Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Mon, 08 Mar 2021 06:16:42 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.3 Kar Dağıtmama Stopajı https://www.muhasebenews.com/kar-dagitmama-stopaji/ https://www.muhasebenews.com/kar-dagitmama-stopaji/#respond Mon, 08 Mar 2021 01:00:45 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=105828

Dr. Numan Emre ERGİN
Avukat, YMM, E. Hesap Uzmanı
n.emre.ergin@hotmail.com


Geçen hafta birçok vergisel düzenleme içeren torba yasa teklif metninin kulislere düşmesiyle birlikte vergi gündemimiz yeniden hareketlendi. 2021 yılına vergi artışlarıyla başlamıştık, öyle de devam edecek gibi gözüküyor. Kamuoyu ile gayriresmî yollarla paylaşılan teklif henüz Meclis’e sevkedilmiş değil. Bu gayriresmî paylaşımın metin üzerinde kamuoyunun görüşlerini almak için yapıldığını düşünüyorum. Zira artık Anayasa gereği Bakanlıklar Meclis’e yasa tasarısı sunamamakta, milletvekilleri yasa teklifi hazırlamaktadır. Lakin fiiliyatta olan, eskiden olduğu gibi ilgili Bakanlığın çıkarılması istenen yasayı hazırlaması ve ortaya çıkan metni bir kaç milletvekilinin yasa teklifi olarak Meclise sunmasıdır. Bu durum, kamuoyunun görüşünün alınmak istendiği yasa tekliflerinin önden gayriresmî kanallar üzerinden kamuoyu ile paylaşılması (sızdırılması) gibi bir yöntemin uygulanmasına yol açmaktadır. (Kamuoyu yapılacak düzenlemeye önden alıştırılmaya çalışılıyor da olabilir.) Bu yöntemin çok sağlıklı olmadığını ve yasa tekliflerinin ilgili paydaşlarca yeterince tartışılamamasına yol açtığını düşünüyorum.

Girişte bahsettiğim torba yasa teklifindeki vergisel düzenlemelerden bir tanesi mevcut haliyle yasalaşırsa ciddi sorunlara yol açacak gibi durmaktadır. Öncelikle öngörülen düzenlemenin nasıl bir vergi getirmek istediğini açıklayayım. Yapılmak istenen düzenlemeye göre, kurumların indirim ve iştirak kazancı istisnası (KVK md. 5/1.a), yatırım fonlarının kazanç istisnası (KVK md. 5/1.d), eski yatırım indirimi istisnası (GVK geçici 61. madde) dışındaki istisnalar düşülmeden önceki “kurum kazancından” hesaplanan kurumlar vergisi düşüldükten sonra kalan kazanç tutarı üzerinden 2020 ve 2021 yılı vergilendirme dönemlerine ait kazançları için %10, 2022 yılı vergilendirme dönemine ait kazançları için %5 oranında vergi tevkifatı yapılacaktır. Tevkifat kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken ayı takip eden ay içerisinde (özel hesap dönemi olmayan kurumlar için Mayıs ayı içinde) yapılıp ertesi ay (Haziran) muhtasar beyanname ile beyan edilip ödenecektir.

Düzenleme, vergi tevkifatının yapılacağı tarihe kadar kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği hesap dönemine ilişkin karın dağıtımına (avans olarak dağıtılanlar dahil) bağlı olarak tevkifat yapılması durumunda, “tevkifat yapılan tutara isabet eden kısım için” ayrıca yeni getirilecek tevkifatın yapılmayacağını öngörmektedir. Yani, Mayıstan önce kar dağıtımı yapılırsa bu yeni tevkifat yapılmayacaktır.

Bu şekilde tevkifata tabi tutulan kazancın dağıtılması halinde, dağıtılan kar payı üzerinden ayrıca kar payı tevkifatı yapılacaktır. Bu durumda tevkifat matrahı, dağıtıma konu olan ve safi tutar olarak kabul edilen kar payının yukarıda belirtilen %10 ve %5 oranı kullanılmak suretiyle brüte iblağ edilerek bulunan gayrisafi tutarı olacaktır.

Öngörülen düzenleme uyarınca tevkif edilen vergi, kar dağıtım tevkifatından mahsup edilecektir. Ancak, mahsup edilecek vergi, kurum kazancı kapsamında tevkifata tabi tutulan ve sonrasında dağıtılan kar payına konu gayrisafi tutarın yeni öngörülen tevkifat oranına (%10 ve %5) isabet eden kısmından fazla olamayacak, mahsup edilemeyen vergiler red ve iade edilmeyecektir.

Öngörülen yeni tevkifata tabi tutulan kazancın tam mükellef kurumlara veya Türkiye’de bir iş yeri veya daimi temsilci aracılığıyla kar payı elde eden dar mükellef kurumlara dağıtılması durumunda tevkif olunan vergiler red ve iade olunmayacaktır. Kazancı elde eden bu kurumlarca, dağıtıma konu olan ve safi tutar olarak kabul edilen kar payı yeni öngörülen tevkifat oranı (%10 ve %5) kullanılarak brüte iblağ edilecek ve bu tutar üzerinden kanuni defterlerine kaydedilecektir. Bu kazancın, kazancı elde eden kurumlar tarafından tevkifata tabi tutulması gereken kar payı olarak dağıtılması durumunda, yeni getirilen tevkif edilen vergi, dağıtıma konu edilen kar payına isabet eden kısma ilişkin yapılan tevkifattan mahsup edilecektir.

Diğer taraftan yeni getirilecek düzenleme uyarınca tevkifata tabi tutulan kazancın; sermayeye eklenmesi halinde sermayeye eklenen tutara isabet eden vergi, tevkifatı yapan kuruma, kurumlara kar payı olarak dağıtılmasını müteakip kazancı elde eden bu kurumlarca sermayeye eklenmesi durumunda ise sermayeye eklenen tutara isabet eden vergi, sermaye artırımında bulunan kuruma red ve iade edilecektir.

Oldukça karmaşık bir düzenleme ile karşı karşıyayız. Anlamak için defalarca okuması gereken bu düzenlemeyi şöyle özetleyeyim. Devlet, kar payı elde eden ortaklardan vergisini gelir vergisi beyannamesi ile toplar. Ama beyanneme verme ertesi yıla sarktığından Devlet babamız o kadar beklemek istemez ve kar dağıtan kuruma kar dağıtımı yaptığı zaman tevkifat yaptırır ve vergisini peşin alır. Bu tevkifat, kar payını alan ortak tarafından beyan edilecek gelir vergisinden mahsup edilir. Getirilmek istenen yeni düzenleme ise bunun bir adım ötesine gitmektedir. Devlet babamız artık şirkette kar oluştuysa bu karın dağıtılmasını beklemeden tevkifat yaptırarak vergisini peşin peşin almak istemektedir. Teşbihte hata olmazmış, konuyu anlaşılır kılma açısından şu şekilde örneklendireyim: Bu düzenleme, bir insanın öldüğünde ödemesi gereken bir vergiyi daha doğmadan ana rahmine düştüğünde ödeyecek olması anlamına gelmektedir. Bir zamanlar buna benzer bir düzenleme vergi mevzuatımızda vardı ve dağıtılsın dağıtılmasın kurumların kazancından stopaj yapılıyordu, ama bu durumda kar dağıtım stopajında belli eliminasyonlar yapılmaktaydı. Bu yeni düzenleme bu haliyle yasalaşırsa 20 yıl öncesine geri dönecek gibiyiz.

Gelelim düzenlemedeki teknik bazı sorunlara. Öncelikle bu yeni tevkifat, düzenlemenin metninde “tevkifata tabi tutulan kurum kazancı” olarak zikredilmektedir. Maddenin gerekçesinde ise gelecek dönemlerde ortaklara yapılacak kar dağıtımı veya ana merkeze aktarılan tutar üzerinden yapılacak tevkifata mahsuben kurum kazancı üzerinden önceden vergi alınmasının düzenlendiği ifade edilmektedir. Yani gerekçede bu yeni tevkifatın, kar dağıtım tevkifatına mahsuben getirildiği belirtilmektedir. Stopajın stopajı… Bununla birlikte, metnin lafzı yeni düzenlemenin üstü kapalı ek kurumlar vergisi getirdiği anlamını çıkarmaya da müsaittir. Zira düzenleme uyarınca, pratikte mahsup edilemeyip iadesi de söz konusu olmayacak bir tevkifat gündeme gelecektir. Bu durum da yeni tevkifatın aslında şirketlerin kar üzerinden kendi kendilerine yapacakları bir tevkifat olmasına ve vergi yükünün şirketler üzerinde kalmasına yol açacaktır. Bu durumun mükerrer vergilendirmeye yol açacağı ve Anayasaya aykırılık taşıyacağı yönündeki itiraz haklı olacaktır.

Ayrıca kurumdan kuruma kar dağıtımında kar payı stopajı olmazken, öngörülen düzenleme bu durumda da yeni tevkifat yapılmasını gerektirmekte, yapılan bu tevkifat da ancak kar payı stopajı yapılması halinde mahsup edilebilmektedir. Düzenleme bu yönüyle, özellikle holdingleri yakından ilgilendirmektedir. İştirakler nezdinde yapılacak bu yeni tevkifat, kar gerçek kişi ortaklara ulaşıncaya kadar şirketlerin sırtında yük olarak kalacaktır. Holding vb. grup şirketi yapılanmalarında gerçek kişi ortaklara ulaşıncaya kadar aradaki şirket sayısı arttıkça, öngörülen yeni tevkifatın mahsup ve iadesi de o kadar gecikecektir.

Düzenlemenin bir diğer sorunlu tarafı, tevkifat matrahı olarak kurum kazancının (kurumlar vergisi matrahını) dikkate alınmasıdır. Bu anlamda, kanunen kabul edilmeyen giderlerin tevkifat matrahına dahil edilmesi söz konusu olmaktadır. Bu durum ise aslında ortaklara dağıtılması söz konusu olmayan tutar üzerinden tevkifat yapılmasına yol açacaktır. Diğer taraftan, bilançoda özel fonlar altında takip edilen ve mevzuat gereği ortaklara dağıtılması mümkün olmayan bazı kazanç unsurları üzerinden de tevkifat yapılması söz konusu olacaktır. Bu nedenle öngörülen düzenleme, ortaklara dağıtımı mümkün olmayan kar üzerinden tevkifat yapılması sonucuna yol açacak olup bu düzenlemenin revize edilmesi gerekmektedir. Düzenlemenin amacı, ortaklara dağıtılması halinde yapılacak stopajın önceden alınması ise kar dağıtımı stopajına konu olamayacak bir unsurun yeni düzenleme uyarınca da tevkifata tabi tutulmaması gerekir. Bu nedenle, tevkifat matrahının “ortaklara dağıtılabilir kar” olarak tanımlanması daha doğru olacaktır.

Düzenlemenin yabancı sermayeli şirketleri ilgilendiren yönü de bulunmaktadır. Bazı ülkelerle yapılan çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarında (ÇVÖA) kar dağıtım stopaj oranı %5 olarak belirlenmiştir. Bu durumda, tevkifat uygulamasında 2020 ve 2021 yılları için öngörüen %10 oranı yerine ÇVÖA’nda belirlenen %5 oranı mı dikkate alınacaktır? İşte öngörülen yeni tevkifatın nasıl nitelendirileceği (ön kar dağıtımı vergilemesi veya ek kurumlar vergisi olması) bu noktada önem arz etmektedir. Eğer Maliye bu durumlarda %10 oranında diretirse, geçmişte yatırım indirimi istisnasındaki stopaj oranı konusunda yaşanan ve Anayasa Mahkemesine kadar giden tartışmanın bir benzeri yaşanacaktır.

Düzenleme için getirilecek bir diğer eleştiri, 2020 yılı karının kapsamda olmasıdır. Düzenleme bu haliyle geçmişe yöneliktir. Her ne kadar tevkifatın yapılmasının istendiği Mayıs ayına henüz gelmemiş olsak da tevkifat konusu kazancın ilişkin olduğu 2020 yılı sona erdiğinden, düzenlemenin geçmişe yönelik olarak çıkarıldığı ve kazanılmış hakları ihlal ettiği iddiası muteber bir itiraz olacaktır. Teklif bu haliyle yasalaşırsa, Anayasa Mahkemesinin önüne gelmesi kuvvetle muhtemeldir.

Metne ilişkin diğer bir konu, Mayıstan önce yapılacak kar dağıtımlarına yeni tevkifatın uygulanmayacak olmasıdır. Bildiğiniz üzere, şirketlerin sermayelerini güçlü tutmak amacıyla 2020 yılında kar dağıtmaları sınırlandırılmıştı. Bu sınırlamanın arkasında bir nebze yurt dışına sermaye çıkışının önlenmesi de yatmaktaydı. Şimdi bu düzenleme yasalaşırsa, düzenlemeden etkilenmek istemeyen başta yabancı sermayeli şirketler olmak üzere kurumlar ellerindeki nakdi (karı) tamamen dağıtmaz mı?

Bu yılbaşından beri yapılan vergi artışları, yıllara sari inşaat işlerindeki tevkifat oranı ile KDV tevkifat oranlarının ve kapsamının artırılması gibi vergisel düzenlemeleri birlikte değerlendirdiğimizde, bu düzenlemenin arkasında Hazineye bir an önce nakit sağlama amacının olduğunu düşünüyorum. Ancak şunu da akılda tutmak gerekir. Bir bütçenin iki temel kalemi vardır: Gelirler ve giderler. Bütçenin gider kalemlerinde disiplin sağlamadan, kamu harcamalarında bonkör davranıp sadece gelir kalemlerine odaklanıp buradaki operasyonlarla bütçeyi ayakta tutmak mümkün değildir. Bütçe yönetimi havuz problemine benzer. Havuzu boşaltan muslukları kısmadan sadece havuzu dolduran musluklara yüklenirseniz, gün gelir bu musluklar hava yapıp patlar. Sonra ya havuz boşalır, ya da dışarıdan usta çağrılır.

Getirilmek istenen düzenlemenin oldukça karmaşık, takibi zor, mevcut vergi sistemi içerisinde ayrık bir düzenleme olacağını düşünüyorum. Bu kadar karışık ve tartışmalı bir düzenleme yerine, normalde %20 olan ama 2018-2020 yılları için %22 olarak uygulanan kurumlar vergisi oranını bir 2-3 yıl daha bu oranda tutmak veya %24-25 gibi biraz daha daha yüksek bir orana çıkarmak daha etkin olmaz mı?

Sözün özü: Taşıma suyla değirmen dönmez.


Kaynak: Dr. Numan Emre ERGİN, Avukat, YMM, E. Hesap Uzmanı. İçerik, Sayın Numan Emre ERGİN’in Dunya.com’daki Perspektif isimi köşesinden Yazarın ve Dunya.com’un sahibi olan şirketin özel izni ile yayınlanmıştır. Yazının tüm hakları ve sorumluluğu yazara ve Dunya.com’a aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


YAZARIN DİĞER YAZILARI

Tevkif edin şu KaDeVe’yi! (01.03.2021)

İzaha davete özel esaslara alma yetkisi (23.02.2021)

Sosyal medya fenomenlerinin ve Youtuberların vergilendirilmesi (15.02.2021)

İnşaat sektörüne ve yabancı kaynak kullananlara vergi sürprizi (08.02.2021)

İletişime bindirim, kentsel dönüşüme indirim (01.02.2021)

Sorularla Değerli Konut Vergisi (28.01.2021)

Matrah artırımı taksitleri ödenmezse vergi dokunulmazlığı kalkar mı? (12.01.2021)

Sermaye kaybı ve borca batıklığa ilişkin yeni düzenlemeler (04.01.2021)

Pandemi, gelir dağılımındaki bozulma ve dayanışma vergisi (28.12.2020)

Asgari ücretin vergiden istisna edilmesi çözüm mü? (21.12.2020)

Hukukçular hukuk reformuna inanıyor mu? (15.12.2020)

Vergide uzlaşma müessesi ve yapılandırmadaki uzlaşma haksızlığı (10.12.2020)

İştirak tasfiye zararının vergisel sonuçları nedir? (7.12.2020)

Tasfiye payı nedir? Nasıl vergilendirilir? (30.11.2020)

Devlet mükellefe faiz öder mi? (23.11.2020)

10 soruda 7256 Sayılı Kanun kapsamında yapılandırma (18.11.2020)

Fabrika ayarlarına dönüş: Ekonomik ve hukuki reform, acı reçete (16.11.2020)

Sosyal medya şirketlerine kesilen cezalar ve vergi (09.11.2020)

Hisse geri alımlarının vergilendirilmesine ilişkin tartışmalar ve önerimiz (07.11.2020)

Şirketin kendi hisselerini geri satın alması kâr dağıtımı mıdır? (2) (27.10.2020)

Şirketin kendi hisselerini geri satın alması kâr dağıtımı mıdır? (1) (26.10.2020)

Torba yasa Meclis’te, yapılandırma nerede? (19.10.2020)

Yatırımcının yeni kamburu: Ek mali yükümlülük (12.10.2020)

Taşınmaz kirası mı, işletme hakkı kirası mı? (6.10.2020)

Zaman aşımına uğrayan kâr paylarının vergilendirilmesinde mükerrerlik var mı? (28.09.2020)

Online reklam hizmetlerinde stopaj bilmecesi (22.09.2020)

Hukuk belirsizlik kaldırmaz (16.09.2020)

Maliye, yurt dışında parası olanların peşinde, ya gurbetçiler? (14.09.2020)

Vergiye uyumlu mükellefler cezalandırılıyor mu? (07.09.2020)

Binek otomobilde ÖTV artışı, özel okul ücretlerinde KDV indirimi (02.09.2020)

Transfer fiyatlandırması raporlamasında yeni dönem (31.08.2020)

KDV ve iş yeri kira stopaj oranı indiriminde son durum (27.08.2020)

İkinci el motorlu taşıt satışında yeni dönem (24.08.2020)

Maliyeden bayram hediyesi: KDV ve stopaj indirimi, ama kime? (21.08.2020)

Ar-Ge teşviğinde vergi indirimi kısıtlanıyor mu (17.08.2020)

Spor kulüplerinin yeni sporcu sözleşmelerindeki vergisel riski  (10.08.2020)

Uçtu uçtu altın uçtu! Ya vergisi? (07.08.2020)

Anayasa Mahkemesi’nin VTR kararı (30.7.2020)

Erken seçim, aday tartışmaları ve cumhurbaşkanı seçimindeki Anayasal boşluk
(27.7.2020)

Yurt dışındaki taşınmaz ve iştirak satışları vergiden istisna mı? (25.7.2020)

Gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası – 3 (22.7.2020)

Gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası – 2 (17.7.2020)

Mali yapıyı güçlendirmede vergisel bir teşvik: gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası (16.7.2020)

Sezonluk ev kiralayanlar: Vergi sürpriziyle karşılaşmayın! (13.7.2020)

Pandemi, maliye politikası ve vergi barışı

Şirket kuruluşunda sicilde imza zorunluluğu değiştirilmelidir.

Köprüden önce son çıkış: Varlık Barışı

Kamu özel iş birliğine şeffaf bir alternatif: Altyapı Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı

Gayrimenkul yatırımında avantajlı bir yöntem: Gayrimenkul Yatırım Fonu

Gayrimenkulde rant vergisi

Gayrimenkul piyasası hareketleniyor ama vergiye dikkat!

KVKK kararlarının yargı denetimi

Kişisel verilerin korunması ve ateş ölçümü

İnternetten otomobil satanların dikkatine

Makam aracı sadece özel sektörde mi ücrettir?

Makam aracı ücret midir?

Şirket araçlarına vergi ayarı

ABD’nin dijital hizmet vergisi misillemesi ve Türkiye

Sanat ve icat vergisi

Altın: Elma dersem çık, armut dersem çıkma!

]]>
https://www.muhasebenews.com/kar-dagitmama-stopaji/feed/ 0
Online reklam hizmetlerinde stopaj bilmecesi https://www.muhasebenews.com/online-reklam-hizmetlerinde-stopaj-bilmecesi/ https://www.muhasebenews.com/online-reklam-hizmetlerinde-stopaj-bilmecesi/#respond Tue, 22 Sep 2020 08:52:16 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=93083

Dr. Numan Emre ERGİN
Avukat, YMM, E. Hesap Uzmanı
n.emre.ergin@hotmail.com


Dijital ekonominin büyümesiyle birlikte, devletler bu ekonomiden vergi alabilmek için çeşitli arayışlar içine girmişlerdir. Ancak dijital ekonominin vergilendirilmesi hem yapısal zorluklar, hem de mevzuatın yetersiz kalması nedeniyle kolay değildir. Türkiye de dijital ekonomiyi vergilendirmek için son yıllarda çeşitli adımlar atmıştır. Bu adımlardan birisi de 476 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile internet ortamında (online) verilen reklam hizmetlerinde gelir ve kurumlar vergisi stopajı yapılmasını öngören düzenlemedir. Karar uyarınca, internet ortamında reklam hizmeti veren veya bu hizmete aracılık edenlere 1 Ocak 2019 tarihinden itibaren yapılacak ödemelerden gerçek kişiler için %15, Türkiye’de yerleşik şirketler için %0, yurt dışındaki şirketler için %15 oranında stopaj yapılması gerekmektedir. Bu stopaj, pratikte Google, Facebook gibi yabancı şirketlerin Türkiye’den elde ettikleri reklam gelirlerini vergilendirmeyi hedeflemektedir. Konuya ilişkin detaylı açıklamalar ise Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nin “15.3.11. Vergi Usul Kanununun 11’inci maddesinin yedinci fıkrası kapsamındaki ödemelerde vergi kesintisi” bölümünde yapılmıştır.

Kararın yayımlanması ile birlikte bu stopajın hukuki olmadığına yönelik eleştiriler gündeme gelmiştir. Eleştiriler iki noktada yoğunlaşmaktadır. İlk olarak, stopaja konu reklam hizmeti bir ticari iş olduğundan Türkiye’de vergilendirilmesi için ticari organizasyonun yani iş yerinin Türkiye’de olması gerekir. Vergi kanunlarımızda iş yeri tanımı, Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 156. maddesinde “ticari, sınai, zirai ve mesleki faaliyette iş yeri; mağaza, yazıhane, idarehane, muayenehane, imalathane şube, depo, otel, kahvehane, eğlence ve spor yerleri, tarla, bağ, bahçe, çiftlik, hayvancılık tesisleri, dalyan ve voli mahalleri, madenler, taş ocakları, inşaat şantiyeleri, vapur büfeleri gibi ticari, sınai, zirai veya mesleki bir faaliyetin icrasına tahsis edilen veya bu faaliyetlerde kullanılan yerdir” şeklinde tanımlanmıştır. Görüldüğü üzere, VUK “fiziksel” bir iş yerini esas alarak tanımlama yapmıştır. Vergi idaresi, son yıllarda maddede geçen “gibi” ifadesinden yola çıkarak bu tanımı dijital platformları, internet sitelerini de kapsayacak şekilde geniş yorumlayarak internet ekonomisini vergilendirmek eğilimindedir. İdarenin bu geniş yorumu vergi hukukçuları tarafından kıyas yasağı, hukuki belirlilik ve verginin kanuniliği ilkelerine aykırı olduğu gerekçesiyle eleştirilmektedir.

Eleştirilerin ikinci nedeni, bu stopajın Türkiye’nin imzaladığı “çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları”na (ÇVÖA) aykırı olduğudur. Söz konusu anlaşmalar uyarınca bir devlet ancak kendi topraklarında icra edilen ticari faaliyetten doğan kazançları vergilendirebilmektedir. Ticari faaliyetin hangi ülkede icra edildiği ise iş yerinin (anlaşmalardaki ifadesiyle “permanent establishment”) hangi ülkede olduğu ile ilgilidir. Yani, bir iş yerinden elde edilen ticari kazanç, o iş yeri hangi ülkedeyse o ülkede vergilendirilmektedir. ÇVÖA’nın genellikle 5. maddesinde düzenlenen iş yeri, fiziksel bir iş yerini odağa alarak düzenlenmiştir ve internet siteleri ÇVÖA nezdinde iş yeri olarak kabul edilmemektedir. Bu durumda, Türkiye’de bulunmayan bir iş yerinden elde edilen geliri Türkiye’nin vergilendirme yetkisi bulunmamaktadır. Bu durum, gelir ve kurumlar vergisine mahsuben alınan stopajlar için de geçerlidir. Diğer taraftan, Türkiye OECD Model Anlaşması yorum notlarının 2017 versiyonuna karşı yorum (observation) koyarak faaliyetlerin hangi şartlarda sabit iş yeri oluşturup oluşturmadığı ile ilgili pozisyonunu saklı tutacağını belirtmiştir. Bu karşı yorum, Türkiye’nin imzalamış olduğu ÇVÖA’yı revize eden, değiştiren bir metin olmayıp sadece anlaşmaların yorumlanıp uygulanması açısından Türkiye’nin pozisyonunu deklare etmekten öteye gitmemektedir. Vergi idaresi de bu karşı yorum sonrasında internet sitelerinin “dijital” iş yeri olduğunu iddia edip tarhiyatlar yapmaya ve özelgeler vermeye başlamıştır.

Online reklam stopajının uygulanmaya başlanmasıyla birlikte, beklendiği üzere konu yargıya intikal etmiş olup ilk derece vergi mahkemeleri kararlarını vermeye başlamışlardır. Örneğin, İrlanda’da yerleşik bir firmaya yapılan reklam hizmeti ödemelerine ilişkin olarak ihtirazi kayıtla beyan edilip ödenen stopaj için İstanbul Vergi Mahkemesi’nde açılan bir davada mahkeme, Türkiye-İrlanda ÇVÖA’da iş yerinin “sabit bir yer” olarak tanımlandığı, internet ortamında reklam hizmetleri sebebiyle gelir elde eden şirketin, Türkiye’de fiziksel varlığı bulunan sabit bir yerinin olmadığı; VUK’taki iş yeri tanımının sabit, yani fiziki bir yer olarak düzenlendiği, ayrıca 1961 yılında yürürlüğe giren VUK’un 1990’lı yıllarda ortaya çıkan “internet sitesi” gibi teknolojik gelişmeleri öngörmesinin mümkün olmadığı, yeni Vergi Usul Kanunu Tasarısı’nda, mevcut Kanunun 156. maddesinde yer alan “iş yeri” maddesi, tasarının 129. maddesinde aynen yer almakla birlikte, tasarının 130. maddesinde ise “elektronik ortamda iş yeri” maddesine yer verildiği, dolayısıyla söz konusu tasarı ile kanun koyucunun bile VUK’un mevcut 156. maddesinde yer alan “iş yeri”nin, “elektronik ortamda iş yeri”ni kapsamadığını kabul ettiğinin bir göstergesi olduğu, ayrıca iç hukukta ve uluslararası sözleşmede belirlenen iş yeri tanımının “elektronik ortamda iş yeri” kavramını da kapsayacak şekilde yorum ve kıyas yoluyla genişletilmesinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle tahakkuk ettirilen stopaj vergisini iptal etmiştir.

Vergi mahkemesinin oldukça yerinde ve tatminkar gerekçelendirdiği kararı sonrasında dahi Gelir İdaresi Başkanlığı internet sitesinde yayımladığı özelgelerde online reklam hizmetlerindeki ödemelerde stopaj yapılması gerektiği yönünde görüş vermeye devam etmektedir. En son 12.08.2020 tarihli Özelge’de, İrlanda ve KKTC’de bulunan şirketlerden internet ortamında reklam hizmeti alan bir şirketin sorusu üzerine, 1 Ocak 2019’dan sonra alınan reklam hizmetlerinde %15 stopajın yapılması gerektiğini, ancak Özelge konusu olan ülkelerde (İrlanda ve KKTC) yerleşik şirketlerden alınan reklam hizmetleri açısından bu ülkelerle Türkiye arasındaki ÇVÖA’nın 5. maddesinde elektronik ortamda yürütülen faaliyetlere ilişkin özel bir düzenleme bulunmadığı, ancak maddede tanımlanan daimi temsilcinin (permanent establishment) bulunduğu ülke açısından iş yeri oluşturacağını söyledikten sonra; İrlanda’da ve KKTC’de mukim şirketlerin Türkiye’de iş yerinin oluşmaması durumunda, söz konusu firmanın ticari faaliyetlerinden dolayı elde ettiği kazançlardan vergi alma hakkı yalnızca İrlanda’ya/KKTC’ye ait olup, Türkiye’nin bu kazançlardan vergi alma hakkının bulunmadığı; faaliyetlerin Türkiye’de iş yeri oluşturacak nitelikte olması durumunda bu kazançlardan Türkiye’nin de vergi alma hakkının bulunduğunu; ancak vergileme hakkı iş yerinden elde edilen kazançlarla sınırlı olacağını açıklamış; ancak internet sitesinin daimi temsicilik/iş yeri oluşturup oluşturmadığı ise açıklığa kavuşturulmamıştır.

Yeri gelmişken özelge uygulaması konusunda bir parantez açmak istiyorum. Özelgeler kanunların uygulanmasında tereddüte düşen mükelleflerin vergi idaresinin görüşünü almak için onlara kanunla tanınan bir “hak”tır. Ancak bu vesileyle, son zamanlarda verilen özelgelerin bu açıklığı sağlamaktan uzak olduğunu, ilgili mevzuatı sıraladıktan sonra durumun “şuna uyuyorsa şöyle yap”, “buna uyuyorsa böyle yap” şeklinde verildiğini, tabiri caizse etliye sütlüye karışmayan görüşler açıklandığını ve bu haliyle tereddütlü konularda istenen açık cevapların alınamadığı görülmektedir. Hatta bazen işlem gerçekleşmeden önce “idare’nin görüşünü alıp ona göre işlem yapalım, yanlış yapmayalım” gerekçesiyle yapılan özelge başvuruları, varsayımsal işlem olarak değerlendirilip görüş dahi verilmemektedir. Bu arada, özelge taleplerinde, başvuranlarca genellikle konuya ilişkin her türlü belge ve bilgi temini yapılmakta, işlemlerin afaki olmadığı ortaya konulmakta ve idare açısından görüş vermek için bir eksiklik bulunmamaktadır. Bazı durumlarda ise özelge verilmesi yıllar (4-5 yıl) sürebilmektedir. Hatta, özelge isteyen bir mükellefe, özelge talep edilen konuda vergi kanunları açısından tereddüt edilen bir husus bulunmadığından özelge verilmesinin mümkün olmadığı şeklinde cevap verildiği de görülmüştür. Özelge için mükelleflerin değil, idarenin tereddüte düşmesi gerekiyor demek ki (!) idare bazı tartışmalı konularda açık görüş vermekten imtina edebilir, ama bu durumlarda yanlış yapmak istemeyen ve yönlendirilmesi gereken mükellefler ne yapsın? Mükellefleri aydınlatma ve onlara hukuki belirlilik sağlama açısından çok önemli bir fonksiyonu olan özelge uygulamasının daha fazla etkinleştirilmesi, açık görüşler içermesi ve cevap için bir süreye tabi tutulmasında fayda olduğunu düşünüyorum.

Bazı özelgelerin soruları yeterince açıklığa kavuşturmadığına ilişkin yukarıdaki tespitimiz maalesef internet reklamlarındaki stopajda da görülmektedir. İşin özü, yabancı bir şirketin internet sitesinin Türkiye’de daimi temsilci (dolayısıyla iş yeri) oluşturup oluşturmadığının vergi idaresince açıkça belirtilmesidir. Bu bir “Evet/Hayır” sorusudur. Soran da bunu öğrenmek istemektedir ve açık bir yönlendirme beklemektedir. Ancak, vergi idaresi tartışmalı olan bu konuda, cevabı okuyucunun yorumuna bırakmaktadır.

İnternet üzerinden alınan reklam hizmetlerindeki stopaja ilişkin görüşüm, mevcut hukuki düzenlemeler kapsamında böyle bir vergilemenin yapılamayacağı yönündedir. Bu vergilemenin yapılması için her şeyden önce VUK’taki iş yeri tanımı değiştirilerek dijital platformların da iş yeri oluşturacağı şeklinde açık bir düzenlemenin yapılması gerekmektedir. Ancak, yabancı şirketler açısından bu stopajın yapılabilmesi için kendi vergi kanunlarımızdaki değişiklik de yeterli olmayıp uluslararası anlaşma olan ÇVÖA’da da bu yönde değişikliğin yapılması gerekir. Zaten konuyu çetrefilli yapan işin bu kısmıdır. Bu çetrefilin kısa zamanda aşılamayacağını gören bazı ülkeler tıpkı bizim gibi Dijital Hizmet Vergisi gibi vergiler koymaya başlamışlardır. Dijital Hizmet Vergisi’nin alındığı bir ortamda artık reklam hizmet stopajında ısrar edilmesinde fayda yoktur. Devlet, aldığı bu vergileri mahkeme kararları Danıştay’da kesinleşirse faiziyle iade edecektir. Zaten, bu vergiler günün sonunda Türkiye’deki şirketlerin ve internet kullanıcılarının üzerinde kalmaktadır. Dijital ekonominin vergilendirilmesinin gerekliliğine inanıyorum, ancak bunu hukukun izin verdiği ölçüde, yerli tüketicileri ve şirketleri düşünerek, kamuyu da zarara uğratmadan yapmak gerekir.

Sözün özü: Her muhterem olan muteber değildir.


Kaynak: Dr. Numan Emre ERGİN, Avukat, YMM, E. Hesap Uzmanı. İçerik, Sayın Numan Emre ERGİN’in Dunya.com’daki Perspektif isimi köşesinden Yazarın ve Dunya.com’un sahibi olan şirketin özel izni ile yayınlanmıştır. Yazının tüm hakları ve sorumluluğu yazara ve Dunya.com’a aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


YAZARIN DİĞER YAZILARI

Hukuk belirsizlik kaldırmaz (16.09.2020)

Maliye, yurt dışında parası olanların peşinde, ya gurbetçiler? (14.09.2020)
Vergiye uyumlu mükellefler cezalandırılıyor mu? (07.09.2020)
Binek otomobilde ÖTV artışı, özel okul ücretlerinde KDV indirimi (02.09.2020)
Transfer fiyatlandırması raporlamasında yeni dönem (31.08.2020)
KDV ve iş yeri kira stopaj oranı indiriminde son durum (27.08.2020)
İkinci el motorlu taşıt satışında yeni dönem (24.08.2020)
Maliyeden bayram hediyesi: KDV ve stopaj indirimi, ama kime? (21.08.2020)
Ar-Ge teşviğinde vergi indirimi kısıtlanıyor mu (17.08.2020)
Spor kulüplerinin yeni sporcu sözleşmelerindeki vergisel riski  (10.08.2020)
Uçtu uçtu altın uçtu! Ya vergisi? (07.08.2020)
Anayasa Mahkemesi’nin VTR kararı (30.7.2020)
Erken seçim, aday tartışmaları ve cumhurbaşkanı seçimindeki Anayasal boşluk
(27.7.2020)
Yurt dışındaki taşınmaz ve iştirak satışları vergiden istisna mı? (25.7.2020)
Gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası – 3 (22.7.2020)
Gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası – 2 (17.7.2020)
Mali yapıyı güçlendirmede vergisel bir teşvik: gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası (16.7.2020)
Sezonluk ev kiralayanlar: Vergi sürpriziyle karşılaşmayın! (13.7.2020)
Pandemi, maliye politikası ve vergi barışı
Şirket kuruluşunda sicilde imza zorunluluğu değiştirilmelidir.
Köprüden önce son çıkış: Varlık Barışı
Kamu özel iş birliğine şeffaf bir alternatif: Altyapı Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı
Gayrimenkul yatırımında avantajlı bir yöntem: Gayrimenkul Yatırım Fonu
Gayrimenkulde rant vergisi
Gayrimenkul piyasası hareketleniyor ama vergiye dikkat!
KVKK kararlarının yargı denetimi
Kişisel verilerin korunması ve ateş ölçümü
İnternetten otomobil satanların dikkatine
Makam aracı sadece özel sektörde mi ücrettir?
Makam aracı ücret midir?
Şirket araçlarına vergi ayarı
ABD’nin dijital hizmet vergisi misillemesi ve Türkiye
Sanat ve icat vergisi
Altın: Elma dersem çık, armut dersem çıkma!
]]>
https://www.muhasebenews.com/online-reklam-hizmetlerinde-stopaj-bilmecesi/feed/ 0
Maliye, yurt dışında parası olanların peşinde, ya gurbetçiler? https://www.muhasebenews.com/maliye-yurt-disinda-parasi-olanlarin-pesinde-ya-gurbetciler/ https://www.muhasebenews.com/maliye-yurt-disinda-parasi-olanlarin-pesinde-ya-gurbetciler/#respond Mon, 14 Sep 2020 08:37:18 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=92595

Dr. Numan Emre ERGİN
Avukat, YMM, E. Hesap Uzmanı
n.emre.ergin@hotmail.com


Devletler, vatandaşlarının (veya mukimlerinin) ve merkezi kendi topraklarında olan şirketlerin dünyadaki bütün gelirleri üzerinden vergi almak isterler. Fakat, bu kişi veya şirketlerin yurt dışında elde ettikleri gelirlerin bilgisini elde etmek kolay değildir, diğer ülkelerin kooperasyonunu gerektirir. Bugüne kadar, ülkeler arasında imzalanan çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları (ÇVÖA) kapsamında olay bazında bu bilgiler istenmekteydi. Ancak bu mekanizma hem yavaş işlemesi, hem ülkelerin kendi işine yaramayacaksa bu bilgileri paylaşmada isteksiz olması, hem de her ülke arasında ÇVÖA olmaması nedeniyle efektif ve hızlı değildi. Bu nedenle, OECD bünyesinde son yıllarda yapılan çalışmalar meyvesini vermiş ve ülkeler arasında vergi amaçlı otomatik bilgi değişimini (automatic exchange of information-AEOI) sağlayacak “Vergi Konularında Karşılıklı İdari Yardımlaşma Sözleşmesi”, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 136 ülke tarafından imzalanmıştır. Daha sonra uygulamayı düzenleyen ve 107 ülkenin taraf olduğu “Finansal Hesap Bilgilerinin Otomatik Değişimine İlişkin Çok Taraflı Yetkili Makam Anlaşması”nı, Türkiye 21.04.2017 tarihinde imzalamış ve 31.12.2019 tarihinde onaylamıştır.

Avrupa Birliği ülkeleri, otomatik bilgi değişimi sistemine dahil olmayan diğer ülkeleri kara listeye alıp çeşitli yaptırımlar uygulacaklarını açıklamışlardır. Ayrıca, ülkelerin otomatik bilgi değişimine ilişkin tutumları, uluslararası finans ve kredi kurumları nezdinde de dikkate alınmaktadır. Bu nedenle zamanla sisteme dahil olan ülkelerin sayısında artış olması kuvvetle muhtemeldir.

Söz konusu otomatik bilgi değişimi mekanizması, mütekabiliyet (karşılıklılık) esasına dayalı olarak ülkeler arasında finansal bilgilerin her yıl paylaşılmasını öngörmektedir. Bir çok ülke, bilgi değişimine 2017 ve 2018 yıllarında başlamıştır. Türkiye de 2018 yılında bilgi değişimi yapmayı taahhüt etmişti ancak uygulanması biraz gecikti. Otomatik Bilgi Değişimi konusunda Türkiye’de yetkili kurum olan Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB), internet sitesinde yakın zamanda bir Rehber yayımlayarak işleyiş hakkında kamuoyunu bilgilendirmiştir. Söz konusu rehbere dipnottaki linkten ulaşabilirsiniz.¹

Otomatik bilgi değişimi sisteminin nasıl işleyeceğini şu şekilde izah edebiliriz. Öncelikle, bu sistem her ne kadar otomatik bilgi değişimini içerse de uygulanabilmesi için bilgi değişimi yapacak ülkeler arasında karşılıklılık aranmaktadır. Gerçi bazı ülkeler mütekabiliyet beklemeden bilgi değişimi yapacaklarını da beyan etmişlerdir. Bilgi değişimi ülkelerin vergi idareleri arasında OECD nezdinde oluşturulan platform aracılığıyla yapılacaktır. Dolayısıyla, finansal kurumların doğrudan diğer ülkelere bilgi göndermeleri söz konusu değildir.

Otomatik bilgi değişimi amacıyla vergi idaresine bilgi sağlayacak finansal kurumlar, 1) mevduat kuruluşları (genel olarak bankalar), 2) saklama kuruluşları (saklama bankaları vb.), 3) yatırım kurumları (yatırım bankaları ve fonlar gibi), 4) belirli sigorta şirketleridir.

Sistem kapsamında paylaşılacak bilgiler finansal bilgiler olup, gayrimenkul ve araç bilgileri otomatik bilgi değişimi kapsamında değildir. Kapsamdaki finansal hesaplar mevduat hesapları, saklama hesapları, ortaklık ve borç ilişkisi menfaati, nakdi değer sigorta sözleşmeleri, düzenli ödeme sözleşmeleri olmak üzere 5 çeşittir. Bankalar, 1 Temmuz 2017’den sonra açılan hesaplarda hesap sahibine mukim olduğu ülke konusunda bir form doldurtmaktadır. Bu tarihten önce açılan hesaplar açısından, hesap sahiplerinin hesap açtırdıkları bankalarla irtibata geçip mukim oldukları ülkeyi bildirmelerinde fayda bulunmaktadır.

Tüm hesap türlerinde hesabın yıl sonu bakiyesi bildirime tabi olup, hesap bakiyelerinin kaynağına ilişkin (emekli aylığı, kira geliri gibi) bilgiler otomatik bilgi değişimi kapsamında değildir. Bununla birlikte, mevduat hesaplarında ayrıca hesaba yıl içinde ödenen faiz de bildirilecektir. Saklama hesaplarında hesaba yıl içinde ödenen faiz, temettü ve diğer gelirler ile finansal varlığın satışından doğan gelirler bilgi değişimi kapsamındadır. Mevduat ve saklama hesapları dışındaki hesap türlerinde ise (örneğin anüiteler), hesap sahibine yapılan ödemeler bildirilir. Hesaplar yıl içinde kapatılmışsa, hesabın kapatılmış olduğunun bilgisi ile hesabın kapanma tarihine kadar işleyen faiz geliri bildirilecektir. İki ülke arasında bilgi değişimi, hesabın 31 Aralık tarihindeki durumu ile toplanan bilgilere ilişkin olarak bir sonraki yılın Eylül ayının sonuna kadar yapılabilecektir.

Bilgisi paylaşılacak kişi ve şirketler, ilgili ülkede vergisel amaçlı mukim (yerleşik) olanlardır; yani sistem vatandaşlık esasına değil mukimlik esasına dayanmaktadır. Örneğin Almanya ile Türkiye arasında değişim yapılacaksa, Türkiye Alman mukimi olanların (Almaya’da mukim Türk vatandaşları dahil) Türkiye’deki bilgilerini Alman vergi idaresi ile paylaşırken; Almanya da Türkiye mukimi olanların Almanya’daki bilgilerini GİB ile paylaşacaktır. Mukimlik ilgili ülkeler arasındaki ÇVÖA’ları uyarınca veya anlaşma yoksa ülkelerin yerel mevzuatları uyarınca belirlenecektir. Genelde bir ülkede 183 günden fazla ikamet edenler o ülkenin mukimi sayılmaktadır. Ama ilgili ÇVÖA maddesini olay bazında incelemek gerekir.

Türkiye’de kurulmuş bir şirketin üretim ya da mal alım-satımı gibi aktif bir ticari faaliyetle uğraşması halinde ortağı yurt dışında yerleşik (mukim) de olsa ortaklık payı kaç olursa olsun kurum hesabı otomatik bilgi değişimi kapsamına girmeyecektir. Bu durumda, örneğin bir İsviçreli’nin hissedarı olduğu Türkiye’de aktif ticari faaliyette bulunan bir şirketin bilgileri İsviçre ile otomatik bilgi değişimi kapsamında paylaşılmayacaktır. Fakat Türk vatandaşlarının yurt dışında kurdukları şirketler adına Türkiye’de açtıkları hesapların bildirimi söz konusu olabilir. Ayrıca, hesap sahibi şirketin gelirlerinin ağırlıklı olarak (%50’den fazla) faiz, kar payı gibi pasif gelirlerden oluşması ve yabancı ülke mukiminin şirket ortaklığındaki payının %25’den fazla olması durumunda bu şirketin hesap bilgileri otomatik bilgi değişimi kapsamına girebilir.

Türkiye bugüne kadar Norveç ve Letonya ile karşılıklı otomatik bilgi değişimi yapmıştır. Rehber’de yer alan açıklamaya göre, Almanya, Fransa, Hollanda, Avusturya ve Belçika hariç, 2019 yılına ilişkin bilgiler karşılıklılık sağlanan ülkelere 2020 yılında gönderilecektir. Bu tarihlerden önceki yıllara ilişkin otomatik bilgi değişimi yapılması söz konusu değildir. 2020 yılında bilgi alınacak ve gönderilecek ülkelerin listesi aşağıda yer almaktadır.

Yukarıdaki tablodan görüleceği üzere, Türkiye Cook Adaları, Man Adaları, Cayman Adaları, Virjin Adaları gibi off-shore adalardaki finansal hesap bilgilerine erişim sağlayacaktır. Bu çok önemli bir gelişmedir. Ayrıca, her ne kadar banka hesaplarının kalesi olan İsviçre ile otomatik bilgi değişimi henüz başlamamış olsa da yakın bir zamanda bu ülke ile de otomatik bilgi değişimi için anlaşılması beklenmektedir.

Otomatik bilgi değişiminin devletler için kayıt dışılığı kavrama açısından ne kadar önemli olduğu ortadadır. Beyan edilmeyen temettü, faiz gibi finansal gelirlerin kolaylıkla kavranması sağlanacaktır. Diğer taraftan, elde edilen bilgilerin sadece vergi amaçlı kullanılması öngörülse de bilgi birkez ele geçirildi mi sonunun nereye varacağı bilinmez. Otomatik bilgi değişimi kapsamında hesapların detay hareketleri paylaşılmasa da bu detayların ayrıca istenmesi her zaman mümkündür. Yani özet bilgiler geldikten sonra detay bilgilerin alınması çorap söküğü gibi gelebilir. Böyle bir bilgi değişimi “nerden buldun” uygulaması için yasal gerekçe olamazsa da uygulamanın nasıl gelişeceğini zamanla hep birlikte göreceğiz.

Yukarıda açıkladığım üzere, otomatik bilgi değişimi vergisel amaçlı yapılacaktır. Ancak, bilgiyi elde eden bir devletin bu bilgiyi başka bir yerde kullanmayacağının garantisi yoktur. Bu durum özellikle yurt dışında mukim olan gurbetçilerimizi yakından ilgilendirmektedir. Gurbetçilerimizin Türkiye’de ciddi finansal yatırımları bulunmaktadır. Eğer bu yatırımlardan elde ettikleri faiz ve temettü gibi gelirleri mukim oldukları ülkelerde beyan etmemişlerse vergi cezalarıyla karşı karşıya gelebilirler. Ayrıca, bazı gurbetçiler bulundukları ülkelerden sosyal yardımlar almaktadırlar. Bu yardımların koşulu da belli bir seviyenin altında gelir veya malvarlığının olmasıdır. Finansal hesap bilgilerinin ilgili ülkelerle paylaşılması sonrasında, bu ülkelerin paylaşılan bilgilerden yola çıkarak gurbetçilere verdiği sosyal yardımları kesme, belki de geri isteme riski bulunmaktadır. (Hak etmediği halde bilgi gizleyerek sosyal yardım almanın etik değerlendirmesini yazımın kapsamı dışında bırakıyorum.) Böyle bir durumda, ilgili devletin vergi idaresinin vergisel amaçlı aldığı bilgiyi diğer kamu otoriteleriyle paylaşması ve sosyal yardımları kesmesi gibi aksiyonlar alması halinde gurbetçilerin neler yapabileceği konusunda ilgili ülkelerde uzman hukukçulardan destek almalarını tavsiye ederim.

Sözün özü: Parası çok olan, saklayacak yer ararmış.

Dipnot:

¹https://www.gib.gov.tr/sites/default/files/uluslararasi_mevzuat/Finansal_Hesap_Bilgilerinin_Rehberi.pdf


Kaynak: Dr. Numan Emre ERGİN, Avukat, YMM, E. Hesap Uzmanı. İçerik, Sayın Numan Emre ERGİN’in Dunya.com’daki Perspektif isimi köşesinden Yazarın ve Dunya.com’un sahibi olan şirketin özel izni ile yayınlanmıştır. Yazının tüm hakları ve sorumluluğu yazara ve Dunya.com’a aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


YAZARIN DİĞER YAZILARI

Vergiye uyumlu mükellefler cezalandırılıyor mu? (07.09.2020)
Binek otomobilde ÖTV artışı, özel okul ücretlerinde KDV indirimi (02.09.2020)
Transfer fiyatlandırması raporlamasında yeni dönem (31.08.2020)
KDV ve iş yeri kira stopaj oranı indiriminde son durum (27.08.2020)
İkinci el motorlu taşıt satışında yeni dönem (24.08.2020)
Maliyeden bayram hediyesi: KDV ve stopaj indirimi, ama kime? (21.08.2020)
Ar-Ge teşviğinde vergi indirimi kısıtlanıyor mu (17.08.2020)
Spor kulüplerinin yeni sporcu sözleşmelerindeki vergisel riski  (10.08.2020)
Uçtu uçtu altın uçtu! Ya vergisi? (07.08.2020)
Anayasa Mahkemesi’nin VTR kararı (30.7.2020)
Erken seçim, aday tartışmaları ve cumhurbaşkanı seçimindeki Anayasal boşluk
(27.7.2020)
Yurt dışındaki taşınmaz ve iştirak satışları vergiden istisna mı? (25.7.2020)
Gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası – 3 (22.7.2020)
Gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası – 2 (17.7.2020)
Mali yapıyı güçlendirmede vergisel bir teşvik: gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası (16.7.2020)
Sezonluk ev kiralayanlar: Vergi sürpriziyle karşılaşmayın! (13.7.2020)
Pandemi, maliye politikası ve vergi barışı
Şirket kuruluşunda sicilde imza zorunluluğu değiştirilmelidir.
Köprüden önce son çıkış: Varlık Barışı
Kamu özel iş birliğine şeffaf bir alternatif: Altyapı Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı
Gayrimenkul yatırımında avantajlı bir yöntem: Gayrimenkul Yatırım Fonu
Gayrimenkulde rant vergisi
Gayrimenkul piyasası hareketleniyor ama vergiye dikkat!
KVKK kararlarının yargı denetimi
Kişisel verilerin korunması ve ateş ölçümü
İnternetten otomobil satanların dikkatine
Makam aracı sadece özel sektörde mi ücrettir?
Makam aracı ücret midir?
Şirket araçlarına vergi ayarı
ABD’nin dijital hizmet vergisi misillemesi ve Türkiye
Sanat ve icat vergisi
Altın: Elma dersem çık, armut dersem çıkma!
]]>
https://www.muhasebenews.com/maliye-yurt-disinda-parasi-olanlarin-pesinde-ya-gurbetciler/feed/ 0
Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmalarında Yer Alan Karşılıklı Anlaşma Usulüne İlişkin Rehber Güncellendi. https://www.muhasebenews.com/cifte-vergilendirmeyi-onleme-anlasmalarinda-yer-alan-karsilikli-anlasma-usulune-iliskin-rehber-guncellendi/ https://www.muhasebenews.com/cifte-vergilendirmeyi-onleme-anlasmalarinda-yer-alan-karsilikli-anlasma-usulune-iliskin-rehber-guncellendi/#respond Fri, 18 Oct 2019 09:42:01 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=69194 GİB Duyuru 17 Ekim 2019

Ülkemizin taraf olduğu çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarının karşılıklı anlaşma usulü maddesinin uygulanmasına ilişkin Başkanlığımız internet sitesinde “Uluslararası Mevzuat” bölümünde yayımlanmakta olan “Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmalarında Yer Alan Karşılıklı Anlaşma Usulüne İlişkin Rehber” güncellenerek İngilizce versiyonu ile birlikte Başkanlığımız internet sitesinin aynı bölümünde yayımlanmıştır.

Diğer taraftan, Ülkemizin taraf olduğu çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarının karşılıklı anlaşma usulü maddelerinde yer alan sürelere ilişkin tablolar Başkanlığımız internet sitesinde “Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmalarında Yer Alan Karşılıklı Anlaşma Usulüne İlişkin Rehber”in altında yayımlanmıştır.

Söz konusu rehbere ve tablolara ulaşmak için tıklayınız.



Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/cifte-vergilendirmeyi-onleme-anlasmalarinda-yer-alan-karsilikli-anlasma-usulune-iliskin-rehber-guncellendi/feed/ 0
Yurt Dışı Firmadan Alınan Hizmet Karşılığında Yapılan Ödemeler Üzerinden Kurumlar Vergisi Kesintisi Yapılır mı? https://www.muhasebenews.com/yurt-disi-firmadan-alinan-hizmet-karsiliginda-yapilan-odemeler-uzerinden-kurumlar-vergisi-kesintisi-yapilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/yurt-disi-firmadan-alinan-hizmet-karsiliginda-yapilan-odemeler-uzerinden-kurumlar-vergisi-kesintisi-yapilir-mi/#respond Sat, 19 May 2018 10:00:18 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=17481 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Yurt dışında mukim firmalardan alınan hizmetler karşılığında yapılan ödemelerden tevkifat yapılıp yapılmayacağı
İlgi: 20.11.2013 tarihli özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Bölge Müdürlüğünüz doğal gaz istasyonlarında doğal gaz iletiminde kullanılan gaz tribünlerinin üretim yerine göre, bakım-onarım için Almanya, Ukrayna, İngiltere, Rusya ve A.B.D. de yerleşik üretici firmaların fabrikalarına gönderildiği, ihtiyaç halinde yedek malzemeler de kullanılarak üretim fabrikasında “bakım- onarım” çalışması tamamlandıktan sonra, daha önce Türkiye’de kurulu olduğu istasyonlarınıza anılan firma elemanlarınca da montaj işleminin yapılabildiği, “Bakım-onarım-montaj” , “Bakım- onarım”, “Montaj” sözleşmelerinin, doğal gaz tribünlerinin bakım-onarımından sonra, tarafınıza teslimi ve işletmeye alınması ile başlayan, belirli süreli garanti kapsamında her üç usulde de imzalanabildiği belirtilerek, gaz tribünleri için alınan bakım-onarım hizmetine ait söz konusu sözleşmelerine istinaden yapılan ödemelerden Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları hükümleri de dikkate alınarak tevkifat yapılıp yapılmayacağı konusunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNA GÖRE

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3’üncü maddesinin ikinci fıkrasında, Kanunun birinci maddesinde sayılı kurumların kanuni ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye’ de bulunmayanların sadece Türkiye’ de elde ettikleri kazançları üzerinden dar mükellefiyet esasında vergilendirileceği hükme bağlanmış ve üçüncü fıkrasında da dar mükellefiyette kurum kazancını oluşturan kazanç ve iratlar bentler halinde sayılmıştır.

Aynı Kanunun 30’uncu maddesinde, dar mükellefiyete tabi kurumların maddede bentler halinde sayılan kazanç ve iratlar üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dâhil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükmüne yer verilmiş olup, maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde serbest meslek kazançlarından, ikinci fıkrasında ise ticari veya zirai kazanca dâhil olup olmadığına bakılmaksızın telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret unvanı, marka ve benzeri gayrimaddi hakların satışı, devir ve temliki karşılığında nakden veya hesaben ödenen veya tahakkuk ettirilen bedeller üzerinden kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmıştır. Vergi kesintisi oranları, 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca 03.02.2009 tarihinden itibaren petrol arama faaliyetleri dolayısıyla sağlanacak kazançlarda %5, diğer serbest meslek kazançlarında %20, gayrimaddi hak bedeli ödemelerinde de %20 olarak belirlenmiştir.

ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMALARINA GÖRE

Türkiye Cumhuriyeti – Birleşik Krallık arasında imzalanan Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması 01.01.1989, Türkiye Cumhuriyeti – ABD Hükümeti arasında imzalanan Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması 01.01.1998, Türkiye Cumhuriyeti – Almanya Federal Cumhuriyeti arasında imzalanan Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması 01.01.2011, Türkiye Cumhuriyeti – Ukrayna Hükümeti arasında imzalanan Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması 01.01.1999, Türkiye Cumhuriyeti – Rusya Federasyonu arasında imzalanan Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması ise 01.01.2000 tarihlerinden itibaren uygulanmaktadır.

Doğal gaz istasyonlarında doğal gaz iletiminde kullanılan gaz tribünlerinin üretim yerlerine göre bakım-onarım için Almanya, Ukrayna, İngiltere, Rusya ve ABD de yerleşik üretici firmaların fabrikalarına gönderilmesi, bu çalışma tamamlandıktan sonra daha önce Türkiye’de kurulu olduğu istasyonlara anılan firma elemanlarınca montaj işleminin yapılmasını içeren “Bakım-onarım-montaj” , “Bakım-onarım”, “Montaj” sözleşmelerine istinaden alınan hizmetlerin serbest meslek kazancı niteliğinde kabul edilmesi gerekmektedir. Buna göre söz konusu hizmetlerin İngiltere, ABD ve Ukrayna ÇVÖ Anlaşmalarının “Serbest Meslek Faaliyetleri” başlıklı 14’üncü maddeleri kapsamında, Almanya ve Rusya ÇVÖ Anlaşmalarının serbest meslek faaliyetlerini düzenleyen 14’üncü maddeleri yalnızca gerçek kişilere yönelik olarak düzenlenmiş olduğundan söz konusu anlaşmaların sırasıyla “İşyeri” ve “Ticari Kazançlar” başlıklı 5 ve 7’inci maddeleri kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.

İngiltere, ABD ve Ukrayna ÇVÖ Anlaşmalarının “Serbest Meslek Faaliyetleri” başlıklı 14’üncü maddeleri kapsamında, anılan ülke mukimi firmaların Türkiye dışında icra edeceği serbest meslek faaliyetleri dolayısıyla elde edecekleri gelirleri vergileme hakkı yalnızca bu ülkelere aittir. Eğer bu faaliyetler İngiltere ve ABD mukimi firmalar tarafından Türkiye’de herhangi bir kesintisiz 12 aylık dönemde toplam 183 günü aşarsa veya anılan ülke mukimi firmalar bu faaliyeti icra etmek üzere Türkiye’de bir işyerine sahip olursa Türkiye’nin bu gelirleri iç mevzuatımız hükümleri çerçevesinde vergileme hakkı bulunmaktadır. Ukrayna mukimi firmadan alınan serbest meslek hizmetleri kapsamında elde edilen gelirin vergilendirilebilmesi için Türkiye’de bulunan bir işyeri vasıtasıyla elde edilmesi durumunda bu işyerine atfedilen gelirle sınırlı olmak üzere vergileme hakkı Türkiye’ye ait olacaktır. Ukrayna ÇVÖ Anlaşması’nın 5’inci maddesinde hangi hallerde diğer devlette bir işyeri oluşacağı ve oluşmayacağı açıkça belirtilmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti – Almanya Federal Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti -Rusya Federasyonu arasındaki ÇVÖ Anlaşmalarının 7’inci maddesinin 1’inci fıkraları uyarınca Almanya ve Rusya mukimi şirketin Türkiye’de, ilgili Anlaşmaların “İşyeri”ne ilişkin 5’inci maddesi kapsamında bir işyerine sahip olmaksızın elde edeceği geliri vergileme hakkı Almanya’ya ve Rusya’ya aittir. Söz konusu gelirin Türkiye’de bulunan bir işyeri vasıtasıyla elde edilmesi durumunda ise bu işyerine atfedilen gelirle sınırlı olmak üzere vergileme hakkı Türkiye’ye ait olacaktır. Anlaşmaların 5’inci maddesinde hangi hallerde diğer devlette bir işyeri oluşacağı ve oluşmayacağı açıkça belirtilmiştir.

Bu itibarla Bölge Müdürlüğünüzce gaz tribünlerinin üretim yerlerine göre yurtdışına gönderilmek suretiyle yurtdışında mukim firmalardan almış olduğu serbest meslek hizmetleri nedeniyle bu firmaların elde ettiği geliri Türkiye’nin vergileme hakkı bulunmadığından, söz konusu hizmet bedeli üzerinden de tevkifat yapılmayacaktır.

İngiltere ve ABD mukimi teşebbüslerin Türkiye’de icra edecekleri serbest meslek faaliyetleri, bu teşebbüslerin personelleri vasıtasıyla Türkiye’de yapacakları serbest meslek faaliyetlerini ifade etmektedir. Faaliyetlerin Türkiye’de icra edilmesi durumunda, yaptıkları serbest meslek ödemeleri üzerinden vergi tevkifatı yapmak zorunda olan vergi sorumluları, tevkifat yükümlülüğünün doğduğu sırada, istihkak sahibi teşebbüsün faaliyet icrası amacıyla Türkiye’de herhangi bir kesintisiz 12 aylık dönemde toplam 183 günü (Almanya Anlaşması için altı ayı) aşan bir süre kalıp kalmama durumunu bilemeyeceğinden söz konusu ödemeler üzerinden vergi tevkifatını yapmak durumundadırlar.

Kendilerine yapılan ödemelerden vergi tevkifatı yapılan teşebbüsler Anlaşma hükümleri çerçevesinde bu ödemelerin Türkiye’de vergilendirilmemesinin gerektiği durumlarda, bizzat veya vekilleri vasıtasıyla, tevkif edilen vergilerin iadesi için ilgili vergi dairesine başvurabileceklerdir.

İngiltere ve ABD mukimi firmaların Türkiye’de serbest meslek icrası için kaldığı sürenin ilgili Anlaşma maddesine göre herhangi bir kesintisiz 12 aylık dönemde toplam 183 günü veya 6 ayı aşıp aşmadığının tespitinde; Türkiye’de birden fazla teşebbüse serbest meslek faaliyeti sunuluyorsa bu faaliyetlerin tamamı ve hizmetin Türkiye’ye gönderilen birden fazla personel vasıtasıyla icra edildiği durumda, bunların Türkiye’de toplam kalma süreleri dikkate alınacaktır.

Diğer taraftan, söz konusu hizmetler kapsamında İngiltere, ABD, Ukrayna Almanya ve Rusya’dan gönderilecek personelin elde ettiği ücret gelirlerinin vergilendirilmesi konusunun ise ilgili Anlaşmaların 15 inci maddeleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Buna göre İngiltere, ABD, Ukrayna Almanya ve Rusya mukimi firmaların personelinin, söz konusu hizmetler karşılığında elde edecekleri ücretlerin Türkiye’de vergilendirilmesi için anılan maddenin 2’nci fıkrasında belirtilen koşullardan en az birinin ihlal edilmesi gerekmektedir. Bu üç şartın topluca gerçekleştiği durumda ise vergileme ilgili ülkede yapılacaktır. Bununla birlikte, Türkiye – Almanya Anlaşmasına ek Protokol’ün bir örneği ekli 6’ncı maddesinde belirtilen koşulların gerçekleşmesi halinde ise Almanya Anlaşmasının 15’inci maddesinin 2’nci fıkrasının uygulanmayacağı açıktır.

Yukarıda belirtilen ülkelerde mukim şirketlerin veya ücret erbabının ilgili Anlaşma hükümleri çerçevesinde Türkiye’de vergi ödemeleri durumunda söz konusu vergiler söz konusu Anlaşmaların “Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi” başlıklı maddeleri çerçevesinde duruma göre istisna veya mahsup edilecektir.

Anlaşma hükümlerinin iç mevzuata göre değişiklik getirdiği durumlarda, Anlaşma hükümlerinden yararlanabilmek için söz konusu İngiltere, ABD, Almanya, Rusya ve Ukrayna mukimi şirketlerin ve ücret erbaplarının bu ülkelerde tam mükellef olduğunun ve tüm dünya kazançları üzerinden bu ülkelerde vergilendirildiğinin yetkili makamlarından alınacak bir belge ile kanıtlanması ve bu belgenin aslı ile noterce veya bu ülkelerdeki Türk Konsolosluklarınca tasdik edilen Türkçe tercümesinin bir örneğinin vergi sorumlularına veya ilgili vergi dairesine ibraz edilmesi gerekmektedir.

Kaynak: Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı
29 Mayıs 2014 Tarih ve 38418978-125[30-13/19]-532 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/yurt-disi-firmadan-alinan-hizmet-karsiliginda-yapilan-odemeler-uzerinden-kurumlar-vergisi-kesintisi-yapilir-mi/feed/ 0
ÇVÖ Anlaşmalarında Serbest Meslek Faaliyetinin İcra Edildiği Yere Göre Vergilendirme Yetkisi Kimdedir? https://www.muhasebenews.com/cvo-anlasmalarinda-serbest-meslek-faaliyetinin-icra-edildigi-yere-gore-vergilendirme-yetkisi-kimdedir/ https://www.muhasebenews.com/cvo-anlasmalarinda-serbest-meslek-faaliyetinin-icra-edildigi-yere-gore-vergilendirme-yetkisi-kimdedir/#respond Tue, 10 Apr 2018 15:30:47 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=22707 1-ÇVÖ (ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMALARI) KAPSAMINDAKİ SERBEST MESLEK HİZMET ALIMINDA VERGİ HANGİ ÜLKEDE ÖDENECEKTİR?
ÇVÖ Anlaşmalarına taraf olan diğer ülke mukimlerinin serbest meslek veya benzer nitelikteki diğer faaliyetlerinin kaynak ülke olarak Türkiye’de vergilendirilebilmesi diğer bir ifade ile Türkiye’nin vergilendirme yetkisinin oluşması için bu faaliyetlerin Türkiye’de ilgili anlaşmada öngörülen belirli unsurlara bağlı şekilde icra edilmesi gerekmektedir.

Genel kural olarak, ÇVÖ Anlaşmalarına taraf olan diğer ülke mukimi bir kişinin, ülkemize sunulmakla birlikte Türkiye’ye gelmeksizin icra edeceği serbest meslek veya benzer nitelikteki diğer faaliyetleri dolayısıyla elde edeceği gelirleri vergileme hakkı ÇVÖ Anlaşması uyarınca yalnızca diğer (mukim olunan) ülkeye bırakılmaktadır.

Dolayısıyla, Türkiye dışında icra edilen bu tür faaliyetler için yapılan ödemeler üzerinden Türkiye’de bir vergilendirme yapılmayacaktır.

Örnek olarak diğer ülke mukiminin serbest meslek faaliyeti kapsamındaki deney ve test hizmetlerini Türkiye’ye gelmeksizin mukim olduğu ülkede vermesi durumunda söz konusu faaliyet karşılığında kendisine yapılan ödemeler üzerinden Türkiye’nin vergilendirme yetkisi bulunmayacağından, bu ödemelerden herhangi bir vergi kesintisi yapılması da gündeme gelmeyecektir.

Benzer şekilde, diğer ülke mukimi tarafından Türkiye mukimine sunulan sinema filmi, televizyon dizisi ve belgesel programlarına ilişkin dublaja ön hazırlık ile dublaj ve miksaj hizmetinin Türkiye’ye gelinmeksizin diğer ülkede icra edilmesi durumunda, serbest meslek faaliyeti dolayısıyla elde edilecek gelirleri vergileme hakkı yalnızca mukim ülkeye ait olacaktır.

Bu kapsamda yapılan ödemelerden tevkifat da yapılmayacaktır. 

2-ÇVÖ ANLAŞMALARI HÜKÜMLERİNE GÖRE SERBEST MESLEK FAALİYETİ NE ANLAMA GELMEKTEDİR?
Anlaşmalarımızın büyük bir kısmında serbest meslek faaliyetinin ne anlama geldiği 14 üncü maddede açıklığa kavuşturulmuş olup, bu kapsamda doktorların, avukatların, mühendislerin, mimarların, diş hekimlerinin ve muhasebecilerin bağımsız faaliyetlerinin yanı sıra, özellikle bağımsız olarak yürütülen bilimsel, edebi, artistik, eğitici veya öğretici faaliyetler serbest meslek faaliyeti olarak değerlendirilmiştir. Bu yönüyle tanım iç mevzuatımızdaki serbest meslek faaliyeti tanımı ile benzerlik taşımaktadır.

Ancak bu türden bir tanıma yer verilmeyen anlaşmalarda ise serbest meslek faaliyeti, bu anlaşmaların “Genel Tanımlar”a ilişkin 3’üncü maddesinin ikinci fıkrasında, Anlaşmada tanımlanmamış herhangi bir terimin, metin aksini gerektirmedikçe, bu Anlaşmanın uygulandığı vergilerin amaçları bakımından, o tarihte bu Devletin mevzuatında öngörülen anlamı taşıyacağı hüküm altına alındığı için iç mevzuatımızda düzenlendiği şekliyle anlaşılacaktır.

***Sanatçı ve sporcuların icra ettikleri faaliyetlerden elde ettikleri kazançların vergilendirilmesi anlaşmaların ayrı bir maddesinde düzenlendiğinden, bu faaliyetlerden elde edilen gelirler anlaşmaların ilgili maddesine göre vergilendirilecektir.

Kaynak: Gelir İdaresi Başkanlığı Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması Hk. Tebliğ

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/cvo-anlasmalarinda-serbest-meslek-faaliyetinin-icra-edildigi-yere-gore-vergilendirme-yetkisi-kimdedir/feed/ 0
Proje Kapsamında Yurt Dışına Verilen Danışmanlık Hizmeti Ödemeleri Üzerinden Vergi Tevkifatı Yapılabilir mi? https://www.muhasebenews.com/proje-kapsaminda-yurt-disina-verilen-danismanlik-hizmeti-odemeleri-uzerinden-vergi-tevkifati-yapilabilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/proje-kapsaminda-yurt-disina-verilen-danismanlik-hizmeti-odemeleri-uzerinden-vergi-tevkifati-yapilabilir-mi/#respond Tue, 21 Nov 2017 14:30:55 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=17660 (GİB – ÖZELGE)

Konu: BTC Boru Hattı Projesi kapsamında verilen toprak analizi ve danışmanlığı hizmetinin vergi mevzuatı karşısındaki durumu.

İlgide kayıtlı özelge talep formu ve ek dilekçenizde, İngiltere mukimi şirketinizin Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı Projesi kapsamında … Türkiye Şubesine Türkiye’de toprak analizi ve danışmanlığı hizmeti verdiği, bu faaliyet kapsamında İngiltere mukimi şirketin merkez personelinin çeşitli tarihlerde Türkiye’ye geldiği ve uzun süreler kaldığı, şirketinizin İstanbul Şubesinin hiçbir şekilde müdahil olmadığı ancak bazı durumlarda görevlendirilebileceğiniz, hizmet ifası ve sonrası tüm aşamaların merkez tarafından yürütüldüğü, söz konusu faaliyet için üst yüklenici tarafından yapılacak ödemenin yaklaşık 300.000 İngiliz Sterlini olacağı belirtilerek, İngiltere mukimi şirketinizin merkezi personeli vasıtasıyla gerçekleştirilen Türkiye’deki faaliyetinin vergiye tabi olup olmayacağı, bu faaliyetlerden elde edilen gelirlerin şubeniz ile ilişkilendirilip ilişkilendirilmeyeceği ile verilen hizmet karşılığı elde edilecek gelirin Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile MEP İştirakçileri arasında imzalanan Ev Sahibi Hükümet Anlaşması’nın 9.3 üncü maddesi kapsamında vergiye tabi olup olmayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNA GÖRE

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6’ncı maddesinin birinci fıkrasında, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı; ikinci fıkrasında, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı ifade edilmiştir.

Aynı Kanununun “Tam ve dar mükellefiyet” başlıklı 3’üncü maddesinin ikinci fıkrasında, dar mükellefiyete ilişkin olarak, Kanunun 1’inci maddesinde sayılı kurumlardan kanunî ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye’de bulunmayanların, sadece Türkiye’de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirilecekleri hükme bağlanmış, dar mükellefiyet mevzuuna giren kurum kazançları aynı maddenin üçüncü fıkrasında bentler halinde belirtilmiş olup, söz konusu fıkranın (a) bendinde Türkiye’de işyeri olan veya daimi temsilci bulunduran yabancı kurumlar tarafından bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtasıyla yapılan işlerden elde edilen ticari kazançlar, (c) bendinde Türkiye’de elde edilen serbest meslek kazançları sayılmıştır.

Diğer taraftan, Kurumlar Vergisi Kanununun 30’uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde dar mükellefiyete tabi kurumların Türkiye’de elde ettikleri serbest meslek kazançları üzerinden vergi kesintisi yapılması öngörülmüş olup, bahse konu vergi kesintisi oranı 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca 03.02.2009 tarihinden itibaren; petrol arama faaliyetleri dolayısıyla sağlanacak kazançlarda %5, diğer serbest meslek kazançlarında %20 olarak belirlenmiş olup aynı maddenin altıncı fıkrasında da yıllık veya özel beyanname veren dar mükellef kurumların, indirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazancından, hesaplanan kurumlar vergisi düşüldükten sonra kalan kısımdan ana merkeze aktardıkları tutar üzerinden, kurum bünyesinde %15 (2009/14593 sayılı BKK ile) oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükmüne yer verilmiştir.

İKİLİ VE ÇOK TARAFLI ANLAŞMALARA GÖRE

4585 sayılı Kanun ile onaylanması uygun bulunan “Türkiye Cumhuriyeti, Azerbaycan Cumhuriyeti ve Gürcistan Arasında Petrolün Azerbaycan Cumhuriyeti, Gürcistan ve Türkiye Cumhuriyeti Ülkeleri Üzerinden, Bakü-Tiflis-Ceyhan Ana İhraç Boru Hattı Yoluyla Taşınmasına İlişkin Anlaşma”nın 2 numaralı eki olan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve MEP İştirakçileri Arasında Ev Sahibi Hükümet Anlaşması”nda vergilemeye ilişkin düzenlemeler “Vergiler” başlıklı 9’uncu maddesinde yer almaktadır.

Ayrıca, Ev Sahibi Hükümet Anlaşması’nın “Belirli Tanımlar” başlıklı 1 numaralı ekinde aşağıdaki tanımlamalara da yer verilmiştir.

“MEP Faaliyetleri”, MEP sistemiyle ilgili veya ondan kaynaklanan, değerlendirme, geliştirme, tasarım, edinim, inşaat, tesis, finansman, sigortalama, mülkiyet, işletim (MEP iştirakçileri ve taşıtıcılar tarafından tesisler yoluyla petrolün taşınması dahil), onarım, değiştirme, bakım, kapasite artımı, büyütme (ikincil tesisler dahil) ve koruma ile doğrudan ya da dolaylı ilişki içinde olan, ülke içinde (Proje Faaliyetleri olarak) veya ülke dışındaki faaliyetlerin tümü anlamına gelir.

“Müteahhit” doğrudan ya da dolaylı olarak, MEP iştirakçilerinin veya bağlı kuruluşlarının tamamına veya herhangi birinin faydasına MEP sistemiyle ilgili mal, iş, hizmet ya da teknoloji sağlayan herhangi bir kişi ve bu kişinin halefleri ve izin verilen devralanları anlamındadır. Kavram, böyle mal, iş, hizmet ya da teknoloji sağlayan bir menfaat sahibini, MEP İştirakçisinin bağlı kuruluşunu, taşıyıcıyı veya işletme şirketini de içerir, fakat MEP iştirakçisini içermez. Kavram, başka bir kişinin çalışanı olarak rol oynayan bir gerçek kişiyi içermez.

“Yabancı Müteahhit” bir sözleşme veya anlaşmaya göre mallar, işler, hizmetler veya teknoloji sağlayan ve (i) Devletin vatandaşı olmayan gerçek bir kişi, veya (ii) bir Yabancı Kuruluş olan Müteahhit demektir.

“Yabancı Kuruluş” (i), Ülke dışında şirketleşmiş veya yasal olarak kurulmuş veya teşkil edilmiş olan ve (ii) (a) iş faaliyetlerinin tümü veya büyük bir kısmını Ülke içinde gerçekleştirmeyen veya (b) genel yönetim hizmetlerinin tamamı veya önemli bir kısmını Ülke içindeki faaliyetleri oluşturmayan bir Kuruluş demektir.

“İlk Kademe Alt Müteahhit”, tüm MEP iştirakçileri veya herhangi bir MEP iştirakçisi, bir inşaat müteahhidi, bir İşletme şirketi veya bire bir müteahhitle bir sözleşme veya anlaşma çerçevesinde MEP faaliyetlerine ilişkin mallar, işler, hizmetler veya teknoloji tedarik eden (Bire Bir Müteahhit dışında) herhangi bir Müteahhit demektir.

“Esas Alt Müteahhit” İnşaat Müteahhidinin, Bire Bir Müteahhidinin, MEP İştirakçilerinin tümü veya bazılarının veya bir İstisnai İşletme Şirketinin doğrudan veya dolaylı olarak Müteahhidi olan bir Birinci veya İkinci Kademe Alt- Müteahhit demektir.

Bu kapsamda, İlk Kademe ve İkinci Kademe Alt Müteahhitlerin Ev Sahibi Hükümet Anlaşması’nın 9.3.(iii) maddesinde yer alan vergi muafiyetlerinden yararlanabilmesi için, MEP Faaliyetlerine ilişkin işler veya hizmetleri (işler veya hizmetlerle birlikte sunulan mallar ve teknoloji dahil) Esas Alt Müteahhit sıfatıyla sağlamaları gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca; sağlanacak iş veya hizmetin belirli bir parasal büyüklüğü aşması şartı da aranmakta olup, bu parasal tutara ilişkin olarak ise, iş ve hizmetlerin niteliğine ve kime taahhüt edildiğine göre iki ayrı belirleme söz konusudur.

Doğrudan veya dolaylı olarak İnşaat Müteahhidine taahhütte bulunan bir İlk Kademe veya İkinci Kademe Alt Müteahhit söz konusu ise yapılan ödeme tutarının iki yüz elli bin Amerikan Dolarına (250.000 USD) eşit ya da daha yüksek olması gerekmektedir.

İlk Kademe veya İkinci Kademe Alt Müteahhitlerce, doğrudan veya dolaylı olarak İstisnai İşletme Şirketi veya MEP İştirakçilerinin herhangi birisine taahhütte bulunulması durumunda ise;

-“İnşaat faaliyetleri” olarak tanımlanan, Tesislerin tasarım, inşaat, tesis, genişletme, büyütme, bağlantı, tadilat, tahliye veya terk edilmesine ilişkin faaliyetlerle ilgili olarak yapılan ödeme tutarının iki yüz elli bin Amerikan Dolarına (250.000 USD) (veya sözleşme veya anlaşmanın yapıldığı sırada geçerli piyasa döviz kurları üzerinden diğer dövizlerde buna eşit bedel) eşit veya daha yüksek,

-Yukarıda tanımlanan inşaat faaliyetleri dışındaki faaliyetlere ilişkin olarak yapılan ödeme tutarının ise yüz bin Amerikan Dolarına (100.000 USD) (veya sözleşme veya anlaşmanın yapıldığı sırada geçerli piyasa döviz kurları üzerinden diğer dövizlerde buna eşit bedel) eşit veya daha yüksek olması gerekmektedir.

Şirketinizin … Türkiye Şubesi ile imzaladığı ve konu için önem arz eden sözleşme incelenmiş, ancak sözleşmede herhangi bir sözleşme tutarı tespit edilememiştir. Bu durumda sözleşme tutarının Anlaşma’nın 9.3(iii) nolu maddesinde sayılan parasal sınırları aşması halinde, Yabancı Müteahhit statüsünde olan İlk Kademe Alt Müteahhit şirket, kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanacaktır.

Diğer taraftan, sözleşmede yukarıda sayılan parasal koşulların sağlanmaması halinde Şirketinizin Türkiye’deki faaliyetlerinin aşağıdaki şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir.

Ev Sahibi Hükümet Anlaşması’nın 9.3(iv) nolu maddesinde; Yabancı Müteahhitlerin MEP Faaliyetleri çerçevesinde gerçekleştirdikleri ve hep birlikte “Hariç Tutulan Hizmetler” olarak adlandırılan faaliyetlere ilişkin olarak üzerlerine vergi konulması veya kendilerine yapılan ödemelerden kesinti yapılmasının söz konusu olmayacağı hüküm altına alınmıştır.

“Hariç Tutulan Hizmetler” aynı maddede açıklandığı üzere;
-Ülke dışında gerçekleştirilen işler veya hizmetler,
-Yabancı Müteahhit tarafından yapılan gider veya harcamaların ödenmesi,
-Bir yıl sırasında yüz seksen üç (183) günü aşmayan ve bir yabancı Müteahhidinin Ülke içindeki bir bürosundan kaynaklanmayan işler veya hizmetler,
-Çifte Vergilendirme Anlaşması hükümleri uyarınca (“Hariç tutulan Hizmetler” ile birlikte) Vergiden muaf olan gelir veya ödemelere ilişkin olarak bir Yabancı Müteahhide MEP Faaliyetleri uyarınca yapılan ödemeler
olarak tanımlanmıştır.

Buna göre, bahse konu sözleşmenin incelenmesinden, toprak analizi ve danışmanlık hizmetinin Türkiye’de gerçekleştirilmesi ve sözleşme süresinin 183 günden fazla olması sebebiyle Şirketinizin Ev Sahibi Hükümet Anlaşması’nın 9.3.(iv) nolu maddesindeki koşulları sağlayamadığı anlaşılmaktadır.

Diğer taraftan, anılan Anlaşma’nın 9.3.(vi) nolu maddesinde, Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmalarında yer alan hükümler saklı kalmak kaydıyla, bir yabancı Müteahhidin, Ev Sahibi Hükümet Anlaşması’nın 9.3.(iii) veya (iv) nolu bentleri uyarınca muafiyetlerden yararlanamıyorsa herhangi bir vergilendirilebilir geliri üzerinden toplam %25 oranını aşmamak üzere Türk Hukuku uyarınca kurumlar veya gelir vergisi mükellefiyeti söz konusu olacağı belirtilmiştir.

Bu nedenle, Şirketinizin vergilendirilmesi hususunun Ev Sahibi Hükümet Anlaşması kapsamında öncelikli olarak Türkiye ile İngiltere arasında imzalanan Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması’nın 14.2’nci maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.

Söz konu maddede;
“2. Bir Akit Devlet teşebbüsünün serbest meslek faaliyetleri veya benzer nitelikteki diğer faaliyetler dolayısıyla elde ettiği gelir, yalnız ilk bahsedilen Devlette vergilendirilebilecektir. Bununla beraber, eğer bu faaliyetler diğer Devlette icra edilirse ve eğer:

(a) Teşebbüs, bu faaliyetleri icra etmek üzere bu diğer Devlette bir işyerine sahip olursa veya
(b) Faaliyetlerin icra edildiği süre veya süreler, herhangi bir kesintisiz 12 aylık dönemde toplam 183 günü aşarsa,
söz konusu gelir, aynı zamanda bu diğer Akit Devlette de vergilendirilebilir.

Böyle bir durumda olayına göre, ya yalnızca söz konusu işyerine atfedilebilen gelir, ya da yalnızca bu diğer Devlette icra edilen faaliyetlere atfedilebilen gelir, bu diğer Devlette vergilendirilebilir. Her iki durumda da bu teşebbüs, söz konusu gelir dolayısıyla bu diğer Akit Devlette bu Anlaşmanın 7’nci Maddesi hükümlerine göre vergilendirilmeyi, yani söz konusu gelir bu diğer Devlette bulunan işyerine atfedilebilirmiş gibi vergilendirilmeyi tercih edebilir. Bu tercih bu diğer Devletin söz konusu gelir üzerinden tevkifat suretiyle vergi alma hakkını etkilemeyecektir.”
hükmü yer almaktadır.

Dolayısıyla, İngiltere mukimi teşebbüslerin Türkiye’de icra edecekleri serbest meslek faaliyeti, bu teşebbüslerin personelleri vasıtasıyla Türkiye’de yapacakları serbest meslek faaliyetini ifade etmektedir. Faaliyetin Türkiye’de icra edilmesi durumunda, yaptıkları serbest meslek ödemeleri üzerinden vergi kesintisi yapmak zorunda olan vergi sorumluları, tevkifat yükümlülüğünün doğduğu sırada, istihkak sahibi teşebbüsün faaliyet icrası amacıyla Türkiye’de herhangi bir kesintisiz 12 aylık dönemde toplam 183 günü aşan bir süre kalıp kalmama durumunu bilemeyeceğinden, söz konusu ödemeler üzerinden vergi tevkifatı yapmak zorundadırlar.

Öte yandan, kendilerine yapılan ödemelerden vergi tevkifatı yapılan teşebbüsler, Anlaşma hükümleri çerçevesinde bu ödemelerin Türkiye’de vergilendirilmemesinin gerektiği durumlarda, bizzat veya vekilleri vasıtasıyla, tevkif edilen vergilerin iadesi için ilgili vergi dairesine başvurabileceklerdir.

Kaynak: İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı
18 Nisan 2014 Tarih ve 62030549-125[5-2012/245]-1041 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/proje-kapsaminda-yurt-disina-verilen-danismanlik-hizmeti-odemeleri-uzerinden-vergi-tevkifati-yapilabilir-mi/feed/ 0