Dr. Numan Emre ERGİN
Avukat, YMM, E. Hesap Uzmanı
n.emre.ergin@hotmail.com
“Önce alış veriş sonra fiş”, “Fişini de al Mustafa Ali” reklamlarıyla 1985’de hayatımıza giren Katma Değer Vergisi (KDV) o günden beri başarıyla uygulanan bir vergidir. Avrupa Birliği’nden benimsediğimiz bu vergi, üretim zincirinin her aşamasında yaratılan katma değer üzerinden alınan, zincirin sonraki aşamasının önceki aşamasını denetlediği, bu nedenle belge düzeninin yerleşmesini sağlayan ve sonunda nihai tüketicinin üzerinde kalan bir harcama vergisidir. Bugün ithalatta ve yurt içinde alınan KDV, toplam vergi gelirlerinin yaklaşık 1/3’nü oluşturmaktadır. KDV uygulamasına ilişkin oldukça dağınık durumdaki tebliğler de 2014 yılında tek bir uygulama tebliği haline getirilmiş, sonradan yapılan değişiklikler de bu ana uygulama tebliğine dercedilmeye başlanmıştır. İkincil mevzuatı bu şekilde derli toplu hale getiren Gelir İdaresi Başkanlığı bürokratlarına teşekkür ederiz.
Yakın zamanda çıkarılan 34 ve 35 seri numaralı KDV Tebliğleri ile önemli bir takım düzenlemeler yapılmıştır. Bugünkü yazımda öncelikle 34 seri numaralı Tebliğ getirilen ve mükelleflerin önemli bir kısmını ilgilendiren düzenlemeleri ve değerlendirmelerimi paylaşacağım. Yapılan önemli düzenlemeler şunlardır:
1- Covid19 pandemisi sonrasında yapılan düzenleme ile vergi usul kanuna göre, mücbir sebebin başladığı tarihten sona erdiği tarihe kadar geçen sürede, mücbir sebepten yararlanan mükelleflerin vergi ödevleri ertelenmiş ve bu kapsamdaki mükelleflerin mücbir sebep halinde bulunduğu süre içerisinde kısmi tevkifat kapsamındaki alımlarında tevkifat uygulanmamaktaydı. Son yapılan düzenleme ile hem satıcı hem alıcı mücbir sebep kapsamındaysa, genel hükümler çerçevesinde tevkifat uygulamasına devam edileceği belirtilmiştir.
2- Hizmet ihracına ilişkin KDV iadelerinin yapılabilmesi için ihracat bedelinin döviz olarak Türkiye’ye getirilmesine ilişkin belge aranmaktaydı. Yapılan değişiklik sonrasında faturasında Türk Lirası karşılığı gösterilen hizmet ihraçlarında, bedelin Türk Lirası olarak Türkiye’ye getirildiğini tevsik eden belgelere istinaden de iade yapılabilacektir. Hizmet ihracatı yapanlara güzel haber!
3- Yapı kullanma izin belgesi bulunan ve tapuda mülkiyet devri gerçekleşen konutlara ilişkin KDV iade talepleri, konutun fiilen kullanımına ilişkin başkaca bir belge aranmasına veya bu bağlamda bir yoklama yapılmasına gerek bulunmaksızın değerlendirmeye alınacaktır. Bu da inşaatçılara güzel haber!
4- KDV iade alacağının ÖTV Kanunu’ndan doğan borçlara mahsup imkanı kaldırılmıştır. Ancak, ÖTV’ye tabi olan malların indirimli oran uygulanmak suretiyle tesliminden kaynaklanan KDV iade alacağının, bu mallara ilişkin ÖTV borçlarına mahsuben iadesi mümkün olacaktır. ÖTV mükelleflerine kötü haber!
5- İzaha davet komisyonlarına özel esaslara alma yetkisi verilmiştir. Buna göre, Vergi Usul Kanunu’nun 370/b maddesi uyarınca sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanmaya ilişkin ön tespit yazısına konu beyanlarını düzeltmeyen mükellefler özel esaslara alınacak. Ancak, mükellefin söz konusu belgelere isabet eden KDV’yi indirim hesaplarından çıkararak düzelttiğini veya hiç indirim hesaplarına almadığını vergi dairesine tevsik etmesi ya da aşağıda yer alan şartlardan birini sağlaması halinde, vergi incelemesi neticesi beklenmeksizin, genel esaslara dönüşü yapılır.
• Olumsuz tespitin ilişkin olduğu belgelere dayanılarak indirim ve iade konusu yapılan KDV tutarlarının sahte belge için üç katı, muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge için iki katı teminat gösterilmesi,
• İlgili dönem veya daha sonraki bir dönemle ilgili inceleme sonucunda düzenlenecek olumlu raporun vergi dairesi kayıtlarına intikal etmesi,
• Tespitin veya tespite dayanılarak tesis edilen işlemlerin yargı kararıyla iptal edilmesi,
• Özel esaslar kapsamına alınma dönemini takip eden vergilendirme döneminden itibaren bu süre içerisinde başka bir olumsuzluk olmaması kaydıyla (süre dolmadan önce yapılan tespitlerde en son tespit tarihinden itibaren), sahte belge kullanma tespitlerinde üç yıl, muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanma tespitlerinde iki yıl geçmesi
Yukarıdaki değişikliklerden sonuncusu ciddi sıkıntılara yol açabilecek olup düzenlemenin hukuka aykırı olduğunu düşünüyorum. 2016 yılında yapılan bir yasal düzenleme ile hayatımıza giren izaha davet müessesesi, vergi kaybına yol açıldığına dair emarelerin bulunması halinde, mükelleflerin vergi incelemesine sevkedilmeden beyanlarını az bir ceza ödeyerek düzeltmelerine imkan vermektedir. Maliye de inceleme sürecini beklemeden vergisine kavuşmuş olmaktadır. İlk yayımlandığında sınırlı sayıda durumu kapsayan düzenleme daha sonra değiştirilerek kapsamı genişletilmiştir.
Özel esaslara (koda) alma uygulaması, vergi kanunlarında düzenlenmiş bir müessese olmayıp İdari düzenlemelerle yürütülmektedir ve hukukiliği tartışmalıdır. Çoğunlukla da özel esaslara alma işlemlerine karşı açılan davalar mükellefler lehine sonuçlanmaktadır. Özel esaslara alınma, bir işletmenin ticari hayatını ve itibarını derinden etkileyen bir uygulamadır. Yukarıda yer alan Tebliğ değişikliği ile zaten tartışmalı olan bir konu olan “özel esaslara alma” yetkisi izaha davet komisyonlarına da verilmektedir. Kanunda izahe davet komisyonlarına bu yönde bir yetki verilmemiştir. Kanunla düzenlenmeyen bir statü için yine Kanunda olmayan bir yetki Tebliğ ile verilmektedir. İzaha davet, bir emareden yola çıkarak mükellefleri izah çağırmak, izahın kabul edilmemesi halinde de gerçek durumun ortaya çıkarılması için mükellefin incelemeye sevk edilmesi amacıyla getirilmiş bir müessesedir. Bu son düzenleme ile izaha davetin amacı dışına çıkılmakta, hukuka aykırı olarak yetki genişlemesi yapılmakta, İdare hukukunun “kanunsuz yetki olmaz” temel ilkesi ihlal edilmektedir. Düzenleme bu haliyle uygulamaya geçerse izaha davet, mükelleflerin spot ışık altında terletildiği ikna/sorgu odalarına dönecektir.
Bu düzenlemenin iptali için meslek birliklerinin, ilgili sivil toplum kuruluşlarının dava açması gerekmektedir. Ayrıca bu düzenleme nedeniyle hakkında işlem tesis edilenlerin de bu işleme karşı dava hakları bulunmaktadır.
Sözün özü: Az verirsen hırsız, çok döversen arsız edersin.
Kaynak: Dr. Numan Emre ERGİN, Avukat, YMM, E. Hesap Uzmanı. İçerik, Sayın Numan Emre ERGİN’in Dunya.com’daki Perspektif isimi köşesinden Yazarın ve Dunya.com’un sahibi olan şirketin özel izni ile yayınlanmıştır. Yazının tüm hakları ve sorumluluğu yazara ve Dunya.com’a aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.