Ana Sayfa Yaşamın İçinden Napolyon Bonapart

Napolyon Bonapart

1411
0

 

Napolyon Bonapart

Napolyon Bonapart (İtalyanca: Napoleone Bonaparte, Fransızca: Napoléon Bonaparte; d. 15 Ağustos 1769, Korsika – ö. 5 Mayıs1821), Fransız asker, devlet adamı. Birinci Napolyon (Napoléon Ier) olarak 1804’ten 1814’e kadar (ve tekrar 1815’te) Fransa İmparatoru.

Gerek Fransız Devrim Savaşları gerekse Napolyon Savaşları sırasında Fransa’ya önderlik ettiği gibi tüm Avrupa’yı da etkilemiş bir komutandır. Sözü edilen savaşların ve girdiği çatışmaların büyük bölümünü kazanmış; 1815’teki nihai yenilgisine kadar hızla Avrupa kıtasının hakimiyetini ele geçirmiştir. Tarihteki en önemli komutanlardan biri olan Napolyon’un savaşları dünyanın her yerinde askeri okullarda ders olarak okutulmaktadır ve kendisi Avrupa tarihinin en ünlü ve en tartışmalı siyasi figürlerinden bir tanesidir.

Napolyon bir devlet adamı olarak tüm Fransa’da ve Avrupa’da büyük liberal reformlar uyguladı. Yönetimi sırasında bir halk eğitim sistemi kurmuş; feodalizmin kalıntılarını ortadan kaldırmış; Yahudi (bknz. Napolyon ve Yahudiler) ve diğer dini azınlıkları özgürleştirmiş; gelişmekte olan orta sınıfın yasalar önünde eşitliğini sağlamış ve dini otoritelere karşı devletin gücünü merkezileştirmiştir. En kalıcı hukuki başarısı, Doğu Asya’da Japonya’dan, Kuzey Amerika’da Québec’e kadar dünyadaki hukuk sistemlerinin dörtte birine çeşitli şekillerde uyarlanmış olan Kod napolyon adlı kanun metnini hazırlatmasıdır.

Adanın Ceneviz Cumhuriyeti’nden Fransa’ya geçtiği yılın ertesinde Korsika’da, Toskana asıllı soylu ve görece mütevazı bir İtalyan ailenin oğlu olarak dünyaya gelmişti. Fransız ordusunda topçu subayı olarak çalıştığı sırada gerçekleşen Fransız Devrimi’ni 1789’da ortaya çıkışından itibaren destekleyip doğum yeri Korsika’ya yayılması için çalıştı ve 1793’te adadan sürgün edildi. İki yıl sonra (“cumhuriyet takvimi”ne göre 13 Vendémiaire günü) Paris çetelerini topa tutarak Fransız hükumetini çöküşten kurtaran Napolyon, henüz 26 yaşında iken İtalya seferi için hazırlanmış Fransız ordusunun komutanlığına getirildi. Genç komutan 1796’da Joséphine de Beauharnais ile düğününün hemen ardından Birinci Koalisyon güçleri üzerine sefere çıktı. Bu ilk seferinde elde ettiği kesin zaferler sayesinde tüm Avrupa’da tanındı. İtalya seferinden sonra 1798’de Osmanlı Devleti’nin bir vilayeti olan Mısır’a askeri bir sefer düzenledi. Bu sefer sırasında Memlük beylerini yenerek Osmanlı toprağını işgal etti ancak elinde tutmayı başaramadı. Bu askeri sefer sırasında Napolyon ordusundaki askerler tarafından yapılan keşifler sayesinde modern Mısırbilim başlatmıştır.

Fransa’da devrimden sonra kurulmuş olan yönetim (Direktuvar), Mısır’dan Fransa’ya dönen Napolyon ile destekçilerinin gerçekleştirdiği 18 Brumaire Darbesi ile çökmüş ve Fransa’da Konsüllük idaresi kurulmuştur. Napolyon, Konsüllük idaresinin ilk konsülü olarak atandı ve Fransa üzerindeki siyasi hakimiyetini kademeli olarak arttırdı. Birleşik Krallık ile Amiens Antlaşması imzalayarak 1802’de Fransız Devrim Savaşları’nı sonlandırdı. Nihayet 1804’te Fransız Senatosu tarafından “Fransa İmparatoru” olarak ilan edildi.

Kıta Ablukası’ını genişletmek umuduyla İber Yarımadası’ını işgal eden imparator Napolyon, 1808’de kardeşi Joseph Bonaparte’ı İspanya Kralı ilan etti. İspanyollar ve Portekizliler Birleşik Krallık’ın desteği ile isyan ettiler. Yarımada Savaşı (İspanyol Bağımsızlık Savaşı) adıyla bilinen savaş 6 yıl sürmüş ve acımasız bir gerilla savaşı olarak tarihe geçmiştir. Savaş, Fransa’nın yenilgisi ile sonuçlandı. 1808’de Avusturya da Fransızlara karşı ayrı bir mücadele başlatmıştı. Avusturyalıları Wagram Muharebesi’ inde yenen Napolyon, Fransa’ya karşı oluşturulan Beşinci Koalisyon’u dağıttı. Beşinci Koalisyon Savaşı’nı sonlandıran Schönbrunn Antlaşması(1809)’nın ardından eşi Josephine’den boşanıp II. Franz’ın kızı Avusturya Prensesi Marie Louise’i ile evlendi (1810).

Napolyon, Roma İmparatorluğu devrinden beri bu denli büyük bir siyasi birleşme yaşamamış olan Avrupa’da 1811’den sonra 70 milyonun üzerinde insana hükmetmiştir. Çeşitli ittifaklar ve akrabalık ilişkileri kurarak stratejik pozisyonunu korudu. Fransa’da yeni bir aristokrat sınıfı oluşturmanın yanı sıra Devrim sırasında ülkeden sürgün edilmiş asillerin de dönmelerine olanak vermiştir.

Polonya milliyetçiliğinin tırmandırdığı gerilim ve Kıta Ablukasının ekonomik etkilerinden ötürü Rusya ile ilişkilerin yeniden gerilmesi üzerine Napolyon, kıta ablukasını güçlendirmek amacıyla 1812 yılında Rusya’ya sefer düzenledi (bknz: Napolyon’un Rusya Seferi) ve bu sefer Fransızlar açısından büyük bir felaket ile sonuçlandı. 1813 yılının başlarında Rusya ve Prusya, Fransa’ya karşı güçlerini birleştirdi ve aynı yılın sonlarında Altıncı Koalisyon’a Avusturya da katıldı. 1813 Ekiminde müttefik ordusu Napolyon’u Leipzig Muharebesi’inde yenilgiye uğrattı. Müttefikler 1814’te Fransa’ya bir saldırı başlatıp Paris’i ele geçirdiler ve Nisan 1814’te Napolyon’u tahttan feragat etmeye zorladılar. İmparator, Elba adasına sürgün edildi. Bourbon Hanedanlığı tekrar başa geçti ve Fransızlar devrimden itibaren ele geçirdiği bölgelerin çoğunu kaybetti. Napolyon Şubat 1815’te Elba adasından kaçıp Fransız hükümetinin başına geçmeyi başardıysa da kendisini yeniden koalisyon güçleri ile savaşta buldu. Bu yeni koalisyon Temmuz ayında Waterloo Muharebesi’inde onu kesin bir yenilgiye uğrattı. İngilizlere teslim olan Napoyon, gözlerden uzak bir yerde Saint Helena adasında hapse gönderildi. 51 yaşında 1821 yılında mide kanserinden vefat etti. Cenazesi yakıldı ve vefatı tüm Avrupa’da büyük bir şok ve üzüntü ile karşılandı. 15 Aralık 1840 tarihinde bir milyon kişinin şahitliği ile külleri Paris’e, halen bulunduğu Les Invalides’e defnedildi.

Hayatı
Ailesi, eğitimi ve gençlik yılları

15 Ağustos 1769’da Korsika adasının Ajaccio kentinde doğdu. Ana dili Korsikaca idi. Doğduğu zaman adı, “Napoleon di Buonaparte” idi, 1796’da soyadını Fransızlaştırarak “Napoléon de Bonaparte” yapmıştır. Avukat Carlo Buonaparti ile Maria Letizia Ramolino çiftinin 8 çocuğundan ikincisi idi. Annesinin sert disiplini altında yetiştirildi. Babası, Cenova Cumhuriyeti’nin bir parçası olan Korsika’nın 1768’de Fransa yönetimine girmesinden sonra Fransız sarayının hizmetine girmiş ve Bounaparte ailesi Fransızlar tarafından 1771’de soylu ilan edilmişti. Ailesi zengin değildi ancak babasının bağlantıları sayesinde Napolyon ve kardeşleri, Fransa’ya gitme ve burslu okumak imkanı elde etti.

Napolyon 1779 yılında ağabeyi Joseph ile birlikte eğitim için Fransa’ya gönderildi. Autun’da bir kolejde Fransızca öğrenmeye başladı ve aynı yıl Brienne’daki askeri okula girdi. Matematikteki başarısı sayesinde 1784’te Parisien École Royale Militaire (Paris Kraliyet Askeri Okulu) adlı askeri akademiye kabul edildi. Matematik ve geometriye olan ilgisini daha iyi değerlendirebilmek için topçu sınıfını tercih etti. Okul sırasında babasının ölümü ile geliri azalan Napolyon, iki yıllık okulu bir yılda bitirdi.

1785 yılının Nisan ayında Valence’daki topçu alayına üsteğmen rütbesiyle katıldı. Askerlik yaşamının ilk sekiz yılında sık sık uzun süreli izin alarak memleketi Korsika’ya gitti.

I. Cumhuriyet dönemi

Korsika’nın Fransa’ya karşı bağımsızlık mücadelesinin lideri Pasquale Paoli Fransız Devrimi sırasında adaya dönüp bağımsızlık mücadelesini yeniden canlandırmıştı. Ateşli bir Korsika milliyetçisi olan Napolyon, “Milliyetçi” , “Kralcı” ve “Devrimci” kimliklerinin arasında kaldı. Sonunda Jakobenleri destekleme kararı aldı. Fransa’ya karşı bağımsızlık mücadelesine girişen Korsikalı milliyetçilere karşı Jakoben örgütlenmesinde çalıştı. 1793’te Pasquale Paoli tarafından Korsika’dan sürüldü; ailesiyle birlikte Fransa’ya kaçtı. Ailesini La Valette’ye yerleştirdikten sonra alayına katıldı.

Toulon Kuşatması
1793 yılında Fransa neredeyse bütün Avrupa ile savaş halindeydi. Temmuz ayında Fransa’nın güney şehirlerinde ihtilalci hükümete karşı ayaklanmalar çıkmış; stratejik bir deniz üssü olan Toulon şehri karşı devrimciler tarafından İngiliz-İspanyol istilacılara teslim edilmişti. Napolyon, Toulon kuşatmasına bir topçu subayı olarak katıldı. Liman, Fransız ihtilalci ordusu tarafından 19 Aralık 1793’te geri alındı. Napolyon, kalçasına saplanan bir şarapnelle yaralandığı bu kuşatmada sergilediği liderlik özellikleri ile dikkat çekti; Maximilien Robespierre tarafından tuğgeneralliğe yükseltildi ve Fransa ordusunun İtalya kanadının Topçu kuvvetlerinin başına geçirildi.

Terör Döneminin sonu
Fransa’da Kamu Selamet Komitesi Başkanı Robespierre idaresindeki Terör Dönemi Temmuz 1794 yılının Temmuz ayında sona erdi ve Robespierre kardeşler idam edildi. Napolyon, Augustin Robespierre ile ilişkisi nedeniyle yeni yönetim tarafından şüpheli görüldü ve tutuklandı. Kısa bir süre Antibes Kalesi’nde tutuklu kaldıktan sonra serbest kaldı.

Ününü kurtarmak ve yeniden gözde bir komutan olmak isteyen Napolyon, Osmanlı Devleti’nin İstanbul’da topçu yetiştirmek için açtığı Mühendishane adlı okulda çalışmak üzere Fransa’dan uzmanlar istemesi üzerine Türkiye’ye gitmek için ihtilal hükümetine bir mektupla başvurdu ancak bu talebi kabul edilmedi ve tekrar Fransız ordusundaki görevine döndü.

Nisan 1795’te Marsilya’nın zengin bir tüccar ailesinin kızı olan Désirée Eugénie Clary ile nişanlandı.

Direktuvarlık dönemi ve 5 Ekim sokak çatışmaları

Bu arada Fransa’da yeni bir anayasa kabul edilmiş ve ülke beş kişilik direktuvar tarafından idare edilmeye başlamıştı. Paris’te krallık yanlısı binlerce kişi protesto için sokağa inince Napolyon’u Toulon Kuşatması’ndan tanıyan Direktuvar üyesi Paul Barras ona göstericileri bastırmasını emretti. 5 Ekim 1795’te binaların üzerine toplar yerleştirtip kalabalığın üzerine ateş ettiren Napolyon, ayaklanmayı bastırdı. Bu başarısı sayesinde İç Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’na getirildi; rütbesi tümgeneralliğe yükseldi.

Josephine de Beauharnais ile evliliği

5 Ekim’deki sokak çatışmalarından sonra tüm Parislilerden silahlarını teslim etmeleri istenmişti. Napolyon, terör döneminde idam edilmiş kocası Alexander de Beauharnais’in kılıcını saklaması için oğluna izin vermesine teşekkür bahanesiyle kendisini ziyarete gelen Josephine de Beauharnais’e aşık oldu. Nişanlısından ayrıldı. 9 Mart 1796’da Josephine ile evlendi.

İtalyan Seferi

Devam etmekte olan Fransız Devrim Savaşları’nın İtalya cephesinde görevlendirilen Napolyon, Alpler ordusunun başkomutanlığına getirilerek düğününden iki gün sonra Paris’ten ayrıldı. Fransa Cumhuriyeti’ne karşı Avusturya, Prusya, İngiltere, Sardinya-Piyemonte Krallığı tarafından oluşturulan I. Koalisyon güçlerine karşı savaşacaktı. Yanında sekreteri Andoche Junot ve yaverliğini yapan kardeşi Louis Bonaparte ile birlikte yola çıktı ve ordu karargahının bulunduğu Nice’e 27 Mart’ta ulaştı.

Napolyon, yetersiz donatılmış orduyu kısa sürede savaşabilecek duruma getirdi ve 12 Nisan 1796’da Alpler’i aşarak Kuzey İtalya’ya saldırıya geçti. 28 Nisan’da Sardinya-Piyemonte Krallığı Cherasco Ateşkesi ile savaştan çekildi. 15 Mayıs 1796’da Napolyon’un ordusu Milano’ya girdi. Avusturya ordularını art arda yenilgiye uğrattıktan sonra Ocak 1797’de İtalya’daki Avusturya askeri varlığını püskürterek Viyana üzerine yürüdü. Ön-barış anlaşması 18 Nisan’da Leoben’de yapıldı. Barış görüşmeleri sürerken 12 Mayıs 1797’de Venedik işgal edildi. Avusturya ile barış antlaşması 17 Ekim 1797 tarihinde imzalandı.

İtalya seferi sırasında 18 meydan savaşı kazanan[kaynak belirtilmeli] Napolyon’un Fransa’daki ünü arttı. Bölgeden topladığı vergiler sayesinde Direktuar yönetimine mali kaynak yaratması sayesinde politik olarak da sivrildi.

18 Fructidor Darbesi

İtalyan Seferi sürerken Fransa’da 21 Mart 1797’de yapılan seçimlerde oyların çoğunu kraliyetçiler alınca üç direktör 4 Eylül 1797’de ordunun desteği ile bir darbe yaptı; seçimler iptal edildi ve kraliyetçiler tutuklandı. Tarihe “18 Fructidor Darbesi” olarak tarihe geçen bu darbenin gerekçesi olarak Napolyon’un gönderdiği belgeler gösterilmişti.[8] İtalya seferi sürerken Napolyon casusluk yaptığından şüphelendiği Antraigues Kontu Emmanuel-Louis-Henri of Launay’i Milano’da tutuklamıştı. Kontu bizzat sorgulayarak elde ettiği itirafname, darbenin gerekçesi kabul edildi. Napolyon, darbeye destek için Pierre Augereau komutasında bir ordu göndermiştir.

Mısır Seferi

Napolyon, 1797 yılı sonunda Paris’e döndü. Fransız yönetimi (Direktörler), 1798 yılı başlarında onu İngiltere anakarasının istilasıyla görevlendirdiler. Ancak Napolyon, denizlerde etkili bir üstünlük sağlanmadan böyle bir operasyonun başarı şansı taşımadığını, İngiltere’ye karşı dolaylı bir strateji izlemenin en mantıklısı olduğunu savunmuş ve Mısır’ın işgal edilerek İngiltere’nin Uzak Doğu ticaret yolunun kesilmesini önermiştir. Dışişleri Bakanı Talleyrand ile anlaşıp önerisini Direktuar hükumetine kabul ettirdi ve Fransız donanması 19 Mayıs 1798’de Mısır seferi için yola çıktı.

Akdeniz’de devriye gezen Britanya donanmasını 10-13 Haziran’da yenilgiye uğratıp stratejik öneme sahip Malta’yı işgal eden Fransız donanması, 1 Temmuz’da İskenderiye önüne demir attı; İskendriye’yi işgal ettikten sonra Kahire’ye yöneldi. Mısır resmen Osmanlı toprağı sayılsa da güç, Memluk Beylerinin elindeydi. Memluk Beyi’nin ordusunu Piramitler Muharebesi’nde yendikten sonra 22 Temmuz’da Kahire’ye muzaffer bir komutan olarak girdi. İslam padişahının dostu olduğunu, Memlûk Beyleri’nin nüfuzunu sona erdirmek üzere Kahire’ye girdiğini iddia eden Napolyon yaptığı din propagandası ile halkı yanına çekmeye çalıştı. Merkez ve eyaletlerde kurduğu divanlara ulemaları atayarak ülkeyi divanlar aracılığıyla yönetmeye başladı.

Ne var ki Napolyon’un Mısır’daki başarısı kalıcı olmadı. İngiliz Amiral Horatio Nelson komutasındaki İngiliz donanması, Abukir körfezinde demirlemiş Fransız donanmasını Nil Muharebesi’nde imha edince ordunun ikmal bağlantısı kesildi. Napolyon ve ordusu Mısır’a hapsolmuştu. Bu gelişme Napolyon’un Kahire’de giriştiği düzenlemelerin hızını kesmedi. Sulama projeleri, okul ve hastane inşası, gazete açma, tiyatro kurma gibi projeleri sürdürdü. Akdeniz’den Kızıldeniz’e bir kanal açılması için planlar hazırlamaya, Mısır’ın ekonomik olarak kalkınması için tedbirler almaya başladı. Dindar Müslümanları memnun etmeye çalıştı hatta kendisinin Müslüman olduğunu ima etti. Mısırlılar artık ona “Ali Bonapart” demeye başlamıştı.

Ancak bir süre sonra Fransızların İslam’a saygı duyduklarını söylemelerine rağmen Mısır’ı sömürmek için ellerinden geleni yapmaları, ülkede Fransızlara karşı bir tepki doğurdu. 21 Ekim’de El-Ezher Camisi etrafında kümelenen Müslümanlar ayaklanma başlattı. Ayaklanmayı çok kanlı bir şekilde bastıran Napolyon, durumunun sağlam olmadığını görüyordu. Mısır’a kara yönünden gelecek tehditleri engellemek için Şubat 1799’da orduyu Filistin’e doğru yürüyüşe geçirdi. Hedefi, “Doğu’nun imparatoru” olmak, İndus’e kadar ilerlemekti.

Ordusuyla Yafa’ya giren Napolyon şehirdeki on bin kadar asker ve sivili kılıçtan geçirdi; 19 Mart’ta Akka Kalesi önüne geldi. Cezzar Ahmet Paşa komutasındaki sert Osmanlı direnişi karşısında bozguna uğradı. Bu yenilgi karşısında Mısır’a geri dönmek zorunda kaldı.

Avrupa’da Fransa’nın Koalisyon ordularına yenildiğini haberini alınca ülkesine dönme kararı aldı. Eylül 1799’da ordusunu Mısır’da bırakarak iki küçük gemiyle Fransa’ya döndü.

Fransız Konsülü

Napolyon, Paris’e varır varmaz Direktuar üyelerinden Emmanuel-Joseph Sieyes tarafından planlanan darbenin hazırlıklarına katıldı. 9 Kasım 1799 tarihinde gerçekleşen hükümet darbesiyle Fransa tarihinde yeni bir dönem başladı. Kısa bir süre içinde anayasada değişiklikler yapıldı ve Yeni anayasa ile cumhuriyet görüntüsü altında bir diktatörlük oluşturulmuştu. Yönetim üç konsülün eline bırakılmıştı; en önemli görev olan ‘birinci konsül’lüğe Napolyon getirildi. Diğer iki üye Sieyes ve Roger-Ducos idi. Napolyon, bir ay sonra ikinci konsüllüğe Cambacérès’i, üçüncü konsüllüğe Lebrun’u getirdi. 7 Şubat 1800’de bir ulusal referandum düzenlendi ve halka Napolyon’un ömürboyu konsül olmasını onaylayıp onaylamadıkları soruldu. 18 Şubatta ilan edilen resmi sonuçlara göre 3,011,007 “Evet’2”, 1562 “Hayır” oyu verilmişti. Böylece anayasada değişiklik yapıldı ve Napolyon “ömürboyu konsül” oldu.

Bu sırada İtalya’da savaş devam ediyordu. Napolyon Paris’ten ayrılıp İtalya’daki ordunun başına geçti. 14 Haziran’da Avusturya ordusu karşısında Marengo Muharebesi Fransızların galibiyeti ile sonuçlandı. Paris’e geri dönen Napolyon, ekonomi ve yasal alanda reform çabaları içine girdi. Sahip olduğu çok geniş yetkilerden yararlanarak devlet mekanizmasının işleyiş etkinliğini artıracak yönde geniş düzenlemeler yaptı. Fransız Merkez Bankası’nın kurulması, devlet okullarının açılarak eğitimin bir kamu hizmetine dönüştürülmesi, Code Napoléon’u (Napolyon Kanunları) olarak da bilinen Fransız Medeni Kanunu’nun hazırlanması çalışmalarına başlanması, subay okulları açılması, onun dönemindeki gelişmelerdendir. Reform ve yasa çalışmaları halk tarafından da desteklendi.

1802’de İtalya Cumhuriyeti’ni kuran Napolyon ilk devlet başkanı seçildi. Aynı yıl 25 Mart’ta imzaladığı Amiens Barış Antlaşması ile Fransız Devrim Savaşları’na son verdi.

Devrim Cumhuriyeti’nin sonu: İmparatorluk

Napolyon’un konsüllüğü 1804’te irsi imparatorluğa dönüştü. Teklif, Mayıs ayında oybirliği ile Tribunat meclisinden (Lazare Carnot’un karşı oyu hariç) ve Senato’dan (üç karşı oy hariç) geçti. Karar, 2 Ağustos’ta yapılan halkoylaması ile onaylandı: 3,572,329 “evet ve 2579 “hayır” oyu verildi. Napolyon, yeni rejimi kurmaya başlamak için halkoylaması sonuçlarını beklemeyi gerekli görmedi. Hemen ağabeyi Joseph ile kardeşi Louis’yi prens ilan etti; Les Invalides’te bir tahta oturup yetenekli subaylara Legion d’honneur nişanı verdi.

29 Kasım’da Josephine ile dini nikah kıyan Napolyon imparatorluk tacını 2 Aralık 1804’te Notre Dame Katedrali’nde giydi. Tacı Papa’nın giydirmesi planlamıştı ama Papa’nın önünde eğilmek, otoritenin Tanrı’dan geldiğinin kabulü olarak yorumlanabilirdi. Eğilmek yerine tacı eline alıp önce kendisi giydi; sonra eşi Josephine giydirdi. Törende olayı resimlemek üzere bulunan ressam Jacques-Louis David; Le Sacre de Napoléon adlı ünlü tablosunda Napolyon’un eşine tacı giydirdiği anı betimlemiştir.

Büyük Şarlman (Charlemagne, Karl der Große) İmparatorluğu’ndan esinlenerek bir Fransa İmparatorluğu kuruldu. Ama Napolyon’a tepki büyüktü, annesi onunla irtibatını kesti, Beethoven bestelerinden onun adını sildi ve daha birçok diplomat, bürokrat, devlet adamı ve asker onunla irtibatını kesti.[kaynak belirtilmeli] En çok tepki gösterenler devrimciler, ihtilalciler ve askerlerdi.[kaynak belirtilmeli]

Ancak bu barış dönemi uzun sürmedi. Fransa’nın Avrupa’daki ekonomik ve politik gücünün giderek artması İngiltere açısından giderek genişleyen bir tehdit oluşturmaktaydı. Sonunda İngiltere 1803 yılının Mayıs ayında Fransa’ya savaş ilan etti.

1804 yılının Mayıs ayında, kralcıların bir komplosunu bahane eden Napolyon kendisini imparator ilan etti. Kendi eliyle taç giydi ama, Paris’teki Notre Dame Katedrali’ndeki törende Papa VII. Pius’un da bulunmasını sağladı. Mart 1805’te ise İtalya’da kendi kurduğu cumhuriyeti lağvederek kendini İtalya kralı ilan etti.

İzleyen dönemde İngiltere’nin çabalarıyla Avusturya, Rusya ve Napoli ve İsveç’in katıldığı Fransa’ya karşı bir ittifak olan III. Koalisyon oluşturuldu.

1805 yılının Ekim ayında Fransız-İspanyol birleşik donanmasının Trafalgar Deniz Savaşı’nda İngiliz donanması karşısında yenilmesi üzerine Napolyon, İngiltere yerine onun müttefiklerini dize getirme yolunu seçti. Fransız ordusunu Manş kıyılarından Orta Avrupa’ya yürüten Napolyon, Ulm ve Austerlitz zaferleriyle Avusturya’yı ve Napoli’yi savaş dışı bıraktı.

Eylül 1806’da Prusya ordusunu Jena Muharebesi’nde, hemen ardından da Rus ordularını Friedland Savaşı’nda bozguna uğrattı. Temmuz 1807’de Rus çarı I. Aleksandr’la Tilsit Antlaşması imzalandı ve Rusya savaştan çekilmek zorunda kaldı.

Düşüş Dönemi

İmparatorluğu dönemindeki olumsuz unsurlar İngiliz donanmasının gücü, İspanya ve İtalya’da akrabalarını tahta geçirmesi, halkın bu kişileri istememesi ve Fransa’ya bağlı devletlerdeki milliyetçilik akımları oldu.

1810 yılının Mart ayında Habsburg hanedanından ikinci eşi Marie-Louise ile evlendi, yasal varisi Napolyon II, 1811’de doğdu.

Charles Joseph Minard’ın grafiği, Büyük Ordu’nun Moskova’ya yürürken ve geri dönüşte gittikçe azalan büyüklüğünü gösteriyor. Alttaki grafik yol boyunca sıcaklıkları gösteriyor
I. Aleksandr’la yapılan antlaşma, Rusya’ya İngiltere’ye karşı askeri harekata kadar varacak yaptırımlar uygulama yükümlülüğünü getirmektedir ama I. Aleksandr, bu tür politikalardan kaçınmıştır. Bunun üzerine Napolyon, 1812 yılı ortasında 800 bin kişilik ordusuyla Rusya Seferi’ne girişmiştir. Borodino Muharebesi’nde General Kutuzov komutasındaki Rus ordusunu yenilgiye uğratan Fransız ordusu Moskova’ya girmiştir. Ancak Rusların bu yenilgiden sonra Rusya içlerine çekilmeleri, giderken de Moskova’yı yakmaları ve kışın da bastırması neticesinde Napolyon, ordusunu barındıracağı bir yer olmadığını anlamış ve Çar’ı antlaşma yapmaya davet etmiştir. Ancak I. Aleksandr bu teklifi reddeder. Napolyon ise tek çareyi orduyu Fransa’ya geri götürmekte bulur. Fakat sert kış koşulları geri dönüşü neredeyse imkânsız hale getirir ve Fransız ordusunun yaklaşık olarak dörtte üçünün telef olmasına sebep olur.

Ordusunun büyük bir bölümünü Rusya Seferi sırasında kaybeden Fransa, yeni bir ordu oluşturmanın zorluklarına katlanmaya mecbur olmuştur. Üretimden çekilen işgücü ve artırılan vergiler, halkı da Napolyon’a karşı bir tutuma itmiştir.

Napolyon, bu dönemde kendisine karşı düzenlenen hükümet darbesini bastırdı ve yeni bir ordu kurdu. Ancak 1813 ve 1814’te baskılar arttı ve halk desteği düştü.

Rusya yenilgisi ve içteki karışıklıklar Koalisyon güçlerini cesaretlendirdi. 1813 yılının Ekim ayında Napolyon’un Leipzig Muharebesi’nde uğradığı yenilgi, onu iktidarının sonuna iyice yaklaştırdı.

1814’te düşman orduları Paris kapılarına dayandı. Napolyon imparatorluk tahtını bırakarak Elba Adasına sürgüne gönderildi.

Yüz Gün

Elba Adasından kaçtı ve gizlice Paris’e döndü. Halk desteği tekrar yükseldi. 7 Mart 1815’te ise tahtına geri döndü. Böylece Napolyon ikinci kez tahta çıktı.

Bir ordu topladı ve Belçika’ya saldırdı. Ancak Haziran ayında İngiliz ve Prusya kuvvetleri tarafından Waterloo’da büyük bir yenilgiye uğradı. Paris’e dönünce tahtına ikinci kez veda etmek zorunda kaldı.

Amerika’ya kaçmak istedi, ancak bunu başaramadı ve İngilizlere teslim oldu. İngilizler onu Atlantik’teki Saint Helena’na götürdü. Son yıllarını bu küçük adada geçiren Napolyon, 5 Mayıs 1821’de 51 yaşındayken Mide Kanseri’nden öldü.

Külleri 15 Aralık 1840’ta Paris’e getirilebildi ve Les Invalides’e gömüldü.

İlgili filmler

‘Savaş ve Barış-War and Peace’, (1956) Fragman
‘Savaş ve Barış,Война и мир (İngilizce: War and Peace)’, (1965-68)
Фильм 1. Андрей Болконский (1965)
Фильм 2. Наташа Ростова (1966)
Фильм 3. 1812 год (1967)
Фильм 4. Пьер Безухов (1967)
‘Ватерлоо’, ‘(İngilizce: Waterloo)’ (1970) Fragman
‘Napoléon’, (2002) Waterloo
‘Война и мир, (İngilizce: War and Peace)’, (2007) Fragman

 

 


Kaynak: Vikipedi
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


 

Önceki İçerikİşveren hafta tatili izninde ücret ödemek zorunda mıdır?
Sonraki İçerikAdres değişikliği beyanı yapmadığından dolayı 2022 sayılı Kanun kapsamında verilen aylığı kesilen vatandaş tekrar bu aylıktan yararlanabilir mi?

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz