Dr. Hakan ÇINAR
Akademisyen
hakan.cinar@mentorgumruk.com.tr
21. yüzyıla coşku ile girdiğimiz gün dün gibi, üzerinden 20 sene ne çabuk da geçti. Dünya daha da global hale gelecek, sınırlar kalkacak, tüm ülkeler birbirleri ile ticareti neredeyse iç ticaretmiş gibi yapar hale gelecek ve korumacılık gibi kavramlar dünyada kalmayacak. Öngörü bu idi. Kısmen gerçekleşti de, ama dediğim gibi kısmen. Sınırlar kalkmadı, hatta bazı çizgiler koyulaştı. Fasoncu diye nitelendirilen doğu blok ülkeleri süper güç halini alma yoluna girince, korumacılık çok daha önemli hale geldi; sanıldığının aksine üretmek pek çok noktada satmanın ve marka sahibi olmanın önüne geçti. Marka sahibi ülkeler bunun farkına vardı. Dünya daha çok liderlerin hakim kişiler olduğu bir yönetim sistemine doğru kaymaya başladı, demokrasi sorgulanır oldu. Gelir dağılımının bozulması ile dengeler şaştı, finansal krizler dünyayı sardı. Yetmezmiş gibi bir de üzerine pandemi tuz biber oldu.
Globalleşmeyi biliriz de glokalizm de ne acaba. Hem global olayım, hem lokal kalayım. Var ya dilimize dolanmış cümle, ortaya karışık, işte bu da onun gibi bir şey. Dünyanın, birbirinden farklı sayısız noktasından yeni bir dünya yönetimi sisteminin çıkması gerektiği fikri hızla olgunlaşarak yayıldığı için artık yalnızca güçlü veya ekonomik hükümdarlığı olan ulusların hükümetlerine güvenilemeyeceğinin anlaşılmasından dolayı ortaya çıkan bir kavram olduğunu da söyleyebiliriz. Zaman içerisinde, ki bu pandemi ile birlikte daha da belirgin ortaya çıkmaya başladı, glokalizm ile endüstriyel tarım uygulamaları yerine herkesin bahçesinde yetiştirdiklerini tüm dünyaya satabilme imkanı olan bir ağ oluşacak, bunun sonucunda ise tam manasıyla ekolojik ve kültürel bir devrim yaşanacağı varsayımları giderek kuvvetlenmekte. Hem global olurken, hem de lokalleşmeye önem vermek olarak bağlayayım ben bu cümleyi ve hepimizi kendi içimizde düşünmeye sevk edeyim isterim.
Globalleşmenin önüne ne korumacılık geçebilmekte, ne de pandemi. Aslında bunun en önemli örneklerinden bir tanesini de e-ticaretin dünyadaki gelişme hızı vermekte. Geçtiğimiz hafta başkanı olduğum Dışyönder olarak bir e-ihracat webinarı gerçekleştirdik. İlginin yüksekliği de zaten gelişimi çok net ortaya koymakta. Ben sunumumda kullandığım bazı verileri paylaşarak dünyadaki büyümeye dikkat çekmek istiyorum.
Dünyada yer alan 4,67 milyar internet kullanıcısının, 2.05 milyarı internet üzerinden alışveriş yaparken, alışveriş yapanların %26’sı sınır ötesi alışverişi tercih etmekte. 2020 yılında 4.2 trilyon dolara ulaşan küresel e-ticaretin, genel perakende içindeki payı 2015 yılında %7,5 iken 2020’de %16,1’e ulaşmış durumda. 2025 için öngörü ise %25 düzeylerinde. Çin %53,3, ABD ise %18.1 ile sıralamanın başını çekiyorlar. Küresel toplam e-ticaret satışların %51,3’ü mobil üzerinden yapılmakta. ABD’de bu oran %45 iken, Çin’de %80 oranlarına ulaşmış durumda.
Ülkemizde internet kullanım oranı %71. Online alışveriş yapanların nüfusa oranı ise %44. Yani hiç de fena değil. Türkiye’nin E- Ticaret rakamı olan 24 Milyar doların, %9’u uluslararası kaynaklı. Mikro e-ihracatımız, 2019 yılı itibari ile 656 Milyon dolar olup, 2020 yılı %31,9 artış ile 865,6 milyon dolar. Diğer bir deyişle mikro e-ihracatımızın, genel ihracatımıza oranı binde 3,6 ki, bu oran çok düşük olarak nitelendirilebilir. Bu da gösteriyor ki daha gidecek çok yolumuz var. Kısaca mikro ihracatın ne olduğunu da bilmeyenler için belirteyim. 300 kg ve 15.000 Euo limitine kadar ETGB (Elektronik Ticaret Gümrük Beyanı) ile yurtdışı edilen bedelli ihracatlara bu isim veriliyor ve artık mikro ihracat yapmak çok kolay hale gelmiş durumda. Daha önce de kaleme aldığım gibi evindeki Ayşe teyze bile artık e-ihracat yapabilir.
Dünya artık daha global ve kabul etmek gerekir ki uluslararası ticaret de bir şekilde artışını sürdürecek. Global dünyayı bir anda ne terk etmek mümkün, ne de ondan uzaklaşmak. Zaten buna gerek de yok. Önemli olan başta da söylediğim gibi global oyunun içerisinde kalırken, lokal dengeleri ve güçleri de doğru yönetebilmek. Yoksa bir bakmışsınız, oyun devam ediyor, ama siz içinde yoksunuz.
Kaynak: İşbu içerik, Sayın Dr. Hakan ÇINAR’ın özel izni ile yayınlanmıştır. Yazının tüm hakları ve sorumluluğu yazara aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.