Ana Sayfa Vergi Otobüsle toplu taşıma faaliyetinin yanı sıra başka faaliyet ile de uğraşan mükellef...

    Otobüsle toplu taşıma faaliyetinin yanı sıra başka faaliyet ile de uğraşan mükellef hasılat esaslı vergilendirme usulünü seçebilir mi?

    13
    0

    T.C. 

    GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

    İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

    Gelir Kanunları Gelir Ve Kurumlar Vergileri Grup Müdürlüğü

    Sayı : 62030549-120[37-2019/1371]-E.596266 14.08.2020
    Konu : Hasılat esaslı kazanç tespiti
    İlgi : İnteraktif Vergi Dairesi Sistemi aracığıyla verilen 16/10/2019 tarih ve 3304186 sayılı özelge talep formu.

    İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve eklerinin incelenmesinden, özel halk otobüsü ile şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinizin yanında ayrı faaliyet kodu ile ticari taksi işletmeciliği faaliyetinde bulunulduğu ve özel halk otobüsü ile şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinize istinaden elde etmiş olduğunuz kazancınızın, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu kapsamında hasılat esaslı kazanç tespiti ve hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre vergilendirilip vergilendirilemeyeceği hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edildiği anlaşılmış olup, konu hakkında Başkanlığımız tarafından aşağıdaki açıklamaların yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.

    I-GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

    193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinin birinci fıkrasında, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu belirtilmiştir.

    Ticari faaliyet bir tür emek-sermaye organizasyonuna dayanmakta olup, kazanç sağlama niyet ve kastının bulunup bulunmaması böyle bir organizasyon tarafından icra edilen faaliyetin “ticari faaliyet” olma niteliğine etki etmemektedir. Ancak, bir faaliyetin “ticari faaliyet” sayılabilmesi için kazanç sağlama niyet ve kastı gerekmemekle birlikte faaliyeti icra eden organizasyonun bütün unsurları ile birlikte değerlendirildiğinde kazanç sağlama potansiyeline sahip olması gerektiği ortaya çıkmaktadır.

    Aynı kanunun “Hasılat Esaslı Kazanç Tespiti” başlıklı 113 üncü maddesinde; “Şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunan ve bu faaliyetlerinden kaynaklanan hasılatlarının tamamını elektronik ücret toplama sistemleri aracılığıyla elde eden mükelleflerin talep etmeleri hâlinde söz konusu faaliyetlerinden elde ettikleri gayrisafi hasılatlarının (25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 38 inci maddesi kapsamında hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre vergilendirilen mükellefler için hesapladıkları katma değer vergisi dâhil tutarın) %10’u bu faaliyetlerine ilişkin vergiye tabi kazanç olarak esas alınır. Vergiye tabi kazancın bu suretle tespitinde ilgili faaliyete ilişkin giderler dikkate alınmaz ve bu kazanca herhangi bir indirim veya istisna uygulanmaz.

    Kazançları birinci fıkra kapsamında tespit edilenlerin;

    a) Bu faaliyetlerine ilişkin gider veya maliyetleri, vergiye tabi diğer kazanç veya iratlarının tespitinde dikkate alınmaz.

    b) Bu kazançları dışındaki beyana tabi diğer kazanç veya iratları hakkında bu madde hükümleri uygulanmaz.

    c) İki yıl geçmedikçe bu usulden çıkmaları mümkün değildir.

    4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 353 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası hükümleri uyarınca bir takvim yılı içinde iki kez ceza kesilen mükellefler, cezanın kesildiği ve takip eden iki takvim yılına ait kazançları için bu madde hükümlerinden yararlanamaz. …” hükmü yer almaktadır.

    Diğer taraftan, 309 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin “Uygulamadan yararlanabilecek mükellefler ve faydalanma şartları” başlıklı 3 üncü maddesinde;

    “(1) Hasılat esaslı kazanç tespiti uygulamasından, şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunan ve bu faaliyetlerinden kaynaklanan hasılatlarının tamamını elektronik ücret toplama sistemleri aracılığıyla elde eden gelir (kazançları basit usulde tespit edilenler dâhil) veya kurumlar vergisi mükelleflerinden bu hususta talepte bulunanlar yararlanabileceklerdir.

    (2) Hasılat esaslı kazanç tespiti uygulamasından faydalanılabilmesi için;

    a) Uygulamadan yararlanmak isteyen mükelleflerin şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunması,

    b) Bu faaliyetlerden kaynaklanan hasılatın tamamının elektronik ücret toplama sistemleri aracılığıyla elde edilmesi,

    c) Gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı olunan vergi dairesine uygulamadan yararlanma hususunda yazılı olarak talepte bulunulması

    şarttır. Bu bağlamda, şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunan mükelleflerin bu faaliyetlerinden kaynaklanan hasılatlarının tamamının elektronik ücret toplama sistemi aracılığıyla elde edilmemesi durumunda, bu uygulamadan faydalanılamayacağı tabiidir.

    …”

    Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyeti kapsamında değerlendirilen ticari taksi işletmeciliği faaliyetinize istinaden elde etmiş olduğunuz taşıma ücretlerinin elektronik ücret toplama sistemi aracılığıyla elde edilmemesi nedeniyle, hasılat esaslı kazanç tespiti usulünden faydalanmanız mümkün bulunmamaktadır.

    II- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

    3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 38 inci maddesinde;

    “Ticari kazancı işletme hesabı esasına göre tespit edilenler ile mesleki kazancı serbest meslek kazanç defterine göre tespit edilenlerden Cumhurbaşkanı tarafından belirlenen sektör ve meslek grupları kapsamında yer alanlar, talep etmeleri halinde vergiye tabi işlemlerin karşılığını teşkil eden (KDV dahil) bedel üzerinden, bu Kanunun 28 inci maddesi uyarınca belirlenen en yüksek oranı geçmemek üzere, Cumhurbaşkanınca ilgili sektör veya meslek grubu için belirlenen oran uygulanmak suretiyle hesapladıkları KDV’yi, indirilecek KDV ile ilişkilendirmeksizin beyan ederek öderler.

    Birinci fıkra kapsamında hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre vergilendirilen mükellefler, kazançlarının tespitinde kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla alış vesikalarında gösterilen KDV ile hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre beyan ederek ödedikleri KDV’yi işlemin mahiyetine göre gider veya maliyet, yaptıkları teslim ve hizmetler dolayısıyla hesapladıkları KDV’yi gelir olarak dikkate alırlar.

    Hasılat esaslı vergilendirme usulüne geçen mükellefler, iki yıl geçmedikçe bu usulden çıkamazlar.

    Cumhurbaşkanı Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca bilanço esasına göre defter tutan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerini, sektörler ve meslek grupları itibarıyla belirleyeceği yıllık iş hacimlerine göre hasılat esaslı vergilendirme usulü kapsamına almaya, Hazine ve Maliye Bakanlığı bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.”

    hükmüne yer verilmiştir.

    KDV Genel Uygulama Tebliğinin “V/A-2.2. Uygulamadan Yararlanacak Mükellefler” başlıklı bölümünde;

    Hasılat esaslı vergilendirme usulünden yalnızca Cumhurbaşkanı Kararı kapsamında hasılat esaslı vergilendirme usulü kapsamına alınan sektör ve meslek gruplarında yer alan mükellefler yararlanır. Bu kapsamda vergilendirilmek isteyenler, bağlı oldukları vergi dairesine başvurarak bu usule geçmeyi talep ederler. Vergi dairesi tarafından başvurular incelenerek, mükellefin bilgileri kontrol edilir ve şartları sağlayan mükelleflere, bu kapsamda vergilendirilmelerinin uygun görüldüğü yazı ile bildirilir. Bu kapsamdaki mükellefler, söz konusu bildirimin tebliğ edildiği tarihi içine alan vergilendirme dönemini takip eden dönemden itibaren hesaplayacakları KDV’yi hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre aylık vergilendirme dönemleri itibarıyla beyan ederler. Bu usule geçen mükellefler hasılat esasına geçtikleri dönemden itibaren iki yıl boyunca bu usulden çıkamazlar.

    Örnek: Özel halk otobüsü işleticisi (C), 22/3/2019 tarihinde hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre vergilendirilmek üzere vergi dairesine başvurmuştur. Vergi dairesi, mükellefin şartları sağladığını tespit etmiş ve hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre vergilendirilmesinin uygun bulunduğuna dair yazıyı mükellefe 28/3/2019 tarihinde tebliğ etmiştir. Buna göre, (C)’nin Nisan/2019 dönemi itibarıyla hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre vergilendirilmesi gerekmekte olup, Nisan/2021 dönemine kadar bu usulden vazgeçmesi mümkün değildir.

    …”

    “2.5. Uygulama Kapsamına Alınanlar” başlıklı bölümünde ise;

    “…

    Diğer taraftan, mükelleflerin bu kapsamda vergilendirilebilmeleri için münhasıran otobüsle toplu taşıma faaliyetinde bulunulması gerekmektedir. Bu faaliyetin yanında başka faaliyetleri de bulunan mükellefler bu uygulamadan faydalanamazlar.

    Örnek: (Z) Şehiriçi Servis ve Taşımacılık Ltd. Şti. belediyeden aldığı ruhsat kapsamında 5 otobüsle özel halk otobüsü ile yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunmaktadır. Bunun yanında 20 adet minibüsle de (Y) Kolejine öğrenci taşıma servis hizmeti sunmaktadır. Buna göre, (Z) firması münhasıran özel halk otobüsü işletmeciliği faaliyetinde bulunmadığından hasılat esaslı vergilendirme usulünden yararlanması mümkün değildir.

    718 sayılı Cumhurbaşkanı Kararında belirlenen şartları sağlayan ve işletme hesabı veya bilanço esasına göre defter tutan gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri yıllık iş hacimlerine bağlı olmaksızın bu uygulamadan faydalanabilirler.

    Bu kapsamda vergilendirilmek isteyen mükellefler, bağlı oldukları vergi dairesine yapacakları başvuruda, 718 sayılı Cumhurbaşkanı Kararında yer verilen şartlara ilişkin tevsik edici bilgi ve belgeleri ibraz ederler.

    Bu kapsamda vergilendirilenler, özel halk otobüsü işletmeciliği ile ilgili elde ettikleri diğer hasılatı da (amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satışları, reklam gelirleri vb.) hasılat esaslı vergilendirme matrahına dahil ederler.”

    açıklamalarına yer verilmiştir.

    Diğer taraftan, 07/02/2019 tarihli ve 30679 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 06/02/2019 tarihli ve 718 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı, hasılat esaslı vergilendirme usulü uygulanacak sektör ve vergi oranının belirlenmesi amacıyla hazırlanmış olup, 01/03/2019 tarihi itibarıyla yürürlüğe girecek olan söz konusu Kararda;

    (1) 10/07/2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile 03/07/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanunu kapsamında belediyeler tarafından ruhsat verilen, toplu taşıma hatlarını kiralayan, toplu taşıma hizmetinin hizmet satın alma yollarıyla yerine getirilmesi halinde bu hizmeti sunan ve gelirlerinin tamamını elektronik ücret toplama sistemleri aracılığıyla tahsil eden otobüs işletmelerinin (belediyelerin otobüs işletmeleri ile doğrudan veya dolaylı olarak sermayesinin %51 veya daha fazlası belediyelere ait şirketler hariç) münhasıran il sınırları içinde, otobüsle (sürücüsü dahil en az sekiz oturma yeri olan) yapmış oldukları toplu taşıma faaliyetlerine ilişkin 3065 sayılı Kanunun 38 inci maddesinde yer alan hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre hasılatlarına uygulayacakları vergi oranı %1,5 olarak belirlenmiştir.

    (2) Mükelleflerin bu kapsamda vergilendirilebilmeleri için münhasıran birinci fıkrada tanımlanan faaliyetle iştigal etmeleri gerekmektedir. Bu faaliyetlerin yanında, kapsama girmeyen başka faaliyetleri de bulunan mükellefler bu uygulamadan faydalanamaz.” denilmektedir.

    Yukarıdaki hüküm ve açıklamalara göre; Cumhurbaşkanı tarafından belirlenen sektör ve meslek grupları kapsamında yer alan ve hasılat esaslı vergilendirme usulü çerçevesinde vergilendirilmek isteyen işletme hesabı veya bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin, 06/02/2019 tarihli 718 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile anılan Tebliğde sayılan şartlara sahip olması halinde, 01/03/2019 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre vergilendirilmesi mümkün bulunmaktadır.

    Bu itibarla, münhasıran otobüsle toplu taşıma faaliyetinde bulunmayıp bu faaliyetinin yanında başka faaliyetlerinizinde bulunması sebebiyle, KDV Kanununun 38 inci maddesi kapsamında hasılat esaslı vergilendirme usulüden faydalanmanız mümkün bulunmamaktadır.

     

     


    Kaynak: GİB
    Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


    Önceki İçerikŞahıs firmalarında eşe ödenen ücreti vergi ve primler gider yazılır mı?
    Sonraki İçerik180 Hesabın 2024 yılındaki enflasyon değerleme farkı gider yazılacak mı?

    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz