değerlendirilir – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Tue, 04 Apr 2023 08:45:22 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.3 Hangi kaynaklardan elde edilen gelirler kira geliri olarak değerlendirilir? https://www.muhasebenews.com/hangi-kaynaklardan-elde-edilen-gelirler-kira-geliri-olarak-degerlendirilir/ https://www.muhasebenews.com/hangi-kaynaklardan-elde-edilen-gelirler-kira-geliri-olarak-degerlendirilir/#respond Tue, 04 Apr 2023 08:45:22 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=141223 KİRA GELİRİNE KONU MAL VE HAKLAR

Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesine göre, kira gelirine konu mal ve haklar şöyledir:

• Arazi, bina (Döşeli olarak kiraya verilenlerde döşeme için alınan kira bedelleri dahildir.), maden suları, menba suları, madenler, taş ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri, tuğla ve kiremit harmanları, tuzlalar ve bunların mütemmim cüzileri ve teferruatı,

• Voli mahalleri ve dalyanlar,

• Gayrimenkullerin ayrı olarak kiraya verilen mütemmim cüzileri ve teferruatı ile bilumum tesisatı, demirbaş eşyası ve döşemeleri,

• Gayrimenkul olarak tescil edilen haklar,

• Arama, işletme ve imtiyaz hakları ve ruhsatları, ihtira beratı, alameti farika, marka, ticaret unvanı, her türlü teknik resim, desen, model, plan ile sinema ve televizyon filmleri, ses ve görüntü bantları, sanayi ve ticaret ve bilim alanlarında elde edilmiş bir tecrübeye ait bilgilerle gizli bir formül veya bir imalat usulü üzerindeki kullanma hakkı veya kullanma imtiyazı gibi haklar,

• Telif hakları,

• Gemi ve gemi payları ile bilumum motorlu tahmil ve tahliye vasıtaları,

• Motorlu nakil ve cer vasıtaları, her türlü motorlu araç, makine ve tesisat ile bunların eklentileri.

Vakfın gelirinden hizmet karşılığı olmayarak alınan hisseler ile zirai faaliyete bilfiil iştirak etmeksizin sadece üründen pay alan arazi sahiplerinin gelirleri gayrimenkul sermaye iradı olarak vergilendirilecektir.

 


Kaynak: GİB REHBER
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/hangi-kaynaklardan-elde-edilen-gelirler-kira-geliri-olarak-degerlendirilir/feed/ 0
Şirketlerin adi ortaklıklardan elde ettikleri kazançlar ne şekilde değerlendirilir? https://www.muhasebenews.com/sirketlerin-adi-ortakliklardan-elde-ettikleri-kazanclar-ne-sekilde-degerlendirilir/ Sun, 17 Apr 2022 23:17:22 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=125036 Kurumların adi ortaklıklardan elde ettikleri kazançlar ne şekilde değerlendirilir?

Adi ortaklıklar Borçlar Kanununun 620 – 645 inci maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan Kanunun 620 nci maddesinde adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşme olarak tanımlanmıştır. Adi ortaklıkların tüzel kişiliği olmadığı gibi kurumlar vergisi mükellefi olmaları da söz konusu değildir. İki veya daha fazla kurumlar vergisi mükellefinin, adi ortaklık kurmak suretiyle faaliyet göstermeleri halinde, ortaklıktan elde ettikleri kârlar, hisseleri oranında şirketlerin kurum kazancına dâhil edilerek vergilendirilecektir.

Dar mükellef kurumların inşaat taahhüt işi yapan adi ortaklıklara girmeleri halinde ise, söz konusu adi ortaklık, dar mükellef kurumların işyeri sayılacak ve ticari kazanç hükümlerine göre vergileme yapılacaktır.

 


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
Kısmi süreli çalışanlar ay içindeki geri kalan günlerini İsteğe Bağlı Sigorta ile tamamlarsa bu süreler eski adıyla SSK primi olarak değerlendirilir mi? https://www.muhasebenews.com/kismi-sureli-calisanlar-ay-icindeki-geri-kalan-gunlerini-istege-bagli-sigorta-ile-tamamlarsa-bu-sureler-eski-adiyla-ssk-primi-olarak-degerlendirilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/kismi-sureli-calisanlar-ay-icindeki-geri-kalan-gunlerini-istege-bagli-sigorta-ile-tamamlarsa-bu-sureler-eski-adiyla-ssk-primi-olarak-degerlendirilir-mi/#respond Tue, 04 Jan 2022 02:27:10 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=116087

Ay içinde 30 günden az çalışması olan işçinin (Kısmi süreli çalışan) geri kalan günlerini İsteğe Bağlı Sigorta ile tamamlaması halinde, bu süreler hangi kanun kapsamında hizmet dökümüne eklenir?

Ay içerisinde 30 günden az çalışan veya 80 ‘nci madde uyarınca prim ödeme gün sayısı, ay içindeki toplam çalışma saatinin 4857 sayılı Kanuna göre belirlenen günlük normal çalışma saatine bölünmesi suretiyle hesaplanan sigortalıların ay içerisinde isteğe bağlı sigortaya prim ödemeleri halinde, primi ödenen süreler zorunlu sigortalılığa ilişkin prim ödeme gün sayısına otuz günü geçmemek üzere eklenir ve eklenen bu süreler 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalılık süresi olarak kabul edilir.
_____________________

Kimler isteğe bağlı sigortaya başvurabilir?

Türkiye’de ikamet edenler ile Türkiye’de ikamet etmekte iken sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmamış ülkelerdeki Türk vatandaşlarından;

  • 5510 sayılı Kanuna tabi zorunlu sigortalı olmayı gerektirecek şekilde çalışmayan,
  • Sigortalı olarak çalışmakla birlikte ay içerisinde 30 günden az çalışan ya da tam gün çalışmayanlar,
  • Kendi sigortalılıkları nedeniyle Türkiye’de sosyal güvenlik kanunlarına göre malullük ve yaşlılık aylığı almayanlar,
  • 18 yaşını dolduranlar.

Kanunun yürürlük tarihinden önce mülga kanunlara göre isteğe bağlı sigortaya devam edenler, herhangi bir işleme gerek kalmaksızın Kanun kapsamında isteğe bağlı sigortalılıkları devam ettirilecektir.

Nereye ve nasıl başvurulur?

  • İlk defa isteğe bağlı sigortalı olmak isteyenlerin örneği Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği ekinde yer alan “İsteğe Bağlı Sigorta Giriş Bildirgesi” ile ikametgahlarının bulunduğu sosyal güvenlik il müdürlüklerine/sosyal güvenlik merkezlerine başvurmaları gerekmektedir.
  • Tekrar isteğe bağlı sigortalı olmak isteyen sigortalıların ise talep dilekçesi ile müracaatları yeterli olacaktır.
  • 5434 sayılı Kanunun mülga 12 nci maddesi uyarınca isteğe bağlı iştirakçilik başvuruları, Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü Sigortalı Tescil ve Hizmet Daire Başkanlığı Mithatpaşa Caddesi No:7 Sıhhıye/ANKARA adresine yapılacaktır.

İsteğe bağlı sigortanın başlangıcı ne zamandır?

İsteğe bağlı sigortalılık, müracaatın Kurum kayıtlarına intikal ettiği tarihi takip eden günden itibaren başlar.

İsteğe bağlı sigortalılar ne kadar prim öder?

İsteğe bağlı sigorta primi prime esas kazancın alt sınırı ile üst sınırı arasında, sigortalı tarafından belirlenen prime esas aylık kazancın % 32’sidir. Bunun % 20’si malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi, % 12’si genel sağlık sigortası primidir.

İsteğe bağlı sigortalılığın devamında belli süre prim ödememe halinde sigortalılığın sona ermesi uygulaması kaldırılarak, ait olduğu ayın primini en geç 12 ay içinde ödemeyen sigortalının o aya ait primini ödeme imkanı olmayacak, 12 ay geçmedikçe diğer aylara ait primlerini gecikme zammı ile ödenmesi imkanı ve talep veya ölüm dışında isteğe bağlı sigortalılık sonuçlandırılmayacaktır.

İsteğe bağlı sigorta nasıl sona erer?

İsteğe bağlı sigortalılık;

  • İsteğe bağlı sigortalılığını sona erdirme talebinde bulunanların, primi ödenmiş son günü takip eden günden,
  • Aylık talebinde bulunanların, aylığa hak kazanmış olmak şartıyla talep tarihinden,
  • Ölen sigortalının ölüm tarihinden,

itibaren sona erer.

İsteğe bağlılık süresinin değerlendirilmesi

01/10/2008 tarihinden itibaren ilk defa isteğe bağlı sigortalı olanlar ile 506, 1479 ve 2926 sayılı kanunlara tabi isteğe bağlı sigorta primi ödeyen sigortalıların 01/10/2008 tarihinden sonra isteğe bağlı sigorta primi ödenmiş süreleri 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalılık süresi olarak kabul edilecektir.


Kaynak: SGK
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/kismi-sureli-calisanlar-ay-icindeki-geri-kalan-gunlerini-istege-bagli-sigorta-ile-tamamlarsa-bu-sureler-eski-adiyla-ssk-primi-olarak-degerlendirilir-mi/feed/ 0
Hasta Bakım Hizmeti Ev Hizmeti Kapsamında Değerlendirilir Mi? https://www.muhasebenews.com/hasta-bakim-hizmeti-ev-hizmeti-kapsaminda-degerlendirilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/hasta-bakim-hizmeti-ev-hizmeti-kapsaminda-degerlendirilir-mi/#respond Mon, 03 Jan 2022 13:31:55 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=120415 5510 sayılı Kanunun ek 9’uncu maddesi kapsamında Ev Hizmetlerinde Çalışanlar

5510 sayılı Kanunun 1/4/2015 tarihinden itibaren yürürlüğe giren ek 9 uncu maddesi ile ev hizmetlerinde çalışanlar, bir veya birden fazla gerçek kişi tarafından çalıştırılan ve çalıştıkları kişi yanında ay içerisinde çalışma saati süresine göre hesaplanan çalışma gün sayısı 10 gün ve daha fazla olanlar ile aynı veya farklı gerçek kişi yanında 10 günden az çalışanlar şeklinde ikiye ayrılmış olup bu kapsamdaki sigortalılar 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılacaktır.

5510 sayılı Kanunun ek 9 uncu maddesi uygulamasında; ev içerisinde yaşayanlar tarafından yapılabilecek temizlik, ütü, yemek yapma, çamaşır, bulaşık yıkama, alışveriş ve bahçe işleri ile çocuk, yaşlı veya özel bakıma ihtiyacı olan kişilerin bakım işlerinin ev halkı dışındaki bireyler tarafından yapılması “ev hizmeti”, aralarında aile bağı olup olmadığına bakılmaksızın bireylerin içinde yaşadığı yapı ile bu yapının garaj, depo ve bahçe gibi bölüm ve eklentileri de “ev” olarak dikkate alınacaktır. Çocuk, yaşlı veya özel bakım işi nedeniyle ev hizmeti kapsamında sigortalı sayılanların bu işi kendi evinde ya da hastanede yapmaları halinde sigortalıların çalıştığı yerler evin bölüm ve eklentisi olarak değerlendirilecektir.

Ev içinde yaşayanları evden alarak alışverişe, gezmeye götüren, boş zamanını evin bölüm ve eklentilerinde geçiren şoförlük hizmeti ev hizmeti sayılacaktır.

Örnek 1- 5/10/2015 tarihinde hasta bakımı nedeniyle işe alınan sigortalının ev hizmeti kapsamındaki hasta bakım işini hastanede yaptığı anlaşılmış olup hastanın bakım işinin yapıldığı yer evin bölüm ve eklentisi olarak değerlendirilecektir.

5510 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi ile aynı konutta birlikte yaşayan ve üçüncü derece dahil bu dereceye kadar hısımlar arasında ve aralarına dışardan başka kimse katılmaksızın, yaşadıkları konut içinde yapılan işlerde çalışanlar sigortalı sayılmadıklarından, aynı evde oturan üçüncü derece dahil bu dereceye kadar hısımlar tarafından ev hizmeti işlerini yapanlar ek 9 uncu madde kapsamında sigortalı sayılmayacaktır. Ancak, üçüncü dereceye kadar olan hısımlar dışından olup ev hizmeti nedeniyle işe alınan ve aynı evde yaşayanlar ek 9 uncu madde kapsamında sigortalı sayılacaktır. Bu kapsamdaki kişilerin tespiti öncelikle Kimlik Paylaşım Sistemi (KPS) aracılığı ile aracılığıyla, ihbar ve şikayet halinde Kurumun denetim ve kontrolle görevli memurları tarafından yapılacaktır.

5510 sayılı Kanunun ek 9 uncu maddesine tabi çalışanlar “Entegre Tescil (4/a)” Programının içinde yer alan “Ev Hizmetlerinde Çalışanlar” menüsü aracılığıyla takip edilecek olup program ile KPS kontrolü sigortalının eşi, çocukları ana ve babasına yönelik yapılmaktadır. Bu kişiler dışında üçüncü dereceye kadar hısım olanların aynı adreste oturup oturmadıklarının kontrolü “Kimlik Paylaşım Sistemi” programı ile sorgulanarak ünitelerce yapılacaktır.

Örnek 2- 28/4/2015 tarihinde ev temizliği işlerinde sigortalı olarak çalıştığı bildirilen kişi hakkında KPS’de yapılan incelemede, işverenin aynı konutta birlikte yaşadığı kardeşi olduğu anlaşılmış olup, sigortalının ek 9 uncu madde kapsamındaki sigortalılığı iptal edilecektir.

Örnek 3- 21/4/2015 tarihinde çocuk bakım işi nedeniyle sigortalı çalıştırıldığı bildirilen kişinin KPS’de yapılan incelemede işverenin teyzesi olduğu ancak aynı konutta birlikte yaşamadıkları anlaşılmış olup, ek 9 uncu madde kapsamındaki sigortalılığı geçerli sayılacaktır.

5510 sayılı Kanunun ek 9 uncu maddesinden evinde sigortalı çalıştıran gerçek kişiler yararlanacak olup, tüzel kişilerin ek 9 uncu madde kapsamında sigortalı çalıştırma talepleri kabul edilmeyecektir. Ev hizmeti kapsamında sayılan işlerin ticari kazanç sağlanması amacıyla yapılması ek 9 uncu madde kapsamında değerlendirilmeyecektir.

Örnek 4- Gerçek kişi olarak kurduğu adi şirket ile yanında çalıştırdığı kişilere ev/büro temizliği işi yaptıran işverenin ek 9 uncu madde kapsamındaki talebi kabul edilmeyecektir.

…,

 


Kaynak: SGK Genelge 2020/20
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/hasta-bakim-hizmeti-ev-hizmeti-kapsaminda-degerlendirilir-mi/feed/ 0
Mahkemelerde bilirkişilik yapan kişi AGİ hesabında çalışmayan eş statüsünde değerlendirilir mi? https://www.muhasebenews.com/mahkemelerde-bilirkisilik-yapan-kisi-agi-hesabinda-calismayan-es-statusunde-degerlendirilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/mahkemelerde-bilirkisilik-yapan-kisi-agi-hesabinda-calismayan-es-statusunde-degerlendirilir-mi/#respond Fri, 25 Jun 2021 08:51:52 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=111403 T.C.
HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI
Trabzon Vergi Dairesi Başkanlığı
Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

Sayı

:

26468226-010.09[ÖZG-2-2021]-30336

03.06.2021

Konu

:

Bilirkişi geliri elde eden eş için asgari geçim indiriminden yararlanılıp yararlanılmayacağı hk.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, kamu personeli olarak görev yaptığınız ve eşinizin emekli olduktan sonra mahkemeler ve cumhuriyet savcılıklarına bilirkişilik hizmeti verdiği belirtilerek, eşinizden dolayı asgari geçim indiriminden yararlanıp yararlanamayacağınız hususunda görüş talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 32 nci maddesinde, “Ücretin gerçek usulde vergilendirilmesinde asgari geçim indirimi uygulanır.

Asgarî geçim indirimi; ücretin elde edildiği takvim yılı başında geçerli olan ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgarî ücretin yıllık brüt tutarının; mükellefin kendisi için % 50’si, çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi için % 10’u, çocukların her biri için ayrı ayrı olmak üzere; ilk iki çocuk için % 7,5, üçüncü çocuk için %10, diğer çocuklar için % 5’idir.

Gelirin kısmî döneme ait olması halinde, ay kesirleri tam ay sayılmak suretiyle bu süreye isabet eden indirim tutarları esas alınır. Asgarî geçim indirimi, bu fıkraya göre belirlenen tutar ile 103 üncü maddedeki gelir vergisi tarifesinin birinci gelir dilimine uygulanan oranın çarpılmasıyla bulunan tutarın, hesaplanan vergiden mahsup edilmesi suretiyle uygulanır.

Mahsup edilecek kısmın fazla olması halinde iade yapılmaz…”  hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanunun 61 inci maddesinde, “Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

Bu kanunun uygulanmasında, aşağıda yazılı ödemeler de ücret sayılır:

5. Bilirkişilere, resmi arabuluculara, eksperlere, spor hakemlerine ve her türlü yarışma jürisi üyelerine ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler;” hükmü yer almaktadır.

Diğer taraftan, asgari geçim indirimine ilişkin açıklamaların yapıldığı 265 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin; “6.Medeni Durum ve Eşin Gelirinin Olmadığının Tespiti” başlıklı bölümünde;

“Ücretliler, medeni durumları ve çocuk sayıları ile eşinin iş ve gelir durumu hakkında Tebliğ ekinde yer alan “Aile Durumu Bildirimi” (EK:1) ile işverenlerine bildirimde bulunacaklardır. Durumlarında herhangi bir değişiklik olması halinde (evlenme, boşanma, ölüm, doğum vb.) bu değişiklikleri işverene bir ay içerisinde bildireceklerdir. Asgari geçim indirimi oranını etkileyen değişiklikler, söz konusu değişikliğin işverene bildirildiği tarih itibariyle uygulanacak olup, eşlerin her ikisinin de ücretli olması halinde çocuklar yalnızca sosyal güvenlik yönünden tabi oldukları eşin bildirimine dahil edilecektir.

Bu uygulamada eşin çalışmadığı ve herhangi bir gelirinin olmadığına ilişkin olarak (aksi tespit edilmediği sürece) ücretlinin beyanı yeterli olacaktır.

Sadece ücret geliri elde eden eş, “çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eş” kapsamında değerlendirilmeyecektir. Bunlar dışındakiler ise çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eş kapsamında değerlendirilecek olup, münhasıran emekli maaşı alanlar da çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eş olarak kabul edilecektir.” açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, eşinizin mahkemeler ve cumhuriyet savcılıklarına yapmış olduğu bilirkişilik hizmetinden elde ettiği gelir “ücret” niteliğinde olup, çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eş kapsamında değerlendirilemeyeceğinden, eşinizden dolayı asgari geçim indiriminden faydalanmanız mümkün bulunmamaktadır.

 


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/mahkemelerde-bilirkisilik-yapan-kisi-agi-hesabinda-calismayan-es-statusunde-degerlendirilir-mi/feed/ 0
Zemin araştırmasına ilişkin raporlama işinin yıllara sari inşaat işi kapsamında değerlendirilir mi? https://www.muhasebenews.com/zemin-arastirmasina-iliskin-raporlama-isinin-yillara-sari-insaat-isi-kapsaminda-degerlendirilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/zemin-arastirmasina-iliskin-raporlama-isinin-yillara-sari-insaat-isi-kapsaminda-degerlendirilir-mi/#respond Tue, 26 Jan 2021 22:30:35 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=100361

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

Sayı

:

62030549-125[15-2017/336]-268403

16.03.2018

Konu

:

Zemin araştırmasına ilişkin raporlama işinin yıllara sari inşaat işi kapsamında değerlendirilip değerlendirilmediği

İlgide kayıtlı özelge talep formu ve ek dilekçelerinizde, şirketinizin faaliyet konusunun  arazide yapılan sondajlı zemin araştırmaları, arazi deneyleri, jeofizik ölçümler, geoteknik proje tasarımı, aletsel gözlem ve müşavirlik hizmetlerini kapsayan mühendislik hizmetleri olduğu, … – ….-……-……. otoyol projesi, ….-… (…. ….. köprüsü dahil) projesine ilişkin şirketinizin “Kuru havuzda eğim ölçerin tesisatı ve izlenmesi” hizmetine yönelik sondaj kuyusu açılarak ölçüm borularının yerleştirilmesi, periyodik saha ziyareti ile yatay deplasman ölçümlerinin okunması ve bu okumaların işverene bir yıl boyunca rapor sunulması işlerini gerçekleştirdiği belirtilerek yapmış olduğunuz bu işin yılllara sari inşaat işi olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hususunda bilgi talep edilmiştir.

193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesinin birinci fıkrasında, “Birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat (dekapaj işleri de inşaat işi sayılır.) ve onarma işlerinde kar ve zarar işin bittiği yıl kati olarak tespit edilir ve tamamı o yılın geliri sayılarak mezkur yıl beyannamesinde gösterilir.” hükmüne yer verilmiştir.

Bir işin 42 nci madde kapsamına girmesi için faaliyet konusu işin, inşaat ve onarma işi olması, işin taahhüde bağlı olarak yapılması ve birden fazla takvim yılına sirayet etmesi gerekmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “Vergi kesintisi” başlıklı 15 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen kişi, kurum ve kuruluşların, yine aynı fıkrada bentler halinde sayılan ödemeler üzerinden, avanslar da dahil olmak üzere, istihkak sahiplerinin kurumlar vergilerine mahsuben vergi kesintisi yapmak zorunda oldukları hükme bağlanmış olup, anılan fıkranın (a) bendinde; Gelir Vergisi Kanununda belirtilen esaslara göre birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işleri ile uğraşan kurumlara bu işleri ile ilgili olarak yapılan hakediş ödemeleri üzerinden vergi kesintisi yapılacağı hükmüne yer verilmiştir. Söz konusu tevkifat oranı 2009/14594 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile %3 olarak belirlenmiştir.

Öte yandan, 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun “Tanımlar” başlıklı 4 üncü maddesinde; “Yapım: Bina, karayolu, demiryolu, otoyol, havalimanı, rıhtım, liman, tersane, köprü, tünel, metro, viyadük, spor tesisi, alt yapı, boru iletim hattı, haberleşme ve enerji nakil hattı, baraj, enerji santrali, rafineri tesisi, sulama tesisi, toprak ıslahı, taşkın koruma ve dekapaj gibi her türlü inşaat işleri ve bu işlerle ilgili tesisat, imalat, ihzarat, nakliye, tamamlama, büyük onarım, restorasyon, çevre düzenlemesi, sondaj, yıkma, güçlendirme ve montaj işleri ile benzeri yapım işleri” olarak tanımlanmıştır.

Diğer taraftan, ilgi (b)’de kayıtlı dilekçeniz eki sözleşmenin incelenmesi neticesinde, sözleşmenin Yüklenici …… Adi Ortaklığı ile alt yüklenici bulunan şirketiniz arasında …-….-…..-….. Otoyol Projesi, ……-…..(…..-…… Köprüsü Dahil) Bölümü Projesi kapsamında kuru havuzda eğim ölçerin tesisatı ve izlenmesi işi için ../../…. tarihinde imzalandığı, sözleşmenin amacının, söz konusu işin sözleşmenin şartlarına uygun olarak tedarik işini Altyükleniciye devretmek olduğu anlaşılmıştır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, Altyüklenici olarak taahhüt edilen ….-….- …..-….. Otoyol Projesi, ….-… (….. …… Köprüsü Dahil) Bölümü projesinin “Kuru havuzda eğim ölçerin tesisatı ve izlenmesi” hizmetine ilişkin olarak sondaj kuyusu açılması, ölçüm borularının yerleştirilmesi, periyodik saha ziyaretleri ile yatay deplasman ölçümlerinin okunması ve bu okumaların yüklenici firmaya bir yıl boyunca rapor olarak sunulması işinin inşaat ve onarma işi kapsamında değerlendirilemeyeceği tabiidir.

 


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/zemin-arastirmasina-iliskin-raporlama-isinin-yillara-sari-insaat-isi-kapsaminda-degerlendirilir-mi/feed/ 0
Yurtdışındaki merkezden Türkiye’deki şubeye yapılan nakdi fon transferi özkaynak ve örtülü sermaye olarak değerlendirilir mi? https://www.muhasebenews.com/yurtdisindaki-merkezden-turkiyedeki-subeye-yapilan-nakdi-fon-transferi-ozkaynak-ve-ortulu-sermaye-olarak-degerlendirilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/yurtdisindaki-merkezden-turkiyedeki-subeye-yapilan-nakdi-fon-transferi-ozkaynak-ve-ortulu-sermaye-olarak-degerlendirilir-mi/#respond Thu, 12 Nov 2020 18:16:47 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=96347 T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı
Gelir Kanunları Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

Sayı

:

38418978-125[12-18/1]-E.232065

04.09.2020

Konu

:

Yurtdışındaki merkezden Türkiye’deki şubeye yapılan nakdi fon transferinin özkaynak (sermaye) ve örtülü sermaye olarak kabul edilip edilmeyeceği hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; ham petrol araması, işletilmesi, üretimi ve satışı konusunda faaliyet gösterdiğiniz, Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesine göre, Türkiye’de iş yeri bulunması ve bu iş yerinde yapılan işlerden elde ettiğiniz ticari kazançlar nedeniyle dar mükellef olarak kurumlar vergisine tabi olduğunuz, şubenize merkezi … olan şirket merkezi tarafından petrol araması ve işletilmesi amacı ile nakdi fon transferi yapıldığı, nakdi fonunun “Petrol Kanunu ve Türk Petrol Kanunu Uygulama Yönetmeliği” hükümleri doğrultusunda Petrol İşleri Genel Müdürlüğünce “kıymet tespit kararı” ile sermayenin bir cüz’ü olarak tespit ve kayıtlı sermaye olarak tescil edildiği, söz konusu fonların ilerideki tarihlerde geldiği yabancı para cinsinden tekrar yurtdışına gönderilmesinin belli koşulların ve onayların sağlanması halinde mümkün olduğu belirtilerek, merkezden şubenize aktarılan ve henüz geri gönderilmeyen nakdi fon tutarlarının sermayenin cüz’ü kabul edilerek özkaynaklar arasında sınıflandırılmasının mümkün olup olmadığı ve Kurumlar Vergisi Kanununun 12 nci maddesi hükümlerinin uygulanmasında özsermaye unsuru olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “Tam ve dar mükellefiyet” başlıklı 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, Kanunun birinci maddesinde sayılı kurumların kanuni ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye’de bulunmayanların, dar mükellefiyet esasında, sadece Türkiye’de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirileceği hükme bağlanmış olup üçüncü fıkrasında dar mükellefiyette kurum kazancını oluşturan kazanç ve iratlar bentler halinde sayılmıştır.

Aynı Kanunun “Safi kurum kazancı” başlıklı 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında, kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

Gelir Vergisi Kanununun “Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti” başlıklı 38 inci maddesinde ise bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki özsermayenin hesap dönemi sonundaki ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu, bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı, ticari kazancın bu şekilde tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulacağı hükmüne yer verilmiştir.

Kurumlar Vergisi Kanununun “Kabul edilmeyen indirimler” başlıklı 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, örtülü sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faiz, kur farkları ve benzeri giderlerin kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılamayacağı belirtilmiştir.

Aynı Kanunun “Örtülü sermaye” başlıklı 12 nci maddesinde;

“(1) Kurumların, ortaklarından veya ortaklarla ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin ederek işletmede kullandıkları borçların, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşan kısmı, ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye sayılır.

(2) Yukarıda belirtilen karşılaştırma sırasında, sadece ilişkili şirketlere finansman temin eden kredi şirketlerinden yapılan borçlanmalar hariç olmak üzere, ana faaliyet konusuna uygun olarak faaliyette bulunan ve ortak veya ortakla ilişkili kişi sayılan banka veya benzeri kredi kurumlarından yapılan borçlanmalar % 50 oranında dikkate alınır.

(3) Bu maddenin uygulanmasında;

a) Ortakla ilişkili kişi, ortağın doğrudan veya dolaylı olarak en az % 10 oranında ortağı olduğu veya en az bu oranda oy veya kâr payı hakkına sahip olduğu bir kurumu ya da doğrudan veya dolaylı olarak, ortağın veya ortakla ilişkili bu kurumun sermayesinin, oy veya kâr payı hakkına sahip hisselerinin en az % 10’unu elinde bulunduran bir gerçek kişi veya kurumu,

b) Öz sermaye, kurumun Vergi Usul Kanunu uyarınca tespit edilmiş hesap dönemi başındaki öz sermayesini, ifade eder.

(4) Kurumların İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında işlem gören hisselerinin edinilmesi durumunda, söz konusu hisse nedeniyle ortak veya ortakla ilişkili kişi sayılanlardan temin edilen borçlanmalarda en az % 10 ortaklık payı aranır.

(5) Yukarıda belirtilen oranlar, borç veren ortaklar ve ortakların ilişkide bulunduğu kişiler için topluca dikkate alınır.

…”

hükmü yer almaktadır.

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “12 Örtülü Sermaye” başlıklı bölümünde konu ile ilgili ayrıntılı açıklamalar yapılmıştır.

Yine aynı Kanunun “Safi kurum kazancı” başlıklı 22 nci maddesinin birinci fıkrasında ise, dar mükellef kurumların iş yeri veya daimî temsilci vasıtasıyla elde edilen kazançlarının tespitinde, aksi belirtilmediği takdirde tam mükellef kurumlar için geçerli olan hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir.

Diğer taraftan, 6491 sayılı Türk Petrol Kanununun “Tanımlar” başlıklı 2 nci maddesinde;

“(1) Bu Kanunun uygulanmasında; 

 

aa) Sermaye mevcutları: 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununda değerleme ölçüleri gösterilen ekonomik işletmelere dâhil kıymetler ile ilgili petrol hakkı sahibinin aynı Kanun hükümleri gereğince sermaye hesabına alıp aktifleştirdiği arama giderleri, sondaj ferî giderleri ve yurt ekonomisi yönünden verimi olmayan kuyuların açılma giderlerini, 

bb) Sermaye mevcutları esası: Petrol hakkı sahibinin, Türkiye’deki petrol işlemi ile ilgili olarak kullanmaya tahsis ettiği sermaye mevcutlarının 213 sayılı Kanuna göre hesaplanmış kıymetini, 

 

ifade eder.”

denilmektedir.

Ayrıca, mezkûr Kanunun uygulanması ile ilgili usul ve esasları düzenlemek amacıyla yayımlanan Türk Petrol Kanunu Uygulama Yönetmeliğinin;

– “Vergilendirmeye ilişkin usul ve esaslar” başlıklı 30 uncu maddesinde; “(1) Kanunun vergilendirmeyle ilgili hükümleri saklı kalmak koşuluyla 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu, 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, vergi, resim ve harçlara ilişkin diğer mevzuat ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri, bunların ek ve değişiklikleri, petrol hakkı sahipleri hakkında da uygulanır.

(2) Bu Yönetmeliğin vergilendirmeye ilişkin genel hükümleri petrol hakkı sahibinin yalnız petrol işlemlerine ilişkin faaliyetlerine ve bunların sonuçlarına uygulanır. Petrol hakkı sahibinin petrol işlemleri dışında kalan faaliyetlerine genel hükümler uygulanır. Petrol hakkı sahibi petrol işlemleri ile bunlar dışındaki faaliyetleri birlikte yapıyorsa, petrol işlemleri için muhasebe kayıtlarını alt hesap bazında ayrı tutar ve vergilendirilir. 

…”

– “Sermaye” başlıklı 32 nci maddesinde ise “(1) Petrol hakkı sahibi tarafından petrol işlemlerinde kullanılan ithal edilen nakdi fonlar ve bunlara ait haklar ile sermaye mevcutları esasının bir bölümü olan malzeme ve diğer kıymetlerin değeri için Genel Müdürlükçe “kıymet tespit kararı” alınır.

….

(3) Genel Müdürlükçe tespiti yapılan nakdi fon, malzeme ve diğer kıymetler toplamından, harice yapılan transferlerle, hariçte tutulan satış gelirlerinin indirilmesi sonucu elde edilen tutar, petrol hakkı sahibinin sermayesini oluşturur. 

…”

açıklamaları yer almaktadır.

Muhasebe ve vergi uygulamalarında sermaye, işletme sahip veya ortaklarınca işe başlanıldığı zaman ya da işin devamı sırasında işletmeye konulan nakdi ya da gayri nakdi ve parayla ifade edilebilen değerleri ifade etmektedir.

Vergi Usul Kanununun “Bilanço” başlıklı 192 nci maddesine göre özsermaye, bilançonun aktif toplamı ile borçlar arasındaki fark olup, müteşebbisin işletmeye koymuş olduğu varlığı ifade eder. Aynı madde gereğince, ihtiyatlar ve kar bilançoda ayrı gösterilseler dahi özsermayenin unsurları sayılmaktadır.

Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun;

– 31 inci maddesinde, tescil edilmiş hususlarda meydana gelen her türlü değişikliğin de tescile tabi olduğu;

– 36 ncı maddesinin birinci bendinde, ticaret sicili kayıtlarının nerede bulunurlarsa bulunsunlar, üçüncü kişiler hakkında, tescilin Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği; ilanın tamamı aynı nüshada yayımlanmamış ise, son kısmının yayımlandığı günü izleyen iş gününden itibaren hukuki sonuçlarını doğuracağı, bu günlerin, tescilin ilanı tarihinden itibaren işlemeye başlayacak olan sürelere de başlangıç olacağı;

– 40 ıncı maddesinin dördüncü bendinde ise merkezleri Türkiye dışında bulunan ticari işletmelerin Türkiye’deki şubelerinin, kendi ülkelerinin kanunlarının ticaret unvanına ilişkin hükümleri saklı kalmak şartıyla, yerli ticari işletmeler gibi tescil olunacağı

hükümleri yer almaktadır.

Bununla birlikte, Ticaret Sicili Tüzüğünün “A) Şubelerin tescili:” başlıklı 52 nci maddesinde;

“… 

Merkezleri Türkiye dışında bulunan ticari işletmelerin Türkiye’deki şubeleri, kendi memleket kanunlarının ticaret unvanına ait hükümleri mahfuz kalmak şartiyle yerli ticari işletmelerin merkezleri gibi tescil olunur. Bu gibi şubeler için ikametgahı Türkiye’de bulunan tam selahiyetli bir ticari mümessil tayin edilmiş olmadıkça bunlar tescil edilemez. Böyle bir mümessilin azli veya selahiyetlerinin daraltılması halinde yerine derhal tam selahiyetli başka bir mümessil tayin edilmediği takdirde şubenin kaydı re’sen silinir. 

 

Merkezleri yabancı memleketlerde bulunan işletmelerin birinci ve daha sonraki şubelerin tescilinde her şubeye ayrılmış olan sermaye miktarının da gösterilmesi şarttır. (5887 sayılı Harçlar K.22) 

…”

açıklamaları mevcuttur.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde;

– Merkezi … olan ve Türkiye’de ham petrol arama, işletme, üretim ve satışı konusunda faaliyet gösteren dar mükellef şubenize yurtdışındaki merkezden yapılan ve 6491 sayılı Türk Petrol Kanunu ve bu Kanun uyarınca yayımlanan Yönetmelik esaslarına göre ilgili Kurum (Petrol İşleri Genel Müdürlüğü) tarafından tespit edilen nakdi fon transferinin petrol işlemlerine ilişkin faaliyetlerde kullanılan kısmının vergi kanunlarının uygulanması bakımından öz kaynak (öz sermaye) olarak değerlendirilmesi mümkün bulunmaktadır.

– Söz konusu nakit fonun, petrol işlemleri dışında kalan faaliyetlerde kullanılması durumunda ise genel hükümlere göre Ticaret Siciline tescil edilen kısmı öz kaynak (öz sermaye) olarak değerlendirilebilecektir.

– Merkezi … olan ve Türkiye’de ham petrol arama, işletme, üretim ve satışı konusunda faaliyet gösteren dar mükellef şubenize yurtdışındaki merkezden yapılan nakit fon transferi için işletmede kullanılan borçtan söz edilemeyeceğinden, nakit fon transferinin örtülü sermaye sayılamayacağı tabiidir.

 


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/yurtdisindaki-merkezden-turkiyedeki-subeye-yapilan-nakdi-fon-transferi-ozkaynak-ve-ortulu-sermaye-olarak-degerlendirilir-mi/feed/ 0
Futbol & sanatçı menajerlik, tercümanlık faaliyetleri serbest meslek kazancında mı değerlendirilir? https://www.muhasebenews.com/futbol-sanatci-menajerlik-tercumanlik-faaliyetleri-serbest-meslek-kazancinda-mi-degerlendirilir/ https://www.muhasebenews.com/futbol-sanatci-menajerlik-tercumanlik-faaliyetleri-serbest-meslek-kazancinda-mi-degerlendirilir/#respond Thu, 10 Jan 2019 07:00:32 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=43713 Futbol & sanatçı menajerlik, tercümanlık faaliyetleri serbest meslek kazancında mı değerlendirilecektir? Serbest meslek kazancı olduğunu varsayarsak, kdv ve stopaj yönünden tabi olduğu özellikle durum ve oranlar var mıdır?
Ek olarak bu faaliyet yurtdışı adresten yürütülürse vergisel yönden nasıl bir yol izlenmelidir?

Serbest meslek mensubu olur. GV tevkifatı hesaplanır % 18 KDV uygulanır. Bir SMMM nasıl makbuz düzenliyor ise bahsettiğiniz kişide aynı işlemi yapar. Faaliyet yurt dışında yapılırsa Türk vergi kanunları uygulanmaz.

 

 


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


BENZER İÇERİKLER

İhracat İthalat Danışmanlığı işi serbest meslek midir yoksa ticari faaliyet midir?

 

Serbest Meslek Erbabı Doktorların kullandığı özel POS cihazı için bir üst sınır var mıdır?

 

Ocak ayında verdiğimiz aralık ayı muhasebe hizmeti için Serbest Meslek Makbuzunu hangi tarihli düzenlemeliyiz?

 

Serbest meslek makbuzu 2019 Yılında e-makbuz olarak mı kesilecektir?

Sinema filmi faaliyeti ticari kazanç mı yoksa serbest meslek faaliyeti mi?

 

 

]]>
https://www.muhasebenews.com/futbol-sanatci-menajerlik-tercumanlik-faaliyetleri-serbest-meslek-kazancinda-mi-degerlendirilir/feed/ 0