alım-satım – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Fri, 06 Oct 2023 05:30:05 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.3 Özel matrahlı alınan araç yine özel matrahlı satılabilir mi? https://www.muhasebenews.com/ozel-matrahli-alinan-arac-yine-ozel-matrahli-satilabilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/ozel-matrahli-alinan-arac-yine-ozel-matrahli-satilabilir-mi/#respond Fri, 06 Oct 2023 05:30:05 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=146847 Yetki belgeli araç kiralama alım satım yapan tüzel firmayız. Özel Matrah ile aldığımız aracı tekrar Özel Matrahla sıfır KDV olarak çıkabilir miyiz?

Özel matrah, Vergi mükellefi olmayan kişilerden alınan taşıtlar için uygulanır. Bahsettiğiniz satış için özel matrah uygulanmaz. Taşıtın satış bedelinin tamamı üzerinden KDV hesaplanır.


BENZER İÇERİK

Hayır, özel matrahlı alınan araç yine özel matrahlı satılamaz.

Özel matrahlı araç satışı, ikinci el araç ticareti yapanlardan KDV ödenmeksizin alınan araçların satışında uygulanan bir vergilendirme yöntemidir. Bu yöntemde, aracın satış bedeli üzerinden KDV hesaplanmaz. Bunun yerine, aracın alış bedeli ile satış bedeli arasındaki fark üzerinden KDV hesaplanır.

Bu nedenle, özel matrahlı alınan bir araç, yine özel matrahlı olarak satılamaz. Bu durumda, aracın satış bedeli üzerinden %20 KDV hesaplanması gerekir.


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/ozel-matrahli-alinan-arac-yine-ozel-matrahli-satilabilir-mi/feed/ 0
Serbest çalışan Mali Müşavirler başka şirkete ortak olabilir ancak imza yetkilisi olamaz https://www.muhasebenews.com/serbest-calisan-mali-musavirler-baska-sirkete-ortak-olabilir-ancak-imza-yetkilisi-olamaz/ https://www.muhasebenews.com/serbest-calisan-mali-musavirler-baska-sirkete-ortak-olabilir-ancak-imza-yetkilisi-olamaz/#respond Thu, 19 May 2022 10:18:05 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=127256 Defterini tutmuş olduğum alım-satım işleri ile iştigal eden limited şirkete aynı zamanda ortaklığım bulunmaktadır. Muhasebenin fiilen sevk ve idaresi ve/veya başka bir konu ile ilgili birinci derece imza yetkisi ile müdür olarak atanabilir miyim?

Ticari şirkete ortak olabilirsiniz ancak İmza yetkilisi olamazsınız. İmza yetkili olduğunuz zaman, Ticari faaliyette sorumlu olmaktasınız. 3568 Saylı Yasanın 45. maddesindeki Ticaret yasağı kapsamına girersiniz.


3568 Sayılı Yasa’nın Yasaklar başlıklı 45’inci maddesi;

Yasaklar (2)
Madde 45 –(…) (2) serbest muhasebeci mali müşavirler bu unvanlarla, yeminli mali müşavirler ise bu unvan ve tasdik yetkisiyle; 2 nci maddede yazılı işlerin yürütülmesi amacıyla gerçek ve tüzelkişilere tabi ve onların işyerlerine bağlı olarak hizmet akdi ile çalışamazlar, ticari faaliyette bulunamazlar, meslekle ve meslek onuru ile bağdaşmayan işlerle uğraşamazlar.

Yeminli mali müşavirler, eşi (boşanmış dahi olsa) usul ve füruundan biri ve 3 üncü dereceye kadar (bu derece dahil) kan ve sıhri hısımlarının veya bunların ortak oldukları firmaların işlerine bakamazlar, yukarıda sayılan yakınlıktaki akrabaları
olan (…) (2) serbest muhasebeci mali müşavirlerin baktığı işleri tasdik edemezler.
(Değişik üçüncü fıkra: 23/7/2010-6009/47 md.) Hayri ve ilmi kuruluşlar, 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname kapsamındaki iktisadi devlet teşekkülleri, kamu iktisadi kuruluşları ve bunların müesseseleri, bağlı ortaklıkları ve iştirakleri, kamu idarelerinin doğrudan ya da dolaylı hissedarı olduğu kurumlar ile Tasarruf
Mevduatı Sigorta Fonunun yönetimindeki kurumların bu Kanun kapsamındaki faaliyetlerini yürütmemeleri şartıyla, bu kurum ve kuruluşların yönetim kurulu başkanlığı, üyeliği, denetçiliği görevleri ile bilirkişilik ve tasfiye memurluğu meslekle bağdaşmayan işler sayılmaz.

Birden çok meslek mensubu çalışmalarını; (…) (2) serbest muhasebeci mali müşavirlik veya yeminli mali müşavirlik ortaklık bürosu veya şirket şeklinde birleştirebilirler. Bu bürolarda yapılan faaliyetler ticari faaliyet sayılmaz. Şirket şeklinde çalışılması halinde, yapılan işlerden doğacak cezai sorumluluk işi yapan meslek mensubuna aittir.

(Ek fıkra: 10/7/2008-5786/18 md.) Meslek mensupları, iş elde etmek için reklâm sayılabilecek faaliyetlerde bulunamazlar. Tabela veya basılı kağıtlarında ruhsatname ile belirlenen mesleki unvanları dışında başka sıfat kullanamazlar.

(Ek fıkra: 30/4/2013-6460/9 md.) 23/6/1965 tarihli ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununa göre anagayrimenkulün mesken olarak gösterilen bağımsız bölümlerinde kat maliklerinin izni ve benzeri şartlar aranmaksızın serbest muhasebeci mali müşavirlik veya yeminli mali müşavirlik faaliyetlerinde bulunulabilir. Bu konuda, yönetim planındaki aksine hükümler
uygulanmaz.

 


Kaynak: İSMMMO, 3568 Sayılı Yasa
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/serbest-calisan-mali-musavirler-baska-sirkete-ortak-olabilir-ancak-imza-yetkilisi-olamaz/feed/ 0
Hurda alım satımı 17/4g maddesi uyarınca kdv istisnalı alım satım yapan firma kdv’li fatura kesebilir mi? https://www.muhasebenews.com/hurda-alim-satimi-17-4g-maddesi-uyarinca-kdv-istisnali-alim-satim-yapan-firma-kdvli-fatura-kesebilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/hurda-alim-satimi-17-4g-maddesi-uyarinca-kdv-istisnali-alim-satim-yapan-firma-kdvli-fatura-kesebilir-mi/#respond Thu, 10 Mar 2022 09:16:54 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=123765 Hurda alım satımı 17/4g maddesi uyarınca KDV istisnalı alım satım yapan firma KDV’li fatura kesebilir mi? KDV tevkifatı var mıdır? KDV’li satışlardan dolayı KDV’siz olarak satışlarımıza bir engel durum oluşur mu?

KDV den istisna edilen bir işlem de KDV tevkifatı olmaz. İstisna uygulanmadan yapılacak satış için % 18 KDV uygular. Bu satış için 7/10 oranında KDV tevkifatı hesaplanır.


Ceylanpınar Tarım İşletme Müdürlüğü’nde 93 ton bakır ihalesi var. Hurda bakırı satarken %18’li satıyorlar. Firmamız malı aldıktan sonra satarken %18’li satabilir mi? 

Katma Değer Vergisi Kanununun 17/4-g maddesine göre; metal, plastik, lastik, kauçuk, kağıt, cam hurda ve atıklarının teslimi katma değer vergisinden İSTİSNADIR. 

KDV Uygulamam Genel Tebliğinde ; Hurda kavramının işaret edilen genel anlamı çerçevesinde; – demir, bakır, alüminyum, pirinç, kurşun, teneke, çelik, çinko, pik, sarı, bronz, nikel, kızıl, lehim, mangan-tutya, antimon ve benzeri her türlü metaller, – bu metallerin alaşım, bileşim ve cürufları, – imalathane ya da fabrikalarda imalat sırasında ortaya çıkan metal kırpıntı, döküntü ve talaşlar ile standart dışı çıkan metal ürünler, – izabe tesislerinden çıkan standart dışı metal ham maddeler, yarı mamuller, hadde bozukları ve benzerleri “hurda metal” kabul edilecektir…..” açıklaması yer almaktadır. 

Ancak, KDV Kanununun 18 inci maddesi uyarınca söz konusu istisnadan vazgeçmeniz halinde hurda bakır teslimleriniz de işlem bedelleri üzerinden %18 oranında KDV hesaplamanız gerekmektedir.


Bir demir eşya üretim işletmesinde yarı mamul ve mamul safhasında üretim artıkları ve bozuk mallar oluşmaktadır. Üretim artık hurdaları için takdir komisyonu makul çerçevede de olsa çağırmamız gerekli mi?  Bu safhada 157(B) 151 veya 152 (A) kaydı yapıp maliyet bedeli üzerinden değerlendirmeli miyiz?

Takdir komisyonundan karar almanız gerekir. Muhasebe kaydı Komisyon kararında belirtilen tutar üzerinden yapılır. 

Hurda satışı KDV’den istisna olup, Hurdaya ayrılan mallar için önceden indirilen KDV ilave olarak KDV beyannamesine eklenecektir.


Özelge: Metal hurdaların satışında KDV hesaplanıp hesaplanmayacağı hk.

 

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

B.07.1.GİB.4.06.17.01-KDV-3-2010-14028-88-1081

02/12/2011

Konu

:

HURDA ALIM VE SATIMI

 

 

         İlgide kayıtlı dilekçenizde; vergi mükellefi olmayan kişilerden almış olduğunuz hurdalar karşılığında gider pusulası düzenlediğinizden bahisle, bu alımlar karşılığında yapılacak Gelir Vergisi tevkifat oranı ile metal hurdaların satışında katma değer vergisi (KDV) hesaplanıp hesaplanmayacağı, hesaplanacak ise KDV oranının bildirilmesi talep edilmekte olup, konuya ilişkin Başkanlığımız görüşü aşağıda açıklanmıştır.

         A- Gelir Vergisi Kanunu Yönünden :

         193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 9 uncu maddesinde vergiden muaf esnafa ilişkin düzenlemelere yer verilmiş, kimlerin esnaf muaflığından faydalanacakları da maddede bentler halinde sayılmıştır.

         Aynı maddenin birinci fıkrasının 7 numaralı bendinde de; ticari işletmelere ait atıkları mutat olarak veya belli aralıklarla satın alanlar hariç olmak üzere, bir işyeri açmaksızın kendi nam ve hesabına münhasıran kapı kapı dolaşmak suretiyle her türlü hurda maddeyi toplayarak veya satın alarak bu malların ticaretini yapanlara veya tekrar işleyenlere satanların gelir vergisinden muaf olacakları hükme bağlanmıştır.

         Aynı maddenin mülga ikinci fıkrasından sonra gelen üçüncü fıkrasında da ticari, zirai veya mesleki kazancı dolayısı ile gerçek usulde Gelir Vergisine tabi olanlar ile yukarıda sayılan işleri Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerine bağlılık arz edecek şekilde yapanların esnaf muaflığından faydalanamayacakları belirtilmiştir.

         Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında vergi tevkifatı yapmak zorunda olanlar ile tevkifata tabi tutulacak ödemeler belirtilmiş, anılan fıkranın 13/b numaralı bendinde ise esnaf muaflığından yararlananlara mal ve hizmet alımları karşılığı yapılan ödemelerden hurda alımları için % 2 oranında tevkifat uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

         Bu itibarla, hurda toplama işini, ticari işletmelere ait atıkları mutat olarak veya belli aralıklarla satın alanlar hariç olmak üzere bir işyeri açmaksızın kendi nam ve hesabına münhasıran kapı kapı dolaşmak suretiyle yapanların esnaf muaflığı kapsamında değerlendirilmesi nedeniyle bu kişilere yapılacak ödemelerden % 2 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

            B- Katma Değer Vergisi Kanunu Yönünden :

         3065 sayılı KDV Kanununun 17 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasının (a) bendinde, Gelir Vergisi Kanununa göre vergiden muaf esnaflar tarafından yapılan teslim ve hizmetlerin; (g) bendinde ise metal, plastik, lastik, kauçuk, kâğıt, cam hurda ve atıklarının tesliminin KDV den istisna olduğu hükme bağlanmış, aynı Kanunun 18 inci maddesinde de vergiden istisna edilmiş işlemleri yapanların, ilgili vergi dairesine yazılı başvuruda bulunarak, belirtecekleri işlem türleri için vergiye tabi tutulmalarını talep edebilecekleri; bu talebin dilekçede belirtilen ve dilekçe tarihinden sonra ifa edilen işlemlerin tamamını kapsamasının şart olduğu; ancak vazgeçmenin mükellefiyetin devam etmekte olan işlemlere şümulü olmadığı hüküm altına alınmıştır.

         Öte yandan KDV oranları, KDV Kanununun 28 inci maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesine ekli I sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için % 1, II sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için % 8, bu listelerde yer almayan vergiye tabi işlemler için % 18 olarak tespit edilmiştir.

         Buna göre; KDV Kanununun gerek 17/4-a maddesi gereğince Gelir Vergisi Kanununa göre vergiden muaf esnaflardan gider pusulası ile KDV ödenmeksizin alınan hurdaların gerekse bu Kanunun 17/4-g maddesi uyarınca KDV den istisna olarak alınan hurdaların gerekse de Kanunun 17/4-g maddesinde düzenlenen istisnadan vazgeçen KDV mükelleflerinden KDV ödenerek satın alınan hurdaların tesliminde,  söz konusu hurdaların alımında KDV ödenip ödenmediğine bakılmaksızın Kanunun17/4-g maddesindeki istisnadan vazgeçmemeniz kaydıyla KDV hesaplanmasına gerek bulunmamaktadır.

         Ancak metal, plastik, lastik, kauçuk, kâğıt, cam hurda ve atıklarının tesliminde uygulanan istisnadan KDV Kanununun 18 inci maddesi çerçevesinde vazgeçmeniz halinde, yine söz konusu hurdaların alımında KDV ödenip ödenmediğine bakılmaksızın, genel oranda KDV hesaplanacağı tabiidir.


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


 

]]>
https://www.muhasebenews.com/hurda-alim-satimi-17-4g-maddesi-uyarinca-kdv-istisnali-alim-satim-yapan-firma-kdvli-fatura-kesebilir-mi/feed/ 0
Gayrimenkul alım satım faaliyetinin değerlendirilmesi hk. https://www.muhasebenews.com/gayrimenkul-alim-satim-faaliyetinin-degerlendirilmesi-hk/ https://www.muhasebenews.com/gayrimenkul-alim-satim-faaliyetinin-degerlendirilmesi-hk/#respond Sat, 05 Mar 2022 08:15:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=123659 Sayı : B.07.1.GİB.4.06.17.01-KDV-3/2010-14001-49-928

Tarih: 26/10/2011

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü)

Sayı:B.07.1.GİB.4.06.17.01-KDV-3/2010-14001-49-92826/10/2011
Konu:Gayrimenkul alım satım faaliyetinin değerlendirilmesi

İlgide kayıtlı dilekçenizde,

            – adınıza kayıtlı bulunan arsa üzerinde 9 adet bağımsız birim inşa edilmek ve 2 adedi tarafınıza 7 adedi ise müteahhide verilmek üzere sözleşme düzenlendiği, arsa sahibi olmanız nedeniyle müteaahhide verilecek dairelerin satışının tarafınız üzerinden gerçekleştirildiği, şahsınıza kalacak 2 adet dairenin satışında herhangi bir mükellefiyet gerektirip gerektirmediği,

            – muhtelif tarihlerde alınıp 2009 yılında satılan gayrimenkullerinizle ilgili olarak kazancınızın değer artış kazancı olarak mı yoksa ticari kazanç olarak mı değerlendirileceği, hisseli satışlarda satış değeri olarak harç matrahının hisseye isabet eden kısmının mı dikkate alınacağı

            hususlarıyla ilgili olarak Başkanlığımızın görüşü sorulmaktadır.

            A) GELİR VERGİSİ YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

                193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinin birinci fıkrasında, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu hükmüne yer verilmiş olup; aynı maddenin ikinci fıkrasının (4) numaralı bendinde ise, gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle devamlı olarak uğraşanların bu işlerden elde ettikleri kazancın ticari kazanç olduğu hükme bağlanmıştır.

              Aynı Kanunun “Değer Artışı Kazançları” başlıklı mükerrer 80 inci maddesinde iktisap şekli ne olursa olsun (ivazsız olarak iktisap edilenler hariç) 70 inci maddenin birinci fıkrasının (1), (2), (4) ve (7) numaralı bentlerinde yazılı mal ve hakların, iktisap tarihinden başlayarak beş yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançların değer artış kazancı olduğu hükme bağlanmıştır.

             Bu maddede geçen “elden çıkarma” deyimi, yukarıda yazılı mal ve hakların satılması, bir ivaz karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, Devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade eder.

            Bir takvim yılında elde edilen değer artışı kazancının, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlananlar hariç, (01.01.2009 -31.12.2009 tarihleri arasında uygulanan miktar) 7.600 Türk Lirası gelir vergisinden müstesnadır. Öte yandan, ticari faaliyet emek-sermaye organizasyonuna dayanmakta olup, kazanç sağlama niyet ve kastının bulunup bulunmaması böyle bir organizasyon tarafından icra edilen faaliyetin ticari faaliyet olma niteliğine etki etmemektedir. Ancak, bir faaliyetin ticari faaliyet sayılabilmesi için kazanç sağlama niyet ve kastı gerekmemekle birlikte faaliyeti icra eden organizasyonun bütün unsurlarıyla birlikte değerlendirildiğinde kazanç sağlama potansiyeline sahip olması, şahsi ihtiyaç kapsam ve sınırlarını aşması gerekmektedir.

              Gayrimenkul alım satımı ticari bir organizasyon içinde yapıldığında alım satımın ticari faaliyetin bir unsuru sayılması, ancak ticari organizasyonun şekli ve maddi unsurları ile açıkça belli olmadığı hallerde ise faaliyetin devamlılık kasıt ve niyeti ile yapıldığını belirleyen objektif ölçü olarak, muamelede çokluk olup olmadığına bakılması gerekmektedir.

            Diğer taraftan, gayrimenkullerin iktisap tarihinden sonra aynı kişiye farklı tarihlerde veya farklı kişilere aynı tarihte satılması veya birbirini izleyen yıllarda satılması durumunda yapılan satışlar devamlı olarak gayrimenkul alım-satım işiyle uğraşıldığına karine teşkil edeceğinden, elde edilen kazancın Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesine göre “ticari kazanç” olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.

           Öte yandan, Vergi Usul Kanununda vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre, inşaatın arsasının arsa sahibine bağımsız bölümler verilmek suretiyle temin edilmesi halinde, inşaatı yapana ait bölümlere isabet eden arsa payı, daha önce müteahhide devredilir. Ancak arsa payından müteahhide devir yapılmadan yapılan satışlarla, arsanın bir kısmının müteahhide devrinin yapılması suretiyle yapılan satışlar arasında bir fark bulunmadığından; arsa payı müteahhit tarafından devir alınmadan yapılan ve müteahhidin hissesine düşen dairelerin satışından elde edilen kazancın VUK’da yer alan hüküm gereğince müteahhidin kazancı olması gerekmektedir.

            Özelge talep formunuz ile eklerinin tetkikinden; adınıza kayıtlı arsanın “Kat Karşılığı İnşaat ve Satış Vaadi Sözleşmesi” ne istinaden müteahhide verildiği, karşılığında 2 adet dairenin şahsınıza kaldığı, müteahhide kalan 7 adet dairenin ise şahsınız üzerinden satışının gerçekleştirildiği ve kendinize ait olan gayrimenkullerden 2005 yılında 1, 2006 yılında 3 ve 2009 yılında da 8 adedinin satışının gerçekleştirildiği anlaşılmıştır.

           Bu itibarla; şahsınız ile müteahhit arasında imzalanan “Kat Karşılığı İnşaat veSatış Vaadi Sözleşmesi”ne istinaden yapılan dairelerden müteahhide verilen 7 adet dairenin satışından elde edilen kazancın müteahhit tarafından ticari kazanç hükümlerine göre beyanı gerektiğinden şahsınız tarafından beyanı söz konusu değildir.

          Bu çerçevede; şahsınızın 2005 yılında 1 adet, 2006 yılında da 3 adet gayrimenkul satışının olması nedeniyle bu satışlardan elde edilen kazancın ticari kazanç hükümleri kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.

          Ayrıca 2007 ve 2008 yıllarında gayrimenkul satışınız olmadığından 2005 yılında açılan mükellefiyetinizin 2006 yılı sonu itibariyle kapatılması ve 2009 yılında birden fazla gayrimenkul satışınız nedeniyleyeniden ticari kazanç yönünden mükellefiyetinizin tesis edilmesi gerekeceği tabiidir.

            B)HARÇLAR KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

            Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanununun dördüncü kısmında tapu ve kadastro harçlarına ilişkin hükümler yer almış olup, söz konusu Kanunun 57 nci maddesinde; “Tapu ve kadastro işlemlerinden bu kanuna bağlı (4) sayılı tarifede yazılı olanları, tapu ve kadastro harçlarına tabidir.” hükmü  bulunmaktadır.

           Kanunun 58 inci maddesinde; “Tapu ve kadastro harçlarını kanuna ekli tarifede belirtilen kişiler; tarifede belirtilmeyen işlemlerde, taraflar aksini kararlaştırmamış ise, aşağıda yazılı kişiler ödemekle mükelleftir.

            a) Mülkiyet ve mülkiyetten gayrı ayni hakları iktisap edenler (İktisap eden kişiler birden fazla ise harçları hisseleri oranınca öderler).

            b) İpotek tesisinde ipoteği tesis edenler,

            c) Kadastro işlerinde adlarına tescil yapılanlar,

            d) Miras sebebiyle çıplak mülkiyetin mirasçı adına tescilinde, çıplak mülkiyet sahibi olanlar,

            e) Rücularda rücu eden taraf,

            f) Bunlar dışında kalan işlemlerde lehine işlem yapılmış olanlar.” hükümlerine yer verilmiştir.

           Anılan Kanunun 63 üncü maddesinde (5766 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin (c ) bendi ile değişen şekli); “Bu Kanunda sözü edilen “kayıtlı değer” veya “emlak vergisi değeri” deyimi; 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 29 uncu maddesine göre belirlenen vergi değerini ifade eder.

           Gayrimenkul devir ve iktisaplarında tapu ve kadastro harcı emlak vergisi değerinden az olmamak üzere, beyan edilen devir ve iktisap bedeli üzerinden hesaplanır. Kat irtifaklı gayrimenkul devir ve iktisaplarında harç, devir ve iktisap bedelinin tamamı üzerinden hesaplanır. Tapuda yapılan işlemden sonra, emlak vergisi değerinden daha düşük bir bedel üzerinden harç ödendiğinin veya beyan edilen devir ve iktisap bedelinin gerçek durumu yansıtmadığının tespit edilmesi halinde, aradaki farka isabet eden harç ikmalen veya re’sen tarh edilir. Bu suretle tarh edilecek tapu ve kadastro harcı için, 213 sayılı Vergi Usul Kanununda yer alan vergi ziyaı cezası % 25 nispetinde uygulanır. Takdir komisyonu kararlarına istinaden bu fıkra uyarınca tarhiyat yapılamaz…” hükümleri yer almıştır.

           Diğer taraftan, Harçlar Kanununa bağlı (4) sayılı tarifenin I/20 numaralı fıkrasının (a) bendinde, gayrimenkullerin ivaz karşılığında veya ölünceye kadar bakma akdine dayanarak yahut trampa hükümlerine göre devir ve iktisabında (4751 sayılı Kanunun 6/C maddesiyle değişen ibare) (9.4.2002 tarihinden geçerli olmak üzere) gayrimenkulün beyan edilen devir ve iktisap bedelinden az olmamak üzere emlak vergisi değeri üzerinden (cebri icra ve şuyuun izalesi hallerindesatış bedeli, istimlaklerde takdir edilen bedelüzerinden) devir eden ve devir alan için ayrı ayrı (1/1/2010 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere) binde 16,5 oranında harç alınacağı, hükme bağlanmıştır.

           Öte yandan, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığının 14/3/2009 tarih ve 27169 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 59 Seri No.lu Harçlar Kanunu Genel Tebliğinin 2 nci bölümünün, “63 üncü Maddede Yapılan Değişiklik” başlıklı 1 nci maddesinde; “Bilindiği gibi, 5766 sayılı Kanunla 492 sayılı Kanunun 63 üncü maddesinde yapılan değişiklikle gayrimenkul devir ve iktisaplarında gerçek alım-satım bedeli üzerinden tapu harcı tahsil edilmesi esasına geçilmiş ve 56 Seri No.lu Harçlar Kanunu Genel Tebliğinde konuya ilişkin ayrıntılı açıklamalara yer verilmişti. Ancak, kat irtifaklı gayrimenkullerin alım-satımına ilişkin tapu harcı uygulamasında tereddütler yaşanması üzerine, 5838 sayılı Kanunla yapılan düzenleme ile kat irtifakı tesis edilmiş gayrimenkullerin devir ve iktisabında tapu harcının, gayrimenkulün emlak vergisi değerinden az olmamak üzere devir ve iktisap bedelinin tamamı üzerinden hesaplanmasına yönelik uygulamaya açıklık kazandırılmıştır.” açıklamalarına yer verilmiştir.

          Buna göre sahibi olduğunuz gayrimenkulün satış işlemine ilişkin olarak tapuda yapılacak işlemler sırasında harcın; gayrimenkulün emlak vergisi değerinden az olmamak üzere, beyan edilen devir ve iktisap bedeli üzerinden, gayrımenkulün hissesinin devri halinde ise hisseye isabet eden emlak vergisi değerinden az olmamak üzere beyan edilen devir ve iktisap bedeli üzerinden, Kat irtifaklı gayrimenkul devir ve iktisaplarında ise, gayrimenkulün emlak vergisi değerinden az olmamak üzere devir ve iktisap bedelinin tamamı üzerinden hesaplanarak devir eden ve devir alan tarafından ayrı ayrı ödenmesi gerekmektedir.

          C) KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME :

            3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1/1 inci maddesine göre, Türkiye’de ticari, sinai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler katma değer vergisine tabiidir.

            Buna göre, şahsınız tarafından yapılan gayrimenkul alım-satım işinin ticari kazanç hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi halinde bu satışlarınız katma değer vergisine tabi olacak ve katma değer vergisi mükellefiyetiniz tesis edilecektir.

            Bilgi edinilmesini ve gereğini rica ederim.

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/gayrimenkul-alim-satim-faaliyetinin-degerlendirilmesi-hk/feed/ 0
Dikey Anlaşmalarda Yeniden Satış Fiyatının Belirlenmesi https://www.muhasebenews.com/dikey-anlasmalarda-yeniden-satis-fiyatinin-belirlenmesi/ https://www.muhasebenews.com/dikey-anlasmalarda-yeniden-satis-fiyatinin-belirlenmesi/#respond Sun, 25 Apr 2021 23:00:47 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=108238

Av. Semih Akın Çakır
s.cakir@ozgunlaw.com


Giriş

Rekabeti kısıtlayıcı anlaşma ve uygulamalar Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 4. maddesinde açıkça yasaklanmıştır. İlgili maddenin 1. fıkrasında “Belirli bir mal veya hizmet piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan teşebbüsler arası anlaşmalar, uyumlu eylemler ve teşebbüs birliklerinin bu tür karar ve eylemleri hukuka aykırı ve yasaktır.” hükmü yer almakta olup ardından yasaklanan faaliyetler örnekleme yoluyla belirlenmiştir. Buna göre; “Mal veya hizmetlerin alım ya da satım fiyatının, fiyatı oluşturan maliyet, kâr gibi unsurlar ile her türlü alım yahut satım şartlarının tespit edilmesi” gibi faaliyetler açıkça hukuka aykırı işlemler olarak belirtilmiştir. Bu örnekler tahdidi nitelikte değildir. Kanun maddesinde yer almayan uygulamalar da pekâlâ hukuka aykırı eylem teşkil edebilecektir.

Dikey Anlaşmalar

Dikey anlaşmalar üretim veya dağıtım zincirinin farklı seviyelerinde faaliyet gösteren iki ya da daha fazla teşebbüs arasında belirli mal veya hizmetlerin alımı, satımı veya yeniden satımı amacıyla yapılan anlaşmalardır. Örneğin; üretici ve toptancı, üretici ve perakendeci arasındaki anlaşmalar dikey anlaşmalardır.

Burada önemli olan hususlardan biri; taraflardan 2 ya da daha fazlası rekabet hukuku kapsamında teşebbüs olmalıdır. Yine bir diğer önemli nokta; anlaşmaya taraf olan teşebbüslerin üretim veya dağıtımın farklı seviyelerinde faaliyet gösteriyor olmaları gerekmektedir.

Dikey Anlaşmalara ilişkin 2002/2 sayılı Tebliğ

Yukarıda da belirtildiği üzere RKHK’nın 4. maddesi gereğince rekabeti engelleyen, bozan veya kısıtlama amacı taşıyan teşebbüsler arası anlaşmalar hukuka aykırı anlaşmalar olarak sayılmıştır. Dikey anlaşmalara ilişkin 2002/2 sayılı Tebliğ ise anılan kanun maddesinden muaf tutulan anlaşmaları düzenlemektedir. Başka bir deyişle; kanunun 4. maddesinin dikey anlaşmalar bakımından neyi yasakladığı hususunu netleştirmektedir.

Tebliğ’in 2. maddesinin 6. fıkrasında, başka bir grup muafiyeti tebliği kapsamına giren dikey anlaşmalara bu tebliğin uygulanmayacağı belirtilmiştir. Bu hâlde sektörel bazda özel bir dikey anlaşmalara ilişkin tebliğ olması durumunda ve söz konusu tebliğde bu konuda bir muafiyete yer verilmesi durumunda, bu hususta özel olarak düzenlenen tebliğ uygulanacaktır.

Tebliğ’in 4. maddesinde yer alan sınırlamalardan birini içeren dikey anlaşmalar grup muafiyetinden yararlanamamakta, başka bir deyişle RKHK md. 4. kapsamında yasaklanmaktadır. Bu kapsamda yeniden fiyat belirlenmesi Tebliğ’de de yasaklanmıştır.

Yeniden Satış Fiyatının Belirlenmesi ile Rekabetin Kısıtlanması

Tebliğ’in 4. maddesinin 1. fıkrasının a bendi, alıcı teşebbüsün kendi satış fiyatını belirleme serbestisinin engellenmesine ilişkindir. Buna göre; alıcının sabit veya asgari satış fiyatını belirlemesi kesinlikle yasaktır. Ancak fiyatın tavsiye edilmesi veya tavan fiyat tespiti bu yasak kapsamında değerlendirilmemektedir.

Tavsiye fiyatlar ile tavan fiyat tespiti belirlenirken dikkat edilmesi gereken hususlar mevcuttur. Şöyle ki; Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği’nin kapsamında belirtildiği üzere söz konusu tebliğ ile sağlanan muafiyet, sağlayıcının dikey anlaşma konusu mal veya hizmetleri sağladığı ilgili pazardaki pazar payının %40’ı aşmaması durumunda uygulama alanı bulacaktır. Aksi hâlde, ilgili teşebbüslerin grup muafiyetinin sağladığı imkanlardan faydalanabilmesi için bireysel muafiyet alması gerekecektir.

Bu yasağın temel sonucu bayinin serbest bir şekilde fiyatlandırma yapmasına dair çıkarının muhafaza edilmesi, özellikle fiyat rekabeti hususunda tam bir serbestiye sahip olmasıdır.

Sağlayıcı teşebbüsler akdetmiş oldukları dikey anlaşmalara açık hüküm koyarak alıcının satış fiyatını doğrudan belirlemesi yanında, aynı ihlali değişik uygulamalarla gerçekleştirebilmektedir. Örneğin; alıcının kâr marjının belirlenmesi, tavsiye fiyat niteliğinde ilan edilmiş bir fiyat seviyesinden alıcının uygulayabileceği indirim oranının en üst seviyesinin belirlenmesi, alıcıya tavsiye edilen fiyatlara uyduğu oranda kendisine ilave indirimler uygulanması ya da bu fiyatlara uymaması durumunda teslimatların geciktirilmesi, askıya alınması veya anlaşmanın sona erdirilmesi şeklinde alıcının tehdit edilmesi ya da fiilen bu tür cezai yaptırımların uygulanması yeniden satış fiyatı belirleme uygulamalarındandır.

Yeniden Satış Fiyatı Belirlemenin Olumsuz Etkileri

Sağlayıcının alıcılarının satış fiyatını belirlemesi fiyat üzerinden yapılabilecek marka içi rekabeti engellerken, diğer yandan pazarda faaliyette bulunan diğer firmalar arasında yatay iş birliğini kolaylaştırabilecektir.

Yeniden Satış Fiyatı Belirlemenin Olumlu Etkileri

Yeniden satış fiyatı belirlemenin önemli etkilerinden biri bedavacılık sorununu çözmesidir. Ürünlerin promosyonuyla uğraşan her bir dağıtıcı, diğer dağıtıcılar ve sağlayıcı üzerinde pozitif dışsallık yaratır. Bu pozitif dışsallıktan yararlanan diğer sağlayıcılar herhangi bir maliyete katlanmadan satışlarını arttırabilirler. Bu durumda hiçbir dağıtıcı ürünle ilgili tanıtım ve özendirme faaliyetine girişmek istemeyecektir. Belirli dikey kısıtların uygulanması suretiyle bedavacılık sorunu çözülerek her dağıtıcının tanıtım ve özendirme faaliyetlerine katılması sağlanabilir.

Ayrıca yeniden satış fiyatının belirlenmesinin tekel sorununa da çözüm üreteceği kabul edilmektedir.

Yaptırımlar

56. madde uyarınca; Kanun’un 4. maddesine aykırı olan her türlü anlaşma ile teşebbüs birlikleri kararı geçersiz olup, bu anlaşmalardan ve kararlardan doğan edimlerin ifası istenemeyecektir. Ayrıca, Kanun’un 16. maddesinin üçüncü fıkrasına göre, Kanun’un 4. maddesinde yasaklanmış davranışlarda bulunanlara, ceza verilecek teşebbüs ile teşebbüs birlikleri veya bu birliklerin üyelerinin nihai karardan bir önceki mali yılsonunda oluşan veya bunun hesaplanması mümkün olmazsa nihai karar tarihine en yakın mali yılsonunda oluşan ve Kurul tarafından saptanacak olan yıllık gayri safi gelirlerinin yüzde onuna kadar idari para cezası verilir.

Sonuç

Sonuç olarak rekabeti sınırlayan anlaşma ve eylemler RKHK’nın 4. maddesinde açıkça yasaklanmış olup, yeniden fiyat tespiti örnekleme yoluyla zikredilerek yasak kapsamına alınmıştır. Her ne kadar dikey anlaşmalara ilişkin yayınlanan 2002/2 sayılı Tebliğ ile RKHK md. 4’ten muaf tutulacak şartlar belirtilmişse de yeniden fiyat tespiti muafiyet kapsamında değerlendirilmemiştir.

Dikey anlaşmalarda yeniden fiyat tespitinin açık hüküm koymak suretiyle gerçekleştirilebileceği gibi aynı ihlal çeşitli uygulamalar ile de gerçekleştirilebilir. Ancak dikey anlaşmada sağlayıcının tavsiye fiyatta bulunması veya tavan fiyatı belirlemesi yasak kapsamında değerlendirilmemiştir.

Sonuç olarak yeniden fiyat tespiti RKHK tarafından açıkça yasaklanmış, dikey anlaşmalara ilişkin 2002/2 sayılı Tebliğ’de de muafiyet kapsamına alınmamıştır. Bu nedenle yeniden fiyat tespitinin yapılması durumunda teşebbüsler RKHK gereğince yaptırıma maruz kalabilecektir.

Av. Semih Akın Çakır

Kaynakça:

1. Sanlı, Kerem Cem (Editör), Rekabet Hukukunda Dikey Anlaşmaların Son 10 Yılı (On İki Levha Yayıncılık A.Ş., 2019)

2. Küçükayhan Aşçıoğlu, Meltem, Rekabet Hukuk ve Dağıtım Sözleşmeleri (Adalet, 2011)

3. Dikey Anlaşmalara İlişkin Kılavuz (https://www.rekabet.gov.tr/Dosya/kilavuzlar/dikeykilavuz2018-20180330155908926.pdf)


Kaynak: Av. Semih Akın Çakır – İçerik, Özgun Law firmasının özel izni ile yayınlanmıştır. Yazıya ilişkin tüm hak ve sorumluluk yazara aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


YAZARIN DİĞER YAZILARI

Kişiliğin Korunması

İş Yerinde Mobbing

Ticari Reklamlarda Doğruluk ve Dürüstlük İlkesi Üzerine İnceleme

]]>
https://www.muhasebenews.com/dikey-anlasmalarda-yeniden-satis-fiyatinin-belirlenmesi/feed/ 0
Sözleşme Bedellerinin Döviz Cinsinden veya Dövize Endeksli Olması Yasağı Devam Ediyor https://www.muhasebenews.com/sozlesme-bedellerinin-doviz-cinsinden-veya-dovize-endeksli-olmasi-yasagi-devam-ediyor/ https://www.muhasebenews.com/sozlesme-bedellerinin-doviz-cinsinden-veya-dovize-endeksli-olmasi-yasagi-devam-ediyor/#respond Thu, 19 Nov 2020 00:00:41 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=95674

Av. Pelin Baysal | Av. Cansu Akbıyıklı | Av. Edanur Atlı

Cumhurbaşkanlığı’nın 12.09.2018 tarihli 85 Sayılı Kararı ile, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Karar’da değişiklikler yapılarak, Türkiye’de yerleşik kamu ve özel hukuku kişilerinin, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından belirlenen istisnalar haricinde, kendi aralarındaki menkul ve gayrimenkul alım satım ve kiralama, leasing, iş, hizmet ve eser sözleşmelerinde sözleşme bedellerinin ve sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılamayacağı düzenlenmişti. 06.10.2018 tarihinde çıkarılan 2018-32/51 No’lu Tebliğ ile, yukarıda bahsi geçen istisnalar genişletilmiş ve detaylandırılmıştır. 16.11.2018 tarihli 2018-32/52 No’lu Tebliğ ile ise istisnaların son hali belirlenmiştir.

2018-32/52 No’lu Tebliğ’de, “32 sayılı Kararın Geçici 8’inci maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten (13.09.2018) önce akdedilen konut ve çatılı iş yeri kira sözleşmelerinde döviz veya dövize endeksli olarak belirlenen bedeller bu fıkranın ilk paragrafına göre iki yıllık süre için Türk parası olarak belirlenir…” denilmektedir. İki yıllık geçiş süresinin kaleme alınış şekli nedeniyle uygulamada, Türk parası olarak düzenlenen konut ve çatılı iş yeri kira sözleşme bedellerinin eski hale getirilerek tekrardan döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak uygulanmaya başlanmasının mümkün olduğunu savunanların yanı sıra; bunun aksini savunarak sözleşme bedellerinin Türk parası olarak kalması gerektiğini ileri sürenler de mevcuttu.

Bakanlık’ın resmi internet sitesinde yayımlanan 13.10.2020 tarihli duyuru ile bu belirsizlik ortadan kalkmış, iki yıllık geçiş süresinin sona ermesi ile birlikte sözleşme bedellerinin tekrar döviz cinsinden veya dövize endeksli uygulanmaya başlanmasının mümkün olmayacağı yönünde bilgilendirme yapılmıştır. Ek olarak, iki yıllık geçiş süresinin sona ermesi ile birlikte, sözleşme taraflarının Türk lirası bedellere uygulanacak artış oranında anlaşamaması durumunda, Türk Borçlar Kanunu’nun kira bedelinin belirlenmesi kurallarını düzenleyen 344. maddesi hükmünde1 yer alan sınırlamaların geçerli olacağı duyurulmuştur. Duyuruda ayrıca, aksi uygulamalara kambiyo mevzuatı uyarınca gerekli yaptırımların uygulanacağı da belirtilmiştir.

1 MADDE 344 – Tarafların yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmaları, bir önceki kira yılında tüketici fiyat endeksindeki oniki aylık ortalamalara göre değişim oranını geçmemek koşuluyla geçerlidir. Bu kural, bir yıldan daha uzun süreli kira sözleşmelerinde de uygulanır.
Taraflarca bu konuda bir anlaşma yapılmamışsa, kira bedeli, bir önceki kira yılının tüketici fiyat endeksindeki oniki aylık ortalamalara göre değişim oranını geçmemek koşuluyla hâkim tarafından, kiralananın durumu göz önüne alınarak hakkaniyete göre belirlenir.
Taraflarca bu konuda bir anlaşma yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın, beş yıldan uzun süreli veya beş yıldan sonra yenilenen kira sözleşmelerinde ve bundan sonraki her beş yılın sonunda, yeni kira yılında uygulanacak kira bedeli, hâkim tarafından tüketici fiyat endeksindeki oniki aylık ortalamalara göre değişim oranı, kiralananın durumu ve emsal kira bedelleri göz önünde tutularak hakkaniyete uygun biçimde belirlenir. Her beş yıldan sonraki kira yılında bu biçimde belirlenen kira bedeli, önceki fıkralarda yer alan ilkelere göre değiştirilebilir.
Sözleşmede kira bedeli yabancı para olarak kararlaştırılmışsa, 20/2/1930 tarihli ve 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun hükümleri saklı kalmak şartıyla, beş yıl geçmedikçe kira bedelinde değişiklik yapılamaz. Ancak, bu Kanunun, “Aşırı ifa güçlüğü” başlıklı 138 inci maddesi hükmü saklıdır. Beş yıl geçtikten sonra kira bedelinin belirlenmesinde, yabancı paranın değerindeki değişiklikler de göz önünde tutularak üçüncü fıkra hükmü uygulanır.

30 Ekim 2020

Makalelerin tamamına https://gun.av.tr/tr/goruslerimiz adresinden ulaşabilirsiniz. 


Kaynak: İşbu içerik, Gün + Patners Avukatlık Bürosu’nun özel izni ile yayınlanmıştır. Yazının tüm hak ve sorumluluğu yazarlara aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/sozlesme-bedellerinin-doviz-cinsinden-veya-dovize-endeksli-olmasi-yasagi-devam-ediyor/feed/ 0
2019 yılında alınan binek otonun 2020 faiz gideri için gider kısıtlaması uygulanır mı? https://www.muhasebenews.com/2019-yilinda-alinan-binek-otonun-2020-faiz-gideri-icin-gider-kisitlamasi-uygulanir-mi/ https://www.muhasebenews.com/2019-yilinda-alinan-binek-otonun-2020-faiz-gideri-icin-gider-kisitlamasi-uygulanir-mi/#respond Sun, 08 Nov 2020 14:11:08 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=91564 Galerici firmamız araç-alıp satımından zarar ettiyse geçici vergide bunu KKEG kısmında mı gösterip kara eklememiz gerekiyor?

Zarar neden KKEG eklensin? Dönemde gelir tablosu sonucu kar veya zarar beyan edilir.

2019 banka kredisi ile alınan binek aracın faizi 2020 tamamı gider yazılır mı, yoksa %70 gider mi yazılmalı? 2020 öncesinde alınan binek araçların kasko ve trafik sigortaları 2020’de tamamı gider mi olur, yoksa %70’i mi gider yazılır?

Faiz giderinin %70’i gider, %30’u KKEG yazılır. Sigorta gideri için yıl ayrımı olmaz. % 70 gider, %30 KKEG olarak kayıtlara alınır.


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/2019-yilinda-alinan-binek-otonun-2020-faiz-gideri-icin-gider-kisitlamasi-uygulanir-mi/feed/ 0
e-Ticaret yapmak isteyenler şirket ana sözleşmelerine e-Ticaret yapma ile ilgili bir madde eklemeli midir? https://www.muhasebenews.com/e-ticaret-yapmak-isteyenler-sirket-ana-sozlesmelerine-e-ticaret-yapma-ile-ilgili-bir-madde-eklemeli-midir/ https://www.muhasebenews.com/e-ticaret-yapmak-isteyenler-sirket-ana-sozlesmelerine-e-ticaret-yapma-ile-ilgili-bir-madde-eklemeli-midir/#respond Sat, 29 Aug 2020 08:30:29 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=91436 e-Ticaret satışı yapan bir işletme kendi sitesinden satış yaptığı zaman ciro rakamlarına bakılmaksızın e-Fatura mükellefi olması zorunlu mudur?

Brüt satış hasılatı ve diğer kriterlere de bakmak gereklidir.

Şirket ana sözleşmesinde faaliyet konusu ile ilgili her türlü alım-satım yazan firma, e-Ticaret satış kanalları üzerinden satış yapmak istediğinde kuruluş sözleşmesine e-Ticaret satışı yapma ile ilgili madde eklemeli midir?

Sözleşmede yer alamayan faaliyetlerle ilgilide ticaret yapılmasına engel yok, ancak yapılması planlanan e-Ticarete sözleşmede yer verilmesi ileride doğacak sorunların önüne geçmiş olur. Önerimiz, sözleşmede yer verilmesi yönündedir. Zira e-Ticaret siteleri uygulamaları gereği sözleşmede bu ifadelerin yer almasını arayabilirler.


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/e-ticaret-yapmak-isteyenler-sirket-ana-sozlesmelerine-e-ticaret-yapma-ile-ilgili-bir-madde-eklemeli-midir/feed/ 0
KDV tam istisna sonrası oluşan kur farkları KDV’ye tabi midir? https://www.muhasebenews.com/kdv-tam-istisna-sonrasi-olusan-kur-farklari-kdvye-tabi-midir/ https://www.muhasebenews.com/kdv-tam-istisna-sonrasi-olusan-kur-farklari-kdvye-tabi-midir/#respond Wed, 19 Aug 2020 12:45:03 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=90728 İstisna Kapsamındaki İşlemin Gerçekleşmesinden Sonra İşlemle İlgili Yüklenilen Kur Farkları

Tam istisna kapsamındaki bir işlemin gerçekleşmesinden sonra, söz konusu işleme ilişkin mal ve hizmet alımlarına ait kur farkları ortaya çıkabilmekte olup, söz konusu kur farkı üzerinden ödenen KDV’lerin tam istisna kapsamındaki işlemin gerçekleştiği vergilendirme dönemine ilişkin yüklenilen KDV hesabına dahil edilerek iadesinin talep edilmesi mümkündür. Ancak, kur farkına ilişkin faturanın iade işlemleri sonuçlandırıldıktan sonra gelmesi halinde, işlemle ilgili mal ve hizmet alımlarına ait kur farkı üzerinden ödenen ve yüklenilen KDV hesabına dahil edilmesi gereken KDV, indirim hesaplarına dahil edildiği vergilendirme dönemine ilişkin iade hesabında dikkate alınabilir.”


Kaynak: Resmi Gazete 6.7.2018 – 30470 KATMA DEĞER VERGİSİ GENEL UYGULAMA TEBLİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ (SERİ NO: 19)
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/kdv-tam-istisna-sonrasi-olusan-kur-farklari-kdvye-tabi-midir/feed/ 0
Oto galericiler ve emlakçılarda KDV özel matrah uygulamasının şartları nelerdir? https://www.muhasebenews.com/oto-galericiler-ve-emlakcilarda-kdv-ozel-matrah-uygulamasinin-sartlari-nelerdir/ https://www.muhasebenews.com/oto-galericiler-ve-emlakcilarda-kdv-ozel-matrah-uygulamasinin-sartlari-nelerdir/#respond Wed, 19 Aug 2020 11:45:37 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=90726 İkinci El Araç ve Taşınmaz Ticaretinde KDV özel matrah uygulaması

3065 sayılı Kanunun 7104 sayılı Kanunla değişik (23/f) maddesine göre, ikinci el motorlu kara taşıtı veya taşınmaz ticaretiyle iştigal eden mükelleflerce, KDV mükellefi olmayanlardan (mükellef olanlardan istisna kapsamında yapılan alımlar dâhil) alınarak vasfında esaslı değişiklik yapılmaksızın satılan ikinci el motorlu kara taşıtı veya taşınmazların tesliminde matrah, alış bedeli düşüldükten sonra kalan tutardır.

KDV mükellefi olmayanlardan veya istisna kapsamında KDV ödenmeksizin alınan ikinci el motorlu kara taşıtları ile taşınmazların satışında düzenlenecek faturalarda alış bedeli ile satış bedeli arasındaki fark üzerinden KDV hesaplanır. KDV hesaplanarak alınan ikinci el motorlu kara taşıtları ile taşınmazların teslimlerinde ise özel matrah uygulanmayacağı tabiidir.

Buna göre, ikinci el motorlu kara taşıtı veya taşınmaz teslimlerinde özel matrah uygulaması yalnızca ikinci el motorlu kara taşıtı veya taşınmaz ticaretiyle iştigal eden mükellefler tarafından uygulanacaktır.

İkinci el motorlu kara taşıtı ticareti ile iştigal edenler, 13/2/2018 tarihli ve 30331 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İkinci El Motorlu Kara Taşıtlarının Ticareti Hakkında Yönetmelik kapsamında işletmesi adına yetki belgesi alan tacirler ile esnaf ve sanatkârlardır. İkinci el motorlu kara taşıtı ticareti ile iştigal etmekle birlikte henüz yetki belgesi almamış olanlar, İkinci El Motorlu Kara Taşıtlarının Ticareti Hakkında Yönetmeliğe göre yetki belgesi alınması için verilen süre ile sınırlı olmak üzere yetki belgesi olmaksızın, özel matrah uygulayabilirler.

Taşınmaz ticareti ile iştigal edenler, 5/6/2018 tarihli ve 30442 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Taşınmaz Ticareti Hakkında Yönetmelik kapsamında yetki belgesi alan ticari işletmeler ile esnaf ve sanatkârlardır. Taşınmaz ticareti ile iştigal etmekle birlikte henüz yetki belgesi almamış olanlar, Taşınmaz Ticareti Hakkında Yönetmeliğe göre yetki belgesi alınması için verilen süre ile sınırlı olmak üzere yetki belgesi olmaksızın, özel matrah uygulayabilirler.

Verilen süre içinde yetki belgesini almamış olanlar ile yetki belgesi almaksızın ikinci el motorlu kara taşıtı veya taşınmaz ticareti ile iştigal edenlerin ikinci el motorlu kara taşıtı veya taşınmaz teslimlerinde özel matrah uygulanmaz.

İkinci el motorlu kara taşıtı veya taşınmaz teslimlerinde özel matrah uygulanabilmesi için, araç veya taşınmazın basit tadil, bakım ve onarım işlemleri dışında vasfında esaslı değişiklik yapılmaması gerekmektedir.

Örnek 1: İkinci el araç alım satım faaliyeti ile iştigal eden (A) Otomotiv Ltd. Şti., KDV mükellefi olmayan Bay (B)’den 32.000 TL’ye ticari araç satın almıştır. (C) Servis A.Ş.den hizmet almak suretiyle, satın alınan aracın yıllık bakımı yaptırılmış ve otomobile çelik jant taktırılmıştır. Bu hizmetin karşılığı olarak (C) Servis A.Ş.ye 5.000 TL+900 TL KDV ödenmiştir. Daha sonra söz konusu otomobil KDV hariç 40.000 TL’ye satılmıştır. KDV mükellefi olmayan Bay (B)’den satın alınan araca yıllık bakım yaptırılması ve çelik jant taktırılması, otomobilin vasfında esaslı bir değişiklik oluşturmadığından, söz konusu aracın satışında özel matrah uygulanacak ve alış bedeli olan 32.000 TL düşülmek suretiyle 8.000 TL özel matrah üzerinden (8.000 x 0,18 =) 1.440 TL KDV hesaplanacaktır. Ayrıca taşıtın yıllık bakımı ile çelik jant takılmasına ilişkin (C) Servis A.Ş.ye ödenen 900 TL KDV, (A) Otomotiv Ltd. Şti. tarafından indirim konusu yapılabilecektir.

Söz konusu aracın, KDV oranlarını belirleyen 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki (I) sayılı listenin 9 uncu sırasında tanımlanan binek otomobillerinden olması durumunda, özel matrah üzerinden %1 oranında KDV uygulanacağı tabiidir.

Örnek 2: İkinci el araç alım satım faaliyeti ile iştigal eden Bay (A), KDV mükellefi olmayan Bay (B)’den 1978 model kullanılamaz halde bulunan bir aracı 10.000 TL bedelle satın almıştır. (C) Servis A.Ş.den hizmet almak suretiyle, söz konusu aracın motoru dahil birçok parçası değiştirilmek suretiyle yenilenmiş ve (C) Servis A.Ş.ye 20.000 TL+3.600 TL KDV ödenmiştir. Yenilenen araç Bay (A) tarafından KDV hariç 40.000 TL’ye satılmıştır. Söz konusu aracın motor dahil birçok parçasının değiştirilmek suretiyle yenilenmesi, taşıtın vasfında esaslı bir değişiklik oluşturduğundan söz konusu aracın tesliminde özel matrah uygulanmayacak, toplam satış bedeli olan 40.000 TL matrah üzerinden KDV hesaplanacaktır. Diğer taraftan, aracın yenilenmesine ilişkin (C) Servis A.Ş.ye ödenen 3.600 TL KDV, Bay (A) tarafından indirim konusu yapılabilecektir.

Örnek 3: Taşınmaz alım satımı ile iştigal eden (A) Emlak Danışmanlık A.Ş. KDV mükellefi olmayan gerçek kişiden almış olduğu işyerinin boyasını ve su tesisatını yenileyerek satmıştır. İşyerinin boyası ve su tesisatının yenilenmesi, işyerinin vasfında esaslı bir değişiklik oluşturmadığından (A) Emlak Danışmanlık A.Ş. tarafından yapılan işyeri tesliminde özel matrah uygulanacaktır.

Örnek 4: (A) Mobilya İmalat, Turizm A.Ş. 3 yıl önce yatırım amaçlı almış olduğu arsayı (B) Konut Yapı Kooperatifine satmıştır. (A) Mobilya İmalat, Turizm A.Ş.nin faaliyet konusu taşınmaz ticareti olmadığından arsa tesliminde özel matrah uygulanmayacaktır.”


Kaynak: Resmi Gazete 6.7.2018 – 30470 KATMA DEĞER VERGİSİ GENEL UYGULAMA TEBLİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ (SERİ NO: 19)
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/oto-galericiler-ve-emlakcilarda-kdv-ozel-matrah-uygulamasinin-sartlari-nelerdir/feed/ 0