Makale – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Mon, 07 Oct 2024 13:59:18 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.5 Peşin bedel karşılığı ihracatın ne kadar sürede yapılması gerekir? https://www.muhasebenews.com/pesin-bedel-karsiligi-ihracatin-ne-kadar-surede-yapilmasi-gerekir/ https://www.muhasebenews.com/pesin-bedel-karsiligi-ihracatin-ne-kadar-surede-yapilmasi-gerekir/#respond Mon, 07 Oct 2024 13:59:18 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=156365 T.C.M.B

İHRACAT GENELGESİ

Peşin döviz

MADDE 6 – (1) Peşin bedel karşılığı ihracatın 24 ay içerisinde yapılması zorunludur. Ancak 2018-32/48 sayılı Tebliğ’in 9 uncu maddesinde yer alan mücbir sebep ve haklı durum hallerinin varlığı nedeniyle 24 ay içerisinde ihracat yapılamayacağının anlaşılması halinde belirtilen süre dolmadan ihracatçı tarafından peşin bedelin transfer edildiği/getirildiği bankaya mücbir sebep/haklı durum hallerinin 2018-32/48 sayılı Tebliğ’in 9 uncu maddesinde belirtilen şekilde tevsik edilmesi kaydıyla banka tarafından ihracatçıya en fazla 1 yıla kadar ek süre verilebilir.

Banka tarafından verilen toplam 1 yıllık ek sürenin sonunda mücbir sebep/haklı durum devamının belgelenmesi halinde ihracatçı hakkında 2018-32/48 sayılı Tebliğ kapsamında yapılacak işlemlere Bakanlık tarafından karar verilir. Ancak bu maddenin ikinci fıkrasında yer alan prefinansman kredisi hükümlerine ilişkin açıklamalar saklıdır.5

(2) Peşin döviz karşılığında 24 ay içerisinde ya da birinci fıkra uyarınca verilen ek süre sonunda6 ihracat yapılmaması veya bu süre içerisinde peşin döviz tutarının tamamının tek seferde iade edilmemesi durumunda bu tutar kambiyo mevzuatı açısından prefinansman kredisi hükümlerine tabidir. Ancak, tamamı tek seferde iade edilmeyen veya süresi içinde ihracatı gerçekleştirilmeyen peşin döviz tutarının 50.000,- ABD Doları7
veya karşılığı döviz ya da Türk Lirasını geçmeyen kısmı prefinansman hükümlerine tabi olmaz.

Söz konusu peşin dövize ilişkin 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun uyarınca yasal işlem
başlatılmasını teminen bankalarca Bakanlığa bildirim yapılmaz. Ayrıca, 24 ay tamamlanmadan önce indirim, iskonto veya malda bozulma gibi haklı sebeplerin bulunması ve bu durumun ihracatçı tarafından peşin bedelin transfer edildiği/getirildiği bankaya sözleşme ve kesin satış faturasında yapılan değişiklikle tevsik edilmesi halinde peşin bedelin tevsik edilen tutar kadar kısmının iade edilmesi mümkündür. Bu durum dışında kalan kısmi iadelerde kısmi iade tarihinde söz konusu peşin bedel prefinansman hükümlerine tabi olur. Kısmi olsun veya olmasın Bankalarca yalnızca transferi gerçekleştiren kişiye peşin bedelin iadesi mümkündür. Peşin bedelin iadesine ilişkin KKDF mevzuatı hükümleri saklıdır.

(3) Bankalarca peşin döviz tutarına ilişkin ihracat taahhüdünü yerine getirmeyen kişilere yazı yoluyla tebligatta bulunulur ve ihracatın süresi içerisinde gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğine dair 10 iş günü içerisinde yazılı beyan göndermeleri talep edilir. Kişiden temin edilen yazılı beyan Bakanlığa yapılacak bildirime eklenir. Kişiden yazılı beyan temin edilememesi halinde, beyan talebinin ihracatçıya iletildiğine dair tevsik edici belge (posta
alındısı vb.) bildirim ekine konmak suretiyle safahatı da belirtilerek Bakanlığa bildirimde bulunulur.11

(4) Bankalarca peşin bedel tutarının firma hesabına geldiği tarihten itibaren azami 24 ay içerisinde İBKB düzenlenmesi mümkündür. Ancak, birinci fıkra kapsamında ek süre
verilmesi halinde ek süre müddetince de İBKB düzenlenebilir.12
(5) 2018-32/48 sayılı Tebliğ’in yayımı tarihinden önce ihracatçıya peşin ödenen bedeller 2018-32/48 sayılı Tebliğ hükümleri kapsamında yer almamaktadır.

(6) Peşin bedeller, gönderenin muvafakatı ile devreden ihracatçı firmanın yazılı beyanının alınması ve devralan tarafından tekrar devredilmemek kaydıyla başka bir ihracatçı firmaya devredilebilir.

(7) Devir işlemi, bedelin döviz tevdiat hesabına transfer edildiği tarihten itibaren peşin bedelin kullanım süresi içinde kısmen veya tamamen sadece bir firmaya yapılabilir. Kısmi devir yapılan işlemlerde aynı firmaya bilahare devir yapılması mümkündür.

(8) İBKB düzenlenen işlemlerde;

a) peşin bedelin tamamının devri halinde, bedeli devralan ihracatçı firma adına yeni bir İBKB düzenlenerek üzerine İBKB’nin değişiklik sonucu yeniden düzenlendiğine dair not konulur ve eski İBKB yenisine iliştirilir.

b) peşin bedelin kısmen devredilmesi halinde ise devredilen kısım için devralan ihracatçı firma adına İBKB düzenlenir, daha önce peşin bedelin kabulü sırasında devreden adına düzenlenen İBKB devredilen kısım kadar iptal edilir.

(9) Peşin bedel karşılığı ihracat tutarı olarak GB’nin 22 nci hanesinde kayıtlı toplam fatura bedeli esas alınır.

(10) İhracatçılarca kesin satıştan önce “konsinye avansı” olarak kabulünün yapılması istenen bedellerin kabulü peşin bedel olarak yapılır.

(11) Peşin bedel (ihracat akreditiflerinin peşin ödemeye imkan veren kısımları dâhil) faiz şartıyla gönderilmiş ise peşin bedel karşılığında gelen bedele faiz tutarının ilavesiyle elde edilen tutar kadar ihracat yapılır.

(12) İhracatçılarca, ödeme şekli “Peşin Ödeme” yazılı olan GB’nin bir örneği/GB bilgileri peşin bedelin transfer edildiği/getirildiği bankaya ibraz edilir. Peşin bedelin ödeme şekli akreditifli, vesaik mukabili, mal mukabili veya kabul kredili olan GB’lere ya da peşin
ödeme şekliyle beraber diğer ödeme şekillerinden birinin belirtildiği GB’lere ilişkin ihracat hesaplarının kapatılmasında kullanılması; ihracatçının yazılı beyanıyla birlikte ilgili GB’nin
bir örneği/GB bilgilerinin peşin bedelin transfer edildiği/getirildiği bankaya ibrazı kaydıyla mümkündür.

(13) Bankalarca peşin bedel hesabı kapatılırken gerekli kontrol yapılarak İBKB’nin firma ve banka nüshasına GB’nin tarih, sayı ve tutarı kaydedilir.

(14) Peşin bedelin transfer edilmesinden/getirilmesinden önceki bir ihracatın, peşin bedelin taahhüdüne sayılmasının talep edilmesi halinde; peşin bedele ait İBKB iptal edilerek
taahhüde sayılan GB ile irtibatlı yeni bir İBKB düzenlenir ve üzerine ödeme şekli değişikliği sonucu düzenlendiğine ilişkin not konulur. Peşin bedele ilişkin İBKB tutarının taahhüde sayılan GB tutarından fazla olması halinde ise kalan tutar kadar da peşin bedelle ilgili yeni bir İBKB düzenlenmesi ve iptal edilen İBKB’nin yenisine iliştirilmesi gerekir.

İmalatçı veya tedarikçi firma adına transfer edilen/getirilen peşin bedelin ihracat taahhüdü, aracı ihracatçı vasıtasıyla diğer bir ithalatçıya yapılan ihracata ilişkin GB’de lehine peşin bedel transfer edilen/getirilen imalatçı veya tedarikçi firma unvanının kayıtlı olması veya imalatçı veya tedarikçi firmanın ihracatçıya düzenlediği faturanın ibrazı halinde kapatılır.

Peşin bedel, ihraç bedellerinin tahsil süresi ile peşin bedelin süresi içinde beyan edilmek kaydıyla peşin bedelin transfer edilmesinden/getirilmesinden önce veya sonra diğer bir
ithalatçıya yapılmış olan ihracatın taahhüdüne sayılır. Ancak imalatçı veya tedarikçi firma adına transfer edilen/getirilen peşin dövizlerin aracı ihracatçı vasıtasıyla peşin bedelin transfer
edilmesinden/getirilmesinden önce veya sonra diğer bir ithalatçıya yapılmış olan ihracatın taahhüdüne sayılabilmesi için GB’de imalatçı veya tedarikçi firma unvanının kayıtlı olması
veya imalatçı veya tedarikçi firmanın ihracatçıya düzenlediği faturanın ibrazı gerekir.

(15) Gemi yapımına ilişkin sözleşmeler kapsamında gerçekleştirilen gemi ihracatı için sözleşmede 24 aydan uzun bir vade öngörülmesi durumunda, peşin bedel karşılığı ihracatın
sözleşmede belirtilen vade süresi içerisinde yapılması zorunludur. Öngörülen vadenin tespiti için ihracatçının yazılı beyanıyla birlikte vade içeren sözleşmenin ya da vadeyi tevsik niteliğini haiz proforma fatura veya poliçenin aracı bankaya ibrazı zorunludur. Peşin döviz karşılığında sözleşmede belirtilen vade süresi içerisinde ihracat yapılmaması veya bu süre içerisinde peşin
döviz tutarının tamamının tek seferde iade edilmemesi durumunda bu tutar kambiyo mevzuatı açısından prefinansman kredisi hükümlerine tabidir. Peşin bedelin iadesine ilişkin KKDF
mevzuatı hükümleri saklıdır.13

(16) İhracat işlemlerinde ihracata ait peşin ödemenin çek ile yapılabilmesi bu Genelgenin 13 üncü maddesinde yer alan hükümlere uyulması şartıyla mümkündür. Çekle yapılan peşin ödemelerde, ilgisine göre bu madde hükümleri kıyasen uygulanır.

 


Kaynak: T.C. Merkez Bankası İhracat Genelgesi
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/pesin-bedel-karsiligi-ihracatin-ne-kadar-surede-yapilmasi-gerekir/feed/ 0
Üniversite Döner Sermaye İşletme Müdürlüğünün Kurumlar Vergisi Muafiyeti https://www.muhasebenews.com/universite-doner-sermaye-isletme-mudurlugunun-kurumlar-vergisi-muafiyeti/ https://www.muhasebenews.com/universite-doner-sermaye-isletme-mudurlugunun-kurumlar-vergisi-muafiyeti/#respond Tue, 01 Oct 2024 08:03:38 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=156012 T.C.

SİNOP VALİLİĞİ

Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

Tarih:20.10.2022

Sayı:E-83128357-125-13164

Konu: Üniversite Döner Sermaye İşletme Müdürlüğünün Kurumlar Vergisi Muafiyeti

İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eklerinin tetkikinden, … Araştırma Merkezi Döner Sermaye İşletmesi tarafından ekli yönetmeliklerde belirtilen faaliyet alanlarında kurum dışı hizmet verilmesi hallerinde elde edilen gelirlerden Kurumlar Vergisi Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (m) bendinde belirtilen münhasıran bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bulunan kurum ve kuruluşların kurumlar vergisinden muaf olduğu, bunların vergi muafiyetinden yararlanmasına ve muafiyetlerinin kaybedilmesine ilişkin şartların Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirleneceği hükmüne istinaden kurumlar vergisinden muafiyet hakkınızın olup olmayacağı hususunda Defterdarlığımız görüşü talep edilmiştir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 2 nci maddesinde iktisadi kamu kuruluşları, kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmış olup anılan maddenin üçüncü fıkrasında, Devlete, il özel idarelerine, belediyelere, diğer kamu idarelerine ve kuruluşlarına ait veya bağlı olup faaliyetleri devamlı bulunan ve sermaye şirketleri ile kooperatifler dışında kalan ticari, sınai ve zirai işletmelerin iktisadi kamu kuruluşu olduğu; maddenin altıncı fıkrasında ise iktisadi kamu kuruluşlarının kazanç amacı gütmemeleri, faaliyetlerinin kanunla verilmiş görevler arasında bulunması, tüzel kişiliklerinin olmaması, bağımsız muhasebelerinin ve kendilerine ayrılmış sermayelerinin veya iş yerlerinin bulunmamasının mükellefiyetlerini etkilemeyeceği, mal veya hizmet bedelinin sadece maliyeti karşılayacak kadar olması, kâr edilmemesi veya kârın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesinin bunların iktisadi niteliğini değiştirmeyeceği hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, kamu idare ve kuruluşları tarafından tarım ve hayvancılığı, bilimi, fennî ve güzel sanatları öğretmek, yaymak, geliştirmek ve teşvik etmek amacıyla işletilen okullar, okul atölyeleri, konservatuvarlar, kütüphaneler, tiyatrolar, müzeler, sergiler, numune fidanlıkları, tohum ve hayvan geliştirme ve üretme istasyonları, yarış yerleri, kitap, gazete, dergi yayınevleri ve benzeri kuruluşların kurumlar vergisinden muaf olduğu hükme bağlanmıştır. Ayrıca, bu maddenin (m) bendinde münhasıran bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bulunan kurum ve kuruluşların kurumlar vergisinden muaf olduğu, bunların vergi muafiyetinden yararlanmasına ve muafiyetlerinin kaybedilmesine ilişkin şartların Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirleneceği hüküm altına alınmış olup bu bendin gerekçesinde de, sadece bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetinde bulunan kurum ve kuruluşların, Bakanlar Kurulunun onayı ile kurumlar vergisinden muaf olabileceği, ayrıca maddenin ikinci fıkrası ile bu maddede sayılan muafiyetlerin uygulanmasına ilişkin Maliye Bakanlığına yetki verildiği belirtilmiştir.

Anılan Kanunun uygulanmasına ilişkin açıklamaları içeren 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin;

-(2.3.1.) bölümünde, iktisadi kamu kuruluşlarının ticari, sınai veya zirai bir işletme oluşturup oluşturmadığı hususunda, Tebliğin (2.4.) bölümünde yapılan açıklamaların dikkate alınması gerektiği,

-(2.4.) bölümünde, iktisadi işletmelerin belirgin özelliklerinin bağlılık, devamlılık ve faaliyetin ticari, sınai veya zirai bir mahiyet arz etmesi olduğu, diğer bir anlatımla iktisadi işletmenin unsurlarının ticari faaliyetin de temel özelliklerinden olan, bir organizasyona bağlı olarak piyasa ekonomisi içerisinde bedel karşılığı mal alım-satımı, imalatı ya da hizmet ifaları gibi faaliyetler olduğu, Kanunun bu gibi halleri tek tek saymak yerine, dernek veya vakıf tarafından piyasa ekonomisi içerisinde icra edilen tüm iktisadi faaliyetleri kapsamına aldığı, satılan mal veya hizmete ait bedelin sadece maliyeti karşılayacak kadar olmasının, kâr edilmemesinin, kârın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesinin bunların iktisadi işletme olma vasfını değiştirmeyeceği

açıklanmıştır.

İktisadi işletme tanımı içinde yer alan ve devamlı olarak yapılan ticari, sınai veya zirai faaliyetten söz edebilmek için bu işletmenin tedavül ekonomisine katılması, başka bir ifadeyle işletmede üretilen veya alınan malların veya verilen hizmetin bir bedel karşılığı satılmış olması gerekir; aksi halde diğer unsurlar var olsa dahi bir iktisadi işletmenin varlığından söz edilemeyecektir.

Diğer taraftan, 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanununun 56 ncı maddesinin (b) fıkrasında, “Üniversiteler ve yüksek teknoloji enstitüleri, genel bütçeye dahil kamu kurum ve kuruluşlarına tanınan mali muafiyetler, istisnalar ve diğer mali kolaylıklardan aynen yararlanırlar.”

hükmü yer almaktadır.

Öte yandan, … Yönetmeliğinin;

Merkezin amacı ve faaliyet alanları” başlıklı 5 inci maddesinin birinci fıkrasında;

a) Üniversite bünyesinde mevcut her türlü araç, gereç, cihaz ile birlikte araştırma laboratuvarı, uygulama ve araştırma merkezi ile benzer birimler arasındaki ilişkilerde eşgüdümü sağlamak, geliştirmek, güçlendirmek ve bunların AR-GE olanaklarının birimler arası kullanıma açılmasını sağlamak,

b) Üniversite birimlerinin ortak ihtiyacı olan ileri araştırma düzeneklerini temin ederek, Üniversite bünyesinde veya Merkeze bağlı olarak kurulan AR-GE birimlerinde ortak kullanıma sunmak,

c) AR-GE faaliyetlerinin ortak ihtiyaçları olan altyapıyı oluşturmak, bu amaçla merkez laboratuvarı, alet bakımı, onarım, yapım, ayar ve benzeri hizmetleri verebilecek atölyeleri kurmak,

ç) Bilim ve teknoloji alanında gelişmeye katkıda bulunmak ve endüstriye ilişkin temel bilim sorunlarını çözümlemek üzere araştırmalar yapmak, kalkınma planlarının ön gördüğü alanlarda gelecekte karşılaşılabilecek araştırma sorunlarına çözüm yolları aramak,

hükümlerine yer verilmiştir.

Buna göre, Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (m) bendinde münhasıran bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bulunan kurum ve kuruluşların vergi muafiyetinden yararlanmasına ve muafiyetlerinin kaybedilmesine ilişkin şartlar belirlenmediğinden, Üniversitenizin kuruluş amaçlarına uygun olarak kurulan … Araştırma Merkezinin bu kapsamda kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanması mümkün değildir.

Öte yandan, … Araştırma Merkezi Döner Sermaye İşletmesinin Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında belirtilen amaçlar doğrultusunda faaliyetlerini yürütmesi halinde ise kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanılması mümkün olmakla birlikte, yürütülen faaliyetlerin söz konusu Merkezin kuruluş amaçları kapsamı dışında bilimsel ve teknolojik araştırma faaliyetlerini aşacak boyutta bir organizasyona bağlı olarak piyasa ekonomisi içerisinde bedel karşılığı mal alım-satımı, imalatı ya da hizmet ifası gibi devamlılık arz eden ticari, sınai veya zirai nitelikte faaliyetler olması halinde anılan döner sermaye işletmesi bünyesinde oluşacak iktisadi kamu kuruluşu nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesis edileceği tabiidir.


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/universite-doner-sermaye-isletme-mudurlugunun-kurumlar-vergisi-muafiyeti/feed/ 0
Yurt dışındaki müşterinin ülkesinde açılan şube ile ilgili vergisel yükümlülükler nelerdir? https://www.muhasebenews.com/yurt-disindaki-musterinin-ulkesinde-acilan-sube-ile-ilgili-vergisel-yukumlulukler-nelerdir/ https://www.muhasebenews.com/yurt-disindaki-musterinin-ulkesinde-acilan-sube-ile-ilgili-vergisel-yukumlulukler-nelerdir/#respond Tue, 01 Oct 2024 08:00:50 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=156011 T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

MANİSA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

Tarih:18/04/2014

Sayı:85373914-125[49.01.09]-38

Konu: Yurtdışındaki müşteriye mal göndermek üzere, müşterinin bulunduğu ülkede açılan şube ve diğer vergisel yükümlülükler.

    İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, Almanya’da mukim … firmasına jant satmak üzere anlaştığınızı, ancak firmanın mal alış koşulu olarak Almanya’da yapılması gereken gümrükleme ve depolama işlemlerinin şirketiniz tarafından yapılmasını istediğini, bu çerçevede Almanya Vergi İdaresine başvurarak gümrük işlemlerinin yürütülebilmesi ve KDV ödeyebilmek için KDV mükellefiyeti tesis ettirdiğinizi belirterek;

            1.  Yurtdışına düzenlenecek faturanın Almanya’daki şubeniz adına düzenlenip düzenlenemeyeceği,

            2.  Şubeniz adına düzenlenmesi halinde faturada belirtilen fiyat ile Audi firmasının jant alım fiyatının aynı olması nedeniyle kurumlar vergisi açısından Transfer Fiyatlandırması Raporu hazırlanmasının gerekip gerekmediği,

            3.  Fatura bedellerinin … firmasınca Türkiye’deki şirket merkezine ödenecek olmasının vergi kanunları açısından eleştiri konusu yapılıp yapılmayacağı,

            4.  Mallar Almanya’da millileşirken KDV ödemesi yapılacağından dolayı, KDV iadesinin ihracat işleminin gerçekleştiği dönemde mi, yoksa malın gerçek alıcısı olan Audi firmasına teslim edilen dönemde mi talep edileceği,

             hususlarında görüş talep etmektesiniz.

            I- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

            213 sayılı Vergi Usul Kanununun 156 ncı maddesinde, “Ticari, sınai, zirai ve mesleki faaliyette iş yeri; mağaza, yazıhane, idarehane, muayenehane, imalathane, şube, depo, otel, kahvehane, eğlence ve spor yerleri, tarla, bağ, bahçe, çiftlik, hayvancılık tesisleri, dalyan ve voli mahalleri, madenler, taş ocakları, inşaat şantiyeleri, vapur büfeleri gibi ticari, sınai, zirai veya mesleki bir faaliyetin icrasına tahsis edilen veya bu faaliyetlerde kullanılan yerdir.” hükmü mevcuttur.

            Aynı Kanunun 229 uncu maddesinde faturanın, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu hükme bağlanmıştır. Dolayısıyla yurt dışında bulunan şubenize, … firmasına satışı yapılmak üzere mal göndermeniz halinde, şubeniz adına fatura düzenlenebilmesi mümkündür.            

            II- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNÜDEN:

            5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinde; Kanunun 1 inci maddesinde sayılı kurumlardan kanuni veya iş merkezi Türkiye’de bulunanların, gerek Türkiye içinde gerekse Türkiye dışında elde ettikleri kazançların tamamı üzerinden vergilendirileceği, 6 ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı, hükme bağlanmıştır.

            Anılan Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi ile kurumların yurt dışında bulunan iş yerleri veya daimi temsilcileri aracılığıyla elde ettikleri kurum kazançları, belli şartlar altında kurumlar vergisinden istisna edilmiştir. Konu ile ilgili olarak 1 seri numaralı Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “5.8. Yurt dışı şube kazançları” başlıklı bölümünde;

            “Yurt dışında bulunan iş yerleri veya daimi temsilciler aracılığıyla elde edilen kurum kazançlarının;

            – Doğduğu ülke vergi kanunları uyarınca en az %15 oranında gelir ve kurumlar vergisi benzeri toplam vergi yükü taşıması,

            – Elde edildiği hesap dönemine ilişkin yıllık kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken tarihe kadar Türkiye’ye transfer edilmiş olması,

            – İştirak edilen şirketin ana faaliyet konusunun, finansal kiralama dahil finansman temini, sigorta hizmetlerinin sunulması veya menkul kıymet yatırımı olması durumunda, bu kazançların doğduğu ülke vergi kanunları uyarınca en az Türkiye’de uygulanan kurumlar vergisi oranında (%20) gelir ve kurumlar vergisi benzeri toplam vergi yükü taşıması

            gerekmektedir.

            Bu bent uyarınca toplam vergi yükü, Tebliğin (5.2.1.5) bölümünde yer alan açıklamalara göre tespit edilecektir.”

            açıklamalarına yer verilmiştir.

            Anılan Kanunun “Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı” başlıklı 13 üncü maddesinin birinci fıkrasında kurumların, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunmaları durumunda, kazancın tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılacağı; alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemlerin her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirileceği; ikinci fıkrasında ilişkili kişinin kurumların kendi ortakları, kurumların veya ortaklarının ilgili bulunduğu gerçek kişi veya kurum ile idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu ya da nüfuzu altında bulundurduğu gerçek kişi veya kurumları ifade ettiği, ortakların eşleri, ortakların veya eşlerinin üstsoy ve altsoyu ile üçüncü derece dahil yansoy hısımları ve kayın hısımlarının da ilişkili kişi sayılacağı hükümlerine yer verilmiştir.

            Öte yandan konuya ilişkin ayrıntılı açıklamalar 1 seri numaralı Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliği’nde yapılmıştır.

            Söz konusu Tebliğin “7.1- Yıllık Belgelendirme” başlıklı bölümünde, tüm kurumlar vergisi mükelleflerinin 01/01/2008 tarihinden itibaren yurt dışı şubeleri ve serbest bölgelerde bulunan ilişkili kişilerle (mükellefin serbest bölgedeki şubeleri dahil) yaptıkları işlemlerin Yıllık Transfer Fiyatlandırması Raporuna dahil edilmesi gerektiği, ayrıca serbest bölgelerde faaliyette bulunan kurumlar vergisi mükelleflerinin de söz konusu tarihten itibaren ilişkili kişilerle yaptıkları yurt içi işlemlerine ilişkin olarak Yıllık Transfer Fiyatlandırması Raporu hazırlayacağı, ancak, kurumlar vergisi mükelleflerinin yurt dışında faaliyette bulunan şubelerinin veya serbest bölgede faaliyette bulunan şubelerinin ayrıca Rapor hazırlamasına gerek bulunmadığı belirtilmiştir.

            Buna göre, yurt dışı şubeniz ile gerçekleştirilen işlemlerin, işlemin gerçekleştiği hesap dönemine ilişkin Yıllık Transfer Fiyatlandırması Raporuna dahil edilmesi gerekirken yurt dışı şubenin söz konusu işlemlere ilişkin Rapor hazırlamasına gerek bulunmamaktadır.

            Diğer taraftan şirketiniz tarafından yurtdışı şubenize yapılan satışlara ilişkin bedelin emsallere uygun olması gerekmektedir. Söz konusu satış bedelinin tespitinde 13 üncü madde hükmü ile anılan Tebliğde yapılan açıklamalara göre işlemin mahiyetine en uygun yöntemin kullanılacağı tabiidir.

            III- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

            3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

            -11/1-a maddesinde ihracat teslimlerinin ve bu teslimlere ilişkin hizmetlerin, yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmetlerin, serbest bölgedeki müşteriler için yapılan fason hizmetlerin ve karşılıklı olmak şartıyla uluslararası roaming anlaşmaları çerçevesinde yurt dışındaki müşteriler için Türkiye’de verilen roaming hizmetlerinin KDV den istisna olduğu,

             -12/1 inci maddesinde,  bir teslimin ihracat teslimi sayılabilmesi için;

            a) Teslimin yurt dışındaki bir müşteriye veya bir serbest bölgedeki alıcıya ya da yetkili gümrük antreposu işleticisine yapılması veya mallar yetkili gümrük antreposu işleticisine tevdi edilmesi gerektiği,

            b) Teslim konusu malın Türkiye Cumhuriyeti gümrük bölgesinden çıkarak bir dış ülkeye veya bir serbest bölgeye vasıl olması ya da yetkili gümrük antreposuna konulacağı,

            -12/2 nci maddesinde, yurt dışındaki müşteri tabirinin, ikametgâhı, işyeri, kanunî ve iş merkezi yurt dışında olan alıcılar ile yurt içinde bulunan bir firmanın yurt dışında kendi adına müstakilen faaliyet gösteren şubelerini ifade ettiği,

             -30/a maddesinde, vergiye tabi olmayan veya vergiden istisna edilmiş bulunan malların teslimi ve hizmet ifası ile ilgili alış vesikalarında gösterilen veya bu mal ve hizmetlerin maliyetleri içinde yer alan katma değer vergisinin mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden indirilemeyeceği,

            -32 nci maddesinde, Kanunun 11, 13, 14, 15 ve 17/4-s maddeleri kapsamına giren işlemler nedeniyle yüklenilen ve indirimle giderilemeyen KDV’nin iade edileceği,

            hüküm altına alınmıştır.

            İhracat istisnasının en önemli unsurlarından biri, malın yurt dışı edilmesidir. Mal ihracatı ile ilgili olarak KDV uygulamasında ödemenin kim tarafından yapıldığından ziyade, ihracat bedelinin ilgili mevzuatta öngörülen şartlar dahilinde getirilmesi önemlidir. Bu itibarla ihracat bedelinin Audi firması tarafından yurt dışı şubeniz aracılığıyla veya doğrudan kurumunuza gönderilmesi mümkün olup, bu durum cari hesaplarla düzenlenebilecek bir husustur.

            Buna göre yurt dışındaki şubeniz adına fatura düzenleyerek gerçekleştirmiş olduğunuz mal tesliminin ihracat teslimi olarak kabul edilmesi, ihracat tarihinin de malın yurt dışı edildiği tarih olması gerekmektedir. Dolayısıyla ihracat istisnasına ilişkin iade talebi de malın yurt dışı edildiği döneme ait KDV beyannamesi ile beyan edilmelidir.

            Bunun yanında, yurt dışındaki şubeniz tarafından, ihraç edilen malların Almanya’ya girişi esnasında ödenen katma değer vergisi benzeri verginin Türkiye’de hesaplanan katma değer vergisinden indirim konusu yapılması ve iade edilmesi söz konusu değildir.


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/yurt-disindaki-musterinin-ulkesinde-acilan-sube-ile-ilgili-vergisel-yukumlulukler-nelerdir/feed/ 0
İş akdi sona erdirilmeden ve işten çıkış belgesi düzenlenmeksizin çalışana ödenen kıdem tazminatından gelir vergisi kesilir mi? https://www.muhasebenews.com/is-akdi-sona-erdirilmeden-ve-isten-cikis-belgesi-duzenlenmeksizin-calisana-odenen-kidem-tazminatindan-gelir-vergisi-kesilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/is-akdi-sona-erdirilmeden-ve-isten-cikis-belgesi-duzenlenmeksizin-calisana-odenen-kidem-tazminatindan-gelir-vergisi-kesilir-mi/#respond Wed, 18 Sep 2024 07:50:55 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=155301 T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

Tarih: 25.04.2024

Sayı: E-49327596-125[KVK.ÖZ.2022.36]-

Konu: İş akdi sona ermeden ve işten çıkış bildirgesi düzenlenmeden Arabuluculuk Sözleşmesi ile ödenen tazminatın kurum kazancından indirilip indirilmeyeceği

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; şirketiniz ile çalışanlar arasında 4857 Sayılı İş Kanunu ve 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası kapsamında, iş akdi sona ermeden ve işten çıkış bildirgesi düzenlenmeden, 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Yönetmeliği kapsamında kıdem tazminatı ödenmesi için sözleşme yapıldığı ve anlaşılan tutarın çalışanların banka hesabına yatırıldığı belirtilerek; anlaşma kapsamında hesaplanan ve ödenen kıdem tazminatının kurum kazancınızın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılıp yapılmayacağı, gider unsuru olarak kabul edilmemesi durumunda ödenen tutarların yasal defterlere ne şekilde kayıt edileceği ve anlaşma yapılan çalışanın daha sonra İş Kanunu kapsamında kıdem tazminatı hak etmeden işten ayrılması durumunda ödenen tutarın hangi kapsamda değerlendirileceği hususlarında; Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmaktadır.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde kurumlar vergisinin bir hesap dönemi içinde elde edilen safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş olup, safi kurum kazancının tespitinde Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanununu 40 ıncı maddesindeki giderler indirim konusu yapılabilmektedir.

Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, (3) numaralı bendinde de işle ilgili olmak şartıyla, mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatların ticari kazancın tespitinde gider olarak indirileceği hükme bağlanmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde, “Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir. 

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.” hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında tevkifat yapmakla yükümlü olanlar sayılmış olup, aynı fıkranın (1) numaralı bendinde, hizmet erbabına ödenen ücretlerin 103 ve 104 üncü maddelere göre gelir vergisi tevkifatına tabi tutulacağı hükme bağlanmıştır.

Anılan Kanunun 25 inci maddesinin birinci fıkrasının (7.a) numaralı bendinde, 25/8/1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Kanunu ve 20/4/1967 tarihli ve 854 sayılı Deniz İş Kanununa göre ödenmesi gereken kıdem tazminatlarının tamamı ile 13/6/1952 tarihli ve 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanuna göre ödenen kıdem tazminatlarının hizmet erbabının 24 aylığını aşmayan miktarlarının, gelir vergisinden istisna olduğu hüküm altına alınmıştır.

Diğer taraftan, 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesinde, “Kıdem tazminatı: Bu Kanuna tabi işçilerin hizmet akitlerinin:

 1. İşveren tarafından bu Kanunun 17 nci maddesinin II numaralı bendinde gösterilen sebepler dışında,

2. İşçi tarafından bu Kanunun 16 ncı maddesi uyarınca,

3. Muvazzaf askerlik hizmeti dolayısıyle,

 4. Bağlı bulundukları kanunla kurulu kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla;

 5. 506 Sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (a) ve (b) alt bentlerinde öngörülen yaşlar dışında kalan diğer şartları veya aynı Kanunun Geçici 81inci maddesine göre yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi istekleri ile işten ayrılmaları nedeniyle, 

 6. Feshedilmesi veya kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi veya işçinin ölümü sebebiyle son bulması hallerinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet aktinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır.

 7. İşçilerin kıdemleri, hizmet akdinin devam etmiş veya fasılalarla yeniden akdedilmiş olmasına bakılmaksızın aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde çalıştıkları süreler göz önüne alınarak hesaplanır. İşyerlerinin devir veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli halinde işçinin kıdemi, işyeri veya işyerlerindeki hizmet akitleri sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanır. 12/07/1975 tarihinden, itibaren işyerinin devri veya herhangi bir suretle el değiştirmesi halinde işlemiş kıdem tazminatlarından her iki işveren sorumludur. Ancak, işyerini devreden işverenlerin bu sorumlulukları işçiyi çalıştırdıkları sürelerle ve devir esnasındaki işçinin aldığı ücret seviyesiyle sınırlıdır. 

 

Ancak, toplu sözleşmelerle ve hizmet akitleri ile belirlenen kıdem tazminatlarının yıllık miktarı, Devlet Memurları Kanununa tabi en yüksek Devlet memuruna 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre bir hizmet yılı için ödenecek azami emeklilik ikramiyesini geçemez.” hükümlerine yer verilmiştir.

4857 sayılı İş Kanununun 120 nci maddesi ile 1475 sayılı Kanunun kıdem tazminatını düzenleyen 14 üncü maddesi hariç diğer maddeleri yürürlükten kaldırılmış, Kanunun Geçici 1 inci maddesinde, “Diğer mevzuatta 1475 sayılı İş Kanununa yapılan atıflar bu Kanuna yapılmış sayılır. Bu Kanunun 120 nci maddesi ile yürürlükte bırakılan 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci bendi ile onbirinci fıkrasında, anılan Kanunun 16, 17 ve 26 ncı maddelerine yapılan atıflar, bu Kanunun 24, 25 ve 32 nci maddelerine yapılmış sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.

Dolayısıyla, 1475 sayılı Kanun uyarınca kıdem tazminatı, Kanunun 14 üncü maddesinde sayılan nedenlerle iş akdinin feshi, iş yerlerinin devri veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli hallerinde hak kazanılan bir tazminattır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, ilgide kayıtlı özelge talep formu ekinde yer alan “Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Anlaşma Belgesi”ne istinaden şirketiniz tarafından, iş akdi sona erdirilmeden ve işten çıkış belgesi düzenlenmeksizin ödenen tutarların, 1475 sayılı Kanun uyarınca kıdem tazminatı olarak değerlendirilmesi mümkün olmayıp, söz konusu ödemelerin ücret olarak nitelendirilmesi ve yapılan ödemeler üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

Öte yandan, şirketiniz tarafından çalışanlara yapılan ve ücret olarak değerlendirilen söz konusu ödemelerin Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendine göre gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.

Ayrıca, “Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Anlaşma Belgesi” ile anlaşma yapılan çalışanların daha sonra kıdem tazminatı hak etmeden işten ayrılması durumlarının İş Kanunu kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.

 


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/is-akdi-sona-erdirilmeden-ve-isten-cikis-belgesi-duzenlenmeksizin-calisana-odenen-kidem-tazminatindan-gelir-vergisi-kesilir-mi/feed/ 0
Yurt dışındaki bir finansman şirketinden alınan kredi için Türkiye’deki vergisel yükümlülükler nedir? https://www.muhasebenews.com/yurt-disindaki-bir-finansman-sirketinden-alinan-kredi-icin-turkiyedeki-vergisel-yukumlulukler-nedir/ https://www.muhasebenews.com/yurt-disindaki-bir-finansman-sirketinden-alinan-kredi-icin-turkiyedeki-vergisel-yukumlulukler-nedir/#respond Wed, 18 Sep 2024 07:42:48 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=155299 T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları KDV-ÖTV Grup Müdürlüğü

—–

Tarih: 02.05.2024

Sayı:-39044742-130[Özelge]-….

Konu:Yurt dışı mukim firmadan alınan kredinin vergilendirilmesi

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Şirketiniz ile herhangi bir ortaklık bağı bulunmayan … mukimi …. unvanlı özel firmadan alınan krediye ilişkin ödenecek faiz tutarları üzerinden vergi kesintisi yapılıp yapılmayacağı, söz konusu ödemelerin katma değer vergisine tabi olup olmayacağı ile Şirketiniz ile yurt dışı mukimi firma arasında imzalanacak kredi sözleşmesinin damga vergisine tabi olup olmayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, Kanunun 1 inci maddesinde sayılan kurumlardan kanuni ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye’de bulunmayanların sadece Türkiye’de elde ettikleri kazançları üzerinden dar mükellefiyet esasında vergilendirilecekleri hüküm altına alınmış ve aynı maddenin üçüncü fıkrasında da, dar mükellefiyette kurum kazancını oluşturan kazanç ve iratlar bentler halinde sayılmıştır.

Aynı Kanunun dar mükellefiyette vergi kesintisinin düzenlendiği 30 uncu maddesinin birinci fıkrasında, dar mükellefiyete tabi kurumların Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından % 15 oranında vergi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmış, anılan fıkranın (ç) bendinde de Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (1), (2), (3) ve (4) numaralı bentlerinde sayılanlar hariç olmak üzere menkul sermaye iratları üzerinden vergi kesintisi yapılması hüküm altına alınmıştır.

Anılan maddenin sekizinci fıkrası ile Bakanlar Kuruluna verilen yetkiye istinaden yayımlanan 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 1 inci maddesinin (5) numaralı bendinde, her nevi alacak faizlerinden yapılacak vergi kesintisi oranları belirlenmiş olup söz konusu bendin; (a) alt bendiyle yabancı devletler, uluslararası kurumlar veya yabancı bankalardan ya da bulunduğu ülkede mutad olarak kredi vermeye yetkilendirilmiş olup sadece ilişkili bulunduğu kurumlara değil tüm gerçek ve tüzel kişilere kredi veren kurumlardan alınan her türlü krediler için ödenecek faizlerden yapılacak tevkifat oranı (katılım bankalarının kendi usullerine göre yurt dışından sağladıkları fonlar ve benzeri kaynaklar için ödedikleri kâr payları dahil) % 0, (ç) alt bendiyle de diğer alacak faizi ödemeleri üzerinden yapılacak tevkifat oranı % 10 olarak belirlenmiştir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin (6) numaralı bendinde ise kaynağı ne olursa olsun her nevi alacak faizlerinin (Adi, imtiyazlı, rehinli, senetli alacaklarla cari hesap alacaklarından doğan faizler ve kamu tüzel kişilerince borçlanılan ve senede bağlanmış olan meblağlar için ödenen faizler dahil.) menkul sermaye iradı sayılacağı hüküm altına alınmıştır.

TCMB Sermaye Hareketleri Genelgesinin; 32 nci maddesinin ikinci fıkrasında, yurt dışı kredi kuruluşları ifadesinden, bu kuruluşların mukimi bulundukları ülkenin mevzuatına göre mali kaynak sağlamaya yetkili olan ve esas faaliyet konularından birisi kredi vermek olan kuruluşların anlaşılması gerektiği, 23 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında da yurt dışından sağlanan krediye aracılık eden Türkiye’de yerleşik bankanın, kredi kuruluşunun mahiyeti hakkında tereddüde düşmesi durumunda, kredi kullanıcısının kredi aldığı kuruluşun ilgili ülke mevzuatına göre kredi vermeye yetkili kuruluş olduğunu tevsik etmesini isteyeceği, kredi kullanıcısının, kredi veren kuruluşun ilgili ülke resmi makamlarından aldığı kredi kullandırmaya yetkili olduğunu gösteren belgeyi, ilgili ülkede bulunan Türkiye diplomatik temsilciliğine ya da ekonomi müşavirliğine onaylatıp ilgili bankaya ibraz edeceği belirtilmiştir.

Özelge talep formu ekinde yer alan Şirketinize kredi veren … mukimi firmaya ait izahnamenin incelenmesinden söz konusu firmanın gerçek ve tüzel kişilere kredi veren bir kurum ve ilgili ülke mevzuatı gereğince banka veya kredi vermeye yetkili kuruluş olduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan, kredi kuruluşunun mahiyeti hakkında tereddüde düşülmesi durumunda, Sermaye Hareketleri Genelgesinde yer alan açıklamalara göre ilgili ülke mevzuatına göre kredi vermeye yetkili kuruluş olduğunun tevsik edilmesi istenebilecektir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, Şirketinize kredi veren …. mukimi firmaya ödeyeceğiniz faizler %0 oranında vergi kesintisine tabi olacaktır.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

-1/1 inci maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu,

-17/4-e maddesinde, banka ve sigorta muameleleri vergisi kapsamına giren işlemler ve sigorta aracılarının sigorta şirketlerine yaptığı sigorta muamelelerine ilişkin işlemleri ile 5520 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (p) bentlerinde belirtilen kurumların kredi teminatı sağlama işlemlerinin KDV’den istisna tutulduğu

hüküm altına alınmıştır.

KDV Genel Uygulama Tebliğinin “Banka ve Sigorta Muameleleri Kapsamına Giren İşlemler” başlıklı (II/F-4.5.) bölümünün “Banka ve Bankerlik İşlemleri” başlıklı (II/F-4.5.1.) alt bölümünde,

“Banka ve sigorta muameleleri vergisinin konusunu, banka ve sigorta şirketlerinin Finansal Kiralama Kanununa göre yaptıkları işlemler hariç olmak üzere, her ne şekilde olursa olsun yapmış oldukları bütün muameleler dolayısıyla kendi lehlerine aldıkları paralar oluşturmakta; bankerlerin yapmış oldukları banka muamele ve hizmetleri dolayısıyla kendi lehlerine almış oldukları paralar da aynı verginin kapsamına girmektedir. Bu işlemler Kanunun (17/4-e) maddesi ile KDV’den istisna edilmiştir.

Ayrıca, Türkiye’de banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi tutulmamış olan yurt dışı kredi işlemlerinin mahiyet itibarıyla banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi olan yurt içi bankacılık hizmetlerinden farksız olduğu açıktır. Dolayısıyla, yurt dışı kredi işlemlerinde de Kanunun (17/4-e) maddesi hükmü uyarınca KDV hesaplanmaz.”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Buna göre, …. mukimi firmaya ait izahnamenin incelenmesinden, söz konusu firmanın ilgili ülke mevzuatına göre kredi vermeye yetkili kuruluş olduğu anlaşıldığından, bu firmanın Şirketinize kredi verme işlemleri KDV’ye tabi olmayacaktır.

DAMGA VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesi uyarınca, damga vergisinin konusunu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtlar oluşturmakta olup, söz konusu kağıtların ne şekilde vergilendirileceği hususunun her bir kağıdın taraflarına, içeriğine ve mahiyetine göre tayin edilmesi gerekmektedir.

Buna göre, damga vergisinin konusunu kağıtların oluşturduğu dikkate alındığında özelge talep formu ekinde somut olaya ilişkin düzenlenen imzalı kağıt örnekleri yer almadığından, Damga Vergisi Kanunu yönünden değerlendirme yapılamamıştır.


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/yurt-disindaki-bir-finansman-sirketinden-alinan-kredi-icin-turkiyedeki-vergisel-yukumlulukler-nedir/feed/ 0
Sürücülü kiralanan araçlar için gider kısıtlaması sürücü maliyeti hariç sadece araç kirası için uygulanabilir mi? https://www.muhasebenews.com/suruculu-kiralanan-araclar-icin-gider-kisitlamasi-surucu-maliyeti-haric-sadece-arac-kirasi-icin-uygulanabilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/suruculu-kiralanan-araclar-icin-gider-kisitlamasi-surucu-maliyeti-haric-sadece-arac-kirasi-icin-uygulanabilir-mi/#respond Fri, 13 Sep 2024 04:32:05 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=155029 T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Ve Kurumlar Vergileri Grup Müdürlüğü

Tarih:28.05.2024

Sayı:E-62030549-125-….

Konu:Personellere bir şirket aracılığıyla taşımacılık hizmeti verilmesinin vergisel durumu

 İlgide kayıtlı özelge talep formunda; şirketiniz ile …. arasında sürücülü araç kiralama ve taşımacılık sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin personellere ve kurumun konuklarına sürücülü araç tahsis edilmesi ve belirtilen personel ve konukların ulaşımlarının sağlanması hizmetlerini kapsamakta olduğu ve bu hizmet kapsamında kilometre başına ücret alındığı belirtilerek, yapılan ödemelerin Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendi kapsamında binek otomobil gider kısıtlamasına tabi olup olmadığı ile düzenlenen faturalarda yer alan katma değer vergisi (KDV) tutarlarının indirim konusu yapılıp yapılamayacağı hususlarında bilgi talep edildiği anlaşılmakta olup konu hakkında Başkanlığımız görüşleri aşağıda açıklanmıştır.

I-KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükmü yer almakta olup Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesi ile Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesinde safî kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler sayılmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “İndirilecek Giderler” başlıklı 40 ıncı maddesinde, “Safi kazancın tespit edilmesi için, aşağıdaki giderlerin indirilmesi kabul edilir:

 (1) Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler. (Faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere, kiralama yoluyla edinilen binek otomobillerinin her birine ilişkin aylık kira 5.500  Türk lirasına  (2024 yılında uygulanmak üzere 26.000 TL) kadarlık kısmı ile binek otomobillerinin iktisabına ilişkin özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi toplamının en fazla 115.000 Türk lirasına (2024 yılında uygulanmak üzere 690.000) kadarlık kısmı gider olarak dikkate alınabilir.)

 

(5) Kiralama yoluyla edinilen veya işletmeye dahil olan ve işte kullanılan taşıtların giderleri (Şu kadar ki faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere, binek otomobillere ilişkin giderlerin en fazla %70’i indirilebilir.)

…”  hükmüne yer verilmiştir.

Konuya ilişkin 311 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin “Binek Otomobillerin Giderleri ve Amortismanlarının Vergi Matrahından İndirilmesi” başlıklı beşinci bölümünde ayrıntılı açıklamalara yer verilmiştir.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre;

– Kiralama yoluyla edindiğiniz ve sürücülü olarak kiralaması yapılan binek otomobillere ait ödenen bedellerinin faturada ayrıştırılmayıp tek bir bedel üzerinden kiralamanın yapılması durumunda, söz konusu tutarın tamamı için Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin parantez içi hükmünde yer alan aylık kira bedeli kısıtlaması uygulanacaktır.

– Sürücülü olarak kiralama yoluyla edindiğiniz binek otomobillere ait ödemiş olduğunuz bedelden sürücü teminine ilişkin bedelin sözleşme, muhasebe kayıtları gibi belge ve kayıtlardan hareketle ayrıştırılması ve bu tutarların faturada ayrıca gösterilmesi halinde, yalnızca binek otomobil kiralamasına tekabül eden kısım için mezkur Kanunun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin parantez içi hükmünde yer alan aylık kira bedeli kısıtlaması söz konusu olacaktır. Bu durumda, binek otomobilin kullanımı kapsamında sürücü teminine ilişkin şirketinizce katlanılan giderlerin en fazla %70’inin, Kanunun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendi hükmü uyarınca kazancın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılabileceği tabiidir.

II-KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

3065 sayılı KDV Kanununun;

– 1/1 inci maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu,

– 29/1 inci maddesinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV’den faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV’yi indirebilecekleri,

– 30/d maddesinde, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarına göre kazancın tespitinde indirimi kabul edilmeyen giderler dolayısıyla ödenen KDV’nin, mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan KDV’den indirilemeyeceği

hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, Şirketiniz tarafından alınan sürücülü araç kiralama hizmetine ilişkin giderlerin Gelir Vergisi Kanununa göre kazancın tespitinde gider olarak kabul edilmeyen kısmına isabet eden KDV tutarlarının indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.

 

 

 


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/suruculu-kiralanan-araclar-icin-gider-kisitlamasi-surucu-maliyeti-haric-sadece-arac-kirasi-icin-uygulanabilir-mi/feed/ 0
Stok Affından Oluşan Fon Hesabı Sermayeye Eklenebilir Mi? https://www.muhasebenews.com/stok-affindan-olusan-fon-hesabi-sermayeye-eklenebilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/stok-affindan-olusan-fon-hesabi-sermayeye-eklenebilir-mi/#respond Fri, 13 Sep 2024 04:08:57 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=155023 T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Erzurum Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

Tarih:10.07.2024

Sayı:E-50869037-105-….

Konu:7440 sayılı Kanun hükümlerine göre kayda alınan emtialar için ayrılan karşılığın şirketin sermayesine ilave edilip edilemeyeceği

 

İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eki dilekçeden; 7440 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 6 ncı maddesi kapsamında aktife kaydettiğiniz emtialar için pasifte ayırdığınız karşılığın bir kısmının ya da tamamının şirketinizin sermayesine ilave edilip edilemeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

7440 sayılı Kanunun “İşletme kayıtlarının Düzeltilmesi” Başlıklı 6 ncı maddesinde; “(1) İşletmede mevcut olduğu hâlde kayıtlarda yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlar hakkında aşağıdaki hükümler uygulanır:

a) Gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri (adi, kollektif ve adi komandit şirketler dâhil), işletmelerinde mevcut olduğu hâlde kayıtlarında yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşları kendilerince veya bağlı oldukları meslek kuruluşunca tespit edilecek rayiç bedel ile bu Kanunun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan sürede bir envanter listesi ile vergi dairelerine bildirmek suretiyle defterlerine kaydedebilirler. Bildirime dâhil edilen kıymetler için amortisman ayrılmaz.

b) Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler aktiflerine kaydettikleri emtia için ayrı, makine, teçhizat ve demirbaşlar için ayrı olmak üzere özel karşılık hesabı açarlar. Emtia için ayrılan karşılık, ortaklara dağıtılması veya işletmenin tasfiye edilmesi hâlinde sermayenin unsuru sayılır ve vergilendirilmez. Makine, teçhizat ve demirbaşlar envantere kaydedilir ve ayrılan karşılık birikmiş amortisman addolunur. İşletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler ise söz konusu emtiayı defterlerinin gider kısmına satın alınan mal olarak kaydederler.

…”

hükmüne yer verilmiştir.

Diğer taraftan, 1 Seri Nolu Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair 7440 Kanun Genel Tebliğinin “IV. İşletme Kayıtlarının Düzeltilmesine İlişkin Hükümler ” ana başlığının “6- Beyan Edilen Kıymetlerin Kayıtlara İntikali” alt başlığında konu ile ilgili ayrıntılı açıklamalara yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre; işletmenizde mevcut olduğu halde kayıtlarınızda yer almayan emtiayı 7440 sayılı Kanunun 6’ncı maddesi kapsamında beyan ederek söz konusu emtia için özel karşılık hesabına kaydedilen bu tutarlar sermayenin unsuru sayıldığından, söz konusu tutarların şirketiniz sermayesine ilave edilmesinde vergi mevzuatı yönünden bir sakınca bulunmamaktadır.

Diğer taraftan, konu ile ilgili olarak Türk Ticaret Kanunu uygulamaları yönünden Ticaret Bakanlığından görüş alınması gerektiği tabiidir.

 


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/stok-affindan-olusan-fon-hesabi-sermayeye-eklenebilir-mi/feed/ 0
Huzur hakkı gider yazılabilir mi? https://www.muhasebenews.com/huzur-hakki-gider-yazilabilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/huzur-hakki-gider-yazilabilir-mi/#respond Thu, 12 Sep 2024 04:20:28 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=154960 T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Ve Kurumlar Vergileri Grup Müdürlüğü

 

Tarih:  17.07.2024

Sayı: E-62030549-120-

Konu: Şirket yönetim kurulu üyesine ödenen huzur hakkının kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilip indirilemeyeceği

 

İlgi (.)’de kayıtlı özelge talep formunda; tek ortaklı anonim şirket olarak kurulan Şirketinizin yönetim kurulu başkanı ve üyesi olan ortağına aylık … TL huzur hakkı ve … TL tutarında yemek kartı verdiği belirtilerek, yapılan ödemelerin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınıp alınmayacağı ve verilen yemek bedelinin gelir vergisinden istisna olup olmayacağı hususlarında Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında; kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içerisinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, ikinci fıkrasında ise safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanca ilişkin hükümleri 37 nci ve müteakip maddelerde yer almakta olup, aynı Kanunun 38 inci maddesinde; “Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsdeki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:

1. İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;

2. İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur. 

Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur.” hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanunun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasında, safi kazancın tespitinde indirilebilecek giderler sayılmış olup, aynı fıkranın (1) numaralı bendinde de ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde indirilebileceği hüküm altına alınmıştır.

Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde, “Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.” hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, tevkifat yapmakla yükümlü olanlar sayılmış olup, aynı fıkranın (1) numaralı bendinde de hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve104 üncü maddelere göre tevkifat yapılacağı  hüküm altına alınmıştır.

Anılan Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (8) numaralı bendinde ise, hizmet erbabına işverenlerce yemek verilmek suretiyle sağlanan menfaatlerin (işverenlerce, işyerinde veya müştemilatında yemek verilmeyen durumlarda çalışılan günlere ait bir günlük yemek bedelinin 51 Türk lirasını aşmayan kısmı istisna kapsamındadır. Ödemenin bu tutarı aşması halinde aşan kısım ile bu amaçla sağlanan diğer menfaatler ücret olarak vergilendirilir.)  gelir vergidinden istisna olduğu hükmü yer almaktadır.

322 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin “Hizmet erbabına yemek verilmek suretiyle sağlanan menfaatlerde istisna uygulaması” başlıklı 3 üncü maddesinde, “(1) Hizmet erbabına nakit ödeme yapılmaksızın yemek verilmek suretiyle sağlanan menfaatlerde;

 

ç) İşverenlerce, işyerinde veya müştemilatında yemek verilmediği ve yemek hizmetinin, yemek kartı ve/veya yemek çeki hizmeti veren işletmelerin yemek kartlarına yükleme yapılmak veya yemek çeki satın alınmak suretiyle verildiği durumlarda, her bir çalışan için çalışılan günlere ait bir günlük yemek bedelinin 51 Türk lirasını (324 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 1/1/2024 tarihinden itibaren 170 TL) aşmayan kısmı,

gelir vergisinden istisna olup bu istisnaların uygulamasına yönelik açıklamalar 26/7/1995 tarihli ve 22355 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Gelir Vergisi Genel Tebliği (Seri No:186)’nde yapılmıştır.” açıklamasına yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, Şirketiniz tarafından yönetim kurulu başkanı ve üyesi olan ortağa yapılan huzur hakkı ödemeleri ile yemek bedeli ödemelerinin ücret olarak değerlendirilmesi ve huzur hakkı ödemeleri üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir. Yemek kartı/çeki verilmek suretiyle sağlanan menfaatin ise yemek bedelinin çalışılan günler için verilmesi ve belirlenen limitin aşılmaması kaydıyla, anılan istisnaya konu edilmesi mümkündür.

Diğer taraftan, Şirketinizce yönetim kurulu başkanı ve üyesi olan ortağa yapılan huzur hakkı ve yemek bedeli ödemelerinin, ücret gideri olarak Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi uyarınca kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılması mümkündür.

 

 


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/huzur-hakki-gider-yazilabilir-mi/feed/ 0
Vakıf tarafından düzenlenen film festivalinde verilecek para ödüllerinin vergilendirilmesi nasıl olacak? https://www.muhasebenews.com/vakif-tarafindan-duzenlenen-film-festivalinde-verilecek-para-odullerinin-vergilendirilmesi-nasil-olacak/ https://www.muhasebenews.com/vakif-tarafindan-duzenlenen-film-festivalinde-verilecek-para-odullerinin-vergilendirilmesi-nasil-olacak/#respond Wed, 11 Sep 2024 07:20:35 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=154880 T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir ve Kurumlar Vergileri Grip Müdürlüğü

Tarih: 01.08.2024

Sayı: E-62030549-125-1031842

Konu: Film festivalinde verilecek para ödüllerinin vergilendirilmesi

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; vakfınızın Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından desteklenen kısa film festivali düzenlediği ve vakfınızca festivale katılan film sahiplerinden dereceye girenlere para ödülü verildiği belirtilerek bu ödüllerin ödenirken gelir vergisi veya veraset ve intikal vergisi yönünden kesinti yapılıp yapılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun Teşvik ikramiye ve mükafatları” başlıklı 29 uncu maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, ilim ve fenni, güzel sanatları, tarımı, hayvan yetiştirilmesini ve memleket bakımından faydalı olan diğer işleri ve faaliyetleri teşvik maksadıyla verilen ikramiye ve mükafatların gelir vergisinden müstesna olduğu hükmüne yer verilmiş olup, bu istisna hükmünün uygulanabilmesi için, ödemenin maddede belirtilen iş ve faaliyetleri teşvik amacıyla ve memleket çapında önemi haiz bir çalışma sonucu yapılmış olması gerekmektedir.

Aynı Kanunun “Vergi tevkifatı” başlıklı 94 üncü maddesinde, “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

2. Yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemelerden (Noterlere serbest meslek faaliyetlerinden dolayı yapılan ödemeler hariç);

a) 18’inci madde kapsamına giren serbest meslek işleri dolayısıyla yapılan ödemelerden, (2009/14592 sayılı B.K.K. ile % 17)

b) Diğerlerinden, (2009/14592 sayılı B.K.K. ile %20.) 

vergi tevkifayı yapılır.

…” hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan, güzel sanatlar kavramı ile ilgili olarak güzel sanat eserlerinin tanımına ve hangi faaliyetlerin güzel sanat olarak nitelendirildiğine 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda yer verilmiştir.

Anılan Kanunun “Güzel sanat eserleri” başlıklı 4 üncü maddesinde, “Güzel sanat eserleri, estetik değere sahip olan;

1. Yağlı ve suluboya tablolar; her türlü resimler, desenler, pasteller, gravürler, güzel, yazılar ve tezhipler, kazıma, oyma, kakma veya benzeri usullerle maden, taş, ağaç veya diğer maddelerle çizilen veya tespit edilen eserler, kaligrafi, serigrafi,

2. Heykeller, kabartmalar ve oymalar, 

3. Mimarlık eserleri,

4. El işleri ve küçük sanat eserleri, minyatürler ve süsleme sanatı ürünleri ile tekstil, moda tasarımları,

5. Fotoğrafik eserler ve slaytlar 

6. Grafik eserler,

7. Karikatür eserleri 

8. Her türlü tiplemelerdir. 

Krokiler, resimler, maketler, tasarımlar ve benzeri eserlerin endüstriyel model ve resim olarak kullanılması, düşünce ve sanat eserleri olmak sıfatlarını etkilemez.” hükmü yer almaktadır.

Ayrıca, Korunması Gerekli Taşınır Kültür ve Tabiat Varlıklarının Tasnifi, Tescili ve Müzelere Alınmaları Hakkında Yönetmeliğin “Tanımlar” başlıklı 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) alt bendinde, “Bedii vasfı haiz olan; yağlı ve sulu boya tablolar, resimler, desenler, pasteller, gravürler, güzel yazılar ve tezhipler, kazıma, oyma kakma eserler, heykeller, kabartmalar, mimarlık eserleri, elişleri ve küçük sanat eserleri ve fotoğraf eserleri” güzel sanat eserleri olarak tanımlanmıştır.

Bu bağlamda, mezkur Kanun ve Yönetmelik hükümlerine göre sinema, güzel sanat dalları arasında sayılmadığından ve verilen ödüller memleket bakımından faydalı olan diğer işler ve faaliyetleri teşvik maksadıyla verilen ikramiye ve mükafatları kapsamında da değerlendirilemeyeceğinden, söz konusu ödüllerin Gelir Vergisi Kanununun 29 uncu maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde yer alan istisnaya konu edilmesi mümkün değildir.

Buna göre, düzenlemiş olduğunuz kısa film festivaline katılan film sahiplerinden dereceye girenlere verilen para ödüllerini kazanan kişi veya kişilerin serbest meslek erbabı olması halinde bunlara yapılan ödemelerin Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendine göre gelir vergisi tevkifatına tabi tutulması gerekmektedir. Ancak, para ödüllerinin ticari kazanç mükelleflerine verilmesi halinde ise bunlara yapılan ödemeler gelir vergisi tevkifatına tabi tutulmayacaktır.

VERASET VE İNTİKAL VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun  “Verginin mevzuu” başlıklı birinci maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti uyruğunda bulunan şahıslara ait mallar ile Türkiye’de bulunan malların veraset yoluyla veya herhangi bir suretle olursa olsun ivazsız bir şekilde bir şahıstan diğer şahsa intikalinin veraset ve intikal vergisine tabi olduğu hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun “Kanunda kullanılan tabirler” başlıklı 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde “Şahıs” tabirinin; hilafına sarahat olmadıkça hakiki ve hükmü şahısları, (b) bendinde “Mal” tabirinin; mülkiyete mevzu olabilen menkul ve gayrimenkul şeylerle mameleke girebilen sair bütün hakları ve alacakları, (d) bendinde ise “İvazsız intikal” tabirinin; hibe yoluyla veya herhangi bir tarzda olan ivazsız iktisapları ifade ettiği görülmektedir.

Bu hükümlere göre, malların veraset yoluyla veya her ne suretle olursa olsun ivazsız bir şekilde bir şahıstan diğer şahsa intikalinin veraset ve intikal vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

Diğer taraftan, gelir vergisinin konusuna giren ödemeler karşılıksız olsa dahi veraset ve intikal vergisine tabi tutulmamaktadır.

Bu itibarla, vakfınızın düzenlediği kısa film festivalinde, festivale katılan film sahiplerinden dereceye girenlere verilecek ödüller gelir vergisinin konusuna girmesi durumunda veraset ve intikal vergisinin konusuna girmeyecek olup festivale katılan film sahiplerinden dereceye girenlere verilecek ödüllerin gelir vergisinin konusuna girmemesi halinde ise söz konusu ödüllerin genel hükümler çerçevesinde veraset ve intikal vergisinin hesabında beyana konu edilmesi gerekmektedir.

 

 

 


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/vakif-tarafindan-duzenlenen-film-festivalinde-verilecek-para-odullerinin-vergilendirilmesi-nasil-olacak/feed/ 0
Asgari Kurumlar Vergisi Hangi Yıldan İtibaren Uygulanmaya Başlanacak? https://www.muhasebenews.com/asgari-kurumlar-vergisi-hangi-yildan-itibaren-uygulanmaya-baslanacak/ https://www.muhasebenews.com/asgari-kurumlar-vergisi-hangi-yildan-itibaren-uygulanmaya-baslanacak/#respond Mon, 09 Sep 2024 05:35:33 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=154781 Asgari kurumlar vergisi 2025 yılı ve izleyen vergilendirme dönemlerinde elde edilen kazançlara, özel hesap dönemine tabi olan kurumların ise 2025 takvim yılında başlayan özel hesap dönemi ve izleyen vergilendirme dönemlerinde elde edilen kazançlarına uygulanacaktır. 

İlk defa faaliyete başlayan kurumlar hakkında faaliyete başlanılan hesap döneminden itibaren üç hesap dönemi boyunca asgari kurumlar vergisi uygulanmayacaktır. 

-Yurt içi asgari kurumlar vergisi nasıl hesaplanacak?

Gelir Tablosundaki Ticari KAR + KKEG – (32/C maddesinde yazılı aşağıda belirtilen istisna ve indirimler) x %10

Örnek:

Ticari Kar: 1.000.000 TL

KKEG: 100.000 TL

İstisnalar Öncesi MATRAH: 1.100.000 TL

İSTİSNALAR

TUGS İstisnası: 200.000 TL

Emisyon Primi istisnası: 100.000 TL

4691 AR-GE Kazanç İstisnası: 200.000 TL

İştirak kazanç İstisnası: 100.000 TL

___________________________________

İSTİSNALAR TOPLAMI: 600.000 TL

___________________________________

Asgari Kurumlar vergisi matrahı: 500.000 TL

ASGARİ KURUMLAR VERGİSİ ORANI: %10

ASGARİ KURUMLAR VERGİSİ: 50.000 TL

Şirketin asgari kurumlar vergisinin hesabında indirim konusu yapılabilecek aşağıda sayılanların dışında kalan indirim ve istisnalar düşüldükten sonra ödenecek kurumlar vergisinin yukarıdaki örnekte yer alan 50 Bin TL’nin altında olması halinde 50 Bin TL asgari kurumlar vergisi olarak ödenecektir.

Yurt içi asgari kurumlar vergisi  geçici vergi dönemleri için de uygulanacaktır. İlk defa faaliyete başlayan kurumlar hakkında faaliyete başlanılan hesap döneminden itibaren üç hesap dönemi boyunca bu madde hükümleri uygulanmayacaktır. Yurt içi asgari kurumlar vergisi 2025 hesap dönemi ve sonrasına uygulanmak üzere yürürlüğe girmiştir.

-Asgari Kurumlar vergisi kurumlar vergisine tabi olan aşağıdaki kurumlar tabi olacaktır. 

a) Sermaye şirketleri

b) Kooperatifler

c) İktisadî kamu kuruluşları

ç) Dernek veya vakıflara ait iktisadî işletmeler

d) İş ortaklıkları

Asgari kurumlar vergisi hesabında aşağıdaki istisna ve indirimler dikkate alınmayacaktır bir başka deyişle her iki hesaplamada da indirim ve istisna olarak dikkate alınacaktır.

•  Tam mükellef kurumlardan elde edilen iştirak kazançları istisnası,

•  Emisyon primi kazanç istisnası

•  Sahip olunan taşınmazlardan elde edilen kazançlar dışında (d) bendinde sayılan yatırım fon ve ortaklıklarının istisna kazançları

•  Risturn istisnası

•  Finansal kiralama şirketleri ve varlık kiralama şirketleri ile yapılan sat geri kirala işlemlerinden elde edilen kazançlara uygulanan istisna

•  Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı gemilerin işletilmesi ve devrinden elde edilen kazançlara uygulanan istisna

•  Serbest Bölgeler Kanunu kapsamındaki kazanç istisnası

•  Girişim sermayesi fonu indirimi

•  Korumalı işyeri indirimi

•  4691 sayılı Kanun kapsamındaki Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu kapsamındaki kazanç istisnası ile kurumlar vergisi matrahından indirim konusu yapılabilen Ar-Ge ve tasarım indirimleri

***

Kurumlar Vergisi Kanunu Madde 32/C

Yurt içi asgari kurumlar vergisi

(7524 Sayılı Kanunun 36 ncı maddesiyle eklenen madde; Yürürlük : 2025 yılı ve izleyen vergilendirme dönemlerinde elde edilen kazançlara, özel hesap dönemine tabi olan kurumların ise 2025 takvim yılında başlayan özel hesap dönemi ve izleyen vergilendirme dönemlerinde elde edilen kazançlarına uygulanmak üzere yayımı tarihinde)

Madde 32/C

(1) 32’nci ve 32/A maddeleri hükümleri dikkate alınarak hesaplanan kurumlar vergisi, indirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazancının %10’undan az olamaz.

(2) Yurt içi asgari kurumlar vergisi hesaplanırken birinci fıkrada belirtilen kurum kazancından aşağıdaki istisna ve indirimler düşülür:

a) 5’inci maddenin birinci fıkrasının (a), (ç), (i), (j) ve (k) bentleri ile sahip oldukları taşınmazlardan elde edilen kazançlar dışında (d) bendinde sayılan istisna kazançlar,

b) 10 uncu maddenin birinci fıkrasının; (g) ve (h) bentleri kapsamındaki indirimler,

c) 16/12/1999 tarihli ve 4490 sayılı Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanunu ile 491 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ve 6/6/1985 tarihli ve 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu kapsamında vergiden istisna edilen kazançlar,

ç) 4691 sayılı Kanun kapsamındaki kazanç istisnası ile kurumlar vergisi matrahından indirim konusu yapılabilen Ar-Ge ve tasarım indirimleri.

(3) Birinci fıkra kapsamında hesaplanan yurt içi asgari kurumlar vergisinden, 32’nci maddenin altıncı, yedinci ve sekizinci fıkraları uyarınca indirimli oran uygulaması nedeniyle alınmayan vergi ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından alınmış olan teşvik belgelerindeki yatırıma katkı tutarlarının kullanılması nedeniyle 32/A maddesi hükmüne istinaden ilgili hesap döneminde alınmayan vergi indirilir ve ödenmesi gereken yurt içi asgari kurumlar vergisi belirlenir.

(4) Bu madde hükmü geçici vergi dönemleri için de uygulanır.

(5) İlk defa faaliyete başlayan kurumlar hakkında faaliyete başlanılan hesap döneminden itibaren üç hesap dönemi boyunca bu madde hükümleri uygulanmaz.

(6) Bu maddede yer alan indirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazancı ibaresi, hesap dönemi sonundaki ticari bilanço kârına kanunen kabul edilmeyen giderlerin eklenmesiyle bulunan tutarı ifade eder.

(7) Birinci fıkrada yer alan oranı; sektörler, faaliyet konusu, iş kolları ya da üretim alanları itibarıyla ayrı ayrı ya da birlikte sıfıra kadar indirmeye veya bir katına kadar artırmaya Cumhurbaşkanı, maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir.


Kaynak: KVK Madde 32/C
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/asgari-kurumlar-vergisi-hangi-yildan-itibaren-uygulanmaya-baslanacak/feed/ 0