Ana Sayfa Vergi Kimler Kurumlar Vergisi Mükellefleridir?

    Kimler Kurumlar Vergisi Mükellefleridir?

    166
    0

    1.2. Kurumlar Vergisi Mükellefleri

    Kurumlar vergisi mükellefi olan kurumlar şunlardır:

    • Sermaye şirketleri,
    • Kooperatifler,
    • İktisadi kamu kuruluşları,
    • Dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmeler,
    • İş ortaklıkları.

    1.2.1. Sermaye Şirketleri

    6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuş olan anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler ile benzer nitelikteki yabancı
    kurumlar sermaye şirketidir.

    Anonim ve limited şirketlerin kazancının tamamı kurumlar vergisine tabidir.

    Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin kurumlar vergisi mükellefiyeti, komanditer ortağın hissesine yöneliktir. Vergiye tabi kurum kazancının komanditer ortakların hissesine isabet eden kısmı kurumlar vergisine, komandite ortaklara isabet eden kısmı bu ortaklarca beyan edilmek suretiyle gelir vergisine tabi tutulacaktır.

    Türk Ticaret Kanununda ticaret şirketleri arasında sayılmakla birlikte sermaye şirketi mahiyetinde olmayan kollektif ve adi komandit şirketler, kurumlar vergisi mükellefi değildirler.

    Kurumlar Vergisi Kanununun uygulanmasında, Sermaye Piyasası Kurulunun düzenleme ve denetimine tâbi fonlar ile bu fonlara benzer yabancı fonlar da sermaye şirketi sayılır. Sermaye Piyasası Kurulunun düzenleme ve denetimine
    tâbi başlıca fonlar şunlardır:

    • Yatırım Fonları,
    • Emeklilik Yatırım Fonları,
    • Varlık Finansmanı Fonları,
    • Benzeri Yabancı Fonlar.

    Fonların tüzel kişiliği bulunmamaktadır. Mal varlığı, kurucusunun mal varlığından ayrıdır. Yatırım ortaklıkları ise anonim şirket şeklinde kurulduklarından sermaye şirketi olarak kurumlar vergisi mükellefidirler.

    1.2.2. Kooperatifler

    1163 sayılı Kooperatifler Kanununa veya özel kanunlarına göre kurulan kooperatifler ile benzer nitelikteki yabancı kooperatiflerdir.

    Kooperatifler Kanununda kooperatif, “Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle
    sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklara kooperatif denir.” şeklinde tanımlanmıştır.

    Dernek veya adi şirket olmakla birlikte kooperatif olarak adlandırılan okul
    kooperatifleri, Kurumlar Vergisi Kanununun uygulanmasında kooperatif
    sayılmamaktadır. Ancak Kooperatifler Kanununa göre veya derneğe bağlı
    iktisadi işletme şeklinde kurulmaları durumunda kurumlar vergisi mükellefi
    olacaklardır.

    1.2.3. İktisadi Kamu Kuruluşları

    Devlete, il özel idarelerine, belediyelere, diğer kamu idarelerine ve kuruluşlarına ait veya bağlı olup, faaliyetleri devamlı bulunan, sermaye şirketi ve kooperatif dışındaki ticarî, sınaî ve ziraî işletmeler iktisadî kamu kuruluşudur.

    Yabancı devletlere, yabancı kamu idare ve kuruluşlarına ait veya bağlı olan ticarî, sınaî ve ziraî işletmeler de iktisadî kamu kuruluşu gibi değerlendirilir.

    İktisadî kamu kuruluşlarının kazanç amacı gütmemeleri, faaliyetlerinin kanunla verilmiş görevler arasında bulunması, tüzel kişiliklerinin olmaması, bağımsız muhasebelerinin ve kendilerine ayrılmış sermayelerinin veya iş yerlerinin bulunmaması mükellefiyetlerini etkilemez. Mal veya hizmet bedelinin sadece maliyeti karşılayacak kadar olması, kâr edilmemesi veya kârın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesi de bunların iktisadî niteliğini değiştirmez.

    1.2.4. Dernek veya Vakıflara Ait İktisadî İşletmeler

    Dernek veya vakıflara ait veya bağlı olup faaliyetleri devamlı bulunan ve sermaye şirketi ile kooperatifler dışında kalan ticarî, sınaî ve ziraî işletmeler ile benzer nitelikteki yabancı işletmeler, dernek veya vakıfların iktisadî işletmeleri olarak
    kurumlar vergisi mükellefidirler.

    Bu Kanunun uygulanmasında sendikalar dernek, cemaatler ise vakıf sayılır.

    Dernek ve vakıfların kurumlar vergisi mükellefiyeti yoktur

    Dernek veya vakıflara ait iktisadî işletmelerin kazanç amacı gütmemeleri, faaliyetlerinin kanunla verilmiş görevler arasında bulunması, tüzel kişiliklerinin olmaması, bağımsız muhasebelerinin ve kendilerine ayrılmış sermayelerinin veya iş yerlerinin bulunmaması mükellefiyetlerini etkilemez. Mal veya hizmet bedelinin sadece maliyeti karşılayacak kadar olması, kâr edilmemesi veya kârın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesi bunların iktisadî niteliğini değiştirmez.

    Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 2 nci maddesine göre dernek ve vakıfların elde ettikleri gelirlerin münhasıran Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin (5) numaralı bendi ve Gelir Vergisi Kanununun geçici 67 nci maddesi kapsamında
    kesinti suretiyle vergilendirilmiş;

    • Taşınmaz kira gelirlerinden,
    • Menkul kıymet alım satım gelirlerinden,
    • Menkul kıymetlerin elde tutulması ile itfasından elde edilen gelirlerden,
    oluşması halinde, elde edilen bu gelirler dolayısıyla 7256 sayılı Kanununun 36 ncı
    maddesi ile yapılan değişiklikle, 1/1/2008-31/12/2025 tarihleri arasında dernek
    ve vakfa bağlı iktisadi işletme oluşmayacağından, anılan gelirler nedeniyle dernek
    veya vakıf adına kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilmeyecektir. Dernek veya
    vakıfların söz konusu gelirleri üzerinden yapılan vergi kesintileri nihai vergi
    niteliğinde olacaktır.

    1.2.5. İş Ortaklıkları

    Sermaye şirketleri, kooperatifler, iktisadi kamu kuruluşları ile dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmelerin kendi aralarında, şahıs ortaklıkları veya gerçek kişilerle belli bir işin birlikte yapılmasını ortaklaşa yüklenmek ve kazancını paylaşmak amacıyla kurdukları ortaklıklardan bu şekilde mükellefiyet tesis edilmesini talep edenler iş ortaklıklarıdır. Bunların tüzel kişiliklerinin olmaması mükellefiyetlerini etkilemez.

    Kurulacak olan iş ortaklığının kurumlar vergisi mükellefi sayılabilmesi için en
    az aşağıdaki şartları taşıması gerekir;
    • Ortaklardan en az birisinin kurumlar vergisi mükellefi olması,
    • Ortaklığın belli bir işi sonuçlandırmak üzere yazılı bir sözleşmeyle
    kurulması,
    • İş ortaklığı konusunun belli bir iş olması,
    • Birlikte yapılacak olan işin belli bir süre içinde gerçekleştirilmesinin
    öngörülmesi,
    • İş ortaklığı ile işveren arasında bir yüklenim sözleşmesinin olması,
    • Tarafların, müştereken yüklenilen işin belli bir veya birden fazla
    bölümünden değil, tamamından işverene karşı sorumlu olmaları,
    • İşin bitiminde kazancın paylaşılması,
    • Birlikte yapılması öngörülen ve müştereken yüklenilen işin bitimi ve Vergi
    Usul Kanununda belirtilen mükellefiyetle ilgili ödevlerin tamamının yerine
    getirilmesiyle mükellefiyetin sona ermesi.

     


    Kaynak: GİB – REHBER
    Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


    Önceki İçerikGeçmiş Yıl Zararlarının İndirimi
    Sonraki İçerikKira Geliri Edenlerin Oturdukları Daireye İlişkin Kira Ödemelerinden Doğan Zarar Sonraki Yıla Devredemez

    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz