depolama hizmetleri – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Fri, 17 Sep 2021 05:59:29 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.3 Enflasyon: Öğrenilmiş çaresizlik https://www.muhasebenews.com/enflasyon-ogrenilmis-caresizlik/ https://www.muhasebenews.com/enflasyon-ogrenilmis-caresizlik/#respond Fri, 17 Sep 2021 01:00:16 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=115503

Dr. Hakan ÇINAR
Akademisyen
hakan.cinar@mentorgumruk.com.tr


Eskiden sadece biz dertlenirdik, enflasyonla nasıl mücadele edeceğiz, nasıl aşağı çekeriz diye, ama şimdi görünen o ki bu durum gelişmiş ülkeler dahil tüm dünyanın sorunu hale geldi. Temel sebep hiç şüphesiz pandemi ile birlikte yükselen maliyetler. Gelin görün ki bu durum ülkelerde fiyat artışlarına sebep olurken, gelir dağılımı üzerinde de olumsuz etkiler yaratır oldu. Pandeminin etkisi herkes için adil olmadığından, gelinen noktada gelir grupları arasındaki makas da ister istemez açılıyor. Bu işi fırsata çevirenler de var, büyük hüsranlar ile gelir kaybına uğrayanlar da.

Yükselen sadece üretimde kullanılan hammadde değil. Son dönemde ülkemize dönüp baktığımızda, konuttan otomobile ikinci el piyasada dahi fiyatların sürekli olarak yukarı gittiğini gözlemliyoruz. Özellikle nakit birikimi olan kitle faiz gelirinin cazibesini kaybetmesi nedeniyle, başta konut olmak üzere bu tür yatırım araçlarına ağırlık verdikleri sürece de durum pek de kolay düzelmez gibi görünüyor.

Dünya ülkelerinin ve ekonomistlerinin gözü genelde Fed’dedir. Fed’in hafta başı açıkladığı raporda, tüketicilerin enflasyon beklentisi, 2013 yılından beri görülen en yüksek seviyeyi gördü. Euro bölgesindeki enflasyon beklentisi de altı yılın zirvesine çıktı. Dediğim gibi artan maliyetler sadece üretim fiyatlarıyla da sınırlı değil. Nakliye fiyatları, depolama hizmetleri, enerji, akaryakıt gibi dolaylı etken maliyetlerin tamamında da yükseliş yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor. Hani şöyle bir düzelme, gevşeme, fiyatlarda geriye gitme var mı diye baktığınızda hiçbir olumlu hareket de görünmüyor. Hem de öyle böyle değil, ciddi oranlarda maliyet artışları yaşandı. Peki tüm bunların bundan sonraki yaşamımızda yeri ne olacak, asıl bu noktaya dikkat çekip, nasıl pozisyon almamız gerektiğine kafa yormamız gerekiyor. Batılı ülkelerin çok da alışkın olmadıkları bu durum karşısında, aslında yaşanılan şeyin adı, öğrenilmiş çaresizlik. Farkındayız, elimizden çok bir şey gelmiyor. Etkileri, gün geçtikçe kanserli hücrelerin vücuda verdiği zarar gibi toplumların gelir dengelerinin bozulması olarak aslında yapılarımıza nüfuz ediyor.

Dünyada yükselen fiyatlar ve enflasyon bir yana dursun, ülkemizdeki manzarayı da gözden geçirelim. Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in Türkiye’ye ilişkin öngörüleri oldu geçtiğimiz günlerde. Fitch, sorunlu kredilerdeki sınıflandırmanın üçüncü çeyrek sonuna uzatılması, yeniden yapılandırmalar ve güçlü kredi tahsilatlarının Türk bankalarının aktif kalitesini desteklemeye devam ettiğine; ancak enflasyonist baskılar ve liraya olan düşük güvenin dolarizasyonu artırabileceğine işaret etti. Takipteki kredi oranlarının tarihi düşük seviyede kalmasının da en azından kısa vadede risk maliyetini desteklemeye devam ettiği belirtildi. Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı UNCTAD ise, Türkiye ekonomisinin bu yıl yüzde 3,9, gelecek yıl ise yüzde 3,6 büyümesini öngördüğünü, COVID-19 vakalarının yeniden artması ile durumun ekonomik toparlanmayı engellediğini belirtiyor. Ancak ihracattaki yükseliş ve ülkenin sanayi sektörünün sürdürülebilir dayanıklılığını da pozitif görüyor.

Dünyada da ilginç işler oluyor. Örneğin Avrupa Birliği, ekim ayında Çin alüminyumuna yönelik uygulamaya hazırlandığı ilave gümrük vergisini 9 aylığına askıya almaya karar verdi. Zaten yükselen maliyet ve fiyatlara bir yenisini daha eklememek ana sebep olsa gerek. Bizde enflasyon almış başını gidiyor. TÜFE %19,25, ÜFE %45,52. Tarihimizde görülmemiş bir makas var ve nasıl kapanacağının hızlıca planlanması gerekiyor, yani sadece çekirdek enflasyona bakacağız demekle bu işin çözülemeyeceği kesin. Uzun soluklu, sürdürülebilir, fırsatçılığa izin verilmeyecek düzenlemelerin yapıldığı, üretim ve yatırım iştahı ile güvenin yeniden oluşturulduğu, en önemlisi de tüm kesimlerle barışık bir politika yürütülür ise iyi sonuçlar elde edilebilir, aksi ise… Öğrenilmiş çaresizlik.


Kaynak: İşbu içerik, Sayın Dr. Hakan ÇINAR’ın özel izni ile yayınlanmıştır. Yazının tüm hakları ve sorumluluğu yazara aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


YAZARIN DİĞER YAZILARI

Ortaya karışık program

Haydi büyüyelim

Biz susalım veriler konuşsun

Döviz mi yükseliyor, TL’mi değer kaybediyor

Bozulan tedarik zinciri

Dönelim ekonomiye

Biraz FED, biraz enflasyon, biraz IMF; bu biziz işte

Dünün sonu, yarının başlangıcı

Büyüsek mi büyümesek mi?

Yabancı sermaye mi, yalancı sermaye mi?

Gümrük Birliği’nin mi 25. yılı, AB kapısında beklemenin mi?

Nakliyecilerin yarışı kızıştı. Denenmişler mi, değişimciler mi?

Kripto paralar hobi mi, yoksa gerçekten para mı?

Yükselen maliyetler

Diyorlar ki, cep telefonu tuvalet kağıdı olarak ithal edilebilirmiş?!

e-Ticaret ile teknoloji TOBB’da buluştu

Sıkça sorulmayan sorular

Üretimi sevsek mi?

Dış ticaretin yönü

Globalizmden glokalizme

Suez

Yurtdışı Lojistik Merkezler

Ayşe teyze e-ihracata da başladı

İhracatçının çilesi bitmez

Tedarik edebilsek satacağız

Hangi ambargo daha iyi?

Hoş bulduk Avrupa Birliği

Kime gelişmiş ülke denir?

Aynı yollardan gidip farklı sonuçlar beklenir mi?

Aldık mı mesajı?

Harika bir yılı geride bırakırken…

Esnaf deyip geçmeyin

Anneme perakendeci olduğumu söylemeyin o beni halen mutlu bir insan sanıyor…

Menşede takıldık

İzmir’de deniz göründü

Böyle kapanmaz

Ya dışındasındır çemberin ya da içinde yer alacaksın

]]>
https://www.muhasebenews.com/enflasyon-ogrenilmis-caresizlik/feed/ 0
Yabancı sermaye mi, yalancı sermaye mi? https://www.muhasebenews.com/yabanci-sermaye-mi-yalanci-sermaye-mi/ https://www.muhasebenews.com/yabanci-sermaye-mi-yalanci-sermaye-mi/#respond Fri, 02 Jul 2021 01:00:20 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=111745

Dr. Hakan ÇINAR
Akademisyen
hakan.cinar@mentorgumruk.com.tr


Karınca, yaban arıları ve arılarla birlikte zar kanatlılar takımında yer alan, sosyal yaşam gösteren böceklere verilen ortak ad. Genelde kolonilerde yaşarlar. Büyük koloniler çoğunlukla “işçi” ve “asker” sınıflarını oluşturan kısır dişilerden oluşur ve bazen “süperorganizmalar” olarak tanımlanır. Çünkü karıncalar tek bir vücut hâlinde koloniyi desteklemek için bir arada çalışırlar. Biz karıncaları sürekli çalışırken gördüğümüz için üretken ve faydalı olarak tanımlarız. Sevgili ortağım Nezih Özdenak’tan alıntı yapayım, rahmetli babası dermiş ki; karınca çalışkan görünür ama bilmezsin ki dışarıdan mı içeriye taşır, yoksa içeridekini mi dışarı. Biz hareketi görür verimli olduklarını düşünür, çok da ayrıntısına girmeyiz. Neden mi anlattım bu hikayeyi, birazdan anlayacaksınız.

Yabancı sermaye; en genel ve yalın hali ile, ülke içerisinde var olan sermaye hacminin üzerine, başka bir ülkede yaşayan kişi veya kurulu bir işletmenin sermaye olarak katkıda bulunması olarak tanımlanmakta. Söz konusu sermaye girişi nakit olabileceği gibi, teknolojik kaynaklar ve ayni girdiler şeklinde de olabilmekte. Dünyanın globalleşmesi ve ticaretin artık çok daha kolay yapılabilir hale gelmesi, yabancı sermayenin de daha rahat hareket edebilmesine ve kolay transfer edilebilmesine yol açtı. Günümüz dünyasındaki istatistiklere göz attığımızda gelişmekte olan ülkelerde yapılan yatırımların %80’e yakınının yabancı sermayelerden oluştuğunu gözlemleriz.

Ülkemize yapılan yabancı sermaye yatırımlarını her zaman olumlu bulur ve desteklerim. Ancak son dönemlerde tanık olduğumuz hızlı değişimin, beni yabancı yatırımların getirisini sorgular hale getirdiğini itiraf etmem lazım. Türkiye’deki yabancı sermayeli şirketlerin satın aldığı pek çok girdiyi, yani hammaddelerini ağırlıklı kendi ana vatanlarından ve dünyanın pek çok ülkesinden ithal etmelerine alışkındık. Yarattığı istihdamın ve kurumun elde ettiği gelirin devlete sağladığı vergi yararını düşünür durumu kabullenirdik. Son yıllarda ortaya çıkan tabloda, yabancı sermayeli şirketlerin neredeyse istihdam dışında sağladıkları faydanın iyiden iyiye azaldığını düşünür oldum. Bana bunu düşündüren ise yabancı orjinli firmaların nitelikli kabul edilebilecek tüm hizmetleri yurtdışından temin eder hale gelmiş olmaları.

Taşıma işlerinden depolama hizmetlerine, reklam hizmetlerinden danışmanlık hizmetlerine, hukuk hizmetlerinden belgelendirme hizmetine, gözetim hizmetine; neredeyse pek çok hizmeti yine yabancı sermayeli firmalardan temin eder hale geldiler. Ve hatta birçoğu da muhasebe, finans ve hatta insan kaynakları birimlerini dahi doğrudan yurtdışından yönetir duruma geldiler. Gitgide beyaz yakalı istihdamı kaybeder duruma doğru geçmeye başlamamız, ister istemez bizim ülke olarak rolümüzü sorgulatır hale geliyor. Öte yandan bu firmaların Türkiye’de elde ettikleri gelirin büyük bir bölümünün yurtdışına gidiyor olması da ödedikleri gelir vergi oranını düşürürken, en önemli fayda olarak istihdama katkı ile sınırlı kalır hale gelmeleri beni endişelendiriyor ve ülke olarak rolümüzü sorgulatır hale getiriyor. Diğer yandan ülkemize son dönemde yapıldığını düşündüğümüz yabancı sermayeli yatırımların ağırlıklı gayrimenkule olduğunu düşündüğümüzde ve yanı sıra dev turizm tesislerimizin de büyük bölümünün yabancılara satılmış olması, yine ister istemez konuyu bize sorgulatıyor.

Karşılıklı menfaatlerin gerektirdiği ilişkiler içerisinde, ülke potansiyeli ve ihtiyaçları ile değişen dünya şartlarını iyi değerlendirmek ve yabancı sermaye yatırımlarından maksimum şekilde faydalanmak kaçınılmaz bir gerçek. Ancak gelinen noktada yabancı sermaye diye adlandırdığımız girdilerin aslında “yalancı” sermayeye dönüştüğünü görmek, sanırım bugünden itibaren sizleri de sorgulatır hale getirecek.

Tedbirleri alınamaz mı, elbette alınır. Dünyada pek çok ülkenin bu konuda sıkı uygulamaları ve tedbirleri var ve yerel tedarikçiler ile bunlar da ağırlıklı olarak yerel kuruluşlar ile çalışmayı teşvik eder cinsten. Aksi halde bu firmaların ülkemizde vergiye tabi kar edecekleri rakamların, hiç de dişe dokunur cinsten olmadığına tanık olmaya başlayacağız. Elbette sadece devletin değil, özel sektörün de bu konuda daha iyi organize olması ve talepkar davranması gerekiyor. Şirketlerimizi sürdürülebilir ve öz güveni yüksek hale getirmek son derece önemli. Benim de içinde bulunduğum gümrük müşavirliği alanında dahi, mevzuatın izin vermemesine rağmen yabancı sermayeli lojistik şirketlerinin çekinmeden bu alana girdiklerini dillendirmelerine tanık oluyoruz. Kağıt üzerinde Türk firması gibi görünen şirketlerin gerçekte yabancı firmalara ait olması, elde edilecek karların da ülkemize bir getirisi olmadığını anlamamız gerekiyor.

Globalleşmeye, yabancı yatırımların ülkemizde yeni sahalara girip istihdam yaratmalarına hiç itirazım yok. Yıllarca makinalarımızın yurtdışından gelmesine, hammaddenin yurtdışından teminine alışkındık. Ancak ben hizmet sektörlerinin tümü ile Türk firmalarının dışında cereyan etmesine ne alıştım, ne de alışırım. Kamu otoritelerinin bu konuya mutlaka el atmaları lazım. Yoksa biz yalnızca işçi temin eden koca bir fason ülke olma yolunda hızla ilerleriz. Ve üstelik getirisi var zannederken, kaybettiklerimizin farkına bile varmadan.

Şimdi anladınız mı karınca hikayesini neden anlattığımı?


Kaynak: İşbu içerik, Sayın Dr. Hakan ÇINAR’ın özel izni ile yayınlanmıştır. Yazının tüm hakları ve sorumluluğu yazara aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


YAZARIN DİĞER YAZILARI

Gümrük Birliği’nin mi 25. yılı, AB kapısında beklemenin mi?

Nakliyecilerin yarışı kızıştı. Denenmişler mi, değişimciler mi?

Kripto paralar hobi mi, yoksa gerçekten para mı?

Yükselen maliyetler

Diyorlar ki, cep telefonu tuvalet kağıdı olarak ithal edilebilirmiş?!

e-Ticaret ile teknoloji TOBB’da buluştu

Sıkça sorulmayan sorular

Üretimi sevsek mi?

Dış ticaretin yönü

Globalizmden glokalizme

Suez

Yurtdışı Lojistik Merkezler

Ayşe teyze e-ihracata da başladı

İhracatçının çilesi bitmez

Tedarik edebilsek satacağız

Hangi ambargo daha iyi?

Hoş bulduk Avrupa Birliği

Kime gelişmiş ülke denir?

Aynı yollardan gidip farklı sonuçlar beklenir mi?

Aldık mı mesajı?

Harika bir yılı geride bırakırken…

Esnaf deyip geçmeyin

Anneme perakendeci olduğumu söylemeyin o beni halen mutlu bir insan sanıyor…

Menşede takıldık

İzmir’de deniz göründü

Böyle kapanmaz

Ya dışındasındır çemberin ya da içinde yer alacaksın

]]>
https://www.muhasebenews.com/yabanci-sermaye-mi-yalanci-sermaye-mi/feed/ 0