Ana Sayfa YAZARLAR-YENİ Ceza Yargılamasında Mağdurun Zararının Giderilmesi (Stj. Av. Şükran Gizem Keskin)

Ceza Yargılamasında Mağdurun Zararının Giderilmesi (Stj. Av. Şükran Gizem Keskin)

913
0

Klasik Ceza Hukuk teorisine göre, ceza yargılamasının devletin egemenlik yetkisi olarak kabul edildiğinden, işlenen suçun mağdurunun en baştan devlet olduğu ve bozulan kamu düzeninin yeniden tesisi için devletin yargılama hakkı olduğu kabul edilmiştir.

Yeni ceza yargılamasına egemen olan görüş mağdurun yargılamanın her aşamada korunması ve uğradığı zararının giderilmesi için çeşitli düzenlemelere gidilmiştir. Böylece suçtan ötürü zarara uğrayan mağdurun yargılama ile birlikte daha fazla zarar görmemesi amaçlanmıştır.

Suçun icra hareketleri mağdur üzerinde gerçekleştirilmektedir. Mağdur, suçtan doğrudan doğruya zarar gören kişidir. Suçtan doğrudan zarar gören mağdur aynı zamanda suçtan zarar gören kişi olmasına rağmen, suçtan dolaylı olarak etkilenen kişi, yasada Suçtan Zarar Gören Kişi olarak tanımlanmıştır.  Suçtan zarar gören kavramının, somut olaya göre anlamının farklılık arz edebileceği; genişleyip daralabileceği belirtilmiştir. ÖZTÜRK’e göre, suçtan doğrudan doğruya zarar görme “dar” anlamda; dolayısıyla zarar görme ise “geniş” anlamda suçtan zarar görmeyi işaret etmektedir. Suç mağduru ancak gerçek kişi olabilmesine rağmen, suçtan zarar gören gerçek veya tüzel kişi olabilmektedir

Belirli bir suçtan, bu suçun mağdurundan başka bir kimsenin de hukuken korunan bir hakkının ihlali nedeniyle zarara uğraması ve bu zararın tazminini isteme hakkının doğması mümkündür. Dolayısıyla, suçun mağduru ile suçtan zarar gören kimse arasında fark vardır. Örneğin, insan öldürme suçunun mağduru ölen kimse iken; suçtan zarar gören ölenin mirasçılarıdır. Bu ayrımın önemli bir sonucu olarak, suçun mağduru, suçtan doğan ceza ilişkisinin tarafı olmasına karşılık, suçtan zarar gören kimse sadece hukuk ilişkisinin tarafıdır ve bu nedenle iddiası yalnız hukuksal niteliklidir.

Fail, suç işlediği mağdura yönelik aynı zamanda medeni hukuk açısından, haksız fiil nedeni ile zarar veren borçludur. Bu nedenle zarar giderimi, ancak haksız fiilin yöneltildiği kişinin zararının giderimi ile mümkündür. Ceza hukuku, medeni ve borçlar hukukunda mutlak şekilde zararın meydana gelmesini kabul etmeyip, suçtan zarar görme ihtimalini yeterli görmüştür. Doktrinde de, zarar tehlikesinin ortaya çıkması da yeterli görülmektedir. Ancak zarar tehlikesi durumunda meydana gelen zarar olmadığından, giderim de mümkün değildir.

Türk Ceza Hukukunda zarar giderimi çeşitli kanunlarda düzenlemiştir;

-5237 Sayılı TCK,

-5271 Sayılı CMK,

-5275 Sayılı CGTİHK,

-5233 Sayılı Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun,

-5411 Sayılı Bankacılık Kanunundan Doğan Zararların Karşılanmasına ilişkin düzenlemeler buna örnek gösterilebilir.

Mal varlığına karşı işlenen suçlarda, suç failinin işlediği suçtan ötürü pişmanlık duyması ve kendiliğinden mağdur zararının gidermesi halinde cezasından indirim yapılması düzenlemesi TCK’nın 168. maddesinde düzenlenmiştir.

Etkin Pişmanlık

MADDE 168. (8.7.2005 T. 5377 Sayılı Kanun’la değişik)

“(1) Hırsızlık, mala zarar verme, güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık, hileli

iflâs, taksirli iflâs suçları tamamlandıktan sonra ve fakat bu nedenle hakkında kovuşturma

başlamadan önce, failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek

mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi

hâlinde, verilecek cezanın üçte ikisine kadarı indirilir.

(2) Etkin pişmanlığın kovuşturma başladıktan sonra ve fakat hüküm verilmezden

önce gösterilmesi hâlinde, verilecek cezanın yarısına kadarı indirilir.

(3) Yağma suçundan dolayı etkin pişmanlık gösteren kişiye verilecek cezanın,

birinci fıkraya giren hâllerde yarısına, ikinci fıkraya giren hâllerde üçte birine kadarı

indirilir.

(4) Kısmen geri verme veya tazmin hâlinde etkin pişmanlık hükümlerinin

uygulanabilmesi için, ayrıca mağdurun rızası aranır. “

Zarar giderimi, aynen geri verme ve ye uğranılan zararın tazmini sureti ile yapılabilecektir. Kısmen iade veya tazminde fail hakkında indirim yapılması, TCK’nın 168/4 maddesi gereği mağdurun rızasına bağlanmıştır.

“Etkin Pişmanlık durumunda hakim maddede belirlenen oranda cezada indirim yapabilir. Bu konuda hakime etkin pişmanlığın samimiyetine ve zararın tazmin edilen miktarına göre, takdir yetkisi tanınmıştır.”

Bu suçlar sebebi ile fail hakkında indirim yapılması için öncelikle suçun tamamlanmış olması gerekir. “Çünkü suç tamamlandıktan sonra, kişi pişmanlık gösterebilir. Fakat daha sonradan failin pişmanlık göstererek çıkan haksızlığın sonuçlarının giderilmesi mümkündür. İşte bu nedenle, maddede sayılan bazı suçlar için etkin pişmanlık hükümlerine yer verilmiştir.”

“5237 sayılı TCK 168. Maddesi, yağma suçu için de bir etkin pişmanlık düzenlemesi getirmiştir. 756 sayılı TCK’nın 523. Maddesinin benzeridir fakat farklı bir hükümdür.”

Teşebbüs aşamasında kalan suçlar için bu maddenin uygulanma olanağı bulunmamaktadır.

Suçu tamamlandıktan ve yarar elde eden failin, etkin pişmanlık duyması halinde, hakkında soruşturmaya başlanmadan veya soruşturma sırasında mağdur zararı giderilmiş ise, hakkında TCK’nın 168/1. maddesine göre indirim yapılacaktır.

Fail, kovuşturma aşamasında hakkında karar verilmezden önce mağdur zararı giderilmiş ise, hakkında TCK’nın 168/2. maddesine göre indirim yapılacaktır. Fail hakkında yapılan yargılama sonunda verilen hüküm istinaf veya temyiz yoluyla ile bozulmuş ise, verilen kararın ortadan kalkması ile dosya kovuşturma aşamasına geri döndüğünden bu aşamada da zarar giderilmiş ise fail bu madde hükmünden yaralanacaktır.

 

Stj. Av. Şükran Gizem Keskin

g.keskin@ozgunlaw.com

 

Kaynakça:

Soyaslan, Doğan, Ceza Muhakemesi Hukuku, Yetkin yayınevi, 2018

Özgenç, İzzet, Türk Ceza Kanunu Gazi Şerhi, Seçkin Yayınevi, Ankara 2005, s.906

Öztürk ,  Bahri Öztürk, Ceza Muhakemesi Hukukunda Koruma Tedbirleri, Kasım 2019, Seçkin Yayınları s. 223.

Yaşar, Osman/Gökcan, Hasan Tahsin/Artuç, Mustafa, Yorumlu-Uygulamalı Türk Ceza Kanunu, Adalet Yayınevi, Ankara 2010, C. 4, s.4808

Malkoç, İsmail, Açıklamalı- İçtihatlı Yeni Türk Ceza Kanunu, Malkoç Yayınevi, Ankara 2007, C.1 s.1135

 


Kaynak: Stj. Av. Şükran Gizem Keskin – İçerik, Ozgun Law firmasının özel izni ile yayınlanmıştır. 09.03.2020
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


Önceki İçerikBelirsiz Alacak Davası Olarak Açılan Davalarda Zamanaşımı (Av. Gülden MEHMED)
Sonraki İçerikKOBİ’lere 2,5 Milyon Avro’ya kadar hibe desteği..

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz