Ana Sayfa Vergi Sebepsiz Zenginleşme Bedelinin Kurumlar Vergisi Açısından Değerlendirilmesi

    Sebepsiz Zenginleşme Bedelinin Kurumlar Vergisi Açısından Değerlendirilmesi

    1
    0

    Şirketler, ticari faaliyetlerini yürütürken bazen hukuki uyuşmazlıklarla karşılaşabilir ve bu süreçlerde belirli bedeller ödemek zorunda kalabilir. Bu yazıda, bir şirket tüzel kişiliği adına icra kanalıyla ödenen sebepsiz zenginleşme bedelinin, kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınıp alınamayacağı konusu ele alınmaktadır.


    Kurumlar Vergisi Kanunu ve Safi Kazanç Tespiti

    5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 6. maddesi, kurum kazancının safi tutar üzerinden hesaplanacağını ve bu tespitte Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanç hükümlerinin uygulanacağını belirtir. Bu kapsamda, safi kazanç tespitinde dikkate alınacak giderlerin işin niteliğine uygun, ticari kazançla doğrudan bağlantılı ve belgelerle tevsik edilmiş olması gerekmektedir.

    Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesi, işin yürütülmesi sırasında ortaya çıkan zarar, ziyan ve tazminatların gider yazılabileceğini hükme bağlar. Ancak bu giderlerin mukavelenameye (sözleşmeye), ilama (mahkeme kararına) veya kanun emrine dayanması şarttır.


    Sebepsiz Zenginleşme ve Tazminat Giderlerinin Gider Yazılma Şartları

    Bir zarar ve tazminatın gider yazılabilmesi için aşağıdaki kriterlerin sağlanması gerekir:

    1. Ticari Faaliyetle Bağlantı: Giderin, ticari kazancın elde edilmesi veya idamesiyle doğrudan ilgili olması gerekir.
    2. Hukuki Dayanak: Giderin, bir mahkeme kararı, sözleşme veya kanun gereği yapılması gerekir.
    3. Ticari Kazançta Beyan: Tazminat konusu gelir daha önce ticari kazanç olarak beyan edilmiş olmalıdır.

    Bu çerçevede, şirketlerin ticari faaliyetleri sırasında doğan tazminatlar gider olarak dikkate alınabilirken, şirketin veya temsilcilerinin şahsi kusurlarından kaynaklanan tazminatlar gider yazılamaz.


    Mahkeme Kararına Dayalı Sebepsiz Zenginleşme Tazminatı

    Verilen örnek olayda, bir taşınmazın satışına ilişkin yaşanan hukuki uyuşmazlık sonucunda, şirket aleyhine sebepsiz zenginleşme davası açılmış ve mahkeme kararıyla taşınmazın rayiç değerine eşdeğer bir tazminatın ödenmesine hükmedilmiştir. İlgili mahkeme kararına göre:

    • Satış Bedeli Gelir Olarak Beyan Edilmişse: Şirket, daha önce taşınmaz satışından elde ettiği tutarı gelir olarak beyan ettiyse, mahkeme kararıyla ödenen tazminatın, beyan edilen tutara denk gelen kısmı gider olarak yazılabilir.
    • Yasal Faizler: Mahkeme kararıyla dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz tutarları ise ticari kazançla doğrudan bağlantısı bulunmadığı gerekçesiyle gider olarak dikkate alınamaz.

    Kabul Edilmeyen Giderler

    Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 11. maddesi, kurum yöneticilerinin veya çalışanlarının kusurlarından kaynaklanan tazminatların, kurum kazancından indirilemeyeceğini açıkça düzenler. Buna göre, tazminat ödemesi işin yürütülmesinden ziyade kişisel kusurlardan kaynaklanıyorsa, bu ödemeler kurum gideri olarak değerlendirilemez.


    Sonuç

    Şirketiniz adına ödenen sebepsiz zenginleşme tazminatının kurum kazancına etkisi şu şekilde değerlendirilebilir:

    1. Mahkeme kararına dayanan ve ticari faaliyetle bağlantılı olan tazminat bedeli, satıştan elde edilen gelirle sınırlı olmak üzere gider yazılabilir.
    2. Dava tarihinden itibaren hesaplanan yasal faiz ödemeleri, ticari kazançla doğrudan bağlantılı olmadığı için kurum kazancından indirilemez.

    Bu nedenle, yapılan tazminat ödemelerinin detaylı muhasebe kayıtlarının tutulması ve hukuki belgelerle desteklenmesi önemlidir. İşlemlerin vergi mevzuatına uygun şekilde yürütülmesi, olası risklerin minimize edilmesini sağlayacaktır.


    KONUYLA İLGİLİ GİB TARAFINDAN VERİLEN ÖRNEK ÖZELGEYİ AŞAĞIDA İNCELEYEBİLİRSİNİZ.

    T.C.

    GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

    Muğla Defterdarlığı

      
    Sayı:E-96620903-125-…06.08.2024
    Konu:Şirket Tüzel Kişiliği Adına İcra Kanalı İle Ödenen Sebepsiz Zenginleşme Bedelinin Kurumlar Vergisi Beyannamesinde Gider Olarak Dikkate Alınıp Alınmayacağı Hakkında 
    İlgi: 

    İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; kurumlar vergisi mükellefi olarak gayrimenkul alım satım faaliyetiyle iştigal ettiğiniz, şirket adına kayıtlı olan taşınmazı … tarihinde …’a sattığınız ancak Kadastro Mahkemesinin söz konusu satışa ilişkin tescili iptal etmesi nedeniyle zilyetliğin teslim edilemediği, bu nedenle … tarafından şirketinize sebepsiz zenginleşme davası açıldığı, T.C. … … Asliye Hukuk Mahkemesinin Esas No: … sayılı kararıyla ödenmesine karar verilen tazminatın ve dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizin icra kanalı ile ödendiği belirtilerek, söz konusu ödemelerin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınıp alınmayacağı hususunda bilgi talep ettiğiniz anlaşılmakta olup, Başkanlığımız görüşü aşağıda açıklanmaktadır.

    5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “Safi kurum kazancı” başlıklı 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

    193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasında indirilebilecek giderler sayılmış olup, aynı fıkranın (3) numaralı bendinde, işle ilgili olmak şartıyla, mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatların gider olarak yazılabileceği hüküm altına alınmış bulunmaktadır.

    Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesinde, ticarî kazanç gibi hesaplanan kurum kazancının tespitinde, mükelleflerin ayrıca hasılattan indirebilecekleri giderler sayılmıştır. Aynı Kanunun “Kabul Edilmeyen İndirimler” başlıklı 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde ise sözleşmelerde ceza şartı olarak konulan tazminatlar hariç olmak üzere kurumun kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının suçlarından doğan maddi ve manevi zarar tazminat giderlerinin kurum kazancının tespitinde indirim yapılmasının kabul edilmeyeceği hüküm altına alınmıştır.

    1 Seri Numaralı Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “11.8. Kurumun kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının suçlarından doğan tazminat giderleri” başlıklı bölümünde, “Sözleşmelerde ceza şartı olarak konulan tazminatlar hariç olmak üzere kurumun kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının suçlarından doğan maddi ve manevi tazminat giderleri indirim olarak dikkate alınamaz.” açıklamasına yer verilmiştir.

    Bu itibarla, ödenen bir zarar ve tazminatın gider yazılabilmesi için işle ilgili olması ve sözleşmeye, ilama veya kanun emrine göre yapılması şarttır. İşle ilgili olmaktan kasıt ise, yapılan harcamanın ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile sıkı sıkıya bağlantısının mevcut olması yani zarar, ziyan ve tazminat ile ticari kazancın elde edilmesi ya da idamesi arasında illiyet bağının kurulabilmesi gerekir. İşle ilgili olmayan veya işle ilgili olsa dahi kurumun kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının şahsi kusuru nedeniyle ödenen zarar, ziyan ve tazminatların gider olarak dikkate alınması mümkün değildir.

    Özelge talep formunuz ekinde yer alan T.C. … …Asliye Hukuk Mahkemesinin Esas No: …, Karar No: … sayılı kararında; davanın taşınmazın satımına dayalı tazminat davası olduğu, davacının … ada … parsel sayılı taşınmazdan … metrekare hisse satın aldığı, taşınmaz hisse satış bedelinin ödendiği, dava konusu taşınmazın tapuda devredilmediği ve davacıya teslim edilmediği, taraflar arasında geçerli bir satışın olduğu, geçerli satışlarda davacının ifanın imkansız hale geldiği tarih itibariyle satışa konu taşınmazın rayiç değerinin isteyebilme hakkının yasa gereği olduğu, davacının edinimini yerine getirdiği halde davalının edinimini yerine getirmediği, ilgili taşınmazın şirket adına olan tapu kaydının iptaline ve dava dışı 3. kişi adına tesciline, akdin ifasının imkansız hale geldiği tarih olarak Kadastro Mahkemesi kararının kesinleştiği … tarihinin kabul edilerek taşınmazın bilirkişilerce belirlenen bu tarihteki rayiç değeri olan … TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tarafınızdan tahsiline karar verildiği anlaşılmıştır.

    Bu hüküm ve açıklamalara göre, Şirketiniz adına kayıtlı mezkur arsa vasıflı taşınmazınızın satış bedelinin tahsil edildiği döneme ilişkin kurum kazancınızın tespitinde gelir olarak dikkate alınmış olması halinde bahse konu mahkeme kararına istinaden icra kanalı yoluyla ödenen tazminatın daha önce gelir yazdığınız tutara tekabül eden kısmının, ödemenin yapıldığı dönemde kurum kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün olup, bahse konu mahkeme kararına istinaden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizin ise kurum kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.


    TAVSİYE EDİLEN İLAVE İÇERİKLER


    Kaynak: GİB Özelge Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


    Önceki İçerikİhbar Tazminatının Ödenmesi Gereken Durumlar

    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz