İnternet Aracılığı İle Kişilik Hakları İhlali Ve Manevi Tazminat
İnternetin bir kişi veya kuruma bağlı olmayışı, hukuki düzenlemelerin yapılmasını zorlaştırmakta, bir özgürlük ortamı olarak görülen internetin gereksiz hukuki düzenlemelerle kısıtlanması istenmemektedir. Internet aracılığıyla yapılan saldırılarda failin tespit edilmesi ve saldırının önlenmesi hususunda yaşanan zorluklar belli ölçülerde kontrol mekanizmasının getirilmesi düşüncesini ortaya çıkarmıştır.
Doktrindeki tanımlardan yola çıkarak kişilik hakkını, “kişinin toplum içindeki saygınlığını ve kişiliğini serbestçe geliştirmesini temin eden varlıkların tümü üzerindeki hak, kişiyi var eden, diğer kişilerden farklılığını temin eden bütün değerler üzerindeki hak” olarak hem bedensel bütünlüğü hem de ruhsal bütünlüğü kapsayan bir hak olarak tanımlamak mümkündür.
Günümüzde karşımıza çıkan en önemli sorunlardan birini de, kişilik haklarına internet aracılığıyla yapılan ihlaller oluşturmaktadır. İnternetin sunduğu imkanlar aynı zamanda kişilik haklarına karşı yapılan saldırıların da sebebi olmuştur. Internet aracılığıyla yapılan haksız saldırının failinin belirlenmesi, saldırıların uluslararası boyut taşıması nedeniyle uygulanacak hukuk kurallarının tespiti, yetkili mahkemenin belirlenmesi gibi uluslararası hukuk problemleriyle karşılaşılabilmektedir.
Internet aracılığıyla kişilik haklarına saldırının çeşitli türleri bulunmakta olup, bunlar; web sitesi üzerindeki yayınlarla kişilik haklarına saldırı, elektronik posta (e-mail) yolu ile kişilik haklarına saldırı, spam, alan adı sistemi (IP) ile kişilik
haklarına saldırı, elektronik ticari reklamlar aracılığıyla kişilik haklarının ihlali şeklinde sayılabilir.
IP adresinden oluşan alan adları, web sitesi, elektronik posta gönderilmek istenen kişi veya kuruluşu tanıtan internet adresidir. Alan adı tek olup, tek kişi tarafından kullanılabilmektedir. Ülkemizde alan adı kaydı ODTÜ tarafından yapılmaktadır. Alan adının kullanılması bazı hallerde marka hakkının ihlalini, rekabetin haksız ihlalini bazı hallerde de isme karşı ihlali oluşturabilmektedir.
Alan adı TMK kapsamında 26.madde korumasından yararlanmaktadır. Keza elektronik postalar da kişilerin gizli hayat alanına dahildir. elektronik posta yolu ile kişilik haklarına saldırı çok yaygındır. Bir kişinin elektronik posta adresine kişinin şeref ve haysiyetine, özel hayatına, sırlarına, ismi veya resmi üzerindeki kişilik hakkına saldırı niteliği taşıyan yazı ile ihlalde bulunulabilir.
Elektronik posta yazışmalarını rıza dışı ele geçirip üçüncü kişi veya kişilere açıklama da kişilik hakkına saldırı oluşturmaktadır. Anayasanın 22.maddesinde düzenlenen herkes haberleşme hürriyetine sahiptir ve haberleşmenin gizliliği esastır” hükmü ile teminat altına alınmıştır. Dolayısıyla bu yolla yapılan saldırılar da hukuken koruma altındadır. İstenmeyen mail olarak adlandırılan spamler interneti yavaşlatmaları, sunucuları çökertebilmeleri ya da içerikleri nedeniyle kişilik haklarına ihlal oluşturabilmektedir.
Spam gönderme, Amerika Birleşik Devletlerinde cezalandırılması gereken bir eylem olarak görülmektedir. Mevzuatımızda ise spamlerle ilgili bir düzenleme bulunmamaktadır. İnternet ortamında yazılan yazılar, koyulan resimler ve yapılan her tür paylaşım, içeriğine göre kişilik hakkına saldırı oluşturabilmektedir.
Örneğin işinin izni olmadan isim veya resminin bir haberde kullanılması, sırlarının açıklanması, reklam amacıyla isim ve resminin kullanılması bunlara birer örnek olarak verilebilir.
Bu durumda içerik sağlayıcıyı belirlemek güç olabilmektedir. Bu nedenle 5651 sayılı Kanun’un “Bilgilendirme Yükümlülüğü” başlığı altında 3. Maddesi ile, “İçerik, yer ve erişim sağlayıcıları, yönetmelikle belirlenen esas ve usuller çerçevesinde tanıtıcı bilgilerini kendilerine ait internet ortamında kullanıcıların ulaşabileceği şekilde ve güncel olarak bulundurmakla yükümlüdür.” içeriğin dağıtımında rol oynayanların sorumluluğuna gidilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Manevi tazminat, kişilik haklarına karşı işlenen ihlallerle meydana getirilen üzüntü ve ıstırabın giderilmesi, kişiyi yeniden hayata bağlama amacı taşımaktadır. Manevi tazminatın hukuki görüşü ile ilgili doktrinde farklı görüşler bulunma olup, bunlar; ceza görüşü, tatmin görüşü, telafi görüşüdür.
İhlali söz konusu olduğunda manevi tazminat istenebilecek kişilik değerlerini; şeref, haysiyet, evlilik birliği, aile birliği, ticari itibar gibi kişilik hakkını yakından ilgilendiren haklar oluşturmaktadır.
Manevi tazminattan bahsedebilmemiz için, kişilik hakkı ihlali kapsamına giren fiil açıkça hukuka aykırı, kişilik hakkını ihlal eder nitelikte olmalı, ihlal nedeniyle manevi zarar doğmuş olmalı, fiil ile zarar arasında uygun illiyet bağı bulunmalı ve zarar verenin kusurlu olması gerekir.
Manevi tazminat talep edebilecek kişi TBK m.58 gereği kişilik hakkı saldırıya uğrayan kişidir. Zarar gören ayırt etme gücüne sahip küçük veya kısıtlı ise bizzat manevi tazminat talebinde bulunabilir. Ayırt etme gücüne sahip olmayan kişi ise kanuni temsilcisi vasıtası ile talepte bulunabilecektir. Bunun yanı sıra tüzel kişilerin de manevi tazminat talebinde bulunabileceğine dair doktrinde bazı görüşler bulunmaktadır.
Medeni Kanun m.25/4 gereği ölen kişinin mirasçıları da, miras bırakan ölmeden önce manevi tazminat talep etmiş ise bu talep hakkı kullanabilecektir. Manevi tazminat talebinin yönlendirileceği kişi ise kusur sorumluluğu söz konusu ise zarar veren faildir. Failin ölmesi durumunda ise mirasçıların mirası reddetmemiş olmaları halinde talep mirasçılara karşı yönlendirilebilecektir.
Müteselsil sorumluluğun söz konusu olduğu durumlarda ise talep birden fazla kişiye yönlendirilebilecektir. Kanundan doğan kusursuz sorumluluk hallerinde ise talep kusursuz sorumlu sayılabilecek kişilere (hayvan sahibinin sorumluluğu, adam çalıştıranın sorumluluğu gibi) yöneltilebilecektir.
TBK m.58 gereği hakim, manevi tazminata hükmedebileceği gibi manevi tazminatın yerine başka bir yaptırım kararlaştırabilir ya da bu tazminata ekleyebilir. Yargıtay 4 Hukuk Dairesi 2002 tarihli bir kararında hakimin istem dışında başka bir yaptırım belirlerken somut olayın özelliğine bakması ve buna göre bir yaptırım belirlemesi gerektiğine karar verilmiştir.
Hakimin buradaki takdir yetkisi, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, fiilin türü ve işleniş biçimi, toplumun değer yargıları gibi kriterlere de bağlanmıştır.
Detaylı Bilgi İçin;
Avukat
Esra Melis İstikbal
m.istikbal@ozgunlaw.com
Kaynakça:
1.Dural; Türk Medeni Hukukunda Gerçek Kişiler, İstanbul 1995,
2. Özel S., Medya Ve İnternette Kişilik Hakkının Korunması, 2004, Ankara,
3. Güran S.,Akünal T., Bayraktar K., Yurtcan E., Kendigelen A, Beller Ö, Sözer,B İnternet ve Hukuk, İstanbul 2000,
4. Özdilek, A.O., Bilişim Suçları ve Hukuku,İstanbul 2006 ,
5. Memiş T.; internette cins ve meslek isimlerinin alan adı olarak kullanılması ve ortaya çıkan hukuki sorunlar AÜEHFD C.IV. 2000,
6. Eren F., Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara 2014
7. Yargıtay 4HD 24.09.2002 tarih, 2002/3829 E.-9940 K.
Kaynak: Özgün Law
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.