Kültür & Sanat – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Sun, 04 Apr 2021 10:31:04 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.5 Türkiye’nin ilk uluslararası edebiyat ve yayıncılık tanıtım portalı kullanıma açılacak https://www.muhasebenews.com/turkiyenin-ilk-uluslararasi-edebiyat-ve-yayincilik-tanitim-portali-kullanima-acilacak/ https://www.muhasebenews.com/turkiyenin-ilk-uluslararasi-edebiyat-ve-yayincilik-tanitim-portali-kullanima-acilacak/#respond Sat, 03 Apr 2021 22:21:43 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=106953 Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy: “2021 yılı itibarıyla Bakanlığımızca TEDA Programı çerçevesinde destek verilen ülke sayısı 82’ye, yayınevi sayısı ise 686’ya ulaştı. 726 yazarımızın, 1823 farklı eserinin 60 farklı dilde çeviri ve baskısı için toplam 3 bin 257 destek verildi.”

Bakan Ersoy: “Kütüphaneler, raflardan veya kitaplardan ibaret bir bina değil, yaşam alanı olmalı. Bir zorunluluk sebebiyle değil, bilinçli olarak zaman ayrılan bir tercih, alışkanlık haline gelmelidir.”

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “readturkey.gov.tr” adresinden hizmet verecek Türkiye’nin ilk çevrim içi uluslararası edebiyat ve yayıncılık tanıtım portalının çok kısa süre içinde kullanıma açılacağını bildirdi.

Bakan Ersoy, TBMM Başkanı Mustafa Şentop ile Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın katılımıyla, Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’nde düzenlenen “57. Kütüphane Haftası Açılış Töreni”nde konuşma yaptı.

Sürekli değişen ve gelişen dünyada insanların ihtiyaç ve isteklerinin de değişip çeşitlendiğine işaret eden Bakan Ersoy, kütüphanecilik çalışmalarının, bu alanda sunulan hizmetlerin buna ayak uydurmak durumunda olduğunu vurguladı.

Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy, Bakanlığa bağlı 1217 halk kütüphanesi ve 57 gezici kütüphaneyi daima en yüksek faydayı sağlayacak, mümkün olduğunca çok vatandaşa ulaşarak kaliteli hizmet verecek şekilde geliştirmeye, imkanlarını artırmaya, koleksiyonlarını zenginleştirmeye çalıştıklarını anlattı.

Son 6 yılda 318 kütüphanenin yeniden yapılandırma çalışmalarının tamamlandığını, 85 halk kütüphanesinin ise iyileştirme çalışmalarının devam ettiğini aktaran Bakan Ersoy, bu dönemde yeni açılan kütüphane sayısının 94’e ulaştığını, kitap sayısının ise yaklaşık 5 milyon arttığını ifade etti.

“Kütüphaneleri Sadece İşimiz Düşünce Gidilecek Kurum Kimliğinden Çıkarmak Gayretindeyiz” 

Bakan Ersoy, “Kütüphaneleri sadece işimiz düşünce gidilecek kurum kimliğinden çıkarmak gayretindeyiz. Bunu da onları her an her yerde karşımıza çıkacak bir anlayışla yaygınlaştırarak başaracağız.” değerlendirmesinde bulundu.

Bu kapsamda 2019’da ilkleri gerçekleştirerek İstanbul Havalimanı’nda Havalimanı Kütüphanesi’ni, Konya’da Gar Kütüphanesi’ni, Karabük ve Tokat’ta bebek ve çocuk kütüphanelerini açtıklarını anımsatan Bakan Ersoy, 2020’de ise Bitlis ile Ankara’nın Mamak ve Sincan ilçelerinde bebek kütüphanelerini hizmete aldıklarını dile getirdi.

Ankara’nın Akyurt ve Altındağ ilçelerinde de bebek kütüphanesi projelerinin tamamlanarak, açılışa hazır hale getirildiğini bildiren Bakan Ersoy, “Türkiye’de ilk kez 2020 yılında 6 AVM kütüphanesini vatandaşlarımızın hizmetine sunduk. Bu yıl ise 5 AVM kütüphanesi ile Ankara Esenboğa Havalimanı ile Ankara Yüksek Hızlı Tren Garı’nda kütüphane açmaya yönelik faaliyetlerimizi titizlikle sürdürüyoruz.” diye konuştu.

Bakan Ersoy, dün imzalanan protokolle, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı iş birliğinde Ceza İnfaz Kurumlarında kütüphane açmak için ilk adımların atıldığını, belirlenen takvime uygun şekilde bu çalışmaların da sonuçlandırılacağını söyledi.

“Hizmet Verdiğimiz Kullanıcı Sayısı 13 Milyon Kişi Seviyesine Ulaştı” 

Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy, “2020 yılı sonu itibarıyla hizmet verdiğimiz kullanıcı sayısı 13 milyon kişi seviyesine, halk kütüphanesi üye sayısı ise yaklaşık 4,5 milyona ulaşmıştır. Kütüphanelerimizde okuyucuya sunulmak üzere 2002’de 621 çeşit kitaptan yaklaşık 88 bin adet satın alınmışken, 2020’de bu rakamlar 6 bin 571 çeşit kitaptan yaklaşık 1,2 milyon adet satın alma noktasına gelmiştir.” dedi.

Kitapların kültürün, değerlerin, düşünce ve anlayışların taşıyıcıları olduğuna dikkati çeken Bakan Ersoy, bu sebeple Türk edebiyatının ve Türk yayıncılık sektörünün yurt dışında tanıtımı için yoğun şekilde çalıştıklarını söyledi.

Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü uhdesinde, alanında etkin ve büyük kitap fuarlarına, özel tasarım stantlarla katılım sağladıklarını belirten Bakan Ersoy, “Her yıl ortalama 12 ülkede gerçekleştirdiğimiz bu katılımla Türk edebiyatını yansıtan 7 binin üzerinde eseri hedef kitlemizle buluşturuyoruz. Bununla da yetinmeyerek kültür, sanat ve edebiyata yönelik söyleşi, panel, mutfak kültürü sunumu, sergi gibi etkinliklerle amaçlarımız doğrultusunda güçlü bir iletişim kurma ve etki bırakma hedeflerimizi hayata geçiyoruz.” ifadelerini kullandı.

TEDA Çerçevesinde Destek Verilen Ülke Sayısı 82 Oldu 

Bakan Ersoy, fuarlarda Bakanlığın ulusal standında oluşturulan özel bölümlerde yüzlerce telif anlaşmasının yapıldığına dikkati çekerek, bu açıdan Kültür ve Turizm Bakanlığı Türk Kültür, Sanat ve Edebiyat Eserlerinin Dışa Açılımını Destekleme Projesi’nin (TEDA) önemine vurgu yaptı.

Bakan Ersoy, sözlerini şöyle sürdürdü:

“2021 yılı itibarıyla Bakanlığımızca TEDA Programı çerçevesinde destek verilen ülke sayısı 82’ye, yayınevi sayısı ise 686’ya ulaştı. 726 yazarımızın, 1823 farklı eserinin 60 farklı dilde çeviri ve baskısı için toplam 3 bin 257 destek verildi. Destek verdiğimiz bu eserlerden Mart 2021 itibarıyla 2576 adedinin yayınlanmış ve okurlarıyla buluşmuş olması hepimiz için büyük bir memnuniyet ve mutluluk vesilesi.

Kovid-19 sebebiyle 2020 yılında kitap fuarlarının tamamı iptal edilmiş olsa da sanal ortamda gerçekleştirilen Frankfurt Kitap Fuarı ve Tahran Kitap Fuarı’nda yine TEDA Programımızı yayıncılara tanıttık. Ayrıca sektörün gelişmesi amacıyla yayıncı meslek birlikleri tarafından hayata geçirilen İstanbul Yayıncılık Buluşmaları’na destek verdik. Burada Genel Müdürlüğümüzce odak ülke Azerbaycan’ın yayıncılık alanındaki profesyonelleri ve İran Kitap Destek Programı yetkilileriyle görüşmeler yapılmış, TEDA Programı aracılığıyla iş birliği çalışmaları gerçekleştirilmiştir.”

“Öncü ve Özgün Olma İlkesiyle Yolumuza Devam Edeceğiz” 

Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy, kamu yayıncılığının ilk e-kitap platformu “e-kitabım” ile Türkiye’nin en gelişmiş çevrim içi kütüphanecilik uygulaması olan “Kütüphanem Cepte” mobil uygulamalarının devreye alındığını anımsatarak, şöyle konuştu:

“Türkiye’nin ilk çevrim içi uluslararası edebiyat ve yayıncılık tanıtım portalı ‘readturkey.gov.tr’ ise çok kısa süre içinde kullanıma açılacaktır. Eğer insanlarımıza ulaşmak istiyorsak onlara da her an her yerde bizlere ulaşabilme imkânı sunmak zorundayız. Dijital dünya buna fırsat vermektedir. Bizler de bunu en iyi şekilde kullanacağız, gerek sunduğumuz hizmetleri geliştirmede gerek yeni hizmetleri hayata geçirmede öncü ve özgün olma ilkesiyle yolumuza devam edeceğiz.”

Bakan Ersoy, her yıl Kütüphane Haftası’nda kitapların ve kütüphanelerin değerinden bahsedildiğine, yayıncılık sektörünün ulusal ve uluslararası alanda gerçekleştireceği çalışmaların kültür ve edebiyat açısından taşıdığı önemin vurgulandığına dikkati çekerek, bugün kütüphane alanında paylaşılan rakamları artırarak devam edeceklerinin altını çizdi.

Her şeyden önemlisinin insana ulaşmak, insanlarda bir farklılık ve farkındalık yaratmak olduğunun unutulmaması gerektiğini belirten Bakan Ersoy, “Hizmetler insanlar içindir. Onlara sunduğumuz hizmet kullanılmadığı sürece rakamlar anlamını yitirir. Değerli mesai arkadaşlarımızın asli görevi ve bizlerin kütüphanecilik hizmetlerinde yaptığı geliştirmelerin temel amacı budur.” dedi. Bakan Ersoy, şunları kaydetti:

“Kütüphaneler, raflardan veya kitaplardan ibaret bir bina değil, yaşam alanı olmalı. Bir zorunluluk sebebiyle değil, bilinçli olarak zaman ayrılan bir tercih, alışkanlık haline gelmelidir. Kitap okumak zamanı doldurma aracı değil, zamanı en iyi şekilde değerlendirme arayışının cevabı olarak görülmelidir.

Okumak sadece öğrenmekle ilişkili değil. Her birey farklı bir dünyadır ve kitap, istediğimiz her alanda dünyalarımızı, ufkumuzu, algımızı geliştiren, genişleten unsurdur. Her birimizde bu bilinç geliştikçe daha güçlü, daha sağlıklı bir toplumun yükseldiğine tanık olacağız. Bugüne kadarki başarılarımıza da bu çerçeveden bakarak daha iyisi, daha fazlası için çabalayacak ve yeni başarılara uzanacağız.”


Kaynak: T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/turkiyenin-ilk-uluslararasi-edebiyat-ve-yayincilik-tanitim-portali-kullanima-acilacak/feed/ 0
Atlas 1948 İstanbul Sinema Müzesi Kapılarını Açtı https://www.muhasebenews.com/atlas-1948-istanbul-sinema-muzesi-kapilarini-acti/ https://www.muhasebenews.com/atlas-1948-istanbul-sinema-muzesi-kapilarini-acti/#respond Thu, 04 Mar 2021 16:00:07 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=105709 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: “Tarihi geçmişi ve modern alt yapısıyla Atlas Sinemamız aynı zamanda yaşayan bir müze de olacak. Türk sinema tarihinin tüm bilgilerini içeren dijital hafıza havuzu da yine bu eserin bünyesinde yer alıyor. Elbette ülkemiz sinemasının kazandığı tüm önemli ulusal ve uluslararası ödüller de burada sergilenecek.”

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy: “Bu çalışmayı en sade ifadeyle ‘Sanat içinde sanat’ olarak tanımlayabileceğimizi düşünüyorum. Neo klasik üslupta bir cephe, nadir bulunan putto figürleri, tavan resimleri, rölyefler, mermer şömineler ve farklı mimari unsur ile binamızın kendisi adeta bir sanat sergisi konumunda. Çok hassas ve detaylı yürütülen restorasyon çalışmalarıyla bu eşsiz yapı yeniden özüne döndürüldü.”

Kültür ve Turizm Bakanlığınca restorasyonu tamamlanan Beyoğlu’ndaki Atlas 1948 İstanbul Sinema Müzesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla ziyarete açıldı.

Kültür sanat dünyasından Orhan Gencebay, Hülya Koçyiğit, Ediz Hun, Oktay Kaynarca, Serkan Çağrı, Engin Altan Düzyatan, Bülent İnal, Serdar Gökhan, İskender Pala ve Antalya’da çekilen “Five Eyes” filminde rol alan Hollywood yıldızı Jason Statham’ın da aralarında bulunduğu dünyaca ünlü yönetmen ve oyuncularla birlikte sanat camiasından çok sayıda isim de açılışta yer aldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atlas 1948 İstanbul Sinema Müzesi’nin Açılış Programı’nda yaptığı konuşmada, Beyoğlu Kültür Yolu Projesinin en önemli eserlerinden biri olan bu yapının hayırlı olmasını diledi.

Türk sineması denilince akla Yeşilçam’ın geldiğini, Atlas Sineması’nın adının da Yeşilçam’da çekilen filmlerle bir devrin sembolü olan ve herkesin gönlünde taht kuran ustalarla özdeşleşmiş bir mekân olduğunu aktaran Erdoğan, aynı zamanda Atlas Sineması’nın Sultan Abdülaziz döneminde 1870’lerde inşa edilen tarihi binasıyla da İstanbul’un en güzel mimari eserlerinden biri olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sinema olarak 1948 yılından beri İstanbullulara hizmet veren Atlas Sineması’nı aslına uygun şekilde, sahnesinden koltuğuna, ses sisteminden fuayesine kadar her şeyiyle yenilediklerine işaret ederek, şunları kaydetti:

“Artık bu sinemada gala ve prömiyer gösterimleri dahil sinema sanatının en nadide eserleri seyircisiyle buluşabilecek. Tarihi geçmişi ve modern alt yapısıyla Atlas Sinemamız aynı zamanda yaşayan bir müze de olacak. Türk sinema tarihinin tüm bilgilerini içeren dijital hafıza havuzu da yine bu eserin bünyesinde yer alıyor. Elbette ülkemiz sinemasının kazandığı tüm önemli ulusal ve uluslararası ödüller de burada sergilenecek. Beyoğlu Kültür Yolu Projemizin önemli duraklarından biri olan Atlas 1948 İstanbul Sinema Müzesinin şehrimize ve ülkemize kazandırılmasında emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.”

Hassas Restorasyon Çalışmalarıyla Yapı Özüne Döndürüldü

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ise açılışta yaptığı konuşmada, iki yıl süren hazırlık ve restorasyon çalışmalarına değinerek, “Tarihi, sanat ve kültürle, dünü bugün ve gelecekle buluşturan saygın bir eseri hizmete açacağımız bu güzel akşamda sizleri saygıyla selamlıyorum. Bu çalışmayı en sade ifadeyle ‘Sanat içinde sanat’ olarak tanımlayabileceğimizi düşünüyorum. Neo klasik üslupta bir cephe, nadir bulunan putto figürleri, tavan resimleri, rölyefler, mermer şömineler ve farklı mimari unsur ile binamızın kendisi adeta bir sanat sergisi konumunda. Çok hassas ve detaylı yürütülen restorasyon çalışmalarıyla bu eşsiz yapı yeniden özüne döndürüldü. Ardından böylesi bir esere çok yakışacak olan, geleneksel ve çağdaş müzecilik yaklaşımını harmanlayarak hazırlanan zengin koleksiyonu ve bünyesindeki Atlas Sineması ile İstanbul Sinema Müzesi vücuda getirildi.” dedi.

Müzenin ilk katını “Türk sinemasının hafıza havuzu” olarak değerlendiren Bakan Ersoy, şu bilgileri verdi:

“Kameradan Hikayeye, Yeşilçam Telefonda, Yeşil Perde, arttırılmış gerçeklik odası, Perdenin Büyüsü, üç boyutlu sinema, interaktif ses ve görüntü montaj odası gibi dijital etkileşim uygulamalarının yer aldığı çok kapsamlı bir alan. Dünyada bir sinema müzesinde ilk kez kullanılmakta olan dijital hafıza havuzu uygulamasıyla 8 bin 406 film ile oyuncu, yönetmen, senarist, yapımcı ve sinema emekçisinden oluşan 31 bin 106 kişiyi içeren muazzam bir bilgi havuzunu ziyaretçilerimize sunduğumuzu özellikle belirtmek istiyorum. İstanbul Sinema Müzesi, aynı zamanda sinemanın ilk ayak izleri olan optik oyuncaklardan, Lumiere Kardeşler’in 1890 tarihli sinematografına, Buster Keaton’ın ‘Kameraman’ filmiyle özdeşleşmiş prevost kamerasından 1. Dünya Savaşı’nın dramatik görüntülerini kayıt altına almış olan efsanevi kameraya kadar sinema tarihinin en önemli cihazlarını koleksiyonunda barındırıyor. Cumhuriyet tarihimiz açısından çok özel bir parça olan ve 29 Ekim 1933’te Cumhuriyet’in 10. yıl kutlamaları esnasında, Mustafa Kemal Atatürk’ün 10. Yıl Nutkunu okurken çekildiği kamera, Sinema Genel Müdürlüğümüzün özel arşiv görüntüleriyle birlikte ziyaretçilerimizi bekliyor.”

Önemli Ödüller ve Unutulmaz Filmlerde Yer Alan Kostümler de Sergileniyor

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Türk sinemasında kazanılan önemli ödüllerle, dönemin en çok sevilen filmlerinde kullanılan kıyafet ve aksesuarların da koleksiyonda yer aldığını kaydetti.

Sinemanın üçüncü katının süreli sergi alanı olarak kullanılacağına işaret eden Bakan Ersoy, “Burası hem kendi çalışmalarımızın hem de dünya çapındaki sergilerin sanatseverlerle buluşma noktası olacak. Şu anda ‘Osmanlı’da Sinematografın Yolculuğu’ sergisine ev sahipliği yapıyoruz. Bu sergi, gölge oyunu ve temaşadan, meddahlık, orta oyunu ve tuluata uzanan zengin geleneklerimizin sinematograftan dijitale uzanan yolcuklarının hikayesini işliyor. Dördüncü kat, ortak çalışma alanı olarak hizmet verecek. Seminerlerle, söyleşilerle gençlerimizin ve amatör sinemacıların, sektörümüzün profesyonelleriyle bir araya geleceği, bilginin, fikirlerin, deneyimin paylaşılacağı, geliştirileceği eğitim ve etkileşim alanı olarak kullanılacak.” ifadelerini kullandı.

Bakan Mehmet Nuri Ersoy, Atlas Sineması’nın, ilk kez 73 yıl önce kapılarını açan yapının ayrılmaz bir parçası olduğunun altını çizerek, şunları söyledi:

“Bakım, onarım ve yenileme çalışmalarıyla modern bir yapıya kavuşturulan Atlas Sineması’nın iklimlendirme sistemi de salgın koşulları gözetilerek, yüzde yüz temiz havayla çalışacak şekilde uygulandı. Tiyatro ve diğer sahne sanatlarına olanak verecek şekilde hazırlanan 18’e 7 metrelik sahnesi ve fuayesiyle inşallah sanat dünyamızın en özel günlerine ev sahipliği yapacak. Şunu rahatlıkla ifade edebilirim ki, teknolojisi, koleksiyonu ve kurumsal yapısıyla İstanbul Sinema Müzesi ve Atlas Sineması, ağırlayan, eğlendiren ve eğiten istisnai bir sanat merkezi olmuştur. İstanbul’a ve İstanbullulara hayırlı olmasını, layıkıyla hizmet etmesini temenni ediyorum. Siyasi hayatı boyunca İstanbul’a büyük bir aşkla hizmet etmiş, bu hizmete ortak olmak isteyen herkese daima ilgi ve desteğini sunmuş olan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Beyefendiye saygılarımı, şükranlarımı hem Bakanlığımız hem de halkımız adına sunuyorum. Teşekkürlerimi bir borç biliyorum.”

Türk sinemasında ilklere de değinen Bakan Ersoy, “Leblebici Horhor Ağa’dan ‘Himmet Ağa’nın İzdivacı’na, İstanbul Sokakları’ndan ‘Unutulan Sır’, ‘Çığlık’ ve ‘Halıcı Kız’a, trajedilerin ve savaşların yaşandığı, dünyanın değiştiği bir dönemde gelişmeye başlayan Türk sineması, bugün uluslararası saygınlığa erişmiş büyük ve güçlü bir sektördür. Bu tarihi var eden tüm sanatçılarımıza, yapımcılara, yönetmenlere, senaristinden figüranına, sesçi ve ışıkçısına saymakla bitiremeyeceğimiz sinemamızın tüm temel taşlarına canı gönülden şükranlarımı sunuyorum. Bu anlamlı akşamda davetimizi kırmayıp, bizlerle bir arada olan sinemanın ulusal ve uluslararası değerli temsilcilerine de ayrıca teşekkür ediyorum. Restorasyon çalışmalarında bugüne kadar emeği geçen bütün mesai arkadaşlarımı kutluyorum.” değerlendirmesinde bulundu.

Sinemanın Önemli İsimleri Memnuniyetlerini Dile Getirdi

Etkinlik öncesi basın mensuplarına açıklamada bulunan Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan, sinemanın yaklaşık 100-120 yıllık bir tarihi olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

“Dünyada sinema başladığında, hemen ilk yıllarında Türkiye’de de İstiklal Caddesi üzerinde başlamıştı. Yani dünyada sinema bir endüstri olup ortaya çıktığı andan itibaren, Beyoğlu’nda da vardı. Müzede, sinema tarihimiz, Karagöz Hacivat’tan başlatılarak ve günümüze kadar taşınarak güzel bir tasarımla hazırlandı. Böylesine tarihi ve turistik bir mekanı restore etmek Kültür ve Turizm Bakanlığının asli vazifesidir. Öte yandan kültür tarihinin aktarımında en önemli araç olan sinemayı, tarihiyle birlikte burada var etmek ziyaretçilerimiz için anlamlı olsa gerek. Başta Cumhurbaşkanımız ve Kültür ve Turizm Bakanımız olmak üzere, bu konuya ehemmiyet affettiler ve geldiğimiz noktada mutlu sondayız. Hepimiz için hayırlı uğurlu olsun.”

Türk sinemasının usta isimlerinden Ediz Hun ise duygu ve düşüncelerini, “Bu tarz çalışmaların yalnız İstanbul’da değil birçok şehirde kalıcı hale getirilerek yapılmasını temenni ediyorum. Daha henüz görmedim sizler gibi ben de ilk kez göreceğim. Bizzat Kültür ve Turizm Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy aradı ve son derece nazik bir şekilde beni davet ettiler.” sözleriyle dile getirdi.

Sanatçı Orhan Gencebay da “Atlas Sinemamız müze oldu ve harika bir şey oldu. Bunu yapanları, düşünenleri kutluyorum. Kültür ve Turizm Bakanlığımızı kutluyorum. Biz de bu açılışta hep beraber olmanın gururunu, şerefini yaşayacağız. Hepimize hayırlı ve uğurlu olsun.” ifadelerini kullandı.

Oyuncu Hülya Koçyiğit ise mutluluğunu dile getirerek, “Türk sineması adına, Türk sinemaseverleri adına, gerçekten çok uzun yıllar hayaldi, bizim için böyle bir müze. Hem başta Cumhurbaşkanımıza hem de Kültür ve Turizm Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy’a teşekkür ediyoruz. Gerçekten gurur duyuyorum.” dedi.

Açılışta konuklar, müzik dinletisi ve kırmızı halı ile ağırlanırken, müze binasına video mapping ve ışık gösterisi eşliğinde Türk sinemasının karakterleri yansıtıldı.

Gecede ayrıca Türkiye’nin ilk yerli ve komedi filmi, 1921 yapımı “Bican Efendi Vekilharç” gösterime sunuldu.

Yaklaşık iki yıl süren restorasyon çalışmalarının ardından kapılarını açan Türkiye’nin ilk sinema müzesinin, geçmişten bugüne Türk sinema tarihine ışık tutması amaçlanıyor.

Özel koleksiyonlara da yer verilen müzede, dünya sinemasına ilişkin bilgi ve belgelerin yanı sıra Türk sinemasından baş yapıtlar da sinemaseverler için sergilenecek.


Kaynak: T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/atlas-1948-istanbul-sinema-muzesi-kapilarini-acti/feed/ 0
Türkiye ile ABD arasında kültür mirasının korunmasına katkı sağlanması amacıyla iş birliği mutabakat zaptı imzalandı https://www.muhasebenews.com/turkiye-ile-abd-arasinda-kultur-mirasinin-korunmasina-katki-saglanmasi-amaciyla-is-birligi-mutabakat-zapti-imzalandi/ https://www.muhasebenews.com/turkiye-ile-abd-arasinda-kultur-mirasinin-korunmasina-katki-saglanmasi-amaciyla-is-birligi-mutabakat-zapti-imzalandi/#respond Wed, 27 Jan 2021 16:00:27 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=102673 Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Ankara Büyükelçisi David Satterfield’in katılımıyla Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde Türkiye’ye ait arkeolojik ve etnolojik eserlerin kaçakçılığının önlenmesi ve Türkiye’nin kültür mirasının korunmasına katkı sağlanması amacıyla iş birliği mutabakat zaptı imzalandı.

İmza töreninde konuşan Bakan Ersoy, Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmelere uygun olarak, kültür varlığı kaçakçılığıyla mücadele alanında önleyici tedbirler, uluslararası yardımlaşma ve eser iadesi olmak üzere üçlü bir stratejiyle hareket edildiğini söyledi. Bakan Ersoy, anlaşmanın iki ülke arasında çok kıymetli bir iş birliğini tesis ederken, getirdiği hukuki düzenlemeler açısından da önleyici tedbir, sonuçları bakımından ise eser iadesine zemin oluşturan büyük bir adım olduğunu vurguladı.

Türkiye’nin rakipsiz medeniyet mirası sebebiyle kültür varlıklarına yönelik yasa dışı faaliyetlere karşı en yoğun mücadeleyi veren ülke olduğunu anımsatan Bakan Ersoy, mutabakat zaptına ilişkin şu bilgileri verdi:

“Mutabakat zaptımız, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren ülkemizden yasa dışı yollarla çıkarılarak, ABD’ye götürülen eserlere el konulacak ve Türkiye’ye iadesi sağlanacaktır. ABD kolluk birimlerinin operasyonlarına da hukuki zemin teşkil edecek olan bu önemli belge, aktif sonuçlar getirecektir. Özetle çok büyük maliyetlerle yıllarca süren hukuk mücadeleleri, çok kısa sürede ve düşük maliyetlerle sonuçlandırılabilecek. Bu da elimizdeki en büyük caydırıcılıktır.”

Bakanlık tarafından yapılan müzakereler neticesinde mutabakat zaptının alanındaki en geniş kapsamlı örneklerden biri olduğunu vurgulayan Bakan Ersoy, “1 milyon 200 bin yıl öncesinden başlayarak, 1923 yılına kadar olan kültür varlıklarını, Kurtuluş Savaşı dönemine ve Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e ait eşyaları içermektedir. Ayrıca bu anlaşma çerçevesinde karşılıklı sergiler, kültürel aktiviteler ve entelektüel etkileşimi sağlayacak her türlü ortak etkinliği de gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. İnşallah Türkiye ve Amerika arasında kültürel diplomasinin daha güçlü işlediğini göreceğiz.” ifadelerini kullandı.

“ABD’nin Ortaya Koyduğu Net Tavrı Memnuniyetle Görüyoruz”

Bu noktada, yakın dönemdeki çalışmalara bakıldığında, ABD’nin ortaya koyduğu net tavrı memnuniyetle gördüklerini dile getiren Bakan Ersoy, bu olumlu yaklaşım ve karşılıklı iş birliği sayesinde Zeugma Mozaikleri, Lidya dönemine ait mezar stelleri ve son olarak geçen ay Kybele Heykeli’nin Türkiye’ye iade edildiğini söyledi.

Amerikalı uzmanlarca yönetilen, aralarında Gordion, Aphrodisias, Sardis gibi önemli antik kentlerin bulunduğu kazılardaki çalışmalar ile Manisa’daki Kaymakçı Yerleşimi kazısında yürütülen belgelendirme ve üç boyutlu kayıt faaliyetlerinin önemine değinen Bakan Ersoy, şunları kaydetti:

“Kütahya’da Aizonai Antik Kenti’nde gerçekleştirilen bilimsel faaliyetler kapsamında, Penkalas Çayı Projesi Uygulama Çalışmasında gün yüzüne çıkarılan 651 gümüş sikkenin Anadolu Medeniyetleri Müzemizde sergilenmeye başlandığının haberini vermek isterim. Roma Cumhuriyet döneminin son yüzyılının bir albümü niteliğinde olan sikkelerin yanında, Augustus dönemine ait olanlar da bulunmuştur. Bu arkeolojik buluntuları, bilim dünyamıza kazandıran çalışma arkadaşlarımızı kutluyorum.”

Konuşmaların ardından mutabakat zaptını imzalayan Bakan Ersoy ve Büyükelçi Satterfield, ABD’den iadesi sağlanan Lidya stelleri ile Aizanaoi Antik Kenti kazılarında bulunan Penkalas sikkelerini inceledi.

Anlaşmaya Konu Her Türlü Arkeolojik Ve Etnolojik Eserin ABD’ye Girmesine İzin Verilmeyecek

Anlaşmayla Türkiye’ye ait tarihi eserlerin kaçakçılığının önlenmesi amacıyla özel izine tabi durumlar hariç, anlaşmaya konu her türlü arkeolojik ve etnolojik eserin, Amerika Birleşik Devletleri’ne girmesine izin verilmeyecek.

Türkiye’nin kültürel mirasını korumaya yönelik bu anlaşma, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ile ABD Ankara Büyükelçiliği ve ABD Eğitim ve Kültürel İlişkiler Bürosunun iş birliği ve çalışmalarıyla hayata geçecek.


Kaynak: T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/turkiye-ile-abd-arasinda-kultur-mirasinin-korunmasina-katki-saglanmasi-amaciyla-is-birligi-mutabakat-zapti-imzalandi/feed/ 0
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Somut Olmayan Kültürel Miras Türkiye Ulusal Envanteri’ne 180 unsur daha kaydedildi https://www.muhasebenews.com/kultur-ve-turizm-bakanliginin-somut-olmayan-kulturel-miras-turkiye-ulusal-envanterine-180-unsur-daha-kaydedildi/ https://www.muhasebenews.com/kultur-ve-turizm-bakanliginin-somut-olmayan-kulturel-miras-turkiye-ulusal-envanterine-180-unsur-daha-kaydedildi/#respond Mon, 21 Dec 2020 17:00:56 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=99165

SOMUT OLMAYAN 180 KÜLTÜR MİRASIMIZ DAHA ENVANTERE KAYDEDİLDİ

Kültür ve Turizm Bakanlığının Somut Olmayan Kültürel Miras Türkiye Ulusal Envanteri’ne 180 unsur daha kaydedildi ve toplam sayı 294’e ulaştı.Türkiye’nin yaşayan miras değerlerinin ve eşsiz kültürel hazinelerinin kayıt altına alındığı ulusal envanter Bakanlık Araştırma ve Eğitim Genel Müdürü Okan İbiş başkanlığında, çeşitli üniversitelerden uzman akademisyenlerin de katılımıyla oluşan Somut Olmayan Kültürel Miras Değerlendirme Kurulu’nun aldığı kararla yeniden düzenlendi.

Prof. Dr. Dilaver Düzgün, Prof. Dr. Ali Yakıcı, Prof. Dr. Muharrem Dayanç, Prof. Dr. Ali Duymaz ve Doç. Dr. Evrim Ölçer Özünel kurulda yer alan akademisyenler oldu.

Klasik Türk süsleme sanatlarından dokuma sanatı geleneklerine, geleneksel çalgı yapım ve icracılığından çocuk oyun ve oyuncakları geleneklerine, geleneksel sporlardan misafir ağırlama geleneklerine ve Türk mutfak kültüründen geleneksel seyirlik sanatlara kadar oldukça geniş bir yelpazede 180 kültürel ve sanatsal değer ulusal envantere eklendi.

Somut Olmayan Kültürel Miras Türkiye Ulusal Envanter sistemini revize eden Bakanlık ulusal ve il envanteri kayıtlarının birleştirilmesi ve modüler bazlı kodlama sistemine geçilmesi çalışması yaptı.

Bu çalışma ile 294’e çıkartılması kararı alınan ana unsurlar kapsamında bin 249 yerel ve alt uygulamaların da illerdeki envanter kayıtları yapılarak, bunların ulusal envanter sistemine dâhil edilmesi sağlandı.

Bakanlığın bütüncül bir bakış açısıyla gerçekleştirdiği bu çalışmanın 81 ildeki Somut Olmayan Kültürel Miras İl Tespit Komisyonları için bir rehber niteliğini taşıması ve kısa zaman içinde gerek ulusal envanterdeki unsur sayısının gerekse illerde yapılacak kayıt sayısının hızla artması hedefleniyor.

Bir unsurun UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listelerine sunulabilmesi için öncelikle ulusal envantere kayıtlı olması gerektiğini vurgulayan Bakanlık Araştırma ve Eğitim Genel Müdürü Okan İbiş; bu envanter çalışmasıyla hem Türkiye’nin sahip olduğu kültürel ve sanatsal değerlerin tespit ve kayıt işlemlerinin gerçekleştirildiğini hem de UNESCO’ya kaydettirebilecek somut olmayan kültürel miras unsuru potansiyelimizin ne derece yüksek olduğunun ortaya konulduğunu söyledi.

Türkiye, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listelerine kaydettirdiği 18 unsuruyla en çok unsur kaydettiren ilk 5 ülke içinde yer alıyor.

Ulusal envanter önümüzdeki günlerde https://aregem.ktb.gov.tr/ adresinde de yayınlanacak.


Kaynak: T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/kultur-ve-turizm-bakanliginin-somut-olmayan-kulturel-miras-turkiye-ulusal-envanterine-180-unsur-daha-kaydedildi/feed/ 0
“Kybele Heykeli” yaklaşık 60 yıl sonra doğduğu topraklara kavuştu https://www.muhasebenews.com/kybele-heykeli-yaklasik-60-yil-sonra-dogdugu-topraklara-kavustu/ https://www.muhasebenews.com/kybele-heykeli-yaklasik-60-yil-sonra-dogdugu-topraklara-kavustu/#respond Wed, 16 Dec 2020 16:00:41 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=98796 Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy: “1960’lı yıllardan beri ülkesinden uzak kalmış olan Kybele heykeli artık ait olduğu topraklara, vatanına gelmiştir.”

Bakan Ersoy: “Tüm halkımızı kültür varlığı kaçakçılığına karşı bilinçli davranmaya ve ilgili devlet birimlerimizin aldığı tedbirlere destek olmaya çağırıyorum.”

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Türkiye’den 1960’lı yıllarda İsrail’e götürülerek satılan ve yaklaşık 60 yıl sonra doğduğu topraklara geri getirilen tarih öncesi dönemlerde bolluğun ve bereketin sembolü, koruyucusu olduğuna inanılan “ana tanrıça” Kybele heykelinin tanıtımını yaptı.

İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde gerçekleşen toplantıda konuşan Bakan Ersoy, bu toprakların kültür ve medeniyet zenginliğinin her parçasını Türkiye’ye ve tüm insanlığa kazandırmak için yoğun çalışmalar yürüttüklerini, bununla birlikte mevcut mirası korumak için de büyük hassasiyetle hareket ettiklerini anlattı.

“Dünya Çapında Çok Daha Etkili Bir Mücadele Başlattık”

Kaçakçılıkla Mücadele Şube Müdürlüğünün artık Daire Başkanlığı olarak görev yaptığını belirten Bakan Ersoy, “Daire Başkanlığı; Yurt içi Kaçakçılıkla Mücadele, Yurt dışı Kaçakçılıkla Mücadele, Eğitim ve Farkındalık Şubesi olmak üzere branşlaşan üçlü bir yapıda görev yapmaktadır. Mücadele için gerekli olan ekiplerimizin sayılarını ve imkanlarını da artırmak gerekiyor. Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle biz bunu Daire Başkanlığı seviyesine getirdik ve üç katına çıkarttık. Onların yetkilerini ve kaynaklarını da artırarak dünya çapında çok daha etkili bir mücadele başlatmış olduk.” diye konuştu.

Bakan Ersoy, Daire Başkanlığının salgın koşullarına rağmen kültür varlığı kaçakçılığı ile mücadele faaliyetlerine kararlılıkla devam ettiğinin altını çizerek, şunları kaydetti:

“İşte bunun sonucu olarak, 1960’lı yıllardan beri ülkesinden uzak kalmış olan Kybele heykeli artık ait olduğu topraklara, vatanına gelmiştir. Eserin iade süreci bir İsrail vatandaşının, 2016 yılında Roma Dönemi’ne ait bir Kybele heykelini yurt dışına ihraç edebilmek için kendi ülkesinin makamlarından izin talebinde bulunması ve İsrail makamlarının, eserin fotoğrafını ülkemize ileterek kökeni hakkında bilgi talep etmesiyle başlamıştır. İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü uzmanları Feza Demirkök ve yakın zamanda müzemizden emekli olan Şehrazat Karagöz bu heykelin Afyonkarahisar’da, 1964 yılında bulunmuş olan ve halihazırda Afyonkarahisar Müzesi’nde sergilenen ‘Kovalık Eserleri’yle tipolojik benzerliğini tespit etmişlerdir. Değerli mesai arkadaşlarıma titiz çalışmaları için buradan bir kez daha teşekkür ediyorum.”

Elde edilen bilgiler ışığında harekete geçilerek eserin Amerika’da gerçekleştirilecek satışının durdurulmasının istendiğini aktaran Bakan Ersoy, şunları anlattı:

“İlgili şahsın Kybele heykeline dair açtığı aidiyet davasına, Türkiye karşı hukuki süreci başlatarak cevap vermiştir. Bakanlığımız, Dışişleri Bakanlığımız ve New York Başkonsolosluğumuzun yoğun çalışmalarıyla Kybele heykelinin iadesi konusundaki karşı iddialarımız tüm muhataplarımıza iletilmiştir. Heykelin ülkemize ait olduğunu ispatlamaya yönelik Bakanlığımız uzmanlarının yerinde yaptığı incelemelere ve raporlamalarına ek olarak İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığının Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlıkları da çok ciddi katkı sağlamışlardır.”

“Süreç Sulh Yoluyla Tamamlanmıştır”

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Kybele heykelinin iade sürecine katkıda bulunanlara teşekkürlerini sunarak, sözlerini şöyle sürdürdü:”Bilimsel kanıtlar, eserin ortaya çıkarıldığı yıllarda bölgede yaşayan görgü tanıklarının ifadeleri ve Afyonkarahisar’daki kaçakçılık olaylarına ilişkin belgeler, Kybele heykelinin Türkiye’ye ait olduğunu doğrulamaktadır. Ayrıca heykelin ortaya çıkarıldığı yıllarda Afyonkarahisar Müzesi Müdürü olarak görev yapmış olan, merhum Hasan Tahsin Uçankuş’un kişisel arşivinden elde edilen belgeler de tanık ifadelerinin tutarlılığını göstermiştir. Tüm bu ortak çalışma ve çabaların neticesinde, eseri elinde bulunduran kişi, heykeli Türkiye’ye iade etmeyi kabul etmiş, süreç sulh yoluyla tamamlanmıştır.”

“Sadece Sahada Değil Dijital Dünyada da Mücadele Sürüyor”

Bakanlığın sadece sahada değil dijital dünyada da bu mücadeleyi hassasiyetle sürdürdüğünü dile getiren Bakan Ersoy, şunları kaydetti:

“İnternette, sosyal medyada hem Bakanlığımız hem de emniyet ve jandarma yetkilileri tarafından kültür varlığı ve define araştırmak amacıyla yapılan yasa dışı çalışmalara dair paylaşımlar tespit edilmektedir. Bu tespitler sonucunda hem kültür varlığı kaçakçılığı ve kaçak kazı suçunu işlediği belirlenen kişiler hakkında suç duyurusunda bulunulmakta hem de paylaşımlara erişimin önlenmesi kararları alınmaktadır. Bakanlığımız Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ile Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü arasındaki yakın iş birliği, mahkemelerimizin verdiği mahkumiyet ve erişimin engellenmesi kararlarıyla daha da kuvvetlenmektedir. Bir kez daha ifade etmek isterim ki bu mücadele yalnızca devlet gücünün devreye sokularak yürütülebileceği bir faaliyet alanı değildir. Tüm halkımızı kültür varlığı kaçakçılığına karşı bilinçli davranmaya ve ilgili devlet birimlerimizin aldığı tedbirlere destek olmaya çağırıyorum.”

Bakan Ersoy, Kybele heykelinin yeni müzenin tamamlanmasından sonra Afyonkarahisar’a döneceği bilgisini paylaştı.

Kybele Heykeli Hakkında

Prehistorik dönemlerden itibaren Akdeniz havzasında özellikle Anadolu’da bereket ve bolluğun sembolü ve koruyucusu “ana tanrıça” olarak tapınılan Kybele’nin iki yanındaki aslanlar, doğa ve hayvanlar üzerindeki hakimiyetini sembolize ediyor.

Antik dönem sosyal ve dini yaşamında kişilerin olmuş ya da olmasını diledikleri istekleriyle ilgili ya da inandıkları tanrısal varlığı onurlandırmak üzere tanrı ya da tanrıçalara adak sunmaları yaygın bir gelenekti. Tanrıyı onurlandırmak üzere tapınaklar ya da kutsal alanlara sunulan materyaller “adak objesi” olarak değerlendirilirdi. Kişinin sosyal ve ekonomik statüsüne göre adak objeleri, basit bir taş parçasından gösterişli bir heykele kadar farklılık gösterebiliyordu.

Sideropolisli Asklepiades’in Oniki Tanrı Ana’ya sunduğu bir adak heykeli olarak tarihte bilinen Kybele’nin yazıt bölümünde, “Hermeios’un oğlu Sideropolisli Asklepiades adağı Oniki Tanrı Ana’ya dikti.” ifadesi yer alıyor.

Türkiye’den 1960’lı yıllarda İsrail’e kaçırılan Kybele heykeli, uzmanlarca MS 3. yüzyıla tarihlendiriliyor. İncelemelerde, söz konusu heykelin tipolojik özelliği, kullanılan mermerin cinsi, işçiliği ve yazıtından edinilen bilgiler ışığında kuvvetle Anadolu kökenli olduğu anlaşılıyor.

İade Süreci

Türkiye’den kaçak yollarla İsrail’e ulaşan Roma Dönemi eseri “Kybele”, burada bir İsrail vatandaşı tarafından satın alındı. Yurt dışına çıkarmak üzere 2016 yılında İsrail makamlarına başvuruda bulunan kişi, heykelin Anadolu kökenli olduğunu beyan etti.

İsrail makamlarının eser fotoğraflarını Türkiye’ye iletmesiyle takibe başlayan Kültür ve Turizm Bakanlığı, eser ABD’ye ulaşmak üzereyken Anadolu kökenli olduğunu bildirdi.

Eser sahibinin heykeli bir müzayede evi aracılığıyla satmak istemesi üzerine Bakanlık ABD makamlarından bu satışın durdurulmasını talep etti.

Eseri elinde bulunduran kişi, bu takibin ardından kendi malı olduğunu beyan ettiği heykele iyi niyetli bir alıcı olarak sahip olduğunu belirterek ABD’de dava açtı.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Türkiye’nin New York Başkonsolosluğu Kybele’nin iadesi konusundaki karşı iddialarını mahkemeye taşıdı.

Heykelin, 1964’te Afyonkarahisar’da yapılan bir yol çalışmasında bulunan ve ilin müzesinde sergilenen “Kovalık eserleri”ne tipolojik benzerliğinin İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü uzmanlarınca bilimsel raporla vurgulanması üzerine, kolluk kuvvetleri koordinasyonunda, Afyonkarahisar Müzesi Müdürlüğünce eserlerin çıktığı düşünülen bölgede 1960-1970’li yıllarda yaşayan şahısların bilgisine başvuruldu.

İfadesine başvurulan kişilerden birinin heykeli, fotoğrafını görmeden tarif ederek, kaçırılan Kybele heykelini diğer benzer heykel fotoğraflar arasından seçmesi, eserin Türkiye’de bulunduğunun destekleyici bir kanıtını oluşturdu.

İfadeler ve elde edilen belgeler sonucu, Konya’da yaşayan bir şahsın o dönem tarihi eser kaçakçılığı yaptığı belirlenirken Konya Müzesi Müdürlüğünce bulunan savcılık belgeleriyle Afyonkarahisar’da anılan bölgede kaçakçılık eylemleri ve benzer eserlerin yasa dışı edinimine ilişkin ek deliller sağlandı.

Bilimsel kanıtlar ve eserin ortaya çıkarıldığı yıllarda bölgede yaşayan görgü tanıklarının ifadeleri ile Afyonkarahisar’daki kaçakçılık olaylarına ilişkin belgeler Kybele heykelinin Türkiye’ye ait olduğunu doğruladı.

Türkiye’nin hızlı ve titiz takibi sonucu, ABD’de dava görülmeye başlamadan eser sahibi Kyble heykelini uzlaşmacı bir tavır göstererek Türkiye’ye iade etmeyi kabul etti.


Kaynak: T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/kybele-heykeli-yaklasik-60-yil-sonra-dogdugu-topraklara-kavustu/feed/ 0
Devlet Tiyatroları Sezonu 1 Eylül’de başlayacak https://www.muhasebenews.com/devlet-tiyatrolari-sezonu-1-eylulde-baslayacak/ https://www.muhasebenews.com/devlet-tiyatrolari-sezonu-1-eylulde-baslayacak/#respond Fri, 21 Aug 2020 17:00:33 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=90939 Koronavirüs pandemisi nedeniyle önceki sezon perdelerini erken kapatmak zorunda kalan Devlet Tiyatroları, 1 Eylül Salı gününden itibaren koronavirüs tedbirleri kapsamında sanatseverleri ağırlamaya hazırlanıyor. ]]> https://www.muhasebenews.com/devlet-tiyatrolari-sezonu-1-eylulde-baslayacak/feed/ 0 Her gün gördüğümüz ama adlarını bilmediğimiz kişiler https://www.muhasebenews.com/her-gun-gordugumuz-ama-adlarini-bilmedigimiz-kisiler/ https://www.muhasebenews.com/her-gun-gordugumuz-ama-adlarini-bilmedigimiz-kisiler/#respond Sun, 02 Aug 2020 08:02:54 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=73374 Aslında her gün gördüğümüz, ama adlarını bilmediğimiz, Türk Lirasının arka yüzünde portreleri bulunan kişiler aslında Türk tarihinde oldukça önemli işlere imza atmışlardır.

Gelin tanıyalım onları.

Aydın Sayılı (1913-1993) – 5 Türk lirası

Ord. Prof. Dr. Aydın Sayılı, 1913 yılında İstanbul’da doğdu. Atatürk’ün isteği ile girdiği Milli Eğitim Bakanlığının yurt dışında eğitim için açtığı sınavı kazandı ve Harvard Üniversitesi Bilim Tarihi Bölümü’nde yükseköğrenimini yapmak üzere Amerika Birleşik Devletleri’ne gitti. Columbia ve Cornell gibi önemli üniversitelerde de öğrenim gördükten sonra, 1942 yılında Harvard Üniversitesinden doktora derecesi alarak mezun oldu. Bu unvan, üniversitede ve bilindiği kadarıyla dünyada, bilim tarihi alanında verilen ilk doktora derecesiydi. Sayılı, Harvard Üniversitesinde bilim tarihi alanındaki çalışmalarını tamamladıktan sonra, 1943 yılında ülkesine geri döndü.

1957 yılında Uluslararası Bilim Tarihi Akademisinin muhabir üyesi, 1961’de asli üyesi olan Sayılı; 1962-1965 yılları arası yine aynı kurumun başkanlığını üstlendi. 1946 yılında öğretim üyesi olarak göreve başladığı Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde, 1974’den 1983 yılına kadar kesintisiz olarak Felsefe Bölümü Başkanlığı yaptı. 1984 yılında kurulan Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu bünyesindeki Atatürk Kültür Merkezine başkan olarak atanan Sayılı, 1993 yılında bu görevinden emekli oldu.

Ortaçağ bilim tarihine ışık tutan eserleri ile alanında oldukça önemli bir yer edinen Aydın Sayılı, ayrıca 1973 yılında Polonya hükümeti tarafından Kopernik Madalyasına, 1977 yılında TÜBİTAK Hizmet Ödülüne ve 1990 yılında UNESCO Ödülüne layık görülmüştür.

Cahit Arf (1910-1997) – 10 Türk lirası

1910 yılında Selanik’te dünyaya gelen Ord. Prof. Dr. Cahit Arf, 1938 yılında Göttingen Üniversitesinde doktorasını tamamladı. 1962 yılına kadar İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesinde görev  yapan Arf, daha sonra Robert Kolejinde matematik dersleri verdi ve 1964 yılında Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Bilim Kolu Başkanı oldu.

Cahit Arf, kısa bir süre California Üniversitesinde konuk öğretim üyeliği yaptıktan sonra, 1967-1980 yılları arası Orta Doğu Teknik Üniversitesinde çalışmalarına devam etti. Emekli olduğu dönemde, TÜBİTAK’a bağlı Gebze Araştırma Merkezinde çalışmalarını sürdüren Arf; 1985-1989 yılları arasında da Türk Matematik Derneği başkanlığını yürüttü.

Cebir konusundaki çalışmalarıyla dünyaca ün kazanan Cahit Arf, sentetik geometri problemlerinin cetvel ve pergel yardımıyla çözülebilirliği konusunda yaptığı çalışmalarla da tanındı. “Arf Değişmezi” (Arf Invariant), “Arf Halkaları” (Arf Rings) ve “Arf Kapanışı” (Arf Closure) gibi, literatürde kendi adıyla anılan çalışmalarıyla, matematik dünyasının önde gelen bilim insanları arasında yer aldı.

Mimar Kemaleddin (1870-1927) – 20 Türk lirası

1870 yılında İstanbul’da doğan Mimar Kemalettin, bugünkü İstanbul Teknik Üniversitesinin (İTÜ) temeli kabul edilen Hendese-i Mülkiye Mektebi’nde eğitim gördü ve asistanlık yaptı. 1895’te devlet tarafından Berlin’deki Charlottenburg Teknik Okulu’na  gönderilen Mimar Kemalettin, burada 2 yıl mimarlık eğitimi aldı.

1908’de Osmanlı Mimar ve Mühendis Cemiyeti adlı ilk meslek odasını kuran Mimar Kemaleddin, ayrıca Birinci Ulusal Mimarlık Akımı’nın öncülerindendir. Klasik dönem Osmanlı ve Alman mimarilerinin belirgin özelliklerini sentezleyerek kendi alanında yeni bir tarz oluşturan Mimar Kemalettin’in öne çıkan eserleri şunlardır:

  • İstanbul: Çamlıca Kız Lisesi, Bostancı, Bakırköy, Bebek ve Yeşilköy Camileri, Reşadiye Mektebi ve Sultan Reşat Türbesi, Gazi Osman, Mahmud Şevket, Cevat, Ali Rıza ve Hüsnü Paşaların türbeleri, Laleli Harikzedegan (Tayyare) Apartmanları, 1., 2., 3., 4. Vakıf Hanları
  • Ankara: Gazi Üniversitesi Rektörlük Binası, Gazi Eğitim Enstitüsü ve Devlet Demiryolları Müdürlüğü binaları.

Fatma Aliye (1862-1936) – 50 Türk lirası

Ülkemizin ilk kadın filozofu ve kadın romancılarından Fatma Aliye, 1862 yılında İstanbul’da doğdu. Kariyerine, 1889 yılında George Ohnet’in “Volonté” adlı romanını “Meram” adıyla Türkçe’ye çevirerek başladı. Bu çalışmasında “Bir Hanım” rumuzunu kullanan Aliye;  felsefe, yaşam öyküsü ve roman türündeki diğer yapıtlarında “Mütercime-i Meram” takma adını tercih etti.

1892 yılında “Muhadarat” isimli ilk romanını yayınlayan yazar, romanlarında çoğunlukla duygusal temalara yer verdi.

Kadınların sosyal hayata girmeleri konusunda da çalışmalar yapan Fatma Aliye, kız kardeşi Emine Semiyye ile birlikte Şefkat-i Nisvan (Kadınları Himaye) Derneği’ni kurdu. Bu dernekte; kadınların eğitimine destek olma ve küçük girişimlerle üretim sürecine katılmaları yönünde hizmet verdi.

Bazı eserleri Fransızca ve Arapça’ya da çevrilen Aliye’nin biyografi ve eserleri, 1893 yılında Chicago’daki Dünya Kadın Kütüphanesi Sergisi ve Kataloğu’nda da yer bulmuştur.

Buhurizade Mustafa Efendi (Itri) (1640-1712) – 100 Türk Lirası

Kaynaklarda doğum tarihi 1640 olarak kaydedilen Buhurizade Mustafa Efendi (Itri),  Klasik Türk müziğinin kurucusu olarak kabul edilmektedir. Müzik konusunda sahip olduğu yüksek kuramsal bilgi ve bestelerindeki melodi zenginliğiyle bilinen Itri;peşrev, saz semaisi, kâr, beste ve ilahi başta olmak üzere Türk müziğinin hemen her formunda eser vermiştir.

Itrî’nin ayrıca dinsel müziğe yaklaşımı ve yorumu, yeni bir tarzı yansıtır. Bayram namazlarında toplu olarak okunan “Segâh Kurban Bayramı Tekbiri”, kutsal emanetlerin ziyareti sırasında okunan “Segâh Salât-ı Ümmiye” ve “Segâh Ayin-i Şerif-i Mevlevi”; sanatçının en çok bilinen eserleri arasındadır.

Yunus Emre  (1238-1320) –  200 Türk lirası

Ülkemizin en büyük ozanlarından biri olan Yunus Emre’nin Anadolu’ya göç eden Türk boylarından olduğu ve 1238 yılında doğduğu kaynaklarda belirtilmektedir.

Medrese eğitimi gören Yunus Emre ayrıca; Arapça ve Farsça öğrenmiş, İran ve Yunan mitolojisiyle ilgilenmiş ve tasavvuf tarihini incelemiştir. Yanında yetiştiği Tapduk Emre’nin düşüncelerini halka anlatmak amacıyla Anadolu’da uzun süre seyahat ettiği bilinir.

İslam tarihinin en büyük bilgelerinden biri olan Yunus Emre; yaşatmış olduğu Vahdet-i Vücud isimli inanış tarzıyla, Kuran’ın özüne inerek, tek olan yaratıcının sırlarını kavramaya ve kavratmaya çalıştı.

Anadolu’da tasavvuf akımının ve Türkçe şiir dilinin öncüsü olan Yunus Emre; bu sayede, tasavvuf düşüncesini kolay ve anlaşılır bir dille eserlerinde aktardı.

Ayrıca, UNESCO kararı ile 1991 yılı, “Yunus Emre Sevgi Yılı” olarak ilan edilmiştir.

 


Kaynak: TCMB – link: https://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/TR/TCMB+TR/Main+Menu/Banknotlar/Banknotlarla+ilgili+Genel+Bilgiler/E9+Sahsiyetler
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/her-gun-gordugumuz-ama-adlarini-bilmedigimiz-kisiler/feed/ 0
Dünyaca ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say, Alman Klasik Müzik Ödülleri’ne aday gösterildi https://www.muhasebenews.com/dunyaca-unlu-piyanist-ve-besteci-fazil-say-alman-klasik-muzik-odullerine-aday-gosterildi/ https://www.muhasebenews.com/dunyaca-unlu-piyanist-ve-besteci-fazil-say-alman-klasik-muzik-odullerine-aday-gosterildi/#respond Fri, 24 Jul 2020 17:00:13 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=89340 Dünyaca ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say, sosyal medya hesabından Alman Klasik Müzik Ödülleri’ne “Yılın Enstrümantal Kaydı” ve “Yılın Enstrümantal Sanatçısı” dallarında aday gösterildiğini duyurarak duygularını ifade etti.

Fazıl Say kimdir?

14 Ocak 1970’te Ankara’da dünyaya geldi. Babası, yazar, edebiyatçı ve müzikolog Ahmet Say, annesi eczacı Gürgün Say’dır. Aynı ismi taşıdığı dedesi Fazıl Say Rosa Luxemburg’un Spartakusbund direniş ekibindeydi. 4 yaşında babası ve annesi boşandı. Dudak damak yarığı ile dünyaya gelen Say, bebeklik döneminde bir ameliyat geçirdi ve yarık dudağı dikildi. Doktorunun üflemeli çalgı çalması önerisi üzerine melodika çalmaya başladı.

Dört yaşında piyanoya başlayan Say, Ankara Devlet Konservatuvarı’nda Üstün Yetenekli Çocuklar için Özel Statüde öğrenim görerek 1987’de konservatuvarın piyano ve kompozisyon bölümlerini tamamladı. Çalışmalarını Alman bursuyla Düsseldorf Müzik Yüksek Okulu’nda sürdürdü. 1991’de konçerto solisti diplomasını alırken, 1992’de Berlin Tasarım Sanatları ve Müzik Akademisi’nde piyano ve oda müziği öğretmenliğine getirildi.

Sahneye ve televizyona ilk çıkışı 1979 yılında 23 Nisan günü bir çocuk şenliği programında Müjdat Gezen, Sezen Aksu ve Erol Evgin gibi isimlerin konuk olduğu programa 8 yaşında kendi bestesini çalarak çıktı. 1994’te Genç Konser Solistleri Avrupa yarışmasında birincilik kazanan Say, 1995’te New York’ta yapılan kıtalararası yarışmanın da birincisi olarak konser kariyerine başladı. Öte yandan oratoryolar, piyano konçertoları, çeşitli formlarda orkestra, oda müziği ve piyano eserleri, şan ve piyano için şarkı bestelemeye başladı. Bu eserler arasında Nazım ve Metin Altıok Ağıtı başlıklı oratoryolar, 4 piyano konçertosu, Zürih Üniversitesi’nin siparişi üzerine Albert Einstein’ın anısına yazdığı orkestra eseri, Wolfgang Amadeus Mozart’ın 250. doğum yılında Viyana’daki kutlama komitesinin siparişi dolayısıyla bestelenen Patara adlı bale müziği vardı.

Fazıl Say kariyeri boyunca New York Filarmoni, Sankt-Peterburg Filarmoni, Amsterdam Concertgebouw, Viyana Filarmoni, Çek Filarmoni, İsrail Filarmoni, Fransa Ulusal Orkestrası, Tokyo Senfoni gibi orkestralar eşliğinde konser verdi. 2007 Floransa Festivali’nin kapanış konserinde Zubin Mehta’nın yönettiği Floransa Orkestrası ile yirmi bin kişi tarafından izlenen bir açık hava konseri sundu. Yine 2007 yılında Montreux Caz Festivali’nde piyano jürisinin başkanlığını yapan Say’ın, Türk saz şairi Aşık Veysel’in “Kara Toprak” adlı halk şarkısından esinlenerek bestelediği piyano parçasını da içeren aynı başlıklı CD, Amerika Birleşik Devletleri’nde Billboard listelerinde 6. sıraya yükseldi.2008 yapımı Sivas ’93 tiyatro oyununun müziklerinin bestesi de sanatçıya aittir.

Say, şiir ve edebiyata olan ilgisini sanatına da yansıttı. İlk Şarkılar (2013) ve Yeni Şarkılar albümleri bu ilginin bir ürünüydü. Albümlerde Serenad Bağcan solist olarak yer aldı ve ikili hem Türkiye’de hem de birçok ülkede konserler verdi. Sanatçı 2015 yılında Nazım Hikmet Korosu’nu kurarak genel müzik direktörlüğünü üstlendi. Koro 29 Ağustos 2015 tarihinde ilk konserini vermiş, Ankara’da Bilkent Odeon Konser Salonu’nda gerçekleşen bu konserde bestecinin Nazım Hikmet Oratoryosu’nu seslendirmiştir.

2008’de Avrupa Birliği tarafından “Kültür Elçisi” unvanıyla görevlendirildi.


Kaynak: Vikipedi
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/dunyaca-unlu-piyanist-ve-besteci-fazil-say-alman-klasik-muzik-odullerine-aday-gosterildi/feed/ 0
Türkiye’nin ‘Da Vinci’si olarak bilinen ünlü heykeltraş: İlhan Koman https://www.muhasebenews.com/turkiyenin-da-vincisi-olarak-bilinen-unlu-heykeltras-ilhan-koman/ https://www.muhasebenews.com/turkiyenin-da-vincisi-olarak-bilinen-unlu-heykeltras-ilhan-koman/#respond Thu, 23 Jul 2020 18:00:40 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=89219 İlhan Koman (17 Haziran 1921, Edirne – 30 Aralık 1986, Stockholm), Türk heykeltıraştır.

1951-1958 arasında İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nde görev yaptıktan sonra 1959’da İsveç’e yerleşen ve Hulda isimli teknesinde yaşayan sanatçı, bilim ve sanatı bir araya getiren eserleriyle sanat dünyasında kendisine özgü bir konum edindi; bu özelliğinden ötürü Türk Da Vinci’si olarak anıldı. Figüratif soyutlama alanında en ünlü ve üzerinde en çok konuşulan çalışması Akdeniz Heykeli’dir.

Çalışmaları 1954 Ankara Devlet Sergisi’nde ikincilik, 1955 Ankara Devlet Sergisi’nde birincilik ödüllerini aldı. 1958 yılında, Brüksel’de düzenlenen uluslararası bir sergide Türk pavyonunun yapımını üstlendi. Altı ay süren bu çalışma sırasında tanıştığı mimar Ralph Erskine’in daveti üzerine mimari tasarımları için form araştırmaları yapmak üzer İsveç’e gitti. İlk eşinden ve Güzel Sanatlar Akademisi’ndeki göreviden ayrılan sanatçı, 1959’da İsveç’e yerleşti. 1965 yılında M/S Hulda adlı 1905 yapımı, iki direkli bir yelkenliyi satın alarak içinde yaşamak ve çalışmak üzere restore ettirdi 1986’da ölümüne kadar bu tekneyi ev ve atölye olarak kullandı.

1967’de Stockholm Uygulamalı Sanatlar Yüksek Okulu’na öğretim üyesi olarak kabul edildi. Bu dönemde yeni geometrik türevler ve yel değirmenleri gibi bilimsel buluşları tescillendi. 1969’da İsveç’te Sundsvall’da bir alan düzenlemesi için açılan yarışmada birincilik ödülü, 1970’te de Örebro Belediye Sarayı önüne konulmak üzere yaptırılan heykel yarışmasında da birincilik ödüllerinden birini aldı.

1986’da 65 yaşındayken İsveç’in başkenti Stockholm’de hayatını kaybetti. Vasiyeti üzerine cesedi yakılarak külleri yaşamının büyük bir bölümünü üzerinde geçirdiği Baltık Denizine atılmıştır.

Çoğunluğu Stockholm’da olmak üzere 20 şehrin sokak ve meydanlarında Koman’ın heykelleri bulunur. Stockholm’da Mimarlık Yüksek Okulu önünde “Leonardo’ya Selam” heykeli sanatçının beğenilen eserlerindendir. Yapı Kredi Kültür Sanat (YKSS) binasının önünde bulunan Akdeniz Heykeli sanatçının Türkiye’de bulunan çalışmalarından biridir.

 


Kaynak: 1- Vikipedia / Video: İBB Kültür Sanat Link: https://www.youtube.com/watch?v=DF_ueafjlOI
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/turkiyenin-da-vincisi-olarak-bilinen-unlu-heykeltras-ilhan-koman/feed/ 0
İstanbul’da ‘Park Et Seyret’ etkinlikleri başlıyor https://www.muhasebenews.com/istanbulda-park-et-seyret-etkinlikleri-basliyor/ https://www.muhasebenews.com/istanbulda-park-et-seyret-etkinlikleri-basliyor/#respond Thu, 25 Jun 2020 18:00:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=87395 Koronavirüs salgını nedeniyle müzikseverler yeni formuyla açık hava konserleri ile buluşacak.

Park Et Seyret etkinliği le çeşitli konserlerin yanı sıra sinema ve tiyatro gösterimleri de olacak.

Park Et Seyret konserlerinin açılışı 26 Haziran 2020 tarihinde Kenan Doğulu ile yapılacak.

1.400 araç kapasiteli etkinlikler, sterilize, sosyal mesafe sınırları ve tüm tedbirler kapsamında gerçekleştirilecek.

]]>
https://www.muhasebenews.com/istanbulda-park-et-seyret-etkinlikleri-basliyor/feed/ 0