Serbest meslek erbapları, sundukları hizmetlerin karşılığında zaman zaman ödemelerini tahsil etmekte zorluk yaşayabilir. Bu gibi durumlarda açılan davalar sonucunda icra inkar tazminatı ve faiz ödemeleri söz konusu olabilir. Peki, bu tür ödemeler vergi mevzuatında nasıl değerlendirilir? Gelir Vergisi, Katma Değer Vergisi ve Vergi Usul Kanunu açısından inceliyoruz.
Gelir Vergisi Açısından Değerlendirme
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’na göre serbest meslek kazancı, serbest meslek faaliyetinden elde edilen gelirlerden oluşur. Ancak bu kazançların vergilendirilebilmesi için tahsil edilmesi gerekmektedir. Tahsil edilmeyen hizmet bedelleri, dönem kazancının tespitinde dikkate alınmaz.
Öte yandan, mahkeme tarafından hükmedilen icra inkar tazminatı, Gelir Vergisi Kanunu’nun 75. maddesi uyarınca menkul sermaye iradı olarak kabul edilir. Aynı şekilde, icra inkar tazminatına bağlı olarak tahsil edilen yasal faiz de menkul sermaye iradı kapsamında değerlendirilir.
Bununla birlikte, Gelir Vergisi Kanunu’nda belirtilen belirli bir beyan sınırının altında kalan menkul sermaye iradı için yıllık gelir vergisi beyannamesi verilmesi zorunlu değildir. Ancak, bu tutarın sınırı aşması halinde beyan edilmesi gerekir.
Katma Değer Vergisi Açısından Değerlendirme
Katma Değer Vergisi (KDV) Kanunu’na göre Türkiye’de ticari, sınai, zirai ve serbest meslek faaliyetleri kapsamında yapılan hizmetler KDV’ye tabidir. Ancak icra inkar tazminatı ve faiz, belirli bir hizmetin karşılığı olmadığından KDV’ye tabi değildir.
Öte yandan, mahkeme süreci sonunda tahsil edilen asıl hizmet bedeli için önceden KDV hesaplanarak beyan edilmişse, bu durumun ilgili mevzuat çerçevesinde değerlendirilmesi ve düzeltme işlemleri yapılması gerekir.
Vergi Usul Kanunu Açısından Değerlendirme
Vergi Usul Kanunu’na göre serbest meslek erbapları, mesleki faaliyetleri ile ilgili tüm tahsilatları için serbest meslek makbuzu düzenlemek zorundadır. Bu bağlamda, mahkeme kararıyla lehinize hükmedilen icra inkar tazminatı ve faiz ödemeleri tahsil edildiğinde borçlu adına serbest meslek makbuzu düzenlenmesi gerekmektedir.
Bunun yanı sıra, mahkeme sürecinde icra daireleri tarafından yapılan harç, damga vergisi ve diğer kesintiler Gelir Vergisi Kanunu’na göre gider olarak dikkate alınamaz. Dolayısıyla, bu tür kesintilerin muhasebeleştirilmesi konusunda dikkat edilmesi gerekir.
Sonuç
Serbest meslek erbapları, sundukları hizmetlerin bedelini tahsil edemediklerinde hukuki yollara başvurabilir. Mahkeme süreci sonunda kazanılan icra inkar tazminatı menkul sermaye iradı olarak değerlendirilirken, hizmet bedeli serbest meslek kazancı olarak vergilendirilir. Ayrıca, bu tür ödemeler için serbest meslek makbuzu düzenlenmesi gerekmektedir. Ancak, icra inkar tazminatı ve faiz ödemeleri KDV’ye tabi tutulmaz.
Bu süreçlerin karmaşıklığı nedeniyle, vergi yükümlülüklerinizi eksiksiz yerine getirebilmek için bir mali müşavir veya vergi uzmanından destek almanız önerilir.
ÖRNEK ÖZELGE
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü)
|
||||
|
|
|||
Sayı |
: |
B.07.1.GİB.4.06.18.02-32229–8126-740 |
16/09/2011 |
|
Konu |
: |
Serbest meslek faaliyetinin bedeline karşı açılan dava sonucunda mahkemece hüküm olunan icra inkar tazminatının ve icra inkar tazminatı ile ilgili tahsil edilen yasal faizin Vergi Usul Kanunu, KDV ve |
|
İlgi dilekçenizde; … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi numaralı mükellefi olarak avukatlık vekalet sözleşmesi hükümlerine göre bir kamu kurumunda serbest meslek faaliyetinde (Avukatlık bürosu) bulunduğunuz ve serbest meslek makbuzu düzenlenerek beyan edilen ve vergisi ödenen … TL tutarındaki gelirin kurum tarafından ödenmemesi nedeniyle Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan iptal davası sonucunda davanın kabulü ile haksız itirazda bulunan ilgili kamu kurumu aleyhine asıl alacağınızın % 40’ına isabet eden … TL tutarında icra inkar tazminatı ödenmesine karar verildiği, toplam dosya alacağınızın % 90’lık kısmının ilgili icra dairesinden tahsil edildiği, kalan kısmının halen tahsil edilemediği belirtilerek, icra inkar tazminatı ve faizinin ilgili kurum tarafından icra müdürlüğüne yatırılması nedeniyle kurum adına mı yoksa icra müdürlüğü adına mı serbest meslek makbuzu düzenlenmesi gerektiği ile stopaj ve KDV’ye tabi olup olmadığı, icra müdürlüğünce mahkeme kararına istinaden harç, damga vergisi gibi kesintilerinin yapılması nedeniyle kesintilerin gider olarak kayıtlara alınıp alınamayacağı hususlarında Başkanlığımızdan görüş verilmesi talep edilmiştir.
l-GELİR VERGİSİ YÖNÜNDEN YAPILAN DEĞERLENDİRME:
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 65 inci maddesinde; her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançların serbest meslek kazancı olduğu, 67 inci maddesinde; serbest meslek kazancının bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerden bu faaliyet dolayısıyla yapılan giderler indirildikten sonra kalan fark olduğu hükmüne yer verilmiş olup, 68 inci maddesinde ise serbest meslek kazancının tespitinde hasılattan indirilecek giderler bentler halinde sayılmıştır.
Bu çerçevede, serbest meslek kazancında tahsil esası geçerli olup, tahsil edilmeyen hizmet bedellerinin hasılat kaydedilmesi mümkün olmadığından ve hizmet bedellerinin tahsil edilmediği sürece dönem kazancının tespitinde dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.
Öte yandan, Kanunun 75 inci maddesinin birinci fıkrasında; sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden müteşekkül sermaye dolayısıyla elde ettiği kar payı, faiz, kira ve benzeri iratların menkul sermaye iradı olduğu hükme bağlanmış ve maddede 15 bent halinde sayılan gelirler kaynağına bakılmaksızın menkul sermaye iradı olarak kabul edilmiş olup, 6 numaralı bentte “her nevi alacak faizleri” sayılmıştır.
Bu çerçevede, mahkemelerce hüküm olunan icra inkar tazminatının 75 inci maddenin genel tanımı çerçevesinde, icra inkar tazminatı ile ilgili tahsil edilen yasal faizin de maddenin 6 numaralı bendi çerçevesinde menkul sermaye iradı olarak kabul edilmesi gerekmektedir.
Safi iradın bulunması için menkul sermaye iradından indirilmesi uygun görülen giderler ise aynı Kanunun 78 inci maddesinde 3 bent halinde belirtilmiştir.
Yine Gelir Vergisi Kanununun 86 ıncı maddesinin (1/d) bendinde tam mükellefiyette bir takvim yılı içinde elde edilen ve toplamı 600 milyon lirayı (278 Seri No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 2011 yılı için 1.170 TL.) aşmayan, tevkifata ve istisna uygulamasına konu olmayan menkul ve gayrimenkul sermaye iratları için yıllık beyanname verilmeyeceği ve diğer gelirler içinbeyanname verilmesi halinde de bu gelirlerin beyannameye dahil edilmeyeceği hükmü yer almaktadır.
Ayrıca aynı Kanunun 94 üncü maddesinde; kimlerin hangi ödemeler üzerinden gelir vergisi tevfikatı yapması gerektiği sayılmış olup, icra inkar tazminatı ile ilgili yasal faizin maddede sayılan ödemeler arasında yer almaması nedeniyle, bu ödemelerden gelir vergisi tevfikatı yapılması söz konusu olmayacaktır.
Bu hükümler çerçevesinde serbest meslek faaliyeti ile ilgili alacağın serbest meslek kazancı olarak, icra inkar tazminatı ile yasal faizinin ise menkul sermaye iradı olarak; tahsil edildikleri yılın geliri olarak dikkate alınması gerekmektedir. Ancak tevfikata tabi tutulmayan menkul sermaye iradının o yıl içinde tahsil edilen tutarının Gelir Vergisi Kanununun 86/1-d maddesinde belirtilen beyan sınırını aşmaması halinde beyannameye dahil edilmeyeceği tabiidir.
Diğer taraftan, mahkeme kararına istinaden ödenen harç, damga vergisi ve benzeri kesintiler, gelir vergisi kanununun 68 ve 78’inci maddesinde sayılangiderler niteliğinde olmadığından kazanç tespitinde indirim olarak dikkate alınması mümkün değildir.
ll-KATMA DEĞER VERGİSİ YÖNÜNDEN YAPILAN DEĞERLENDİRME:
Katma Değer Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu, ticari, sınai, zirai faaliyet ile serbest meslek faaliyetinin devamlılığı, kapsamı ve niteliğinin Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre; Gelir Vergisi Kanununda açıklık bulunmadığı hallerde, Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit edileceği hüküm altına alınmıştır.
Öte yandan, tarafınızca ilgili kuruma ifa edilen ancak bedeli tahsil edilemeyen hizmet ile ilgili olarak düzenlenen serbest meslek makbuzunda ayrıca gösterilen KDV’nin beyan edilerek ödendiği anlaşılmaktadır.
Buna göre, Mahkeme Başkanlığınca hükmolunan icra inkar tazminatı ve yasal faiz belli bir teslim veya hizmetin karşılığı olarak alınmadığından KDV’nin konusuna girmemektedir.
lll-VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN YAPILAN DEĞERLENDİRME:
213 sayılı Vergi Usul Kanununun, 172 nci maddesinde serbest meslek erbabına defter tutma mecburiyeti getirilmiş; 210 uncu maddesinde, serbest meslek erbabının serbest meslek kazanç defteri tutacağı hüküm altına alınmış ve 236 ncı maddesinde de serbest meslek erbabının mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilatı için serbest meslek makbuzu düzenlemek mecburiyetinde olduğu hüküm altına alınmıştır.
Buna göre, serbest meslek faaliyetiniz sebebiyle tarafınıza ödenmesi gereken bedelin ödenmemesi dolayısıyla açmış olduğunuz davanın lehinize sonuçlanması ve mahkeme kararıyla lehinize hükmolunan icra inkar tazminatının ve icra inkar tazminatı ile ilgili tahsil edilen yasal faizin icra dairelerince borçludan alınarak tarafınıza ödenmesi halinde borçlu adına tarafınızca serbest meslek makbuzu düzenlenmesi gerekmektedir.
…
TAVSİYE EDİLEN İLAVE İÇERİKLER
Kaynak: GİB ÖZELGE
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.