davalar – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Thu, 03 Nov 2022 07:24:27 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.3 Limited şirket karar defterinin zayi olması halinde yapılacak işlem nedir? https://www.muhasebenews.com/limited-sirket-karar-defterinin-zayi-olmasi-halinde-yapilacak-islem-nedir/ https://www.muhasebenews.com/limited-sirket-karar-defterinin-zayi-olmasi-halinde-yapilacak-islem-nedir/#respond Thu, 03 Nov 2022 07:24:24 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=134051 Limited Şirketin YK Karar defterini bulamıyoruz muhtemelen taşınma esnasında kayboldu. Emsal kararları incelediğimizde genelde zayi belgesi için davalar reddediliyor. Eğer dava reddedilirse yeni karar defteri için başka nasıl bir yol izleyebiliriz?

Başka yol, yöntem yok. Yeni defter onaylatacaksınız.


Firma yönetim kurulu kararı, genel kurul kararı ve ortaklar pay defterini bulamıyor. Yeni defter tasdik ettirmek için birkaç notere gittik. Lakin tasdik etmediler ve mahkeme kararı istediler. Yapılan uygulama sizce doğru mu? Ne yapmak gerekiyor?

TTK’da bu yönde hüküm bulunmakla birlikte YK’nın vereceği mesuliyet kabul beyanı ile yapılabildiği bilinmekle birlikte Asliye Ticaret Mahkemesine dava açılması gerekir. Ancak görülen uygulamada defterin kayıp beyan tarihi on günü aşmayan bir süre olması, aksi halde mahkemenin ret vermekte olduğu görülmüştür. 


Mükellefin YK Karar defterini bulamıyoruz muhtemelen taşınma esnasında kayboldu. Emsal kararları incelediğimizde genelde zayi belgesi için davalar reddediliyor. Eğer dava reddedilirse yeni karar defteri için başka nasıl bir yol izleyebiliriz?

Bu konuda maalesef ki bir düzenleme veya görüş henüz oluşmamış olduğu görülmektedir. Edinilen bilgilere göre kayıp tarihinin onbeş günden fazla olması halinde davaların red edildiği yönündedir. Bunun dışında akla gelen tek yol mahkemeden defterin olmadığının veya kaybına dair tespit davasının açılabileceğidir.


2018 yılı şirket defterlerini kayıp ettik. Ne yapmalıyız?

Limited şirketimize ait 2018 yılı defterleri kaybedilmiş bulunamıyor. Bu nedenle kapanış tasdiki yapamıyoruz. Bu aşamada uygulamam gereken yol nedir ne yapmam gerekiyor? Ağır cezalara maruz kalmadan nasıl bir yol haritası takip etmeliyim?

Defterlerin kayıp olduğunu vergi dairesine bildirmeniz gerekir. Defterler kayıp ise karakol tespiti ve mahkeme kararı almanız gerekir.


TÜRMOB

MALİ ÇÖZÜM DERGİSİ

TEMMUZ – AĞUSTOS 2017 SAYISI

YARGITAY KARARLARI IŞIĞINDA TİCARİ DEFTER VE BELGELERİN KAYBI HALİNDE ZAYİ BELGESİ ALINMASI

Özkan ARSLAN (Gümrük ve Ticaret Başmüfettişi)

4. TİCARİ DEFTERLERİN VE BELGELERİN ZAYİ OLMASI HALİNDE YAPILMASI GEREKEN İŞLEMLER

Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa, tacirin zıyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinde dava açması ve kendisine bir belge verilmesini istemesi gerekir. Bu dava hasımsız açılır. Mahkeme gerekli gördüğü delillerin toplanmasını emredebilir (TTK, m.82/f.7).

Uygulamada, tacirin saklamakla yükümlü olduğu defter veya belgelerin zayi olması halinde, hasımsız olarak açtığı dava sonucunda kendisine verilen belgeye “zayi belgesi” denilmektedir. Ancak, tacirin açtığı dava üzerine, mahkemece zayi belgesi verilebilmesinin bazı koşulları bulunmaktadır. Bu koşullar şunlardır:

a) Davanın süresinde açılması: Tacirin zayi belgesi alabilmek için yerine getirmesi gereken koşullardan birisi, davanın tacirin zıyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde açılmasıdır. Çünkü 15 günlük süre, hak düşürücü nitelikte olup bu süre geçirildikten sonra açılan davalar mahkemeler tarafından reddedilmektedir.

Nitekim, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 6/4/2016 tarihli ve E.2015/13376, K.2016/3741 sayılı kararına konu olayda; davacı şirketin yetkilisi, şirket adresinde 14/09/2014 tarihinde yangın çıktığını ve 2010,2011, 2012, 2013, 2014 yıllarının 3. dönem son ayına kadar olan yevmiye, envanter ve kebir defterlerinin, alış ve satış faturalarının, irsaliyelerin, ödeme dekontları ile şirkete ait tüm evrak ve belgelerin zayi olduğunu, her ne kadar zayi belgesi talebi için 15 günlük süre öngörülmüş ise de, bu sürenin hak düşürücü süre olmadığını ileri sürerek, zayi belgesi verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, TTK’nın 82/7.maddesinde öngörülen 15 günlük sürenin hak düşürücü süre olduğu, bu sürenin zıyanın öğrenildiği 14/09/2014 tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı, davanın 31/07/2015 tarihinde açılmış olması nedeniyle yasal hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle, davanın reddine karar vermiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiş ise de Yargıtay 11.Hukuk Dairesince, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddine, usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına karar verilmiştir (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi, 2016).

Davanın açılacağı süreyle ilgili olarak akla gelen sorulardan birisi, tacirin zıyaı öğrendiği tarihin nasıl belirlenmesi gerektiği, bir diğeri ise dava açma süresinin son gününün tatile denk gelmesi halinde sürenin ilk çalışma gününe kadar uzayıp uzamayacağıdır.

Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 21/3/2016 tarihli ve E.2015/13216, K.2016/3082 sayılı kararı, anılan sorulara cevap verecek niteliktedir. Söz konusu kararda özetle; “10/9/2014 tarihinde yağan yağmur nedeniyle davacı şirketin merkezinin bulunduğu taşınmazın önündeki rögar kapağından taşan sular, şirkete ait belge ve defterlerin yer aldığı arşiv bölümünü basmıştır. Söz konusu olay nedeniyle taşınmazın sahibi tarafından, su basması nedeniyle oluşan zararın ve olay nedeniyle zarar gören defter ve belgelerin tespiti için bilirkişi raporu alınmıştır. Bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, tespite konu taşınmazın 2. bodrum katının binada yer alan şirket ve gerçek kişi tacirlerin arşivi olarak kullanıldığı, arşivde bu şirket ve gerçek kişi tacirlerin, 2004-2013 yıllarına ait yevmiye defterleri, defteri kebir, envanter defterleri, muhasebe kayıt ve harcama belgelerinin bulunduğu, bu bölümdeki suların tavana kadar ulaşması nedeniyle keşif günü içeri girile- mediği, suyun tahliyesi sonrasında ertesi gün yani 12/9/2014 tarihinde inceleme yapılabildiği bilgisine yer verilmiştir. TTK’nın 82/7. maddesinde düzenlenen 15 günlük hak düşürücü süre, zayi sebebinin ve zayi olan defter ve belgelerin tam olarak tespitinden itibaren başlar. Bilirkişi raporundan anlaşıldığı üzere, zayi olan belgeler suların tamamen tahliyesi sonrasında, 12/9/2014 tarihi itibariyle arşivde yapılan incelemeyle tespit edilmiş olup hak düşürücü sürenin bu tarih itibariyle başlayacağının kabulü gereklidir. Bu tarih uyarınca yapılan hesaplamada hak düşürücü sürenin sonu, 27/9/2014 Cumartesi gününe denk gelmektedir. HMK’nın 92. mad- desi uyarınca süreler gün olarak belirlenmiş ise tebliğ veya tefhim edildiği gün hesaba katılmaksızın son günün tatil saatinde biter. Aynı yasanın 93. maddesi uyarınca resmî tatil günleri, süreye dâhildir. Ancak sürenin son gününün resmî tatil gününe rastlaması hâlinde, süre tatili takip eden ilk iş günü olan 29/9/2014 çalışma saati sonunda biter.” Denilmiştir (Yar- gıtay 11.Hukuk Dairesi, 2016).

b) Defter ve belgelerin kanunda belirtilen sebeplerle zıyaa uğramış olması: Tacire, mahkemece zayi belgesi verilebilmesi için defter ve belgelerin kanunda belirtilen sebeplerle zıyaa uğramış olması şarttır. TTK’nın 82’nci maddesinin yedinci fıkrasında bu sebepler; “yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık” olarak sayılmıştır. Bununla birlikte, maddede geçen “gibi” ibaresinin nasıl değerlendirilmesi gerektiği ile ilgili olarak Yargıtay 11.Hukuk Dairesince verilen 14/2/2017 tarihli ve E.2015/15281, K.2017/813 sayılı karar dikkat çekicidir.

Anılan karara konu olayda; davacı vekili; müvekkiline ait 2010 yılına ait yevmiye defteri ile alış ve satış faturalarının iradesi dışında kaybolduğunu, kaybolma olayının 27/05/2014 tarihinde iş yeri tutanağı ile tespit edilmiş olduğunu, müvekkilinin muhasebe kayıt ve düzeniyle ilgilenmek üzere Mali Müşaviri yetkilendirmiş olduğunu, ancak Mali Müşavirin o dönem içerisinde sürekli iş yeri değiştirmesi ve ihaleye fesat karıştırma suçu nedeniyle bir süre tutuklu yargılanmış olması gibi sebepler dolayısıyla iş yerinde tedbirsizlik, düzensizlik ve ihmal gösteriyor olması nedenleriyle müvekkili tarafından sözleşme ilişkisinin sonlandırıldığını, dava konusu defter ve belgelerin mali müşavir tarafından müvekkiline iade edilmediğini, anılan nedenlerle zayi belgesi verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; zayi belgesinin verilebilmesi için anılan belgelerin ve defterlerin hırsızlık neticesinde elden çıkması gerektiği, tacirin kendisinden beklenen gerekli özeni göstermesine rağmen bu neticenin gerçekleşmesi gerektiği, somut olayda ise defter ve faturaların davacının kendi rızası ile mali müşavire teslim edildiği, bu nedenle hırsızlık sonucu defter ve faturalarının zıyaa uğramasının söz konusu olmadığı, ayrıca davacının gerekli özeni göstermemesi nedeniyle bu sonucun gerçekleştiği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.

Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. Temyiz üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesince; TTK’nın 82/7. maddesinin “Bir tacirin saklamakla yü- kümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir.” hükmünü haiz olduğu, madde metninde yangın, su baskını veya yer sarsıntısı ibarelerinden sonra yer alan “gibi” sözcüğüyle benzer olayların kastedildiği belirtilerek, zıya haline ilişkin sınırlı sayıda bir düzenleme getirilmemesi karşısında davacı tarafından defterlerin mali müşavire rıza ile verildiği ve bu nedenle hırsızlık söz konusu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığına, karar verilmiştir (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi, 2017).

c) Tacirin defter ve belgelerin korunması hususunda gereken özeni göstermesine karşın kaybın iradesi dışında gerçekleşmesi: Tacire, def- ter ve belgelerinin zıyaa uğraması üzerine zayi belgesi verilebilmesi için aranan şartlardan birisi de, tacirin defter ve belgelerin korunması hususun- da gereken özeni gösterdiğini ve kaybın iradesi dışında gerçekleştiğini, ispat etmesidir. Aksi takdirde, tacirlerin zayi belgesi talepleri mahkemelerce reddedilmektedir.

Konuya ilişkin olarak, Yargıtay kararlarına yansıyan örnek olaylar şunlardır:

(i) Yargıtay 11.HD’nin, 5/12/2016 tarihli ve E.2016/1 sayılı kararı: Da- vacı vekili, müvekkili şirket yetkilisinin geriye yönelik tarama ve tasnif amacıyla, 2010-2011-2012-2013 ve 2014 yıllarına ilişkin ticari defterler ile alış satış ve gider faturalarının 20/03/2015 tarihinde tutanak ile muhasebecisinden teslim aldığını ve kapalı bir koli içerisinde arabasının bagajına koyduğunu, aracı park ettiği yere geldiğinde aracın sağ arka camının kırık olduğunu ve arabada bulunan bilgisayarı ile birlikte ticari defter ve faturaların bulunduğu kolinin de çalındığını tespit ettiğini, polis merkezine başvurulduğunu ve tutanak tutulduğunu, ayrıca ulusal bir gazeteye kayıp ilanı verildiğini ileri sürerek TTK’nın 82/7. maddesi gereğince zayi belgesi verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; davacı şirketin yetkilisinin arabasında hırsızlık olduğunun ileri sürüldüğü, ancak bununla ilgili karakola başvuru ve gazete ilanı gibi kendi iradesi ile oluşan başvurular dışında bir delil sunmadığı, gece vakti ticari defter ve belgeleri arabasına alması ve sokakta bırakıp arabanın bagajından ti- cari defter ve belgelerin çalınmasının inandırıcı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemece verilen karar Yargıtay 11.HD tarafından onanmıştır (Yargıtay 11.Hukul Dairesi, 2016).

(ii) Yargıtay 11.HD’nin, 13/1/2016 tarihli ve E.2015/15244 sayılı kararı: Davacı kooperatif yetkilisi; kooperatife ait Yönetim Kurulu Karar Defteri- nin bilinmeyen sebeplerle kaybolduğunu ileri sürerek taraflarına zayi belgesi verilmesini talep etmiştir. Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafından kooperatif yönetim kurulu karar defterinin kaybedildiği, defterin yangın, su baskını, yer sarsıntısı veya başka bir afetle veya hırsızlıkla kay- bolmadığı, sadece defteri nereye koyduklarını hatırlayamadıkları, defterin zayi olduğuna dair soyut iddia dışında hiçbir somut delil sunulmadığı gerek- çesiyle talebin reddine karar verilmiştir. Mahkemece verilen karar Yargıtay 11.HD tarafından onanmıştır (Yargıtay 11.Hukul Dairesi, 2016).

(iii) Yargıtay 11.HD’nin, 7/3/2017 tarihli ve E.2015/13372 sayılı kararı: Davacı vekili; müvekkilinin … Sitesi’nde bulunan şubesinden, şirketin 2013 yılına ait gelir ve gider faturalarının, 2013 yılı yevmiye defterinin, şir- ket çalışanı tarafından araç ile şirketin merkezine götürülmeye çalışılırken aracın yandığını, polise ve itfaiyeye haber verilerek yangının söndürüldüğünü, yangının çıkış nedeninin belirlenemediğini, ancak söz konusu belge- lerin araç içinde yandığını, yangın sonrasında mahkemenin 2015/285 D. İş sayılı dosyası ile tespit yapıldığını, söz konusu belgelerin tamamen yanmış ve kullanılamaz halde olduğunun tespit edildiğini beyanla, yanan resmi belge, defter ve evraklarla ilgili zayi belgesi verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece; ticari defter ve belgelerin muhafaza edileceği yerin şirket merkezi olması gerektiği, davacının TTK’nın 82.

maddesi uyarınca defterlerin saklanmasında gerekli dikkat özen ve ihti- mamı göstermediği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Karar Yargıtay 11.HD tarafından onanmıştır (Yargıtay 11.Hukul Dairesi, 2017).

5. TİCARİ DEFTERLERİN VE BELGELERİN KANUNA UYGUN SAKLANMAMASININ YAPTIRIMI

5.1. Ticari defterlerin kanuna uygun saklanmamasının yaptırımı

TTK’nın 562’nci maddesinin altıncı fıkrasında; ticari defterlerin bu Kanuna uygun saklanmaması durumunda, sorumluların üçyüz günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılacakları, hüküm altına alınmıştır. Dolayısıyla, ticari defterlerin kanuna uygun saklanmaması fiilinin yaptırımı, adli para cezası olduğundan bu fiil suçtur.

Ticari defterleri kanuna uygun saklama görevi, tacirlere aittir. Bilindiği üzere, tacirler gerçek kişi tacirler ve tüzel kişi tacirler olmak üzere ikiye ayrılır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (T.C. Yasalar, 2004) 20’nci maddesinin ikinci fıkrasında, hüküm altına alındığı üzere, tüzel kişiler hak- kında ceza yaptırımı uygulanamaz. Anılan hüküm uyarınca, ancak gerçek kişiler suç faili olabilir ve sadece gerçek kişiler hakkında ceza yaptırımına hükmedilebilir. Bu nedenle, hakkında ceza uygulanacak olan “sorumlu- lar”ın kim veya kimler olduğunun her tacir bazında belirlenmesi önem taşımaktadır.

a) Gerçek kişi tacir: Gerçek kişi tacirlerde, hem defterlerin kanuna uygun saklanmasından hem de defterlerin kanuna uygun saklanmaması nedeniyle cezai açıdan sorumlu olan kişi, gerçek kişi tacirin kendisidir.

b) Kollektif şirket: Kollektif şirketlerde, defterlerin kanuna uygun saklanmasından sorumlu olan kollektif şirket tüzel kişiliğidir. Buna kar- şın, defterlerin kanuna uygun saklanmaması nedeniyle hakkında ceza uy- gulanacak kişi, şirketin yönetici ortağı veya yönetici ortaklarıdır (TTK, m.221/f.1). Kollektif şirketlerde, ortaklardan her biri, ayrı ayrı şirketi yö- netme hakkını ve görevini haizdir. Ancak, şirket sözleşmesiyle veya ortak- ların çoğunluğunun kararıyla yönetim işleri ortaklardan birine, birkaçına veya tümüne verilebilir (TTK, m.218/f.1).

c) Komandit şirket: Komandit şirketlerde, defterlerin kanuna uy- gun saklanmasından sorumlu olan komandit şirket tüzel kişiliğidir. Buna

karşın, defterlerin kanuna uygun saklanmaması nedeniyle hakkında ceza uygulanacak kişi, komandite ortak ve/veya komandite ortaklardır(TTK, m.308,309).

d) Anonim şirket: Anonim şirketlerde, defterlerin kanuna uygun sak- lanmasından sorumlu olan anonim şirket tüzel kişiliğidir. Buna karşın, def- terlerin kanuna uygun saklanmaması nedeniyle hakkında ceza uygulana- cak kişiler ise yönetim kurulu üyeleridir (TTK, m.375/f.1-c,f).

e) Limited şirket: Limited şirketlerde, defterlerin kanuna uygun sak- lanmasından sorumlu olan limited şirket tüzel kişiliğidir. Buna karşın, def- terlerin kanuna uygun saklanmaması nedeniyle hakkında ceza uygulanacak kişiler ise müdür veya birden fazla müdür varsa müdürler kurulu üyeleridir (TTK, m.625/f.1-a,c).

f) Kooperatif: Kooperatiflerde, defterlerin kanuna uygun saklanma- sından sorumlu olan kooperatif tüzel kişiliğidir. Buna karşın, defterlerin kanuna uygun saklanmaması nedeniyle hakkında ceza uygulanacak kişiler ise yönetim kurulu üyeleridir (TTK, m.375/f.1-c,f, 1163 sayılı Koop. K, m.98).

5.2. Belgelerin kanuna uygun saklanmamasının yaptırımı

TTK’nın 64’üncü maddesinin ikinci fıkrasında; tacirin, işletmesiyle il- gili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kop- ya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlü olduğu hüküm altına alınmıştır. Fıkra hükmünde geçen “işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan” ifadesi, tacirin hem işletmesiyle ilgili gönderdiği hem de işlet- mesiyle ilgili olarak kendisine gönderilen belgeleri kapsamaktadır. Nite- kim fıkranın gerekçesinde; hükümle belgeleme ve kaydın belgeye (evrak-ı müsbiteye) dayanması ilkesinin, öngörüldüğü belirtilmiştir (TBMM Ada- let Komisyonu, 2007).

TTK’nın 562’nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde; bu Ka- nunun 64’üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca belgelerin kopyasını sağlamayanların, dörtbin Türk Lirası idari para cezasıyla cezalandırılacağı, ondördüncü fıkrasında da, bu Kanunda tanımlanan kabahatlerden birinin idari yaptırım kararı verilinceye kadar birden çok işlenmesi hâlinde, ilgili

gerçek veya tüzel kişiye bir idari para cezası verileceği ve ilgili hükme göre verilecek cezanın iki kat artırılacağı hüküm altına alınmıştır.

Belgelerin, kanuna uygun şekilde saklanmamasının yaptırımı, idari para cezası olduğundan bu fiil, kabahattir. Bu nedenle, 1/7/2012 tarihinde yürürlüğe giren TTK’nın 562’nci maddesine konu olan 4.000 TL tutarın- daki idari para cezası, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun (T.C. Yasalar, 2005) 17’nci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca, her yıl yeniden değer- leme oranlarına göre artırılmaktadır. 2012-2017 döneminde geçerli olan idari para cezası tutarları tabloda gösterilmiştir.

4.000 TL 4.312 TL 4.481 TL 4.934 TL 5.209 TL 5.408 TL

Dolayısıyla, TTK’nın 562’nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca, tacirin belgeleri kanuna uygun saklamaması halinde hakkında idari para cezası uygulanır. Konuyu örneklemek gerekirse, (A) AŞ’nin, 2016 ve 2017 yıllarına ilişkin satış faturalarını saklamadığı tespit edilmiş- tir. Bu durumda (A) AŞ, hakkında toplam [5.408 TL + (2 × 5.408 TL) 10.816 TL] 16.224 TL idari para cezası uygulanır. İdari para cezasının iki kat artırılmasının sebebi, kabahat oluşturan fiilin, hem 2016 yılında hem de 2017 yılında işlenmesidir.

6. SONUÇ

TTK’ya göre; her tacir, ticari defterlerini ve belgelerini on yıl sürey- le saklamak zorundadır. Tacirin, ticari defterlerini kanuna uygun şekilde saklamaması halinde bundan sorumlu olan kişiler, 300 günden az olma- mak üzere adli para cezasıyla cezalandırılırlar. Tacirin, belgelerini kanu- na uygun saklamaması halinde ise fiilin işlendiği tarihe ve birden fazla işlenmesine göre hakkında idari para cezası uygulanır. Bununla birlikte, tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgelerin; yangın, su bas- kını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle zıyaa uğraması mümkündür. Tacirin, bu olayların vuku bulması halinde, zıyaı öğrendiği tarihten itibaren 15 gün içinde, ticari işletmesinin bulunduğu yer yetki- li mahkemesinde dava açması ve kendisine zayi belgesi verilmesini iste- mesi gerekmektedir. Tacire, zayi belgesi verilebilmesi için mahkemelerce

göz önünde bulundurulan hususlardan birisi, tacirin defter ve belgelerin korunması hususunda gereken özeni gösterdiğini ve ziyanın iradesi dışın- da gerçekleştiğini ispat etmesidir. Aksi takdirde, tacirin zayi belgesi talebi mahkemece reddedilmektedir. Tacirin, zayi belgesi alması halinde gerek ticari defterlerini gerekse belgelerini kanuna uygun saklamaması nedeniy- le hakkında bir yaptırım uygulanmaz. Buna karşın, defter ve belgeleri zı- yaa uğramasına rağmen, zayi belgesi almayan tacir hakkında ise defter ve belgelerini kanuna uygun saklamaması nedeniyle yaptırım uygulanır. Bu nedenle, tacirlerin saklamakla yükümlü oldukları defter ve belgelerin zıyaa uğraması halinde süresinde yetkili mahkemeye dava açarak zayi belgesi almaları önem taşımaktadır.




Kaynak: Özkan Arslan – Gümrük ve Ticaret Baş Müfettişi – Mali Çözüm Dergisi – 2017 – Temmuz-Ağustos,  İSMMMO,
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/limited-sirket-karar-defterinin-zayi-olmasi-halinde-yapilacak-islem-nedir/feed/ 0
9.6.2021 Tarihi İtibarıyla Sadece Vergi Cezalarına Karşı Açılan Davalar için yeniden yapılandırma https://www.muhasebenews.com/9-6-2021-tarihi-itibariyla-sadece-vergi-cezalarina-karsi-acilan-davalar-icin-yeniden-yapilandirma/ https://www.muhasebenews.com/9-6-2021-tarihi-itibariyla-sadece-vergi-cezalarina-karsi-acilan-davalar-icin-yeniden-yapilandirma/#respond Sat, 26 Jun 2021 08:18:36 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=111452 7326 Sayılı Kanunun Yayımı Tarihi İtibarıyla Sadece Vergi Cezalarına Karşı Açılan Davalar

7326 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında, Kanunun yayımı tarihi itibarıyla sadece vergi cezalarına karşı açılan davalara konu alacakların Kanun kapsamında ne şekilde yapılandırılacağına ilişkin düzenlemeler yer almaktadır.

a) Kanunun 3 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi hükmüne göre, Kanunun yayımı tarihi itibarıyla açılmış olan davanın sadece vergi aslına bağlı cezalara ilişkin olması hâlinde, bu Tebliğin (IX/2) bölümünde yapılan açıklamalara göre işlem yapılacaktır.

b) Kanunun 3 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendi hükmüne göre, ihtilaf konusunun sadece vergi aslına bağlı olmayan ceza olması hâlinde Kanunun yayımı tarihi itibarıyla;

– Vergi mahkemeleri nezdinde dava açılmış veya dava açma süresi geçmemiş olan cezaların %25’inin,

– Verilmiş en son kararın terkin kararı olması hâlinde cezaların %10’unun,

– Verilmiş en son kararın tasdik veya tadilen tasdik kararı olması hâlinde tasdik edilen ceza tutarının %50’sinin, terkin edilen ceza tutarının %10’unun,

bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla kalan cezaların tahsilinden vazgeçilecektir.

Kanunun 3 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (c) bendi hükmüne göre, sadece vergi aslına bağlı olmayan cezalara yönelik açılmış davalarda Kanunun yayımı tarihi itibarıyla verilmiş bulunan en son kararın;

– Bozma kararı olması hâlinde cezanın %25’i,

– Kısmen onama kısmen bozma kararı olması hâlinde, onanan kısmın tasdik veya tadilen tasdike ilişkin karar olması hâlinde tasdik edilen cezanın %50’si, terkin edilen kısmın %10’u, bozulan kısmın %25’i,

esas alınarak Kanun hükmünden yararlanılacaktır. Madde hükmünden yararlanılması hâlinde ödenecek tutar bu Tebliğin (III/B-1 ve III/B-2) bölümlerinde yapılan açıklamalara göre hesaplanacaktır.

c) Tarh edilen vergi ile birlikte dava konusu edilen asla bağlı olmaksızın kesilen vergi cezaları için de bu bölümün (b) alt bölümünde yapılan açıklamalara göre işlem yapılacaktır.

ç) Kanunun 3 üncü maddesinin altıncı fıkrasında, Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak Kanunun yayımı tarihinden önce pişmanlık talebi ile verilip, ödeme yönünden şartların ihlal edildiği beyannameler ile kendiliğinden verilen beyannameler için kesilen ve Kanunun yayımı tarihi itibarıyla dava açma süresi geçmemiş olan vergi cezaları için de mükelleflerin Kanunun 3 üncü maddesinin üçüncü fıkrasından yararlanabilecekleri düzenlenmiştir. Bu durumda, kesilen cezanın türüne göre bu bölümün (a) veya (b) alt bölümlerinde yapılan açıklamalara göre işlem yapılacaktır.

 


Kaynak: Resmi Gazete 14.6.2021 – 7326 1 No.lu tebliğ
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/9-6-2021-tarihi-itibariyla-sadece-vergi-cezalarina-karsi-acilan-davalar-icin-yeniden-yapilandirma/feed/ 0
İstinaf veya Temyiz Süreleri Geçmemiş ya da İstinaf/İtiraz veya Temyiz Yollarına Başvurulmuş Davalar için 7326 ile sağlanan haklar https://www.muhasebenews.com/istinaf-veya-temyiz-sureleri-gecmemis-ya-da-istinaf-itiraz-veya-temyiz-yollarina-basvurulmus-davalar-icin-7326-ile-saglanan-haklar/ https://www.muhasebenews.com/istinaf-veya-temyiz-sureleri-gecmemis-ya-da-istinaf-itiraz-veya-temyiz-yollarina-basvurulmus-davalar-icin-7326-ile-saglanan-haklar/#respond Sat, 26 Jun 2021 07:18:41 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=111443 Kanunun Yayımlandığı 9/6/2021 Tarihi İtibarıyla, İlgisine Göre İstinaf veya Temyiz Süreleri Geçmemiş ya da İstinaf/İtiraz veya Temyiz Yollarına Başvurulmuş veya Karar Düzeltme Talep Süresi Geçmemiş veya Karar Düzeltme Yoluna Başvurulmuş Vergiler

7326 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası kapsamına; ikmalen, re’sen ve idarece tarh edilmiş olup Kanunun yayımı tarihi itibarıyla ilgisine göre istinaf veya temyiz süreleri geçmemiş ya da istinaf/itiraz veya temyiz yollarına başvurulmuş ya da karar düzeltme talep süresi geçmemiş veya karar düzeltme yoluna başvurulmuş vergiler girmektedir.

Bu fıkra hükmüne göre ödenecek alacak asıllarının tespitinde Kanunun yayımı tarihi itibarıyla tarhiyatın bulunduğu en son safhadaki tutar esas alınacaktır. Tarhiyatın bulunduğu en son safhadaki tutar, Kanunun yayımından önce verilmiş ve taraflardan birine tebliğ edilmiş kararlar dikkate alınarak tespit edilecektir.

a) Kanunun Yayımı Tarihinden Önce Verilmiş En Son Kararın Terkin Kararı Olması

Kanunun yayımı tarihinden (bu tarih dâhil) önce vergi mahkemesince veya istinaf başvurusu üzerine bölge idare mahkemesince verilmiş en son kararın tarhiyatın terkinine ilişkin olması hâlinde Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendine göre, madde hükmünden yararlanılması için terkin edilen vergilerin ilk tarhiyat tutarı esas alınarak %10’u ile bu tutara ilişkin gecikme faizi ve gecikme zammı yerine Kanunun yayımı tarihine kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın; Kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi gerekmektedir. Bu takdirde, verginin kalan %90’ının, gecikme faizi, gecikme zammı ve alacak aslına bağlı olarak kesilen vergi cezaları ile bu cezalara bağlı gecikme zamlarının tamamının tahsilinden vazgeçilecektir.

Madde hükmüne göre ödenecek vergi aslı ve Yİ-ÜFE tutarının tespitinde bu Tebliğin (III-B/1) bölümünde yapılan açıklamalar dikkate alınacaktır. Bu safhadaki vergilere karşılık daha önce ödeme yapılmış olması hâlinde Kanunun 9 uncu maddesinin onbeşinci fıkrasında yer alan “Ancak, bu Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrası kapsamında olup dava konusu edilen tarhiyatlar ile ilk derece yargı merciinde dava konusu edilen idari para cezası ve ecrimisillere karşılık bu Kanunun yayımı tarihinden önce ödeme yapılmış olması hâlinde, … verilmiş terkin kararları üzerine red ve iade edilebilir.” hükmü dikkate alınarak aynı bölümdeki açıklamalara göre işlem yapılacaktır.

Örnek – Örnek 1’de vergi mahkemesince davanın kabul edilerek tarhiyatın terkinine karar verildiği ve 19/3/2021 tarihinde vergi dairesi kayıtlarına intikal eden karara karşı istinaf yoluna gidildiği ve Kanunun yayımı tarihinden önce istinaf talebine ilişkin bölge idare mahkemesince herhangi bir kararın verilmediği kabul edildiğinde ise yapılandırılan alacak tutarı aşağıdaki şekilde hesaplanacaktır.

Kanunun yayımı tarihi itibarıyla verilmiş en son karar tarhiyatın terkinine ilişkin olduğundan ödenecek vergi aslı ilk tarhiyata esas olan vergi aslının %10’u olacak ve Kanun hükmü gereği bu tutara tahakkuk ve vade tarihleri esas alınarak gecikme faizi ve gecikme zammı yerine Yİ-ÜFE tutarı hesaplanacaktır. Yapılandırılan bu alacak tutarının, Kanunda öngörülen süre ve şekilde ödenmesi hâlinde, verginin %90’ı ile gecikme zammı ve gecikme faizi ile vergi ziyaı cezası ve bu cezaya uygulanan gecikme zammının tahsilinden vazgeçilecektir.

Buna göre; gecikme faizinin hesaplandığı süre, gecikme faizi tutarı, bu sürelere ilişkin toplam Yİ-ÜFE oranları ve Yİ-ÜFE tutarları aşağıda gösterilmiştir.

Gecikme Faizi Hesaplanan Süre

Alacak Tutarı

(TL)

Toplam Gecikme Faizi Oranı

Gecikme Faizi Tutarı

(TL)

Tahsili Gereken Alacak Aslı
(TL)

Toplam

Yİ-ÜFE Oranı

Gecikme Faizi Yerine Yİ-ÜFE Tutarı
(TL)

27/2/2019 -4/10/2019 310.000,00 %15 46.500,00 31.000,00 %2,45 759,50

Gecikme zammının hesaplandığı süre, gecikme zammı tutarı, gecikme zammı yerine hesaplanan Yİ-ÜFE oranları ve Yİ-ÜFE tutarları ise aşağıdaki şekilde olacaktır.

Gecikme Zammı Hesaplanan Süre

Alacak Tutarı
(TL)

Toplam Gecikme Zammı Oranı

Gecikme Zammı Tutarı
(TL)

Tahsili Gereken Alacak Aslı (TL)

Toplam Yİ-ÜFE Oranı

Gecikme Zammı Yerine Yİ-ÜFE Tutarı (TL)

5/11/2019-8/6/2021 310.000,00

(KDV)

%31,4136 97.382,16 31.000,00   %6,6968 2.076,01
5/11/2019-8/6/2021 310.000

(Vergi Ziyaı C.)

%31,4136 97.382,16 —– —— ——
Ödenecek Tutar
Katma Değer Vergisi (%10’u) :

31.000,00 TL

Yİ-ÜFE Tutarı (Gecikme Faizi Yerine) :

  759,50 TL

Yİ-ÜFE Tutarı (Gecikme Zammı Yerine) :

 2.076,01 TL

TOPLAM           :

 33.835,51 TL

Tahsilinden Vazgeçilen Alacaklar
Katma Değer Vergisi (%90’ı) :

279.000,00 TL

Gecikme Faizi :

46.500,00 TL

Vergi Ziyaı Cezası :

310.000,00 TL

Vergi Aslına Uygulanan Gecikme Zammı :

97.382,16 TL

Vergi Ziyaı Cezasına Uygulanan Gecikme Zammı :

97.382,16 TL

TOPLAM           :

  830.264,32 TL

Yukarıda belirtilen şekilde hesaplanan toplam 33.835,51 TL’nin Kanunda öngörülen süre ve şekilde ödenmesi hâlinde, toplam 830.264,32 TL’nin tahsilinden vazgeçilecektir.

7326 sayılı Kanunun yayımı tarihi itibarıyla, ilk derece mahkemesinin tarhiyatı terkin ettiği kararın üst yargı merciince onaylanmış ve ihtilafın karar düzeltme aşamasında olması hâlinde de bu bölümdeki açıklamalara göre işlem yapılacaktır. Ayrıca, 20/7/2016 tarihinden sonra ilk derece mahkemesince verilmiş olan terkin kararlarının istinafı üzerine bölge idare mahkemelerince istinaf talebinin reddi kararı verilmesi ve ihtilafın temyiz aşamasında olması durumunda bu bölümdeki açıklamalara göre işlem yapılacaktır.

Örnek – Örnek 2’de belirtilen ihtilafla ilgili olarak vergi dairesince bölge idare mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurulduğu, bölge idare mahkemesi tarafından vergi dairesinin istinaf talebinin reddine hükmedildiği (vergi mahkemesinin terkine ilişkin kararının onandığı), bu karara karşı vergi dairesince Danıştay’a temyiz başvurusunda bulunulduğu ve Danıştay’ca Kanunun yayımı tarihi itibarıyla herhangi bir karar verilmediği kabul edildiğinde de ödenecek vergi aslı ilk tarhiyata esas olan vergi aslının %10’u olacak ve Kanun hükmü gereği bu tutara tahakkuk ve vade tarihleri esas alınarak gecikme faizi ve gecikme zammı yerine Yİ-ÜFE tutarı hesaplanacaktır. Yapılandırılan bu alacak tutarının, Kanunda öngörülen süre ve şekilde ödenmesi hâlinde, verginin %90’ı ile gecikme faizi, gecikme zammı ile vergi ziyaı cezası ve bu cezaya uygulanan gecikme zammının tahsilinden vazgeçilecektir.

b) Kanunun Yayımı Tarihinden Önce Verilmiş En Son Kararın Tasdik veya Tadilen Tasdik Kararı Olması

Kanunun yayımı tarihinden (bu tarih dâhil) önce vergi mahkemesince veya istinaf başvurusu üzerine bölge idare mahkemesince verilmiş en son kararın tarhiyatın tasdiki veya tadilen tasdikine ilişkin olması hâlinde, Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendine göre, tasdik edilen vergilerin tamamı ile terkin edilen vergilerin %10’u ayrıca bu tutara ilişkin gecikme faizi ve gecikme zammı yerine Kanunun yayımı tarihine kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın; Kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla, terkin edilen vergilerin kalan %90’ı ile gecikme faizi, gecikme zammı ve alacak aslına bağlı olarak kesilen vergi cezaları ve bu cezalara bağlı gecikme zamlarının tamamının tahsilinden vazgeçilecektir.

Tarhiyatın tadilen tasdikine ilişkin kararlarda tasdik edilmiş alacak tutarının tamamı ile terkin edilmiş tutarın %10’u esas alınarak madde hükümlerine göre yapılandırılacak alacak aslı tutarı belirlenecektir.

Tarhiyatı tasdik veya tadilen tasdik eden kararlar üzerine hesaplanmış olan vergilerin Kanunun yayımı tarihinden önce kısmen veya tamamen ödenmiş olması hâlinde, Kanun hükmüne göre ödenecek tutar, Kanunun 9 uncu maddesinin onbeşinci fıkrası da dikkate alınmak suretiyle aşağıdaki açıklamalara göre tespit edilecektir.

Buna göre;

– Tasdik kararına göre ödenmesi gereken tutarların Kanunun yayımı tarihinden önce tamamının ödenmiş olması hâlinde, bu Kanuna göre ödenmesi gereken bir tutar bulunmadığından, Kanundan yararlanılması söz konusu olmayacaktır.

– Tasdik kararına göre Kanunun yayımı tarihinden önce kısmen ödeme yapılmış olması hâlinde ödenmemiş kısım esas alınarak Kanun hükümlerine göre yapılandırılacak tutar tespit edilecektir.

– Tadilen tasdik kararı üzerine Kanunun yayımı tarihinden önce ödenmesi gereken tutarın tamamı ödenmiş ise, tasdik edilen bu kısım ile ilgili herhangi bir red ve iade yapılmayacak, ancak mükellefin Kanundan yararlanmak istemesi hâlinde terkin edilen kısım için Kanun hükümlerinden yararlanılacaktır.

– Tadilen tasdik kararı üzerine Kanunun yayımı tarihinden önce tasdik edilen tutara karşılık kısmen ödeme yapılmış olması hâlinde, tasdik edilen tutarın ödenmemiş kısmı ile terkin edilen kısım Kanun kapsamında yapılandırılarak ödenebilecektir.

c) Kanunun Yayımı Tarihinden (Bu Tarih Dâhil) Önce Verilmiş En Son Kararın;

Bozma kararı olması hâlinde, ödenecek tutar, bu Tebliğin (III/B-1) bölümüne göre tespit edilecektir.

– Onama kararı (tarhiyatı tasdik eden karar) olması hâlinde, ödenecek tutar, bu Tebliğin (III/B-2-b) bölümüne göre tespit edilecektir.

– Kısmen onama, kısmen bozma kararı olması hâlinde, onanan kısım için ödenecek tutar, bu Tebliğin (III/B-2-b) bölümündeki, bozulan kısım için bu Tebliğin (III/B-1) bölümündeki açıklamalara göre tespit edilecektir.

7326 sayılı Kanun uygulamasında;

i) Bozma kararları,

– 20/7/2016 tarihinden önce vergi mahkemelerince tarhiyata ilişkin olarak verilmiş olan kararların ilgisine göre bölge idare mahkemesi veya Danıştay tarafından bir bütün olarak bozulmasını sağlayan,

– 20/7/2016 tarihinden sonra vergi mahkemelerince tarhiyata ilişkin olarak verilmiş olan kararların bölge idare mahkemesince kaldırılarak mahkemesine iadesini sağlayan,

– 20/7/2016 tarihinden sonra bölge idare mahkemesince tarhiyata ilişkin olarak verilmiş olan kararların Danıştay tarafından bir bütün olarak bozulmasını sağlayan,

ii) Kısmen onama, kısmen bozma kararları,

– 20/7/2016 tarihinden önce vergi mahkemelerince tarhiyata ilişkin olarak verilmiş olan tasdik veya tadilen tasdike ait kararların ilgisine göre bölge idare mahkemesi veya Danıştay tarafından bir kısmının onaylanması bir kısmının ise bozulmasına ilişkin,

– 20/7/2016 tarihinden sonra bölge idare mahkemesi tarafından tarhiyata ilişkin olarak verilmiş olan tasdik veya tadilen tasdike ait kararların Danıştay tarafından bir kısmının onaylanması bir kısmının ise bozulmasına ilişkin,

kararlardır.

Bu itibarla, tarhiyata ilişkin verilen kararların yukarıda yapılan açıklamalara göre değerlendirilmesi gerekmektedir.

 


Kaynak: Resmi Gazete 14.6.2021 – 7326 Sayılı Kanun 1 Seri No.lu Tebliğ
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/istinaf-veya-temyiz-sureleri-gecmemis-ya-da-istinaf-itiraz-veya-temyiz-yollarina-basvurulmus-davalar-icin-7326-ile-saglanan-haklar/feed/ 0
Vergi mahkemesinde sonuçlanan davalar için vergi yapılandırmasına başvurulabilir. https://www.muhasebenews.com/vergi-mahkemesinde-sonuclanan-davalar-icin-vergi-yapilandirmasina-basvurulabilir/ https://www.muhasebenews.com/vergi-mahkemesinde-sonuclanan-davalar-icin-vergi-yapilandirmasina-basvurulabilir/#respond Wed, 09 Dec 2020 00:00:37 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=97562 213 sayılı Kanunun 379 uncu Maddesinden Yararlanılarak Ödenecek Alacaklar

213 sayılı Kanunun “Kanun yolundan vazgeçme” başlıklı 379 uncu maddesinde “Vergi/ceza ihbarnamesine karşı süresinde açılan davalarda, vergi mahkemesince verilen istinaf yolu açık kararlar ile bölge idare mahkemesince verilen temyiz yolu açık kararlarda (Danıştayın bozma kararı üzerine verilen kararlar hariç);

Kaldırılan vergi tutarının %60’ı, tasdik edilen vergi tutarının tamamı ile tasdik edilen vergi tutarına ilişkin vergi ziyaı cezasının %75’i,

Bağlı olduğu vergi aslı dava konusu yapılmayan veya 359 uncu maddede yazılı fiillere iştirak nedeniyle kesilen vergi ziyaı cezaları ile usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarının kaldırılan tutarının %25’i ve tasdik edilen tutarının %75’i,

mükellef için geçerli olan kanun yoluna başvuru süresi içerisinde, dava konusu vergi ve/veya vergi cezalarının tümü için kanun yolundan vazgeçildiğine ilişkin dilekçenin ilgili vergi dairesine verilmesi şartıyla kanun yolundan vazgeçme dilekçesinin verildiği tarih itibarıyla başkaca bir işleme gerek kalmaksızın tahakkuk eder.

Bu şekilde tahakkuk eden tutarlar tahakkuk tarihinden itibaren bir ay içinde ödenir. Bu maddeye göre tahakkuk eden vergi ve/veya vergi cezalarının %80’inin, hesaplanacak gecikme faizi ile birlikte bu sürede tamamen ödenmesi şartıyla, vergi ve ceza tutarından %20 oranında indirim yapılır. Şu kadar ki, tasdik edilerek tahakkuk eden vergi tutarında indirim yapılmaz. İndirim hükmünden yararlanılabilmesi için dava konusu yapılan ve bu maddeye göre tahakkuk eden vergi ve/veya vergi cezaları ile gecikme faizlerinin birlikte bu fıkra kapsamında ödenmesi şarttır…” hükmü yer almaktadır.

Bu itibarla, 213 sayılı Kanunun 379 uncu maddesi hükmünden yararlanmak üzere Kanunun yayımı tarihi itibarıyla (bu tarih dâhil) davadan tamamen feragat edilerek anılan maddeye göre tahakkuk eden vergi ve/veya vergi cezalarından, Kanunun yayımı tarihi itibarıyla vadesi geldiği halde ödenmemiş ya da ödeme süresi henüz geçmemiş olanlar için Kanundan yararlanılabilecektir.

213 sayılı Kanunun 379 uncu maddesine göre tahakkuk eden ve tahakkuk tarihinden itibaren bir aylık ödeme süresi 7256 sayılı Kanunun yayımı tarihi itibarıyla (bu tarih dâhil) geçmemiş olan alacakların bu Kanuna göre yapılandırılarak ödenmesi hâlinde, 213 sayılı Kanunun 379 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer verilen indirimler ayrıca uygulanır.

Ancak, 7256 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılandırılan bu alacağın tamamının Kanunda öngörülen süre ve şekilde ödenmemesi hâlinde 213 sayılı Kanunun 379 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan indirim hükümlerinden yararlanılamayacağı tabiidir.

Örnek 8- Mükellef hakkında Mart/2019 dönemine ilişkin katma değer vergisine yönelik yapılan vergi incelemesi sonucu düzenlenen rapor uyarınca 120.000,00 TL katma değer vergisi tarh edilmiş, 120.000,00 TL vergi ziyaı cezası kesilmiş ve buna ilişkin vergi/ceza ihbarnamesi tebliğ edilmiştir. Mükellef bu ihbarnameye karşı süresinde vergi mahkemesi nezdinde dava açmıştır. Yapılan yargılama sonucunda vergi mahkemesi tarafından istinaf yolu açık olmak üzere verginin 40.000,00 TL ve bu vergiye bağlı vergi ziyaı cezasının 40.000,00 TL tutarındaki kısımlarının tasdik edilmesi, vergi ve cezanın kalan kısımlarının ise kaldırılması yönünde karar verilmiştir.

Mükellef, 213 sayılı Kanunun 379 uncu maddesi hükmünden yararlanmak için 20/10/2020 tarihinde vergi dairesine kanuni süresi içerisinde başvurmuştur.

Anılan madde hükmüne göre;

– 40.000,00 TL vergi tasdik edildiği için bu tutarın tamamı,

– 80.000,00 TL vergi kaldırıldığı için bu tutarın %60’ı olan (80.000,00 x %60=)48.000,00 TL,

– 40.000,00 TL vergi ziyaı cezası tasdik edildiği için bu tutarın %75’i olan (40.000,00 x %75=)30.000,00 TL,

– 88.000,00 TL vergi aslı üzerinden hesaplanan 28.424,00 TL gecikme faizi,

olmak üzere toplamda 146.424,00 TL tahakkuk etmiştir.

Mükellef kanun yolundan vazgeçme dilekçesini 20/10/2020 tarihinde verdiğinden bu alacakların bir aylık ödeme süresi Kanunun yayımı tarihi itibarıyla devam etmektedir (vade tarihi 20/11/2020).

Mükellefin bu alacakları, bir aylık ödeme süresi içinde (20/11/2020 tarihine kadar) 213 sayılı Kanunun 379 uncu maddesi kapsamında ödemesi hâlinde ödenecek tutarlar aşağıdaki gibi olacaktır.

Ödenecek tutar;

– tasdik edilen verginin tamamı (40.000,00 TL) ile kaldırılan verginin tahakkuk eden kısmının %80’inin [(48.000,00 x %80=)38.400,00 TL’nin] toplamı olan 78.400,00 TL,

– 78.400,00 TL vergi üzerinden hesaplanacak gecikme faizi tutarı olan 25.323,20 TL,

– tahakkuk eden ceza tutarının %80’i olan (30.000,00 x %80=)24.000,00 TL,

olmak üzere toplam 127.723,20 TL’dir.

213 sayılı Kanunun 379 uncu maddesine istinaden tahakkuk edecek vergi ve vergi cezası için 7256 sayılı Kanundan yararlanmak üzere başvuruda bulunulması hâlinde, bu alacakların Kanunun yayımı tarihi itibarıyla ödeme süresi henüz geçmemiş olması nedeniyle 213 sayılı Kanunun 379 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan indirimler uygulanmak suretiyle bulunacak tutarlar dikkate alınarak 7256 sayılı Kanun kapsamında yapılandırılacak alacak tutarı belirlenecektir.

Bu durumda, Kanun kapsamında ödenecek tutar ile tahsilinden vazgeçilen alacak tutarı aşağıdaki gibi olacaktır.

Gecikme Faizi Hesaplanan Süre Alacak Aslı Tutarı

(TL)

Toplam Gecikme Faizi Oranı Gecikme Faizi Tutarı

(TL)

Toplam Yİ-ÜFE Oranı

Yİ-ÜFE Tutarı

(TL)

27/4/2019-20/10/2020 78.400,00 %32,30 25.323,20 %5,95 4.664,80

 

Ödenecek Tutar
Katma Değer Vergisi : 78.400,00 TL
Yİ-ÜFE Tutarı (Gecikme Faizi Yerine) : 4.664,80 TL
TOPLAM : 83.064,80 TL

 

Tahsilinden Vazgeçilen Alacaklar
Vergi Ziyaı Cezası : 24.000,00 TL
Gecikme Faizi : 25.323,20 TL
TOPLAM : 49.323,20 TL

Yukarıda belirtilen şekilde hesaplanan toplam 83.064,80 TL’nin Kanunda öngörülen süre ve şekilde ödenmesi durumunda, 213 sayılı Kanunun 379 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan indirim hükmü kapsamında 18.700,80 TL (9.600,00 TL vergi aslı ile bu asla ilişkin hesaplanan 3.100,80 TL gecikme faizi ve 6.000,00 TL vergi ziyaı cezası) ile 7256 sayılı Kanun kapsamında 49.323,20 TL olmak üzere toplam 68.024,00 TL alacağın tahsilinden vazgeçilecektir.

Ancak, 7256 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılandırılan bu alacağın tamamının Kanunda öngörülen süre ve şekilde ödenmemesi hâlinde 213 sayılı Kanunun 379 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan indirim hükümlerinden yararlanılamayacağı tabiidir.

Kanunun yayımı tarihinden sonra 213 sayılı Kanunun 379 uncu maddesi hükmünden faydalanmak için vergi dairesine dilekçe verilmesi durumunda, bu madde kapsamında verilecek tahakkuklar Kanunun yayımı tarihinden sonra kesinleşmiş olacağından, bu alacakların 7256 sayılı Kanun kapsamında yapılandırılması mümkün bulunmamaktadır.

 

 

 


Kaynak: 7256 Sayılı Kanun 1 no.lu Tebliğ
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/vergi-mahkemesinde-sonuclanan-davalar-icin-vergi-yapilandirmasina-basvurulabilir/feed/ 0
Patente konu buluşumu ihraç ettiğim ülkelerde de bu belgemi kullanarak patent hakkımın ihlal edildiği gerekçesiyle davalar açabilir miyim? https://www.muhasebenews.com/patente-konu-bulusumu-ihrac-ettigim-ulkelerde-de-bu-belgemi-kullanarak-patent-hakkimin-ihlal-edildigi-gerekcesiyle-davalar-acabilir-miyim/ https://www.muhasebenews.com/patente-konu-bulusumu-ihrac-ettigim-ulkelerde-de-bu-belgemi-kullanarak-patent-hakkimin-ihlal-edildigi-gerekcesiyle-davalar-acabilir-miyim/#respond Sun, 14 Apr 2019 09:30:36 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=49399 Patent belgem ile buluşumun ”tüm dünyada” yeni olduğu ve tekniğin bilinen durumunu aştığı belgelenmiş olduğuna göre, patente konu buluşumu ihraç ettiğim ülkelerde de bu belgemi kullanarak patent hakkımın ihlal edildiği gerekçesiyle davalar açabilir miyim?

 

Hayır. Patent ve markalar da dahil olmak üzere tescile dayalı tüm sınai mülkiyet hakları, ülkesel nitelik taşır. Yurt dışındaki ülkelerde patent belgenize dayalı hak iddia etmek için o ülkelerde de patent almanız gerekir. PCT (Patent İşbirliği Anlaşması) ve EPC (Avrupa Patenti) gibi sistemlerle seçtiğiniz ülkelerde tek bir başvuru ile daha düşük maliyetle yurt dışında da patent almak mümkündür.

 

 

 

 

 

 


Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/patente-konu-bulusumu-ihrac-ettigim-ulkelerde-de-bu-belgemi-kullanarak-patent-hakkimin-ihlal-edildigi-gerekcesiyle-davalar-acabilir-miyim/feed/ 0
Kaybolan yönetim kurulu karar defterini nasıl çıkartabilirim? https://www.muhasebenews.com/kaybolan-yonetim-kurulu-karar-defterini-nasil-cikartabilirim/ https://www.muhasebenews.com/kaybolan-yonetim-kurulu-karar-defterini-nasil-cikartabilirim/#respond Mon, 11 Feb 2019 09:00:30 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=46442 Mükellefin YK Karar defterini bulamıyoruz muhtemelen taşınma esnasında kayboldu. Emsal kararları incelediğimizde genelde zayi belgesi için davalar reddediliyor. Eğer dava reddedilirse yeni karar defteri için başka nasıl bir yol izleyebiliriz?

 

Bu konuda maalesef ki bir düzenleme veya görüş henüz oluşmamış olduğu görülmektedir. Edinilen bilgilere göre kayıp tarihinin onbeş günden fazla olması halinde davaların red edildiği yönündedir. Bunun dışında akla gelen tek yol mahkemeden defterin olmadığının veya kaybına dair tespit davasının açılabileceğidir.

 

 

 

 

 

 


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


BENZER İÇERİKLER

Müdürler Kurulu karar defteri boşsa kapanış tasdiki yapılır mı?

 

Ticaret Sicil Müdürlüğünün tasdik ettiği müdürler kurulu karar defterini tutmak zorunda mıyız?

 

Müdürler kurulu karar defterini genel kurul toplantı ve müzakere defteri olarak kullanabilir miyiz?

 

 

]]>
https://www.muhasebenews.com/kaybolan-yonetim-kurulu-karar-defterini-nasil-cikartabilirim/feed/ 0