir.

Bir işin Gelir Vergisi Kanunu’nun 42’nci maddesi kapsamına girmesi için, faaliyet konusu işin, inşaat ve onarma işi olması, işin taahhüde bağlı olarak başkaları hesabına yapılması ve birden fazla takvim yılına sirayet etmesi gerekmektedir.

Genel anlamı ile inşaat, malzeme ve işçilik kullanmak suretiyle meydana getirilen bir gayrimenkulün yapı kısmına ait faaliyetlerin tümünü kapsar. Onarım ise, bir gayrimenkulün iskeleti dışında harap olan kısımlarının yeniden yapılması ile ilgili büyük ölçüdeki tamirat ve yenileme faaliyetlerini ifade eder.

Buna göre, T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü koordinatörlüğünde Doğal Afet Sigortaları Kurumuna karşı 26.06.2014 tarihinde imzalanan “Gerçek Ortofoto ve Coğrafi Veri Üretimi İşi Hizmet Alımına Ait Sözleşme” ile üstlenilen işin inşaat ve onarım işi olmaması sebebiyle söz konusu işin Gelir Vergisi Kanunu’nun 42’nci maddesi kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir.

Diğer yandan, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6’ncı maddesinde kurumlar vergisinin Kanunun birinci maddesinde yazılı mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 38’inci maddesinin birinci fıkrasında; “Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce;
 1- İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir:
 2- İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanunun 40 ve 41’inci maddeleri hükümlerine uyulur.” hükümlerine yer verilmiştir.

Ticari kazancın tespitinde “dönemsellik” ve “tahakkuk esası” olmak üzere iki temel ilke geçerlidir. Tahakkuk ilkesinde, gelir veya giderin miktar veya mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması, yani geliri veya gideri doğuran işlemin eksiksiz tekemmül etmesinin yanı sıra, miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir.  Dönemsellik ilkesinde ise bu gelir veya giderin ilgili olduğu döneme intikalinin sağlanmasıdır. Bu esas dikkate alındığında bir gelir veya gider unsurunun, özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.

Özelge talep formu ve eklerinin incelenmesinden, süresi 500 gün olan ve tüm Türkiye coğrafyasını kapsayan ortofoto ve coğrafi veri üretimi işine ilişkin Doğal Afet Sigortaları Kurumu ile imzalanan sözleşmede; geçici hakediş raporlarının yüklenicinin başvurusu üzerine, sözleşme veya eklerinde aksine bir hüküm bulunmadıkça ayda bir defa düzenleneceği, işe başlandığından beri meydana getirilen işlerin Teknik Koordinatör (T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü) tarafından oluşturulan ve işverenin onayladığı kontrol teşkilatı tarafından yüklenici veya vekili ile birlikte hesaplanacağı ve bulunacak miktarın teklif edilen birim fiyatlarla çarpılmak suretiyle sözleşmedeki esaslara uygun hakediş raporlarına geçirileceği, yüklenicinin iş programına göre daha fazla iş yapması halinde işverenin Teknik Koordinatör raporuyla bu fazla işin bedelini imkan bulduğu takdirde ödeyeceğine ilişkin hükümlere yer verildiği anlaşılmıştır.

            Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, şirketiniz ve Doğal Afet Sigortaları Kurumu arasında yapılan sözleşmeye istinaden yapılan işin Gelir Vergisi Kanunu’nun 42’nci maddesi kapsamında yıllara sari inşaat ve onarım işi olarak değerlendirilmesi mümkün olmayıp söz konusu işten elde edilen gelirlerin, tahakkuk ve dönemsellik ilkeleri gereğince, tahakkuk ettikleri tarihler itibariyle ilgili oldukları dönem kazancına dahil edilmesi gerekmektedir.

Kaynak: Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı
16 Mart 2015 Tarih ve 38418978-120[42-14/22]-290 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/roperleme-benzeri-kontrol-noktalarinin-insasi-isleri-yillara-sari-insaat-isleri-kapsaminda-degerlendirilebilir-mi/feed/ 0