Ana Sayfa YAZARLAR-YENİ Ciro Primleri ve Yasal Düzenlemeler Karşısındaki Durumu

Ciro Primleri ve Yasal Düzenlemeler Karşısındaki Durumu

1156
0

Ali ÇAKMAKCI
Yeminli Mali Müşavir, Bağımsız Denetçi
info@adenymm.com.tr


Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin (III/A-6.1) Bölümünde belirtildiği üzere fatura ve benzeri belgelerde ayrıca gösterilmeyip, yıl sonlarında, belli bir dönem sonunda ya da belli bir ciro aşıldığında (satış primi, hâsılat primi, yıl sonu iskontosu gibi adlarla) yapılan iskontolar esas itibarıyla, asıl işleme ilişkin KDV matrahının değişmesi sonucunu doğurmaktadır. Dolayısıyla, KDV matrahında değişiklik vuku bulduğu bu gibi durumlarda 3065 sayılı Kanunun 35 inci maddesine göre düzeltme yapılması gerekmektedir.

Kişisel görüşlerimizle beraber kısa olarak aşağıdaki hususlara yer vermek isteriz:

1-Gelir-Gider Boyutu: Ciro primi, ilgili şirketler tarafından bağlı/ilgili bulunduğu takvim yılında gelir veya gider yazılmalıdır. Bu nedenle, “fatura/fatura vb belge” ertesi takvim yılında kesilse dahi tahakkuk yoluyla (181 veya 381) gelir ve gider yazılacaktır. KDV yapılan son yasal düzenlemelere göre ertesi yıl içinde de indirim konusu yapılabilmektedir. Fakat, faturanın geç kesilmesi nedeniyle özel usulsüzlük cezaları doğacaktır.

Ciro priminin de iskontolar gibi ticari teamüllere uygun olması gerekir. Ticari teamüllere aykırı olarak iskonto yerine muvazaalı şekilde (dolaylı şekillerde) yüksek tutarda iskonto yapılması, bu amaca istinaden yüksek tutarlarda hesaplanan ciro primleri transfer fiyatlandırması kuralları açısından özel olarak incelenebilecektir.

Ciro primini veren firma açısından ise, söz konusu primin, faaliyeti ile doğrudan ilgili olması ve ticari teamüllere uygun olması şartıyla ticari kazancın tespitinde gider olarak indirilmesi mümkündür.

2-Gelir-Gider Muhasebe Kayıtları: 1 Sıra No’ lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’nin Tek Düzen Hesap Planı Açıklamalarına göre ciro primlerinin “611-Satış İskontoları (-)” hesabında muhasebeleştirmesi gerekir. Fakat, “611-Satış İskontoları” hesabı yerine “760-Pazarlama Satış ve Dağıtım Giderleri” hesabının kullanılması gerektiği de iddia edilmektedir.

Bize göre, ciro primi artık matrahta düzeltme olan bir durum olduğu için, ve ticari kazancın elde edilmesi ve idamesine bağlı bir gider mahiyetinden çok, yapılan ilk işlemin bedelinin mevcut sözleşmeye bağlı olarak netleştirilmesi amacı taşıdığından 611- Satış İskontoları hesabında gösterilmelidir. Böylece, yapılan işlemin net sonucu doğru yerde, doğru şekilde raporlanmış olacaktır.

Bize göre, ciro primleri işletmeler için bir gider değil, açık şekilde şartları sonradan netleşen indirimdir.

3-Mal Teslimi İle Ciro Primi Ödenmesi: Mal temini şeklinde ciro primi elde eden alıcılar ise bu malları duruma göre 150/151/152/153 gibi uygun stok hesaplarına kaydederek 602-Diğer Gelirler isimli hesapta gelir olarak dikkate almaları gerekmektedir.

Bazı görüşlere göre, ciro primi olarak mal gönderilmesi durumunda “0” bedelle fatura kesilmesi gerektiği, bu nedenle primi hak eden alıcı firmanın düzenleyeceği bir ciro primi faturasına göre emsal bedelle gelir yazması gerektiği ifade edilmektedir.

Bize göre, bedelsiz teslim edilen mallar (bağış ve diğer türde ivazsız intikaller, promosyon ürünü, numune, eşantiyon, tam istisna/kısmi istisna şeklinde teslimler vb) gibi şekil ve suretlerle verilmiyorsa mutlak suretle VUK 267. maddesi ve KDVK 27. maddesine göre emsal bedelle faturalandırılmalıdır.

Bu kurallar dışında, bedelsiz teslim edilen emtianın faturasız veya KDV siz teslim edilme imkanı yoktur. Olursa, matrah farkı olarak eleştiri gelecektir. Keza, fatura düzenlememenin karşılığında özel usulsüzlük cezaları gündeme gelebilir.

Ayrıca, bize göre satıcı taraf gibi alıcı tarafın da kurum kazancına dahil etmek üzere aynı tutarda fatura düzenlemesi gerektiğini düşünmekteyiz. Sadece kayıtlar üzerinde gelir yazılması, alıcı tarafın matrahta düzeltme hükümlerine aykırı işlem yapması anlamına gelmektedir. Düzenlenecek bu fatura ile tarafların KDV ve gelir gider hesapları eşitlenerek yapılan işlemler netleştirilmiş olacaktır. Alıcı bu malları/emtiaları sattığı zaman katma değer yaratılacaktır. Alıcı tarafından düzenlenen bu ciro primi faturası satıcı nezinde iskonto olarak dikkate alınarak kazancın tespitinde yer alacaktır.

Mal teslimi ertesi yıla bile sarkmış olsa, taraflar ilgili yıl için gelir ve gider tahakkuk kayıtları atmalıdırlar. Ciro primi, yazılı veya sözlü sözleşmede hangi koşula ve süreye bağlı ise bu koşulların/sürenin tam ve gereği gibi gerçekleştiği tarih itibariyle tahakkuk yapılması kesin ve vazgeçilmez bir kuraldır.

Ayrıca, eğer fatura düzenlemeden yasal defterlerin tasdiki yapılır/beratları alınırsa bu yılın beyannamesinde alıcı nezdinde ilave olarak veya satıcı nezdinde zarar dahi olsa indirim ve istisnalar bölümünde matrahın tespitinde dikkate alınmalıdırlar.

Ciro primleri, aynı faturada bir kısım malların bedelsiz teslimi (10 adet ürün yanında 1 adet ürünün bedelsiz verilmesi; 5 al 3 öde gibi kampanyalar) olarak verilmesi durumunda ise, bedelsiz, yani sıfır bedelle teslim edilen mallar iskonto niteliği taşımaktadır. Bu nedenle, bu malların bedellerinin iskonto olarak ele alınması, ticari teamüllere uygun olduğu sürece, mümkündür. Böylece, KDV matrahı iskonto tutarı kadar eksik beyan edilecek/faturalandırılacaktır.

Buna karşın, bedelsiz teslim edilen malın KDV oranı, bedelli verilenlerden farklı ise promosyon ürünlerindeki açıklama kapsamında muvazza olarak ele alınıp fazla KDV indirimlerinin reddini gerekli kılan bazı özel durumlar ortaya çıkabilir.

Ciro primi olarak verilen mallar, geri alınmak amacıyla veriliyorsa (süresi sonunda iade alınacaksa) buzdolabı/akaryakıt istasyonu kurumsal kimlik, giydirme vs gibi tarafların fatura düzenlemesi gereksizdir. Sevk irsaliyesi ile ATİK cinsi malların gönderilmesi yeterlidir.

4-KDV Oranı: Ciro primi,  KDV matrahında değişikliğe neden olan bir tür matrah düzeltme işlemi olduğundan ilk teslim veya hizmetin yapıldığı tarihte bu işlem için geçerli olan KDV oranı uygulanmak suretiyle yapılacaktır. Yani, daha sonradan malın/hizmetin KDV oranı değişse dahi aynı orandan KDV hesaplanıp taraflarca dikkate alınacaktır.

İlk teslim istisna ise veya verginin konusuna girmiyorsa, ilk işlemin matrahını/bedelini düzelten işlem de bu şekilde değerlendirilecektir.

V İadesi: 

Katma Değer Vergisi Uygulama Genel Tebliğinin III/B/3.1.3.5 Bölümünde “indirimli orana tabi işlemin gerçekleşmesinden sonra, işlemle ilgili olarak yapılan garanti, reklam, royalty, know-how, isim hakkı, ciro primi gibi harcamalar ve iskontolar nedeniyle satıcılar tarafından yüklenilen KDV’nin, indirim hesaplarına dahil edildiği vergilendirme dönemine ilişkin iade hesabında dikkate alınması uygun görülmüştür.

6-İhracat Yurtdışı Ciro Primleri: Ciro primleri esasında matrahta düzeltme gerektiren bir durum olduğundan işlemin aslı katma değer vergisinden istisna olduğundan ve faydalanmanın esasında yurt dışında oluşundan  ihracat istisnası kapsamındaki satışlarla ilgili ciro primlerini 2 nolu KDV beyanı ile beyan edip indirim konusu yapılması gereksizdir.

İhracatçı açısından Türkiye’de faydalanılacak bir hizmet ithali sözkonusu değildir.

7-İthalat İçin Ciro Primi Kesilmesi: Katma Değer Vergisi Uygulama Genel Tebliğine göre indirim hakkına sahip mükelleflerin ithalat matrahında, ithalat işleminden sonra meydana gelen azalmalar (transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtıldığının tespit edildiği durumlar dâhil) nedeniyle fazla veya yersiz ödenen vergiler, bu mükellefler tarafından indirim hesaplarına alındığından iade edilmez.

İthalat sırasında fazla veya yersiz ödenen bu vergiler ile ilgili olarak indirim hesaplarında herhangi bir düzeltme yapılmasına gerek bulunmamaktadır.

Bu uygulama yurtdışından temin edilen hizmetlere (gayri maddi hak ödemeleri dâhil) ilişkin sorumlu sıfatıyla beyan edilerek ödenen vergiler için de geçerlidir.

8-Mal Bedelinin Ciro Primi Durumu: Alıcılar tarafından düzenlenen ciro primi faturaları ayrı, bağımsız ve müstakil bir gelir unsuru değildir. Bu prim bedelleri, alınan malların maliyet bedelinin bir parçası veya satın almaya bağlı müteferri bir tutar olup bize göre “orantı yapılarak” halen envanterde kalan/dönem sonu itibariyle satılmamış malların maliyet bedelinden düşülmesi gerekmektedir.

Eğer, malların tamamı satılmış veya üretimde kullanılmış ise artık malların maliyet bedelinden düşülmek yerine doğrudan gelir yazılması gerekmektedir.

Aksi düşüncede, özellikle alıcının satın aldığı malları henüz satmadığı veya gelir getirici herhangi bir faaliyette kullanmadığı durumlarda, alıcı açısından ortada kar veya zarar yaratan herhangi bir durumunun olmadığı ortamda gelir veya kurumlar vergisi matrahı ortaya çıkacaktır. Bu durum ise, olayın gerçek mahiyetine, son yasal düzenlemelere ve ticari mantığa da aykırıdır.

Fakat, Maliye Bakanlığı bu tür primlerin doğrudan gelir yazılmasına yönelik görüşleri de bulunmaktadır.

—————————————
YAZARIN NOTU: Makale konularını yazıldığı dönem dikkate alınarak güncel mevzuat açısından değerlendirmenizi rica ederiz. Gerekli olması halinde konunun spesifik boyutları da dikkate alınarak bir uzmana danışmakta yarar olduğu düşünülmektedir. Makalenin Tüm Hakları Yazarına Aittir. İzinsiz çoğaltılamaz, dağıtılamaz, kopyalanamaz, amacı dışında ve atıf yapmadan kullanılamaz. Aksi takdirde derhal yasal işlem yapılacaktır. Soru, görüş, öneri ve değerlendirmelerinizi yazarın kendisine iletebilirsiniz.                              


Kaynak: İşbu içerik YMM Ali ÇAKMAKCI’nın özel izni ile yayınlanmıştır. Yazının tüm hakları ve sorumluluğu yazara aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


Önceki İçerikBelediyelerin yapı ruhsatı verdiği bina sayısı yılın ilk çeyreğinde yüzde 22,5 azaldı
Sonraki İçerikYıllık 800 bin yeni konut talebine karşılık üretim 550 binlerde seyrediyor

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz