Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Fri, 11 Apr 2025 08:18:38 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.5 Örtülü Sermaye Sayılan Avanslarda Kur Farkı Gideri Vergiden Düşülebilir mi? https://www.muhasebenews.com/ortulu-sermaye-sayilan-avanslarda-kur-farki-gideri-vergiden-dusulebilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/ortulu-sermaye-sayilan-avanslarda-kur-farki-gideri-vergiden-dusulebilir-mi/#respond Fri, 11 Apr 2025 08:18:10 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=162281 Yabancı para cinsinden alınan avanslar ve bu işlemlerden doğan kur farkı gelir/giderlerinin vergi matrahına etkisi, özellikle ilişkili kişilerden alınan finansmanlar söz konusu olduğunda karmaşık bir konuya dönüşmektedir. Bu yazımızda, örtülü sermaye kapsamında değerlendirilen yabancı para avanslar için oluşan kur farklarının kurum kazancının tespitinde dikkate alınıp alınmayacağına dair yasal çerçeveyi açıklıyoruz.

İlişkili Kişiden Alınan Avanslar ve Örtülü Sermaye İlişkisi

Birçok şirkette olduğu gibi, sermayesinin tamamı yurt dışındaki bir şirkete ait olan ve bu şirketle ticari ilişkisi bulunan mükellefler, zaman zaman döviz cinsinden avanslar almaktadır. Bu avanslar bilançoda “avans hesaplarında” izlenirken, vergi uygulamaları açısından örtülü sermaye olup olmadığı da büyük önem taşır.

Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre, ortaklardan veya ortaklarla ilişkili kişilerden sağlanan borçların, öz sermayenin üç katını aşan kısmı örtülü sermaye sayılır. Bu kapsamda alınan avanslar da finansman sağlayıcı niteliği taşıdığından borç kabul edilmekte ve örtülü sermaye hesaplamasına dahil edilmektedir.

Kur Farkı Gelir ve Giderlerinin Durumu

İhracat yapan firmalar açısından avans alınan tarih ile mal teslim tarihi arasında döviz kuru değişiklikleri yaşanması durumunda, kur farkı gelirleri veya zararları oluşabilir. Ancak bu farklar, her zaman vergiye tabi bir unsur olarak değerlendirilmeyebilir.

Eğer alınan avans, örtülü sermaye olarak kabul ediliyorsa, bu durumda:

  • Kur farkı giderleri, kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınmaz.
  • Aynı şekilde, örtülü sermayeye isabet eden kur farkı gelirleri de gelir yazılamaz.

Bu durum, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın da net şekilde ortaya koyduğu bir uygulamadır.

Kur Farkı Giderleri KKEG midir?

Evet. Örtülü sermaye kapsamında sayılan borçlanmalardan kaynaklanan kur farkı giderleri, kanunen kabul edilmeyen gider (KKEG) olarak değerlendirilir. Bu giderler kurum kazancını azaltmak için kullanılamaz.

Avanslar Hangi Durumda Örtülü Sermaye Sayılır?

Aşağıdaki durumlarda alınan avanslar örtülü sermaye kapsamına girer:

  • Avans, ortak ya da ortakla ilişkili bir şirketten sağlanmışsa,
  • Avans alınan tutar, öz sermayenin üç katını aşıyorsa,
  • Avans işletmede fiilen kullanılıyorsa.

Bu koşullar sağlandığında, borç niteliğinde olan avans örtülü sermaye kabul edilir ve ilgili kur farkı gider veya gelirleri vergi matrahı hesaplamasında dikkate alınmaz.

Vergi Planlamasında Dikkat Edilmesi Gerekenler

  • İlişkili kişiden alınan dövizli avanslar kur farkı riski yaratır. Bu riskin muhasebe ve vergi etkisi önceden değerlendirilmelidir.
  • Avans tutarının öz sermayeyi ne ölçüde aştığı takip edilmeli ve örtülü sermaye sınırı gözetilmelidir.
  • Kur farkı zararları, örtülü sermaye sınırını aşan kısım için vergiden indirilemeyecektir.
  • Aynı şekilde kur farkı gelirleri de gelir olarak beyan edilmemelidir.

Sonuç

İlişkili kişilerden alınan dövizli avanslarda oluşan kur farklarının vergiye etkisi, bu avansların örtülü sermaye niteliğinde olup olmadığına bağlıdır. Eğer alınan avans örtülü sermaye kapsamında değerlendirilirse, buna isabet eden kur farkı gelir veya giderleri, kurum kazancının tespitinde dikkate alınmaz.

Bu nedenle, özellikle uluslararası grup şirketleri bünyesinde faaliyet gösteren firmaların vergi planlaması yaparken bu hususlara dikkat etmesi büyük önem taşır.


Sıkça Sorulan Sorular (SSS)

1. İlişkili kişiden alınan dövizli avanslar borç mudur?
Evet, işletme açısından bu tür avanslar borç niteliğindedir ve finansman sağladığı için örtülü sermaye kapsamında değerlendirmeye tabi olabilir.

2. Kur farkı zararları gider olarak yazılabilir mi?
Eğer avans örtülü sermaye sayılıyorsa, bu kur farkı zararları vergi matrahında gider olarak dikkate alınamaz.

3. Kur farkı gelirleri beyan edilmeli mi?
Hayır. Örtülü sermayeye isabet eden kur farkı gelirleri de kurum kazancında gelir olarak dikkate alınmaz.

4. Örtülü sermaye nedir?
Ortaklardan veya ilişkili kişilerden alınan ve öz sermayenin üç katını aşan borçların aşan kısmıdır. Bu kısım örtülü sermaye sayılır.

5. Bu tür giderler KKEG midir?
Evet. Örtülü sermayeye ait kur farkı zararları kanunen kabul edilmeyen gider (KKEG) olarak değerlendirilir.


ÖRNEK ÖZELGE


T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı

Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

   
Sayı:38418978-125[8-17/11]-E.10920016.04.2019
Konu:İlişkili kişiden alınan yabancı para cinsi avanslar nedeniyle ortaya çıkan kur farklarının kurum kazancının tespitinde dikkate alınıp alınmayacağı. 
İlgi: 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda;

– Sermayenizin tamamının yabancı bir şirkete ait bulunduğu ve yabancı şirketin aynı zamanda firmanızın ürettiği ürünlerin başlıca müşterisi olduğu,

– İlişkili kişi konumundaki yabancı şirkete yapılacak ihracat için, anılan kurumdan satışlarınıza karşılık, bir bölümü örtülü sermaye olarak nitelendirilen dolar bazında avans alındığı ve bu tutarların avans hesaplarında izlendiği,

– Avansın alındığı tarih ile ihracatın gerçekleştiği tarih arasında olumlu ya da olumsuz kur farkları oluştuğu, olumlu kur farklarının gelir hesaplarına alındığı ancak, örtülü sermaye olarak değerlendirilen avans kısmına isabet eden olumsuz kur farklarının KKEG olarak nitelendirildiği

belirtilmiş ve konuya ilişkin Başkanlığımız görüşü sorulmuştur.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun;

– 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safî kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safî kurum kazancının tespitinde de, Gelir Vergisi Kanununun ticarî kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı,

– 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, örtülü sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faiz, kur farkları ve benzeri giderlerin kurum kazancının tespitinde gider yazılamayacağı,

– 12 nci maddesinin birinci fıkrasında, kurumların, ortaklarından veya ortaklarla ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin ederek işletmede kullandıkları borçların, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşan kısmının ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye sayılacağı; yedinci fıkrasında da, örtülü sermaye üzerinden kur farkı hariç, faiz ve benzeri ödemeler veya hesaplanan tutarların, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarının uygulanmasında, gerek borç alan gerekse borç veren nezdinde, örtülü sermaye şartlarının gerçekleştiği hesap döneminin son günü itibarıyla dağıtılmış kâr payı veya dar mükellefler için ana merkeze aktarılan tutar sayılacağı, daha önce yapılan vergilendirme işlemlerinin, tam mükellef kurumlar nezdinde yapılacak düzeltmede örtülü sermayeye ilişkin kur farklarını da kapsayacak şekilde taraf olan mükellefler nezdinde buna göre düzeltileceği ve bu düzeltmenin yapılması için örtülü sermaye kullanan kurum adına tarh edilen vergilerin kesinleşmiş ve ödenmiş olmasının şart olduğu

hüküm altına alınmıştır.

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin;

– “12.1.6. Örtülü sermaye tutarı” başlıklı bölümünde, “Örtülü sermaye uygulamasında temin edilen borcun tamamının değil, sadece öz sermayenin üç katını aşan kısmının örtülü sermaye sayılması ve bu kısma ilişkin faiz, kur farkı ve benzeri giderlerin, Kurumlar Vergisi Kanunu uygulamasında gider kabul edilmemesi hüküm altına alınmıştır.

Öte yandan, gelecekte yapılacak bazı mal ve hizmet teslimleri karşılığında peşin alınan ya da verilen değerleri ifade eden avanslar, sipariş yöntemi ile mal alan işletmenin, sipariş ettikleri iktisadi değerlerin üretiminde üretici işletmeye finansman imkanı sağlamak amacıyla verilebileceği gibi, satış fiyatını düşük tutmak veya satış garantisi sağlamak amacıyla da verilebilmektedir. Avanslar hangi amaçla verilirse verilsin işletmeye finansman imkanı sağladığı açıktır. Dolayısıyla, alınan avanslar da işletme bakımından alınan borç olarak değerlendirilecek ve örtülü sermaye hesaplamasında dikkate alınacaktır…”

– “12.3. Örtülü sermaye uygulamasında kur farkı gelirlerinin durumu” başlıklı bölümünde, “Kurumların kullanmış olduğu borçların örtülü sermaye kapsamında değerlendirilmiş olması halinde, örtülü sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faiz, kur farkları ve benzeri giderlerin, Kurumlar Vergisi Kanununun 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine göre gider olarak yazılması mümkün bulunmadığından, örtülü sermaye kabul edilen borçlanmalarda YTL’nin değer kazanması sonucu oluşacak kur farkı gelirlerinin de söz konusu borcun örtülü yoldan konulan bir sermaye olarak kabul edilmesinin bir sonucu olarak, vergiye tabi kurum kazancının tespitinde gelir olarak dikkate alınması söz konusu olmayacaktır.”

– “12.4.2. Borç verenin dar mükellef kurum, gerçek kişi, vergiye tabi olmayan veya vergiden muaf herhangi bir kişi olması” başlıklı bölümünde, “Borç para verenin dar mükellef kurum, gerçek kişi veya vergiden muaf herhangi bir kişi olması durumunda, örtülü sermaye üzerinden ödenen faizler borç veren nezdinde, örtülü sermaye şartlarının gerçekleştiği hesap döneminin son günü itibarıyla dağıtılmış kâr payı olarak kabul edilecektir. Bu şekilde dağıtılmış kâr payı, net kâr payı tutarı olarak dikkate alınacak ve brüte tamamlanarak belirlenen oranlarda vergi kesintisine tabi tutulacaktır. Örtülü sermayeye isabet eden kur farkı giderlerinin kâr payı olarak kabul edilmesi ve dolayısıyla vergi kesintisine tabi tutulması söz konusu değildir…”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre;

– Tarafınızca ortak veya ortaklarla ilişkili sayılan bir şirketten alınan avansların örtülü sermaye kapsamında değerlendirilmesi,

– Avansların alınma tarihinden, değerleme gününe ve/veya ihracatın gerçekleştiği tarihe kadar oluşan ve örtülü sermayeye isabet eden kur farkı giderlerinin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınmaması; avanslara ilişkin örtülü sermayeye isabet eden kur farkı gelirlerinin de kurum kazancının tespitinde gelir olarak dikkate alınmaması

gerekmektedir.


ÖNERİLEN VİDEO İÇERİKLER



Kaynak: GİB Özelge Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/ortulu-sermaye-sayilan-avanslarda-kur-farki-gideri-vergiden-dusulebilir-mi/feed/ 0
Kredi Kartı Satışlarından Kaynaklanan Komisyon Giderleri Finansman Gider Kısıtlamasına Tabi mi? https://www.muhasebenews.com/kredi-karti-satislarindan-kaynaklanan-komisyon-giderleri-finansman-gider-kisitlamasina-tabi-mi/ https://www.muhasebenews.com/kredi-karti-satislarindan-kaynaklanan-komisyon-giderleri-finansman-gider-kisitlamasina-tabi-mi/#respond Fri, 11 Apr 2025 07:38:49 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=162278 Şirketlerin en sık kullandığı tahsilat yöntemlerinden biri olan kredi kartı ile satış işlemleri, bankalara ödenen komisyonlar nedeniyle vergi açısından bazı soruları gündeme getiriyor. Özellikle erken tahsilat karşılığında ödenen komisyonların, finansman gider kısıtlaması kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği son dönemde sıkça merak edilen konular arasında yer alıyor.

Bu yazımızda, Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen resmi görüş doğrultusunda, bu soruya net bir yanıt veriyoruz.

Erken Tahsilat ve Banka Komisyonları

Kredi kartı ile yapılan satışlarda, işletmeler çoğu zaman tahsilat süresini beklemeden ödemelerini erken almak ister. Bu durumda bankalar, erken tahsilat karşılığında belirli bir komisyon bedeli keserek tutarı firmaya öder. Söz konusu bu komisyon, bankaya doğrudan yapılan bir ödeme olup, birçok firma tarafından “finansman gideri” olarak algılanabilmektedir.

Ancak bu yaklaşım doğru mudur? Bu komisyonlar gerçekten finansman gider kısıtlamasına tabi midir?

Finansman Gider Kısıtlaması Nedir?

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre, işletmelerin öz kaynaklarını aşan yabancı kaynak kullanımları durumunda, bu kaynaklara ilişkin olarak doğan faiz, komisyon, vade farkı, kar payı, kur farkı gibi giderlerin %10’u vergi matrahından indirilemez. Bu uygulama “finansman gider kısıtlaması” olarak adlandırılır.

1 Ocak 2021 tarihinden itibaren geçerli olan bu düzenleme, özellikle öz kaynak yapısı zayıf şirketleri doğrudan etkilemektedir.

Bankalara Ödenen Komisyonlar Bu Kapsama Girer mi?

Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nin (Seri No: 1) Değişiklik Tebliği (Seri No: 18) kapsamında yapılan açıklamalara göre:

  • Bir giderin finansman gideri sayılabilmesi için yabancı kaynak kullanımına bağlı olarak ortaya çıkması gereklidir.
  • Komisyon gideri, doğrudan bir finansman hizmetine karşılık veriliyorsa bu kapsama girer.

Ancak kredi kartı satışlarında bankaya ödenen komisyonlar, şirketin yabancı bir kaynağı kullanması nedeniyle değil, yalnızca erken tahsilat hizmeti karşılığıdır. Dolayısıyla bu ödeme, yabancı kaynak kullanım süresine bağlı bir gider değildir.

Resmî Görüş Ne Diyor?

Gelir İdaresi Başkanlığı, kredi kartı ile yapılan satışlardan doğan ve bankalara erken tahsilat karşılığı ödenen komisyonların, finansman gideri sayılmadığını ve bu nedenle finansman gider kısıtlamasına tabi olmadığını açıkça belirtmiştir.

Uygulamada Ne Anlama Geliyor?

  • Kredi kartı ile yapılan satışlarda bankaya ödenen komisyonlar, finansman gideri değildir.
  • Bu nedenle vergi matrahında kısıtlama yapılması gerekmez.
  • KKEG (Kanunen Kabul Edilmeyen Gider) olarak dikkate alınmaz.
  • Bu tutarlar doğrudan ticari gider olarak muhasebeleştirilebilir.

Sonuç

Kredi kartı satışları sonrası erken tahsilat komisyonları, birçok şirket için düzenli ve önemli bir gider kalemidir. Bu komisyonların vergi açısından finansman gider kısıtlaması dışında tutulması, şirketler için avantaj sağlamaktadır. Bu nedenle, işletmelerin bu tür ödemeleri doğru sınıflandırması ve yanlışlıkla KKEG olarak işlememesi kritik öneme sahiptir.


Sık Sorulan Sorular

1. Erken tahsilat komisyonu nedir?
Kredi kartı ile yapılan satışlarda, satış tutarının vadesi beklenmeden tahsil edilmesi karşılığında bankaya ödenen komisyona denir.

2. Bu komisyonlar finansman gideri sayılır mı?
Hayır. Çünkü bu gider yabancı kaynak kullanımına değil, erken tahsilat hizmetine dayanır.

3. Finansman gider kısıtlaması nedir?
Öz kaynakları aşan yabancı kaynaklardan doğan belirli giderlerin %10’unun vergi matrahında indirilememesidir.

4. Komisyonlar KKEG olarak mı değerlendirilir?
Hayır. Bu tür komisyonlar finansman gideri olmadığından KKEG sayılmaz.

5. Bu komisyonları nasıl muhasebeleştirmeliyim?
Doğrudan ticari faaliyet gideri olarak kaydedebilirsiniz.


ÖRNEK ÖZELGE


T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı
Gelir Kanunları Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü
 
  
Sayı:E-38418978-125[6-2021/30]-47607918.10.2022
Konu:Bankalara Ödenen Komisyon Bedellerinin Finansman Gider Kısıtlaması Hesabında Dikkate Alınıp Alınmayacağı 
İlgi:

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, kredi kartı ile satışlarınıza ait tutarların vadesi beklenmeden ilgili bankadan tahsil edilmesi karşılığında erken tahsil edilen bedeller için bankaya komisyon ödemesi yapıldığı belirtilerek, ödenen komisyon bedellerinin Kurumlar Vergisi Kanununun 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (i) bendi kapsamında finansman gider kısıtlamasına tabi olup olmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

6322 sayılı Kanunun 37 nci maddesiyle 1/1/2013 tarihinden itibaren yürürlüğe girmek üzere 5520 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin birinci fıkrasına eklenen (i) bendiyle; kredi kuruluşları, finansal kuruluşlar, finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketleri dışında, kullanılan yabancı kaynakları öz kaynaklarını aşan işletmelerde, aşan kısma münhasır olmak üzere, yatırımın maliyetine eklenenler hariç, işletmede kullanılan yabancı kaynaklara ilişkin faiz, komisyon, vade farkı, kâr payı, kur farkı ve benzeri adlar altında yapılan gider ve maliyet unsurları toplamının %10 unu aşmamak üzere Cumhurbaşkanınca kararlaştırılan kısmı kanunen kabul edilmeyen gider olarak kabul edilmiştir.

Cumhurbaşkanı söz konusu düzenlemede yer alan yetkisini, 4/2/2021 tarihli ve 31385 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 3/2/2021 tarihli ve 3490 sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla kullanmış ve 1/1/2021 tarihinden itibaren başlayan vergilendirme dönemi kazançlarına uygulanmak üzere söz konusu gider ve maliyet unsurlarının %10’unun kurum kazancının tespitinde indiriminin kabul edilmeyeceği düzenlenmiştir.

Konuya ilişkin açıklamalar 25/05/2021 tarihli ve 31491 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Kurumlar Vergisi Genel Tebliği (Seri No: 1)’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri No: 18)’de yapılmış olup, söz konusu Tebliğin “11.13. Finansman gider kısıtlaması” başlıklı bölümünde;

“…

Finansman giderleri: Yabancı kaynağın kullanım süresine bağlı olarak doğan her türlü faiz, komisyon, vade farkı, kâr payı, kur farkı, faktoring kuruluşlarına verilen iskonto bedelleri ve benzeri adlar altında yapılmış olan gider ve maliyet unsurlarını,

ifade eder.” açıklaması,

“11.13.4. Gider kısıtlaması kapsamına giren yabancı kaynaklara ilişkin gider ve maliyet unsurları” başlıklı bölümünde de;

 “…

Bir gider veya maliyet unsurunun gider kısıtlamasına konu edilmesi için bunların yabancı kaynak kullanımına ve bu kaynağın kullanım süresine bağlı olarak doğmuş olması gerekmektedir. Teminat mektubu komisyonları, tahvil ihracı ile ilgili olarak yapılan baskı ve benzeri giderler ile ipotek masrafları gibi herhangi bir yabancı kaynak kullanımına bağlı olmaksızın yapılan giderlerin gider kısıtlamasına konu edilmesi söz konusu değildir. Aynı şekilde bir finansman gideri olmayıp finansman geliri azalması niteliğinde olan erken ödeme iskontoları veya peşin ödeme iskontoları da finansman gider kısıtlaması kapsamı dışındadır.

…” açıklamaları yer almaktadır.

Buna göre, kredi kartı ile satışlara ilişkin tutarların vadesinden önce tahsil edilebilmesi için bankalara ödemiş olduğunuz komisyon bedelleri, yabancı kaynakların kullanımına bağlı olarak ödenen bir finansman gideri mahiyetinde olmadığından, söz konusu komisyon ödemelerinin Kurumlar Vergisi Kanununun 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (i) bendi kapsamında finansman gider kısıtlamasına tabi tutulması söz konusu değildir.


ÖNERİLEN VİDEO İÇERİKLER



Kaynak: GİB Özelge Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/kredi-karti-satislarindan-kaynaklanan-komisyon-giderleri-finansman-gider-kisitlamasina-tabi-mi/feed/ 0
Alınan Sipariş Avansları İçin Finansman Gider Kısıtlaması Yapılacak Mı? https://www.muhasebenews.com/alinan-siparis-avanslari-icin-finansman-gider-kisitlamasi-yapilacak-mi/ https://www.muhasebenews.com/alinan-siparis-avanslari-icin-finansman-gider-kisitlamasi-yapilacak-mi/#respond Fri, 11 Apr 2025 07:30:48 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=162276 İhracat yapan şirketlerin döviz bazlı işlemlerinde sık karşılaşılan durumlardan biri de alınan sipariş avansları nedeniyle oluşan kambiyo zararlarıdır. Bu zararların, vergi uygulamaları açısından nasıl değerlendirileceği ise özellikle finansman gider kısıtlaması kapsamında kritik bir konu haline gelmiştir.

Bu yazımızda, Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’nın verdiği resmi görüş doğrultusunda, alınan sipariş avansları hesabında oluşan kur farkı zararlarının finansman gider kısıtlamasına tabi olup olmadığını inceliyoruz.

Sipariş Avansı Nedir? Şirket Açısından Ne Anlama Gelir?

Sipariş avansı, genellikle üretici veya ihracatçı firmaların müşterilerinden, henüz teslim edilmeyen mallar için önceden aldığı bedellerdir. Bu bedeller:

  • Gelecekteki teslimatlara ilişkin güvence sağlamak,
  • Finansman ihtiyacını karşılamak,
  • Satış fiyatını sabitlemek amacıyla alınabilir.

Bu yönüyle sipariş avansları, şirketin kasasına giren ancak henüz gelir niteliği taşımayan ve karşılığında borç doğuran bir kaynaktır. Muhasebe açısından bu tür avanslar, bilançonun kısa vadeli yabancı kaynaklar bölümünde “Alınan Sipariş Avansları” hesabında izlenir.

Kambiyo Zararı Nedir ve Nasıl Oluşur?

Döviz cinsinden alınan avanslar, ilgili yabancı paranın Türk Lirası karşısındaki değer değişimlerinden etkilenir. Avans alındığı tarihle mal teslimi yapılacağı tarih arasında döviz kuru değişirse, şirket kambiyo zararı veya kambiyo karı ile karşı karşıya kalabilir. İşte bu noktada akla gelen önemli bir soru vardır: Bu kur farkı zararı finansman gideri sayılır mı?

Finansman Gider Kısıtlaması Nedir?

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre, şirketlerin öz kaynaklarını aşan yabancı kaynaklar kullanması durumunda, bu fazlalığa ilişkin faiz, komisyon, kur farkı, vade farkı gibi giderlerin belli bir oranı vergi matrahından indirilemez. Bu uygulama “finansman gider kısıtlaması” olarak adlandırılır ve bu tür giderlerin %10’a kadarı kanunen kabul edilmeyen gider (KKEG) olarak değerlendirilir.

Bu oran 2021 yılından itibaren geçerli olup, öz kaynak-yabancı kaynak oranı dengesini gözetmeyen şirketler için doğrudan vergi yükü oluşturabilir.

Sipariş Avansları Finansman Gideri Sayılır mı?

Resmi açıklamalara göre, alınan sipariş avansları, işletmeye geçici de olsa bir finansman imkânı sunduğundan dolayı borç niteliği taşır. Bu nedenle, döviz cinsinden alınan sipariş avanslarından doğan kambiyo zararları, işletmenin yabancı kaynak kullanımı nedeniyle oluşan maliyetler arasında yer alır.

Dolayısıyla, bu tür kur farkı zararları, öz kaynakları aşan kısmı dikkate alınmak suretiyle, finansman gider kısıtlaması uygulamasına tabi tutulur.

Uygulamada Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar

  • Sipariş avansları, bilanço düzenleyen şirketler için yabancı kaynak olarak kabul edilir.
  • Döviz kurundaki değişimden doğan kambiyo zararları, finansman gideri kapsamında değerlendirilir.
  • Öz kaynakları aşan yabancı kaynak kullanımı varsa, bu zararın %10’luk kısmı vergi matrahından indirilemez.
  • Yatırıma yönelik olmayan ve doğrudan işletme finansmanında kullanılan kaynaklardan doğan giderler bu kapsama girer.

Sonuç

Kambiyo zararları, özellikle döviz bazlı çalışan ve ihracat yapan firmalar için ciddi maliyet kalemlerindendir. Eğer bu zararlar sipariş avansları gibi işletmeye geçici finansman sağlayan kaynaklardan doğuyorsa, finansman gider kısıtlaması kapsamında değerlendirilmesi gerekir.

Vergi planlamasında bu detayların dikkate alınmaması, ileride vergi incelemeleri, ceza riskleri ve matrah farkları ile karşı karşıya kalınmasına neden olabilir.


Elbette! Aşağıda, “Alınan Sipariş Avansları ve Kambiyo Zararlarının Finansman Gider Kısıtlamasına Etkisi” konusunu kapsayan, blog yazınıza ekleyebileceğiniz 10 soruluk ve 10 cevaplık bilgi bölümü bulacaksınız. Bu format, kullanıcıların aradıkları bilgileri hızlıca bulmalarını sağlar ve SEO açısından da katkı sağlar.


Sık Sorulan Sorular (SSS)

1. Alınan sipariş avansı nedir?
Alınan sipariş avansı, işletmenin henüz teslim etmediği mal veya hizmetler karşılığında müşterilerden peşin olarak aldığı bedeldir. Bu tutar muhasebede “Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar” içinde gösterilir.

2. Döviz cinsinden alınan avanslar kur farkı zararı doğurur mu?
Evet. Döviz kurundaki dalgalanmalar nedeniyle, avans alındığı tarih ile mal teslim tarihi arasında fark oluşabilir ve bu durum kambiyo zararı ya da karı doğurabilir.

3. Kambiyo zararları finansman gideri sayılır mı?
Eğer kambiyo zararı, alınan avans gibi bir borç niteliğindeki kalemden kaynaklanıyorsa ve işletmenin finansman yapısına etki ediyorsa, bu zarar finansman gideri olarak değerlendirilir.

4. Finansman gider kısıtlaması nedir?
Finansman gider kısıtlaması, şirketin öz kaynaklarını aşan yabancı kaynak kullanımı nedeniyle ortaya çıkan giderlerin belirli bir kısmının kurum kazancından indirilememesidir. Bu oran %10’dur.

5. Hangi şirketler finansman gider kısıtlamasına tabi olur?
Bilanço esasına göre defter tutan ve öz kaynaklarını aşan oranda yabancı kaynak kullanan kurumlar vergisi mükellefleri bu kapsamdadır.

6. Alınan sipariş avansları finansman olarak kabul edilir mi?
Evet. Çünkü bu tutarlar işletmeye henüz ifa edilmeyen mal veya hizmet için sağlanan geçici bir finansman kaynağıdır ve borç niteliğindedir.

7. Alınan sipariş avansları nedeniyle oluşan kambiyo zararları KKEG midir?
Eğer işletmenin yabancı kaynakları öz kaynaklarını aşıyorsa, bu zararların %10’u kanunen kabul edilmeyen gider (KKEG) olarak kabul edilir.

8. Yatırıma ilişkin kur farkı giderleri finansman gider kısıtlamasına girer mi?
Hayır. Eğer yabancı kaynak yatırım amaçlı kullanılmışsa ve bu gider yatırımın maliyetine eklenmişse, finansman gider kısıtlamasına tabi değildir.

9. İşletme hesabı esasına tabi mükellefler bu düzenlemeden etkilenir mi?
Hayır. Finansman gider kısıtlaması sadece bilanço esasına tabi mükellefler için geçerlidir.

10. Kur farkı zararı nasıl muhasebeleştirilir?
Kur farkı zararı, ilgili borç kaleminin değerlemesinden kaynaklanıyorsa gider olarak kaydedilir ve vergi hesaplamasında dikkate alınır. Ancak kısıtlama kapsamındaysa bir kısmı vergi matrahından indirilemez.


ÖRNEK ÖZELGE


T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı
Gelir Kanunları Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü
 
  
Sayı:E-38418978-125[6-2021/21-İ]-57303508.12.2022
Konu:“Alınan Sipariş Avansları” Hesabına İlişkin Kambiyo Zararının Finansman Gider Kısıtlamasına Tabi Olup Olmayacağı 

İlgide kayıtlı özelge talep formunun tetkikinden;

-Şirketinizin yurt dışına ihraç ettiği madenlere ilişkin olarak, bazı müşterilerinden döviz cinsinden avans aldığı,

-Söz konusu avansların bilançonuzun “Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar” içerisinde yer alan “Alınan Sipariş Avansları” hesabında takip edildiği,

-Kurumlar Vergisi Kanununun 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (i) bendi uyarınca “Alınan Sipariş Avansları” hesabına ilişkin kambiyo zararının finansman gider kısıtlamasına tabi olup olmayacağı hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edildiği,

anlaşılmıştır.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “Safi Kurum Kazancı” başlıklı 6 ncı maddesinde; kurumlar vergisinin bir hesap dönemi içinde elde edilen safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Bu hüküm uyarınca tespit edilecek kurum kazancından Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde yer alan giderler indirilebilecektir.

Aynı Kanunun “Kabul Edilmeyen İndirimler” başlıklı 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (i) bendinde;

Kredi kuruluşları, finansal kuruluşlar, finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketleri dışında, kullanılan yabancı kaynakları öz kaynaklarını aşan işletmelerde, aşan kısma münhasır olmak üzere, yatırımın maliyetine eklenenler hariç, işletmede kullanılan yabancı kaynaklara ilişkin faiz, komisyon, vade farkı, kâr payı, kur farkı ve benzeri adlar altında yapılan gider ve maliyet unsurları toplamının %10’unu aşmamak üzere Cumhurbaşkanınca kararlaştırılan kısmı. Belirlenecek oranı sektörler itibarıyla farklılaştırmaya Cumhurbaşkanı, bendin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.

hükmü yer almaktadır.

Konu ile ilgili olarak, 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin;

-“11.13. Finansman Gider Kısıtlaması” başlıklı bölümünde,

Yabancı kaynaklar: Bilançonun kısa vadeli yabancı kaynaklar ve uzun vadeli yabancı kaynaklar toplamını,

– “11.13.1. Kapsama Giren Mükellefler” başlıklı bölümünde,

Kanunun 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (i) bendinde düzenlenen finansman gider kısıtlaması, yabancı kaynakları öz kaynaklarını aşan kurumlar vergisi mükellefleri hakkında uygulanacaktır.

Ayrıca, finansman gider kısıtlaması uygulamasında, yabancı kaynak ve öz kaynak mukayesesi gerekmekte olduğundan bu düzenleme bilanço esasına tabi mükellefler için geçerli olup işletme hesabı esasına tabi mükellefler bu kapsamda değerlendirilmeyecektir. …

-“11.13.4. Gider Kısıtlaması Kapsamına Giren Yabancı Kaynaklara İlişkin Gider ve Maliyet Unsurları” başlıklı bölümünde,

Gider ve maliyet unsurlarından yatırımın maliyetine eklenenler gider kısıtlaması kapsamı dışındadırlar. Finansman gider kısıtlaması kapsamında yatırım olarak kabul edilen kıymetlerin maliyet bedelinin hangi unsurlardan oluştuğu Vergi Usul Kanununun 262 nci maddesinde belirlenmiştir. Bu madde ve bu maddeye ilişkin Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğlerinde yapılan açıklamalar çerçevesinde, zorunlu olarak ya da mükellefin ihtiyarında maliyete eklenen yabancı kaynaklara ait gider ve maliyetler gider kısıtlamasına konu olmayacaktır.

Bir gider veya maliyet unsurunun gider kısıtlamasına konu edilmesi için bunların yabancı kaynak kullanımına ve bu kaynağın kullanım süresine bağlı olarak doğmuş olması gerekmektedir. Teminat mektubu komisyonları, tahvil ihracı ile ilgili olarak yapılan baskı ve benzeri giderler ile ipotek masrafları gibi herhangi bir yabancı kaynak kullanımına bağlı olmaksızın yapılan giderlerin gider kısıtlamasına konu edilmesi söz konusu değildir. Aynı şekilde bir finansman gideri olmayıp finansman geliri azalması niteliğinde olan erken ödeme iskontoları veya peşin ödeme iskontoları da finansman gider kısıtlaması kapsamı dışındadır.

Satış bedelinin belirli bir vade sonunda ödenmesine ilişkin olarak, mükelleflerin Vergi Usul Kanununa göre düzenlenen bilançolarında izlenen “satıcılar” vb. hesaplar için finansman gideri hesaplanmaması halinde bu işlemler için ayrıca ayrıştırma yapılarak satış bedelinin belirli bir kısmı gider kısıtlamasına tabi tutulmayacaktır. Diğer yandan söz konusu hesaplarda yer alan tutarların Vergi Usul Kanununun 280 inci maddesi kapsamında değerlemesinden kaynaklanabilecek kur farkı giderleri ise gider kısıtlaması kapsamında değerlendirilecektir. …”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu kapsamda, bir gider veya maliyet unsurunun finansman gider kısıtlaması uygulamasına konu olabilmesi için bu unsurların yabancı kaynak kullanımına ve bu kaynağın kullanım süresine bağlı olarak doğmuş olması gerekir.

Alınan sipariş avansları, gelecekte yapılacak bazı mal ve hizmet teslimleri karşılığında peşin alınan değerleri ifade etmektedir. Avanslar, sipariş yöntemi ile mal alan işletmenin, sipariş ettikleri iktisadi değerlerin üretiminde üretici işletmeye finansman imkanı sağlamak amacıyla verilebileceği gibi, satış fiyatını düşük tutmak veya satış garantisi sağlamak amacıyla da verilebilmektedir. Avanslar hangi amaçla verilirse verilsin işletmeye finansman imkanı sağladığı açıktır. Dolayısıyla alınan sipariş avanslarının işletme için bir borç niteliğinde kabul edilmesi gerekmektedir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, bilançonuzun “Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar” bölümünde yer alan “Alınan Sipariş Avansları” hesabına ilişkin kambiyo zararının finansman gider kısıtlamasında dikkate alınacağı tabiidir.


ÖNERİLEN VİDEO İÇERİKLER



Kaynak: GİB Özelge Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/alinan-siparis-avanslari-icin-finansman-gider-kisitlamasi-yapilacak-mi/feed/ 0
İskonto Edilen Çekler Finansman Gider Kısıtlamasına Tabi mi? https://www.muhasebenews.com/iskonto-edilen-cekler-finansman-gider-kisitlamasina-tabi-mi/ https://www.muhasebenews.com/iskonto-edilen-cekler-finansman-gider-kisitlamasina-tabi-mi/#respond Fri, 11 Apr 2025 07:16:13 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=162274 Finansal raporlama ve vergi planlamasında önemli bir yer tutan konulardan biri de finansman gider kısıtlaması uygulamasıdır. Özellikle işletmelerin tedarikçi vasıtasıyla iskonto ettirdiği müşteri çekleri gibi işlemler, bu düzenleme kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği konusunda çeşitli soruları beraberinde getiriyor.

Bu yazıda, Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen resmi görüş çerçevesinde, çek iskontosu nedeniyle doğan maliyetlerin finansman gider kısıtlamasına girip girmediğini ve kurumlar vergisi açısından nasıl değerlendirilmesi gerektiğini ele alıyoruz.

İskonto Ettirilen Çekler ve Maliyet Yansıtması

Özellikle üretim veya hammadde temininde müşteri çeklerinin kullanımı yaygındır. Şirketler, tedarikçiler aracılığıyla bu çekleri bankada iskonto ettirip, oluşan maliyeti fatura ederek şirkete yansıtır. Bu yolla ortaya çıkan maliyetler genellikle ilk madde ve malzeme maliyetine dahil edilir ve dolayısıyla stok maliyetlerini etkiler.

Ancak burada dikkat edilmesi gereken kritik bir nokta vardır: Bu tür yansıtılan maliyetler, finansman gideri olarak mı yoksa ticari mal alım gideri olarak mı değerlendirilmelidir?

Kurumlar Vergisi ve Kabul Edilmeyen Giderler (KKEG)

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre, şirketlerin öz kaynaklarını aşan tutarda yabancı kaynak kullanmaları durumunda, bu aşan kısmın belli bir oranına kadar olan finansman giderleri, vergi matrahından indirilemez. Bu düzenleme, 2021 yılından itibaren geçerli olmak üzere, %10 oranında bir kısıtlama getiriyor.

Bu kapsamda, iskonto edilen çeklerden doğan ve şirketlere fatura ile yansıtılan faiz, vade farkı, komisyon gibi maliyetler, eğer şirketin kullandığı yabancı kaynaklar öz kaynaklarını aşıyorsa, bu kısıtlama kapsamında değerlendirilir.

Hangi Giderler Finansman Gideri Sayılır?

Finansman gider kısıtlamasında dikkate alınacak gider kalemleri şunlardır:

  • Kredi faizi
  • Komisyon
  • Vade farkı
  • Kar payı
  • Kur farkı
  • Banka ve sigorta muameleleri vergisi (krediye bağlıysa)
  • İskonto maliyetleri (çekler için)

Öte yandan, erken ödeme iskontoları, peşin ödeme indirimleri gibi işlemler finansman gideri olarak değil, gelir kaybı şeklinde değerlendirilir ve bu nedenle kısıtlama kapsamına girmez.

İskonto Edilen Çekler Finansman Gideri midir?

Resmi açıklamaya göre, müşteri çeklerinin tedarikçilerce iskonto ettirilmesi nedeniyle doğan ve şirketinize fatura ile yansıtılan tutarlar, finansman gideri niteliğindedir. Bu nedenle, eğer şirketinizin yabancı kaynakları öz kaynaklarını aşıyorsa, bu giderler de dahil olmak üzere yapılan toplam harcamanın %10’u, kanunen kabul edilmeyen gider (KKEG) olarak dikkate alınmalıdır.

Sonuç ve Uygulamada Dikkat Edilecekler

  • İskonto edilen müşteri çeklerinden doğan giderler, finansman gideri olarak değerlendirilebilir.
  • Öz kaynakların üzerindeki yabancı kaynak kullanımı varsa, bu tür giderlerin %10’u vergi matrahında indirim konusu yapılamaz.
  • Erken ödeme indirimi gibi bazı iskontolar bu kapsamın dışındadır.
  • Yatırımın maliyetine eklenen yabancı kaynaklara ilişkin giderler ise kısıtlamaya tabi değildir.

Bu bilgiler ışığında, çekle ödeme yapan şirketlerin muhasebe kayıtlarını oluştururken ve kurumlar vergisi beyannamesi hazırlarken finansman gider kısıtlamasını dikkate alması önemlidir. Yanlış uygulamalar vergi cezalarıyla sonuçlanabilir.


ÖRNEK ÖZELGE


T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı
Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü
 
  
Sayı:E-64597866-125-86911.01.2024
Konu:Tedarikçi vasıtasıyla iskonto ettirilen çeklerin finansman gider kısıtlamasına tabi olup olmadığı 
İlgi:

İlgide kayıtlı özelge talep formu ve ekinde;

– Şirketinizin alüminyum billet, alüminyum profil ve alüminyum kompozit panel imalatı işi ile iştigal ettiği,

– Operasyonunuz gereği külçe alüminyum satın aldığınız ve karşılığında müşteri çeklerini ciro ederek ödeme yaptığınız,

– Tedarikçilerinizin bu çekleri iskonto ettirerek iskonto maliyetini size fatura ile yansıttığı

belirtilerek, ilk madde ve malzeme maliyetine dahil ettiğiniz iskonto tutarlarının ve stok maliyetine eklenen bedellerin finansman gider kısıtlamasına tabi olup olmadığı hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “Safi Kurum Kazancı” başlıklı 6 ncı maddesinde; kurumlar vergisinin bir hesap dönemi içinde elde edilen safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Bu hüküm uyarınca tespit edilecek kurum kazancından Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde yer alan giderler indirilebilecektir.

Aynı Kanunun “Kabul Edilmeyen İndirimler” başlıklı 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (i) bendinde;

 Kredi kuruluşları, finansal kuruluşlar, finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketleri dışında, kullanılan yabancı kaynakları öz kaynaklarını aşan işletmelerde, aşan kısma münhasır olmak üzere, yatırımın maliyetine eklenenler hariç, işletmede kullanılan yabancı kaynaklara ilişkin faiz, komisyon, vade farkı, kâr payı, kur farkı ve benzeri adlar altında yapılan gider ve maliyet unsurları toplamının %10’unu aşmamak üzere Cumhurbaşkanınca kararlaştırılan kısmı. Belirlenecek oranı sektörler itibarıyla farklılaştırmaya Cumhurbaşkanı, bendin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.” hükmü yer almıştır.

Konuya ilişkin yayımlanan 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin;

“11.13. Finansman gider kısıtlaması” başlıklı bölümünde,

6322 sayılı Kanunun 37 nci maddesiyle 1/1/2013 tarihinden itibaren yürürlüğe girmek üzere 5520 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin birinci fıkrasına eklenen (i) bendiyle; kredi kuruluşları, finansal kuruluşlar, finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketleri dışında, kullanılan yabancı kaynakları öz kaynaklarını aşan işletmelerde, aşan kısma münhasır olmak üzere, yatırımın maliyetine eklenenler hariç, işletmede kullanılan yabancı kaynaklara ilişkin faiz, komisyon, vade farkı, kâr payı, kur farkı ve benzeri adlar altında yapılan gider ve maliyet unsurları toplamının %10’unu aşmamak üzere Cumhurbaşkanınca kararlaştırılan kısmı kanunen kabul edilmeyen gider (KKEG) olarak kabul edilmiştir.

Ayrıca, bu oranı sektörler itibarıyla farklılaştırmaya Cumhurbaşkanı, bendin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkili kılınmıştır.

Cumhurbaşkanı bu yetkisini 4/2/2021 tarihli ve 31385 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 3/2/2021 tarihli ve 3490 sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla kullanmış olup bu Kararda 1/1/2021 tarihinden itibaren başlayan vergilendirme dönemi kazançlarına uygulanmak üzere söz konusu gider ve maliyet unsurlarının %10’unun kurum kazancının tespitinde indiriminin kabul edilmeyeceği düzenlenmiştir.

Dolayısıyla, yabancı kaynakları öz kaynaklarını aşmış olan kurumlar vergisi mükelleflerinin, aşan kısımla sınırlı olmak üzere, yabancı kaynaklara ilişkin faiz, komisyon, vade farkı, kâr payı, kur farkı ve benzeri adlar altında yapılan gider ve maliyet unsurları toplamının %10’luk kısmı, kurum kazancının tespitinde KKEG olarak dikkate alınacaktır.

Ayrıca, öz kaynak tutarını aşan yabancı kaynaklara ilişkin olarak faiz, komisyon, vade farkı, kâr payı, kur farkı ve benzeri adlar altında yapılan gider ve maliyet unsurlarından, yatırımın maliyetine eklenmiş olan yabancı kaynaklardan doğan gider ve maliyet unsurları ise %10’luk bu kısıtlamaya tabi tutulmayacaktır.

…”

“11.13.4. Gider kısıtlaması kapsamına giren yabancı kaynaklara ilişkin gider ve maliyet unsurları” başlıklı bölümünde,

Gider ve maliyet unsurlarından yatırımın maliyetine eklenenler gider kısıtlaması kapsamı dışındadırlar. Finansman gider kısıtlaması kapsamında yatırım olarak kabul edilen kıymetlerin maliyet bedelinin hangi unsurlardan oluştuğu Vergi Usul Kanununun 262 nci maddesinde belirlenmiştir. Bu madde ve bu maddeye ilişkin Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğlerinde yapılan açıklamalar çerçevesinde, zorunlu olarak ya da mükellefin ihtiyarında maliyete eklenen yabancı kaynaklara ait gider ve maliyetler gider kısıtlamasına konu olmayacaktır.

Bir gider veya maliyet unsurunun gider kısıtlamasına konu edilmesi için bunların yabancı kaynak kullanımına ve bu kaynağın kullanım süresine bağlı olarak doğmuş olması gerekmektedir. Teminat mektubu komisyonları, tahvil ihracı ile ilgili olarak yapılan baskı ve benzeri giderler ile ipotek masrafları gibi herhangi bir yabancı kaynak kullanımına bağlı olmaksızın yapılan giderlerin gider kısıtlamasına konu edilmesi söz konusu değildir. Aynı şekilde bir finansman gideri olmayıp finansman geliri azalması niteliğinde olan erken ödeme iskontoları veya peşin ödeme iskontoları da finansman gider kısıtlaması kapsamı dışındadır.

Satış bedelinin belirli bir vade sonunda ödenmesine ilişkin olarak, mükelleflerin Vergi Usul Kanununa göre düzenlenen bilançolarında izlenen “satıcılar” vb. hesaplar için finansman gideri hesaplanmaması halinde bu işlemler için ayrıca ayrıştırma yapılarak satış bedelinin belirli bir kısmı gider kısıtlamasına tabi tutulmayacaktır. Diğer yandan söz konusu hesaplarda yer alan tutarların Vergi Usul Kanununun 280 inci maddesi kapsamında değerlemesinden kaynaklanabilecek kur farkı giderleri ise gider kısıtlaması kapsamında değerlendirilecektir.

Kredi sözleşmelerine ilişkin olarak ödenen damga vergisi veya banka havale ücretlerine ilişkin ödenen banka ve sigorta muameleleri vergisi gibi bir yabancı kaynağın kullanım süresine bağlı olarak doğmayan gider ve maliyet unsurları finansman gider kısıtlaması uygulamasına tabi olmayacaktır. Bu giderlerden kredi faizleri üzerinden hesaplanan banka ve sigorta muameleleri vergisi gibi bir yabancı kaynağın işletmede kullanım süresine bağlı olarak doğanların ise finansman gider kısıtlaması uygulamasına konu edileceği açıktır.

Ayrıca, işletmelerce banka vb. kurumlardan temin edilen kredilerin, bu işletmelerin üzerinde herhangi bir finansman yükü kalmaksızın grup şirketlerine aktarılması halinde, bu kredilere ilişkin finansman giderinin, krediyi devralan ve fiilen kullanan şirket bünyesinde gider kısıtlamasına tabi tutulması gerekmektedir.

Öte yandan, imalatçı veya tedarikçi şirketlerle imzalanan aracılı ihracat sözleşmesine dayanarak dış ticaret sermaye şirketleri ve sektörel dış ticaret şirketleri üzerinden aynı değerle alınıp aynı değerle ihracatı gerçekleştirilen, malın üretimi veya tedarikine ilişkin tüm yükümlülüklerden doğrudan ve münhasıran imalatçı veya tedarikçi şirketlerin sorumlu olması ve ihracattan doğan finansman yükünün aracılı ihracat sözleşmesinin tarafı olan imalatçı veya tedarikçi şirketlere aktarılması kaydıyla, bu işlemler nedeniyle dış ticaret sermaye şirketleri veya sektörel dış ticaret şirketleri nezdinde finansman gider kısıtlaması uygulanmayacaktır.

Ancak, dış ticaret sermaye şirketleri ve sektörel dış ticaret şirketlerinin kendi nam ve hesabına yurt içinden satın aldıkları malların satışından doğan finansman giderleri finansman gider kısıtlamasına tabi tutulacaktır.”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre; elinizdeki müşteri çeklerinin tedarikçileriniz vasıtasıyla iskonto ettirilmesi nedeniyle oluşan ve Şirketinize fatura edilmek suretiyle yansıtılan tutarlar esas itibarıyla finansman gideri niteliğinde olduğundan, yabancı kaynaklarınızın öz kaynaklarınızı aşması durumunda aşan kısma ilişkin faiz, komisyon, vade farkı, kâr payı, kur farkı ve benzeri adlar altında yapılan gider ve maliyet unsurları toplamına bu tutarların da dahil edilmesi ve toplam bedelin … kısmının … tarihinden itibaren başlayan vergilendirme dönemi kazançlarınıza uygulanmak üzere kurum kazancının tespitinde kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınması gerekmektedir.


ÖNERİLEN DİĞER VİDEO İÇERİKLER



Kaynak: GİB Özelge Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/iskonto-edilen-cekler-finansman-gider-kisitlamasina-tabi-mi/feed/ 0
Dava Konusu Faturaların KDV’si İndirim Konusu Yapılabilir mi? https://www.muhasebenews.com/dava-konusu-faturalarin-kdvsi-indirim-konusu-yapilabilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/dava-konusu-faturalarin-kdvsi-indirim-konusu-yapilabilir-mi/#respond Fri, 11 Apr 2025 06:29:58 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=162272 Ticari faaliyetlerde sık karşılaşılan konulardan biri de dava konusu edilen faturaların muhasebe kayıtlarına alınıp alınamayacağı ve bu faturalar üzerinden KDV indirimi yapılıp yapılamayacağıdır. Bu yazımızda, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın görüşlerine dayalı olarak bu önemli konuyu açıklıyoruz.

Vergi Usul Kanunu Kapsamında Faturaların Kayda Alınması

Vergi Usul Kanunu’na göre bir işletmenin gerçekleştirdiği alım-satım işlemleri, belgelere dayalı olarak ve zamanında muhasebe kayıtlarına geçirilmelidir. Özellikle Vergi Usul Kanunu’nun 219. maddesi, işlem kayıtlarının en fazla 10 gün gecikmeli, esas defterlere ise 45 gün içinde aktarılması gerektiğini açıkça ifade eder.

Ayrıca, fatura düzenleme süresi de yasal olarak sınırlıdır. 231. maddeye göre, mal teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren en geç 7 gün içinde fatura düzenlenmelidir. Bu süre içinde düzenlenmeyen faturalar, hiç düzenlenmemiş sayılır.

KDV Kanunu Açısından Dava Konusu Faturalar

Katma Değer Vergisi Kanunu’na göre, işletmeler yaptıkları alımlar sonucunda oluşan KDV’yi indirim konusu yapabilir. Ancak burada önemli bir detay var: İndirim hakkı, belgenin ilgili yıl veya en geç izleyen yıl sonuna kadar deftere kaydedilmesi şartına bağlıdır.

Ancak özel durumlar için Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği’nin III/C-5.6 bölümünde bir istisna getirilmiştir. Tebliğe göre, alıcı tarafından dava konusu edilen faturalar ilgili takvim yılında kayıtlara alınamamışsa, dava sonuçlandığı yıl içerisinde bu faturalar kayıtlara alınmak koşuluyla KDV indirimi yapılabilir.

Uygulamada Örnek Durum: Otobüs Alımı ve İtiraz Süreci

Bir mükellef, başka bir firmadan yedi adet otobüs satın almış ancak fatura bedellerinin sözleşme fiyatlarından yüksek olması nedeniyle itiraz etmiş ve faturaları kayıtlarına almamıştır. Bu durum yargıya taşınmıştır.

Bu gibi hallerde, faturaların yasal defterlere alınma zamanı çok önemlidir. Dava konusu olan faturalar, mahkeme süreci sonuçlandıktan sonra, kararın çıktığı yıl deftere kaydedilirse, bu faturalar üzerinden KDV indirimi yapılması mümkündür.

Sonuç ve Tavsiyeler

  • Dava sürecine konu edilen faturalar, karar çıktıktan sonra deftere kaydedilirse KDV indirimi yapılabilir.
  • Fatura düzenleme ve kayıt sürelerine dikkat edilmesi gerekir.
  • Ticari işlemlerde oluşan anlaşmazlıklarda, faturaların yasal dayanaklarla desteklenmesi büyük önem taşır.

ÖRNEK ÖZELGE


T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
BALIKESİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü) 
  
Sayı:46480499-130[2017/1695]-1281801.02.2019
Konu:Dava konusu edilen faturaların indirim konusu yapılıp yapılamayacağı. 
İlgi:18.09.2017 tarihli özelge talep formu.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; … Şti.nden yedi adet otobüs aldığınız, söz konusu otobüs bedellerinin anlaşma tutarından yüksek olması nedeniyle faturalara itiraz ederek kayıtlara almadığınız ve olayın dava konusu edildiği, araç bedelleri için … karşı firmaya ödeme yaptığınız belirtilerek yedi adet otobüs alımına ilişkin faturaların ne şekilde kayıtlara alınacağı hakkında görüş istenilmektedir.

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

– (3) üncü maddesinin (B) fıkrasında,

“İspat: Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.

Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz.

İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir.”,

-174 üncü maddesinde, “Defterler hesap dönemi itibariyle tutulur. Kayıtlar her hesap dönemi sonunda kapatılır ve ertesi dönem başında yeniden açılır.

Hesap dönemi normal olarak takvim yılıdır.”,

– 219 uncu maddesinde;

“Muameleler defterlere zamanında kaydedilir. Şöyle ki:

1.Muamelelerin işin hacmine ve icabına uygun olarak muhasebenin intizam ve vuzuhunu bozmayacak bir zaman zarfında kaydedilmesi şarttır. Bu gibi kayıtların on günden fazla geciktirilmesi caiz değildir.

2.Kayıtlarını devamlı olarak muhasebe fişleri, primanota ve bordro gibi yetkili amirlerin imza ve parafını taşıyan mazbut vesikalara dayanarak yürüten müesseselerde, muamelelerin bunlara işlenmesi, deftere işlenmesi hükmündedir. Ancak bu kayıtlar, muamelelerin esas defterlere 45 günden daha geç intikal ettirilmesine cevaz vermez.

3.Günlük kasa, günlük perakende satış ve hasılat defterleri ile serbest meslek kazanç defterine muameleler günü gününe kaydedilir.”,

-227 nci maddesinin birinci fıkrasında,

“Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.”,

-229 uncu maddesinde,

“Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.”,

-232 nci maddesinde,

“Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

1.Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

2.Serbest meslek erbabına;

3.Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara;

4.Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

5.Vergiden muaf esnafa

sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.

Yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tespit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin (1.1.2018 tarihinden itibaren) 1.000 TL’yi geçmesi veya bedeli (1.1.2018 tarihinden itibaren) 1.000 TL’den az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir.”,

– 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde ise,

“Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.”

hükümlerine yer verilmiştir.

Buna göre, söz konusu otobüs alımlarınıza ait faturalar muhteviyatı işlemlerinizin, Kanunun 219 uncu maddesinde öngörülen süre dahilinde yasal defterlere kaydedilmesi gerekmektedir.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

-1/1 inci maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu,

-10/a maddesinde, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması; 10/b maddesinde, malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi hallerinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi anında vergiyi doğuran olayın meydana geldiği,

-29/1 maddesinde, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri belgelerde gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri,

-29/3 maddesinde, indirim hakkının vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili belgelerin kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceği

hükümleri yer almaktadır.

Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin “III/C-5.6.İndirimin Zamanı” başlıklı bölümünde, “Diğer taraftan, düzenlenen faturanın alıcı tarafından dava konusu yapılması nedeniyle ilgili takvim yılında indirim konusu yapılamayan KDV, davanın sonuçlandığı yıl içinde alıcı tarafından kanuni defterlere kaydedilmesi şartıyla indirim konusu yapılabilir.” açıklaması yer almaktadır.

Buna göre, 2016 yılına ilişkin olarak dava konusu yapılması nedeniyle ilgili takvim yılında yasal defterlere kaydedilmeyen faturalarda yer alan KDV’nin, davanın sonuçlandığı yıl içinde söz konusu faturaların kanuni defterlere kaydedilmesi şartıyla indirim konusu yapılması mümkündür. 



Kaynak: GİB Özelge Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/dava-konusu-faturalarin-kdvsi-indirim-konusu-yapilabilir-mi/feed/ 0
Matrah Artırımı Yapanlar Geçmiş Yıl Zararların İndirimine Dikkat! https://www.muhasebenews.com/matrah-artirimi-yapanlar-gecmis-yil-zararlarin-indirimine-dikkat/ https://www.muhasebenews.com/matrah-artirimi-yapanlar-gecmis-yil-zararlarin-indirimine-dikkat/#respond Thu, 10 Apr 2025 06:26:49 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=162227 Zarar Mahsubu

Kurumların ticari faaliyetlerden doğan zararlar, aşağıda yapılan açıklamalara göre sonraki dönemlerde doğan kazançlarından indirilebilecektir.

Geçmiş Yıl Zararları

Kurumlar vergisi beyannamesinde, her yıla ilişkin tutarlar ayrı ayrı gösterilmek ve 5 yıldan fazla nakledilmemek şartıyla geçmiş yılların beyannamelerinde yer alan zararlar kurum kazancından indirilebilecektir.

Mükelleflerce bir hesap dönemi içerisinde oluşan zararın, müteakip 5 hesap döneminde oluşacak kârlarla mahsup edilememesi halinde mahsup imkanı ortadan kalkmaktadır.

7326 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun hükümlerinden yararlanan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, matrah artırımında bulundukları yıllara ait zararların %50’si, 2021 ve izleyen yıllar kârlarından mahsup edilmez.

7440 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun hükümlerinden yararlanan kurumlar vergisi mükelleflerinin, matrah artırımında bulundukları yıllara ait olup indirim konusu yapılmayan 2018 ila 2021 yıllarına ait geçmiş yıl zararlarının yarısı ile 2022 yılına ait zararının tamamı, 2023 ve müteakip yıl kârlarından mahsup edilmez.

Devir ve Bölünme Durumunda Zarar Mahsubu

Devir veya tam bölünme hallerinde, varlıkları devralan kurumlar, devralınan veya bölünen kurumların zararlarını aşağıda belirtilen sınırlamalar dahilinde mahsup imkanına sahiptirler.

Buna göre devralan kurumlar, kendi bünyelerinde oluşan zararların yanı sıra;

• Devir halinde devralınan kurumların devir tarihi itibarıyla öz sermaye tutarını geçmeyen zararları ile

• Tam bölünme işlemi sonucu bölünen kurumun öz sermaye tutarını geçmeyen zararlarını,

kazançlarından indirebileceklerdir.

Devir ve bölünme hallerinde devreden zarar tutarları, devralınan veya bölünen kurumun öz sermayesi ile sınırlıdır. Tam bölünme işleminde, bölünen kurumun zararlarından, söz konusu kurumun öz sermayesinin devralınan tutarını geçmeyen ve devralınan kıymetle orantılı zarar kısmı mahsup edilebilecektir.

Devir ve bölünme halinde zarar mahsubunun yapılabilmesi için;

• Devralınan veya bölünen kurumların son 5 yıla ilişkin kurumlar vergisi beyannamelerinin kanuni süresinde verilmiş olması,

• Devir veya bölünme neticesinde zarar mahsubu yapacak kurumun, aynı faaliyete devir veya bölünmenin meydana geldiği hesap döneminden itibaren en az 5 yıl süreyle devam etmesi,

gerekmektedir.

Yurt Dışı Zararların Mahsubu

Kurumların yurt dışı faaliyetlerinden zarar doğması halinde, belirli koşullar dahilinde yurt dışı zararların kurum kazancından indirilebilmesi mümkün bulunmaktadır. Ancak, kazançları Türkiye’de kurumlar vergisinden istisna edilen faaliyetlere ilişkin yurt dışı zararların mahsup imkanı yoktur.

Kurumların yurt dışı faaliyetlerinden doğan zararlarının mahsup edilebilmesi için;

• Söz konusu zararların Türkiye’de kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarla ilgili olmaması,

• Beş yıldan fazla nakledilmemesi,

gerekmektedir.

Yurt dışı inşaat ve onarım işlerinden elde edilen kazançlar, Türkiye’de kurumlar vergisinden istisna edilmiş olduğundan, bu faaliyetlerden
zarar doğması halinde, bu zararlar diğer faaliyetlerden elde edilen kazançlardan indirim konusu yapılamaz.

Ayrıca faaliyette bulundukları ülkenin vergi kanunlarına göre beyan ettikleri vergi matrahlarını (zarar dahil), her yıl o ülke mevzuatına göre denetim yetkisini haiz kuruluşlara incelettirip rapora bağlatmaları ve bu raporun aslı ile birlikte tercüme edilmiş bir örneğini Türkiye’deki ilgili vergi dairesine vermeleri şarttır. Ayrıca, söz konusu denetim kuruluşlarınca hazırlanan rapor ekinde yer alacak vergi beyanları ile bilanço ve gelir tablosunun, yabancı ülkedeki yetkili makamlara onaylatılması zorunludur.

Türkiye’de indirim konusu yapılan yurt dışı zararın, ilgili ülkede de mahsup edilmesi veya gider yazılması halinde, Türkiye’deki beyannameye dahil edilecek yurt dışı kazanç, mahsup veya gider yazılmadan önceki tutardır.


“Matrah Artırımı Yapanlar İçin Geçmiş Yıl Zararlarının Mahsubu” konusunu özetleyen 10 soru ve 10 cevaplık bilgi içeriği:


1. Geçmiş yıl zararları kurumlar vergisi matrahından ne şekilde indirilebilir?

Kurumlar vergisi beyannamesinde her yıl ayrı ayrı gösterilmek ve 5 yılı aşmamak kaydıyla, geçmiş yıllardan gelen zararlar kurum kazancından indirilebilir.


2. Zararın 5 yıl içinde mahsup edilememesi durumunda ne olur?

Bir yıl oluşan zarar, takip eden 5 hesap döneminde mahsup edilemezse, bu zarar artık indirilemez hale gelir.


3. Matrah artırımı yapanlar zararlarını mahsup edebilir mi?

Evet, ancak sınırlı olarak. 7326 sayılı Kanuna göre, artırıma konu yılın zararının %50’si 2021 ve sonrasındaki kârlardan mahsup edilemez.


4. 7440 sayılı Kanun kapsamında hangi yıllara ait zararların mahsubu kısıtlanır?

2018-2021 yıllarına ait zararların %50’si ve 2022 yılına ait zararın tamamı, 2023 ve sonraki yıllarda kazançtan indirilemez.


5. Devir veya bölünme durumunda zararlar devralan kurumca kullanılabilir mi?

Evet, ancak devralınan kurumun öz sermayesini aşmayan zararlar ve bazı koşullarla sınırlı olmak üzere kullanılabilir.


6. Devir veya bölünmede zarar mahsubu için hangi şartlar aranır?

Devreden kurumun son 5 yıla ait beyannamelerinin süresinde verilmiş olması ve devir sonrası faaliyete en az 5 yıl devam edilmesi gerekir.


7. Yurt dışı zararlar kurum kazancından indirilebilir mi?

Evet, ancak sadece Türkiye’de kurumlar vergisinden istisna edilmeyen yurt dışı faaliyetlerden kaynaklı zararlar indirilebilir.


8. Yurt dışı zararların indirimi için denetim şartı var mı?

Evet. Zarar beyanları, yetkili denetim kuruluşlarınca incelenmeli ve raporlanmalıdır. Bu raporun tercümesi ile birlikte vergi dairesine sunulması gerekir.


9. Yurt dışı inşaat ve onarım faaliyetinden doğan zararlar indirilebilir mi?

Hayır. Bu faaliyetlerden elde edilen kazançlar Türkiye’de vergiden istisna olduğu için zararlar da kazançtan indirilemez.


10. Yurt dışında da mahsup edilen zarar Türkiye’de tekrar indirilebilir mi?

Hayır. Aynı zarar hem Türkiye’de hem yurt dışında indirilemez. Türkiye’deki beyana, mahsup edilmeden önceki tutar dahil edilir.


Bu içerik, vergi mükelleflerinin sıkça karşılaştığı zarar mahsubu süreçlerine netlik kazandırmak amacıyla hazırlanmıştır. Daha detaylı bilgi için mali müşavirinizle görüşmeniz önerilir.


Kaynak: GİB Özelge Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Karen Audit veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/matrah-artirimi-yapanlar-gecmis-yil-zararlarin-indirimine-dikkat/feed/ 0
Özel Okullar 5 Yıl Boyunca Vergiden İstisnadır / Kurumlar Vergisi İstisnası Avantajı https://www.muhasebenews.com/ozel-okullar-5-yil-boyunca-vergiden-istisnadir-kurumlar-vergisi-istisnasi-avantaji/ https://www.muhasebenews.com/ozel-okullar-5-yil-boyunca-vergiden-istisnadir-kurumlar-vergisi-istisnasi-avantaji/#respond Thu, 10 Apr 2025 06:00:30 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=162247 ]]> https://www.muhasebenews.com/ozel-okullar-5-yil-boyunca-vergiden-istisnadir-kurumlar-vergisi-istisnasi-avantaji/feed/ 0 Tasfiyedeki Şirketlerin Enflasyon Düzeltmesi Kar ve Zarar Farklarının Bilanço ve Beyannamelerde Gösterimi https://www.muhasebenews.com/tasfiyedeki-sirketlerin-enflasyon-duzeltmesi-kar-ve-zarar-farklarinin-bilanco-ve-beyannamelerde-gosterimi/ https://www.muhasebenews.com/tasfiyedeki-sirketlerin-enflasyon-duzeltmesi-kar-ve-zarar-farklarinin-bilanco-ve-beyannamelerde-gosterimi/#respond Thu, 10 Apr 2025 05:45:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=161417 Enflasyon düzeltmesi, işletmelerin mali tablolarını enflasyon etkilerine karşı güncelleyerek gerçeğe uygun değerle raporlamalarını sağlayan bir uygulamadır. Ancak tasfiye halinde olan ve diğer bazı mükellefler için enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan kar ve zarar farklarının kurum kazancının tespitinde dikkate alınmaması gerekmektedir. Peki, bu durum bilanço ve beyannamelere nasıl yansıtılmalıdır?

Enflasyon Düzeltmesine Tabi Olan Mükellefler

Vergi Usul Kanunu’nun geçici 33. maddesine göre, belirli sektörlerde faaliyet gösteren işletmelerin enflasyon düzeltmesi sonucu oluşan kar ve zarar farkları, kurum kazancının tespitinde dikkate alınmayacaktır. Bu kapsama giren mükellefler şunlardır:

-Bankalar

-6361 sayılı Kanun kapsamındaki finansal kuruluşlar

-Ödeme ve elektronik para kuruluşları

-Yetkili döviz müesseseleri

-Varlık yönetim şirketleri

-Sermaye piyasası kurumları

-Sigorta ve reasürans şirketleri

-Emeklilik şirketleri

-Tasfiye ve iflas halindeki şirketler

Kamu iktisadi teşebbüsleri ve ekonomik devlet teşekkülleri

Bu mükellefler 2024 ve 2025 hesap dönemlerinde geçici vergi dönemleri dahil olmak üzere enflasyon düzeltmesi yapacak ancak bu düzeltmelerin etkisini kurum kazancının tespitinde dikkate almayacaktır.

Enflasyon Düzeltmesi Kar ve Zararlarının Beyannameye Etkisi

Enflasyon düzeltmesi kapsamındaki mükellefler, diğer tüm işletmeler gibi dönem sonlarında enflasyon düzeltme işlemlerini gerçekleştirmek zorundadır. Bu doğrultuda enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan farklar bilanço ve gelir tablosunda gösterilmelidir.

Düzeltme işlemi sonucunda oluşan kar veya zarar tutarlarının beyannamelere yansıtılması aşağıdaki şekilde yapılmalıdır:

-Enflasyon düzeltmesi zararlarının beyannamede kanunen kabul edilmeyen gider satırına eklenmesi gerekmektedir.

-Enflasyon düzeltmesi sonucu kar oluşmuşsa, bu tutar diğer indirimler satırına yazılarak vergi matrahına dahil edilmemelidir.

Bu uygulama, mükelleflerin mali tablolarında gerçeğe uygun raporlama yapmalarını sağlarken, enflasyon düzeltmesinin vergi matrahına doğrudan etkisini önlemek amacıyla geliştirilmiştir.

Sonuç

2024 ve 2025 yıllarında enflasyon düzeltmesine tabi olan mükellefler, bilançolarını ve beyannamelerini düzenlerken yasal gerekliliklere uygun hareket etmelidir. Vergi mevzuatına uygun olarak enflasyon düzeltmesi farklarının bilanço ve gelir tablosuna yansıtılması, ancak kurum kazancının hesaplanmasında dikkate alınmaması gerekmektedir. Güncel mevzuat değişikliklerini takip etmek ve doğru raporlama yapmak, işletmeler için hem mali güvenilirliği hem de yasal uyumluluğu sağlayacaktır.


VERGİ USUL KANUNU SİRKÜLERİ /176 

8. Enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan kar/zarar farkı kurum kazancının tespitinde dikkate alınmayan mükelleflerde enflasyon düzeltmesi kar/zararlarının bilançolarda ve beyannamelerde gösterilmesi

Vergi Usul Kanununun geçici 33 üncü maddesi hükmüne istinaden; bankalar, 6361 sayılı Kanun kapsamındaki şirketler, ödeme ve elektronik para kuruluşları, yetkili döviz müesseseleri, varlık yönetim şirketleri, sermaye piyasası kurumları, sigorta ve reasürans şirketleri, emeklilik
şirketleri, tasfiye ve iflas hallerindeki şirketler, 233 sayılı KHK kapsamındaki iktisadi devlet teşekkülleri ile kamu iktisadi kuruluşları tarafından geçici vergi dönemleri de dahil olmak üzere 2024 ve 2025 hesap dönemlerinde yapılan enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan kâr/zarar farkı kazancın tespitinde dikkate alınmayacaktır.

Öte yandan, 555 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde de konuya ilişkin açıklamalara yer verilmiştir.

Söz konusu hüküm, kapsam dâhilindeki mükelleflerin dönem sonlarında enflasyon düzeltmesi yapmamaları ya da yapılan düzeltme işlemlerinin sonuçlarını bilanço ve gelir tablosunda göstermemeleri anlamına gelmemektedir. Bu mükellefler de diğer mükellefler gibi dönem sonlarında düzeltme işlemlerini yapacaklar ve yapılan düzeltme işlemlerinin sonuçlarını gelir tablosunda göstereceklerdir. Düzeltme işlemi sonucuna göre, enflasyon düzeltmesi zararının oluşması halinde, söz konusu zarar tutarı beyannamede kanunen kabul edilmeyen gider satırına, enflasyon düzeltmesi karının oluşması halinde ise söz konusu kar tutarı beyanname üzerindeki diğer indirimler satırına yazılarak enflasyon düzeltmesinden
kaynaklanan kâr/zarar farkının kazancın tespitinde dikkate alınmaması sağlanacaktır.


TAVSİYE EDİLEN İÇERİKLER


Kaynak: VERGİ USUL KANUNU SİRKÜLERİ /176
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/tasfiyedeki-sirketlerin-enflasyon-duzeltmesi-kar-ve-zarar-farklarinin-bilanco-ve-beyannamelerde-gosterimi/feed/ 0
Tasfiyeye Giren Şirketler Enflasyon Düzeltmesi Yapacak mı? https://www.muhasebenews.com/tasfiyeye-giren-sirketler-enflasyon-duzeltmesi-yapacak-mi-2/ https://www.muhasebenews.com/tasfiyeye-giren-sirketler-enflasyon-duzeltmesi-yapacak-mi-2/#respond Thu, 10 Apr 2025 04:37:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=160746 Tasfiyeye Giren Şirketler Enflasyon Düzeltmesi Yapacak mı?

Enflasyon düzeltmesi, uzun bir aradan sonra 31.12.2023 tarihli bilançolardan başlamak üzere belli şartlar dahilinde Türkiye’deki işletmelerin uygulaması gereken önemli bir muhasebe ve vergi düzenlemesi haline gelmiştir. Yüksek enflasyon dönemlerinde şirketlerin finansal tablolarını gerçeğe uygun hale getirmek amacıyla uygulanır. Ancak, tasfiye ve iflas sürecindeki şirketler açısından enflasyon düzeltmesi farklı bir şekilde ele alınmaktadır. 2024 ve 2025 hesap dönemlerinde enflasyon düzeltmesi yapacak olan tasfiye sürecindeki şirketlerin, elde ettikleri kâr veya zarar farklarının kazancın tespitinde dikkate alınmayacağı belirtilmiştir.

Enflasyon Düzeltmesi ve Vergisel Düzenlemeler

T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı, 1 Kasım 2024 tarihli Vergi Usul Kanunu Sirküleri 176 ile enflasyon düzeltmesi uygulamalarına dair detayları açıklamıştır. Bu düzenlemeye göre:

Bankalar, finans kuruluşları, sigorta ve reasürans şirketleri, ödeme ve elektronik para kuruluşları, sermaye piyasası kurumları ve tasfiye halindeki şirketler dahil olmak üzere belirlenen mükellef gruplarının 2024 ve 2025 hesap dönemlerinde enflasyon düzeltmesi yapmaları gerekmektedir.

Ancak, bu düzeltmeden kaynaklanan kâr/zarar farkları kurum kazancının tespitinde dikkate alınmayacaktır.

Bu uygulamanın amacı, şirketlerin finansal raporlamalarını enflasyonun etkilerini ortadan kaldırarak daha sağlıklı bir yapıya kavuşturmak, ancak aynı zamanda vergi hesaplamalarında bu farkların vergisel kazanç olarak dikkate alınmamasını sağlamaktır.

Tasfiye Sürecindeki Şirketler İçin Enflasyon Düzeltmesi Nasıl Uygulanacak?

Vergi Usul Kanunu’nun geçici 33. maddesi kapsamında, tasfiye ve iflas sürecinde olan şirketler için uygulanacak enflasyon düzeltmesi şu şekilde özetlenebilir:

Tasfiye sürecindeki şirketler de enflasyon düzeltmesi yapmak zorundadır ve bu işlemleri bilanço ve gelir tablolarında göstermek durumundadır.

Ancak, enflasyon düzeltmesi sonucu oluşan kâr veya zarar farkı, vergilendirilecek kazanç hesaplamasında dikkate alınmayacaktır.

Enflasyon düzeltmesi zararının oluşması durumunda, bu zarar beyanname üzerinde kanunen kabul edilmeyen gider olarak kaydedilecektir.

Enflasyon düzeltmesi sonucu oluşan kârın ise beyannamede “diğer indirimler” satırına yazılması gerekmektedir, böylece bu kârın da vergisel kazanç hesaplamasına dahil edilmesi engellenecektir.

İlgili Yasal Düzenlemeler ve Tebliğ Açıklamaları

Bu uygulama, 555 Sıra No’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği kapsamında ayrıntılı şekilde açıklanmıştır. Tebliğe göre, tasfiye sürecindeki şirketlerin dönem sonlarında enflasyon düzeltmesi işlemlerini gerçekleştirmeleri gerekmektedir. Ancak, yapılan düzeltme işlemlerinin finansal tablolara yansıtılmasına rağmen, vergisel anlamda kazanç hesaplamalarına etkisi olmayacaktır.

Sonuç olarak

2024 yılında tasfiye ve iflas sürecinde olan şirketler için enflasyon düzeltmesi uygulaması yürürlükte olacaktır. Ancak, düzeltme işlemlerinden doğan kâr veya zarar farkları, şirketlerin vergisel kazanç tespitinde dikkate alınmayacaktır. Bu uygulamanın amacı, şirketlerin enflasyon etkilerini finansal tablolarında gösterebilmelerini sağlarken, vergi yükümlülükleri açısından ilave bir kazanç veya zarar yaratmamaktır.

Tasfiye sürecindeki şirketlerin mali müşavir ve vergi danışmanlarıyla koordineli şekilde hareket ederek enflasyon düzeltmesi uygulamalarını eksiksiz yerine getirmeleri önem taşımaktadır. Böylece, hem finansal raporlama süreçleri hem de vergisel yükümlülükler doğru şekilde yönetilebilir.


T.C.
HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI
Gelir İdaresi Başkanlığı

Konusu: Enflasyon düzeltmesi uygulaması
Tarihi: 1/11/2024
Sayısı: VUK-176/2024-14/Enflasyon Düzeltmesi Uygulaması-18
İlgili olduğu maddeler: 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu Mükerrer Madde 298, Geçici Madde 33

VERGİ USUL KANUNU SİRKÜLERİ /176

8. Enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan kar/zarar farkı kurum kazancının tespitinde dikkate alınmayan mükelleflerde enflasyon düzeltmesi kar/zararlarının bilançolarda ve beyannamelerde gösterilmesi

Vergi Usul Kanununun geçici 33 üncü maddesi hükmüne istinaden; bankalar, 6361 sayılı
Kanun kapsamındaki şirketler, ödeme ve elektronik para kuruluşları, yetkili döviz müesseseleri, varlık yönetim şirketleri, sermaye piyasası kurumları, sigorta ve reasürans şirketleri, emeklilik şirketleri, tasfiye ve iflas hallerindeki şirketler, 233 sayılı KHK kapsamındaki iktisadi devlet teşekkülleri ile kamu iktisadi kuruluşları tarafından geçici vergi dönemleri de dahil olmak üzere 2024 ve 2025 hesap dönemlerinde yapılan enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan kâr/zarar farkı kazancın tespitinde dikkate alınmayacaktır.

Öte yandan, 555 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde de konuya ilişkin
açıklamalara yer verilmiştir.

Söz konusu hüküm, kapsam dâhilindeki mükelleflerin dönem sonlarında enflasyon
düzeltmesi yapmamaları ya da yapılan düzeltme işlemlerinin sonuçlarını bilanço ve gelir
tablosunda göstermemeleri anlamına gelmemektedir. Bu mükellefler de diğer mükellefler gibi dönem sonlarında düzeltme işlemlerini yapacaklar ve yapılan düzeltme işlemlerinin sonuçlarını gelir tablosunda göstereceklerdir. Düzeltme işlemi sonucuna göre, enflasyon düzeltmesi zararının oluşması halinde, söz konusu zarar tutarı beyannamede kanunen kabul edilmeyen gider satırına, enflasyon düzeltmesi karının oluşması halinde ise söz konusu kar tutarı beyanname üzerindeki diğer indirimler satırına yazılarak enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan kâr/zarar farkının kazancın tespitinde dikkate alınmaması sağlanacaktır.


VİDEO İÇERİK


Kaynak: VUK Sirküler
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/tasfiyeye-giren-sirketler-enflasyon-duzeltmesi-yapacak-mi-2/feed/ 0
178 ve 358 Yıllara Yaygın İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesapları enflasyon düzeltmesine tabi tutulacak mı? https://www.muhasebenews.com/178-ve-358-yillara-yaygin-insaat-enflasyon-duzeltme-hesaplari-enflasyon-duzeltmesine-tabi-tutulacak-mi/ https://www.muhasebenews.com/178-ve-358-yillara-yaygin-insaat-enflasyon-duzeltme-hesaplari-enflasyon-duzeltmesine-tabi-tutulacak-mi/#respond Thu, 10 Apr 2025 04:34:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=161104 İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabının” enflasyon düzeltmesi karşısındaki durumu 

555 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği uyarınca “17- Yıllara Yaygın İnşaat ve Onarım Maliyetleri” hesap grubundaki yıllara sâri inşaat işlerine ilişkin maliyetler ile “35-Yıllara Yaygın İnşaat ve Onarım Hakedişleri” hesap grubundaki hakediş bedellerine enflasyon düzeltmesi uygulanması sonrasında ortaya çıkan düzeltme farklarının “697- Yıllara Yaygın İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabı”nda takip edilmesi gerekmektedir.

“697 numaralı” söz konusu hesabın alacak ve borç kalanı vermesi durumuna göre “178-Yıllara Yaygın İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabı” veya “358- Yıllara Yaygın İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabı”na devredilerek bu hesap kapatılacaktır. Bu bakımdan, yıllara sâri inşaat ve onarma işlerine ait maliyet ve hakedişlere ilişkin düzeltmelerin “Enflasyon Düzeltme Hesabı” yerine “Yıllara Sâri İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabı”na kaydedilmesi ve bu hesabın işin bitiminde kâr/zarar hesabına intikal ettirilmesi gerekmektedir.

Dolayısıyla sonuç hesabı olan yıllara yaygın inşaat enflasyon düzeltme hesabının kalan bakiyelerinin takip edildiği “178- Yıllara Yaygın İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabı” veya “358- Yıllara Yaygın İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabı”nda yer alan bakiyeler, ayrıca enflasyon düzeltmesine tabi tutulmayacaktır.


Kaynak:GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/178-ve-358-yillara-yaygin-insaat-enflasyon-duzeltme-hesaplari-enflasyon-duzeltmesine-tabi-tutulacak-mi/feed/ 0