Ana Sayfa Vergi Serbest meslek erbabının yapacağı özel bina işyeri inşaatının vergi kanunları karşısındaki durumu

Serbest meslek erbabının yapacağı özel bina işyeri inşaatının vergi kanunları karşısındaki durumu

316
0

Sayı:
93767041-120[8580212748]-102422
Tarih:
16/11/2020

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
Kocaeli Vergi Dairesi Başkanlığı
Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

Sayı : 93767041-120[8580212748]-E.102422 16.11.2020
Konu : Serbest meslek erbabının yapacağı özel bina işyeri inşaatının vergi kanunları karşısındaki durumu
İlgi : 01.10.2018 tarih ve 432323 sayılı özelge talebiniz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, üç Serbest Muhasebeci Mali Müşavir olarak 1/3 hisselerle
satın almış oldunuz arsa üzerine mesleki faaliyetinizi icra etmek üzere bina yapmak istediğiniz
belirtilerek, söz konusu özel bina inşaatı işinin vergi kanunları karşısındaki durumu hususunda
Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
I-GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN :
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinin birinci fıkrasında, her türlü ticari ve sınai
faaliyetten doğan kazancın ticari kazanç olduğu belirtilmiş, bu maddenin ikinci fıkrasının (4)
numaralı bendinde ise gayrimenkullerin alım satım ve inşa işleri ile devamlı uğraşanların bu
işlerden elde ettikleri kazancın ticari kazanç olduğu hükme bağlanmıştır.
Anılan Kanunun 38 inci maddesinde; “Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsdeki öz
sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet farktır. Bu dönem
zarfında sahip veya sahiplerce:

  1. İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;
  2. İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur … ” hükmü yer almış olup, 39 uncu
    maddesinde de, “İşletme hesabı esasına göre ticari kazanç, bir hesap dönemi içinde elde edilen
    hasılat ile giderler arasındaki müspet farktır.
    (Elde edilen hasılat, tahsil olunan paralarla tahakkuk eden alacakları; giderler ise, tediye olunan ve
    borçlanılan meblağları ifade eder.)
    Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait
    hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur.” hükümlerine yer
    verilmiştir.
    Ticari faaliyet bir tür emek sermaye organizasyonuna dayanmakta olup, kazanç sağlama niyet ve
    kastının bulunup bulunmaması böyle bir organizasyon tarafından icra edilen faaliyetin ticari faaliyet
    olma niteliğine etki etmemektedir. Ancak bir faaliyetin ticari faaliyet sayılabilmesi için kazanç
    sağlama niyet ve kastı gerekmemekle birlikte, faaliyeti icra eden organizasyonun bütün unsurları ile
    birlikte değerlendirildiğinde kazanç sağlama potansiyeline sahip olması gerektiği ortaya
    çıkmaktadır.
    Özel inşaat olarak adlandırılan organizasyonlarda, bu organizasyonu üstlenen kişinin organizasyon
    kapsamındaki faaliyetleri inşaatın yapımına ve organizasyona ilişkin her türlü işlerden (işçi ve usta
    temini, malzeme alımı, her türlü ödeme ve tahsilat vb.) meydana gelmektedir.
    Özel inşaat yapımında gayrimenkullerin şahsi ihtiyaç kapsam ve sınırlarını aşması ve ticari
    organizasyonun şekli ve maddi unsurlarının açıkça bulunması yapılan faaliyetin ticari sayılması için
    yeterlidir. Dolayısıyla, şahsi ihtiyaç kapsam ve sınırlarını aşan konut inşaatı ile işyeri inşaatının
    ticari faaliyet olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
    Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun 65 ve 66 ncı maddelerinde, her türlü serbest meslek
    faaliyetinden doğan kazançların serbest meslek kazancı, serbest meslek faaliyetini mutad meslek
    halinde ifa edenlerin, serbest meslek erbabı olduğu, serbest meslek faaliyetinin yanında meslekten
    başka bir iş veya görev ile devamlı olarak uğraşılmasının bu vasfı değiştirmeyeceği hükme
    bağlanmış olup, “Mesleki giderler” başlıklı 68 inci maddesinde de serbest meslek kazancının
    tespitinde indirilecek giderlere yer verilmiştir.
    Anılan Kanunun “Gelirin Toplanması ve Beyan” başlıklı 85 inci maddesinde ise, “Mükellefler, ikinci
    maddede yazılı kaynaklardan bir takvim yılı içinde elde ettikleri kazanç ve iratları için bu kanunda
    aksine hüküm olmadıkça yıllık beyanname verirler. Bu kanuna göre beyanı gereken gelirlerin yıllık
    beyannamede toplanması zorunludur. Tacirlerle çiftçiler ve serbest meslek erbabı ticari, zirai ve
    mesleki faaliyetlerinde kazanç temin etmemiş olsalar bile, yıllık beyanname verirler. … ” hükmü yer
    almaktadır.
    Öte yandan, iki veya daha fazla gelir veya kurumlar vergisi mükellefinin, adi ortaklık kurmak
    suretiyle faaliyet göstermeleri halinde, ortaklığa stopaj ve katma değer vergisi mükellefiyeti tesis
    ettirilmekte, ortakların ortaklıktan elde ettikleri karlar ise hisseleri oranında gerçek kişilerin ticari
    kazancına veya şirketlerin kurum kazancına dahil edilerek vergilendirilmektedir. Buna göre, adi
    ortaklıklarda her bir ortak, ortaklık faaliyetinden kendi payına düşen kar veya zararı, geçici vergi
    beyannameleri ile yıllık beyannamesine dâhil etmek zorundadırlar.
    Bu itibarla, diğer hak sahipleriyle birlikte yapacağınızı belirttiğiniz inşaatın şahsi ihtiyaç kapsam ve
    sınırlarını aşması ve kazanç sağlama potansiyeline sahip olması veya bu inşaatta işyerinin de olması
    halinde, söz konusu inşaat işiniz ticari faaliyet kapsamında olacağından bu faaliyetiniz nedeniyle adi
    ortaklık olarak stopaj ve katma değer vergisi yönünden, her bir ortağa ilişkin olarak ise ticari
    kazanç yönünden gelir vergisi mükellefiyetinizin tesis edilmesi ve her bir ortağın, ortaklık
    faaliyetinden kendi payına düşen kar veya zararı, geçici vergi beyannameleri ile yıllık
    beyannamesine dahil etmesi gerekmektedir.
    Bu hüküm ve açıklamalara göre, 1/3 hisseli olarak satın almış olduğunuz arsa üzerine yapacağınız
    özel bina inşaatı ile ilgili harcamalarınızın serbest meslek kazancınızın tespitinde gider olarak
    dikkate alınması mümkün olmayıp, şahsi ihtiyaç kapsam ve sınırlarını aşan özel inşaat ticari faaliyet
    kapsamında olduğundan Gelir Vergisi Kanununun ilgili hükümleri çerçevesinde değerlendirilecek
    ticari kazancınız ile serbest meslek kazancınızın yıllık gelir vergisi beyannamesinin ilgili
    bölümlerinde ayrı ayrı gösterilmek suretiyle beyan edilmesi gerektiği tabiidir.
    II-VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:
    213 sayılı Vergi Usul Kanunu uygulamasında mükelleflerin ödevleri, Kanunun ikinci kitabında
    düzenlenmiştir.
    Bu kapsamda, Kanunun 153 üncü maddesinde vergiye tabi ticaret ve sanat erbabının işe başlama
    bildiriminde bulunma yükümlülüğü düzenlenmiş olup, söz konusu bildirimin Kanunun 168 inci
    maddesinde öngörülen süre dahilinde yapılması gerekmektedir.
    Aynı Kanunun 227 nci maddesinde de, “Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre
    tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.”
    hükmü yer almakta olup, söz konusu kayıtların ise aynı Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer
    alan veya Bakanlığımıza verilen yetkiye dayanılarak kullanılma zorunluluğu getirilen belgelerden
    uygun olanı ile tevsik edilmesi gerekmektedir. Kanunun 229 uncu maddesinde fatura, satılan emtia
    veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi
    yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olarak tanımlanmış, 230, 231 ve 232 nci
    maddelerinde, faturanın şekli ve nizamı ile fatura kullanma mecburiyetinde (fatura vermek ve
    almak zorunda) olanlara dair hükümlere yer verilmiştir.
    Ayrıca, mezkûr Kanunun,
  • 262 nci maddesinde, maliyet bedelinin, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin
    artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını ifade
    edeceği,
  • 267 nci maddesinde, emsal bedelin, gerçek bedeli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak
    tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı
    değer olduğu,
  • 269 uncu maddesinde, iktisadi işletmelere dâhil bilumum gayrimenkullerin maliyet bedeli ile
    değerleneceği,
  • 270 inci maddesinde ise gayrimenkullerde maliyet bedeline, satın alma bedelinden başka, makine
    ve tesisatta gümrük vergileri, nakliye ve montaj giderleri ile mevcut bir binanın satın alınarak
    yıkılmasından ve arsanın tesviyesinden mütevellit giderlerin gireceği, ayrıca noter, mahkeme,
    kıymet takdiri, komisyon ve tellaliye giderleri ile emlak alım ve özel tüketim vergilerinin maliyet
    bedeline ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermekte mükelleflerin serbest oldukları,
  • 271 inci maddesinde de, inşa edilen binalarda ve gemilerde, imal edilen makine ve tesisatta,
    bunların inşa ve imal giderlerinin, satın alma bedeli yerine geçeceği,
    hüküm altına alınmıştır.
    Buna göre, 1/3 hisselerle sahip olduğunuz arsa üzerine mesleki faaliyetinizi icra etmek üzere diğer
    hak sahipleriyle birlikte yapacağınızı belirttiğiniz özel inşaat, ticari faaliyet kapsamında
    değerlendirildiğinden;
  • Adına mükellefiyet tesis edilmesi gereken adi ortaklık tarafından; işe başlama bildirimi, defter
    tutma, fatura düzenleme gibi Vergi Usul Kanununda yer alan mükellefiyete ait ödevlerin yerine
    getirilmesi,
  • İnşaata ilişkin tüm gelir ve giderlerin adi ortaklık adına tasdik ettirilecek deftere kaydedilmesi,
  • İş yerlerinin, inşaatın tamamlandığı tarih itibariyle maliyet bedeli ile değerlenerek kayıtlara
    alınması ve Vergi Usul Kanununun 270 ve 271 inci maddelerinde belirtilen giderlerden ihtiyari
    olanlar dışındakilerin, binanın maliyetine ilave edilmesi
    gerekmektedir.
    Bunun yanı sıra, iş bitiminde gayrimenkullerin işletmeden çekilerek hissedarlara tesliminde ise
    emsal bedelinden düşük olmamak üzere tespit edilecek bedel üzerinden fatura düzenlenmesi
    gerektiği tabiidir.
    Bilgi edinilmesini rica ederim.
    () Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir. () İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir. () Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz
    dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi
    için gecikme faizi hesaplanmayacaktır

Kaynak: Resmi Gazete
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


Önceki İçerikŞirket yönetim kurulu üyesinin ibra sırasında oydan yoksunluğu ve temsilci sıfatı ile oy kullanması
Sonraki İçerikHuzur hakkı ödemelerinin asgari ücret kadar kısmı gelir vergisinden muaf mıdır?

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz