Ali ÇAKMAKCI – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Thu, 22 Apr 2021 05:54:30 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.3 Şirket Ortaklarının “Şahsi Borçlarının” Şirketlere Etkisi https://www.muhasebenews.com/sirket-ortaklarinin-sahsi-borclarinin-sirketlere-etkisi/ https://www.muhasebenews.com/sirket-ortaklarinin-sahsi-borclarinin-sirketlere-etkisi/#respond Thu, 22 Apr 2021 01:00:37 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=84622

Ali ÇAKMAKCI
Yeminli Mali Müşavir, Bağımsız Denetçi
info@adenymm.com.tr


ŞİRKET
ORTAKLARININ
“ŞAHSİ BORÇLARININ” ŞİRKETLERE ETKİSİ

Ticaret hayatının kaçınılmaz tartışmalarından bir tanesi şirket ortaklarının şahsi borçlarından dolayı ortakların hisselerinin veya ortaklık paylarının bu borç ilişkisinden etkilenip etkilenmeyeceğidir. 6102 sayılı TTK açısından aşağıda yer vereceğimiz açıklamalar göre şirket ortaklarının şahsi alacaklılarının şirket ortağının hissesi üzerinde takip muameleleri yapmaları yasal açıdan mümkün gözükmektedir.

I-Şahıs İşletmelerinde Ortaklık Payı Haczedilemez:

6102 sayılı TTK’nın “E-Ortakların Kişisel Alacaklıları” kenar başlıklı 133/1. fıkrası şahıs şirketlerinde ortakların kişisel alacaklılarının alacaklarını ortaklıktan nasıl alabileceğini düzenlemiştir. Buna göre bir şahıs şirketi devam ettiği sürece ortaklardan birinin kişisel alacaklısı, hakkını şirketin bilançosu gereğince o ortağa düşen “kâr payından” ve şirket fesholunmuşsa “tasfiye payından” alabilir. Henüz bilanço düzenlenmemişse alacaklı bilançonun düzenlenmesi sonucunda borçluya düşecek kâr ve tasfiye payı üzerine haciz koydurabilir.

Kanunun amir hükmü gereği bir şahıs şirketi türünde ortağın şahsi alacaklısının kar payı ve tasfiye payı dışında doğrudan haciz vb. takip yolu uygulayabileceği bir hakkı mümkün bulunmamaktadır. Buna göre, şahıs şirketlerinde alacaklı, öncelikle ortağın kâr payına ve şahsi mallarına haciz koydurabilir. Ancak, bunlar borcu karşılamaz ise, şahsi alacaklı, tasfiye sonucundan borçlu ortağa düşecek paya haciz koydurmaya ve altı ay önce ihbarda bulunmak ve hesap yılı sonu için hüküm ifade etmek üzere, mahkemeden ortaklığın feshini istemeye yetkilidir. Mahkemece feshe karar verilmeden önce borcun ortaklık veya diğer ortaklarca ödenmesi durumunda fesih davası düşer.

Görüldüğü üzere, şahıs şirketlerinde güven unsurunun önemli olması nedeniyle çıplak payın haczi ve satışı suretiyle üçüncü bir kişinin doğrudan şahıs şirketlerine ortak olması istenmemiş, bunun yerine alacaklının kâr payına yahut şirketin tasfiyesi suretiyle borçlu ortağa düşecek olan tasfiye payına haciz koydurabileceği düzenlenmiştir.

2-Sermaye Şirketlerinde Pay Senedi Haciz Edilebilir:

TTK’nın 133/2. fıkrası ise “sermaye şirketlerinde” ortakların kişisel alacaklılarının alacaklarını ortaklıktan nasıl alabileceğini düzenlemiştir.

Buna göre; sermaye şirketlerinde alacaklılar, alacaklarını, o ortağa düşen kâr veya tasfiye payından almak yanında, borçlularına ait olan, senede bağlanmış veya bağlanmamış payların, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun taşınırlara ilişkin hükümleri uyarınca haczedilmesini ve paraya çevrilmesini isteyebilirler. Haciz, istek üzerine pay defterine işlenmektedir.

Buna karşın, sermaye ortaklıklarında ortakların şahsi alacaklılarının kollektif ve komandit şirketlerde olduğu gibi, ortaklığın feshini isteme olanakları yoktur.

Hem şahıs, hem de sermaye şirketine ortak olanların şahsi alacaklıları TTK’nın 133/3. fıkrasına göre, alacaklılar, tüm ticaret şirketlerinde alacaklarını, ortağın şirketten olan diğer alacaklarından da alabilme ve bunun için haciz yaptırabilme yetkisini de haizdir. TTK’nın 133/4. Fıkrasına göre ise bu durum borçlu ortakların şirket dışındaki mallarına alacaklıların başvurmalarına engel olmayacaktır.

Bu hükümler çerçevesinde herhangi bir sermaye şirketi ortağının veya ortaklarının şahsi alacaklısı alacağını ortağın şahsi mal varlığından, kâr payından, ortaklık payından, tasfiye payından ve ortağın şirketten olan diğer alacaklarından alabilecektir.

Sermaye şirketlerinde ortakların sahip olduğu şirket hisseleri, mali bir değer ifade etmeleri sebebiyle haczi kabil mal ve haklar arasında kabul edilmektedir. Bu bağlamda, ortakların kişisel alacaklıları da, borçlu ortak aleyhine genel haciz yolu ile veya rehinin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlatabilirler. Buna göre; haczedilecek ve paraya çevrilecek hissenin bir anonim veya limited şirkete ait bulunması veya senede bağlanmış olup olmaması, herhangi bir hüküm farkı yaratmaz.

TTK’nın 133. maddesi ile, haczin talep halinde pay defterine işlenebileceği belirtilerek aleniyete kavuşması, bu yolla şeffaflığın sağlanmasına da olanak verilmiştir. Yargıtay kararlarına göre Limited Şirketlerde ortaklık payı, limited şirkete haciz yazısının tebliği ile haczedilebilecektir. Ayrıca icra memurunun şirket merkezine bizzat giderek, haczi şirkete tebliğ etmek ve pay defterine işlenmesini sağlamak suretiyle bu hususu tutanakla tespit etmesi ile pay haczinin yapılması mümkündür. 

——————

YAZARIN NOTU: [1]Makale konularını yazıldığı dönem dikkate alınarak güncel mevzuat açısından değerlendirmenizi rica ederiz. Gerekli olması halinde konunun spesifik boyutları da dikkate alınarak bir uzmana danışmakta yarar olduğu düşünülmektedir. Makalenin Tüm Hakları Yazarına Aittir. İzinsiz çoğaltılamaz, dağıtılamaz, kopyalanamaz, amacı dışında ve atıf yapmadan kullanılamaz. Aksi takdirde derhal yasal işlem yapılacaktır. Soru, görüş, öneri ve değerlendirmelerinizi yazarın kendisine iletebilirsiniz.                              

 


Kaynak: İşbu içerik YMM Ali ÇAKMAKCI’nın özel izni ile yayınlanmıştır. Yazının tüm hakları ve sorumluluğu yazara aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


YAZARIN DİĞER YAZILARI

Özel Sektör Yap-İşlet-Devret Yatırımlarında Vergilendirme

Araç Satış Bedellerinin Kasko Değerinin Aşağısında Olması Tarhiyat Sonucunu Doğurur Mu?

 

]]>
https://www.muhasebenews.com/sirket-ortaklarinin-sahsi-borclarinin-sirketlere-etkisi/feed/ 0
Uluslararası Taşımacılıkta KDV İadesi https://www.muhasebenews.com/uluslararasi-tasimacilikta-kdv-iadesi-ymm-ali-cakmakci/ https://www.muhasebenews.com/uluslararasi-tasimacilikta-kdv-iadesi-ymm-ali-cakmakci/#respond Tue, 16 Feb 2021 00:00:34 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=86101 Ali ÇAKMAKCI
Yeminli Mali Müşavir, Bağımsız Denetçi
info@adenymm.com.tr

 


I-Uluslararası Taşımacılığa İlişkin KDV İstisnası: 

3065 sayılı KDVK’nın 14. Maddesinde transit ve Türkiye ile yabancı ülkeler arasında yapılan taşımacılık işlerinde, Cumhurbaşkanı tarafından belirlenecek taşıma işleri *vergiden müstesna olduğu belirtilmiştir.

Kanuna göre bu istisna, ikametgâhı, kanunî merkezi ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan mükelleflere, ilgili ülkeler itibariyle karşılıklı olmak şartıyla tanınmaktadır.

Kanun hükmünde yer alan başka bir fıkraya göre 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ile 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu hükümleri çerçevesinde, Cumhurbaşkanınca belirlenen sınır kapılarında 4458 sayılı Gümrük Kanununun ihracat rejimi kapsamında yurt dışına çıkarılacak eşyayı taşıyan kamyon, çekici ve soğutucu ünitesine sahip yarı römorkların depolarına (araçların ve soğutucu ünitelerin standart yakıt deposu miktarlarını aşmamak kaydıyla) yalnızca yurt dışına çıkışlarında yapılacak motorin teslimi KDV’den istisnadır.

Maliye Bakanlığı ise, bu istisna uygulamasına ilişkin usûl ve esasları belirlemeye yetkilidir. Bakanlık bu yetkisini 1 seri no’lu KDV Uygulama Genel Tebliğinde kullanmıştır. Yetki kapsamında belirlenen ilkelere göre 3065 sayılı Kanunun (14/1) inci maddesinde Bakanlar Kuruluna verilen yetkiye dayanılarak yayımlanan 84/8889 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile transit ve Türkiye ile yabancı ülkeler arasında deniz, hava, karayolu ve demiryolu ile yapılan yük ve yolcu taşıma işlemleri KDV’den istisna edilmiştir.

İstisna kapsamına;

– Yabancı bir ülkede başlayıp Türkiye’den geçerek yabancı bir ülkede sona eren,

– Yabancı bir ülkede başlayıp Türkiye’de sona eren,

– Türkiye’de başlayıp yabancı bir ülkede sona eren,

taşıma işleri girmektedir.

İstisna kapsamına giren taşıma faaliyetlerinin tamamının veya bir kısmının başka taşımacılara yaptırılması halinde, gerek taşıma işini yaptıran firmaya karşı muhatap olarak işi yüklenen organizatör firmanın, gerekse ikinci derece yüklenici olarak fiili nakliyeyi gerçekleştiren firmanın bu faaliyetleri istisna kapsamına girdiğinden, her iki faaliyet için de vergi hesaplanmaz.

Ancak ikinci derece yüklenicinin taşıma faaliyetinin Türkiye içinde başlayıp bitmesi halinde, bu işler KDV’ye tabidir.

  • Ayrıca, taşıma işinde kullanılan aracın taşıma hizmetini gerçekleştiren mükellefe ait olması veya kiralanmış olması, KDV istisnasına uygulamasına engel değildir.
  • Uluslararası taşımacılık işinin Ro-Ro gemileri vasıtasıyla ve dorse (römork) kullanılarak yurtiçi ve yurtdışında farklı çekicilerle gerçekleştirilmesi de mümkündür.

i. Serbest Bölgeler:

Serbest bölgeden yurtdışına veya yurtdışından serbest bölgeye yapılan taşımalar 3065 sayılı Kanunun 14 üncü maddesi gereğince KDV’den istisna olarak işlem görmektedir.

Ancak, serbest bölgeden ülke içindeki herhangi bir noktaya veya ülke içinden serbest bölgeye yapılan taşımacılık söz konusu istisna kapsamına girmemektedir.

Yurtiçindeki noktanın; diğer bir serbest bölge, gümrüklü saha, gümrük antreposu, gümrüksüz satış mağazaları gibi yerler olması taşıma işinin vergiye tabi olmasını engellememektedir.

ii. Uluslararası Taşımacılık Faaliyetlerinde Bilet Satışı Yapan Acentalar:

KDV’den istisna edilen uluslararası taşıma işlerine ait bilet satışı yapan mükelleflerin, bu işlemlere ilişkin olarak hesapladıkları komisyonlar da taşımacılık işi içinde mütalaa edilir ve istisnadan yararlanmaktadır.

Bilet satış komisyonunun, acente tarafından taşıma firmasına fatura düzenlemek suretiyle taşıma firmasından tahsil edildiği durumlarda, komisyon faturasında Uluslararası Taşımaya Ait Bilet Satışına İlişkin Komisyon Olduğundan 3065 Sayılı KDV Kanununun 14 Üncü Maddesi Gereğince KDV Hesaplanmamıştır. açıklamasına yer verilir ve faturadaki bedel üzerinden KDV hesaplanmaz.

Buna karşın, vergiye tabi olan reklam vb hizmetlerin, taşıma şirketine sunulan uluslararası taşımacılığa ilişkin komisyon veya türevleri gibi bir hizmet olarak gösterilmeye çalışılması durumunda, “hizmetten ülkemizde faydalanıldığı durumlarda” vergi zıyaı yaratan durumların ortaya çıkabileceği gerçeğini unutmamak gerekmektedir.

Komisyonun, acenteler tarafından bilet veya fatura üzerinde ayrıca gösterilerek doğrudan yolcudan tahsil edildiği durumda ise bilet, fiş veya fatura üzerinde ayrıca gösterilen komisyon tutarı üzerinden  KDV hesaplanmaz.

II-Uluslararası Taşımacılığa İlişkin KDV İadesinde Özel Durumlar:

Uluslararası (ve transit) taşımacılıkta istisnanın ne zaman beyan edileceği hususunda TC Hazine ve Maliye Bakanlığının çelişkili açıklamaları bulunduğu gözlemlenmektedir. Buna karşın,  son dönemlerde “en erken” gümrük bölgesinden çıkıldığı ve tersi durumda “en erken” gümrük bölgesine girildiği dönemde istisna tutarın beyan edileceği verilen görüşlerde ifade edilmektedir.

Uluslararası taşımacılığa ilişkin faturanın hizmetin ifasından önce düzenlenmesi ise doğrudan kurum kazancın beyanını gerektirmemektedir. Kazancın beyanı için de gümrük hattının geçilmesi beklenecektir. Bu durumda, bu tutarın özellikle Aralık ayında pasifte gelir hesabında bekletilmesi ve gümrük hattından geçildiği vergilendirme döneminde bu kazancın kavranması ve matraha dahil olması gerekmektedir.

Buna karşın, KDV iadesi alan mükelleflerin malın yurtiçindeki alıcıya tevdi edildiği yere kadar olan masrafların da iadesini alabilmesi açısından fiili olarak Türkiye’de malın teslim edildiği dönemde istisna tutarını KDV beyannamelerinde beyan etmeleri daha doğru sonuçlar yaratabilecektir. Aksi takdirde, faaliyetin devamı olan bu hizmetlere ilişki giderlerin KDV iadesinde sorunlar çıkabilecektir.

Ayrıca, TC Hazine ve Maliye Bakanlığı malın geç boşaltılması için alınan “Demuraj” ve geç yüklenmesi için ödenen “Sürastarya” gibi gelirleri de taşıma işinin/istisnasının bir parçası görmekte olduğunu ifade etmek gerekmektedir.

Uluslararası taşıma işi ile ilgili düzenlenen “ordino“, “konşimento” “ATR” ve benzeri belgeler için alınan bedeller varsa bunlar da hasılatın bir parçası olup, istisna kapsamında değerlendirilmektedir. Bu belgelerin alınması için verilen hizmetler de KDV’den istisnadır.

Uluslararası taşımanın erken bitirilmesi için alınan “primler” de istisna kapsamındadır. Mala gösterilen özenin bir sonucu olan “primaj” faturaları da istisnaya tabi bir hasılat gibi değerlendirilmektedir.

Yalnız, taşıma ile ilgili olmayan, zorunlu olmayan hizmetler istisna kapsamında değerlendirilemez.

Bazı sözleşme türlerinde bu sözleşmenin bir kiralama sözleşmesi mi, yoksa taşıma sözleşmesi mi olduğu konusunda da çeşitli tereddütler oluşmaktadır. Burada aracı kiraya veren ile kiracının arasındaki sözleşme koşullarına bakmak, yoksa işin riski, organizasyonunu ve sorumluluğunu kimin üstlendiğine bakmak gerekmektedir.

  • Eğer, aracı, kiracı olarak kullanan taraf şöför, yakıt, tamir-bakım sigorta, benzeri belgelerin alınması sorumluluk ve görevlerine haiz ise bu iş “taşıma işidir” ve istisnadır.
  • Aksi durum, böyle bir risk, organizasyon üstlenilmemiş ise “kiralama sözleşmesi” olup KDV hesaplanması gerekecektir.
  • C2 belgelerinde taşıtlar özmal veya kiralama olarak ifade edilmektedir.

Karayolları Taşıma Yönetmeliğine göre “Sözleşmeli Taşıt”, yetki belgesi sahibinin noterden yapılmış sözleşme ile taşıma geliri paylaşım sözleşmesi veya kira sözleşmesine istinaden kendi unvan nam ve sorumluluğu altında çalıştırdığı taşıtı ifade etmektedir.

Organizatör şirketler de kendi nam ve sorumlulukları altında taşıma işini üstlenebilirler. Bu tür durumlarda aracını kiraya veren kiralama hizmeti verdiğinden KDV istisnası olmayacaktır. Kira bedelinin malın ağırlığı, gün sayısı vb ilkelere göre belirlenmesi işin mahiyetini değiştirmez.

C2 yetki belgesi olmaksızın gerçekleşen işlemlerde başkasının yetki belgesi kullanılarak onun unvanı altında gerçekleştirilen işlemlerde her iki şirketin de iade talebinde bulunulmaması için Maliye Bakanlığı yetki belgesi sahibi şirketin iade almayacağına dair taahhüt vermesini talep etmektedir. Aksi takdirde, yapılan tüm işlem KDV ye tabi tutulmakta ve belge sahibi olmayan şirketlerde istisnadan yararlanamamaktadır.

Yukarı da ifade edildiği üzere iki serbest bölge arasında veya gümrüklü saha, antrepo, vergisiz satış mağazaları (buralar TR siyasi sınırları içinde değerlendirilmektedir) arasında gerçekleşen taşıma işlemleri başlangıç ve/veya bitiş noktasından herhangi birinin Türkiye dışında olmamasından dolayı uluslararası taşıma kabul edilmemektedir. Serbest bölgeden yurtdışına, yurtdışından serbest bölgeye veya serbest bölgenin kendi içindeki taşımalar (bu durum özel bir istisna hükmü ile KDV den istisnadır) ise istisnadır.

Bu istisna kapsamındaki taşımacılık işleri, hizmetin tamamlandığı döneme (yurt dışına yapılan veya transit taşımalarda en erken gümrük bölgesinden çıkıldığı döneme) ait KDV beyannamesinde yer alan “İstisnalar-Diğer İade Hakkı Doğuran İşlemler” kulakçığının, “Tam İstisna Kapsamına Giren İşlemler” tablosunda 311 kod numaralı “Uluslararası Taşımacılık” satırı aracılığıyla beyan edilir.

Bu satırın “Teslim ve Hizmet Tutarı” sütununa istisnaya konu hizmet bedeli, “Yüklenilen KDV” sütununa bu hizmet dolayısıyla yüklenilen KDV tutarı yazılır. İade talep etmek istemeyen mükellefler, “Yüklenilen KDV” sütununa “0” yazmalıdır.

 


Kaynak: İş bu içerik YMM Ali ÇAKMAKCI’nın özel izni ile yayınlanmıştır. Yazının tüm hakları ve sorumluluğu yazara aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


YAZARIN DİĞER YAZILARI

Özel Sektör Yap-İşlet-Devret Yatırımlarında Vergilendirme

Şirket Ortaklarının “Şahsi Borçlarının” Şirketlere Etkisi

 

]]>
https://www.muhasebenews.com/uluslararasi-tasimacilikta-kdv-iadesi-ymm-ali-cakmakci/feed/ 0