Ana Sayfa Muhasebe Karşılıksız çıkan alınan çekler için icra takibi başlattıktan sonra şüpheli ticari alacaklara...

    Karşılıksız çıkan alınan çekler için icra takibi başlattıktan sonra şüpheli ticari alacaklara alıp karşılık ayırabilir miyiz?

    1066
    0

    Karşılıksız çıkan alınan çekleri icra takibi başlattıktan sonra şüpheli ticari alacaklara alıp karşılık ayırabilir miyiz? Sonuç olarak muhasebe kayıtları nasıl olmalıdır?

    Şüpheli Alacaklar
    VUK Madde 323
    Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla;

    1. Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar;

    Yukarıdaki madde hükmüne göre bahsettiğiniz alacak için Şüpheli alacak karşılığı ayrılabilir.


    -Davası bir yıl veya birkaç yıl öncesinden açılan devam eden alacaklar ile bu sene ilgili Şüpheli alacak kaydı yapılabilir mi? Karşılık ayrılabilir mi? 

    -Şüpheli alacak kaydına alınan alacak karşılıklarının dava açıldığı yılda alınması zorunlu mudur? 

    -Şirket adına devam eden fakat mizanda 128 hesaplarda görünmeyen davaları kayıt altına alıp mizana yansıtma zorunluluğu var mı?

    -Dava süreci devam eden 128 hesaplarda takip edilmesi gereken alacaklar karşılık ayırmadan yıllarca 120 hesapta takip edilmiş ise, düzgün takip etmek adına karşılık ayırmadan 128 hesaba alabilir miyiz? 

    -Şüpheli alacak veya 120 hesapta karşılık ayırmadan takip edilen takip edilen alacaklarımızı hangi hesap ile kapatmamız doğru olur? 

    -Şüpheli alacak karşılığı davanın açıldığı dönemde yapılır. Tahsil oluncaya kadar bu kayıt durur.

    -Karşılık dava açıldığı dönem yapılmak zorundadır. 

    -Karşılık ayrıldığı tarihte 128 ve 129 hesaplar aynı zamanda kullanılır. 

    -Şüpheli alacak karşılığı ayrılması alacağın şüpheli hale geldiği tarihte yapılması zorunlu olup aşağıdaki kayıtlar yapılır.

     ———————/—————————— 

    128 (B)

    120/121 (A)

    Alacağın şüpheli hale getirilmesi 

    —————————-/——————– 

    —————————-/——————– 

    654 (B) Karşılık Giderleri Hesabı 

    128 (A) Şüpheli Ticari Alacaklar Hesabı

    Şüpheli alacağa karşılık ayrılması

     ———————/—————————— 

    —————————-/——————– 

    129 (B) Şüpheli Ticari Alacaklar Karşılığı Hs 

    128 (A) Şüpheli Ticari Alacaklar Hesabı

    Şüpheli alacağın ve karşılığın kayıtlardan çıkarılması 

    ———————–/——————————


    Ödenen ancak geri alınamayan avanslar değersiz veya şüpheli alacak olarak gider yazılabilir mi?

    İlgide kayıtlı özelge talep formunda, … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuz, şirketin … ile iştigal ettiği, kendi adınıza … inşası için yurt dışı ve yurt içindeki firmalara 20..-20.. yıllarında yapılan avans ödemelerinin “159-Verilen Sipariş Avansları” hesaplarında takip edildiği, tek taraflı olarak sözleşme şartlarının yerine getirilmemesi nedeniyle verilen sipariş avanslarının geri alınamadığı belirtilerek iş bu hesaplara karşılık ayrılması, bu hesapların değersiz veya şüpheli alacak olarak değerlendirilmesi hususlarında bilgi talep edildiği anlaşılmakta olup konu hakkında Başkanlığımız görüşleri aşağıda açıklanmaktadır.

    213 sayılı Vergi Usul Kanununun 322 nci maddesinde; “Kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkân kalmayan alacaklar değersiz alacaktır.

    Değersiz alacaklar, bu mahiyete girdikleri tarihte tasarruf değerlerini kaybederler ve mukayyet kıymetleriyle zarara geçirilerek yok edilirler. İşletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerin bu madde hükmüne giren değersiz alacakları, gider kaydedilmek suretiyle yok edilirler.” hükmüne yer verilmiştir.

    Kanaat verici bir vesikadan ne anlaşılması gerektiği hususunda ise kanunda yeterli açıklık bulunmamaktadır. Ancak, vergi hukuku uygulaması bakımından kanaat verici vesikalara örnek olarak aşağıdaki belgeler sayılabilir.

    -Borçlunun herhangi bir mal varlığı bırakmadan ölümü veya Medeni Kanunun 31 ve izleyen maddelerine göre mahkemelerce borçlu hakkında verilen gaiplik kararı ve mirasçıların da mirası reddettiklerine dair sulh hukuk mahkemelerince verilmiş bulunan mirası red kararı,

    -Borçlu aleyhine alacaklı tarafından açılan davayı borçlunun kazandığına dair mahkeme kararı,

    -Mahkeme huzurunda alacaktan vazgeçildiğine ilişkin olarak düzenlenmiş belgeler,

    -Alacaktan vazgeçildiğine dair konkordato anlaşması,

    -Borçlunun dolandırıcılıktan mahkum olması ve herhangi bir malvarlığı bulunmadığını belgeleyen resmi evrak,

    -Borçlunun adresinin saptanamaması nedeniyle icra takibat dosyasının kaldırıldığını ve yasal süresi içerisinde yenileme talebinde de bulunulmadığını gösteren icra memurluğu yazısı,

    -Gerek doğuşu gerekse vazgeçilmesi bakımından belli ve inandırıcı sebepleri olmak şartıyla alacaktan vazgeçildiğini gösteren anlaşmalar, (Alacaklının tek taraflı irade beyanı ile alınmasından vazgeçilen alacakların, değersiz alacak olarak zarar kaydı mümkün değildir.)

    -Ticaret mahkemesince borçlu hakkında verilmiş ve ilgili masa tarafından tasfiyeye tabi tutulmuş bulunan iflas kararına ilişkin belgeler.

    Mezkur Kanunun 323 üncü maddesinde; ” Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla;

    1. Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar;
    2. Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar; şüpheli alacak sayılır.

    Yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir. Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir. Teminatlı alacaklarda bu karşılık teminattan geri kalan miktara inhisar eder.

    Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kar zarar hesabına intikal ettirilir.” hükmü yer almaktadır.

    Bu hükme göre, dava veya icra safhasında bulunan alacaklarla, yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş olan dava ve icra takibine değmeyecek derecedeki küçük alacaklar şüpheli alacak sayıldığından, yukarıda belirtilen şartları taşıyan alacakların bu kapsamda kabulü mümkün bulunmakta olup, bu şartlardan herhangi birinin mevcut olmaması halinde ise şüpheli alacak kaydına imkan bulunmamaktadır.

    Bu itibarla, ileride teslim alınacak bir hizmet için sipariş avansı niteliğindeki ödemelerin ticari faaliyetin devamı için yapılması ve bu tür ödemelerin Kanunun 323 üncü maddesinde belirtilen şartları haiz olması halinde, bu ödemelerin tahsil edilemediği durumlarda karşılık ayrılması mümkün bulunmaktadır.

    Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, ticari faaliyetinizin devamı için verilen sipariş avanslarının,

    – 323 üncü madde de yer alan şartlar yerine getirilmediğinden şüpheli ticari alacak olarak zarar kaydı,

    – Tek taraflı irade beyanınınız ile alınmasından vazgeçmeniz halinde de değersiz alacak olarak zarar kaydı

    mümkün değildir.


    T.C.
    GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
     İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
    Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

       
    Sayı : 11395140-010-112158 08.08.2016
    Konu : Yurt dışından tahsil edilemeyen alacağa karşılık ayrılıp ayrılmayacağı ve değersiz alacak olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği.  
             

     ………..

    İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden, Almanya’da faaliyet gösteren firmadan …..-€ alacağınız bulunduğu, ancak söz konusu firmanın Düsseldorf Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen ….. tarihli kararıyla sermayesi bulunmaması nedeniyle re’sen kapatılıp, sicil kaydının silindiği belirtilerek, söz konusu firmadan temin edilemeyen alacağınızın değersiz alacak olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

    213 sayılı Vergi Usul Kanununun 322 nci maddesinde kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkân kalmayan alacakların değersiz alacak olduğu ve söz konusu alacakların bu mahiyete girdikleri tarihte tasarruf değerlerini kaybedecekleri ve mukayyet kıymetleriyle zarara geçirilerek yok edilecekleri hüküm altına alınmıştır.

    Anılan madde uyarınca, kazaî bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkân kalmayan alacaklar değersiz alacak olarak nitelendirilmiştir. Görüldüğü gibi değersiz alacak; kaybedilmiş, tahsiline artık imkân kalmamış, değeri sıfıra inmiş bir alacaktır. Kanuni düzenlemeye göre alacağın tahsil imkânının kalmadığının, kazaî bir hükümle veya kanaat verici bir vesika ile tevsik edilmesi icap etmektedir. Kazaî bir hükümden anlaşılması gereken, alacağın tahsili için kanun yollarına başvurulmuş olması, icra takibinin yapılmış bulunması, bu müracaatlar ve takipler sonunda, alacağın ödenmeyeceğine hakim tarafından hükmedilmiş olması; kanaat verici vesika teriminden ise ödemeyi imkansız hale getirmiş hal ve sebepler sonucu ortaya çıkmış belgeler anlaşılmalıdır. Alacağın tahsil güçlüğünün objektif ve inandırıcı belgelerle ortaya konması değersiz alacak uygulaması bakımından büyük önem taşımaktadır. Aksi takdirde alacakların tahsilinin mümkün olmadığının takdiri mükellefe bırakılmış olur. Böyle bir boşluk bırakmamak amacıyla kanun koyucu değersiz hale geldiği ileri sürülen alacağın ciddi olarak takip edildiğine ilişkin çabaların kazaî bir hüküm veya kanaat verici bir vesika ile tevsikini öngörmüştür.

    Ayrıca, alacağın değersiz hale geldiği yıl hesaplarına zarar olarak yazılması gerekmekte olup, ilgili olduğu yılda zarar yazılmayan alacağın sonraki yıllarda dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.

    Öte yandan, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 50 nci maddesinde, yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilamların Türkiye’de icra olunabilmesinin yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlı olduğu, 51 inci maddesinde ise tenfiz kararları hakkında asliye mahkemelerinin görevli olduğu hükmü yer almaktadır. Aynı kanunun 57 nci maddesinde de, tenfizine karar verilen yabancı ilamların Türk mahkemelerinden verilmiş ilamlar gibi icra olunacağı hükmüne yer verilmiştir.

    Ayrıca, anılan Kanunun 58 inci maddesinde, yabancı mahkeme ilâmının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilâmın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlı olduğu, tanımada 54 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinin uygulanmayacağı, ihtilafsız kaza kararlarının tanınmasının da aynı hükme tâbi olduğu ve yabancı mahkeme ilâmına dayanılarak Türkiye’de idarî bir işlemin yapılmasında da aynı usulün uygulanacağı hükmü bulunmaktadır.

    Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, yurt dışında faaliyet gösteren alacaklı olduğunuz firmanın sermayesi bulunmaması nedeniyle re’sen kapatılıp, sicil kaydının silinmesine dair Düsseldorf Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen ….. tarihli karara istinaden, tahsil edilemeyen alacağınızın değersiz alacak olarak kabulü için Türkiye’de asliye mahkemelerinde tenfiz davası açılması ve bu mahkemelerde yabancı mahkeme kararının tanınması gerekmektedir.

    Yabancı mahkeme kararında alacağınızın tahsilinin mümkün olmadığının anlaşılması durumunda, Asliye Mahkemesince tanıma kararının verildiği yılda alacağınız değersiz hale gelecek olup, tanıma kararının verildiği yılda alacağınızın gider yazılmamış olması halinde sonraki yıllarda gider olarak dikkate alınamayacağı tabiidir.


    Kaynak: İSMMMO
    Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


    Önceki İçerikYurt dışından getirilen sanatçıya ödenecek tutar üzerinden KDV ve Stopaj ödenecek mi?
    Sonraki İçerikSadece huzur hakkı ödemesi yapan şirketler MUH-SGK beyannamesini 3 aylık verebilir mi?

    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz