Gelileo Galilei
Galileo Galilei (15 Şubat 1564 – 8 Ocak 1642), İtalyan astronom, fizikçi, mühendis, filozof ve matematikçi. Rönesans’ın bilimsel devrimine büyük katkıda bulunan bilim insanına “gözlemsel astronominin babası”, “modern fiziğin babası” ve “bilimin babası” gibi isimler takılmıştır. Gözlemsel astronomiye katkılarının arasında Venüs’ün evrelerinin teleskobik kanıtı, Jüpiter’in en büyük dört uydusunun keşfi (Galileo’nun uyduları adı verilmiştir), güneş lekelerinin gözlemi analizi bulunmaktadır. Galileo ayrıca uygulamalı bilim ve teknoloji alanında da çalışmış ve geliştirilmiş bir askeri pusula gibi başka aletler icat etmiştir.
Galileo’nun güneş merkezciliği ve Kopernikçiliği yaşadığı dönemde daha çok dünya merkezcilik ve Tycho sistemi yaygın olduğu için tartışma konusu olmuştur. Astronomlar ona sık sık karşı çıkmış ve güneş merkezli bir sistemin yıldızsal paralaks gözlemlenmediği için mümkün olmadığını savunmuşlardır. Bu konu 1615 yılında Roma engizisyonu tarafından soruşturulmuştur ve bunun yalnızca bir olasılık olduğu sonucuna varılmıştır. Galileo daha sonrasında “İki Ana Dünya Sistemi Üzerine Diyalog” kitabında bu görüşünü savunmuştur. Kitabın Papa 8. Urban’a ve Cizvitler’e bir saldırı niteliğinde olduğu düşünülmüş ve Galileo itibar kaybetmiştir. Engizisyon tarafından yargılanan Galileo’nun dalalet suçu işlediğinden şüphelenilmiş ve Galileo hem yazdıklarından caymaya zorlanmış hem de hayatının geri kalanını ev hapsinde geçirmeye mahkum edilmiştir. Ev hapsindeyken en başarılı çalışmalarından olan İki Yeni Bilim’i yazmış ve bu kitapta kırk yıl öncesinde yaptığı kinematik ve maddelerin kuvveti ile ilgili çalışmalarına yer vermiştir.
Gençliği ve ailesi
Galileo, 15 Şubat 1564 tarihinde, o dönemde Floransa Dükalığı’na ait olan Pisa’da doğmuştur. Altı kardeşin en büyüğü olan Galileo’nun babası ünlü bir lavtacı ve müzisyen olan Vincenzo Galilei ve annesi Giulia Ammannati 1562 yılında evlenmişti. Galileo babasından erken yaşta lavta tekniği, otoriteyi sorgulama yetisini, dikkatli ölçüm ve deney yapma, ritmi müzikal bir şekilde irdeleme ve matematik ile deneysel yollarla sonuca ulaşma becerilerini aldı. Galileo’nun beş kardeşinden ikisi bebekken öldü. Diğerlerinden en küçüğü Michelangelo da yetenekli bir lavtacı ve müzisyen oldu, ancak Galileo’nun gençliğinde mali sıkıntılara yol açtı. Michelangelo babası tarafından kayınbiraderlerine söz verilmiş olan başlık paralarının kendine düşen kısmını ödeyemedi ve ona bu yüzden davalar açıldı. Galileo da zaman zaman kardeşine müzikal projeleri için borç verdi. Bu mali sıkıntılar Galileo’da erken yaşta para edecek buluşlar yapma isteği doğurmuştur.
Galileo sekiz yaşındayken ailesi Floransa’ya taşındı, ancak o iki yıl Jacopo Borghini ile yaşadı. Daha sonra Floransa’nın 35 kilometre güneybatısındaki Vallombrosa’daki Camaldolese Manastırı’nda eğitim gördü.
Adı
Galileo’ya büyük büyük dedesi Galileo Bonaiuti’nin adı verilmiştir. Bonaiuti 1370-1450 yılları arasında Floransa’da yaşamış olan bir doktor, üniversite hocası ve siyasetçi idi. 14. yüzyılın sonunda ailenin soyadı Bonaiuti’den Galilei’ye çevrilmiştir.[4] Galileo, tıpkı kendinden 200 yıl önceki Bonaiuti gibi Floransa’daki Santa Croce Bazilikası’na gömülmüştür.
Çocukları
Koyu ve dindar bir Katolik olmasına rağmen Galileo Marina Gamba ile evlilik dışı üç çocuk yapmıştır. Virginia (1600) ve Livia (1601) adında iki kızları ve Vincenzo (1606) adında bir oğulları olmuştur.
Evlilik dışı doğdukları için Galileo kızlarını evlendirilemez olarak görmüştür. Bu durumun yol açacağı mali sıkıntıları düşünen Galileo kızlarını hayatlarının geri kalanını geçirdikleri Arcetri’deki San Matteo rahibeler manastırına vermiştir. Virginia buraya girdiğinde adını Maria Celeste olarak değiştirmiştir. 2 Nisan 1634’te ölen Virginia Galileo ile birlikte Santa Croce Bazilikası’nda gömülüdür. Livia ise Rahibe Arcangela adını almıştır. Hayatının çoğunu hasta olarak geçirmiştir. Vincenzo ise sonradan Galileo’nun yasal varisi haline getirilmiş ve Sestilia Bocchineri ile evlenmiştir.
Bilim insanı olarak kariyeri
Galileo gençken rahip olmayı ciddi şekilde düşünmüş, ancak babasının teşvikiyle Pisa Üniversitesi’nin tıp bölümüne başvurmuştur. 1581 yılında hava akımlarının harmonik harekete ittiği bir avizenin sallanma uzaklığı ne olursa olsun her zaman aynı hızda sallandığını fark etmiş ve eve döndüğünde iki eşit uzunlukta sarkaç alarak ikisinin farklı sallantı uzaklıklarında bile aynı süre içinde sallandıklarını izlemiştir. Ancak 100 yıl sonra Christiaan Huygens’ın bir sarkacın tautochrone hareketini açıklaması ile doğru bir saat yapılmıştır. Hayatının bu noktasına kadar Galileo ailesi tarafından, bir doktordan daha az para getiren bir kariyer olduğu için matematikten uzak tutulmuştur. Ancak bir geometri dersine girdikten sonra Galileo babasını tıp yerine matematik ve doğa felsefesi okumasına izin vermesi yolunda ikna etmiştir. 1583 yılında, patronu olan Toskana Grandükünün emri ile, “3 zar atıldığında toplam 10, neden toplam 9’dan daha sık geliyor?” gibi soruları yanıtlamak üzere, “Zar oyunları üzerine düşünceler” yazısını yayınlayarak olasılık bilimine katkıda bulunmuştur. Termometrenin atası olan termoskopu keşfetmiş ve 1586’da kendi icat ettiği hidrostatik bir denge hakkında bir kitap yazarak bilim dünyasının dikkatini çekmiştir. Galileo ayrıca güzel sanatı kapsayan bir terim olan disegno kavramını da incelemiş ve 1588 yılında Floransa’daki Accademia delle Arti del Disegno’da perspektif ve chiaroscuro hocası olmuştur. Şehrin sanatsal geleneğinden ve Rönesans sanatçılarının yapıtlarından ilham alan Galileo sanatsal bir mentalite geliştirmiştir. Akademide genç bir hocayken Floransalı ressam Cigoli ile arkadaşlık kurmuş ve ressam Galileo’nun ay gözlemlerine bir tablosunda yer vermiştir.
1589 yılında Pisa’da matematik bölümü başkanı oldu. 1591’de babası öldü ve kardeşi Michelagnolo’nun bakımı Galileo’ya düştü. 1592’de Padova Üniversitesi’ne geçerek burada 1610’a kadar geometri, mekanik ve astronomi hocalığı yaptı. Bu dönemde Galileo hem temel bilimlerde (hareketin kinematiği ve astronomi gibi), hem de pratik uygulamalı bilimlerde (örn. maddelerin kuvveti ve teleskopun keşfi) birçok önemli ilerleme kaydetti. İlgi alanlarının arasında matematik ve astronomiye bağlı olan astroloji de vardı.
Galileo, Kepler ve gelgit teorileri
Kardinal Bellarmine 1615 yılında Kopernik sisteminin ‘güneşin dünyanın etrafında dönmediğinin fiziksel bir kanıtı’ olmadan savunulamayacağını yazmıştı. Galileo ise kendi gelgit kuramının dünyanın hareketi için gerekli fiziksel kanıtı oluşturduğunu düşünüyordu. Bu kuram onun için o kadar önemliydi ki ‘İki Ana Dünya Sistemi Hakkında Diyalog’ kitabının başlığını önceden ‘Denizin Gelgit Hareketi Üzerine Diyalog’ olarak koymayı düşünmüştür. Gelgit hakkındaki kısım Engizisyon’un emriyle kaldırılmıştır.
Galileo için gelgit, dünyanın güneşin etrafında dönerken üzerindeki bir noktanın hızlanıp yavaşlaması nedeniyle denizin sularının ileri geri hareketinden ibaretti. Bu teoriyi ilk defa 1616’da Kardinal Orsini’ye sundu. Bu teori, okyanus havzalarının gelgit zamanlaması ve hızına olan etkisini gözler önüne serdi. Adriyatik Denizi’nin ortası ile uçlarındaki gelgit farkı gibi olayları açıklamakta başarılı olsa da teori gelgitlerin genel nedenini açıklama konusunda başarısızdı.
Teori doğru olsaydı, günde yalnızca bir met olurdu. Ancak Galileo ile çağdaşları bunun yanlış olduğunun farkındaydı, çünkü Venedik’te 12 saat aralıkla günde bir yerine iki met meydana gelmekteydi. Galileo bu hatayı denizin şeklinden ve derinliğinden kaynaklandığı yönünde yorumladı. Galileo’nun bu yorumunun kandırıcı olduğu iddiasına karşı Albert Einstein onun büyüleyici teorilerini geliştirerek bunları dünyanın hareketini kanıtlamak için sorgulamadan kabul ettiğini savunmuştur. Galileo çağdaşı Kepler’in ayın gelgitleri oluşturduğu yönündeki teorisini reddetmiştir. Ayrıca Kepler’in gezegenlerin yörüngesinin eliptik olduğu iddiasını kabul etmemiş ve bunun çember şeklinde olduğunu savunmuştur.
Meteor tartışmaları ve Il Saggiatore
1619 yılında Galileo Peder Orazio Grassi ile bir tartışma içine girmiştir. Meteorların doğası hakkında çıkan tartışma, Galileo’nun 1623’te Il Saggiatore kitabını yayınlamasıyla bilimin kendisi hakkında bir tartışmaya dönüşmüştür. Kitabın baş sayfası Galileo’yu Toscana Grandükasının filozofu ve ‘İlk Matematikçisi’ olarak tanımlamaktadır.
Il Saggiatore, bilimin nasıl uygulanması gerektiği konusunda Galileo’nun birçok fikrini içerdiği için onun ‘bilimsel manifestosu’ olarak tanımlanmıştır. 1619 yılının başlarında Peder Grassi anonim olarak ‘1618 yılının üç meteoru hakkında astronomik bir münazara’ adlı broşürünü yayınlamış, o yıl Kasım’da görülen bir meteorun dünyadan sabit bir uzaklıkta bir çemberde, ve aydan daha uzakta hareket ettiğini açıklamıştır.
Grassi’nin görüşleri ‘Meteorlar Hakkında Görüş’ adlı makalede Galileo ve Mario Guiducci tarafından eleştirilmiştir. Çoğunlukla Galileo tarafından yazılan bu makalede özgür bir meteor teorisi sunulmamış ancak şimdi yanlış olduğu kabul edilen varsayımlara yer verilmiştir. Açılış paragrafında Cizvit Christopher Scheiner ve Collegio Romano’nun profesörlerine hakaret eden makale, Cizvitleri gücendirmiştir. Grassi kendi makalesi ‘Astronomik ve Felsefi Dengede öğrencisi Lothario Sarsio Sigensano adı altında Galileo'</nowiki>ya karşı çıkmıştır.
Il Saggiatore Galileo’nun bu makaleye cevabı idi. Oldukça yıkıcı olan kitap, bir polemik edebiyat başyapıtı olarak kabul edilmektedir. Sarsi’nin argümanları ağır bir aşağılamaya maruz tutulmuş ve kitap itham edildiği Papa 8. Urban’ı ve genel halkı oldukça mutlu etmiştir. Urban on yıl kadar önce Roma’da Galileo’nun tarafını tutmuştur.
Galileo’nun Grassi ile olan polemiği birçok Cizvit’i gücendirmiş ve fikirlerinden soğutmuştur. Galileo ve arkadaşları daha sonra bu Cizvitlerin mahkumiyetinde rol oynadığını düşünse de bu yönde fazla delil bulunmamaktadır.
Güneşmerkezcilik hakkındaki uyuşmazlık
Galileo’nun kilise ile münakaşasından önce Katolik dünyasında çoğu eğitimli insan ya Aristoteles’in dünyamerkezli görüşünü veya Tycho’nun güneş ve dünya merkezli teorilerin karışımı olan görüşlerini kabul etmekteydi. Güneş merkezli teorilerin ana sorunu, doğru olması durumunda yıllık bir yıldız paralaksı gözlemlenmesi gerektiği, ancak bunun var olmadığıydı. Bir yıldızın uzaklığıyla bu gözlemin zorluğunun doğru orantılı olması nedeniyle 19. yüzyıla kadar bu gözlemi yapabilecek hassassiyette aletler bulunmuyordu (ancak 17.yüzyılda sapınçın gözlemlenmesi güneşmerkezciliğin kabul edilmesini sağladı). Güneşmerkezci teoriler eski çağlardan beri var olsa da yakın zamanda Nicolaus Copernicus tarafından canlandırılmışlardı. Kopernik, yıldızların çok uzak olması nedeniyle paralaksın önemsiz olduğunu savundu. Ancak Tycho Brahe yıldızların ölçülebilir bir görünür büyüklüğü olması nedeniyle eğer güneşmerkezcilerin savunduğu kadar uzak olsalardı çok büyük olmaları gerektiğini ve güneşten veya herhangi bir gökcisminden daha büyük gözükmeleri gerektiğini savundu. Tycho’nun sisteminde yıldızların Satürn’ün hemen gerisinde olduğunu ve güneşle aynı boyda olduklarını düşünüyordu. O dönemde hiçbir kurum güneşmerkezciliği yalanlamıyordu ve hatta Papa 13. Gregory 1582’de bunu takvimi düzenlemek için kullandı.
Kopernik’ten sonraki yıllarda güneşmerkezcilik tartışmasız bir konuydu, ancak yıldızsal paralaksın yokluğu bunu kabul edilen bir teori olmaktan alıkoydu. Özellikle İtalyanlar için, Karşı Reformasyon’un ertesinde ve 30 Yıllık Savaşlara neden olan olaylardan sonra Papa’ya karşı gelmek tehlikeli bir şeydi. İncil’deki bazı kısımlar da dünyamerkezci teorileri desteklemekteydi. Galileo güneşmerkezciliğin İncil’e karşı gelmediğini savundu. Aziz Augustine’in görüşü olan şiir, şarkı ve eski yazıların her zaman olduğu gibi anlaşılmaması gerektiğini düşündü. Galileo yazarların güneşin doğup battığı sabit bir dünya sisteminden bahsettiklerini ve dönüş hareketi dışında hareketleri açıkladıklarını yazdı.
1615 yılı geldiğinde Galileo’nun güneşmerkezci yazıları Roma Engizisyonu’na verilmişti, ancak asıl suçu İncil’i tekrar yorumlamaya çalışmaktı. Bu Trent Konseyi’nin açık bir reddi ve Protestanlığa yakın bir hareketti. Galileo Roma’ya giderek kendini ve Kopernikçi ve İncil’le ilgili fikirlerini savundu. 1616 başlarında Monsignor Francesco Ingoli Galileo’ya Kopernik sistemini reddeden bir mektup yolladı. Galileo sonradan bu mektubun Kopernik karşıtı hareketi başlattığını düşünmekteydi. Maurice Finocchiaro’ya göre Ingoli büyük ihtimalle Engizisyon tarafından bu konuda uzman görüşünü bildirmek için görevlendirilmişti. Bu mektup güneşmerkezciliğe karşı 18 adet matematiksel ve fiziksel argüman içermekteydi. Öncelikle Tycho’nun argümanlarını ödünç alan mektup özellikle güneşmerkezcliğie göre yıldızların güneşten çok daha büyük olmalarını gerektirdiğini yazdı. Ayrıca dört teolojik argüman içeren makale, 1616’da Engizisyon’un güneşmerkezciliğin felsefi açıdan saçma olduğunu ve kafirce bir teori olduğunu açıklamasına yol açtı.
Papa 5. Paul Kardinal Bellarmine’ye bu bulguyu Galileo’ya ulaştırmasını söyledi ve güneşmerkezcilikten vazgeçme emri vermesini istedi. 26 Şubatta Galileo Bellarmine’nin evine çağrıldı ve ‘güneşin evrenin merkezinde durarak dünyanın hareket ettiği fikrinden vazgeçme ve bu konuda hiçbir şey söyleyip yazmama’ emri verildi.
Dizin Topluluğu, Kopernik’in De Revolutionibus ve diğer güneşmerkezci yapıtlarını düzeltilene kadar yasakladı. Bellarmine’nin emirleri Galileo’nun güneşmerkezciliği matematik ve felsefe yoluyla savunmasına engel olmuyordu, ancak bunu fiziksel bir gerçek olarak kabul etmesi yasaktı.
İlerdeki on yıl boyunca Galileo tartışmadan uzak durdu. 1623’te bu konuda kitap yazma projesini Kardinal Maffeo Barberini’nin 8. Urban olması ve teşviki ile yeniden canlardırdı. Barberini Galileo’nun arkadaşı ve hayranı idi ve 1616’da mahkumiyetine karşı çıkmıştı. Galileo’nun kitabı, ‘İki Ana Dünya Sistemi Üzerine Diyalog’ 1632’de Papa ve Engizisyon’un izniyle basıldı.
Papa Galileo’dan güneşmerkezcilik lehinde ve aleyhinde argümanlar yazmasını ve bunu sadece savunmamasını istemişti. Ayrıca kendi görüşlerinin de kitapta bulunmasını istemişti. Galileo yalnızca ikinci isteği yerine getirdi.
Bilerek veya bilmeyerek, kitaptaki Aristotelesçi karakter Simplicio birçok kez aptal durumuna düştü ve kendi hatalarına yenik düştü. Galileo kitabın başında Simplicio’nun meşhür Aristotelesçi filozoftan esinlendiğini yazsa da İtalyanca Simplicio “alık” anlamına da gelmektedir. Bu nedenle Diyalog Aristotelesçi dünyamerkezciliğe bir saldırı ve Kopernikçiliğin savunması gibi gözükmüştür. Ayrıca Galileo Papa’nın sözlerini Simplicio’nun ağzından yazarak onu sinirlendirmiştir.
Birçok tarihçi Galileo’nun kötü niyetli olmadığını ve kitabına tepkiye şaşırdığını düşünmektedir. Ancak Papa alenen alay edilmesini ve Kopernik savunmasını affetmemiştir.
Galileo en büyük destekçilerinden birini kaybederek Roma’ya savunma yapmaya çağrılmıştır. 1633 yılında Roma’ya gelmiş ve Vinzenco Maculani önüne yargılanmaya çıkarılmıştır. Galileo duruşması boyunca 1616’dan beri sözünü tutarak yasaklı fikirlerin hiçbirini savunmadığını söylemiştir. Ancak sonradan, Diyalog’u okuyan birinin bunun Kopernik savunması olduğunu düşünebileceğini kabul etmiştir. Galileo, 1616’dan sonra Kopernikçi fikirler savunmadığını söylemişse de bu inandırcı olmamıştır. 1633 Temmuzunda işkence tehditi altında bile iken bu savunmasını sürdürmüştür.
Engizisyon’un hükmü 22 Haziranda verilmiştir ve üç kısımdan oluşmaktadır:
-Galileo’nun ciddi kafirlik şüphesi altında olduğuna ve güneşin hareketsiz olarak evrenin merkezinde durması ve dünyanın hareket etmesi fikrine, İncil’e aykırı bulunmasından sonra bile inanması nedeniyle bu fikrini lanetlemesi ve vazgeçmesi gerektiğine,
-Engizisyon’un istediği gibi hapsedilmesine (bu sonraki gün ev hapsine çevrilmiş ve Galileo hayatı boyunca bu şekilde yaşamıştır),
-Diyalog’un yasaklanmasına ve diğer yapıtlarının (gelecekte yazacakları da dahil) basılmasının yasaklanmasına karar verilmiştir.
Bir efsaneye göre Galileo dünyanın güneşin etrafında döndüğü teorisini yalanladıktan sonra “Ama yine de dönüyor” gibi bir cümle sarf etmiştir. 1640larda İspanyol ressam Bartolomé Esteban Murillo veya onun ekolünden bir ressam tarafından yapılan bir resimde Galileo, hapisteyken duvarda yazılı olan “E pur si muove” sözcüklerine bakmaktadır. Bu hikâye ölümünden yüz yıl sonra çıksa da Stillman Drake’e göre bu sözler Galileo ölmeden önce bile ona itham edilmiştir.
Bir süre Ascanio Piccolomini (Siena Başpiskoposu) ile kalan Galileo, 1634’te Floransa yakınlarındaki Arcetri’deki villasına dönmüş ve hayatını ev hapsinde geçirmiştir. Üç yıl boyunca haftada bir kere yedi pişmanlık ilahisi okuma emri verilmiş ancak kızı Maria Celeste bu görevi üstlenerek babasını kurtarmıştır.
Galileo ev hapsindeyken en başarılı çalışmalarından biri olan ‘İki Yeni Bilim”i yazmıştır. Burada kırk yıl öncesinde yaptığı çalışmalara yer vermiş ve kinematik ile maddelerin kuvveti üzerine açıklamalar yapmıştır. Bu kitap Albert Einstein tarafından övülmüştür. Bu yapıt sonucunda Galileo’ya “modern fiziğin babası” adı verilmiştir. 1638’de tamamen kör oldu ve uykusuzluk ve fıtık şikayetleri yüzünden Floransa’ya tıbbi müdahale için gitmesine izin verilmiştir.
Dava Sobel’e göre Galileo’nun 1633’teki duruşması ve kafirlik hükmünden önce Papa 8. Urban kendi güvenliğinden ve devlet problemlerinden endişe duymuştur. Böylece Galileo sorunu papaya onun düşmanları tarafından sunulmuş ve kiliseyi savunmada güçsüzce hareket ettiği iddiası karşısında Galileo’ya karşı öfke ve korku ile saldırmıştır.
Ölümü
Galileo 1642 yılına kadar ziyaretçi kabul etmiştir. 8 Ocak 1642’de 77 yaşındayken ateş ve kalp çarpıntısı nedeniyle ölmüştür. Toscana Grandükası II. Ferdinando onu Santa Croce Bazilikası’na gömerek anısına mermerden bir mozole yapmak istemiştir.
Bu planlar Papa 8. Urban’ın ve yeğeni Kardinal Francesco Barberini’nin karşı çıkması sonucu iptal edilmiş ve Galileo’nun kafirliği neden olarak öne sürülmüştür. Böylece Bazilika’nın koridorlarından birinde küçük bir odaya gömülmüştür. 1737 yılında anısına bir anıt dikilmiş ve Bazilika’nın ana bölgesine gömülmüştür. Bu süreçte üç parmağı ve bir dişi alınmıştır. Üç parmağından biri şu an Museo Galileo’da sergilenmektedir.
Bilimsel metodları
Galilo hareket bilimine özgün katkılarda bulunmuş ve matematik ile deneyi birleştirmiştir. O zamanın daha yaygın bilimi William Gilbert’in niteliksel çalışmaları (manyetizma & elektrik) idi. Galileo’nun babası Vincenzo (lavtacı ve müzisyen) bilinen en eski çizgisel olmayan deneyi yapmıştır: çekilmiş bir telde ton, çekim gücünün karekökü ile birlikte değişmektedir. Bu gözlemler Pisagor müziğinin temelinde de yatmaktadır. Bir teli tam bir sayıya bölmek harmonik bir gam oluşturmaktadır. Kısıtlı bir miktar matematik böylece müziği ve fiziği birleştirmiş ve genç Galileo babasının gözlemlerinde bunu görmüştür.
Galileo doğanın kanunlarının matematiksel olduğunu söyleyen ilk modern düşünürlerden biridir. Il Saggiatore’de “Felsefe bu büyük kitapta yazmaktadır; evren matematiğin dilinde ve karakterleri üçgenler, daireler ve diğer geometrik figürlerdir.” demiştir. Matematiksel analizleri geç skolastik doğa filozoflarının geleneklerini geliştirmiştir. Galileo bunu felsefe okurken öğrenmiştir. Onun çalışmaları bilimin felsefe ve dinden ayrılmasına katkıda bulunmuş ve insan düşüncesini ileriye taşımıştır. Galileo sıkça düşüncelerini gözleme bağlı olarak değiştirmiştir. Galileo deneylerini yapmak için zaman ve uzunluk standartları oluşturmuş ve farklı gün ve yerdeki deneyleri böylece harmonize etmiştir. Bu da matematiksel yasaları tümevarım yöntemiyle oluşturmanın önünü açmıştır.
Galileo matematik, teorik fizik ve deneysel fizik arasındaki bağlantığı iyi anlamıştır ve parabolü hem konik seksiyonlar hem de ordinat’ın (y) absis’in (x) karesine bağlı olarak değişmesi anlamında kullanmıştır. Ayrıca parabolün tek yönde hızlanan bir nesnenin hava rezistansı olmadığı durumlarda ideal yol çizgisi olduğunu bulmuştur. Bu teorinin kısıtlamaları (dünyanın büyüklüğünde bir yolun asla parabol olamayacağı gibi) olsa da, gününün topçuları için fırlatılan mermilerin parabolden çok az değişeceğini savunmuştur.
Astronomi
Hans Lippershey’in 1608’de Hollanda’da patentlemeye çalıştığı teleskopun silik bir anlatımından yola çıkarak Galileo bir sonraki yıl 3x büyütmeli bir teleskop yapmıştır. Daha sonra bunu geliştirerek 30x büyütmeli versiyonlar bulmuştur. Galileo teleskopu ile, dünya üzerinde büyütülmüş, düz görüntüler izlemek mümkündür. Ayrıca gökyüzünü incelemek için de kullanılabilir. Galileo bir süreliğine bu amaçla kullanılacak teleskopu üretebilen tek kişi olmuştur. 25 Ağustos 1609’de erken teleskoplarından birini (8x veya 9x büyütme) Venedikli hukukçulara göstermiştir. Bu teleskopları tüccarlara satarak da para kazanan Galileo, Mart 1610’da teleskobik astronomik gözlemlerini Sidereus Nuncius adlı yazısında yayınlamıştır.
Kepler’in süpernovası
Tycho ve diğerleri 1572’deki süpernovayı gözlemlemişlerdi. 15 Ocak 1605’teki mektubunda Galileo’ya bu konudan bahseden Ottavio Brenzoni sayesinde Galileo 1604’te Kepler’in süpernovasını izlemeye başlamıştır. Günlük paralaks gözlemlememesi sonucu Galileo bunların uzak yıldızlar olduğunu savunarak Aristoteles’in gökyüzünün değişmezliği teorisini yalanladı.
Jüpiter
7 Ocak 1610’da Galileo 3 görünmez, küçük ve sabit yıldızı teleskopuyla gözlemlemeye başladı. Bunların hepsi Jüpiter’in yakınında ve onun içinden geçmekteydi. Daha sonraki gözlemler bu ‘yıldızların’ Jüpiter’e kıyasla yıldız olsalar açıklanamayacak bir şekilde hareket ettiklerini gösterdi. 10 Ocak’ta Galileo birinin kaybolduğunu gördü ve Jüpiter’in arkasında olduğunu düşündü. Birkaç gün içinde bu objelerin Jüpiter’i yörüngelediğini buldu. Galileo gezegenin en büyük 4 uydusunun üçünü keşfetmişti. Dördüncüyü de 13 Ocak’ta keşfetti. Bu dördüne ilerideki efendisi Cosimo II de’ Medici’nin şerefine ‘Medici yıldızları’ ismini koydu. Ancak sonraki astronomlar bunları Galileo’nun şerefine ‘Galileo uyduları’ olarak adlandırdı. Bu uyduların şimdiki isimleri Io, Europa, Ganymede ve Callisto’dur.
Jüpiter’in uydularının gözlemleri astronomine bir çığır açtı: daha küçük gezegenler tarafından yörüngelenen büyük bir gezegen, Aristoteles’in dünyamerkezci teorisine ters düşüyordu ve birçok astronom ve filozof başta buna inanmadı. Christopher Clavius’un rasathanesi bu gözlemleri kanıtlayınca Galileo 1611’de Roma’da bir kahraman gibi karşılandı. Galileo ilerdeki 18 ay boyunca uyduları gözlemledi ve evreleri hakkında (Kepler’in imkansız dediği bir başarı) çok doğru bilgiler edindi.
Venüs, Satürn ve Neptün
Eylül 1610’dan itibaren Galileo,Venüs’ün tıpkı ay gibi evreleri olduğunu gördü. Güneşmerkezli modele göre tüm evreler, Venüs’ün güneş etrafındaki yörüngesi nedeniyle aydınlık yüzünün dünyadan görülmesi ile izlenebilirdi. Aynı şekilde güneşin ön tarafındayken karanlık olması Kopernik’in teorisinin diğer bir tahminiydi. Diğer taraftan Ptolemaios’un dünyamerkezli modelinden hiçbir gezegenin yörüngesinin güneşi taşıyan küresel kabuğu kesmesi imkansızdı. Venüs’ün yörüngesi başta tamamen güneşin yakın tarafında olarak düşünülmüş ve sadece hilal ve yeni evreler gösterebileceği kabul edilmişti. Ancak sonradan güneşin diğer tarafında da olabileceği düşünülmüş ve burada da tam veya tama yakın evreler olabileceği tahmin edilmiştir. Galileo’nun hilal, yarı tam ve tam evreleri gözlemlemesinden sonra Ptolemaios’un modeli çürütülmüş oldu. Böylece 17. yüzyılın başında bu buluştan sonra birçok astronom dünya ve güneşmerkezciliği birleştiren modelleri kabul etmeye başladı (Tychonic, Capellan, Uzatılmış Capellan). Tüm bu modeller dönen bir dünya ve Venüs’ün evrelerini, yıldızsal paralakstan bahsetmeden kapsıyordu. Galileo’nun Venüs çalışmaları dünya merkezcilikten karma teorilere ve oradan güneşmerkezciliğe geçmekte çok yararlı olmuştur.
Galileo Satürn’ü gözlemledi ve halkalarını gezegen sandı. Daha sonra gözlemlerinde halkalar direk dünyaya dönüktü ve diğer gezegenlerin yok olduğunu düşündü. 1616’da tekrar ortaya çıkan halkalar kafasını daha da karıştırdı.
Galileo 1612’de Neptün’ü de gözlemledi. Defterlerinde sönük birçok önemsiz yıldızdan biri olarak geçer. Bunun gezegen olduğunu fark etmedi ancak onu gözden kaybetmeden önce hareketini not aldı.
Güneş lekeleri
Galileo güneş lekelerini gözlemleyen ilk Avrupalılardan biriydi, ancak Kepler bilmeden 1607’de bir tanesini görüp Merkür sanmıştı. Charlemagne zamanında görülen ve Merkür sanılan bir gözlemi de tekrar yorumladı. Güneş lekelerinin varlığı da geleneksel Aristotelesçi astronomiyi zor durumda bırakıyordu, çünkü gökyüzünün değişmezliği anlamsız kalıyordu. Lekelerin hareketindeki yıllık değişimler Francesco Sizzi tarafından 1612-3’te bulundu ve hem Ptolemaios hem de Tycho’nun sistemini çürüttü. Galileo Cizvit Christoph Scheiner ile güneş lekelerinin keşfi üzerine bir polemik yaşadı.
Gerçekte ikisinden de önce David Fabricius ve oğlu Johannes bunu keşfetmişti. Scheiner Kepler’in 1615’teki teleskop dizaynını benimsedi; bu dizayn daha fazla yakınlaştırma ancak ters resimler sunuyordu. Galileo bu dizaynı hiç kullanmadı.
Ay
Galileo teleskopunu yapmadan önce Thomas Harriot, İngiliz matematikçi ve gezgin, ayı gözlemlemek için ‘perspektif tüpü’nü kullanmıştı. Bu gözlemlerde ayın hilalindeki garip noktaları tanımlayan Harriot nedenini anlamamıştı. Chiaroscuro ve sanatsal bilgisi sayesinde Galileo,[13][14] bu ışık ve gölge desenlerinin topografik işaretler olduğunu, ve nedeninin ayın yüzdeyindeki dağlar ve kraterler olduğunu anladı. Çalışmasında topografik grafiklerle dağların yüksekliğini tahmin etti. Böylece ayın ne bir gezegen, ne de şeffaf ve mükemmel bir küre olduğu anlaşıldı (Dante: “gök kubbeye muhteşem bir şekilde yükselen ebedi bir inci”).
Samanyolu ve yıldızlar
Galileo Samanyolu’nu gözlemledi ve önceki gibi bulutsal olmadığını, birçok yıldızın bir arada olduğu için öyle gözüktüğünü buldu. Çıplak gözle görülemeyecek kadar uzak olan birçok yıldız keşfetti. 1617’de Büyük Ayı’daki çift yıldız Mizar’ı izledi.
Sidereus Nuncius’ta Galileo yıldızların saf bir ışık alevi olduğunu ve teleskopta görüntülerinin değişmediğini, buna karşılık gezegenlerin disk şeklinde gözüktüğünü yazdı. Ancak kısa bir süre sonra güneş lekeleri hakkındaki yazılarında gezegenlerin de yuvarlak olduğunu yazdı. Bu noktadan sonra teleskopların yıldızların yuvarlaklığını gösterdiğini ve bunların çapının birkaç ark saniyesi olduğunu savundu. Ayrıca teleskop olmadan bir yıldızın görünen büyüklüğünü ölçmek için bir yöntem geliştirdi. Diyalog’da anlattığı gibi bu yöntem, yıldızla arasına bir ip asmak ve yıldızın gözden kaybolduğu maksimum mesafeyi not almaktı. İpin kalınlığı ve bu uzaklıktan yıldızın görüş noktasında yansıttığı açıyı bulabiliyordu. Diyalog’da ilk büyüklükten bir yıldızın en fazla 5 arksaniye büyüklüğünde, altıncı büyüklükten bir yıldızın ise 5/6 arksaniye olduğunu yazdı. Birçok çağdaş astronom gibi Galileo da ölçtüğü büyüklüklerin yapay olduğunu ve atmosferin ışığı bükmesinden meydana geldiğini fark etmedi. Galileo’nun bulguları yine de Tycho’nun en parlak yıldızların ölçümlerinden daha azdı ve Galileo’nun anti-Kopernikçi argümanlara bu yıldızların yıllık paralakslarının ölçülemez olması için aşırı büyük olmaları gerektiği şeklinde cevap verdi. Başka astronomlar (Simon Marius, Giovanni Battista Riccioli, Martinus Hortensius) da benzer ölçümler yaptı ve Marius ve Riccioli daha küçük büyüklükler bulunmasının Tycho’nun argümanını yalanlamak için yeterli olmadığına karar verdi.
Mühendislik
Galileo fiziğe yaptığı katkıların yanı sıra mühendisliğe de katkılarda bulunmuştur. 1595 ve 1598 yılları arasında Galileo Geometrik ve askeri bir pusula geliştirmiştir. Bu pusula topçular ve silahşörler tarafından kullanılmıştır. Bu cihaz Niccolò Tartaglia ve Guidobaldo del Monte yaptığı aletin geliştirilmiş halidir. Bu cihaz top kullanımı daha keskin ve daha güvenli bir hale getirdi. Barutun türüne ve top güllelerinin cinsine göre ne kadar barut koyacaklarını hesaplayabiliyorlardı. Geometrik bir cihaz olaraksa, herhangi bir çokgen şeklin ya da çember şeklin ve benzeri hesapların yapılmasında kullanılıyordu. Galileo’nun direktifleri altında Marc’Antonio Mazzoleni bu cihazlardan yüzden fazla üretmiştir. Galileo cihaz için elli lire, kullanım kılavuzu için ise 120 lire istemiştir.
1593 yılında Galileo bir termometre geliştirmiştir. Bu termometre bir tüpün içerisindeki hava baloncuklarının genişlemesi prensibi ile çalışmaktadır.
1609 yılında bir İngiliz olan Thomas Harriot ve diğerleri ile beraber mercekli teleskop ile ilk gözlemini yaptı. Teleskobu kullanarak ayı,yıldızları ve gezegenleri gözlemledi. Teleskop ismi Yunanca “Tele” yani uzak ve “skopein” bakmak, görmek kelimelerinin birleşmesi ile ortaya çıkmıştır. 1610 yılında teleskobu ayrıca böcekleri parçalarını incelemek için kullandı
1624 yılında Galileo mikroskop benzeri bir cihaz geliştirdi. Bu cihazlardan birtanesini o yılın mayıs ayında Bavyara dükü olan Cardinal Zollern’e tanıtması için verdi. Başka bir tanesini ise eylül ayında Prens Cesi’ye yolladı. Linceans üyesi olan Giovanni Faber Galileo’nun icadına Yunanlar tarafından üretilmiş olan mikroskope adını taktı. Mikro Yunanca’da küçük Skopein ise bakmak anlamına geliyordu. Bu kelime yapı olarak teleskopa benziyordu. Galileo mikroskobu kullanarak böcek çizimleri yapıp bunu 1625 yılında yayınlamıştır, mikroskobun kullanılması ilk olarak bu çizimlerle belgelenmiştir.
1612 yılında Galileo jüpiterin uydularının belli periyotlarla döndüğünü tespit etti, eğer yörüngeleri ile ilgili yeterince bilgi toplayabilirse pozisyonlarını evrensel saate göre hesaplayabilceğini öne sürdü. Ve bu sayede tul dairesini belirliyebilmeyi olası kılıyordu. Zaman zaman bunun üzerine çalışıyordu fakat pratik olarak birkaç problem vardı. Bu metot ilk defa 1681 yılında Giovanni Domenico Cassini taradından başarılı bir şekilde uygulanıldı ve sonrasında Fransa’da ve Orta Amerika’da da kullanıldı. Deniz ulaşımında yol bulmak için, teleskobik gözlem yapmapıp tul dairesini bulmak çok zordu ve bunu olası kılmak üzere John Harrison tarafından Marine chronometer geliştirildi.
Hayatının ilerleyen safhalarında Galileo tam anlamıyla kör olduğunda, sarkaç saati için bir saat maşası dizayn etti. Fakat bu maşa 1650 yılında Christiaan Huygens tam anlamıyla çalışan sarkaç saatini yapana kadar kullanılmadı.
Fizik
Galileo teorik ve deneysel olarak Kepler ve Rene Decartes’ten bağımsız olarak hareket eden cisimler üzerinde çalışmalar yaptı. Bu çalışmalar ileride Newton tarafından klasik fizik adı altında geliştirilicektir. Galileo sarkaçlarla alakalı deneyler yaptı. Genel bir inanışa göre Pisa kulesindeki şamdanın sallanmasını kendi kalp atışını kullanarak izlemesiyle başlamıştır. Two New Sciences kitabında diğer deneylerinden bahsetmiştir. Galileo basit sarkaçların izokron oldukları iddiasında bulunmuştur. Bu salınımların büyüklüğe bağımsız olarak hep aynı süre zarfında gerçekleştiği anlamına gelmektedir. Christiaan Huygens’in bulunduğu keşfe gore bu çıkarım doğrudur. Galileo ayrıca sarkacın periyodunun, sarkacın uzunluğu’nun karesi ile doğru orantılı olduğunun farkına varmıştır. Galileo’nun oğlu Vincenzo, babasının 1642 yılındaki teorilerine dayanarak bir saat resmi çizmiştir. Bu saat hiçbir zaman yapılamadı çünkü çok büyük bir Verge escapement parçasına ihtiyaç duyuyordu, ve kötü bir kronometre olurdu.
Çok bilinmemekle birlikte, Galileo sesin frekansı olduğunun farkına varan ilk kişi olmuştur. Keskiyi farklı hızlarda sürterek, oluşan sesin yüksekliğini keskinin boşluklarıyla bağdaştırarak, frekansı ölçmüştür. 1638 yılında Galileo ışığın hızını ölçmek için deneysel bir yöntem ortaya atmıştır. Ellerinde ışığı kapatıcak kepenk sistemi ile donatılmış fener bulanan iki gözlemci, belli bir uzaklıktan birbirlerinin fenerlerini gözlerler, ilk gözlemcinin fenerini kapattığını gördüğü anda ikinci gözlemci fenerini kapatır, bu aralıkta geçen zaman iki gözlemci arasındaki zaman ile oranlanıp ışığın hızı bulunur şeklindeydi. Galileo bu deneyi bir buçuk kilometre mesafeden yaptığını fakat ışığın bir anlık görünüp görünmediğini gözlemleyemediğni belirtmiştir. Accademia del Cimento ‘daki bir grup öğrenci Galileo’nun ölümü ve 1667 arasında ışık deneyinin benzerini bir buçuk kilometrenin üzerinde bir mesafede gerçekliştirmişlerdir ve kifayetsiz sonuçlara ulaşmışlardır. Bugün biliyoruz ki ışığın hızı böyle bir yöntem için çok fazla hızlı kalmaktadır.
Galileo, Galile Değişmezliği’ni ilerletmiştir. Bu değişmeze göre fizik kanunları ne olursa olsun her sistem için aynıdır sabit hız ve düz bir hat üzerinde ilerler, cismin hızının ve yönünün bir önemi yoktur. Buna göre tam anlamıyla hareket ve sabit duruş söz konusu değildir. Bu prensip Newton’un hareket kurallarının ve Einstein’ın özel görecelik teorisinin yapı taşlarını oluşturmuştur.
Düşen Cisimler
Galileo’nun öğrencisi Vincenzo Viviani tarafından yazılan biyografide, Galileo Pisa kulesinden attığı farklı ağırlıklı fakat aynı maddeden oluşan topların aynı zamanda yere düştüğünü yazmıştı. Bu durum Aristo’nun düşünceleri ile ters düşmekteydi, o durumun ağırlıkla doğru orantılı olduğunu söylemişti. Bu deney hikâyesi birçok kez tekrar anlatılmıştır, fakat Galileo’nun deney hakkında hiç bahsetmemiştir ve birçok tarihçi bu deneyin hiç gerçekleşmediğini Galileo’nun aklından gerçekleştirdiği bir deney olduğunu düşünmektedir. Bir istisna olarak Drake, deneyin az çok Viviani’nin bahsettiği gibi gerçekleştiğini düşünmektedir. Bu deneyin asıl olarak 1956 yılında Simon Stevin tarafından adhering to the standards of the day. Delft’deki kilisenin kulesinde yapılmıştır. Ancak yaptığı deneylerde eğimli yüzey kullanmıştır buda hem zamanlamada hem de hava sürtümesinde azalmaya neden oluyordu.
1638 yılında Galileo’nun Discorsi de bulunan karakteri Salviati, Galileo’nın sözcüsü , kütleleri aynı olmayan cisimlerin havasız ortamda aynı hızda düşeceğini öne sürmüştür. Fakat bu fikir daha öncesinde Lucretius ve Simon Stevin tarafından öne sürülmüştür. Cristiana Banti sarkaçlar ile yaptığı deneyde ağırlıkların farklı olmasına rağmen hareketlerin birbirine benzer olduğunun farkına varmıştır.
Galileo düşen bir cismin ivmesinin düzenli olduğunu öne sürmüştür, tabi bu durum vakumlu bir alanda düşerken veya düşerkenki direnç orta düzeyde ya da yok sayıldığında geçerliydi. Ayrıca Galileo, ivme altındaki cisimlerin aldığı mesafenin hesaplanmasını sağlayacak bir kinematik yasa üretmiştir-alınan yolun ,zamanın karesi ile doğru orantılı olduğu( d ∝ t 2 ). Galileo’dan önce, 14. Yüzyılda Nicole Oresme, düzenli ivmede zamanın karesi formülünü üretmiştir ve 16. Yüzyılda Domingo de Soto homojen bir ortamda cisimlerin düzgün hızlarak düştülerini öne sürmüştür. Galileo zamanın karesi kuralını, o günün standartlarındaki matematik ve geometrik kurallarla açıklamıştır.
Ayrıca cisimlerin bir engel bulunmuyorsa hızlarını koruduğunun kanısına varmıştır, sonuç olarak Aristonun ortaya koyduğu “doğal olmayan hareket” “zorla oluşan hareket” gibi hipotezlerin hepsi “hareket halinde olan” ile ters düşmektedir ve anlamlarını kaybetmişlerdir. John Philoponus ve Jean Buridan tarafından atalet hakkına filozofik düşünceler ileri sürülmüştür. Galileo atalet hakkında şunları demistir; bir parçacık yatay bir yüzeyde hareket ettiğini hayal edin, sonrasıdan önceki sayfalarda açıkladığım gibi bu parçacık eğer düzlemin sonsuz ve sürtünmesiz olduğunu varsayarsak, aynı hızda konumda sonsuza kadar hareket edicektir” demister. Bu görüş sonrasında Newton yasalarına dahil oldu.
Matematik
Galileo matematiği deneysel fiziğe uygularken, gününün standart matematiksel metodlarını kullanmaktadır. Bu metodlar ters orantı ve karekök Fibonacci ve Archimedes’den miras kalmıştır.
Analizleri ve ispatları Öklid Elementlerinin beşinci kitabında geçen Eudoxian oran teorisine dayanıyordu. Bu teori sadece bir asır öncesinde ortaya çıkmıştı ve Tartaglia ve diğer dillere doğru olarak çevrilmişti. Teori Galileo’nun ölümüne kadar kabul görmüştür, sonrasında Descartes’in cebircel yöntemlerine yerini vermiştir.
Bu Galileo paradoks olarak anılan kavram özünde onunla alakalı değildir. O sonucu sonsuz sayıların karşılaştıralmayacağı yönünde vermişti. Artık bu yönerge işe yarar olarak görülmemektedir.
Yazıları
Galileo’nun bilimsel aygıtları tanımlayan erken yapıtları 1568’de yayınlanan ‘Küçük Denge’ (hava veya sudaki objelerin tartılması ile ilgili) ve 1606’da yayınlanan ‘Geometrik ve Askeri Pusulanın Kullanılması’ adlı yapıtları içermektedir.
Dinamik, hareket bilimi ve mekanik hakkındaki erken çalışmaları 1590’da Pisa’da basılan ‘Hareket Üzerine’ ve 1600 çevresinde Padua’da basılan ‘Mekanik’ idi. Hareket üzerine yaptığı çalışmalar Aristoteles-Arşimet sıvı dinamiğini kapsıyordu ve sıvının içindeki yerçekimsel düşüş hızının o objenin sıvıdan ne kadar ağır olduğuyla orantılı olduğunu açıkladı. Bir vakumda ise objeler ağırlıkları ile orantılı hızda düşmektelerdi. Ayrıca Philopon’un enerji dinamiğini de benimsiyordu (enerji kendini dağıtmakta ve bir vakumda serbest düşüşün baştaki hızlanmadan sonra ağırlıkla bağlantılı bir esas hızı vardır).
Galileo 1610’da yazdığı Sidereus Nuncius, ilk teleskobik gözlem kitabıdır. Bu kitapta aşağıdaki buluşlara yer verilmiştir:
-Galileo uyduları
-Ayın yüzeyinin pürüzlülüğü
-Gözle görülemeyen birçok yıldızın bulunması (özellikle Samanyolu’nun görüntüsünü oluşturanlar)
-Gezegenlerle yıldızların görünüşündeki farklar (gezegenler disk gibi görünürken yıldızlar büyütülmemiş ışık noktaları olarak gözüküyordu)
Galileo 1613’te güneş lekeleriyle ilgili bir yazı yazdı ve burada güneşin ve gökyüzünün bozulabileceğini savundu. Bu yazı ayrıca 1610’da yaptığı Venüs’ün evrelerinin teleskobik gözlemini ve Satürn’ün kafa karıştırıcı eklentilerini ve bunların yok oluşunu içeriyordu. 1615’te Galileo ‘Grandüşes Christina’ya Mektup’ adlı bir el yazması hazırladı (1636’ya kadar basılmamıştır). Bu mektup Castelli’ye yolladığının gözden geçirilmiş bir versiyonu olup Engizisyon tarafından Kopernikçiliği fiziksel ve dinsel bir gerçek olarak tanımladığı için kınanmıştır. 1616’da Engizisyon’un Kopernik’i savunmama emri üzerine Galileo Kopernik’in dünya teorisi hakkındaki ‘Gelgit Teorisi Üzerine”yi basmış ve bunu Kardinal Orsini’ye göndermiştir. 1619’da Galileo’nun öğrencisi Mario Guiducci Galileo’nun derslerinden birini yayınlayarak (Meteorlar Üzerine Söylem) Cizvitlerin meteor teorilerine saldırıda bulunmuştur.
1623’te Galileo Il Saggiatore’yi yayınlayarak Aristotelesçi teorilere saldırmış ve matematiksel formül ve deneyleri bilimsel fikirlerin oluşmasında kullanmayı desteklemiştir. Bu kitap çok başarılı olmuştur ve kilisenin yüksek basamaklarında bile saygı görmüştür. Bu başarıdan sonra Galileo ‘İki Ana Dünya Sistemi Üzerine Diyalog”u yayınlamış ve 1616’daki yasakları çiğnememeye dikkat etse de bu kitaptaki Kopernikçi ve güneşmerkezci teoriler Galileo’nun yargılanmasına ve kitabının yasaklanmasına neden olmuştur. Bu yasağa rağmen Galileo 1638’de Engizisyon’un yetki sınırları dışında olan Hollanda’da ‘İki Yeni Bilime Dair Söylem ve Matematiksel İspatlar’ kitabını yayınlamıştır.
Galileo’nun yayınlanmış yapıtlarının listesi
Galileo’nun ana yapıtları aşağıdakilerdir:
-Küçük Denge (1586)
-Hareket Üzerine (1590)
-Mekanik (1600 civarı)
-Sidereus Nuncius (1610)
-Süzülen Cisimler Üzerine Söylem (1612)
-Güneş Lekeleri Üzerine Mektuplar (1613)
-Grandüşes Christina’ya Mektup (1615, basım 1636)
-Gelgitler Üzerine Söylem (1616)
-Meteorlar Üzerine Söylem (1619)
-Il Saggiatore (1623)
-İki Ana Dünya Sistemi Üzerine Diyalog (1632)
-İki Yeni Bilime Dair Söylem ve Matematiksel İspatlar (1638)
Mirası
Galileo’nun Sonraki yıllarda kilise tarafından yeniden değerlendirilmesi
Galileo meselesi, Galileo’nun ölümünden sonra büyük ölçüde unutulmuş ve tartışmalar dinmişti. Galileo’nun üzerindeki olan yasak 1718 yılında kaldırılıp yeniden düzenlenmiş halinin basım izni alınmıştı. 1741 yılında Papa Benedikt Galileo’nun tam bilimsel çalışmalarının tamammını içeren bir baskısı olan Diyalog’un biraz sansürlenmii basımının yayınlanmasına izin vermiştir. 1978 yılında günmerkezliliği savunan kitapları bile yasaklı kitaplar arasından çıkarıldı. Fakat Dialogue ve Copernicus’s De Revolutionibus sansürsüz hallerinde özel bir yasak etkisini sürdürmeye devam etti. 1835 yılında kilisenin gücünü kaybetmesi ile günmerkezliliğe karşı olan her şey ortadan kayboldu. Galileo meselesi, 19. Yüzyılın başlarında Protestan polimikçiler tarafından Romalı Katoliklere saldırmak adına yeniden gün yüzüne çıkarılmıştır. Olay gerçekleştiğinden beri ilgi zamanla azalmış ve tekrar yenilenmiştir. Pope Pius XII’un 1939 yılında Pontifical Bilim Akademi’sinde yaptığı konuşmada Galileo’yu şu cümlelerle özetlemiştir; “Araştırmanın en cesur kahramanı… yolundaki hiçbir tehlikeden korkmamıştır, ne mezardan ne günahtan” Papa’nın 40 yıllık danışmanı Profesör Robert leiber “Pius XII bilime yakın olmama noktasında çok dikkatli davranmıştır. Fakat konu Galileo olduğunda heycanlı ve üzüntü hal almıştır.”
15 Şubat 1990 yılında Cardinal Ratzinger’in(sonrasında Pope Benedict XVI olmuştur) Roma Spienza Üniversitesinde yaptığı bir konuşmada Galileo meselesi hakkında bazı güncel görüşleri ile şu sözleri söylemiştir; “ bulgu niteliğinde bir durumdur ki bizi modern çağda bilimin ve teknolojinin bugün nereye geldiğini görerek derin düşüncelere sürüklemiştir”. Bazı görüşleri Felsefeci Paul Feyerabend’den alıntı yaprak şu sözleri eklemiştir; ““Galileo zamanındaki kilise Galileo’dan çok daha fazla sebebe yakın durdu, ve o Galileo’nun öğretilerinin de sosyal ve etik sonuçlarını dikkate aldı. Galileo’ya karşı aldığı karar mantıklı, adil ve bu kararın revizyonu sadece politik fırsatların ne olduğu gerekçesi üzerine haklı çıkarılabilir.” Kardinal Feyerabend’in iddiasıyla aynı fikirde olduğunu veya olmadığını açıkça belirtmedi. Fakat yine de “Bu tür düşüncelerin temeline düşüncesiz özür inşa etmek aptallık olur.” dedi.
31 Ekim 1992’de Pope John Paul II Galileo meselesinin ele alınış şeklinden pişmanlık duyduğunu açıkladı, ve Galileo Galilei’nin Pontifical Council for Culture tarafından yönetilen bir çalışma sonucu bilimsel pozisyonunu yargılayan Katolik Kilisesi mahkemesinin işlediği hataların kabulünü belirten bir beyanname çıkardı. Mart 2008’de Pontifical Acadeny of Sciences’ın (PAS) başı, Nicole Cabibbo, Galileo’nun Vatican duvarları içerisinde bir heykelini dikerek Galileo’yu onurlandırmayı amaçlayan bir tasarı açıkladı. Aynı yılın aralık ayında, Galileo’nun en eski teleskobik gözlemlerinin 400. Yıl dönümü aktivitelerinde, Papa Benedict XVI Galileo’nun astronomiye katkılarını övdü. Bir ay sonra, bir şekilde, Pontifical Council for Culture’ın başı, Gianfranco Ravasi, Vatikan içine dikilecek olan Galileo heykeli planının askıya alındığını meydana çıkardı.
Modern Bilime etkisi
Stephen Hawking Galileo’nun modern bilimin doğmasında, modern bilimin babası olarak kabul edilen Einstein’dan daha fazla etkisi olduğunu söylemiştir.
Galileo’nun astronomik keşifleri ve araştırmaları kopernik teorisi için kalıcı miraslar olmasını sağlamıştır. Galileo tarafında keşfedilen dört büyük Jüpiter Galilean Moons olarak bilinen uyduları (Io,Europa,Ganymede ve Callisto) miraslar içerisindedir. Başka bilimsel çalışmalar ve ilkelerde Galileo ismiyle anılmıştır.
Sanat ve popüler medya
Queen grubunun “Bohemian Rhapsody” isimli şarkısının bir kısmında Galileo’nun ismi geçmektedir. Indigo girls tarafından yapılan “Galileo” ve Amy Grant’ın Heart in Motion albümünde ismi geçmektedir.
1943 yılında Alman Yazar Berltolt Brecht tarafıdnan Galileo’nun yaşamı Life of Galileo adı altında yazıya aktarılmıştır,1975 yılında Berrie Stevis tarafından yazılan Lamp of Midnight sinemaya aktarılmıştır.
2009 yılında Kim Stanley Robinson tarafından Galileo’nun Rüyası adında bir bilim kurgu romanı yazılmıştır. Romanda Galileo’yu bilimsel felsefedeki karışıklığı çözmesi adına kendi zamanı ve gelecek arasında bir geleceğe taşımıştır ve bunun yanı sırı büyük oranda biyografik bilgi içermektedir.
Galileo Galilei son zamanlarda çok değerli madeni para koleksiyon için bir ana motif olarak seçildi. 25 avro değerinde International Year of Astronomy commemorative coin koleksiyonuna katılmıştır. Ayrıca bu madeni para Galileo’nun teleskobu icat etmesinin 400. yılını anmak içindir. Ön tarafında portresi ve telekobu, arka tarafında ise çizdiği ilk ay yüzeyi çizimi bulunmaktadır. Gümüş çemberinde ise Isaac Newton teleskobu, Kremsmünster Abbey deki gözlem evi, bir moden teleskop, bir radio teleskobu ve bir de uzay telekobuna yer verilmiştir. 2009 yılında Galileoscope adı altında bir teleskop piyasaya sürüldü. Çok sayıda , ucuza mal edilmiş eğitim amaçlı kaliteli bir teleskoptur.
Zaman çizelgesi
1543 – Nicalus Copenicun Gök kürelerin devinimleri üzerine isimli yazısını yayımlar, Ptolemy’nin Geosantrizm sisteminin çıkmasıyla ortaya çıkan sorulara karşı altenatif bir sistemi anlatmaktadır
1563 – Ebeveyleri Vincenzo Galilei ve Giulia Ammanati evlendi
1564 – Dünya’ya geldi
1570 – Thomas Digges Teleskobun nasıl yapılacağını anlatan Pantometria yayınlandı
~1573 – Tycho Brahe Aristo’nun sabit gök küreler ve ayın üzerinde değişmez sınırsız mükemmel gökyüzü bulunuğu fikrine karşı çıkan,Yıldız Üzerine adlı yayını yayınladı
1576 – Giuseppe Moletti, Padua’daki matematik hocası, cisimlerin şekil ve netden yapıldıkları önemsiz olup aynı hızda düştükleri hakkında raporu yayınladı
1581 – Babası, Vincenzo Galilei Dialogo della musica antica et moderna isimli müzik teorilerini formüle eden bir kitap yayınladı
1581 – Pisa Üniversitesine yazıldı
1582 – Ostilio Ricci’nin Matematik dersine katıldı, fizik ve bilim üzerine çalışmaya karar verdi
1585 – Üniversiteyi mezun olmadan bıraktı ve özel öğretmen olarak çalışmaya başladı
1586 – Hidrostatik dengeyi icat etti ve La Balancitta( küçük denge) isimli kitabı yazdı
1586 – Simon Stevin 10 metreden attığı kurşunların sonuçlarını yayınladı
1588 – Tycho Brahe kuyrukluyıldızlar ile ilgili ve içinde dünyanın güneş sistemine benzer Tychonic system bir kitap yayınladı
1589 – Pisa Üniversite’sinde matematik bölümünün başına geçti
1590 – Hiç yayınlamadığı, Du motu ismindeki kitabın bir kısmını tamamladı
1591 – Babası Vincenzo’nun ölümü
~1593 – İlk termometresini icat etti, ne yazık ki hem sıcaklığa hem de basınca tepki veriyordu
~1595 – Balistik hesaplamayı geliştiricek geometrik ve askeri pergel icat etti,ilerde bu cihazı haritacılık ve genel hesaplamalar için geliştirecekti
1597 – Kepler’e Copernican System hakkındaki düşüncelerini içeren bir mektup yazdı
1600 – İlk çocuğu Virginia doğdu; ~1600 Le Meccaniche (mekanik) kitabı
1600 – William Gilbert, De Magnete isimli içerisinde Copernican system ‘e destek çıkan cümlelerin bulunduğu kitabı yayınladı
1600 – Roma engizisyonu Giordana Bruno’nun bir Copernican system destekçisi olduğunu öğrendi, Kutsal üçlü ruya karışı geldiğini öne sürüp onu suçlu buldu ve sivil yetkileler tarafından yakılarak idam edildi
1601 – Kızı Livia’nın doğumu
1604 – Süpernovanın yerini hesapladı, yeni bir yıldız için paralaks olmadığını gösterdi
1605 – Eniştesi tarafından kardeşine çeyiz parası vermediği için dava açıldı
1606 – Oğlu Vincenzo doğdu.
1606 – Kendi hesap pusulası için kullanma kılavuzu yayınladı
1607 – Rotilio Orlandini Galileo’nun arkaşı Paolo Sarpi’ye suikast düzenlemeye çalıştı
1608 – Hans Lippershey mercekli teleskopu icat etti.
1609 – Bağımsız olarak Hans Lippershey’in açıklamalarına bakarak teleskobunu geliştirdi
1609 – Kepler Astronomia nova isimli ilk iki kanunu içeren kitabını yayınladı, ve ilk defa Kopenik’in modelinin Ptolemaic modelden daha doğru olduğunu navigasyon ve tahmin ile açıklamıştır
1609 – Thomas Harriot Galileo’dan 4 ay önce Ay’ı teleskopla gözlemleyip çizimlerini yapmıştır
1610 – Sidereus Nuncius’u (Yıldızlı Haberci) yayımlar, ayımızın dağlarını, kraterlerini ve Jupiter’in en parlak 4 ayını gözlemler.
1610 – Martin Horki, Galileo’ya karşı Brevissima Peregrinatio Contra Nuncium Sidereum’u yayımlar
1610 – Kepler Galileo’nun teleskop ve lenslerinden bir tanesini talep eder, fakat Galileo fazladan olmadığını ve yenisini yapmak için çok meşgul olduğu cevabını verir
1610 – Padova Üniversitesi’nde ömürboyu kalıcı matimatik pozisyonu, ve Cosimo II, Grand Duke of Tuscany için matematikçi ve filozof
1611 – venüs fazlarını keşfeder; papa ile verilen seyirci; Lincean Academy üyesi yaptı
1611 – Jesuit College tarafından Roma’da onursal bir derece ile ödüllendirilir
1611 – David Fabricius Christoph Schenier ve Galileo’nun konuyla ilgili yayımlanmış çalışmalarından önce Güneş Üzerinde Gözlemlenmiş Noktalar ve onların Güneş ile Bariz Rotasyonları Üzerine Hikâyeler’i yayımlar
1612 – Jupiter’in ayının olası boylam belirlemesi için evrensel saat olarak kullanılabileceğini ileri sürdü
~1612 ve 1613 – Francesco Sizzi yıllık güneş lekeleri hareketleri çeşitliliğini keşfeder
1613 – Güneş Lekeleri üzerine mektup
1615 – Grand Duchess Christina’ya mektup (1636’ya kadar yayımlanmadı)
1616 – Kilise tarafından Kopernik Sistemini korumaması ve barındırmaması üzerine resmi uyarı yapılır
1616 – Katolik kilisesi De revokutionibus orbium coelestium’u Yasak Kitaplar Listesi’ne yerleştirir, bekleyen düzeltme
1616 – Discourse on the Tides gizli mektubu
1617 – Bellosguardo’ya –Batı Floransaya, kızının manastırının yakınına- taşınır ve orada Ursa Major’da Double Star Mizar’ı gözlemler
1619 – Kepler kendisinin 3. Kanununu tanıtan Harmonices Mundi’yi yayımlar
1619 – Kuyruklu yıldızlar konuşması
1623 – The Assayer’i yayımlar
1624 – Onu öven ve onurlandıran Papa’yı ziyaret eder, oradan Birleşik bir mikroskopu kullanarak yaptığı Copernican vs. Ptolemaic Systems çalışmasını yayımlamak için kabul izni ile ayrılır.
1625 – Galileo’nun mikroskopu kullanılarak çizilen böcek çizimleri yayımlandı
1630 – Dialogue Concernin the Two Chief World Systems’i tamamladı ve sonradan Kilise sansürü onayı aldı
1632 – Dialogue Concernin the Two Chief World Systems’i yayımladı
1633 – 1616 kesin emri ihlali sebebiyle şiddetli sapıklık şüphesiyle Engizisyon Mahkemesi tarafından hapis hükmü verildi, ev hapsine hafifletildi.
1633 – Katolik Klisesi Dialogue Concerning the Two Chief World Systems’i Yasak Kitaplar Listesi’ne yerleştirir.
Kaynak: Vikipedi
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.