anlaşması – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Wed, 06 Dec 2023 06:26:21 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.3 Türkiye’nin sosyal güvenlik anlaşması imzaladığı ülkeler https://www.muhasebenews.com/turkiyenin-sosyal-guvenlik-anlasmasi-imzaladigi-ulkeler/ https://www.muhasebenews.com/turkiyenin-sosyal-guvenlik-anlasmasi-imzaladigi-ulkeler/#respond Wed, 06 Dec 2023 06:26:21 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=147956 Türkiye’nin sgk kapsamında anlaşması olan ülkeleri öğrenmek istiyorum. Özellikle Arabistan ile Türkiye’nin sosyal güvenlik kapsamında anlaşması var mı Yada nereden öğrenebilirim?

T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın aşağıda linki verilen içeriğinden bilgi alabilirsiniz.

Sosyal Güvenlik Anlaşmaları

Sosyal güvenlik anlaşmaları taraf ülkelerin vatandaşları ve çalışanlarının sosyal güvenlik haklarının mütekabiliyet esasları çerçevesinde korunması ve güvence altına alınabilmesi amacıyla akdedilen anlaşmalardır.

Anlaşma hükümlerine göre ülkeler arasında farklılık göstermekle birlikte sosyal güvenlik anlaşmaları yürürlüğe girdiğinde genel olarak;

• Anlaşma kapsamındaki kişilerin sosyal güvenlik hak ve yükümlülükleri bakımından eşit işlem görmelerini sağlar.

• Tarafların mevzuatlarında öngörülen sosyal güvenlik yardımlarına hak kazanılması için, akit taraf devletlerde geçen hizmet sürelerinin birleştirilmesini mümkün kılar.

• Geçici olarak diğer akit tarafta çalışanların, kendi nam ve hesabına çalışan ve diğer akit taraf ülkesinde bulunanların, diplomatik misyon mensuplarının ve devlet hizmeti görmek üzere diğer akit taraf ülkesinde bulunanların tabi olacağı sosyal güvenlik mevzuatı belirlenir ve böylece mükerrer sigortalılık önlenir.

• Aylık veya gelir almakta iken diğer akit taraf ülkesinde ikamet edenlerin aylık ve/veya gelirleri yeni ikamet yerinde de ödenir.

•Geçici olarak bulunma, daimi ikamet veya geçici olarak diğer ülkede çalışma gibi durumlarda bir akit taraf sigortalısının diğer akit taraf ülkesinde sağlık  yardımlarından yararlanmaları mümkün olur.

• Maluliyet aylığı alan ve diğer tarafta ikamet edenlerin tıbbi kontrolleri, ikamet yerinin sosyal güvenlik kuruluşu tarafından yapılır.

Ülkemizin Taraf Olduğu Sosyal Güvenlik Anlaşmaları

•Yurt dışında çalışan vatandaşlarımızın hak ve menfaatlerinin korunmasını teminen bugüne kadar Ülkemiz ile 35 ülke arasında sosyal güvenlik anlaşması imzalanmıştır. 35 ülke ile imzalanan sosyal güvenlik anlaşmalarına ilave olarak Bulgaristan ile 1 Mayıs 1989 tarihinden sonra Türkiye Cumhuriyeti’ne göç etmiş kişilerin, Bulgaristan Cumhuriyeti Kanunlarına göre verilmesi gereken emekli aylıklarının Ülkemizde ödenmesine yönelik olarak Bulgaristan ile sosyal güvenlik alanındaki işbirliği anlaşması imzalanmıştır. 35 ülke ile imzalanan sosyal güvenlik anlaşması ve Bulgaristan ile imzalanan Bulgaristan emekli aylıklarının ödenmesine yönelik işbirliği anlaşması aşağıdadır:

https://www.csgb.gov.tr/uigm/genel-bilgi/sosyal-guvenlik-anlasmalari/

 

 


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/turkiyenin-sosyal-guvenlik-anlasmasi-imzaladigi-ulkeler/feed/ 0
İnşaat (yapım) İşlerinde KDV Tevkifatı Sınırı Nedir? https://www.muhasebenews.com/insaat-yapim-islerinde-kdv-tevkifati-siniri-nedir/ https://www.muhasebenews.com/insaat-yapim-islerinde-kdv-tevkifati-siniri-nedir/#respond Tue, 22 Aug 2023 04:22:45 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=145579 Bir firmayla inşaat yapım anlaşması yapıldığında işçilik ve malzeme faturasının tevkifatlı oluşturulması nasıl olur?

BELİRLENMİŞ ALICILAR ve TÜM KDV MÜKELLEFLERİNE karşı ifa edilen ve KDV dahil bedeli 5 milyon TL ve üzerinde olan yapım işleri ile bu yapım işleriyle birlikte ifa edilen mühendislik-mimarlık ve etüt-proje hizmetlerinde, alıcılar tarafından (4/10) oranında KDV tevkifatı uygulanır.

Projenin genişlemesi, sözleşme bedelinin güncellenmesi ve benzeri nedenlerle iş bedelinin daha sonra 5 milyon TL’yi aşması halinde, bu durumun ortaya çıktığı tarihten itibaren tevkifat uygulanır. 5 Milyonun altındaki faturada tevkifat uygulanmaz.

 


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/insaat-yapim-islerinde-kdv-tevkifati-siniri-nedir/feed/ 0
Libya vatandaşının SGK işe giriş bildirgesinde sigorta kodu ne olacaktır? https://www.muhasebenews.com/libya-vatandasinin-sgk-ise-giris-bildirgesinde-sigorta-kodu-ne-olacaktir/ Tue, 10 Jan 2023 01:20:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=136780 Libya vatandaşının Sgk işe giriş bildirgesinde sigorta kodu: Tüm sigorta kollarımı yoksa U.sözleşmesi olmayan yabancı uyruklu mu seçilmelidir?

Sosyal Güvenlik Kurumunca işe giriş bildirgesi programlarında geçen hafta yapılan değişiklikler sonrasında sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmamış ülke vatandaşları için “0-Tüm Sigorta Kolları (Zorunlu)” seçeneğinin işaretlenmesine izin verilmediğinden, ülkemizle sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmamış ülke vatandaşları için düzenlenecek işe giriş bildirgelerinde sigorta kolu seçeneği “12-U.Söz.Olmayan Yab. Uyrk.Sigortalı” seçeneği işaretlenmelidir.

Uluslararası sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmış ülke vatandaşları için düzenlenecek işe giriş bildirgelerinde ise önceden olduğu gibi “0-Tüm Sigorta Kolları (Zorunlu)” seçeneği işaretlenmelidir.

Bahse konu düzenleme işe giriş bildirgelerinde yapıldığından, Muhtasar ve prim hizmet beyannamesinin düzenlenmesi sırasında yabancı uyruklu sigortalılar için önceden olduğu gibi 1 nolu “Hizmet Akdi İle Tüm Sigorta Kollarına Tabı Çalışanlar (Yabancı Uyruklu Sigortalılar Dahil)” belge türü seçilmelidir. Yabancı uyruklular açısından sözleşme imzalanmış veya imzalanmamış ülke vatandaşı olması işverenin Türkiye’de ödenecek sigorta prim tutarını değiştirmemektedir.

Libya ile sosyal güvenlik anlaşmamız bulunmaktadır.

___________________________

BENZER İÇERİKLER
___________________________

SOSYAL GÜVENLİK SÖZLEŞMELERİ

Yurt Dışında Çalışan Vatandaşlarımızın Sosyal Güvenliğinin Sağlanmasının Yasal Dayanağı nedir?

Anayasamızın “Yabancı Ülkelerde Çalışan Türk Vatandaşları” başlıklı 62 ncı maddesinde Devletin, yabancı ülkelerde çalışan Türk vatandaşlarının sosyal güvenliklerinin sağlanması için gereken tedbirleri alacağına ilişkin düzenlemeye yer verilmiştir.

“Milletlerarası Antlaşmaları Uygun Bulma” başlıklı 90 ıncı maddesinde ise;

– Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve milletlerarası kuruluşlarla yapılacak antlaşmaların onaylanmasının Türkiye Büyük Millet Meclisinin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına ve usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmaların kanun hükmünde olduğu,

– Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamayacağı,

– Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümlerinin esas alınacağı öngörülmüştür.

İşgücü anlaşmalarını takiben, yabancı ülkelere gönderdiğimiz vatandaşlarımız ve bunların bakmakla yükümlü oldukları kimselerin, çalıştıkları ülkede sosyal güvenceye kavuşturulmaları ve o ülkede kazandıkları sosyal güvenlik haklarından Türkiye’de bulundukları sırada da yararlanmalarını sağlamak için vatandaşlarımızı çalıştıran ülkeler ile ülkemiz arasındaki Anayasamızın öngördüğü düzenlemeler çerçevesinde iki taraflı sosyal güvenlik sözleşmeleri imzalanmıştır.

Halen 30 ülke ile yürürlükte bulunan sosyal güvenlik sözleşmeleri, bu sözleşmelerde belirtilen haklardan, sözleşmeyi imzalayan akit tarafların vatandaşları ve bunlara eşit sayılan kimseler ile bunların geçindirmekle yükümlü oldukları aile bireyleri ve ölümleri halinde geride kalanlardan hak sahibi olabilecek kimselerin yararlanabileceğini hükme bağlamıştır.

Sosyal Güvenlik Sözleşmeleri Neleri İçermektedir?

– Her iki akit taraf vatandaşlarının, hak ve yükümlülük bakımından eşit işlem görmesi,

– Bir yardım hakkının doğup doğmadığının saptanmasında, diğer akit taraf ülkesinde geçen sigortalılık sürelerinin birleştirilmesi,

– Hastalık halinde, sigortalının ve aile bireylerinin, diğer akit taraf ülkesinde bulundukları sırada da sağlık yardımlarından yararlanmaları,

– Aile bireylerinin, öteki ülkede otursalar dahi, aile yardımlarından (çocuk paraları ve zamları) yararlanmaları,

– Yaşlılık aylığı için gerekli yaşı, diğer akit taraf ülkesine döndükten sonra tamamlayan sigortalıya emekli aylığı bağlanması,

– Akit taraf ülkesinde çalışmaları nedeniyle yaşlılık aylığına hak kazanan sigortalının, ikametini öteki akit taraf ülkesine nakletse dahi aylığını almaya devam etmesi,

– Sigortalının ölümü halinde, hak sahipleri sıfatıyla diğer akit taraf ülkesinde oturan aile bireylerine dul-yetim aylığı bağlanması ve toptan ödeme yapılması gibi haklar sağlanmaktadır.

Dolayısıyla, sözleşmelerin ortak ve temel bir hükmü ile sözleşme hükümlerinden faydalanacak kimselerin akit tarafların mevzuatı karşısında o ülkenin vatandaşları ile hak ve menfaatler bakımından eşit sayılması imkanı sağlanmıştır. Böylece, sosyal güvenlik sözleşmesi yaptığımız ülkelerde çalışan vatandaşlarımız bakmakla yükümlü oldukları aile bireyleri, sosyal güvenlik haklarından, çalışılan ülkenin vatandaşları gibi yararlanmaktadırlar.

İmzalanan sosyal güvenlik sözleşmeleri ile vatandaşlarımız, karşı ülkenin mevzuatından kaynaklanan kısa ve uzun vadeli sigorta kollarına ilişkin sosyal güvenlik haklarını Türkiye’de kullanmak imkanına sahip olmuşlardır. Bu haktan vatandaşlarımız kendisi ve çalıştıkları ülkede yanında bulunan aile bireyleri yararlanabildikleri gibi, Türkiye’de bıraktıkları aile bireyleri de faydalanabilmektedir.

Sosyal Güvenlik Sözleşmeleri Ülkeler Bazında Hangi Sigorta Kollarını Kapsamaktadır?

Şubat 2019 tarihi itibari ile yürürlükte bulunan 30 sosyal güvenlik sözleşmenin 10’u yalnızca uzun vadeli, 19’u ise hem uzun vadeli hem de kısa vadeli sigorta kollarına ait düzenlemeleri kapsamakta iken 1 sosyal güvenlik sözleşmesinde (Libya) sigorta kollarına ait herhangi bir düzenleme olmayıp sadece mevzuat tayinine ilişkin hükümler bulunmaktadır.

Ülkemizin taraf olduğu sosyal güvenlik sözleşmelerinden aşağıda belirtilen ülkelerle imzalanan sözleşmeler malullük yaşlılık ve ölüm sigortalarına ilişkin hükümlerin yanı sıra sağlık yardımlarına ilişkin hükümleri de içermektedir:
Almanya, Makedonya, Lüksemburg, Hollanda, Azerbaycan, Hırvatistan, Belçika, Romanya, Sırbistan, Avusturya, Çekya, Karadağ, Fransa, Bosna -Hersek, İtalya, K.K.T.C, Arnavutluk, Macaristan, Tunus.

Yukarıda belirtilen ve sağlık uygulaması bulunan Almanya, İtalya, Karadağ, Belçika, Tunus ve Macaristan haricindeki diğer 13 ülke sözleşmelerinde yalnızca hizmet akdi ile çalışanlar ve bunların aile bireyleri kısa vadeli sigorta kolları kapsamına alınmıştır. Ancak, Azerbaycan ile hastalık sigortasına ilişkin uygulama henüz yürürlüğe girmemiştir

Sözleşmeler, vatandaşlarımıza gerek kısa vadeli gerekse uzun vadeli sigorta kollarından kazandıkları haklarını ülkemizde de kullanma imkanını sağlarken, sözleşmeye taraf olan ülkenin sigorta kurumu veya talep sahibi adına bu yardımların Türkiye’de hangi kuruluş tarafından yapılacağını ve uygulamada hangi mevzuatın esas alınacağını da kesin olarak belirlemiştir.

Kısa vadeli sigorta kolları açısından belirttiğimiz on yedi sözleşme ile de bu görev, Kurumumuza verilmiştir. Yine sözleşmelerin hükümlerine göre, Kurumumuz bu görevini yerine getirirken şekil ve kapsam itibariyle kendi mevzuatını uygulamakta ve sözleşmeli sigorta kurumlarının üyelerine, bunlar sanki kendi üyeleriymiş gibi ayrım gözetmeksizin yardımda bulunmaktadır. Kurumumuz, bu amaçla yaptığı masrafları, sözleşme hükümleri ile tespit edilen masraf hesaplaşması yöntemlerine göre akit ülke sigorta kurumlarından talep etmektedir.

Sosyal Güvenlik Sözleşmesi İmzalanmış Ülkeler Hangileridir?

ÜLKELER

İmza Tarihi

Yürürlük Tarihi

Revizyon Tarihi

Yürürlük Tarihi

01. İNGİLTERE

09.09.1959

01.06.1961

20.12.1999

02. ALMANYA

30.04.1964

01.11.1965

02.11.1984

01.04.1987

03. HOLLANDA

05.04.1966

01.02.1968

04.09.1980

01.05.1983

04. BELÇİKA

04.07.1966

01.05.1968

11.04.2014

01.09.2018

05. AVUSTURYA

12.10.1966

01.10.1969

28.10.1999

01.12.2000

06. İSVİÇRE

01.05.1969

01.01.1972

07. FRANSA

20.01.1972

01.08.1973

08. DANİMARKA

22.01.1976

01.02.1978

13.12.1999

01.12.2003

09. LİBYA

20.03.1976

01.10.1976

13.09.1984

01.09.1985

10. İSVEÇ

30.06.1978

01.05.1981

26.08.2004

01.08.2012

11. NORVEÇ

20.07.1978

01.06.1981

12. K.K.T.C

09.03.1987

01.12.1988

23.02.2017

13. KANADA

19.06.1998

01.01.2005

14. MAKEDONYA

06.07.1998

01.07.2000

15. ARNAVUTLUK

15.07.1998

01.02.2005

16. AZERBAYCAN

17.07.1998

09.08.2001

17. GÜRCİSTAN

11.12.1998

20.11.2003

18. ROMANYA

06.07.1999

01.03.2003

19. KEBEK

21.11.2000

01.01.2005

20.BOSNA-HERSEK

27.05.2003

01.09.2004

21.ÇEK CUMH.

02.10.2003

01.01.2005

22. LÜKSEMBURG

20.11.2003

01.06.2006

23. HIRVATİSTAN

12.06.2006

01.06.2012

24. SLOVAKYA

25.01.2007

01.07.2013

25. SIRBİSTAN

26.10.2009

01.12.2013

26. İTALYA

08.05.2012

01.08.2015

27. KORE

01.08.2012

01.06.2015

28. KARADAĞ

15.03.2012

01.12.2015

29. TUNUS

28.05.2013

01.04.2018

30. MACARİSTAN

24.02.2015

01.04.2018

31. MOLDOVA

05.05.2017

01.06.2020

32. KIRGIZİSTAN

09.04.2018

01.11.2020

33. MOĞOLİSTAN

07.03.2018

01.03.2021

34. POLONYA

17.10.2017

01.06.2021

35. İRAN

16.04.2016

Onay aşamasında

Ayrıntı için tıklayınız

Sosyal Güvenlik Sözleşmelerine Göre Sigortalılık Sürelerinin Birleştirilmesi Nasıl Sağlanır?

Akit ülkelerde malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi geçen sigortalılık sürelerinin birleştirilmesinde genel olarak aşağıdaki kurallar uygulanır:

1- Akit taraflardan birinin mevzuatına göre yardımlardan yararlanma hakkı bir sigortalılık süresinin tamamlanmış olması koşuluna bağlı ise bu mevzuatı uygulayan kurum, diğer akit tarafın mevzuatına tabi olarak geçen sigortalılık sürelerini aynı zamana rastlamamak kaydı ile kendi mevzuatına göre geçmiş süreler gibi değerlendirir. İlgilinin, bu kuralın uygulanması sonucu yardıma hak kazanamadığı durumlarda taraflar, sosyal güvenlik sözleşmesi imzalamış bulundukları üçüncü bir ülkedeki sigortalılık sürelerini de, aynı zamana rastlamamak koşulu ile birleştirirler.

2- Akit taraflardan birinin mevzuatına göre yardımlardan yararlanma hakkı, bir özel rejim kapsamında bir meslekte veya belirli bir meslekte veya işte belirli bir sürenin tamamlanmasına bağlı ise sadece ilgili rejim kapsamında geçen süreler veya böyle bir rejimin olmaması durumunda aynı meslekte veya aynı işte tamamlanmış süreler, eğer uygunsa diğer akit taraf mevzuatı kapsamında bir yardım hakkının belirlenmesinde dikkate alınır. Ancak, diğer taraf ülkesinde böyle bir hizmetin bulunmaması halinde, genel rejime tabi olarak geçen sigortalılık süreleri de bu sürelerle birleştirilir.

3- Akit taraflardan birinin mevzuatına göre bir yardımın tahsisi, riskin meydana geldiği tarihte bu mevzuata tabi olma koşuluna bağlı bulunuyorsa, bu koşul; ilgili veya duruma göre ölen kişinin, belirtilen tarihte diğer tarafın mevzuatına tabi olması veya söz konusu kişi ve hak sahiplerinin diğer akit tarafın mevzuatına göre mütekabil yardımları talep edebilmeleri halinde de yerine getirilmiş sayılır.

4- Akit taraflardan birinin mevzuatına göre yardım hakkının kazanılması şartlarının tespitinde, diğer taraf ülkedeki ilk işe başlama tarihi de dikkate alınır.

5- Akit taraflardan birinin mevzuatına göre yardımlar, sigortalılık süresinin tamamı veya bir kısmındaki ortalama kazanç esası üzerinden hesaplandığı takdirde, ödenecek yardımların hesabında dikkate alınacak ortalama kazanç, kendi mevzuatına tabi olarak geçen sigortalılık süreleri içinde elde edilen kazançlara göre belirlenir.

6- Türk mevzuatına göre prim veya kesenek ödenmiş sürelerden bir ay 30 gün, bir yıl ise 360 gün olarak kabul edilir.

Sosyal Güvenlik Sözleşmelerine Göre Aylıklar Nasıl Hesaplanır?

Sosyal güvenlik sözleşmelerine göre her iki akit ülkede geçen sigortalılık sürelerinin birleştirilmesi ile hak kazanılan aylıkların hesabında genel olarak aşağıdaki kurallar esas alınır:

1- Bir kimse aralıklı veya aralıksız olarak akit tarafların mevzuatına tabi olmuşsa, her akit tarafın kurumu, uyguladığı mevzuata göre, bu kimsenin veya hak sahiplerinin gereğine göre sigortalılık sürelerinin birleştirilmesine ilişkin kurallar dikkate alınarak, yardımlardan yararlanma hakkının bulunup bulunmadığı iç mevzuata göre tespit edilir.

2- Akit taraflardan birinin mevzuatına göre yardımlardan yararlanma hakkı sigortalılık sürelerinin birleştirilmesine ilişkin  hüküm uygulanmaksızın kazanılıyorsa, bu tarafın yetkili kurumu ödenmesi gereken yardım miktarını yalnız bu tarafın mevzuatına göre geçen sigortalılık sürelerini dikkate alarak, kendi iç mevzuatına göre belirler.

3- İlgili kimse akit taraflardan birinin mevzuatına göre yardımlara ancak sigortalılık sürelerinin birleştirilmesine ilişkin hükümlerinin uygulanması suretiyle hak kazanıyor ise bu tarafın yetkili kurumu yardımları aşağıda belirtildiği şekilde hesaplar:

a) Yetkili kurum, her iki akit tarafın mevzuatlarına göre geçen bütün sigortalılık sürelerini yalnız kendisinin uyguladığı mevzuata göre geçmiş gibi değerlendirerek nazari miktarı hesaplar.

b) Yetkili kurum daha sonra hesaplanan nazari tutarın, uyguladığı mevzuata göre geçen sigortalılık süreleri uzunluğunun, riskin meydana gelmesinden önce her iki akit tarafın mevzuatlarına göre geçen sigortalılık süreleri toplamı uzunluğuna olan oranını, fiili tutar olarak belirler. Bu, ilgiliye ödenecek olan sözleşme aylığının tutarını oluşturur.

c) Bir akit tarafın mevzuatına göre geçen sigortalılık süreleri sosyal güvenlik sözleşmelerinde belirtilen asgari süreden az ise ve bu süreler dikkate alındığında o ülke mevzuatına göre aylık bağlanamıyor ise o ülke bu sigortalılık süresi için bir aylık bağlamaz. Bu durumda diğer akit ülke yetkili kurumu, bu sigortalılık süresi kendi mevzuatına göre geçmiş gibi değerlendirebilir. Aylığa iştirak edilebilmesi için gerekli olan asgari staj süreleri sözleşmelere göre farklılık göstermektedir.

4- Sözleşme aylıklarının bağlanmasında, her iki akit ülkede geçen sigortalılık sürelerinin birleştirilmesi esas olmakla birlikte, bazı sözleşmelerde tercih hakkına bağlı veya tek taraflı aylık bağlanmasına ilişkin düzenlemeler de yer almaktadır. Örneğin;

a) Türkiye-İngiltere Sosyal Güvenlik Sözleşmesine göre yaşlılık ve dul aylıklarında, ilgilinin her iki ülkede geçen prim ödeme sürelerinin birleştirilerek toplam süre üzerinden, aylık bağlayacak taraf mevzuatına göre geçen süre oranında tercih edebileceği gibi, hizmet birleştirilmesi yapılmadan akit taraf mevzuatlarının aylık bağlanmasını tercih etme hakları vardır.

b) Ülkemiz ile arasında akdedilmiş Hollanda, İsviçre, Fransa ve Danimarka sosyal güvenlik sözleşmelerine göre malullük aylığı, malullükle sonuçlanan iş göremezlik halinin meydana geldiği tarihte tabi olunan mevzuata göre sağlanmaktadır.

c) Türkiye-Norveç Sosyal Güvenlik Sözleşmesine göre ölüm aylığı, tek taraflı olarak ölümün meydana geldiği ülke tarafından bağlanır.

Sosyal Güvenlik Sözleşmelerine Göre Cenaze/Ölüm Yardımlarından Nasıl Yararlanılır?

Akit taraflardan birinin mevzuatına göre ölüm yardımlarından yararlanmak için sigortalılık sürelerinin tamamlanmış olması gerekiyorsa, yetkili kurum, bu yardımların hesaplanmasında, diğer akit tarafta geçen süreleri, aynı zamana rastlamamak koşulu ile sanki kendi ülkesinde geçmiş gibi nazara alır.

Akit taraflardan birinin mevzuatına göre sigortalı bulunan bir kimse, diğer akit taraf ülkesinde öldüğü takdirde,  sigortalı olduğu akit taraf ülkesinde ölmüş gibi kabul edilir ve ölüm yardımına hak kazanır.

Bu sözleşmenin uygulanmasında, her iki akit tarafın mevzuatı uyarınca ölüm yardımından yararlanma hakkı bulunuyorsa,

a) Yardım, yalnız ölümün meydana geldiği akit taraf mevzuatına göre ödenir veya

b) Ölüm akit tarafların ülkeleri dışında meydana gelmişse, yardım, yalnız yardımdan yararlanma hakkına konu teşkil eden ölüm olayından önce kişinin son defa mevzuatına tabi olduğu akit taraf mevzuatına göre ödenir.

Sosyal Güvenlik Sözleşmelerine Göre Aile Yardımlarından Nasıl Faydalanılır?

Aile yardımları, bir başka deyişle çocuk parası ödemeleri, sosyal güvenlik sözleşmeleri gereğince ve işçilerin çalıştıkları ülkenin yasalarına göre belirli koşullarla yapılan ödemelerdir. Çocuk parasına ilişkin hükümler, hemen her sözleşmede benzerlik göstermekle birlikte ilgilinin çocuk parası yardımlarına dair yasaların farklılığı nedeniyle her ülke yasası bir diğerine göre değişik özelliktedir.

Ülkemiz ile sosyal güvenlik sözleşmesi akdedilen ülkelerden birinde çalışan Türk işçileri gerek o ülkede yanlarında oturan, gerekse ülkemizde ikamet eden çocukları için çocuklar sanki çalıştıkları ülkede ikamet ediyormuş gibi çocuk parası yardımlarından yararlanırlar.

İşçilerimiz, geçimleri kendileri tarafından sağlanmak şartı ile nesebi sahih, nesebi sahih olarak kabul edilmiş, nesebi gayri sahih, üvey ve resmen evlat edinilmiş bütün çocukları için çocuk parası yardımlarından yararlanırlar. Ancak, çocuk paraları her ülke mevzuatında belirlenmiş bir yaşa kadar ödenir. Çocukların belirlenmiş yaşı geçmiş olması durumunda bir öğrenim görmeleri ya da fikren veya bedenen sakat olmaları şartıyla ödemeler yine her ülke mevzuatında belirlenmiş bir yaşa kadar devam eder.

Sosyal güvenlik sözleşmelerinin uygulanmasında “Türk İrtibat Kurumu” olarak tanımlanan Kurumumuz, çocuk parası ödemelerine esas teşkil eden belgelerin düzenlenmesi ve onaylanması ile yükümlüdür.

Çocuk parası ödemelerini esas teşkil eden belgeler “Medeni Hal Belgesi” ve “Tahsil Belgesi” olarak isimlendirdiğimiz formülerler olup, her ülke için renk, şekil, kapsam ve kullanış bakımından ayrı özellikler taşımaktadır.

Sosyal Güvenlik Sözleşmelerine Göre İdari Önlemler ve İşbirliği Usulleri Nasıl Düzenlenmiştir?

Sosyal güvenlik sözleşmelerinde, idari önlemler ve işbirliğine ilişkin kimi usuller de düzenlenmiştir.

Buna göre, akit tarafların yetkili makamları sözleşmenin uygulanmasında gerekli idari önlemleri almak zorundadır.

Ayrıca, akit tarafların yetkili makamları bu sözleşmenin uygulanmasında alınan önlemler konusunda birbirlerine mümkün olan en kısa zamanda gerekli bilgileri verirler ve bu sözleşmenin uygulanmasını etkilediği ölçüde ulusal yasalarında yapılan değişiklikleri bildirirler.

Akit tarafların yetkili makamları sözleşmenin uygulanmasını kolaylaştırmak üzere irtibat kuruluşları tesis ederler.

Sözleşmenin uygulanmasına ilişkin her sorun için akit tarafların yetkili makamları ve kurumları sanki bu sorunlar kendi ulusal yasalarını etkiliyormuş gibi birbirlerine parasız yardımcı olurlar.

Ancak, sözleşme uyarınca bir akit tarafa diğer akit tarafça hakkında bildiride bulunulan kişilere ilişkin her nevi bilgi, sözleşmenin uygulanmasında gizlilik değeri taşır ve ancak bu sözleşmenin ve onun uygulandığı mevzuatın uygulanmasında kullanılabilir.

Sosyal Güvenlik Sözleşmelerine Göre Üçüncü Kişinin Sorumluluğu Nedir?

Sosyal güvenlik sözleşmelerinde, üçüncü şahısların sorumluluğu halinde taraflardan birinin mevzuatında öngörülen rücu ve halefiyet hakkını diğer akit tarafın da tanıyacağına dair hükümler bulunmaktadır.

Zira sözleşmelerde “akit taraflardan birinin mevzuatına göre borçlanılmış primlerin borçlunun ikamet ettiği ülkede borçlanılmış primler gibi tahsil edileceğine” amir hükümler de yer alır.

Yabancı sigorta mercilerinin Kurumumuz aracılığı ile takip ettikleri Türkiye’deki alacakları,

1- Haksız fiiller sonucu yabancı sigorta kurumlarına verilen zararlardan doğan tazminat alacakları olup bunlar:

a) Üçüncü kişilerin, ülkemizde sebebiyet verdikleri sigorta vaka’ları (trafik kazaları, kavga) sonucu, sigortalılarına yaptıkları sağlık yardımları, geride kalan hak sahipleri için ödedikleri rantlar, iş göremezlik parası, cenaze parası ve diğer masraflar nedeniyle, yabancı sigorta mercilerine intikal etmiş olan tazminat hakları,

b) Ülkemizin sınırları dışında, haksız fiiller sonucu (kavga, trafik kazaları v.s.) meydana gelen zararlardan dolayı yabancı sigorta mercilerinin ülkemize dönmüş olan borçlulardan olan alacakları,

2- Yabancı sigorta mercilerine, o ülkede bulunulan süre içinde borçlanılmış olan primler,

3- Yabancı ülkede çalıştıktan sonra yurda dönen işçilerimize çeşitli durumlarda yapılmış bulunan:

a) Haksız ödemeler (iş göremezlik ödeneği, çocuk paraları, yapılmış olan sair ödemeler

b) Fuzuli ödemeler (işsizlik sigortası yardımları, yanlış tahakkuk ettirilmiş sair ödemeler, prim iadesi talebinde bulunanlara sehven yapılmış mükerrer ödemeler şeklinde sıralanabilir.

Sosyal Güvenlik Sözleşmelerine Göre Anlaşmazlıklar Nasıl Çözümlenir?

Sosyal güvenlik sözleşmelerinin uygulanması sırasında sözleşme maddelerinin sözleşmeye taraf ülkelerce yorumlanmasında ya da uygulanmasında ortaya çıkacak anlaşmazlıkların çözümünde de sözleşmelere göre farklı yöntemlere yer verilmiştir.

Bir kısım sözleşmelerde, anlaşmazlıkların akit tarafların yetkili makamlar ile müzakere yoluyla çözümlenmesine dair düzenlemelere yer verilmiştir. Anlaşmazlıklar bu şekilde çözülemediği takdirde, akit taraflardan birinin isteği üzerine hakem heyetine götürülmek suretiyle çözümlenir.

Bir kısım sözleşmelere göre ise tarafların yetkili makamları öncelikle ortaya çıkan anlaşmazlıkları görüşmeler yoluyla çözümlenir.

Sosyal Güvenlik Sözleşmelerine Göre Hangi Mevzuata Tabi Olunur?

Sosyal güvenlik sözleşmelerinde temel kural çalışılan ülkenin sosyal güvenlik mevzuatına tabi olmaktır. Ancak, sosyal güvenlik sözleşmelerinde bazı gruplar sözleşmenin bu ana prensibinden ayrı tutulmuştur. Bunlar; İşverenleri tarafından geçici bir süre ile akit ülkeye gönderilenler, Uluslararası nakliyat işinde çalışanlar, Elçilik, konsolosluk, diplomatik misyon ve benzeri yerlerde çalışan gönderen ülkenin sivil ve askeri personelleri, Akit taraflardan birinin bayrağını taşıyan gemilerde veya akit ülkenin limanlarında çalışanlar olarak sıralanabilir.

Sosyal güvenlik sözleşmesi bulunan ülkelere geçici görevle gönderilen kişiler İş merkezi Türkiye’de bulunan bir işverenin işçisi bu işverenin hesabına çalışmak üzere veya işvereni tarafından belirli bir işin icrası amacıyla geçici olarak sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmış bir ülkeye gönderildiği takdirde, bu işçi hakkında o ülkede çalıştığı sürece, sanki Türkiye’de çalışıyormuş gibi, ülkemiz mevzuatı uygulanacaktır. Bu şekilde iki ülkede de sigorta primi ödenmesi engellenerek mükerrer sigortalılığın önlenmesi sağlanmıştır.


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
e-Deftere Ocak 2023’te geçecek olan firmanın kullandıkları program ile e-Defter anlaşması başvurudan sonra yapılsa olur mu? https://www.muhasebenews.com/e-deftere-ocak-2023te-gececek-olan-firmanin-kullandiklari-program-ile-e-defter-anlasmasi-basvurudan-sonra-yapilsa-olur-mu/ Mon, 05 Dec 2022 07:40:49 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=135147 e deftere Ocak 2023’te geçecek olan firmanın kullandıkları program ile e defter anlaşması başvurudan sonra yapılsa olur mu? yoksa ilk önce e defter için program ile mi anlaşmak lazım sonra başvuru mu yapılır?

Önce başvuru yapılacak.

Gerçek ya da tüzel kişiler https://www.edefter.gov.tr/anasayfa.html üzerinden gerekli bilgileri doldurarak yapılır. Başvuru yapabilmek için tüzel kişilerin mali mühür, gerçek kişilerin ise mali mühür ya da e-imza ile yaptıkları işlemi onaylamaları gerekir.

________________________________

BENZER İÇERİKLER

 

İSMMMO

E-FATURA, E-İRSALİYE VE E-DEFTER’E GEÇİŞ TAKVİMİ 

(01 TEMMUZ 2022’den itibaren)

 

Değerli üyemiz,

06.06.2022

22.01.2022 tarihli ve 31727 sayılı Resmi Gazete’de elektronik belge uygulamalarına ilişkin 509 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde değişiklik yapan 535 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ise, 22.01.2022 tarih ve 31727 Sayılı Resmi Gazete de yayımlanmıştır.

Tebliğ ile yapılan değişikliklere göre; e-fatura, e-irsaliye ve e-defter kullanımına geçiş tarihleri aşağıdaki tablolardadır.

Yararlı olması dileği ile çalışmalarınızda kolaylıklar dilerim. 

Saygılarımla,

Erol DEMİREL

Başkan

 

SEKTÖR AYRIMI OLMAKSIZIN TÜM MÜKELELFLER İÇİN E-FATURA VE E-DEFTER’E GEÇİŞ TARİHLERİ:

YIL BRÜT SATIŞ HÂSILATI E-FATURA E-DEFTER
2021 4 Milyon TL 1 TEMMUZ 2022 1 OCAK 2023
2022 4 Milyon TL 1 TEMMUZ 2023 1 OCAK 2024

 

ÖTV Kanununa ekli I sayılı listedeki malların imali, ithali, teslimi vb. faaliyetleri nedeniyle EPDK’ndan lisans alan işletmeler ile ÖTV Kanununa ekli III sayılı listedeki malları imal, inşa veya ithal edenler; lisans alımı, imal, inşa veya ithalin yapıldığı ayı izleyen dördüncü ayın başından itibaren e-Fatura uygulamasına geçiş yapmak zorundalar.

Komisyoncu veya tüccar olarak sebze ve meyve ticaretiyle uğraşanlar, işe başlama tarihinden itibaren 3 ay içinde başvurularını ve fiili geçiş hazırlıklarını tamamlayarak e-Fatura uygulamasına geçiş yapmak zorundalar.

İhracat işlemlerinde e-Fatura uygulamasına kayıtlı olan mükelleflerden, 3065 sayılı KDV Kanununun 11’inci maddesine göre mal ihracı (Türkiye’de ikamet etmeyenlere özel fatura ile yapılan bavul ticareti kapsamındaki satışlar dâhil) ve yolcu beraberi eşya ihracı (Türkiye’de ikamet etmeyenlere KDV hesaplanarak yapılan satışlar) kapsamında fatura düzenleyecek olanlar, söz konusu faturalarını e- Fatura olarak düzenlemeleri zorunludur.

GAYRİMENKUL & MOTORLU ARAÇ ALIM-SATIM VE KİRALAMA İŞİ YAPANLAR:

(Gayrimenkul ve/veya motorlu taşıt, inşa, imal, alım, satım veya kiralama işlemlerini yapanlar ile bu işlemlere aracılık faaliyetinde bulunan mükellefler)

 

YIL BRÜT SATIŞ HÂSILATI E-FATURA E-DEFTER
2020 – 2021 1 Milyon TL 1 TEMMUZ 2022 1 OCAK 2023
2022 500 Bin  TL 1 TEMMUZ 2023 1 OCAK 2024

 

ELETRONİK (İNTERNET) ORTAMDA MAL VE HİZMET SATIŞI YAPANLAR İÇİN GEÇİŞ TARİHLERİ:

(Kendilerine veya aracı hizmet sağlayıcılarına ait internet sitelerinde veya diğer her türlü elektronik ortamda mal ve hizmet satışını gerçekleştiren mükellefler.)

 

YIL BRÜT SATIŞ HÂSILATI E-FATURA E-DEFTER
2020 – 2021 1 Milyon TL 1 TEMMUZ 2022 1 OCAK 2023
2022 500 Bin  TL 1 TEMMUZ 2023 1 OCAK 2024

 

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI VEYA BELEDİYE RUHSATLI OTELLER:

(Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Belediyelerden yatırım ve/veya işletme belgesi almak suretiyle konaklama hizmeti veren otel işletmeleri)

  E-FATURA E-DEFTER
YIL VE BRÜT SATIŞ HÂSILATI SINIRLAMASI YOK SEKTÖRDEKİ TÜM MÜKELLEFLER 1 Temmuz 2022 1 Ocak 2023

 

SEKTÖR AYRIMI OLMAKSIZIN E- İRSALİYE’ YE GEÇİŞ TARİHLERİ:

E-Fatura uygulamasına dâhil olan mükelleflerden, yıllık satış hâsılatı;

YIL BRÜT SATIŞ HÂSILATI E-İRSALİYE
2021 10 MİLYON TL 1 TEMMUZ 2022
2022 10 MİLYON TL 1 TEMMUZ 2023

 

________________________________

VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SIRA NO: 509)’NDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ (SIRA NO: 535)

Resmi Gazete Tarihi: 22/01/2022

Resmi Gazete No: 31727

MADDE 1 – 19/10/2019 tarihli ve 30923 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 509)’nin “IV.1.4. e-Fatura Uygulamasına Geçiş Zorunluluğu” başlıklı bölümünün (a) fıkrasının (1) numaralı bendi aşağıdaki şekilde ve (4) numaralı bendinde yer alan “aracıları.” ibaresi “aracıları ile kendilerine veya aracı hizmet sağlayıcılarına ait internet sitelerinde veya diğer her türlü elektronik ortamda mal veya hizmet satışını gerçekleştiren mükelleflerden, 2020 veya 2021 hesap dönemleri için 1 Milyon TL, 2022 veya müteakip hesap dönemleri için 500 Bin TL ve üzeri brüt satış hasılatı (veya satışları ile gayrisafi iş hasılatı) olanlar.” şeklinde değiştirilmiş ve aynı fıkraya aşağıdaki bentler eklenmiş, (b) fıkrasında yer alan “mükelleflerin,” ibaresi “mükellefler ile ihtiyari olarak uygulamaya dahil olan mükelleflerin, birbirlerine” şeklinde ve aynı fıkrada yer alan “düzenleyecekleri” ibaresi “düzenlemeleri ve almaları gereken” şeklinde değiştirilmiştir.

“1- Brüt satış hasılatı (veya satışları ile gayrisafi iş hasılatı);

a) 2018, 2019 veya 2020 hesap dönemleri için 5 Milyon TL,

b) 2021 hesap dönemi için 4 Milyon TL,

c) 2022 veya müteakip hesap dönemleri için 3 Milyon TL

ve üzeri olan mükellefler.”

“7- Gayrimenkul ve/veya motorlu taşıt, inşa, imal, alım, satım veya kiralama işlemlerini yapanlar ile bu işlemlere aracılık faaliyetinde bulunan mükelleflerden brüt satış hasılatı (veya satışları ile gayrisafi iş hasılatı);

a) 2020 veya 2021 hesap dönemleri için 1 Milyon TL,

b) 2022 veya müteakip hesap dönemleri için 500 Bin TL

ve üzeri olan mükellefler.

8- Kültür ve Turizm Bakanlığı ile belediyelerden yatırım ve/veya işletme belgesi almak suretiyle konaklama hizmeti veren otel işletmeleri.”

MADDE 2 – Aynı Tebliğin “IV.1.5. e-Fatura Uygulamasına Geçiş Süresi” başlıklı bölümünün birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “5 Milyon TL ve üzeri olan” ibaresi “Söz konusu bölümün (a) fıkrasının (1) numaralı bendi kapsamında olanlardan” şeklinde değiştirilmiş, (c) bendinde yer alan “(2020 veya müteakip hesap dönemlerinden itibaren bu paragrafta belirtilen işler ile iştigal etmek üzere işe başlayacak mükellefler ise işe başlama tarihinden itibaren 3 ay içinde)” ibaresinden sonra gelmek üzere “, kendilerine veya aracı hizmet sağlayıcılarına ait internet sitelerinde veya diğer her türlü elektronik ortamlarda mal veya hizmet satışını gerçekleştiren mükelleflerden söz konusu bölümün (a) fıkrasının (4) numaralı bendinde belirtilen brüt satış hasılatı (veya satışları ile gayrisafi iş hasılatı) şartını 2020 veya 2021 hesap dönemlerinde sağlayanlar 1/7/2022 tarihine kadar, 2022 veya müteakip hesap dönemlerinde sağlayanlar ilgili hesap dönemini izleyen yedinci ayın başına kadar” ibaresi ve aynı fıkraya aşağıdaki bentler eklenmiştir.

“e) Söz konusu bölümün (a) fıkrasının (7) numaralı bendi kapsamında olanlardan mezkûr bentte belirtilen brüt satış hasılatı (veya satışları ile gayrisafi iş hasılatı) şartını 2020 veya 2021 hesap dönemlerinde sağlayan mükellefler 1/7/2022 tarihine kadar, 2022 veya müteakip hesap dönemlerinde sağlayan mükellefler ilgili hesap dönemini izleyen yedinci ayın başına kadar başvurularını ve fiili geçiş hazırlıklarını tamamlayarak e-Fatura uygulamasına geçmek zorundadır.

f) Söz konusu bölümün (a) fıkrasının (8) numaralı bendi kapsamında olanlardan, bu Tebliğin yayım tarihi (bu tarih dâhil) itibarıyla faaliyette bulunanlar 1/7/2022 tarihine, bu Tebliğin yayım tarihinden sonra faaliyete başlayanlar ise, faaliyete başladıkları ayı izleyen dördüncü ayın başına kadar başvurularını ve fiili geçiş hazırlıklarını tamamlayarak e-Fatura uygulamasına geçmek zorundadır.”

MADDE 3 – Aynı Tebliğde yer alan “IV.2.4.2. Aracı Hizmet Sağlayıcıları, İnternet Ortamında İlan Yayınlayanlar ile İnternet Reklamcılığı Hizmet Aracılarının e-Arşiv Fatura Uygulamasına Geçiş Zorunluluğu” başlığı “IV.2.4.2. Aracı Hizmet Sağlayıcıları, İnternet Ortamında İlan Yayınlayanlar, İnternet Reklamcılığı Hizmet Aracıları ile Kendilerine veya Aracı Hizmet Sağlayıcılarına Ait İnternet Sitelerinde veya Diğer Her Türlü Elektronik Ortamlarda Mal veya Hizmet Satışını Gerçekleştirenlerin e-Arşiv Fatura Uygulamasına Geçiş Zorunluluğu” şeklinde değiştirilmiş, aynı bölümün birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “(2020 ve müteakip hesap dönemlerinden itibaren bu paragrafta belirtilen işler ile iştigal etmek üzere işe başlayacak mükelleflerin ise işe başlama tarihinden itibaren 3 ay içinde)” ibaresinden sonra gelmek üzere “, kendilerine veya aracı hizmet sağlayıcılarına ait internet sitelerinde veya diğer her türlü elektronik ortamlarda mal veya hizmet satışını gerçekleştiren mükelleflerden bu Tebliğin (IV.1.4) bölümünün (a) fıkrasının (4) numaralı bendinde belirtilen brüt satış hasılatı (veya satışları ile gayrisafi iş hasılatı) şartını 2020 veya 2021 hesap dönemlerinde sağlayanlar 1/7/2022 tarihine kadar, 2022 veya müteakip hesap dönemlerinde sağlayanlar ilgili hesap dönemini izleyen yedinci ayın başına kadar” ibaresi eklenmiş, aynı bölümün birinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “internet reklamcılığı hizmet aracıları ile internet ortamında ilan yayınlayanlar” ibaresi “internet ortamında ilan yayınlayanlar, internet reklamcılığı hizmet aracıları ile kendilerine veya aracı hizmet sağlayıcılarına ait internet sitelerinde veya diğer her türlü elektronik ortamlarda mal veya hizmet satışını gerçekleştirenler” şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 4 – Aynı Tebliğin “IV.2.4.3. e-Arşiv Fatura Olarak Düzenlenme Zorunluluğu Getirilen Diğer Faturalar” başlıklı bölümünün birinci fıkrasında yer alan “30 Bin TL’yi (vergi mükelleflerine düzenlenenler açısından vergiler dahil toplam tutarı 5 Bin TL’yi)” ibaresi “5 Bin TL’yi (vergi mükelleflerine düzenlenenler açısından Kanunun 232 nci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen, işlemin gerçekleştiği yıla ait, fatura düzenleme zorunluluğuna ilişkin tutarı)” şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 5 – Aynı Tebliğin “IV.2.4.5. Elektronik Ticaret Kapsamında Düzenlenen e-Arşiv Faturalara İlişkin Usul ve Esaslar” başlıklı bölümünün birinci fıkrasının ikinci cümlesi “Söz konusu satışlarda; sevk irsaliyesi ya da e-İrsaliyenin bir örneğinin (veya format ve standardı Başkanlıkça belirlenen ve bu satışa ilişkin olarak düzenlenen e-İrsaliyenin elektronik ortamda sorgulanmasına, görüntülenmesine, doğrulanmasına imkan veren bilgileri barındıran özel kodlu belgenin kağıt çıktısının), sevk irsaliyesi yerine geçen e-Arşiv Faturanın kağıt çıktısının ya da ÖKC fatura bilgi fişinin sevk edilen malın yanında bulunması gerekmektedir.” şeklinde ve aynı bölümün dördüncü fıkrasının ikinci cümlesi “Söz konusu satışlarda; sevk irsaliyesi ya da e-İrsaliyenin bir örneğinin (veya format ve standardı Başkanlıkça belirlenen ve bu satışa ilişkin olarak düzenlenen e-İrsaliyenin elektronik ortamda sorgulanmasına, görüntülenmesine, doğrulanmasına imkân veren bilgileri barındıran özel kodlu belgenin kağıt çıktısının), sevk irsaliyesi yerine geçen e-Faturanın kağıt çıktısının ya da ÖKC fatura bilgi fişinin sevk edilen malın yanında bulundurulması gerekmektedir.” şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 6 – Aynı Tebliğin “IV.3.5. e-İrsaliye Uygulamasına Geçiş Zorunluluğu” başlıklı bölümünün birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde yer alan “e-Fatura uygulamasına kayıtlı olan mükelleflerden demir” ibaresi “Demir” ve “mükellefler.” ibaresi “mükellefler (ticari kazançları basit usulde tespit edilenler hariç).” şeklinde, (7) numaralı bendi ise aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“7- e-Fatura uygulamasına kayıtlı olan ve brüt satış hasılatı (veya satışları ile gayrisafi iş hasılatı);

a) 2018, 2019 veya 2020 hesap dönemlerinde 25 Milyon TL,

b) 2021 veya müteakip hesap dönemlerinde 10 Milyon TL

ve üzeri olan mükellefler.”

MADDE 7 – Aynı Tebliğin “IV.3.6. e-İrsaliye Uygulamasına Geçiş Süresi” başlıklı bölümünün ikinci fıkrasında yer alan “demir, çelik ürünlerinin imal, ithal veya ihracını gerçekleştirenler,” ibaresi “demir ve çelik ile demir veya çelikten ürünlerin imal, ithal veya ihracını gerçekleştirenler (ticari kazançları basit usulde tespit edilenler hariç),” şeklinde, aynı fıkrada yer alan “ilgili hesap dönemi brüt satış hasılatı (veya satışları ile gayrisafi iş hasılatı) 25 Milyon TL” ibaresi “brüt satış hasılatı (veya satışları ile gayrisafi iş hasılatı) 2018, 2019 veya 2020 hesap dönemlerinde 25 Milyon TL, 2021 veya müteakip hesap dönemlerinde 10 Milyon TL” şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 8 – Aynı Tebliğin “IV.10.1. Genel Olarak” başlıklı bölümünün birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve mevcut ikinci fıkra aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Bu uygulama, birinci fıkrada belirtilen mükelleflerden, aynı zamanda ilgili mevzuat dahilinde kıymetli maden alım/satım yapma yetkisi de bulunanlar bakımından, döviz ve kıymetli maden alım/satım işlemlerinde 385 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği kapsamında tek belge olarak düzenlenebilen “Döviz ve Kıymetli Maden Alım Belgesi” ile “Döviz ve Kıymetli Maden Satım Belgesi”ni de kapsamaktadır.”

“Bu Tebliğde düzenlenen e-Döviz Alım/Satım Belgesi ile e-Döviz ve Kıymetli Maden Alım/Satım Belgesi, yeni belge türleri olmayıp, kâğıt ortamdaki “Döviz Alım/Satım” ve birinci fıkradaki mükellefler tarafından düzenlenen “Döviz ve Kıymetli Maden Alım/Satım” belgeleri ile aynı hukuki niteliklere sahiptir.”

MADDE 9 – Aynı Tebliğin “V.5.6. e-Gider Pusulasının Düzenlenmesi ve Teslimi” başlıklı bölümünün birinci fıkrasında yer alan “belgeyi düzenleyen ve muhatabı tarafından ıslak imza imzalanması ve düzenleyen tarafından kâğıt ortamda da muhafaza ve ibraz edilmesi, muhatabına ise elektronik veya kâğıt ortamda iletilmesi gerekmektedir.” ibaresi “muhatabı tarafından ıslak imza ile imzalanması, elektronik imzalı belgenin muhatabına talebi doğrultusunda elektronik veya kağıt örneğinin iletilmesi ve elektronik imzalı belge ile birlikte ıslak imzalı örneğinin düzenleyen tarafından kâğıt ortamda da muhafaza ve ibraz edilmesi gerekmektedir.” şeklinde değiştirilmiş ve aynı fıkranın ikinci cümlesi yürürlükten kaldırılmıştır.

MADDE 10 – Bu Tebliğin;

a) 4 üncü maddesi 1/3/2022 tarihinden itibaren gerçekleştirilen teslim ve hizmetlere uygulanmak üzere 1/3/2022 tarihinde,

b) Diğer maddeleri yayımı tarihinde,

yürürlüğe girer.

MADDE 11 – Bu Tebliğ hükümlerini Hazine ve Maliye Bakanı yürütür.


Kaynak: Resmi Gazete, GİB, İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
Sponsorluk sözleşmesi kapsamında yapılan harcamaların KV, KDV karşısındaki durumu https://www.muhasebenews.com/sponsorluk-sozlesmesi-kapsaminda-yapilan-harcamalarin-kv-kdv-karsisindaki-durumu/ https://www.muhasebenews.com/sponsorluk-sozlesmesi-kapsaminda-yapilan-harcamalarin-kv-kdv-karsisindaki-durumu/#respond Tue, 04 Oct 2022 06:32:09 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=132494 Bir mimari derneğin iktisadi işletmesi olarak bir firmadan sponsorluk anlaşması yaptık. Dernek olarak firmaya düzenleyeceğimiz fatura da KDV tevkifatı yapacak mıyız? Yapacak isek ticari reklam hizmetlerine ait 3/10 tevkifatmı yapacağız?

Kdv tevkifatı yapılmayacağı görüşündeyiz.


Motosiklet ticareti yapan bir müşterim sponsorluk sözleşmesi ile 1 yıllığına bir motosiklet sürücüsüne sponsor oldu. Bunun için ödenen bedelin tamamını herhangi bir kesinti yapmadan gider yazabilir miyiz? 

Motosiklet sürücüsüne ödenen sponsorluk bedelinin gider olarak kayda alınmayacağı görüşündeyiz. GİB den özelge alarak işlem yapmanızı öneririz.


T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

BURSA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdürlüğü

 

   
Sayı : 45404237-130[ I.14.44]-10 23.01.2017
Konu : Sponsorluk sözleşmesi kapsamında yapılan harcamaların KV,KDV karşısındaki durumu  

 

         İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, şirketinizce Yamaç Paraşütü sporunu desteklemek amacıyla bu sporu yapmakta olan spor klubüne bağlı lisanslı sporcuya veya spor klubüne sponsorluk sözleşmesi kapsamında sponsor olunacağı ve şirketinizin de reklamının yapılacağı, bu kapsamda sporcuya ve kulübe alınan her türlü spor malzemelerinin ve yapılacak her türlü nakdi ve ayni yardımların (tıbbi malzeme, sağlık harcamaları, yeme içme, ulaşım v.s) şirketiniz tarafından karşılanacağı belirtilerek,  bu harcamaların ne kadarının gider yazılabileceği, bu harcamalara ait faturalardaki KDV’nin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı, sporcuların veya diğer ilgililerin spor giysilerinin ya da spor araç ve gereçlerinin üzerine yazılı veya elektronik sinyaller yardımıyla sanal olarak şirketinizin tanıtımının yapılmasını sağlayacak amblem, marka, isim ve benzeri işaretler konulması gibi doğrudan ticari fayda sağlayan ve şirketinizin tanıtımını amaçlayan harcamaların gider yazılıp yazılamayacağı, bu harcamaların sporcunun şirketinizin ortağı olması halinde de gider yazılıp yazılmayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

            KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN :

         5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında, kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı; ikinci fıkrasında da, safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.

         Aynı Kanunun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, 21/5/1986 tarihli ve 3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile 17/6/1992 tarihli ve 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun kapsamında yapılan sponsorluk harcamalarının sözü edilen kanunlar uyarınca tespit edilen amatör spor dalları için tamamı, profesyonel spor dalları için % 50 sinin beyannamede ayrıca gösterilmek suretiyle kurum kazancından indirilebileceği hükme bağlanmıştır.

         Öte yandan, Kanunun “Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı” başlıklı 13 üncü maddesinin birinci fıkrasında; “Kurumlar, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunursa, kazanç tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılır. Alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemler her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirilir.” hükmüne yer verilmiş, “Kabul edilmeyen indirimler” başlıklı 11 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendinde de, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazançların kurum kazancının tespitinde gider olarak indiriminin kabul edilmeyeceği hükme bağlanmıştır.

         Konuya ilişkin açıklamaların yer aldığı 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “10.3.1. Sponsorluk harcamaları” başlıklı bölümünde;

         “3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun kapsamında yapılan sponsorluk harcamalarının; sözü edilen kanunlar uyarınca tespit edilen amatör spor dalları için tamamı, profesyonel spor dalları için %50’si kurumlar vergisi matrahının tespitinde, beyan edilen kurum kazancından indirilebilecektir.

         Sponsorluk harcamaları, ticari kazancın elde edilmesi ile doğrudan ilişkili olmayan veya ilişkisi ölçülemeyen, sosyal amacı öne çıkan harcamalar olup ticari kazancın elde edilmesi ile doğrudan ilişkili olan reklam harcamalarından farklılık arz etmektedir.

         Sponsor olan kurumun adının anılması koşuluyla,

  • Resmi spor organizasyonları için yapılan saha, salon veya tesis kira bedelleri,
  • Sporcuların iaşe, seyahat ve ikamet giderleri,
  • Spor malzemesi bedeli,
  • Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün uygun göreceği spor tesisleri için yapılan ayni ve nakdi harcamalar,
  • Sporcuların transfer edilmesini sağlayacak bonservis bedelleri,
  • Spor müsabakaları sonucuna göre sporculara veya spor adamlarına prim mahiyetinde ayni ve nakdi ödemeler

         gibi harcamalar sponsorluk harcaması olarak değerlendirilecektir.

         Spor sahalarına, sporcuların veya diğer ilgililerin spor giysilerinin ya da spor araç ve gereçlerinin üzerine yazılı veya elektronik sinyaller yardımıyla sanal olarak kurumun tanıtımının yapılmasını sağlayacak amblem, marka, isim ve benzeri işaretler konulması gibi doğrudan ticari fayda sağlayan ve kurumun tanıtımını amaçlayan harcamalar ise reklam harcaması olarak değerlendirilecektir.

         Ayrıca, sponsorluk faaliyetinin yanında reklam ve tanıtım amacını da içeren işlemler nedeniyle yapılan harcamaların, sözleşmede belirtilmek ve emsaline uygun olmak şartıyla, reklam ve sponsorluk harcamaları olarak ayrıştırılabilmesi mümkündür. Örneğin, bir kurumun, bir kulübe bonservis bedelini karşılayarak transfer ettiği bir sporcuyu aynı zamanda şirketin veya ürünlerinin tanıtımına yönelik reklamlarda kullanması halinde, reklam faaliyetine ilişkin harcamalar, bonservis bedelinden sözleşmede belirtilmek ve emsallerine uygun olmak şartıyla ayrıştırılabilecek ve reklam gideri olarak dikkate alınacaktır.

         Sponsorluk uygulamasına ilişkin usul ve esaslar, 16/6/2004 tarih ve 25494 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Sponsorluk Yönetmeliğinde düzenlenmiştir. Buna göre, gerçek ve tüzel kişiler, federasyonlara, gençlik ve spor kulüplerine veya sporculara, spor tesisleri ve faaliyetlerine ilişkin olarak anılan Yönetmelikte belirtilen usul ve esaslar dahilinde sponsor olabileceklerdir.

        

         Sponsorluk hizmetini alan kişi, kurum ve kuruluşlara sponsorlarca nakdi bir destekte bulunulması ve bu desteğin de hizmeti alanlar adına açılmış bir banka hesabına yatırılmış olunması durumunda, sponsorlara yatırılan tutarlar için bankalar tarafından verilecek makbuz veya dekontun yapılan bağışın tevsik edici belgesi olarak kabul edilmesi gerekir. Ancak, banka dekontu veya makbuzda paranın “sponsorluk amacıyla” yatırıldığına dair bir ifadeye yer verilmesi şarttır.

        

         Diğer taraftan, desteğin nakdi olarak değil de ayni olarak yapılmış olunması durumunda;

        

  • Ayni değerlerin, mükelleflerce dışarıdan sağlanarak sponsorluk hizmeti alanlara bağışlanmış olması durumunda da hizmeti alanlarca teslim alınacak bu değerler için alındı makbuzunun düzenlenmesi ve makbuzda, bağışlanan kıymetlerin değerlerinin, cinsinin, miktarlarının, adedinin v.b. hususların tereddüde mahal bırakmayacak şekilde yer alması

         şarttır.

        

         Yukarıda kapsamı belirtilen sponsorluk harcamalarının indirimi için söz konusu beyannamelerin ekinde herhangi bir belgenin ibraz zorunluluğu bulunmamaktadır. Gerçek ve tüzel kişiler, süresiz bir şekilde sponsor olamayacakları gibi; bunların herhangi bir şekilde vergi borçları da bulunmamalıdır. Bu nedenle kurumların sponsor olabilmeleri için bağlı bulundukları vergi dairesine müracaat ederek, vergi borcu olmadığına dair bir yazı almaları ve yapılan sponsorluk sözleşmesinin bir örneğini ilgili vergi dairesine vermeleri gerekmektedir.

         …”

         açıklamalarına yer verilmiştir.

         Bu hüküm ve açıklamalara göre, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Sponsorluk Yönetmeliğinde belirtilen usul ve esaslar dahilinde yapacağınız  sponsorluk sözleşmesine istinaden gerek spor kulübüne bağlı lisanslı sporcuya, gerekse spor kulübüne yapılacak nakdi ve ayni (her türlü spor malzemesi, tıbbi malzeme, sağlık harcamaları, yeme-içme, ulaşım gibi) sponsorluk harcamalarının kurum kazancınızın yeterli olması ve beyanname üzerinde ayrıca gösterilmesi şartıyla kurumlar vergisi matrahından indirilmesi mümkündür.

         Öte yandan, sporcuların veya diğer ilgililerin spor giysilerinin ya da spor araç ve gereçlerinin üzerine yazılı veya elektronik sinyaller yardımıyla sanal olarak kurumun tanıtımının yapılmasını sağlayacak amblem, marka isim ve benzeri işaretler konulması gibi doğrudan ticari fayda sağlayan ve kurumunuzun tanıtımını amaçlayan harcamalar ise reklam harcaması olarak dikkate alınabilecektir.

         Ancak, şirket ortağının yamaç paraşütü faaliyetinin desteklenmesi amacıyla sponsor olunması, yamaç paraşütü sporunun desteklenmesinden, şirketin ticari reklamının yapılmasından veya şirkete ticari fayda sağlanmasından ziyade ilişkili kişi olan şirket ortağının bu sporla ilgili faaliyetlerinin finanse edilmesi olacağından bu kapsamda yapılan harcamaların kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.

             KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

         3065 sayılı KDV Kanununun;

        -1/1 inci maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’nin konusunu oluşturduğu,

        -17/2-b maddesinde;  17/1 inci maddesinde sayılan, genel ve katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine, belediyelere, köylere, bunların teşkil ettikleri birliklere, üniversitelere, döner sermayeli kuruluşlara, kanunla kurulan kamu kurum ve kuruluşlarına, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, siyasî partiler ve sendikalara, kanunla kurulan veya tüzelkişiliği haiz emekli ve yardım sandıklarına, kamu menfaatine yararlı derneklere, tarımsal amaçlı kooperatiflere ve Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara bedelsiz olarak yapılan her türlü mal teslimi ve hizmet ifalarının katma değer vergisinden istisna olacağı,

         -29/1 inci maddesinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV’den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV’yi indirebilecekleri,

         – 30/a maddesinde, vergiden istisna edilmiş malların teslimi ve hizmet ifasıyla ilgili alış vesikalarında gösterilen veya bu mal ve hizmetlerin maliyetleri içinde yer alan KDV’nin,  30/d maddesinde ise Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarına göre kazancın tespitinde indirimi kabul edilmeyen giderler dolayısıyla ödenen katma değer vergisinin indirim konusu yapılamayacağı

         hükme bağlanmıştır.

         Buna göre,  KDV Kanununun 17/1 inci maddesinde sayılan kurum ve kuruluşlara sponsorluk sözleşmesi kapsamında yapacağınız bedelsiz mal teslimi ve hizmet ifaları katma değer vergisinden istisna olup, söz konusu mal teslimi ve hizmet ifaları nedeniyle yüklenilen katma değer vergisinin, aynı kanunun 30 uncu maddesi uyarınca indirimi mümkün değildir. İndirimi mümkün olmayan bu verginin kurumlar vergisi kazancının tespitinde gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınması mümkündür.

         Öte yandan, KDV Kanununun 17/1 inci maddesinde sayılan kurum ve kuruluşlar dışındakilere sponsorluk kapsamında yapılan mal teslimi ve hizmet ifaları genel hükümler çerçevesinde KDV’ye tabi olup, bu harcamalar dolayısıyla yüklenilen vergilerin de Katma Değer Vergisi Kanununun 29/1 inci maddesi uyarıca indirim konusu yapılması mümkündür.

         Ayrıca, şirketiniz tarafından sponsorluk  sözleşmesi kapsamında yapılan nakdi bağışlar ise KDV’nin konusuna girmediğinden KDV’ye tabi olmayacaktır.

         Yine bu çerçevede, şirket ortağının yamaç paraşütü faaliyetinin desteklenmesi amacıyla sponsor olunması halinde ise bu kapsamda yapılan harcamaların KDV Kanununun 30/b maddesi uyarınca indirimi mümkün değildir.




Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/sponsorluk-sozlesmesi-kapsaminda-yapilan-harcamalarin-kv-kdv-karsisindaki-durumu/feed/ 0
Bankalarca ödenen maaş promosyonunun KDV’ye tabi olup olmadığı  https://www.muhasebenews.com/bankalarca-odenen-maas-promosyonunun-kdvye-tabi-olup-olmadigi/ https://www.muhasebenews.com/bankalarca-odenen-maas-promosyonunun-kdvye-tabi-olup-olmadigi/#respond Sun, 25 Sep 2022 23:39:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=132137 Özelge: Bankalarca ödenen promosyonun KDV’ye tabi olup olmadığı hk.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.35.17.01-35-02-101

30/01/2012

Konu

:

Bankalarca ödenen promosyonun KDV’ye tabi olup olmadığı.

İlgide kayıtlı dilekçenizde; şirket personelinin ücret ödemeleri için anlaştığı bankalardan sağlanan promosyon tutarının katma değer vergisinin (KDV) konusuna girip girmediği konusunda bilgi verilmesi istenilmektedir.

KDV Kanununun;

-1/1 inci maddesinde, Türkiye’deki ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu,

– 4 üncü maddesinde hizmetin, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu; bu işlemlerin, bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği

-20 nci maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu, bedel deyiminin ise, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği,

hüküm altına alınmıştır.

Buna göre;

         1-Şirketiniz personelinin maaşlarının bankaya yatırılması işlemine bağlı olarak banka tarafından personelinize yapılacak promosyon ödemeleri KDV’ye tabi bulunmamaktadır.

         2-Promosyon ödemeleri üzerinden şirketiniz tarafından komisyon alınması veya promosyon ödemesinin bir kısmının şirketinize yapılması (şirketiniz hesaplarının söz konusu bankada bulunması sebebiyle) halinde şirketinize yapılacak promosyon ödemesi veya söz konusu komisyon tutarı üzerinden şirketinizce düzenlenecek faturada %18 oranında KDV hesaplanması gerekmektedir.


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/bankalarca-odenen-maas-promosyonunun-kdvye-tabi-olup-olmadigi/feed/ 0
Yurt dışından alınan hizmetlerin KV ve ÇVÖ Anlaşması karşısındaki durumu https://www.muhasebenews.com/yurt-disindan-alinan-hizmetlerin-kv-ve-cvo-anlasmasi-karsisindaki-durumu/ https://www.muhasebenews.com/yurt-disindan-alinan-hizmetlerin-kv-ve-cvo-anlasmasi-karsisindaki-durumu/#respond Sat, 13 Aug 2022 09:45:54 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=130155 T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
Kocaeli Vergi Dairesi Başkanlığı
Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

Sayı

:

93767041-125[1781147167]-92796

18.07.2022

Konu

:

Yurt dışından alınan hizmetlerin KV ve ÇVÖ Anlaşması karşısındaki durumu

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; yurt içinde bilgi güvenliği danışmanlık hizmetleri verdiğiniz müşterileriniz için yurt dışında Karadağ mukimi bir şirketten “bilgi teknolojileri hizmetleri” ve “proje tasarımı, yönetimi ve danışmanlığı” adı altında hizmet satın aldığınız, çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması kapsamında alınan danışmanlık hizmetini hangi gelir unsuru ile ilişkilendirmeniz gerektiği ve söz konusu hizmet bedellerine ilişkin ödemeler üzerinden vergi kesintisi yapılıp yapılmayacağı, yapılacaksa kesinti oranının ne olacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

A- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin;

– İkinci fıkrasında; Kanunun 1 inci maddesinde sayılan kurumlardan, kanuni ve iş merkezlerinden her ikisi de Türkiye’de bulunmayanların dar mükellefiyet esasına göre sadece Türkiye’de elde ettikleri kazançlar üzerinden vergilendirileceği,

– Üçüncü fıkrasında dar mükellefiyette kurum kazancını oluşturan kazanç ve iratların neler olduğu,

– Dördüncü fıkrasında ise bu maddede yer alan kazanç veya iratlar ile gelir unsurlarının Türkiye’de elde edilmesi ve Türkiye’de daimi temsilci bulundurulması konularında 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ilgili hükümlerinin uygulanacağı

belirtilmiştir.

Aynı Kanunun 30 uncu maddesinde, dar mükellefiyete tâbi kurumların maddede bentler halinde sayılan kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükmüne yer verilmiştir. Maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde, dar mükellef kurumların elde edecekleri serbest meslek kazançları ile ikinci fıkrasında yer alan ticari veya zirai kazanca dahil olup olmadığına bakılmaksızın telif, imtiyaz, ihtira, işletme,  ticaret unvanı, marka ve benzeri gayri maddi hakların satışı, devir ve temliki karşılığında nakden veya hesaben ödenen veya tahakkuk ettirilen bedeller üzerinden üzerinden vergi kesintisi yapılması öngörülmüş olup, kesinti oranı 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca 3/2/2009 tarihinden itibaren söz konusu ödemeler üzerinden %20 olarak belirlenmiştir.

B- ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMASI YÖNÜNDEN:

01.01.2008 tarihinden itibaren uygulanmakta olan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan ve Karadağ Bakanlar Kurulu Arasında Gelir ve Servet Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması”nın hükümleri gerek Sırbistan gerekse Karadağ yönünden hüküm ifade etmeye devam etmektedir.

Türkiye-Sırbistan ve Karadağ ÇVÖ Anlaşmasının serbest meslek faaliyetlerini düzenleyen 14 üncü maddesinde yalnızca gerçek kişilerce ifa edilen serbest meslek faaliyetleri için düzenleme yapıldığından, Karadağ mukimi şirket tarafından verilen bilgi teknolojileri, proje tasarımı, yönetimi ve danışmanlığı hizmetlerinin Anlaşmanın “Ticari Kazançlar”ı düzenleyen 7 nci maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.

Anlaşmanın “Ticari Kazançlar”ı düzenleyen 7 nci maddesinin 1 inci fıkrasında;

“Bir Akit Devlet teşebbüsüne ait kazanç, söz konusu teşebbüs diğer Akit Devlette yer alan bir işyeri vasıtasıyla orada ticari faaliyette bulunmadıkça, yalnızca bu Devlette vergilendirilecektir. Eğer teşebbüs yukarıda bahsedilen şekilde ticari faaliyette bulunursa, teşebbüsün kazançları yalnızca işyerine atfedilebilen miktarla sınırlı olmak üzere bu diğer Devlette vergilendirilebilir.”

hükmüne yer verilmiştir.

Buna göre, Karadağ mukimi şirketin bahsi geçen hizmetler karşılığında elde etmiş olduğu gelirlerin, söz konusu gelirler Türkiye’de bulunan bir işyeri vasıtasıyla elde edilmedikçe yalnızca Karadağ’da vergilendirilmesi gerekmektedir. Söz konusu gelirlerin Türkiye’de bulunan bir işyeri vasıtasıyla elde edilmesi durumda, Türkiye’nin, bu işyerine atfedilebilen miktarla sınırlı olmak üzere iç mevzuat hükümleri çerçevesinde vergi alma hakkı bulunmaktadır. Karadağ mukimi şirketin Türkiye’de bir işyeri oluşup oluşmadığı ise Anlaşmanın bir örneği ekli 5 inci maddesinde yapılan düzenlemeye göre belirlenecektir.

Diğer taraftan, Karadağ mukimi firmadan alınan hizmetler için yapılan ödemelerin Anlaşmanın “Gayrimaddi Hak Bedelleri” başlıklı 12 nci maddesi kapsamına giren bir gayrimaddi hak karşılığında yapılması halinde vergilemenin bu madde hükümleri uyarınca yapılacağı tabiidir.

Anlaşmanın Türkiye’ye vergi alma hakkı tanıdığı durumlarda, söz konusu faaliyetler dolayısıyla Türkiye’de ödenen vergiler, Anlaşmanın “Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi” başlıklı 24 üncü maddesinin 1 inci fıkrası çerçevesinde Karadağ’da ödenecek vergilerden mahsup edilebilecektir.

 


Kaynak:GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/yurt-disindan-alinan-hizmetlerin-kv-ve-cvo-anlasmasi-karsisindaki-durumu/feed/ 0
3 kıtadan 18 ülkeyle 100 ticaret anlaşması https://www.muhasebenews.com/3-kitadan-18-ulkeyle-100-ticaret-anlasmasi/ https://www.muhasebenews.com/3-kitadan-18-ulkeyle-100-ticaret-anlasmasi/#respond Thu, 07 Apr 2022 02:00:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=125349 Sadece enerji alanında 13 anlaşma imzalayan Türkiye’nin bir diğer hedefi ise gıda, hammadde, emtia ve ürün tedarikini güvenceye almak ve dış ticarette yeni koşullarda rekabet edebilmek. Konuyla ilgili akademisyenler, Türkiye’nin çok kutuplu dünya sürecinde çok kutuplu dış ticarete yöneldiğini belirtiyor.

Pandeminin etkilerinin ardından Rusya-Ukrayna savaşı, dünyada yeni bir dönemin kapısını araladı. Yeni dönemde dünyanın çok kutuplu olarak şekillenmesi öngörülüyor. Uluslararası ilişkilerde bu gelişme dış ticarette de yeni stratejileri zorunlu kılıyor. Türkiye de devletlerarası ilişkileri ve ekonomileri etkileyecek bu dönem için yeni stratejiler geliştiriyor. Bu kapsamda Türkiye son 6 ayda adeta mekik diplomasisi uyguladı.

HEDEF 78 MİLYAR DOLAR

Türkiye bu girişimleriyle 3 kıtadan 18 ülkeyle 100 işbirliği anlaşması imzaladı. Bu strateji çerçevesinde, yeni pazarlar ile dış ticaretini artırmak isteyen Türkiye, 18 ülke ile 43 milyar dolarlık toplam dış ticaret hacmini 78 milyar dolara çıkarmayı hedefliyor. Mevcut anlaşmaların etkisiyle ihracat rekorlar kırmaya devam ederken, Türkiye son çeyrekte artırdığı diplomatik ziyaretler ve anlaşmalar sayesinde ticarette lokomotif olmakta emin adımlarla ilerliyor.

ENERJİ ALANINDA ANLAŞMALAR

Dünyada yaşanan emtia ve enerji sıkıntısının yanı sıra gıda, hammadde, teknolojik cihaz vb. ürünlerin tedarikinde aksaklıklar başladı. Çünkü, dünyanın önemli gıda, enerji ve kıymetli emtia ihracatçılarından olan Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş, emtia fiyatlarındaki oynaklığı artırmaya devam ediyor. Bu kapsamda Türkiye, enerjide gerçekleştirilen yoğun diplomasi trafiği ile masada da önemli adımlar atılmasını sağladı. Türkiye son dönemde, 9 ülke ile yenilenebilir enerjiden madenciliğe kadar birçok farklı alanda 13 anlaşma imzaladı.

ÇOKLU EKONOMİK BOYUT

İstanbul Ticaret Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Doç. Dr. Uğur Yasin Asal, Türkiye’nin kıtalar arası diplomatik atağının muhtemel sonuçlarına dikkat çekti.

Türkiye’nin diplomasiyi ikili anlaşmalar ve çok taraflı ilişkiler merkezinde kullandığını söyleyen Doç. Dr. Asal, diplomasinin yanı sıra ticaret politikasında dönüşümün başladığının altını çizdi. Asal, gelişmeler hakkında şunları söyledi: “Anlaşmalarla dış ticaret başta olmak üzere yatırımlar, işgücü ve kültürel transferlerin gerçekleştirilebileceği ülkeler olduğunu görüyoruz. Bu durum, ilişkilerin gelişmesini ve diplomasiyi çoklu bir boyuta taşıyacak ve farklı boyutlarıyla ele alınmasını kolaylaştıracak.”

Asal, “Son dönemde yapılan anlaşmalar, ülkelerarası ilişkilerin sürdürülmek istendiğinin bir göstergesi olarak okunmalı” dedi.

YUMUŞAK GÜÇ UNSURU

Doç. Dr. Uğur Yasin Asal, şöyle devam etti: “Globaldeki kutuplaşmanın bir parçası olarak ortaya çıkan sistemde Türk dış politikası, bir pozisyon almak istiyor. Bu pozisyonu da ticaret ve yatırım kanalı ile güçlendirmeye çalışıyor. Asal, “Bu durumda yumuşak güç unsuru, uzun vadeli ve geri dönüşü en yüksek yatırımlar olarak değerlendiriliyor” dedi.

ANLAŞMALAR SON ÇEYREKTE ARTTI

İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Figen Yıldırım, Türk diplomasisinin, 2021’in son çeyreği ile birlikte Ortadoğu ve Doğu ülkeleri başta olmak üzere normalleşme sürecine girdiğini belirtti. Böylece yeni bir dönemin başladığını vurgulayan Prof. Yıldırım, “Ülkelerle bölgesel işbirlikleri ve ticari anlaşmaların yapılması, küresel tedarik zinciri döngüsünde Türkiye’nin önemini ortaya koydu. Anlaşmaların son dönemde artması Türkiye’nin yeni bir döneme girdiğinin de göstergesi” dedi.

SİSTEM ÖNERİSİ

Prof. Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti: “Güç birliği sağlayan ve uzlaştırıcı bir karakter sergileyen Türkiye, son dönemde imzaladığı anlaşmalar sayesinde dış ticaret rakamlarını artırdı. Bu sayede, üretkenlik ve verimlilik vurgusuyla oluşturulmak istenilen küresel değer zincirinde rekabetçi bir yer tutmaya da başladı. Coğrafi avantajının yanında ülkelerarası bütünleştirici ticari yaklaşımıyla Türkiye, yeni bir sistemin oluşmasını da sağlıyor.”

YENİ ÜRETİM

Yıldırım, Türkiye’nin rekabet gücünün nispeten daha az olduğu, büyüyen sektörlerde ve tedarik anlamında yetersiz kalınan hammadde ile yarı mamul pazarında oluşturulan stratejik işbirliklerini artıracağını söyledi. Yıldırım, “Bu sayede, yeni pazar, yeni üretim mottosuyla bu alanların gelişmesiyle ülkenin büyümesi de katlanacak” dedi.

MADE IN TÜRKİYE

“Dünyada ne kadar kutuplaşma olursa olsun Türkiye’nin yer almadığı bir taraflaşma yapbozun en önemli parçasının kaybolması demek” diyen Prof. Figen Yıldırım, “Firmalar bazında özellikle ihracatçıların aynı bütünlük çerçevesinde ortak hareket etmesi gerektiğini söyledi. Yıldırım, “Made in Türkiye algısını güçlendirmek için sektörlerin ortak bir hedef doğrultusunda çalışması ve ortaklık farkındalığına varması gerekiyor” önerisinde bulundu.

ENERJİ VE DEĞERLİ EMTİA

Son 6 ayda 13 ülke ile enerji alanında anlaşma imzalandığını hatırlatan İstanbul Ticaret Üniversitesi Dış Ticaret Enstitüsü Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Gencay Karakaya, enerji oluşumu, enerjinin ortaya çıkarılması ve bu noktada kullanılacak maden ve kıymetli emtiaların bölgemizin en önemli sorunları arasında yer aldığının altını çizdi.

Doç. Dr. Karakaya, “Akdeniz bölgesinde önemli bir enerji kaynağı ve geçiş sistemi bulunuyor. Enerji sahasında bütüncül bir bakış açısıyla bakılması, diplomasi trafiğinin artması ve yapılan anlaşmalar çok önemli” değerlendirmesinde bulundu.

FARKLI PAZARLARA YÖNELDİK

Doç. Karakaya, Türkiye’nin ticari anlaşmalar açısından zengin son 6 ayını şöyle değerlendirdi: “Dünya ekonomisinde rasyonel değişiklikler, yapısal problemlerle karşı karşıya kalınmasıyla Türkiye, farklı modellere ve pazarlara yöneldi. Devam eden bu süreç Türkiye’nin, Senegal, Maldivler, Kosova, Arnavutluk ve Körfez ülkeleriyle ticari anlaşmalar imzalamasına neden oldu.”

SORUNLARI ÇÖZECEK

Ülkeler arasında yaşanan politik sıkıntıların sonucunun ekonomiyi zedelediğini söyleyen Doç. Dr. Karakaya, “Türkiye, pandemi ve Rusya-Ukrayna savaşında çok doğru bir perspektiften baktı ve artık arabulucu konumuna geldi. Çünkü Türkiye’nin hem coğrafi hem jeopolitik hem de tarihi açıdan çok önemli olduğu görüldü. Ticari anlaşmalar; Türkiye’nin içerisinde bulunduğu birçok alanda kısa ve orta vadede çok etkinlik katacak, uzun vadede ise yapısal problemleri ve finansman sorunlarını çözecektir” değerlendirmesinde bulundu.

3 ÜLKE İLE DİPLOMASİDE YENİ ADIM

Türkiye’nin Ermenistan, Yunanistan ve İsrail ile imzaladığı anlaşma bulunmuyor. Ancak 3 ülkeye yapılan diplomatik ziyaretler bölge için oldukça önemli.

MARKA DİPLOMASİSİ

Küresel ve bölgesel gelişmelere rağmen ticari anlaşmalar için temaslarını hız kesmeden sürdüren Türkiye, son günlerde art arda devlet başkanlarını ağırladı. Antalya Diplomasi Forumu’nun ardından son olarak da İstanbul ile Rusya-Ukrayna barış görüşmelerine ev sahipliği yaptı. Bütün bu diplomatik faaliyetlerin Türkiye’nin ve İstanbul ile Antalya’nın küresel marka algısını güçlendirdiği kaydediliyor.


Kaynak: İTO Haber
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/3-kitadan-18-ulkeyle-100-ticaret-anlasmasi/feed/ 0
Türkiye-Avrupa Birliği Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA II) Çerçeve Anlaşması Genel Tebliği (Sıra No: 1)’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Sıra No: 3) Resmi Gazete’de Yayımlandı. https://www.muhasebenews.com/turkiye-avrupa-birligi-katilim-oncesi-yardim-araci-ipa-ii-cerceve-anlasmasi-genel-tebligi-sira-no-1nde-degisiklik-yapilmasina-dair-teblig-sira-no-3-resmi-gazetede-yayimlandi/ https://www.muhasebenews.com/turkiye-avrupa-birligi-katilim-oncesi-yardim-araci-ipa-ii-cerceve-anlasmasi-genel-tebligi-sira-no-1nde-degisiklik-yapilmasina-dair-teblig-sira-no-3-resmi-gazetede-yayimlandi/#respond Wed, 19 Jan 2022 06:43:56 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=121093

2014-2020 dönemi Avrupa Birliği (AB) mali yardımları ile ilgili Türkiye-AB Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA II) Çerçeve Anlaşması 6647 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunmuş ve 22.06.2015 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir.

Bilindiği üzere, söz konusu Anlaşmaya ilişkin olarak 1 ve 2 Sıra No.lu Türkiye-AB IPA II Çerçeve Anlaşması Genel Tebliğleri yayımlanmıştı.

Son olarak, bahse konu Tebliğde yer alan başvuru yapılacak makamla ilgili parasal tutar Türkiye-AB IPA II Çerçeve Anlaşması Genel Tebliği (Sıra No:1)’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Sıra No:3) 18 Ocak 2022 tarih ve 31723 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

Anılan Tebliğ ile 18 Ocak 2022 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere;

1- IPA II Çerçeve Anlaşması kapsamındaki vergi istisnalarından yararlanmak için Birlik Yüklenicileri tarafından merkez ve taşra teşkilatlarına yapılan Katma Değer Vergisi İstisna Sertifikası taleplerinin düzenlenmesinde geçerli başvuru parasal tutarları ve

2- Ayrıca, tedarik sözleşmesi düzenleme alt limiti

yeniden belirlenmiştir.

Buna göre, bahse konu Tebliğin 4.2.2.1. KDV İstisna Sertifikası Başvurusu Yapılacak Makam başlıklı maddesi;

– “Vergi Dairesi Başkanlığı Kurulu olan illerde (EK-1/a) bulunanlardan, imzaladıkları Birlik Sözleşmesinde kendisine ayrılan bütçe payı 10 (on) milyon Türk Lirasından (10 milyon Türk Lirası dâhil) az olanlar o ildeki Vergi Dairesi Başkanlığına (Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı mükellefi olanlar bu Vergi Dairesi Başkanlığına); Birlik Sözleşmesinde kendisine ayrılan bütçe payı 10 (on) milyon Türk Lirasından fazla olanlar ise Gelir İdaresi Başkanlığına” olarak,

– “Vergi Dairesi Başkanlığı kurulu olmayan illerde (EK-1/b) bulunanların imzaladıkları Birlik Sözleşmesinde kendisine ayrılan bütçe payı 5 (beş) milyon Türk Lirasından (5 milyon Türk Lirası dâhil) az olanlar o ildeki Defterdarlık Gelir Müdürlüğüne; Birlik Sözleşmesinde kendisine ayrılan bütçe payı 5 (beş) milyon Türk Lirasından fazla olanlar ise Gelir İdaresi Başkanlığına başvuracaklardır” olarak

değiştirilmiştir.

– Ayrıca, I sıra Nolu IPA II Genel Tebliğinin 4.2.2.6. KDV İstisna Sertifikasının Kullanılması bölümünün birinci fıkrası “KDV İstisna Sertifikası kullanmak suretiyle Birlik Sözleşmesi kapsamında temin edilecek mal, hizmet ile yapılan işler için Tedarikçi tarafından düzenlenecek fatura tutarı ya da aynı Birlik Sözleşmesi kapsamında aynı Tedarikçiden yapılacak alımların toplam tutarının (KDV Hariç) 8.000 TL.’yi aşması durumunda Birlik Yüklenicisi öncelikle Tedarikçi ile bir örneği Tebliğin ekinde (EK-7) yer alan “Tedarik Sözleşmesi” yapacaktır” şeklinde ve beşinci fıkrası “Birlik Yüklenicisinin KDV İstisna Sertifikası kullanmak suretiyle Birlik Sözleşmesi kapsamında temin edeceği mal, hizmet ile yapılan işler için Tedarikçinin düzenlediği fatura tutarı ve aynı Birlik Sözleşmesi kapsamında aynı Tedarikçiden yapılacak alımların toplam tutarı (KDV Hariç) 8.000 TL ve altında ise; Tedarik Sözleşmesi yapmak ve Hibe Yararlanıcısına onaylatmak şartı aranmaksızın, KDV İstisna Sertifikasının ibrazı ve bir örneğinin verilmesi ile yukarıdaki şerh düşülerek düzenlenecek fatura veya benzeri evrakta KDV hesaplanmayacaktır.” olarak değiştirilmiştir.

Söz konusu Tebliğe Başkanlığımız internet sitesinde “Mevzuat/Uluslararası Mevzuat/ Avrupa Birliği/Türkiye-Avrupa Birliği IPA II (2014-2020) Çerçeve Anlaşması (6647)” başlıkları takip edilerek ulaşmak mümkündür.

Duyurulur.

 

Tebliğe ulaşmak için tıklayınız.

Hazine ve Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı)’ndan:
TÜRKİYE-AVRUPA BİRLİĞİ KATILIM ÖNCESİ YARDIM ARACI (IPA II) ÇERÇEVE ANLAŞMASI GENEL TEBLİĞİ (SIRA NO: 1)’NDE
DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ (SIRA NO: 3)

MADDE 1 – 13/2/2016 tarihli ve 29623 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Türkiye-Avrupa Birliği Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA II) Çerçeve Anlaşması Genel Tebliği (Sıra No:1)’nin (4.2.2.1) bölümü (a) bendinde yer alan “bütçe payı 4 (dört) milyon Türk Lirasından (4 milyon Türk Lirası dâhil) az olanlar” ibaresi “bütçe payı 10 (on) milyon Türk Lirasından (10 milyon Türk Lirası dâhil) az olanlar” olarak, “bütçe payı 4 (Dört) milyon Türk Lirasından fazla olanlar” ibaresi ise “bütçe payı 10 (on) milyon Türk Lirasından fazla olanlar” olarak değiştirilmiştir.

MADDE 2 – Aynı Tebliğin (4.2.2.1) bölümü (b) bendinde yer alan “bütçe payı 2 (iki) milyon Türk Lirasından (2 milyon Türk Lirası dâhil) az olanlar” ibaresi “bütçe payı 5 (beş) milyon Türk Lirasından (5 milyon Türk Lirası dâhil) az olanlar” olarak, “bütçe payı 2 (iki) milyon Türk Lirasından fazla olanlar” ibaresi ise “bütçe payı 5 (beş) milyon Türk Lirasından fazla olanlar” olarak değiştirilmiştir.

MADDE 3 – Aynı Tebliğin (4.2.2.6) bölümünün birinci paragrafında ve beşinci paragrafında yer alan “3.500”
ibareleri “8.000” olarak değiştirilmiştir.

MADDE 4 – Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 5 – Bu Tebliğ hükümlerini Hazine ve Maliye Bakanı yürütür.


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/turkiye-avrupa-birligi-katilim-oncesi-yardim-araci-ipa-ii-cerceve-anlasmasi-genel-tebligi-sira-no-1nde-degisiklik-yapilmasina-dair-teblig-sira-no-3-resmi-gazetede-yayimlandi/feed/ 0
Tek Taraflı Peşin Fiyatlandırma Anlaşması İmzalanmıştır. https://www.muhasebenews.com/tek-tarafli-pesin-fiyatlandirma-anlasmasi-imzalanmistir/ https://www.muhasebenews.com/tek-tarafli-pesin-fiyatlandirma-anlasmasi-imzalanmistir/#respond Wed, 01 Dec 2021 06:44:18 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=118680 GİB Duyuru

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesi gereğince, bir adet Tek Taraflı Peşin Fiyatlandırma Anlaşması imzalanmıştır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.


Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı
Madde 13

(1) Kurumlar, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunursa, kazanç tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılır. Alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemler her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirilir.

(2) İlişkili kişi; kurumların kendi ortakları, kurumların veya ortaklarının ilgili bulunduğu gerçek kişi veya kurum ile idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu ya da nüfuzu altında bulundurduğu gerçek kişi veya kurumları ifade eder. Ortakların eşleri, ortakların veya eşlerinin üstsoy ve altsoyu ile üçüncü derece dahil yansoy hısımları ve kayın hısımları da ilişkili kişi sayılır. Kazancın elde edildiği ülke vergi sisteminin, Türk vergi sisteminin yarattığı vergilendirme kapasitesi ile aynı düzeyde bir vergilendirme imkânı sağlayıp sağlamadığı ve bilgi değişimi hususunun göz önünde bulundurulması suretiyle (700 Sayılı KHK’nın 173 üncü maddesiyle değişen ibare; Yürürlük:09.07.2018)Cumhurbaşkanınca(***) ilan edilen ülkelerde veya bölgelerde bulunan kişilerle yapılmış tüm işlemler, ilişkili kişilerle yapılmış sayılır.(6728 sayılı kanunun 59 uncu maddesiyle eklenen cümleler;Yürürlük 09.08.2016) İlişkinin doğrudan veya dolaylı olarak ortaklık kanalıyla oluştuğu durumların örtülü kazanç dağıtımı kapsamında sayılması için en az %10 oranında ortaklık, oy veya kâr payı hakkının olması şartı aranır. Ortaklık ilişkisi olmadan doğrudan veya dolaylı olarak en az %10 oranında oy veya kâr payı hakkının olduğu durumlarda da taraflar ilişkili kişi sayılır. İlişkili kişiler açısından bu oranlar topluca dikkate alınır.

(3) Emsallere uygunluk ilkesi, ilişkili kişilerle yapılan mal veya hizmet alım ya da satımında uygulanan fiyat veya bedelin, aralarında böyle bir ilişkinin bulunmaması durumunda oluşacak fiyat veya bedele uygun olmasını ifade eder. Emsallere uygunluk ilkesi doğrultusunda tespit edilen fiyat veya bedellere ilişkin hesaplamalara ait kayıt, cetvel ve belgelerin ispat edici kâğıtlar olarak saklanması zorunludur.

(4) Kurumlar, ilişkili kişilerle yaptığı işlemlerde uygulayacağı fiyat veya bedelleri, aşağıdaki yöntemlerden işlemin mahiyetine en uygun olanını kullanarak tespit eder:

a) Karşılaştırılabilir fiyat yöntemi: Bir mükellefin uygulayacağı emsallere uygun satış fiyatının, karşılaştırılabilir mal veya hizmet alım ya da satımında bulunan ve aralarında herhangi bir şekilde ilişki bulunmayan gerçek veya tüzel kişilerin birbirleriyle yaptıkları işlemlerde uygulayacağı piyasa fiyatı ile karşılaştırılarak tespit edilmesini ifade eder.

b) Maliyet artı yöntemi: Emsallere uygun fiyatın, ilgili mal veya hizmet maliyetlerinin makul bir brüt kâr oranı kadar artırılması suretiyle hesaplanmasını ifade eder.

c) Yeniden satış fiyatı yöntemi: Emsallere uygun fiyatın, işlem konusu mal veya hizmetlerin aralarında herhangi bir şekilde ilişki bulunmayan gerçek veya tüzel kişilere yeniden satılması halinde uygulanacak fiyattan, makul bir brüt satış kârı düşülerek hesaplanmasını ifade eder.

(6728 sayılı kanunun 59 uncu maddesiyle değişen bent;Yürürlük 09.08.2016)ç) İşlemsel kâr yöntemleri: Emsallere uygun fiyat veya bedelin tespitinde, ilişkili kişiler arasındaki işlemden doğan kârı esas alan yöntemleri ifade eder. Bu yöntemler, işleme dayalı net kâr marjı yöntemi ve kâr bölüşüm yöntemidir. İşleme dayalı net kâr marjı yöntemi, mükellefin kontrol altındaki bir işlemden; maliyetler, satışlar veya varlıklar gibi ilgili ve uygun bir temele dayanarak tespit ettiği net kâr marjının incelenmesi esasına dayanır. Kâr bölüşüm yöntemi, ilişkili kişilerin bir veya daha fazla sayıdaki kontrol altındaki işlemlere ilişkin toplam faaliyet kârı ya da zararının, üstlendikleri işlevler ve yüklendikleri riskler nispetinde ilişkili kişiler arasında emsallere uygun olarak bölüştürülmesi esasına dayanır.(*)

(6728 sayılı kanunun 59 uncu maddesiyle eklenen bent;Yürürlük 09.08.2016)d) Emsallere uygun fiyata yukarıdaki yöntemlerden herhangi birisi ile ulaşma olanağı yoksa mükellef, işlemin niteliğine uygun olarak kendi belirleyeceği bir yöntemi de kullanabilir.

(5) İlişkili kişilerle yapılan mal veya hizmet alım ya da satımında uygulanacak fiyat veya bedelin tespitine ilişkin yöntemler, mükellefin talebi üzerine Maliye Bakanlığı ile anlaşılarak belirlenebilir. Bu şekilde belirlenen yöntem, üç yılı aşmamak üzere anlaşmada tespit edilen süre ve şartlar dahilinde kesinlik taşır.(6728 sayılı kanunun 59 uncu maddesiyle eklenen cümleler;Yürürlük 09.08.2016)Mükellef ve Bakanlık, belirlenen yöntemin zamanaşımına uğramamış geçmiş vergilendirme dönemlerine de tatbik edilmesini, Vergi Usul Kanununun pişmanlık ve ıslah hükümlerinin uygulanmasının mümkün olması ile anlaşma koşullarının bu dönemlerde de geçerli olması hâlinde, anlaşma kapsamına almak suretiyle sağlayabilir. Bu durumda, imzalanan anlaşma söz konusu hükümlerde yer alan haber verme dilekçesi yerine geçer, beyan ve ödeme işlemleri buna göre tekemmül ettirilir. Anlaşmanın geçmiş vergilendirme dönemlerine uygulanması sebebiyle daha önceden ödenen vergiler ret ve iade edilmez.

(6) Tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazanç, Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunlarının uygulamasında, bu maddedeki şartların gerçekleştiği hesap döneminin son günü itibarıyla dağıtılmış kâr payı veya dar mükellefler için ana merkeze aktarılan tutar sayılır. Daha önce yapılan vergilendirme işlemleri, taraf olan mükellefler nezdinde buna göre düzeltilir. Şu kadar ki, bu düzeltmenin yapılması için örtülü kazanç dağıtan kurum adına tarh edilen vergilerin kesinleşmiş ve ödenmiş olması şarttır.

(7) (5766 Sayılı Kanunun 21. maddesi ile eklenen fıkra, Yürürlük; 2008 yılı kazançlarına uygulanmak üzere yayımı tarihinde) Tam mükellef kurumlar ile yabancı kurumların Türkiye’deki işyeri veya daimi temsilcilerinin aralarında ilişkili kişi kapsamında gerçekleştirdikleri yurt içindeki işlemler nedeniyle kazancın örtülü olarak dağıtıldığının kabulü Hazine zararının doğması şartına bağlıdır. Hazine zararından kasıt, emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit edilen fiyat ve bedeller nedeniyle kurum ve ilişkili kişiler adına tahakkuk ettirilmesi gereken her türlü vergi toplamının eksik veya geç tahakkuk ettirilmesidir.

(6728 sayılı kanunun 59 uncu maddesiyle eklenen fıkra;Yürürlük 09.08.2016)(8) Transfer fiyatlandırmasına ilişkin belgelendirme yükümlülüklerinin tam ve zamanında yerine getirilmiş olması kaydıyla, örtülü olarak dağıtılan kazanç nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmemiş veya eksik tahakkuk ettirilmiş vergiler için vergi ziyaı cezası (Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesinde yazılı fiillerle vergi ziyaına sebebiyet verilmesi hali hariç) %50 indirimli olarak uygulanır.

(6728 sayılı kanunun 59 uncu maddesiyle değişen fıkra;Yürürlük 09.08.2016)(9) (700 Sayılı KHK’nın 173 üncü maddesiyle değişen ibare; Yürürlük:09.07.2018)Cumhurbaşkanı(****); ikinci fıkrada yer alan oranları, gerçek kişiler, kurumlar, doğrudan veya dolaylı ortaklar itibarıyla ya da ortaklık payının edinim şekline göre topluca veya ayrı ayrı %1’e kadar indirmeye, %25’e kadar çıkarmaya, oran şartını kaldırmaya; beşinci fıkrada yer alan süreyi beş yıla kadar artırmaya, belgelendirme yükümlülükleri ve bu yükümlülükler kapsamına, uluslararası anlaşmalar doğrultusunda, yurt dışında yer alan ilişkili kişilerin faaliyetlerine ilişkin bilgilerin dâhil edilmesi zorunluluğu getirmeye; bu bilgilerin uluslararası anlaşmalar çerçevesinde diğer ülkelerle karşılıklı olarak paylaşılmasına ilişkin usullerle transfer fiyatlandırması ile ilgili diğer usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.(**)


(*) Değişmeden önceki şekli:ç) Emsallere uygun fiyata yukarıdaki yöntemlerden herhangi birisi ile ulaşma olanağı yoksa mükellef, işlemlerin mahiyetine uygun olarak kendi belirleyeceği diğer yöntemleri kullanabilir.

(**) Değişmeden önceki şekli: (8) Transfer fiyatlandırması ile ilgili usûller Bakanlar Kurulunca belirlenir.

(***) Değişmeden önceki şekli: Bakanlar Kurulunca

(****) Değişmeden önceki şekli: Bakanlar Kurulu



Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/tek-tarafli-pesin-fiyatlandirma-anlasmasi-imzalanmistir/feed/ 0