Ana Sayfa Vergi İnşaat firması hisseli satış halinde her hissedara ayrı fatura mı düzenleyecek?

    İnşaat firması hisseli satış halinde her hissedara ayrı fatura mı düzenleyecek?

    840
    0

    İnşaat işi ile uğraşan mükellefimiz inşaat işi bittikten sonra yapılan konutu sattı. Fakat satılan 1 adet konut 5 Hisseli olarak satıldı. Mükellefimiz satışı yapılan konutun faturasını keserken 5 hisseye bölüp öyle mi kesmesi gerekir?

    Fatura ayrı, ayrı hisseleri oranınca düzenlenir.


    Üç hisseli arsa üzerinde yapılacak özel inşaat.

    T.C.

    GELİR İDARESİ   BAŞKANLIĞI

     İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

    (Mükellef   Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

    Sayı

    :

    62030549-120[37-2015/157]-13200

    17/02/2016

    Konu

    :

    Üç hisseli arsa üzerinde yapılacak özel inşaat.

    İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; üç hisseli arsanız üzerine özel inşaat yapmak istediğiniz belirtilerek, yapı ruhsatı çıkarılması için tek ortak adına mükellefiyet tesis edilip edilmeyeceği, fatura düzenlenip düzenlenmeyeceği ve söz konusu faaliyetin vergi kanunları karşısındaki durumu hususlarında Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.

                I. GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

    193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinin birinci fıkrasında; her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu hükmüne yer verilmiş olup, aynı maddenin ikinci fıkrasının (4) numaralı bendinde ise; gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle devamlı olarak uğraşanların bu işlerinden elde ettikleri kazancın ticari kazanç olduğu hükme bağlanmıştır.

    Söz konusu hükümlerden de anlaşılacağı üzere, ticari faaliyet bir tür emek, sermaye organizasyonuna dayanmakta olup, kazanç sağlama niyet ve kastının bulunup bulunmaması böyle bir organizasyon tarafından icra edilen faaliyetin “ticari faaliyet” olma niteliğine etki etmemektedir. Ancak, bir faaliyetin ticari faaliyet sayılabilmesi için kazanç sağlama niyet ve kastı gerekmemekle birlikte faaliyeti icra eden organizasyonun bütün unsurlarıyla birlikte değerlendirildiğinde kazanç sağlama potansiyeline sahip olması gerektiği ortaya çıkmaktadır.

    Öte yandan, özel inşaat olarak adlandırılan organizasyonda, bu organizasyonu üstlenen kişinin organizasyon kapsamındaki faaliyetleri inşaatın yapımına ve organizasyona ilişkin her türlü işlerden (işçi ve usta temini, malzeme alımı, her türlü ödeme ve tahsilat vb.) meydana gelmektedir.

    Bu durumda, özel inşaat yapımında gayrimenkullerin şahsi ihtiyaç kapsam ve sınırlarını aşması ve ticari organizasyonun şekli ve maddi unsurlarının açıkça bulunması yapılan faaliyetin ticari sayılması için yeterlidir. Dolayısıyla, şahsi ihtiyaç kapsam ve sınırlarını aşan konut inşaatı ile işyeri inşaatının ticari faaliyet olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.

    Diğer taraftan, adi ortaklık sözleşmeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620-645 inci maddelerinde düzenlenmiş olup, anılan Kanunun 620 nci maddesinde, adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşme olarak tanımlanmıştır. Adi ortaklıkların tüzel kişiliği olmadığı gibi gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olmaları da söz konusu değildir. İki veya daha fazla gelir veya kurumlar vergisi mükellefinin, adi ortaklık kurmak suretiyle faaliyet göstermeleri halinde, ortaklığa stopaj ve katma değer vergisi mükellefiyeti tesis ettirilmekte, ortakların ortaklıktan elde ettikleri karlar ise hisseleri oranında gerçek kişilerin ticari kazancına veya şirketlerin kurum kazancına dahil edilerek vergilendirilmektedir. Buna göre, adi ortaklıklarda her bir ortak, ortaklık faaliyetinden kendi payına düşen kar veya zararı, geçici vergi beyannameleri ile yıllık beyannamesine dâhil etmek zorundadırlar.

    Bu itibarla, diğer hak sahipleriyle birlikte yapacağınızı belirttiğiniz inşaatın şahsi ihtiyaç kapsam ve sınırlarını aşması ve kazanç sağlama potansiyeline sahip olması veya bu inşaatta işyerinin de olması halinde, söz konusu inşaat işiniz ticari faaliyet kapsamında olacağından bu faaliyetiniz nedeniyle adi ortaklık olarak stopaj ve katma değer vergisi yönünden, her bir  ortağa ilişkin olarak ise ticari kazanç yönünden gelir vergisi mükellefiyetinizin tesis edilmesi ve her bir ortağın, ortaklık faaliyetinden kendi payına düşen kar veya zararı, geçici vergi beyannameleri ile yıllık beyannamesine dâhil etmesi gerekmektedir.

    Ancak, yapacağınız inşaatın mesken inşaatı olması, şahsi ihtiyaç kapsam ve sınırlarını aşmaması ve kazanç sağlama potansiyeline sahip olmaması halinde özel inşaat kapsamında gerçekleştirilen bu faaliyetinizle ilgili olarak Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanca ilişkin hükümlerinin uygulanmayacağı ve bu faaliyet için mükellefiyet kaydınızın aranılmayacağı tabiidir.

                 II. VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

    213 sayılı Vergi Usul Kanununun 153 üncü maddesinde vergiye tabi ticaret ve sanat erbabının işe başlama bildiriminde bulunma yükümlülüğü düzenlenmiş olup işe başlama bildiriminin Kanunun 168 inci maddesine göre işe başlama tarihinden itibaren 10 gün içinde yapılması gerekmektedir.

    Aynı Kanunun 229 uncu maddesinde fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olarak tanımlanmış, 230, 231 ve 232 nci maddelerinde, faturanın şekli ve nizamı ile fatura kullanma mecburiyetinde (fatura vermek ve almak zorunda) olanlara dair hükümlere yer verilmiştir.

    Buna göre, somut olaydaki inşaat işinin ticari faaliyet kapsamında değerlendirilerek mükellefiyet tesisinin kabulü halinde; işe başlama bildirimi, fatura düzenleme gibi Vergi Usul Kanununda yer alan mükellefiyete ait ödevlerin yerine getirilmesi gerekmektedir. 

                III. KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

    3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun 1/1 inci maddesinde; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti kapsamında Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu hüküm altına alınmıştır.

    KDV oranları, KDV Kanununun 28 inci maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Karara ekli (I) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için % 1, (II) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için % 8, bu listelerde yer almayan vergiye tabi işlemler için % 18 olarak tespit edilmiştir.

    Söz konusu Kararnameye ekli (I) sayılı listenin 11 inci sırası hükmü çerçevesinde, net alanı 150 m²’ye kadar olan konut teslimleri %1 oranında, 150 m²’nin üzerindeki konut teslimleri ile işyeri teslimleri % 18 oranında KDV’ye tabi tutulmaktadır.

    Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, 3 hisseli arsa üzerine hissedarlar tarafından yapılacak olan inşaat işinin Gelir Vergisi Kanunu yönünden ticari faaliyet kapsamında değerlendirilmesi ve mükellefiyet tesis ettirilmesi (şahıs işletmesi ya da adi ortaklık) halinde, KDV mükellefiyeti de tesis ettirilecek olup, iş bitiminde gayrimenkullerin işletmeden çekilerek hissedarlara tesliminde ise yukarıda işaret edilen Kararnamede belirlenen oranlarda KDV hesaplanarak beyan edilecektir.

    İnşaat işinin ticari faaliyet kapsamında değerlendirilmemesi durumunda ise söz konusu özel inşaat işinin KDV Kanununun 1 inci maddesi gereğince KDV nin konusuna girmeyeceği tabiidir.


    Kaynak: İSMMMO
    Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


    Önceki İçerikGeçmişe dönük e-İrsaliye düzenlenebilir mi?
    Sonraki İçerikKıdem tazminatı ve ihbar tazminatı için hesaplanacak vergilerin beyanı hangi dönem yapılmalıdır?

    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz