HAKSIZ REKABETTE MANEVİ TAZMİNAT
25.12.2018
TTK m. 56/1-e uyarınca, “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, mesleki itibari, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse, Türk Borçlar Kanunu’nun 58’inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebilir.” TBK m. 58/1’e göre, “Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.”
Yukarıdaki maddelerden anlaşılacağı üzere, kişilik hakları hukuka aykırı şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar paranın kendisine ödenmesini isteyebilir ve bu miktar hakim tarafından tespit edilir. Şu halde manevi tazminat ile bir kimsenin malvarlığında meydana gelen bir zararın tazmini değil, bir kimsenin kişilik haklarının zedelenmesinden dolayı çektiği acı, elem ve ıstırabın karşılanması istenir. Bu şekilde mağdurun malvarlığında artış sağlayarak onun tecavüz nedeniyle çektiği acı ve elemin ortadan kaldırılması amaçlanmaktadır.
Haksız rekabete maruz kalan mağdurun manevi tazminat isteyebilmesi için şu şartların varlığı gerekmektedir:
Haksız rekabet eylemin kişilik haklarına bir tecavüz teşkil etmesi gerekir.
Bu tecavüz nedeniyle manevi bir zarar doğmuş olmalıdır. Bir başka deyişle onun ekonomik açısından kişilik varlığında tecavüz nedeniyle acı, elem ve ıstırap duymasına neden olmalıdır.
Duyulan manevi zarar ile haksız rekabet fiili arasında uygun bir illiyet bağı olmalıdır.
Failin kusurlu olması gerekmektedir, fail kusurlu değilse manevi tazminat istenemeyecektir. Bununla birlikte, aranılan kusurun herhangi bir ağırlıkta olması gerekmez. Haksız rekabet fiili ister kasten yapılsın isterse ihmal sonucunda gerçekleşsin, manevi bir zarar doğmuşsa haksız rekabet nedeniyle manevi tazminat davası açılabilecektir. Bunun dışında kusurun varlığını ve ağırlığını ispat davacıya aittir.
Manevi tazminata karar verebilmek için haksız rekabet oluşturan fiilin aynı zamanda maddi zarara yol açmasına gerek yoktur. Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre haksız rekabet fiili sabit ise maddi tazminat oluşmasa da davacı lehine uygun bir manevi tazminat hükmedilmesi gerekir.
Konuya ilişkin bir Yargıtay kararında şu şekilde açıklanmıştır; “Haksız rekabet sonucu davacının ekonomik yararı yönünden, zarar veya tehlike ile davalının kusurlu olması yeterli olup, bu halde, manevi tazminat istenebilir. Yararın ihlalinin bir elem veya acıya sebebiyet vermiş olması gerekli olmayıp, tüzel kişiler için iyi ve haklı şöhretin korunması gerekmektedir.” (Y.11.H.D. E. 2006/4006 K. 3778, T. 10.04.2006.)
Tüzel kişilerin manevi tazminat davası açıp açamayacakları konusu tartışmalıdır. Ancak doktrindeki baskın görüşe ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, tüzel kişilerin de manevi tazminat davası açmaları mümkündür. Manevi tazminatın miktarını davaya bakan hakim takdir hakkını kullanarak belirleyecektir. Ancak hakimin bu takdir hakkı keyfi ve kuralsız olmayıp bir takım esaslara bağlıdır. Hakim, rekabet edenlerin sosyal ve ekonomik durumlarını, olayın mahiyeti ve hak sahibinde yarattığı üzüntü ve öfkenin boyutlarını, bunların yanı sıra tecavüze uğrayanın kendi kusurunun olup olmadığı, zararın meydana gelmemesi için failin almış olduğu tedbir olup olmadığı, failin basiretli bir tacir gibi davranıp davranmadığı gibi hususları dikkate alarak tazminat miktarını belirleyecektir.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi, manevi tazminat kurumunun amacı, haksız rekabet fiili nedeniyle kişisel hakları zedelenen kişinin manevi yönden tatmin edilmesini sağlamaktır. Fakat bunu gerçekleştirirken hükmedilecek tazminat miktarı bir tarafın ekonomik yönden yıkımına neden olacak, diğer yandan da mağdurun aşırı zenginleşmesine neden olacak şekilde belirlenmemelidir. Manevi tazminat, somut olayın özellikleri ve tarafların durumu dikkate alınarak belirlenmelidir.
Manevi tazminat talep edilebilecek hallere örnek olarak, başkasına ait marka veya diğer tanıtım vasıtasının haksız olarak kullanılması halinde meydana gelen kişilik haklarının ihlali gösterilebilir. Örneğin Yüksek Mahkeme bir kararında, hakkı olmadığı halde TSE markasını kullanan bir kimsenin imal ettiği lambaların kalitesiz olmasının, Türk Standartları Enstitüsü’nün itibarının zedelenmesine sebebiyet vermesinden kaynaklı olarak manevi tazminata hükmedilebileceğine karar vermiştir. (Y. 11. HD, E.1989/1874 K. 1989/2383 T. 19.3.1990)
Son olarak önem arz eden bir konuya değinmek gerekirse, Yargıtay tarafından yerleşik bir şekilde kabul edildiği üzere, üzüntü ve acıyı zamana yaymak suretiyle, manevi tazminat isteminin bölünmesi ve bir kısmının dava konusu yapılması ve diğer kısmının saklı tutulması mümkün değildir.
Stj. Av. Esma Sena Tezcan
KAYNAKÇA
ORUÇ; Murat ORUÇ Haksız Rekabette Maddi Tazminat Davası, XII Levha Yayıncılık İstanbul, 2009
ERDİL: Engin ERDİL, Haksız Rekabet Hukuku, İstanbul, 2012
ARKAN; Sabih ARKAN “Haksız Rekabet ve Rekabetin Korunması Hakkında Kanun Hükümleri Arasındaki İlişki”, Ankara, Turhan Kitabevi, 2003
KARAHAN, Sami KARAHAN, Fikri Mülkiyet Hukukunun Esasları, İstanbul, 2015
ALÇİÇEK, Abdullah Onur, Maddi ve Manevi Tazminat Talebi ile Zamanaşımı (Yayınlanmamış Eser, 2018, İstanbul
Kaynak: ozgunlaw.com.tr
Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.