alacaklılar – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Mon, 04 Jan 2021 06:24:40 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.5 Sermaye kaybı ve borca batıklığa ilişkin yeni düzenlemeler https://www.muhasebenews.com/sermaye-kaybi-ve-borca-batikliga-iliskin-yeni-duzenlemeler/ https://www.muhasebenews.com/sermaye-kaybi-ve-borca-batikliga-iliskin-yeni-duzenlemeler/#respond Mon, 04 Jan 2021 01:00:11 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=100348

Dr. Numan Emre ERGİN
Avukat, YMM, E. Hesap Uzmanı
n.emre.ergin@hotmail.com


Sermaye, şirketler açısından çok önemlidir. Şirketin kendisi için önemlidir, çünkü ortaklarca konulan bu paralar sayesinde faaliyetlerini finanse eder. Ortaklar açısından önemlidir, çünkü ceplerinden çıkarıp ortağı oldukları şirkete koydukları paradır. Alacaklılar açısından öndemlidir, çünkü şirketten olan alacaklarının karşılığı (bir anlamda teminatı) bu sermayedir. Şirketler kurulduktan sonra kar veya zarar eder. Kardan ortaklara dağıtılmayıp şirkette bırakılan kısım, finansal tabloda özkaynaklar (özsermaye) altındadır. Zarar ise özkaynağı azaltan bir unsur olarak özkaynak altında negatif bir kalem olarak raporlanır. Özetle özkaynağı, şirketin faaliyetlerinde kullanmak ve varlıklarını finanse etmek için ortaklarca konulan sermaye ile şirketçe yaratılan kar/zararın toplamı olarak tanımlayabiliriz.

Sermaye ve daha geniş anlamda özkaynak, şirket paydaşlarının haklarının korunması açısından önemli olduğundan şirketler hukukundaki temel ilkelerden birisi “sermayenin korunması ilkesi”dir ve Türk Ticaret Kanunu (TTK) da sermayenin (geniş anlamda da özkaynağın) korunması için birçok hüküm içermektedir. Bu hükümlerden bir tanesi de “sermayenin kaybı, borca batık olma durumu” başlıklı TTK’nın 376. maddesidir. Söz konusu madde, sermayenin karşılıksız kaldığı bazı durumlarda yönetim kuruluna bazı aksiyonlar alması yönünde yükümlülükler yüklemektedir. Buna göre, son yıllık bilançodan, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının yarısının zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşılırsa, yönetim kurulu, genel kurulu hemen toplantıya çağırır ve bu genel kurula uygun gördüğü iyileştirici önlemleri sunar. Sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde, derhâl toplantıya çağrılan genel kurul, sermayenin üçte biri ile yetinme veya sermayenin tamamlanmasına karar vermediği takdirde şirket kendiliğinden sona erer. Maddenin üçüncü fıkrası ise borca batık olunması (şirketin aktiflerinin borçlarını karşılayamaması) halinde alınması gereken önlemleri içermektedir.

15 Eylül 2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 376’ncı Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ (Tebliğ) ile Ticaret Bakanlığı TTK md. 376’nın uygulanmasına ilişkin bir takım düzenlemeler yaptı ve sermayenin kaybı ile borca batıklık durumlarını ayrıntılı tanımlayıp bu durumlarda yapılması gerekenleri açıkladı. Tebliğde ayrıca, son yıllarda özel sektörün dövizli borçlarının katlanarak artması ve kurlardaki hızlı artışın bilançolarda yarattığı tahribat nedeniyle, 01.01.2023 tarihine kadar, TTK’nın 376. maddesi kapsamında sermaye kaybı veya borca batık olma durumuna ilişkin yapılan hesaplamalarda, henüz ifa edilmemiş yabancı para cinsi yükümlülüklerden doğan kur farkı zararlarının dikkate alınmayabileceği yönünde düzenleme yapıldı. Diğer bir ifadeyle, dövizli borçların değerlemesinden doğan kur farkı zararları, muhasebe kayıtlarında gider olarak kaydedilmeye devam edecek; ancak sermaye kaybı hesaplamasında bu kur farkı zararları dikkate alınmayacak ve buna ilişkin açıklamalar bilanço dipnotlarında yapılacaktı.

26 Aralık 2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Tebliğ ile Ticaret Bakanlığı, 2018’de yayımladığı Tebliğde önemli değişiklikler yapmıştır. İlk değişiklik, “sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az yarısının karşılıksız kalması” ifadesinin yeniden tanımlanmasına yöneliktir. Tebliğ ile sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az yarısının karşılıksız kalması; “zararın, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının yarısına eşit veya bu tutardan çok ve üçte ikisinden az olması” olarak tanımlanmıştır. İkinci değişiklik ise, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kalmasına ilişkin olup bu durum zararın, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisine eşit veya bu tutardan çok olması hali olarak tanımlanmıştır. Görüldüğü üzere, Tebliğde yapılan değişiklik ile sermayenin kaybı, zarar büyüklüğünü sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamıyla kıyaslayarak tanımlama yöntemini seçmiştir. Buradaki “zarar” ifadesini, bilanço tarihi itibariyle geçmiş yıl (ve varsa dönem) karlarıyla netleştirilmiş geçmiş yıl zararları ile dönem net zararının toplamı olarak anlamak gerekir.

Üçüncü değişiklik, sermayenin karşılıksız kaldığı durumda, sermaye azaltımına ilişkin alt sınır belirlenmesi hakkındadır. Değişiklik sonrasında sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az üçte ikisi zarar sebebiyle karşılıksız kalan şirketin genel kurulu, kalan sermayeyle yetinmeye karar verdiği takdirde, sermaye azaltımı TTK’nın 473 ilâ 475 inci maddelerine göre yapılır ve “sermaye ve kanuni yedek akçeler toplamının en az yarısının özvarlık içerisinde korunması şartıyla” sermaye asgari sermaye tutarına kadar indirilebilir.

2018’deki düzenlemede, bilanço zararlarının kapatılması için getirilen yükümlülükler uyarınca yapılan ödemelerin öz kaynaklar içerisinde sermaye tamamlama fonu hesabında toplanması ve takip edilmesine imkan tanınmıştı. Dördüncü değişiklik, sermaye tamamlama fonunun yalnızca zararların mahsup edilmesi suretiyle kullanılabileceğine ilişkin eklemedir. Bu noktada, Maliyenin sermaye tamamlama fonuna ilişkin olumsuz görüşünü zikretmek gerekmektedir. Gelir İdaresi Başkanlığı verdiği özelgelerde, ortakların geçmiş yıl zararlarının kapatılması için şirkete aktardığı paraların sermayeye ilave edilmemesi ve vergi mevzuatında bu yönde bir istisna hükmünün bulunmaması nedeniyle kurum kazancına dahil edilmesi gerektiği yönünde görüş beyan etmektedir. TTK’ya ilişkin bu Tebliğ ile düzenlenen “sermaye tamamlama fonunu” Maliyenin de artık sermayenin bir cüzü olarak kabul etmesi ve kurum kazancına dahi etmemesi gerektiğini düşünüyorum. Uygulamada böyle bir fonun kullanılmasının en önemli nedeni, sermaye artırım prosedürünün uzun sürmesi nedeniyle şirket ortaklarının bir an önce sermayeyi güçlendirmek istemesidir. Şirkete aslında sermaye olarak enjekte edilen ancak sermaye artırım işlerinin zaman alması nedeniyle oluşturulan özel bir fonda tutulan para üzerinden vergi alınmaya çalışılması hem adaletsiz sonuçlar doğurmakta, hem de zaten zor durumda bulunan şirketlerin durumunu daha da olumsuz etkilemektedir.

Beşinci değişiklik, sermaye artırımıyla sermaye kaybının telafi edildiği durumda ödenecek sermaye tutarının korunması gereken sermayeye göre belirlenecek olmasıdır. Düzenleme uyarınca, sermayenin zarar sonucu ortaya çıkan kayıp kadar azaltılması yoluna gidilmeden sermaye artırımına karar verilirse, sermaye artırımında, “tescil edilecek sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az yarısının” özvarlık içerisinde korunmasını sağlayacak tutarın sermaye artırımının tescilinden önce ödenmesi zorunludur. Değişiklik öncesinde sermayenin en az yarısını karşılayacak tutarın ödenmesi istenmekteydi.

Tebliğ ile yapılan diğer bir önemli değişiklik de aynı genel kurulda sermaye artırımı ve azaltımının birlikte yapılmasına imkan sağlanmasıdır. Yapılan düzenleme ile, aynı genel kurul toplantısında, bedelleri tamamen ödenmek suretiyle, sermayenin istenilen düzeyde artırılmasına ve daha sonra azaltılmasına karar verilebilecektir. Bu şekilde gerçekleştirilecek işlemler sonucunda, tescil edilecek sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az yarısının özvarlık içinde korunması zorunludur.

Tebliğdeki son değişiklik ise daha önceden henüz ifa edilmemiş yabancı para cinsi yükümlülüklerden doğan kur farkı giderlerinin sermaye kaybı veya borca batık olma durumuna ilişkin yapılan hesaplamalarda dikkate alınmayabileceğine ilişkin düzenleme kapsamına, 2020 ve 2021 yıllarında tahakkuk eden kiralamalardan kaynaklanan giderler, amortismanlar ve personel giderlerinin toplamının yarısının da eklenmiş olmasıdır. Bu durumda, sermaye kaybı veya borca batık olma durumuna ilişkin yapılan hesaplamalarda dikkate alınmayabilecek giderler aşağıdaki formüle göre hesaplanacaktır.

2020, 2021, 2022 yılı
ifa edilmemiş döviz borçları kur farkı giderleri tamamı

+

2020, 2021 yılı (kira + amortisman + personel giderleri) / 2

Özetle, Ticaret Bakanlığı Tebliğ’deki değişiklerle TTK md. 376 kapsamına giren şirketler lehine önemli kolaylaştırıcı düzenlemeler yapmıştır. Bakanlık, söz konusu Tebliği çıkarmada dayanak olarak TTK’nın 210. maddesi ile 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 446. maddesini göstermiştir. Söz konusu düzenlemelerin, TTK’nın 376. maddesinde (veya diğer bir maddesinde) yer alan emredici hükümleri yumuşatmaya, madde uygulamasına istisnalar getirmeye Bakanlığa yetki verip vermediği konusu tartışmaya açıktır; ancak bu düzenlemelerin sermayesi kayba düşmüş veya borca batık şirketler lehine olduğu ortadadır. Ayrıca, bu tür düzenlemeler ile sepetteki çürük yumurtaların ayıklanması yerine neden yaşatıldığı konusunda da eleştiri getirmek mümkündür. Ancak, ülkemizin son birkaç yıldır içinde bulunduğu ekonomik koşullar ve 2020 yılında yaşanan Covid19 pandemisinin bilançolar üzerindeki olumsuz etkileri bu tür eleştirilerin sesini şimdilik kısacaktır.

Sözün özü: Vermiyorsa mabud neylesin Sultan Mahmut!


Kaynak: Dr. Numan Emre ERGİN, Avukat, YMM, E. Hesap Uzmanı. İçerik, Sayın Numan Emre ERGİN’in Dunya.com’daki Perspektif isimi köşesinden Yazarın ve Dunya.com’un sahibi olan şirketin özel izni ile yayınlanmıştır. Yazının tüm hakları ve sorumluluğu yazara ve Dunya.com’a aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


YAZARIN DİĞER YAZILARI

Pandemi, gelir dağılımındaki bozulma ve dayanışma vergisi (28.12.2020)

Asgari ücretin vergiden istisna edilmesi çözüm mü? (21.12.2020)

Hukukçular hukuk reformuna inanıyor mu? (15.12.2020)

Vergide uzlaşma müessesi ve yapılandırmadaki uzlaşma haksızlığı (10.12.2020)

İştirak tasfiye zararının vergisel sonuçları nedir? (7.12.2020)

Tasfiye payı nedir? Nasıl vergilendirilir? (30.11.2020)

Devlet mükellefe faiz öder mi? (23.11.2020)

10 soruda 7256 Sayılı Kanun kapsamında yapılandırma (18.11.2020)

Fabrika ayarlarına dönüş: Ekonomik ve hukuki reform, acı reçete (16.11.2020)

Sosyal medya şirketlerine kesilen cezalar ve vergi (09.11.2020)

Hisse geri alımlarının vergilendirilmesine ilişkin tartışmalar ve önerimiz (07.11.2020)

Şirketin kendi hisselerini geri satın alması kâr dağıtımı mıdır? (2) (27.10.2020)

Şirketin kendi hisselerini geri satın alması kâr dağıtımı mıdır? (1) (26.10.2020)

Torba yasa Meclis’te, yapılandırma nerede? (19.10.2020)

Yatırımcının yeni kamburu: Ek mali yükümlülük (12.10.2020)

Taşınmaz kirası mı, işletme hakkı kirası mı? (6.10.2020)

Zaman aşımına uğrayan kâr paylarının vergilendirilmesinde mükerrerlik var mı? (28.09.2020)

Online reklam hizmetlerinde stopaj bilmecesi (22.09.2020)

Hukuk belirsizlik kaldırmaz (16.09.2020)

Maliye, yurt dışında parası olanların peşinde, ya gurbetçiler? (14.09.2020)
Vergiye uyumlu mükellefler cezalandırılıyor mu? (07.09.2020)
Binek otomobilde ÖTV artışı, özel okul ücretlerinde KDV indirimi (02.09.2020)
Transfer fiyatlandırması raporlamasında yeni dönem (31.08.2020)
KDV ve iş yeri kira stopaj oranı indiriminde son durum (27.08.2020)
İkinci el motorlu taşıt satışında yeni dönem (24.08.2020)
Maliyeden bayram hediyesi: KDV ve stopaj indirimi, ama kime? (21.08.2020)
Ar-Ge teşviğinde vergi indirimi kısıtlanıyor mu (17.08.2020)
Spor kulüplerinin yeni sporcu sözleşmelerindeki vergisel riski  (10.08.2020)
Uçtu uçtu altın uçtu! Ya vergisi? (07.08.2020)
Anayasa Mahkemesi’nin VTR kararı (30.7.2020)
Erken seçim, aday tartışmaları ve cumhurbaşkanı seçimindeki Anayasal boşluk
(27.7.2020)
Yurt dışındaki taşınmaz ve iştirak satışları vergiden istisna mı? (25.7.2020)
Gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası – 3 (22.7.2020)
Gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası – 2 (17.7.2020)
Mali yapıyı güçlendirmede vergisel bir teşvik: gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası (16.7.2020)
Sezonluk ev kiralayanlar: Vergi sürpriziyle karşılaşmayın! (13.7.2020)
Pandemi, maliye politikası ve vergi barışı
Şirket kuruluşunda sicilde imza zorunluluğu değiştirilmelidir.
Köprüden önce son çıkış: Varlık Barışı
Kamu özel iş birliğine şeffaf bir alternatif: Altyapı Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı
Gayrimenkul yatırımında avantajlı bir yöntem: Gayrimenkul Yatırım Fonu
Gayrimenkulde rant vergisi
Gayrimenkul piyasası hareketleniyor ama vergiye dikkat!
KVKK kararlarının yargı denetimi
Kişisel verilerin korunması ve ateş ölçümü
İnternetten otomobil satanların dikkatine
Makam aracı sadece özel sektörde mi ücrettir?
Makam aracı ücret midir?
Şirket araçlarına vergi ayarı
ABD’nin dijital hizmet vergisi misillemesi ve Türkiye
Sanat ve icat vergisi
Altın: Elma dersem çık, armut dersem çıkma!
]]>
https://www.muhasebenews.com/sermaye-kaybi-ve-borca-batikliga-iliskin-yeni-duzenlemeler/feed/ 0
Anonim Şirketler Sermaye Azaltımı Şirketin Kendi Paylarını İktisabı https://www.muhasebenews.com/anonim-sirketler-sermaye-azaltimi-sirketin-kendi-paylarini-iktisabi/ https://www.muhasebenews.com/anonim-sirketler-sermaye-azaltimi-sirketin-kendi-paylarini-iktisabi/#respond Tue, 20 Oct 2020 09:37:18 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=94659

Stj. Av. Delal Roza Doğan
info@ozgunlaw.com


Türk Ticaret Kanunu uyarınca; anonim şirket, sermayesi belirli ve paylara bölünmüş ve borçlarından dolayı yalnız malvarlığıyla sorumlu bulunan şirkettir. Sermaye ise, bir şirketin harcamalarını karşılamak için ortakların koydukları para veya paraya çevrilebilecek malların tamamıdır.

Şirket sermayesinin şirket faaliyet hacminin çok üzerinde olması, şirkette büyük zararların olması ve bu zararların yedeklerle karşılanamaması gibi nedenlerle anonim şirketlerde sermaye azaltımı yapılabilir. [1]

Anonim şirketlerde sermaye azaltımı, Türk Ticaret Kanunu’nun 473 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anonim şirketlerde sermaye azaltımında üç usul vardır; hisse senetlerinin nominal değerlerini indirmek, eski hisse senetlerini yeni ve daha düşük nominal bedelli hisse senetleri ile değiştirmek ve belli sayıda hisse senedini satın alarak iptal etmek. [2]

TTK madde 473 uyarınca; bir anonim şirket sermayesini azaltarak, azaltılan kısmın yerine geçmek üzere bedelleri tamamen ödenecek yeni paylar çıkarmıyorsa, genel kurul, esas sözleşmenin gerektiği şekilde değiştirilmesini karara bağlar. Ancak, hiçbir şekilde esas sermaye 50.000 TL’den ve kayıtlı sermaye sistemini kabul etmiş bulunan halka açık olmayan anonim şirketlerde başlangıç sermayesi 100.000 TL’den aşağı olamaz. [3]

Genel kurul esas sermayenin azaltılmasına karar verdiği takdirde, yönetim kurulu, bu kararı şirketin internet sitesinde yayımladıktan sonra Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde esas sözleşmede öngörüldüğü şekilde, yedişer gün arayla, üç defa ilan eder. İlanda alacaklılara, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’ndeki üçüncü ilandan itibaren iki ay içinde alacaklarını bildirerek bunların ödenmesini veya teminat altına alınmasını isteyebileceklerini belirtir. Şirketçe bilinen alacaklılara ayrıca çağrı mektupları gönderilir.

Sermaye, ancak alacaklılara verilen sürenin sona ermesinden ve beyan edilen alacakların ödenmesinden veya teminat altına alınmasından sonra azaltılabilir; aksi hâlde alacaklılar şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde sermayenin azaltılması işleminin tescilinin ilan edilmesinden itibaren iki yıl içinde sermayenin azaltılmasının iptali davası açabilirler.

Şirketlerin kendi paylarını iktisap etmesi ise bir nevi esas sermaye azaltılmasıdır. Bu husus 6102 sayılı Kanun’un 379-389. maddeleri arasında yer alan maddelerde düzenlenmiştir. Böylece, bu makalenin konusunu oluşturan hususlara yasal düzenleme getirilmiştir.

Paylar iktisap edilip, itfa edilerek esas sermayeden düşülebilir. Bu yolla esas sermaye azaltılabilir. Şirketin kendi paylarını edinmesi, alacaklılara çağrı, teminat gösterilmesi, tescil, ilan gibi prosedürleri olan sermaye azaltılmasına kıyasla çok daha pratik bir yöntemdir.

6102 sayılı Kanun ile getirilen bu düzenlemeler, eski TTK’da düzenlenmemiştir. Hatta, şirketin kendi paylarını iktisap etmesi söz konusu olduğunda, bu işlemin geçersiz sayılacağı eski TTK’da hüküm altına alınmıştır. Her ne kadar Sermaye Piyasası Kanunu uyarınca çıkarılan tebliğler ile söz konusu iktisaplar mümkün görülmüş olsa da (%10 oranını aşmamak üzere) TTK ile geçersiz sayılması sebebiyle uygulamada söz konusu işlemler yapılamaz durumda bulunmaktaydı. Yeni TTK ile getirilen bu düzenlemeler, şirketlerin kendi paylarını iktisap etmesini yasal bir zemine oturtmuştur.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda şirketin kendi paylarını genel kurul kararı ile iktisap etmesi belli kurallara bağlanmıştır. Öncelikle şirketin kendi paylarını iktisap etmesi yönünde bir genel kurul kararı alınması gerekir. Bu genel kurul kararı ile yönetim kurulu şirketin kendi paylarını iktisap etmesi hususunda en çok beş yıllık süre için yetkilendirilmelidir. Aynı zamanda, genel kurul kararında, yönetim kurulunun iktisap edeceği veya rehin alacağı paylarının toplam itibari değerleri ve paylara ödenebilecek en yüksek ve en düşük bedel belirlenmelidir. [4]

Bunların yanı sıra, şirketin malvarlığının kendi paylarını iktisap etmeye yeterli olması gerekir. Şirketin net aktifinin, iktisap edilecek payların bedelleri düşüldükten sonra, en az esas sermaye veya çıkarılmış sermaye ile kanun ve ana sözleşme uyarınca dağıtılmasına izin verilmeyen yedek akçelerin toplamı kadar olması gerekmektedir. Başka bir ifade ile şirket pay iktisabı için yapacağı ödemeyi, bağlı malvarlığı unsurlarından değil, bilanço kârı ve serbest yedek akçelerden oluşan serbest malvarlığından yapmalıdır. [5]

Ancak şirketin serbest malvarlığı ne kadar fazla olursa olsun yapılabilecek en fazla iktisap esas veya çıkarılmış sermayenin onda birine karşılık gelen miktarla sınırlıdır. Şirket, yasal sınırı aşacak şekilde kendi paylarını iktisap edemez. Yasal sınırı aşan iktisaplar ve 379. maddedeki koşullara aykırı olarak yapılan iktisapların, altı ay içinde elden çıkarılması gerekir. Yönetim kurulu altı aylık süre içinde bu payları satamazsa, sermaye azaltılması yoluyla bu paylar derhal itfa edilmelidir.

Bir diğer husus ise, şirketin iktisap edebileceği payların bedellerinin tamamen ödenmiş olması gereğidir.

Şirket paylarını iktisap ettikten sonra, iktisap bedelini karşılayacak miktarda yedek akçe ayırmakla yükümlüdür. Bu yedek akçeler, ancak iktisap edilerek tekrar elden çıkarılır veya itfa edilirse çözülürler.

Anonim şirketlere bu hakkın tanınmasında, halka açık, özellikle borsaya kote olan anonim şirketlerden gelen talepler ve yabancı hukuklardaki gelişmeler etkili olmuştur. Anonim şirketler, kâr dağıtımının alternatifi olarak kullanma, borsada kendi paylarının alım satımı ile kâr elde etme, kur dengeleme, yönetim kurulunun gücünü artırma, şirketi kötü niyetli devralmalara karşı koruma gibi amaçlarla kendi paylarını iktisap etmek istemektedirler.

Şirketin kendi paylarını iktisap etmesinin yararlı sonuçları olduğu kadar, sakıncalı yönleri de bulunmaktadır. Şirketin kendi paylarını iktisap etmesi, şirketin borsa manipülasyonu yapabilmesi, şirketin mali durumunun bozulması hâlinde şirketin iktisap ettiği payların değerlerinin düşmesi ile çifte zararın oluşması, mevcut yönetim kurulunun konumunu korumak veya güçlendirmek için muhalif kişilerin paylarını yüksek değerden iktisap etmesi, pay iktisabında eşitlik ilkesine uyulmaması, yönetime yakın kişilerin paylarının değerinden yüksek bedellerle iktisap edilmesi gibi tehlikeleri ortaya çıkarabilmektir. İşbu sebeple, yabancı hukuklardaki düzenlemeleri ve şirketin kendi paylarını iktisabının yararları ve sakıncalı yönleri dikkate alınarak sınırlı serbesti sistemi benimsenmiştir. [6]

Stj. Av. Delal Roza Doğan

Kaynakça:

1- Yalkın, Yüksel Koç (1992). Şirketler Muhasebesi İlkeler ve Uygulama. Ankara: Turhan Kitabevi.

2- Savaç, M.Arif (1992). Ticaret Şirketleri Uygulaması ve Muhasebesi. İstanbul: Temel Yayınları.

3- Yeni Türk Ticaret Kanunu İle Anonim Şirketlerde Sermaye İle İlgili Getirilen Yenilikler- Dr. Evren Dilek Şengür Ocak-Şubat 2011- Mali Çözüm-İSMMMO

4- Anonim Şirketin Genel Kurul Kararı İle Kendi Paylarını İktisap Etmesi Veya Rehin Almasının Koşulları (Ttk 379), Özge Ayan

5- TTK’ ya Göre Anonim Şirketlerin Kendi Paylarını İktisap Etmesi ve Muhasebeleştirilmesi, Fikret OTLU, İsmail BEKÇİ, Özlem Nilüfer KARATAŞ

6- DERBENTLİ, Y., Anonim Şirketlerde Sermaye Azaltması, Hasan Kalyoncu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 5(10), 107-155

7- ALTAŞ, S., Yeni TürkTicaret Kanununa Göre Anonim Şirketin Kendi Paylarını İktisap Etmesi, Terazi Hukuk Dergisi, 7(75), 28-34

8- Sermayenin Azaltılmasına İlişkin Güncel Sorunlar TBB Dergisi 2016 (116) sf-305-315, Alp Tanrıverdi


Kaynak: Stj. Av. Delal Roza Doğan- İçerik, Özgun Law firmasının özel izni ile yayınlanmıştır. Yazıya ilişkin tüm hak ve sorumluluk yazara aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/anonim-sirketler-sermaye-azaltimi-sirketin-kendi-paylarini-iktisabi/feed/ 0
Konkordato Komiserliği ve Alacaklılar Kuruluna Dair Yönetmelik https://www.muhasebenews.com/konkordato-komiserligi-ve-alacaklilar-kuruluna-dair-yonetmelik/ https://www.muhasebenews.com/konkordato-komiserligi-ve-alacaklilar-kuruluna-dair-yonetmelik/#respond Wed, 30 Jan 2019 06:45:05 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=45305

YÖNETMELİK

Adalet Bakanlığından:

KONKORDATO KOMİSERLİĞİ VE ALACAKLILAR

KURULUNA DAİR YÖNETMELİK

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Amaç ve kapsam

MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı; 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümleri uyarınca görevlendirilecek konkordato komiserinin nitelikleri, eğitimi, eğitim verecek kurumlar ve eğitimden muaf tutulacaklar ile alacaklılar kurulunun zorunlu olarak oluşturulacağı hâller ve konkordato komiserliği ile alacaklılar kuruluna dair diğer hususlara ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.

Dayanak

MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik, 2004 sayılı Kanunun 289 uncu maddesinin dördüncü fıkrası ile 290 ıncımaddesinin altıncı fıkrasına dayanılarak hazırlanmıştır.

Tanımlar

MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelikte geçen;

a) Bağımsız denetçi: Bağımsız denetim yapmak üzere, 1/6/1989 tarihli ve 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununa göre yeminli mali müşavirlik ya da serbest muhasebeci mali müşavirlik ruhsatını almış meslek mensupları arasından, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından yetkilendirilen kişileri,

b) Bakanlık: Adalet Bakanlığını,

c) Başkanlık: Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü bünyesinde kurulan Bilirkişilik Daire Başkanlığını,

ç) Bölge kurulu: Bilirkişilik bölge kurulunu,

d) Kanun: 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununu,

e) Komiser: Kanunun 287 ve devamı maddeleri gereğince asliye ticaret mahkemesince görevlendirilen konkordato komiserini,

f) Liste: Bölge kurulu tarafından oluşturulan komiser listesini,

g) Temel eğitim: Mevzuatta yer alan esaslar ve Bakanlık tarafından belirlenen ilkeler kapsamında listeye kayıt için alınması gereken zorunlu komiserlik eğitimini,

ifade eder.

İKİNCİ BÖLÜM

Konkordato Komiseri

Komiserin nitelikleri

MADDE 4 – (1) Komiserde aşağıdaki nitelikler aranır:

a) Türk vatandaşı olmak.

b) Tam ehliyetli olmak.

c) En az dört yıllık lisans eğitimi veren fakültelerden veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilen yurtiçindeki veya yurtdışındaki öğretim kurumlarından mezun olmak ve beş yıldan az olmamak üzere mesleki tecrübeye sahip bulunmak.

ç) İflas etmemiş olmak.

d) Son üç yıl içinde görevin gerektirdiği özen yükümlülüğüne uymadığından dolayı komiserlik görevine son verilmemiş olmak.

e) Disiplin yönünden meslekten veya memuriyetten çıkarılmamış olmak, sanat icrasından veya mesleki faaliyetten yasaklı bulunmamak.

f) Kamu hizmetinden yasaklı olmamak.

g) Fiilen yürütmekte olduğu mesleğinin ilgili mevzuatında, komiserliği yürütmesine engel bir hüküm bulunmamak.

ğ) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıldan fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar ile zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık, gerçeğe aykırı bilirkişilik veya tercümanlık yapma, yalan tanıklık ve yalan yere yemin suçlarından mahkûm olmamak.

h) Terör örgütleriyle iltisaklı veya irtibatlı olmamak.

ı) Bu Yönetmeliğin 13 üncü maddesi hükmü saklı kalmak kaydıyla komiserlik eğitimini tamamlamış olmak.

Komiserin görevlendirilmesi

MADDE 5 – (1) Mahkeme, komiseri, bağlı bulunduğu bölge adliye mahkemesinde kurulu bulunan bölge kurulu tarafından oluşturulan listeden seçer. Bu listede görevlendirilecek komiser bulunmaması hâlinde liste dışından görevlendirme yapılır ve yapılan bu görevlendirme bölge kuruluna bildirilir.

(2) Üç komiser görevlendirilmesi durumunda; komiserlerden biri, mahkemenin bulunduğu ilde faaliyet göstermek şartıyla bağımsız denetçiler arasından seçilir. Seçilecek komiserlerden bir diğerinin ise hukukçu olması tercih edilir.

(3) Listeye kayıtlı komiser kendisine verilen görevi kabulle yükümlüdür.

(4) Bir kişi eş zamanlı olarak beşten fazla dosyada geçici komiser ve komiser olarak görev yapamaz.

(5) Komiserin görevinin sona ermesi hâlinde bu durum mahkemesince sebepleriyle birlikte derhâl bağlı bulunduğu bölge adliye mahkemesinde kurulu bulunan bölge kuruluna bildirilir.

Komiserin yasaklılık sebepleri ve yasak işler

MADDE 6 – (1) Komiser;

a) Kendisinin,

b) Eşinin, nişanlısının yahut kan ve kayın alt ve üstsoyunun veya üçüncü derece dâhil olmak üzere bu dereceye kadar olan kan ve kayın hısımlarının,

c) Kanuni temsilcisi veya vekili, çalışanı, kayyımı ya da yasal danışmanı bulunduğu bir şahsın,

menfaati olan işleri göremez ve bu durumda derhâl görevlendirmeyi yapan asliye ticaret mahkemesine haber vermek zorundadır. Mahkeme tarafından müracaat yerinde görülürse komiserin görevine son verilir.

(2) Komiser, görevi kapsamında kendisi veya başkaları hesabına sözleşme yapamaz, yaparsa hükümsüzdür.

Komiserlikten kaçınma ve ayrılma sebepleri

MADDE 7 – (1) Aşağıdaki kişiler komiserlik görevini kabul etmekten kaçınabilirler:

a) Bedensel engelleri veya sürekli hastalıkları sebebiyle bu görevi yapmakta güçlük çekecek olanlar.

b) Uhdesinde birden fazla komiserlik görevi bulunanlar.

c) Mahkemece kabul edilecek başka mazereti bulunanlar.

(2) Görevi kabulden kaçınma talebi, görevlendirmenin öğrenildiği tarihten itibaren beş gün içinde, görevlendirmeyi yapan mahkemeye verilecek dilekçeyle yapılır. Dilekçeye, kaçınma sebebi ve varsa belgelerin eklenmesi gerekir. Mahkeme dosya üzerinden yapacağı inceleme sonucunda, talebin yerinde olmadığına karar verirse, komiser görevi kabulle yükümlüdür. Bu karara rağmen komiser görevden kaçınmaya devam ederse, mahkeme başka bir komiser görevlendirir ve kaçınan komiseri bağlı bulunduğu bölge adliye mahkemesinde kurulu bulunan bölge kuruluna bildirir.

(3) Komiser haklı bir mazeretin ortaya çıkması hâlinde, mazeretin ortaya çıktığı tarihten itibaren beş gün içinde görevden ayrılmayı talep edebilir. İkinci fıkra hükümleri kıyasen burada da uygulanır.

Komiserin yükümlülükleri

MADDE 8 – (1) Komiser, görevini yerine getirirken aşağıdaki yükümlülüklere uymak zorundadır:

a) Görevini kanun, bu Yönetmelik ve dürüstlük kuralları çerçevesinde tarafsız, objektif ve özenle yerine getirmek.

b) Kendisine tevdi olunan görevi bizzat yerine getirmek.

c) Görevi sebebiyle öğrendiği sırların gizliliğini sağlamak ve korumak.

ç) Görevi sırasında elde ettiği bilgileri kendisi, yakınları veya üçüncü kişiler yararına doğrudan veya dolaylı bir menfaat elde etmek için kullanmamak.

d) Görev, unvan ve yetkilerini kullanarak kendisi, yakınları veya üçüncü kişiler lehine menfaat sağlamamak, hediye kabul etmemek ve aracılıkta bulunmamak.

(2) Birinci fıkranın (c), (ç) ve (d) bentlerinde sayılan yükümlülükler komiserlik görevi sona erdikten sonra da devam eder.

(3) Komiser, görev almak için reklam sayılabilecek nitelikte girişim ve eylemlerde bulunamaz.

(4) Birinci fıkrada sayılan yükümlülüklere aykırı davranan komiserin görevine mahkemece son verilir. Bu durum derhâl bölge kuruluna ve ayrıca eylemin suç oluşturması hâlinde Cumhuriyet başsavcılığına bildirilir.

Komiserin bilgi ve belge temini ile iletişimi

MADDE 9 – (1) Komiser, görevi kapsamında ihtiyaç duyduğu bilgi ve belgeleri, özel ve kamu kurum ve kuruluşları ile ilgililerden talep edebilir, doğrudan yazışma yapabilir ve iletişim kurabilir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Komiserlik Eğitimi

Temel eğitim

MADDE 10 – (1) Temel eğitim, komiserlik görevinin yürütülmesi için gerekli teorik ve pratik bilgileri içerir.

(2) Temel eğitim, en az otuz altı ders saatinden oluşur. Eğitim kuruluşları, Başkanlığın uygun görüşü ile eğitim ders saatini arttırabilirler.

(3) Temel eğitim medeni usul ve icra iflas hukuku, medeni hukuk, ticaret hukuku ile işletme, iktisat, maliye ve muhasebe alanında profesör, doçent veya doktor unvanına sahip olanlar tarafından verilir.

(4) Temel eğitim; icra ve iflas hukukunun genel ilkeleri, konkordato mevzuatı, komiserin taşıması gereken nitelikler, komiserin görevi, yetkisi, yükümlülükleri ile hukuki ve cezai sorumluluğu, konkordato projesi, alacaklılar kurulu ve görevleri, işletme yönetimi, finansal raporların analizi, işletmelerde kriz yönetimi, rapor yazım usul ve tekniği ile Başkanlık tarafından gerekli görülen diğer konuları kapsar.

(5) Temel eğitime katılmak zorunludur. Eğitim kuruluşlarınca, katılımcıların derslere devam durumunu gösteren çizelge düzenlenir ve derslerin 1/12’sine devam etmeyenlerin eğitim programıyla ilişiği kesilir.

(6) Temel eğitimin içeriği, yöntemi ile usul ve esasları bu alanlardaki ihtiyaca göre Başkanlık tarafından güncellenebilir.

(7) Temel eğitime ilişkin usul ve esaslar genelgeyle belirlenir.

Yenileme eğitimi

MADDE 11 – (1) Komiserlere, eğitim izni verilen kuruluşlarca, toplam on iki saatten az olmamak üzere üç yılda bir defa yenileme eğitimi verilir. Komiser, yenileme eğitimine listeye kaydedildiği tarihten itibaren üçüncü yılın içinde katılmak zorundadır. Yenileme eğitimi almayan komiser listeye tekrar kaydedilmez.

(2) Yenileme eğitimi hakkında 10 uncu madde hükmü kıyasen uygulanır.

Katılım belgesi

MADDE 12 – (1) Eğitim kuruluşları, temel ve yenileme eğitimlerini tamamlayan katılımcılara en geç on beş gün içinde eğitimi tamamladıklarına dair bir belge verir.

Komiserlik eğitiminden muaf tutulacaklar

MADDE 13 – (1) Medeni usul ve icra iflas hukuku, medeni hukuk, ticaret hukuku ile işletme, iktisat, maliye ve muhasebe alanında profesör veya doçent unvanına sahip olanlar komiserlik eğitiminden muaftır.

Eğitim kuruluşlarına izin verilmesi ve izin süresinin uzatılması

MADDE 14 – (1) Komiserlik eğitimi Bakanlıkça izin verilmek kaydıyla; bünyesinde hukuk fakültesi bulunan üniversiteler ile Türkiye Barolar Birliği ve Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği tarafından verilir.

(2) İzin verilen eğitim kuruluşlarının listesi Başkanlık tarafından elektronik ortamda yayımlanır.

(3) İzin için başvuru Başkanlıkça belirlenecek usule göre yapılır. Başvuruda; eğitimin içeriği ve sürelerini kapsar şekilde eğitim programı, eğiticilerin sayısı, unvanları, uzmanlıkları ve yeterlilikleri ile eğitim verilecek mekânlar hakkında gerekçeli ve yeterli bilgiler verilir.

(4) Başkanlık tarafından altmış gün içinde yapılacak inceleme sonucunda, eğitimin amacına ulaşıp ulaşmayacağı, eğitimin yapılacağı mekânların uygunluğu ve eğitim kuruluşlarında eğitim faaliyetinin devamlılığının sağlanıp sağlanmayacağı gözetilerek ilgili eğitim kuruluşuna en çok üç yıl için geçerli olmak üzere izin verilir; başvuran kuruluşun aranılan nitelikleri taşımadığının tespiti hâlinde talep reddedilir ve ilgilisine bildirilir.

(5) Eğitim kuruluşu, izin süresinin bitiminden en az iki ay önce bu sürenin uzatılması için başvurmak zorundadır.

(6) Başkanlık tarafından, eğitim kuruluşunun 15 inci maddeye göre sunduğu raporlar ile yapılan denetime ilişkin raporların incelenmesi sonucunda, eğitimin belirlenen şartlar ve içerikte başarılı bir şekilde devam ettiğinin ve 16 ncı maddede düzenlenen eğitim izninin iptalini gerektirir hâllerin bulunmadığının anlaşılması hâlinde, verilen izin üç yıla kadar uzatılabilir.

(7) İzin süresi uzatılmayan eğitim kuruluşu listeden çıkarılır. Bu eğitim kuruluşuna ait belgeler dosyasında saklanır.

Bilgi verme yükümlülüğü

MADDE 15 – (1) Eğitim kuruluşları, Başkanlığa her yıl Ocak ayında bir önceki yıl içinde gerçekleştirdikleri eğitim programı sayısı, eğitime katılan ve eğitimi tamamlayan kişi sayısı, eğitim alan kişilerin uzmanlık alanları ile meslekleri, eğitim veren kişiler, eğitim verilen yerler ile istenilen diğer hususları içeren bir rapor sunar.

(2) Rapor sunmayan eğitim kuruluşuna, on beş gün içinde raporun sunulmaması hâlinde, eğitim izninin iptal edileceği hususu yazılı olarak ihtar olunur.

Eğitim kuruluşuna verilen iznin iptali

MADDE 16 – (1) Aşağıdaki hâllerde eğitim kuruluşuna verilen izin Bakanlık tarafından iptal edilir:

a) İzin şartlarından birinin ortadan kalktığının veya mevcut olmadığının sonradan anlaşılması.

b) Belirlenen usul ve esaslara uygun eğitim verilmediğinin tespit edilmesi.

c) Katılım belgesi düzenlenmesinde sahtecilik yapılması.

ç) 15 inci maddede belirtilen bilgi verme yükümlülüğünün yapılan ihtara rağmen yerine getirilmemesi.

d) Eğitim kuruluşunun iznin iptali için yazılı talepte bulunması.

(2) İzni iptal edilen eğitim kuruluşu listeden çıkarılır. Bu eğitim kuruluşuna ait belgeler dosyasında saklanır.

Eğitim kuruluşunun denetimi

MADDE 17 – (1) Eğitim kuruluşları, komiserlik eğitimiyle ilgili faaliyetleri açısından Başkanlığın gözetimi ve denetimi altındadır.

(2) Eğitim kuruluşları, Başkanlık tarafından doğrudan veya bölge kurulu marifetiyle; komiserlik eğitiminin verilip verilmediği, verilen eğitimin içeriği, kim tarafından ve nerede verildiği, sınıf mevcutları ve eğitim başvurusu için sunulan bilgi ve belgeler ile belirlenen diğer hususlar yönünden her zaman denetlenebilir.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Başvuru ve Liste

Listeye kayıt için başvuru

MADDE 18 – (1) İlgili, listeye yazılmak için Başkanlık tarafından belirlenen takvim ve esaslara göre yerleşim yerinin veya mesleki faaliyetini yürüttüğü yerin bağlı olduğu bölge kuruluna başvuru yapar.

(2) İlgili, başvuru sırasında kimlik, yerleşim ve iletişim bilgileri ile 4 üncü maddede aranan nitelikleri taşıdığına dair belgeleri ve aynı maddenin birinci fıkrasının (ç), (d), (e), (f) ve (g) bentlerinde gösterilen engellerin kendisinde bulunmadığına dair beyannameyi sunar.

(3) Bölge kurulu, listeye kayıt için aranılan şartların sağlandığını tespit ederse ilgiliyi üç yıl için listeye kaydeder; aksi hâlde başvuruyu reddeder. Ret kararı ilgilisine bildirilir.

(4) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu, komiser olma niteliklerini taşıyan bağımsız denetçilerin listesini kaydedilmek üzere bölge kuruluna bildirir.

(5) Oluşturulan listeler bölge kurulu tarafından internet sitesinde ilan edilir.

(6) Komiser, ikinci fıkrada sayılan hususlarla ilgili olarak kendisine ait bilgilerde meydana gelen her türlü değişikliği bir ay içinde varsa belgesiyle birlikte listeye işlenmek üzere bölge kuruluna iletir.

(7) Komiser, yerleşim yeri, görev veya iş yeri değişikliği nedeniyle başka bir bölge kurulu listesine nakil talebinde bulunabilir.

Listeden çıkarılma

MADDE 19 – (1) Aşağıdaki hâllerde komiser, bölge kurulu tarafından listeden çıkarılır:

a) Komiser tarafından talep edilmesi.

b) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından komiserin bağımsız denetçi olma niteliğini kaybettiğinin bildirilmesi.

c) Komiserliğe kabul şartlarının kaybedilmesi veya listeye kayıt tarihinde gerekli şartların bulunmadığının sonradan tespit edilmesi.

ç) Bu Yönetmelik hükümlerine aykırı olarak görevin kabul edilmemesi veya görevin bırakılması.

d) Görevin gerektirdiği güven duygusunu sarsıcı tutum ve davranışlarda bulunulması.

e) 8 inci maddede belirtilen yükümlülüklere aykırı davranılması.

İncelemenin usul ve esasları

MADDE 20 – (1) Bölge kurulu başkanı, 19 uncu maddenin birinci fıkrasının (c), (ç), (d) ve (e) bentlerinde belirtilen hâllerde başvuru üzerine veya resen gerekli inceleme ve araştırmayı bizzat veya bölge kurulu üyelerinden biri vasıtasıyla yapabilir.

(2) Bölge kurulu başkanı veya görevlendirilen üye, yapacağı denetim ve inceleme sırasında komiser hakkındaki iddiaları ciddi bulursa komisere tebligat yaparak bir hafta içinde yazılı savunma yapmasını ister.

(3) Bölge kurulu başkanı veya görevlendirilen üye, bizzat veya istinabe suretiyle delilleri toplar, gerekli gördüğü kimselerin beyanlarını alır ve yapacağı inceleme sonucunda hazırladığı raporu bölge kuruluna sunar.

(4) Bölge kurulu başkanı veya görevlendirilen üye, inceleme sırasında yargı mercilerinden, kamu kurum ve kuruluşlarından, meslek odalarından, özel hukuk tüzel kişilerinden ve gerçek kişilerden inceleme konusuyla ilgili bilgi ve belge talep edebilir. İlgililerce bu talebin yerine getirilmesi zorunludur.

(5) Yapılacak inceleme sonucunda 19 uncu maddenin birinci fıkrasının (c), (ç), (d) ve (e) bentlerinde belirtilen hâllerden birinin gerçekleştiğinin anlaşılması hâlinde komiserin listeden çıkarılmasına karar verilir. Karar komisere tebliğ edilir ve kesinleştikten sonra komiserin görev yaptığı kamu kurum ve kuruluşlarına, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına ve ilgili diğer yerlere bildirilir.

(6) Komiser hakkındaki inceleme, ivedilikle ve her hâlde başvuru veya resen incelemeye başlama tarihinden itibaren en geç altı ay içinde sonuçlandırılır.

BEŞİNCİ BÖLÜM

Alacaklılar Kurulu

Alacaklılar kurulunun oluşturulması

MADDE 21 – (1) Mahkeme tarafından kesin mühlet kararıyla birlikte veya en geç Kanunun 299 uncu maddesi gereğince alacaklıların alacaklarını bildirmesi ve Kanunun 300 üncü maddesi gereğince borçlunun alacaklılar hakkındaki beyanı alındıktan sonra, yedi alacaklıyı geçmemek, herhangi bir ücret takdir edilmemek ve tek sayıda olmak kaydıyla komiserin de görüşü alınarak alacaklılar kurulu oluşturulabilir.

(2) Bu durumda alacakları, hukuki nitelik itibarıyla birbirinden farklı olan alacaklı sınıfları ve varsa rehinli alacaklılar, alacaklılar kurulunda hakkaniyete uygun şekilde temsil edilir.

Alacaklılar kurulunun zorunlu olarak oluşturulacağı hâller

MADDE 22 – (1) Hukuki nitelikleri büyük ölçüde birbirine benzer alacaklar, aynı alacaklı sınıfında yer alır. Rehinli alacaklılar, rehnin kıymetini karşılayan miktardaki alacakları bakımından ayrı bir sınıf olarak kabul edilir.

(2) En az üç alacaklı sınıfı bulunması kaydıyla, alacaklı sayısının iki yüz elliyi veya alacak miktarının yüz yirmi beş milyon Türk Lirasını aşması hâlinde alacaklılar kurulunun oluşturulması zorunludur.

Alacaklılar kurulunun görevleri

MADDE 23 – (1) Alacaklılar kurulu, komiserin faaliyetlerine nezaret eder; komisere tavsiyelerde bulunabilir ve Kanunun öngördüğü hâllerde mahkemeye görüş bildirir.

(2) Alacaklılar kurulu komiserin faaliyetlerini yeterli bulmazsa, mahkemeden komiserin değiştirilmesini gerekçeli bir raporla isteyebilir. Mahkeme bu talep hakkında borçluyu ve komiseri dinledikten sonra kesin olarak karar verir.

Alacaklılar kurulunun çalışma usul ve esasları

MADDE 24 – (1) Alacaklılar kurulu her ay en az bir kere toplanır. Alacaklılar kurulunun aylık olağan toplantıları komiser tarafından belirlenerek bildirilen gün ve yerde yapılır.

(2) Alacaklılar kurulu ayrıca üyelerinin salt çoğunluğunun talebi üzerine her zaman toplanabilir. Bu hâlde, yapılacak toplantıların komisere bildirilmesi zorunludur.

(3) Alacaklılar kurulu toplantıda hazır bulunanların oy çokluğuyla karar alır. Komiser toplantılarda hazır bulunarak alınan kararları toplantıya katılanların imzasını almak suretiyle tutanağa bağlar.

ALTINCI BÖLÜM

Çeşitli ve Son Hükümler

Yürürlükten kaldırılan yönetmelik

MADDE 25 – (1) 2/6/2018 tarihli ve 30439 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Konkordato Komiserinin Niteliklerine ve Alacaklılar Kurulunun Zorunlu Olarak Oluşturulmasına Dair Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır.

Geçiş hükmü

GEÇİCİ MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce alınan komiserlik eğitimleri, listeye kayıt için yapılacak başvuruda dikkate alınmaz.

(2) Bu Yönetmeliğe göre oluşturulan listeler, bölge kurulu tarafından ilan edilir. Bu ilan yapılıncaya kadar listeden görevlendirme usulü dikkate alınmaksızın komiser görevlendirilmesine devam olunur ve bu komiserler listede bulunmasalar dahi mevcut dosyalardaki görevlerini tamamlar.

Yürürlük

MADDE 26 – (1) Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 27 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Adalet Bakanı yürütür.

 

 

 

 

 


Kaynak: T.C Resmi Gazete – 30.01.2019
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/konkordato-komiserligi-ve-alacaklilar-kuruluna-dair-yonetmelik/feed/ 0
Bölünme Raporu Nedir? İçeriğinde Hangi Bilgiler Bulunur? https://www.muhasebenews.com/bolunme-raporu-nedir-iceriginde-hangi-bilgiler-bulunur/ https://www.muhasebenews.com/bolunme-raporu-nedir-iceriginde-hangi-bilgiler-bulunur/#respond Tue, 25 Sep 2018 20:30:42 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=18910 1- BÖLÜNME RAPORU NEDİR?
Bölünmeye katılan şirketlerin yönetim organları, bölünme hakkında ayrı rapor hazırlarlar; ortak rapor da geçerlidir.

2- BÖLÜNME RAPORUNDA HANGİ BİLGİLER BULUNUR?
Bölünme raporunda;
2.1- Bölünmenin amacını ve sonuçlarını,
2.2- Bölünme sözleşmesini veya bölünme planını,
2.3- Payların değişim oranlarını ve gereğinde ödenecek denkleştirme tutarını, özellikle devreden şirketin ortaklarının devralan şirketteki haklarına ilişkin açıklamaları,
2.4- Değişim oranının saptanmasında, payların değerlemesine ilişkin özellikleri,
2.5- Gereğinde, bölünme dolayısıyla ortaklar için doğacak olan ek ödeme yükümlülüklerini, diğer kişisel edim yükümlülüklerini ve sınırsız sorumluluğu,
2.6- Bölünmeye katılan şirketlerin türlerinin farklı olması hâlinde, ortakların yeni tür sebebiyle söz konusu olan yükümlülüklerini,
2.7- Bölünmenin işçiler üzerindeki etkileri ile içeriğini; varsa sosyal planın içeriğini,
2.8- Bölünmenin, bölünmeye katılan şirketlerin alacaklıları üzerindeki etkilerini, hukuki ve ekonomik yönleri ile açıklar ve gerekçelerini gösterir.
2.9- Yeni kuruluşun varlığı hâlinde, bölünme planına yeni şirketin sözleşmesi de eklenir.
2.10- Tüm ortakların onaylaması hâlinde küçük ve orta ölçekli şirketler bölünme raporunun düzenlenmesinden vazgeçebilirler.

Kaynak: Türk Ticaret Kanunu

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/bolunme-raporu-nedir-iceriginde-hangi-bilgiler-bulunur/feed/ 0
Konkordato Komiserinin Niteliklerine Ve Alacaklılar Kurulunun Zorunlu Olarak Oluşturulmasına Dair Yönetmelik – 2.6.2018 https://www.muhasebenews.com/konkordato-komiserinin-niteliklerine-ve-alacaklilar-kurulunun-zorunlu-olarak-olusturulmasina-dair-yonetmelik-2-6-2018/ https://www.muhasebenews.com/konkordato-komiserinin-niteliklerine-ve-alacaklilar-kurulunun-zorunlu-olarak-olusturulmasina-dair-yonetmelik-2-6-2018/#respond Sat, 02 Jun 2018 12:54:18 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=43048

2 Haziran 2018 CUMARTESİ

Resmî Gazete Sayı : 30439

YÖNETMELİK

Adalet Bakanlığından:

KONKORDATO KOMİSERİNİN NİTELİKLERİNE VE ALACAKLILAR KURULUNUN ZORUNLU OLARAK OLUŞTURULMASINA DAİR YÖNETMELİK

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam ve Dayanak

Amaç

MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı; 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümleri uyarınca görevlendirilecek konkordato komiserinin nitelikleri ile alacaklı sayısı, alacak miktarı ve alacakların çeşitliliği dikkate alınarak alacaklılar kurulunun zorunlu olarak oluşturulacağı haller ve alacaklılar kuruluna dair diğer hususlara ilişkin usul ve esasları belirlemektir.

Kapsam

MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik, 2004 sayılı Kanun hükümlerine göre görevlendirilecek konkordato komiserinin nitelikleri ile alacaklılar kurulunun zorunlu olarak oluşturulacağı haller ve alacaklılar kuruluna dair diğer hususları kapsar.

Dayanak

MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik, 2004 sayılı Kanunun 289 uncu maddesinin dördüncü fıkrası ile 290 ıncı maddesinin altıncı fıkrasına dayanılarak hazırlanmıştır.

İKİNCİ BÖLÜM

Konkordato Komiseri

Konkordato komiserinin nitelikleri

MADDE 4 – (1) Konkordato komiseri olarak görevlendirilecek kişilerde aşağıdaki nitelikler aranır:

a) Türk vatandaşı olmak.

b) Tam ehliyetli olmak.

c) En az dört yıllık lisans eğitimi veren fakültelerden veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilen yurtiçindeki veya yurtdışındaki öğretim kurumlarından mezun olmak ve beş yıldan az olmamak üzere mesleki tecrübeye sahip bulunmak.

ç) İflas etmemiş olmak.

d) Son üç yıl içinde görevin gerektirdiği özen yükümlülüğüne uymadığından dolayı konkordato komiserliği görevine son verilmemiş olmak.

e) Görevlendirildiği tarih itibarıyla disiplin yönünden meslekten veya memuriyetten çıkarılmamış ya da sanat icrasından veya mesleki faaliyetten yasaklanmamış olmak.

f) Kamu hizmetinden yasaklı olmamak.

g) Fiilen yürütmekte olduğu mesleğinin ilgili mevzuatında, konkordato komiserliğini yürütmesine engel bir hüküm bulunmamak.

ğ) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıldan fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar ile zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık, gerçeğe aykırı bilirkişilik veya tercümanlık yapma, yalan tanıklık ve yalan yere yemin suçlarından mahkûm olmamak.

h) Terör örgütleriyle iltisaklı veya irtibatlı olmamak.

(2) Konkordato komiseri olarak üç kişinin görevlendirilmesi halinde, seçilecek komiserlerden birinin hukukçu ve birinin de yeminli mali müşavir olması tercih edilir.

(3) Bir kişi eş zamanlı olarak beşten fazla dosyada geçici komiser ve komiser olarak görev yapamaz.

Konkordato komiserinin yasaklılık sebepleri ve yasak işler

MADDE 5 – (1) Konkordato komiseri;

a) Kendisinin,

b) Karı veya kocasının, nişanlısının yahut kan ve kayın alt ve üstsoyunun veya üçüncü derece dâhil olmak üzere bu dereceye kadar olan kan ve kayın hısımlarının,

c) Kanuni temsilcisi veya vekili, çalışanı, kayyımı ya da yasal danışmanı bulunduğu bir şahsın,

menfaati olan işleri göremeyip derhal görevlendirmeyi yapan asliye ticaret mahkemesine haber vermek zorundadır. Mahkeme tarafından müracaat yerinde görülürse komiserin görevine son verilir.

(2) Konkordato komiseri, görevi kapsamında kendisi veya başkaları hesabına sözleşme yapamaz, yaparsa hükümsüzdür.

Konkordato komiserliğinden kaçınma ve ayrılma sebepleri

MADDE 6 – (1) Aşağıdaki kişiler konkordato komiserliği görevini kabul etmekten kaçınabilirler:

a) Bedensel engelleri veya sürekli hastalıkları sebebiyle bu görevi yapmakta güçlük çekecek olanlar.

b) Uhdesinde birden fazla konkordato komiserliği görevi bulunanlar.

c) Mahkemece kabul edilecek başkaca bir mazereti bulunanlar.

(2) Konkordato komiseri haklı bir mazeretin ortaya çıkması halinde görevden ayrılmayı beş gün içinde talep edebilir. Mazeretin kabulü mahkemenin takdirine bağlıdır.

Konkordato komiserinin yükümlülükleri

MADDE 7 – (1) Konkordato komiseri 2004 sayılı Kanunda belirtilen görevlerini yerine getirirken aşağıdaki yükümlülüklere uymak zorundadır:

a) Görevini kanun, yönetmelik ve dürüstlük kuralları çerçevesinde tarafsız, objektif ve özenle yerine getirmek.

b) Kendisine tevdi olunan görevi bizzat yerine getirmek.

c) Görevi sebebiyle öğrendiği sırların gizliliğini sağlamak ve korumak.

ç) Görevi sırasında elde ettiği bilgileri, kendisi, yakınları veya üçüncü kişiler yararına doğrudan veya dolaylı bir menfaat elde etmek için kullanmamak.

d) Görev, unvan ve yetkilerini kullanarak kendisi, yakınları veya üçüncü kişiler lehine menfaat sağlamamak, hediye kabul etmemek ve aracılıkta bulunmamak.

(2) Birinci fıkranın (c), (ç) ve (d) bentlerinde sayılan yükümlülükler komiserlik görevi sona erdikten sonra da devam eder.

(3) Birinci fıkrada sayılan yükümlülüklere aykırı davranan komiserin görevine mahkemece son verilir. Bu durum derhal bilirkişilik bölge kuruluna ve ayrıca eylemin suç oluşturması halinde Cumhuriyet başsavcılığına bildirilir.

Konkordato komiserinin bilgi ve belge temini ile iletişimi

MADDE 8 – (1) Konkordato komiseri görevi kapsamında ihtiyaç duyduğu bilgi ve belgeleri, özel ve kamu kurum ve kuruluşları ile ilgililerden talep edebilir, doğrudan yazışma yapabilir ve iletişim kurabilir.

Sicil

MADDE 9 – (1) Bilirkişilik bölge kurulları tarafından, konkordato komiseri olarak görevlendirilen kişinin bilgileri, görevlendirme tarihi, görevin sona ermesi ve sebeplerini içeren özel sicil tutulur.

(2) Bu sicil, bir kişinin aynı anda beşten fazla dosyada konkordato komiseri olarak görev almamasının ve konkordato komiserliği görevine son verilme sebeplerinin takibini sağlar.

(3) Görevlendirilen konkordato komiseri, sicile kaydedilmek üzere mahkeme tarafından bağlı olduğu bölge adliye mahkemesinin kurulu bulunduğu yerdeki bilirkişilik bölge kuruluna derhal bildirilir. Bu bildirim aşağıdaki hususları kapsar:

a) Görevlendirmeyi yapan mahkemenin adı ve dosyanın esas numarası.

b) Komiserin adı ve soyadı ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası.

c) Komiserin yerleşim yeri ve iletişim bilgileri.

ç) Komiserin mesleği, uzmanlık alanı, çalıştığı kurum veya kuruluşun adı.

(4) Komiserin görevinin sona ermesi halinde bu durum mahkemesince sebepleri ile birlikte derhal bilirkişilik bölge kuruluna bildirilir.

(5) Sicil, hâkim ve Cumhuriyet savcılarının erişimine açıktır.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Alacaklılar Kurulu

Alacaklılar kurulunun oluşturulması

MADDE 10 – (1) Mahkeme tarafından kesin mühlet kararıyla birlikte veya en geç 2004 sayılı Kanunun 299 uncu maddesi uyarınca alacaklıların alacaklarını bildirmesi ve aynı Kanunun 300 üncü maddesi gereğince borçlunun alacaklılar hakkındaki beyanı alındıktan sonra, yedi alacaklıyı geçmemek, herhangi bir ücret takdir edilmemek ve tek sayıda olmak kaydıyla konkordato komiserinin de görüşü alınarak alacaklılar kurulu oluşturulabilir.

(2) Bu durumda alacakları, hukuki nitelik itibarıyla birbirinden farklı olan alacaklı sınıfları ve varsa rehinli alacaklılar, alacaklılar kurulunda hakkaniyete uygun şekilde temsil edilir.

Alacaklılar kurulunun zorunlu olarak oluşturulacağı haller

MADDE 11 – (1) Hukuki nitelikleri büyük ölçüde birbirine benzer alacaklar, aynı alacaklı sınıfında yer alır. Rehinli alacaklılar, rehnin kıymetini karşılayan miktardaki alacakları bakımından ayrı bir sınıf olarak kabul edilir.

(2) En az üç alacaklı sınıfı bulunması kaydıyla, alacaklı sayısının iki yüz elliyi veya alacak miktarının yüz milyon Türk Lirasını aşması halinde alacaklılar kurulunun oluşturulması zorunludur.

Alacaklılar kurulunun görevi

MADDE 12 – (1) Alacaklılar kurulu, komiserin faaliyetlerine nezaret eder; komisere tavsiyelerde bulunabilir ve kanunun öngördüğü hâllerde mahkemeye görüş bildirir.

(2) Alacaklılar kurulu komiserin faaliyetlerini yeterli bulmazsa, mahkemeden komiserin değiştirilmesini gerekçeli bir raporla isteyebilir. Mahkeme bu talep hakkında borçluyu ve komiseri dinledikten sonra kesin olarak karar verir.

Alacaklılar kurulunun çalışma usul ve esasları

MADDE 13 – (1) Alacaklılar kurulu her ay en az bir kere toplanır. Alacaklılar kurulunun aylık olağan toplantıları komiser tarafından belirlenerek bildirilen gün ve yerde yapılır.

(2) Alacaklılar kurulu ayrıca üyelerinin salt çoğunluğunun talebi üzerine her zaman toplanabilir. Bu halde, yapılacak toplantıların komisere bildirilmesi zorunludur.

(3) Alacaklılar kurulu toplantıda hazır bulunanların oy çokluğuyla karar alır. Komiser toplantılarda hazır bulunarak alınan kararları toplantıya katılanların imzasını almak suretiyle tutanağa bağlar.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Son Hükümler

Yürürlük

MADDE 14 – (1) Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 15 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Adalet Bakanı yürütür.

 

]]> https://www.muhasebenews.com/konkordato-komiserinin-niteliklerine-ve-alacaklilar-kurulunun-zorunlu-olarak-olusturulmasina-dair-yonetmelik-2-6-2018/feed/ 0 Alacaklılar Hesabı (Borçlu Cari Hesaplar) ile İlgili Örnek https://www.muhasebenews.com/alacaklilar-hesabi-borclu-cari-hesaplar-ile-ilgili-ornek/ https://www.muhasebenews.com/alacaklilar-hesabi-borclu-cari-hesaplar-ile-ilgili-ornek/#respond Thu, 26 Apr 2018 09:44:53 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=28606 Alacaklılar Hesabı (Borçlu Cari Hesaplar) ile İlgili Örnek

 


Kaynak: Khan Academy
Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/alacaklilar-hesabi-borclu-cari-hesaplar-ile-ilgili-ornek/feed/ 0