diğer gelirler – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Wed, 28 Sep 2022 16:56:18 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.5 İş ortaklığı sermayesini ve karını hangi hesapta takip edeceğiz? https://www.muhasebenews.com/is-ortakligi-sermayesini-ve-karini-hangi-hesapta-takip-edecegiz/ https://www.muhasebenews.com/is-ortakligi-sermayesini-ve-karini-hangi-hesapta-takip-edecegiz/#respond Thu, 29 Sep 2022 02:08:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=132277 Şirketimiz ltd şirkettir. Ticari bir işlem için bir başka şirketle sadece o iş için iş ortaklığı yapacağız havale edeceğimiz tutarın farkını vergilendireceğiz bu işlemi diğer gelirler olarak muhasebe kaydı yapabilir miyiz fatura düzenleyecek miyiz?

Kuruluşta 242(B) 102(A) kaydı yapılır. Gelir elde edilmesi halinde ise 102(B) 640 (A) kaydı yapılır.


Özelge: Yıllara sari inşaat işine ait kazancın beyanı hk.

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.06.16.01-2010-GVK-42-4-296

21/04/2010

Konu

:

Yıllara sari inşaat işine ait kazancın beyanı

İlgide kayıtlı dilekçenizde, iş ortaklığınızca Toplu Konut İdaresi Başkanlığına taahhüt edilen yıllara sari inşaat işine ait kazancın hangi yılda beyan edileceği ile iş ortaklığınızın mükellefiyetinin nasıl sona ereceği hususları ilgili olarak Başkanlığımız görüşü aşağıdaki gibidir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde iş ortaklıklarının kurumlar vergisi mükellefi olduğu hüküm altına alınmış olup aynı Kanunun 2 nci maddesinin yedinci fıkrasında, “İş ortaklıkları: Yukarıdaki fıkralarda yazılı kurumların kendi aralarında veya şahıs ortaklıkları ya da gerçek kişilerle, belli bir işin birlikte yapılmasını ortaklaşa yüklenmek ve kazancını paylaşmak amacıyla kurdukları ortaklıklardan bu şekilde mükellefiyet tesis edilmesini talep edenler iş ortaklıklarıdır. Bunların tüzel kişiliklerinin olmaması mükellefiyetlerini etkilemez.” hükmüne yer verilmiştir.

Diğer taraftan; 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin;

“2.5.1” bölümünde;

“Kurumlar Vergisi Kanununun 2 nci maddesinin yedinci fıkrasında iş ortaklıkları, aynı maddenin diğer fıkralarında yazılı kurumların kendi aralarında veya şahıs ortaklıkları ya da gerçek kişilerle, belli bir işin birlikte yapılmasını ortaklaşa yüklenmek ve kazancını paylaşmak amacıyla kurdukları ortaklıklardan bu şekilde mükellefiyet tesis edilmesini talep edenler şeklinde tanımlanmıştır.

İş ortaklıkları kazanç paylaşımı amacıyla kurulan ortaklıklar olup ortaklar, belli bir işin birlikte yapılmasını yüklenmektedirler.

Şahıs ortaklıkları veya gerçek kişilerin Kanunun 2 nci maddesinde sayılanlarla veya Kanunun 2 nci maddesinde sayılanların kendi aralarında oluşturdukları adi ortaklıklar hakkında, istenilmesi halinde iş ortaklığı olarak kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis ettirilebilecektir. Bu durumda, mükelleflerce talep edilmesi halinde tüzel kişiliğinin bulunup bulunmadığına bakılmaksızın iş ortaklıkları, kurumlar vergisi mükellefi olabileceklerdir.

“2.5.2” bölümünde;

“Kurulacak olan iş ortaklığının kurumlar vergisi mükellefi sayılabilmesi için en az aşağıdaki unsurları taşıması gerekir.

–    Ortaklardan en az birisinin kurumlar vergisi mükellefi olması,

–       Ortaklığın belli bir işi sonuçlandırmak üzere yazılı bir sözleşmeyle kurulması,

–        İş ortaklığı konusunun belli bir iş olması,

–        Birlikte yapılacak olan işin belli bir süre içinde gerçekleştirilmesinin öngörülmesi,

–         İş ortaklığı ile işveren arasında bir yüklenim sözleşmesinin olması,

–        Tarafların, müştereken yüklenilen işin belli bir veya birden fazla bölümünden değil, tamamından işverene karşı sorumlu olmaları,

–         İşin bitiminde kazancın paylaşılması,

–       Birlikte yapılması öngörülen ve müştereken yüklenilen işin bitimi ve Vergi Usul Kanununda belirtilen mükellefiyetle ilgili ödevlerin tamamının yerine getirilmesiyle mükellefiyetin sona ermesi.

İş ortaklığı, devamlılık gösteren ve aynı nitelikte olan iş veya işler için değil, belirli bir sürede bitecek bir iş için kurulacak ve tam mükellefiyete tabi olacaktır.

Yukarıda belirtilen genel unsurlar dikkate alındığında, her ortağın işin belli bir bölümünün yapımını yüklendiği konsorsiyumlar iş ortaklığı tanımı dışında kalmaktadır. Bu tür ortaklıklarda (konsorsiyum) her bir ortağın yapacağı işin yüklenim sözleşmesinde açıkça belirtilmesi zorunludur. Ancak, yüklenim sözleşmesinde belirtilmemekle beraber, ortakların kendi aralarında yapacakları sözleşme ile her bir ortağın yükleneceği işin belirlenmesi ve işveren idarece de bu sözleşmenin kabulü halinde, bu tür ortaklıklar da “konsorsiyum” olarak kabul edilecektir.

Yukarıda sayılan unsurları taşımak kaydıyla, iş ortaklıkları her türlü iş için kurulabilecektir.

Belli bir iş için kurulan iş ortaklığında işverenin birden fazla olması, iş ortaklığınında birden fazla olmasını gerektirmez. Ancak bir işverene karşı birden fazla işin, yukarıda tanımı yapılan iş ortaklığı çerçevesinde yüklenilmesi halinde her iş, ayrı bir iş ortaklığının kurulmasını gerektirecektir

Örneğin; bir hidroelektrik santrali inşası işi için tek bir iş ortaklığı kurulabilir. Aynı işveren tarafından söz konusu santral ile bağlantılı elektrik iletim sisteminin kurulması işi için ayrı bir ihale düzenlendiği takdirde bu iş için ayrı bir iş ortaklığı kurulması gerekmektedir.

İş ortaklığının kurumlar vergisi yönünden bağlı olduğu vergi dairesi, ortaklığın kuruluş mukavelesinde gösterilen merkezinin bulunduğu yer vergi dairesidir. Mukavelede, ortaklık merkezi belirtilmemiş ise iş merkezinin bulunduğu yer vergi dairesi, bağlı olduğu vergi dairesi olacaktır.

Belli bir iş için kurulacak olan iş ortaklığında işin bitim tarihi, taahhüt sözleşmesinde belirlenen esaslara göre tayin olunacaktır. Ancak, işin bitimi iş ortaklığının da sona erdiğini göstermez. Bu iş dolayısıyla mükellefiyetle ilgili ödevlerin tamamının da yerine getirilmesi (Örneğin, tahakkuk eden vergilerin tamamının ödenmesi) gerekir.Vergisel ödevlerin tamamının ikmal edilmesinden sonra iş ortaklığı sona ermiş sayılır…”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Öte yandan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesinde; “Birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat (dekapaj işyeri de inşaat işi sayılır.) ve onarma işlerinde kâr veya zarar işin bittiği yıl kati olarak tespit edilir ve tamamı o yılın geliri sayılarak, mezkûr yıl beyannamesinde gösterilir.” hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanunun 44 üncü maddesinde de, inşaat ve onarma işlerinde geçici ve kesin kabul usulüne tabi olan hallerde geçici kabulün yapıldığını gösteren tutanağın idarece onaylandığı tarihin; diğer hallerde işin fiilen tamamlandığı veya fiilen bırakıldığı tarihin bitim tarihi olarak kabul edileceğibitim tarihinden sonra bu işlerle ilgili olarak yapılan giderlerin ve her ne nam ile olursa olsun elde edilen hâsılatın, bu giderlerin yapıldığı veya hâsılatın elde edildiği yılın kâr veya zararının tespitinde dikkate alınacağı hüküm altına alınmıştır.

Bu çerçevede, iş ortaklığınızca taahhüt edilen yıllara sari inşaat işinin, geçici kabulün yapıldığını gösteren tutanağın idarece onaylandığı 08.09.2009 tarihi itibariyle bittiği kabul edilecek ve bu tarih itibariyle tespit edilen kazancın işin bittiği 2009 yılı kazancı sayılarak 1-25 Nisan 2010 tarihleri arasında beyan edilecektir.

Ancak, söz konusu işinizin bitim tarihinden sonra bu işinizle ilgili olarak yapılan giderlerin ve her ne nam ile olursa olsun elde edilen hâsılatın, bu giderlerin yapıldığı veya hâsılatın elde edildiği yılın kâr veya zararının tespitinde dikkate alınacağı tabiidir. Ayrıca, vergisel ödevlerinizin tamamını yerine getirmeniz üzerine iş ortaklığınızın mükellefiyeti kapatılacaktır.


Kaynak: GİB, İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/is-ortakligi-sermayesini-ve-karini-hangi-hesapta-takip-edecegiz/feed/ 0
Hizmet Bedeli, Erken Ödeme İndirimi Ciro Primi Gibi Ödemelerin Muhasebeleştirilmesi https://www.muhasebenews.com/hizmet-bedeli-erken-odeme-indirimi-ciro-primi-gibi-odemelerin-muhasebelestirilmesi/ https://www.muhasebenews.com/hizmet-bedeli-erken-odeme-indirimi-ciro-primi-gibi-odemelerin-muhasebelestirilmesi/#respond Fri, 17 Jul 2020 12:45:46 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=88833 İlgide kayıtlı özelge talep formunda; ………… Vergi Dairesi’nin ………………. T.C. Kimlik Numaralı mükellefi olarak eczacılık faaliyetinde bulunduğunuz, ilaç vb. emtiayı satın almış olduğunuz ecza depolarına hizmet bedeli, erken ödeme iskontosu, ciro primi gibi faturalar, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına da bedeli Bakanlıkça belirlenen reçete başına hizmet bedeli faturaları düzenlediğiniz belirtilerek, düzenlenen bu faturalara ait tutarların hangi muhasebe hesabına kaydedilmesi gerektiği hususunda görüş talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Ticari Kazancın Tarifi” başlıklı 37 nci maddesinde;

“Her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar ticari kazançtır”. denilmiş olup; aynı Kanunun “Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti” başlıklı 38 inci maddesinde ise; “Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsdeki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:

  1. İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;
  2. İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.
  3. Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanunu’nun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur.”

hükmü yer almıştır.

Ticari kazancın tespitinde “dönemsellik” ve “tahakkuk esası” olmak üzere iki temel ilke geçerlidir. Tahakkuk ilkesinde, gelir veya giderin miktar veya mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması, yani geliri veya gideri doğuran işlemin eksiksiz tekemmül etmesinin yanı sıra, miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Ticari kazancın elde edilmesi tahakkuk esasına bağlanmış bulunduğundan, bir gelir unsurunun özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir. Dönemsellik ilkesi ise bu gelir veya giderin ilgili olduğu döneme intikalinin sağlanmasıdır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, hizmet bedeli, erken ödeme iskontosu, ciro primi ve eczane hizmet bedeline ilişkin faturaların düzenlendiği tarih itibariyle gelir tahakkuk etmiş olacağından, düzenlenen fatura tutarlarının ilgili dönem ticari kazancının tespitinde gelir olarak dikkate alınması gerekmektedir.

Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 175 ve mükerrer 257 nci maddelerinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak, tek düzen muhasebe sisteminin uygulanmasına yönelik 26.12.1992 tarihli ve 21447 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de 1 Sıra No.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği yayımlanmıştır.

Söz konusu Tebliğde;

“60-Brüt Satışlar” hesap grubunun, işletmenin esas faaliyetleri çerçevesinde satılan mal ya da hizmetler karşılığında alınan ya da tahakkuk ettirilen toplam değerleri kapsadığı, satılan mal ve hizmetler ile ilgili sübvansiyonların, satış tarihindeki vade farklarının, ihracatla ilgili dönem içinde ortaya çıkan kur farklarının, vergi iadeleri brüt satışlarının bu hesap grubunda takip edildiği,

“602- Diğer Gelirler” hesabında, işletmenin korunması, ihracatı teşvik ya da hükümet politikasına uyma zorunluluğu karşısında oluşan işletmenin faaliyet hasılatındaki düşüklüğü veya faaliyet zararını gidermek için sermaye katkısı niteliğinde olmayan mali yardımların (sübvansiyonlar), devletin bazı malları vergi, resim, harç ve benzeri yükümlülüklerden istisna etmesi yoluyla yaptığı yardımların (vergi iadeleri) ve satış tarihindeki vade farklarının, ihracatla ilgili fiyat istikrar destekleme primi vb.. hasılat kalemlerinin izlendiği,

“64- Diğer Faaliyetlerden Olağan Gelir ve Karlar” hesap grubunda, işletmenin esas faaliyeti dışındaki iştiraklerden ve bağlı ortaklardan elde edilen temettü geliri ile faiz ve diğer temettü gelirleri, temettü faizleri, kambiyo karları, kira gelirleri, menkul kıymet satış karları gibi diğer faaliyetlerden elde edilen olağan gelir ve karların takip edildiği

ifade edilmiştir.

Buna göre, ilaç vb. emtiayı satın almış olduğunuz ecza depolarına hizmet bedeli, erken ödeme iskontosu, ciro primi ve Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına bedeli Bakanlıkça belirlenen reçete başına hizmet bedeli fatura tutarlarının “602- Diğer Gelirler” hesabında izlenmesi gerekmektedir.


Kaynak: GİB Özelge, 02.01.2017, 97338759-105-2   , SAMSUN VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/hizmet-bedeli-erken-odeme-indirimi-ciro-primi-gibi-odemelerin-muhasebelestirilmesi/feed/ 0
Hangi Ülkeler İle ÇVÖ Anlaşmamız Var Biliyor musunuz? https://www.muhasebenews.com/hangi-ulkeler-ile-cvo-anlasmamiz-var-biliyor-musunuz/ https://www.muhasebenews.com/hangi-ulkeler-ile-cvo-anlasmamiz-var-biliyor-musunuz/#respond Mon, 03 Jun 2019 18:00:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=22868 1- ÇİFTE VERGİLENDİRME NEDİR?
Çifte vergileme, vergiye tabi bir gelirin birden fazla ülkede vergi konusu olması, aynı gelirin hem elde edildiği ülkede hem de geliri elde edenin mukim (yerleşik) olduğu ülkede vergilendirilmesidir. Ülkeler bu istenilmeyen durumu ortadan kaldırmak amacıyla aralarında vergi anlaşmaları yapmaktadırlar.

2- ÇVÖ ANLAŞMALARINDA DÜZENLENEN GELİR UNSURLARI NELERDİR?
Çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarında;
2.1- Gayrimenkul varlıklardan elde edilen gelirler,
2.2- Ticari kazançlar,
2.3- Uluslararası taşımacılık kazançları,
2.4- Temettü gelirleri,
2.5- Faiz gelirleri,
2.6- Gayrimaddi Hak Bedelleri (Royalty gelirleri)
2.7- Sermaye değer artış kazançları,
2.8- Serbest meslek faaliyetlerinden elde edilen gelirler,
2.9- Ücret gelirleri,
2.10- Şirket yönetim kurulu üyelerinin gelirleri,
2.11- Sanatçı ve sporcu gelirleri,
2.12- Özel sektör çalışanlarının emekli maaşları,
2.13- Kamu çalışanlarının ücret gelirleri ve emekli maaşları,
2.14- Öğretmenler ve öğrencilerin elde ettikleri gelirler,
2.15- Diğer gelirler gibi
gelirler düzenlenmektedir.

***
Yukarıda belirtilen gelir unsurları Anlaşmalarda ayrı ayrı ele alınmakta ve vergileme yetkisi duruma göre mukim olunan ülkeye veya gelirin elde edildiği kaynak ülkeye bırakılmakta, bazen de her iki ülke arasında paylaştırılmaktadır. Vergilemenin her iki Devlette de yapıldığı durumda aynı kazançlar üzerinden mükerrer vergilendirmeyi önlemek için diğer Devlette ödenen vergi mukim olunan devlette Anlaşmanın Çifte Vergilendirmenin Önlenmesine ilişkin madde hükümleri çerçevesinde duruma göre mahsup veya istisna edilmektedir.

Türkiye ile diğer ülkeler arasında yapılan Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları aşağıdaki tabloda verilmiştir;

Kaynak: Gelir İdaresi Başkanlığı

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/hangi-ulkeler-ile-cvo-anlasmamiz-var-biliyor-musunuz/feed/ 0
Kalkınma Ajansı Hibeleri Hangi Hesapta İzlenmelidir? https://www.muhasebenews.com/kalkinma-ajansi-hibeleri-hangi-hesapta-izlenmelidir/ https://www.muhasebenews.com/kalkinma-ajansi-hibeleri-hangi-hesapta-izlenmelidir/#respond Fri, 15 Feb 2019 06:00:15 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=17654 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Kalkınma Ajansı Hibeleri

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Kalkınma Ajanslarının gerçek veya tüzel kişilere sağladığı hibelerin Gelir Vergisi Kanununun Geçici 84’üncü maddesi kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ile söz konusu hibelerin hangi hesaba kayıt edileceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununa eklenen geçici 84’üncü maddede;

“Avrupa Birliği organlarıyla akdedilen ve usulüne göre yürürlüğe konulan anlaşmalar çerçevesinde proje karşılığı sağlanan hibeler, özel bir fon hesabında tutulur ve gelir olarak dikkate alınmaz. Söz konusu hibelerle gerçekleştirilecek projelere ilişkin olarak bu fondan yapılan harcamalar, gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider ve maliyet olarak dikkate alınmaz. Proje sonunda herhangi bir şekilde harcanmayan ve iade edilmeyen tutarın kalması hâlinde bu tutar gelir kaydedilir.

Birinci fıkra çerçevesinde sağlanan hibelerle finanse edilen yıllara sâri inşaat ve onarım işlerine ilişkin ödemeler üzerinden ve yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemelerden, fon hesabından yapılan harcama tutarları ile sınırlı olmak üzere, 94’üncü maddenin birinci fıkrasının (2) ve (3) numaralı bentleri ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 15’inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve 30 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri uyarınca vergi kesintisi yapılmaz.”
hükmüne yer verilmiştir.

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Kanunu Genel Tebliğinin (10.2.9.2.4.) numaralı bölümünde, bu mevzuat çerçevesinde hibe şeklinde sağlanan destek tutarları ile diğer kurumlardan bu mahiyette sağlanacak her türlü destek tutarları, ticari kazancın bir unsuru olarak kazanca dâhil edilecektir hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan, tek düzen muhasebe sisteminin uygulanmasına ilişkin açıklamalar, 26.12.1992 tarih ve 21447 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 1 Sıra No.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği ve daha sonra bu konuda yayımlanan diğer tebliğlerde yapılmış bulunmaktadır.

“602 Diğer Gelirler” hesabı; işletmenin korunması, ihracatı teşvik ya da hükümet politikasına uyma zorunluluğu karşısında oluşan işletmenin faaliyet hasılatındaki düşüklüğü veya faaliyet zararını gidermek için, sermaye katkısı niteliğinde olmayan, mali yardımlar (sübvansiyonlar), devletin bazı malları vergi, resim, harç ve benzeri yükümlülüklerden istisna etmesi yoluyla yaptığı yardımlar (vergi iadeleri) ve satış tarihindeki vade farkları, ihracatla ilgili fiyat istikrar destekleme vb. hasılat kalemlerinin izlendiği hesaptır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, Gelir Vergisi Kanununun Geçici 84’üncü maddesi sadece Avrupa Birliğinden sağlanan hibelerini kapsamakta olup söz konusu madde hükmünün Kalkınma Ajanslarının gerçek veya tüzel kişilere sağladığı yatırım destekleyici hibelere uygulanması mümkün bulunmamaktadır.

Öte yandan, Kalkınma Ajansları tarafından hibe edilen para ve karşılıksız yardımların “602 Diğer Gelirler” hesabında izlenmesi gerekmektedir.

Kalkınma Ajansı Hibe Programı: Türkiye’de sivil toplum kuruluşları, özel sektör ve kamu arasındaki işbirliğini arttırıp geliştirmek, bölgesel gelişmeyi sağlayarak bölgeler arası ve bölgedeki gelişmişlik farklarını azaltmak için Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından Kalkınma Ajansları Hibe Programı adı altında yürütülen programdır.

Kaynak: Van Valiliği Defterdarlık Gelir Müdürlüğü
21 Nisan 2014 Tarih ve 60757842-GVK 94-8 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/kalkinma-ajansi-hibeleri-hangi-hesapta-izlenmelidir/feed/ 0
Osmanlı’daki İlk Mali Teşkilat Ne Zaman Oluşturulmuştur? https://www.muhasebenews.com/osmanlidaki-ilk-mali-teskilat-ne-zaman-olusturulmustur/ https://www.muhasebenews.com/osmanlidaki-ilk-mali-teskilat-ne-zaman-olusturulmustur/#respond Mon, 03 Dec 2018 05:00:47 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=14597 Gelir İdaresi Başkanlığının Tarihi Gelişimi
Osmanlılarda ilk mali teşkilat I. Murat (1359-1389) zamanında kurulmuştur.
Fatih Sultan Mehmet ve Kanuni Sultan Süleyman zamanında imparatorluğun hem gelirlerinde, hem giderlerindeki önemli artış nedeniyle bu yapı geliştirilmiştir. 1838 yılına kadar Osmanlılarda tam anlamıyla bir Maliye Bakanlığı yoktur.

Devlet teşkilatı içinde resmen bir Maliye Nezareti 1838 yılında kurulmuştur.

Bu nezaretin yapısı her biri bir Reisin başkanlığında Dairelerden oluşmaktadır. Bu daireler içinde Baş Vergisi veya Haraç Dairesi, Avarız ve Bedeli Nuzil denilen ve kentlerden mahalleler itibariyle alınan resimlerle ilgili dairedir.

Bir anlamda bugünkü Gelir İdaresi Başkanlığı’nın görevlerinin bu daire tarafından yürütüldüğü anlaşılmaktadır.

1838 yılında Avarız ve Bedel-i Nuzil Dairesi olarak kurulan bu gelir idaresi, 1936’da Varidat Umum Müdürlüğüne dönüşmüştür.

1942 yılında yapılan değişiklikle Varidat Umum Müdürlüğü kaldırılmış ve Vasıtasız Vergiler ile Vasıtalı Vergiler Umum Müdürlükleri kurulmuştur.

1946 yılında Vasıtasız Vergiler ile Vasıtalı Vergiler Umum Müdürlükleri de kaldırılmış ve Gelirler Genel Müdürlüğü oluşturulmuştur.

2005 yılında ise 5345 sayılı kanunla gerçekleştirilen yeniden yapılanma sonucunda Gelirler Genel Müdürlüğü, Maliye Bakanlığına bağlı Gelir İdaresi Başkanlığı’na dönüştürülmüştür.

Gelir İdaresi Başkanlığı, gelir politikasını adalet ve tarafsızlık içinde uygulamak; vergi ve diğer gelirleri en az maliyetle toplamak; mükelleflerin vergiye gönüllü uyumunu sağlamak; mükellef haklarını gözeterek yüksek kalitede hizmet sunmak suretiyle yükümlülüklerini kolayca yerine getirmeleri için gerekli tedbirleri almak; saydamlık, hesap verebilirlik, katılımcılık, verimlilik, etkililik ve mükellef odaklılık temel ilkelerine göre görev yapmak üzere kurulmuştur.

GELİRLER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YÖNETİCİLERİ VE GÖREV SÜRELERİNE İLİŞKİN TABLO

GELİR İDARESİ BAŞKANLARI (YENİ KURUMSAL İSİM BELİRLENDİKTEN SONRA)

Kaynak: GİB – Gelir İdaresi Başkanlığının Tarihsel Gelişimi Sayfası

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/osmanlidaki-ilk-mali-teskilat-ne-zaman-olusturulmustur/feed/ 0
Eurobond Faiz Geliri Elde Eden Dar Mükelleflerin Bu Geliri Nasıl Vergilendirilmelidir? https://www.muhasebenews.com/eurobond-faiz-geliri-elde-eden-dar-mukelleflerin-geliri-nasil-vergilendirilmelidir/ https://www.muhasebenews.com/eurobond-faiz-geliri-elde-eden-dar-mukelleflerin-geliri-nasil-vergilendirilmelidir/#respond Mon, 05 Mar 2018 18:30:15 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=12298 Dar mükellef gerçek kişilerce Eurobondlardan elde edilen faiz gelirleri, Türkiye’de tevkif suretiyle vergilendirilmiş kabul edildiğinden, bu kıymetlerden elde edilen faiz gelirleri tutarı ne olursa olsun beyan edilmeyeceği gibi, diğer gelirlerin beyanı halinde de beyannameye dâhil edilmeyecektir.

Kaynak: Kurumlar Vergisi Kanunu

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/eurobond-faiz-geliri-elde-eden-dar-mukelleflerin-geliri-nasil-vergilendirilmelidir/feed/ 0
Kurumlar Vergisinde, Dövizli Taşıt Satışlarında Kur Farkı Dikkate Alınır mı? https://www.muhasebenews.com/kurumlar-vergisinde-dovizli-tasit-satislarinda-kur-farki-dikkate-alinir-mi/ https://www.muhasebenews.com/kurumlar-vergisinde-dovizli-tasit-satislarinda-kur-farki-dikkate-alinir-mi/#respond Fri, 15 Dec 2017 13:00:52 +0000 http://www.muhasebenews.com/?p=10467 TAŞINMAZ SATIŞININ DÖVİZ ÜZERİNDEN YAPILMASI DURUMUNDA KURUMLAR VERGİSİNDE, KUR FARKLARI DİKKATE ALINABİLİR Mİ?
Taşınmaz satış istisnası satışın yapıldığı dönemde uygulanır.

Dolayısıyla satış bedelinin döviz cinsinden belirlenmesiyle ortaya çıkan kur farklarının da istisna kazancın tespitinde dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.

Ayrıca bunun dışında vade farkları, faiz, komisyon ve benzeri gelirler de dikkate alınmayacaktır.


Kaynak: Kurumlar Vergisi Kanunu

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/kurumlar-vergisinde-dovizli-tasit-satislarinda-kur-farki-dikkate-alinir-mi/feed/ 0