Güncel – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Wed, 26 Jul 2023 19:51:32 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.5 Yıl İçerisinde Basit Usulden Gerçek Usule Geçen Mükellef İçin Yeni Sözleşme Yapılacak Mı? https://www.muhasebenews.com/yil-icerisinde-basit-usulden-gercek-usule-gecen-mukellef-icin-yeni-sozlesme-yapilacak-mi/ https://www.muhasebenews.com/yil-icerisinde-basit-usulden-gercek-usule-gecen-mukellef-icin-yeni-sozlesme-yapilacak-mi/#respond Thu, 27 Jul 2023 02:32:20 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=144784 Yıl içerisinde basit usulden gerçek usule geçen mükellef için türmob dan yeni sözleşme düzenlenmesi gerekir mi?

Yeni sözleşme yapılmadan GİB den aracılık ve sorumluluk sözleşmesi yapılmayacağı için, önce TÜRMOB sözleşmesi daha sonra GİB sözleşmesi yapılacak.


BENZER İÇERİKLER

3568 sayılı Kanuna göre süre uzatımı yapılan sözleşmelerde Damga Vergisi Hakkında Özelge


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/yil-icerisinde-basit-usulden-gercek-usule-gecen-mukellef-icin-yeni-sozlesme-yapilacak-mi/feed/ 0
Toplam sera gazı emisyonu 2021 yılında 564,4Mt CO2 eşdeğeri oldu https://www.muhasebenews.com/toplam-sera-gazi-emisyonu-2021-yilinda-5644-mt-co2-esdegeri-oldu%ef%bf%bc/ https://www.muhasebenews.com/toplam-sera-gazi-emisyonu-2021-yilinda-5644-mt-co2-esdegeri-oldu%ef%bf%bc/#respond Sat, 01 Apr 2023 11:10:16 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=141129 Sera gazı envanteri sonuçlarına göre, 2021 yılı toplam sera gazı emisyonu bir önceki yıla göre %7,7 artarak 564,4 milyon ton (Mt) COeşdeğeri (eşd.) olarak hesaplandı. Kişi başı toplam sera gazı emisyonu 1990 yılında 4 ton COeşd., 2020 yılında 6,3 ton COeşd. ve 2021 yılında 6,7 ton COeşd. olarak hesaplandı.


Toplam ve kişi başı sera gazı emisyonu, 1990-2021

Sektörlere göre emisyon miktarında enerji sektörü ilk sırada yer aldı
Toplam sera gazı emisyonlarında 2021 yılında COeşd. olarak en büyük payı %71,3 ile enerji kaynaklı emisyonlar alırken bunu sırasıyla %13,3 ile endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı, %12,8 ile tarım ve %2,6 ile atık sektörü takip etti.

Enerji sektörü emisyonları 2021 yılında, 1990 yılına göre %188,4 bir önceki yıla göre ise %9,8 artarak 402,5 Mt COeşd. olarak hesaplandı. Endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı emisyonları 1990 yılına göre %228,7 ve bir önceki yıla göre %10,6 artarak 75,1 Mt COeşd. olarak hesaplandı.

Tarım sektörü emisyonları 2021 yılında, 1990 yılına göre %56,5 artmakla beraber bir önceki yıla göre %1,5 azalarak 72,1 Mt COeşd. olarak hesaplandı. Atık sektörü emisyonları ise 1990 yılına göre %32,6 artmakla beraber bir önceki yıla göre %9,9 azalarak 14,7 Mt COeşd. olarak hesaplandı.

Sektörlere göre sera gazı emisyonları, 1990-2021

COemisyonlarındaki en büyük payı enerji kaynaklı emisyonlar oluşturdu

Toplam COemisyonlarının 2021 yılında %32,7’si elektrik ve ısı üretiminden olmak üzere %85,2’si enerji sektöründen, %14,5’i endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı sektöründen, %0,3’ü ise tarım ve atık sektörlerinden kaynaklandı.

CHemisyonlarının %61,4’ü tarım, %19,3’ü enerji, %19,3’ü atık ve %0,03’ü endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı sektöründen(1); N2O emisyonlarının ise %78’i tarım, %11,1’i enerji, %5,9’u atık ve %5’i de endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı sektöründen kaynaklandı.

Gazlara göre sera gazı emisyonları, 1990-2021



Bu konu ile ilgili bir sonraki haber bülteninin yayımlanma tarihi Mart 2024’tür.

AÇIKLAMALAR

Sera gazı emisyon istatistikleri haber bülteninde, enerji, endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı, tarım ve atık sektörlerinden kaynaklanan, doğrudan sera gazları olan karbondioksit (CO2), metan (CH4), diazotmonoksit (N2O) ve florlu gazlar (F-gazlar) kapsanmaktadır. Bu bültende raporlanan florlu gazlar, hidroflorokarbonlar (HFCs), perflorokarbonlar (PFCs) ve kükürthekzaflorürdür (SF6). Dolaylı sera gazı etkisine sebep olan olan azotoksitler (NOx), metan olmayan uçucu organik bileşikler (NMVOC), amonyak (NH3), karbonmonoksit (CO) ve kükürtdioksit (SO2) ise dahil edilmemiştir.
(1) Yuvarlamadan dolayı toplam %100’ü vermemektedir.


Kaynak: TÜİK Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


 

]]>
https://www.muhasebenews.com/toplam-sera-gazi-emisyonu-2021-yilinda-5644-mt-co2-esdegeri-oldu%ef%bf%bc/feed/ 0
Depremzede ev hayvanları, gittikleri ilde kayıt altına alınabilecek https://www.muhasebenews.com/depremzede-ev-hayvanlari-gittikleri-ilde-kayit-altina-alinabilecek/ https://www.muhasebenews.com/depremzede-ev-hayvanlari-gittikleri-ilde-kayit-altina-alinabilecek/#respond Fri, 31 Mar 2023 09:37:44 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=141031 BEYANNAME VERİLMİŞ, ANCAK KAYIT İŞLEMLERİ TAMAMLANMAMIŞ

DEPREMZEDE EV HAYVANLARI, GİTTİKLERİ İLDE KAYIT ALTINA ALINABİLECEK

Tarım ve Orman Bakanlığı, deprem bölgesinden diğer illere götürülen ev hayvanları için 81 il müdürlüğüne genelge gönderdi. Sahibi tarafından beyanname verilen, kimliklendirme ve kayıt işlemleri tamamlanmamış depremzede ev hayvanları, bulundukları ilde kayıt altına alınabilecek.

Tarım ve Orman Bakanlığı, Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü tarafından 81 il müdürlüğüne ‘Afet Bölgesinden Diğer İllere Gelen Ev Hayvanları’ konulu genelge gönderildi. Genelgeye göre, deprem afeti meydana gelen Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa’dan diğer kentlere ev hayvanları (sahipli kedi, köpek, gelincik) ile giden, 31 Aralık 2022 tarihinden önce beyanname vermiş, kimliklendirme ve kayıt işlemleri tanımlanmamış hayvan sahipleri, ikametgah adreslerine bakılarak, kimliklendirme yaptırabilecek.

Afet bölgesinden diğer illere hayvanseverler tarafından getirilen ve sahibi vefat ettiği belirtilen ev hayvanlarının, öncelikle sahiplerinin MERNİS bilgilerine bakılarak, vefat edip etmediği doğrulanacak. Ardından hayvan için acil durumda ulaşılması için bilgileri kaydedilen ikinci kişiye ulaşılmaya çalışılacak. Bu da mümkün olmazsa sahip değişikliği yapılabilecek.

Öte yandan 31 Aralık 2022 tarihi itibari ile toplam 1 milyon 429 bin 370 ev hayvanı kimliklendirilerek kayıt altına alındı. Yoğunluk nedeniyle hayvanlarını kimliklendiremeyen hayvan sahiplerine, idari yaptırımla karşı karşıya kalmamaları için beyanname vermek suretiyle takip eden süreçte kimliklendirme işlemlerini yapabilme imkanı verildi.

Bu kapsamda 552 bin 127 beyanname alındı. Alınan beyannameler kapsamında kayıtlar girilmeye devam ediliyor. Bu kayıtlarla birlikte bugüne kadar kimliklendirilen ev hayvanı sayısı 990 bin 328 kedi, 670 bin 770 köpek, 28 gelincik olmak üzere toplam 1 milyon 661 bin 126’ya ulaştı. Beyanname veren hayvan sahiplerine ait ev hayvanlarının kayıt işlemleri idari yaptırım uygulanmadan gerçekleştiriliyor.

Ayrıca, uygulanan mikroçip sayesinde sahibi tespit edilen birçok depremzede ev hayvanı, sahibine teslim edildi


Kaynak: T.C.TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/depremzede-ev-hayvanlari-gittikleri-ilde-kayit-altina-alinabilecek/feed/ 0
Kendine ait odası olan çocukların oranı %34 oldu https://www.muhasebenews.com/https-www-muhasebenews-com-wp-admin-post-phppost141024actionedit/ https://www.muhasebenews.com/https-www-muhasebenews-com-wp-admin-post-phppost141024actionedit/#respond Fri, 31 Mar 2023 08:54:49 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=141024

Türkiye Çocuk Araştırması, 2022

Araştırma kapsamında 0-17 yaş grubundaki 14 bin 705 çocuk ile ilgili bilgi derlendi
 
Türkiye Çocuk Araştırması, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı-Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü arasında 05.10.2022 tarihinde imzalanan ikili Protokol ve TÜİK ile UNICEF Türkiye arasında 01.08.2019 tarihinde imzalanan Mutabakat Zaptı kapsamında yürütülmüştür.
 
Araştırma ile Türkiye’de çocuk politikalarının geliştirilmesine temel teşkil etmek üzere çocuk nüfusa ilişkin güncel verileri derlemek, ulusal veri ihtiyaçlarını gidermek ve araştırma sonuçlarından çocuk refahı ile ilgili uluslararası karşılaştırılabilir istatistikleri üretmek amaçlanmıştır.
 
Araştırmanın alan uygulaması, 10 Ekim-16 Aralık 2022 tarihleri arasında Türkiye genelinde TÜİK tarafından gerçekleştirilmiştir.
 
Araştırma kapsamında, içinde 0-17 yaş grubunda en az bir çocuk bulunan 9 bin 10 hane örnek hane olarak belirlenmiştir. Bu hanelerde yaşayan 0-17 yaş grubundaki 14 bin 705 çocuk ile ilgili bilgiler, annelerinden (annenin aynı evde yaşamadığı, hayatta olmadığı vb. durumlarda çocuğa temel bakım veren baba, babaanne, anneanne, teyze, hala vb. hanehalkı üyesinden) alınmıştır. Annelerden/temel bakım verenlerden 0-17 yaş grubundaki tüm çocukları için eğitim, yaşam koşulları, erken çocukluk gelişimi, sağlık, engellilik, çocuk işlevselliği, okul yaşam kalitesi, ebeveyn katılımı, emzirme ve beslenme, sosyal ve kültürel katılım, çocuk işçiliği ve çocuk disiplini konularında bilgiler alınmıştır.
Ayrıca, 13-17 yaş grubundaki 4 bin 72 çocuğa ayrı bir soru formu uygulanarak aile hayatı, okul hayatı, çocuk hakları ve çocuk katılımı konularında bilgiler derlenmiştir.
Araştırma sonuçlarından elde edilen temel bilgiler aşağıda verilmiştir.

Kendine ait odası olan çocukların oranı %34,0 oldu

Kendine ait odası olan çocukların oranı %34,0 iken kendine ait odası olmayan çocuklar arasında, uyumak için kullandığı odayı bir hanehalkı üyesi ile paylaşanların oranı %29,4, iki veya daha fazla hanehalkı üyesi ile paylaşanların oranı ise %36,6 oldu.

Çocukların uyumak için kullandıkları odayı paylaşma durumları, 2022

Kendine ait odası olan çocukların oranı yaş grubuna göre incelendiğinde, yaş ilerledikçe kendine ait odası olan çocukların oranının arttığı görüldü. Bu oran 0-1 yaş grubunda %23,4 iken 15-17 yaş grubunda %45,3 oldu.

Yaş grubuna göre kendine ait odası olan çocukların oranı, 2022

Kendine ait odası olan çocukların oranı annenin/temel bakım verenin eğitim durumuna ve hanenin gelir durumuna göre incelendiğinde, annenin/temel bakım verenin eğitim düzeyi arttıkça ve hanenin geliri yükseldikçe kendine ait odası olan çocukların oranının arttığı görüldü.

Günde en az bir defa diş fırçalayan 3-17 yaş grubundaki çocukların oranı %66,5 oldu

Anneleri/temel bakım verenleri tarafından günde en az bir defa diş fırçaladığı belirtilen 3-17 yaş grubundaki çocukların oranı %66,5 oldu.

Diş fırçalama oranları cinsiyete göre incelendiğinde, kız çocukların erkek çocuklara göre daha fazla diş fırçalama oranına sahip olduğu görüldü. Günde bir defa diş fırçaladığı belirtilen 3-17 yaş grubundaki kız çocukların oranı %36,7 iken erkek çocukların oranı %34,1 oldu. Günde bir defadan fazla diş fırçaladığı belirtilen 3-17 yaş grubundaki kız çocukların oranı %36,7 iken erkek çocukların oranı %26,0 oldu.

Diş fırçalama oranları yaş gruplarına göre incelendiğinde, yaş ilerledikçe diş fırçalayan çocukların oranının arttığı görüldü. Günde bir defadan fazla diş fırçaladığı belirtilen 3-5 yaş grubundaki çocukların oranı %21,3 iken 13-17 yaş grubundaki çocukların oranı %39,3 oldu.

Yaş grubuna göre günde bir defadan fazla diş fırçalayan çocukların oranı, 2022

Anneleri/temel bakım verenleri tarafından haftada en az bir kez banyo yaptığı belirtilen 3-17 yaş grubundaki çocukların oranı %99,9 iken haftada en az iki kez banyo yaptığı belirtilen çocukların oranı %88,9 oldu.

Yürüyüş/koşu yapan 4-17 yaş grubundaki çocukların oranı %14,1 oldu

Son bir hafta içinde en az bir gün, günde en az bir saat yapılan sportif faaliyetler incelendiğinde, anneleri/temel bakım verenleri tarafından 4-17 yaş grubundaki çocukların %14,1’inin yürüyüş/koşu yaptığı, %7,6’sının futbol oynadığı, %4,0’ünün bisiklet sürdüğü, %1,8’inin voleybol oynadığı, %1,5’inin basketbol oynadığı, %5,8’inin ise diğer sportif faaliyetleri yaptığı görüldü.

Çocukların yaptığı sportif faaliyetler cinsiyete göre incelendiğinde, 4-17 yaş grubundaki erkek çocukların en fazla yaptığı sportif faaliyet %14,3 ile futbol oynamak oldu. Bu faaliyeti %13,1 ile yürüyüş/koşu yapma, %5,1 ile bisiklet sürme izledi. Aynı yaş grubundaki kız çocukların en fazla yaptığı sportif faaliyet %15,2 ile yürüyüş/koşu yapmak oldu. Bu faaliyeti %3,4 ile voleybol oynama, %2,9 ile bisiklet sürme izledi.

Cinsiyete göre 4-17 yaş grubundaki çocukların yaptığı sportif faaliyetler, 2022

Konsantre olmada zorluk yaşayan 5-17 yaş grubundaki çocukların oranı %1,4 oldu

İlgili işlev alanında çok zorlanan veya hiç yapamayan çocuklar incelendiğinde, anneleri/temel bakım verenleri tarafından görmede zorluk yaşadığı belirtilen 5-17 yaş grubundaki çocukların oranının %1,0, duymada zorluk yaşadığı belirtilen aynı yaş grubundaki çocukların oranının %0,2, yürümede zorluk yaşadığı belirtilen çocukların oranının %1,1, kendi özbakımını yapmada zorluk yaşadığı belirtilen çocukların oranının ise %0,9 olduğu görüldü.

Anneleri/temel bakım verenleri tarafından iletişim kurmada zorluk yaşadığı belirtilen 5-17 yaş grubundaki çocukların oranının %0,8, öğrenmede zorluk yaşadığı belirtilen aynı yaş grubundaki çocukların oranının %1,5, hatırlamada zorluk yaşadığı belirtilen çocukların oranının %1,1, konsantre olmada zorluk yaşadığı belirtilen çocukların oranının ise %1,4 olduğu görüldü. Değişikliği kabul etmede zorluk yaşadığı belirtilen çocukların oranı %2,1, davranış kontrolünü sağlamada zorluk yaşayan çocukların oranı %1,6, arkadaş edinmede zorluk yaşayan çocukların oranı ise %2,1 oldu.

Anneleri/temel bakım verenleri tarafından her gün kaygı yaşadığı belirtilen 5-17 yaş grubundaki çocukların oranı %7,3 iken her gün depresyonda hissettiği belirtilen aynı yaş grubundaki çocukların oranı ise %4,7 oldu.

İşlevsel zorluğu olan 5-17 yaş grubundaki çocukların oranı, 2022


Okul derslerinin baskısı altında hisseden 6-17 yaş grubundaki çocukların oranı %13,4 oldu

Anneleri/temel bakım verenleri tarafından okul derslerinin baskısı altında hissettiği belirtilen 6-17 yaş grubundaki çocukların oranı %13,4 oldu. Okul derslerinin baskısı altında hissettiği belirtilen 6-17 yaş grubundaki erkek çocukların oranı %12,7 iken aynı yaş grubundaki kız çocukların oranı ise %14,1 oldu.

Çocukların okul derslerinin baskısı altında hissetme oranının %14,3 ile en yüksek 15-17 yaş grubunda olduğu görüldü. Okul derslerinin baskısı altında hissettiği belirtilen 6-9 yaş grubundaki çocukların oranının %12,1, 10-12 yaş grubundaki çocukların oranının %14,0, 13-14 yaş grubundaki çocukların oranının ise %13,8 olduğu görüldü.

Yaş grubuna göre okul derslerinin baskısı altında hissettiği belirtilen çocukların oranı, 2022

Çocukların okul derslerinin baskısı altında hissetme oranının işlevsel zorluğu olan çocuklarda %25,6, işlevsel zorluğu olmayan çocuklarda ise %11,4 olduğu görüldü.

Ebeveynlerin ev ödevlerine yardım ettiği 6-17 yaş grubundaki çocukların oranı %54,8 oldu

Anneleri/temel bakım verenleri tarafından ebeveynlerinin ayda en az bir kez ödevlerine yardım ettiği belirtilen çocukların oranı %54,8 oldu. Çocukların yaşları ilerledikçe, ebeveynlerin çocukların ev ödevlerine yardım etme oranının azaldığı görüldü. Ebeveynlerinin ayda en az bir kez ödevlerine yardım ettiği belirtilen 6-9 yaş grubundaki çocukların oranı %82,8 iken 15-17 yaş grubundaki çocukların oranı %23,1 oldu.

Anneleri/temel bakım verenleri tarafından ebeveynleri ile birlikte ayda en az bir kez okul durumları hakkında konuştukları belirtilen 6-17 yaş grubundaki çocukların oranı %89,7, kitap, film veya televizyon programları hakkında konuştukları belirtilen çocukların oranı %69,9, kütüphaneye veya kitapçıya gittiği belirtilen çocukların oranı ise %28,5 oldu.

Ebeveynleri ile birlikte ayda en az bir kez seçilmiş etkinliklere katılan 6-17 yaş grubundaki çocukların oranı, 2022

Ebeveynleri ile birlikte ayda en az bir kez ülke gündemi hakkında konuştukları belirtilen 6-17 yaş grubundaki çocukların oranı %33,3 oldu. Çocukların yaşları ilerledikçe, ebeveynleri ile birlikte ülke gündemi hakkında konuşma oranının da arttığı görüldü. Ebeveynleri ile birlikte ayda en az bir kez ülke gündemi hakkında konuştukları belirtilen 6-9 yaş grubundaki çocukların oranı %19,3 iken 15-17 yaş grubundaki çocukların oranı %47,8 oldu.

Peynir ve yoğurt gibi süt ürünlerini her gün tükettiği belirtilen çocukların oranı %57,8 oldu

Anneleri/temel bakım verenleri tarafından peynir ve yoğurt gibi hayvan sütünden yapılan yiyecekleri her gün tükettiği belirtilen 6 aylık ve daha yukarı yaştaki çocukların oranı %57,8 oldu.

Anneleri tarafından ekmek veya makarna gibi tahıl içeren yiyecekleri her gün tükettiği belirtilen 6 aylık ve daha yukarı yaştaki çocukların oranı %62,4 iken meyveyi her gün tükettiği belirtilen çocukların oranı %50,5, sebzeyi her gün tükettiği belirtilen çocukların oranı %33,0, et, tavuk veya balığı her gün tükettiği belirtilen çocukların oranı %12,7 ve fasulye, nohut, mercimek gibi kuru baklagilleri her gün tükettiği belirtilen çocukların oranı %10,9 oldu.

Şeker veya çikolata gibi tatlıları her gün tükettiği belirtilen çocukların oranı %32,6, cips ve kraker gibi atıştırmalıkları her gün tükettiği belirtilen çocukların oranı %21,4, kola veya şeker içeren diğer alkolsüz içecekleri her gün tükettiği belirtilen çocukların oranı ise %15,1 oldu.

Her gün tüketildiği belirtilen yiyecek/içeceklere göre 6 aylık ve daha yukarı yaştaki çocukların oranı, 2022

Şeker veya çikolata gibi tatlıları, cips ve kraker gibi atıştırmalıkları, kola veya şeker içeren diğer alkolsüz içecekleri her gün tüketen çocuklar yaş gruplarına göre incelendiğinde, yaş ilerledikçe bu ürünleri her gün tükettiği belirtilen çocukların oranının arttığı görüldü.

Annenin/temel bakım verenin eğitim seviyesi arttıkça meyve, sebze, et, tavuk veya balık, peynir ve yoğurt gibi hayvan sütünden yapılan yiyecekleri her gün tüketen çocukların oranının arttığı görüldü. Bir okul bitirmemiş annelerin/temel bakım verenlerin çocuklarından her gün meyve tüketenlerin oranı %30,6 iken yükseköğretim mezunu olanların çocuklarında bu oranın %70,3 olduğu görüldü. Bir okul bitirmemiş annelerin/temel bakım verenlerin çocuklarından her gün sebze tüketenlerin oranı %26,5 iken yükseköğretim mezunu olanların çocuklarında bu oranın %44,6 olduğu görüldü.

Son 12 ayda sinema ve/veya tiyatroya giden 6-17 yaş grubundaki çocukların oranı %39,1 oldu
 
Anneleri/temel bakım verenleri tarafından son 12 ayda sinema ve/veya tiyatroya gittiği belirtilen 6-17 yaş grubundaki çocukların oranının %39,1 olduğu görüldü.

Anneleri/temel bakım verenleri tarafından son 12 ayda sinema ve/veya tiyatroya gitmediği belirtilen 6-17 yaş grubundaki çocukların %40,1’inin aileleri tarafından maddi olarak bu etkinliğin karşılanamadığı, %24,3’ünün yaşadığı yerin yakınında sinemanın/tiyatronun olmadığı, %21,0’ının sinema veya tiyatroya ilgi duymadığı, %6,2’sinin ailesinin zamanı olmadığı için götürmediği, %5,2’sinin pandemi ile ilgili durumlar nedeniyle, %2,8’inin ailesinin izin vermediği için gidemediği görüldü.

Son 12 ayda sinemaya ve/veya tiyatroya gitmeyen çocukların gitmeme nedenlerine göre oranı, 2022

Diğer çocuklar tarafından zorbalığa uğrayan 6-17 yaş grubundaki çocukların oranı %13,8 oldu
 
Anneleri/temel bakım verenleri tarafından ayda en az birkaç kez diğer çocuklar tarafından zorbalığa maruz kaldığı belirtilen 6-17 yaş grubundaki çocukların oranı %13,8 oldu.
 
Anneleri/temel bakım verenleri tarafından ayda en az birkaç kez diğer çocuklar tarafından bazı şeylerin kasıtlı olarak dışında bırakıldığı belirtilen 6-17 yaş grubundaki çocukların oranı %7,2 iken ayda en az birkaç kez diğer çocuklar tarafından alay edildiği belirtilen aynı yaş grubundaki çocukların oranı %7,7 oldu.
 
Ayda en az birkaç kez diğer çocuklar tarafından hakkında kötü söylentilerin yayılmasına maruz kaldığı belirtilen 6-17 yaş grubundaki çocukların oranı %4,8 iken ayda en az birkaç kez diğer çocuklar tarafından vurulmaya veya itilmeye maruz kaldığı belirtilen aynı yaş grubundaki çocukların oranı %4,4 oldu.
 
Ayda en az birkaç kez diğer çocuklar tarafından eşyalarının alındığı veya eşyalarına zarar verildiği belirtilen 6-17 yaş grubundaki çocukların oranı %3,4 iken ayda en az birkaç kez diğer çocuklar tarafından tehdit edildiği belirtilen aynı yaş grubundaki çocukların oranı %2,1 oldu.
 
Zorbalık türlerine göre diğer çocuklar tarafından zorbalığa uğrayan 6-17 yaş grubundaki çocukların oranı, 2022

İşlevsel zorluğu olan çocukların diğer çocuklar tarafından daha fazla zorbalığa uğradığı görüldü. İşlevsel zorluğu olan çocuklarda zorbalığa uğrama oranı %27,2 iken işlevsel zorluğu olmayan çocuklarda bu oran %11,6 oldu.
 
Davranışlarını kontrol edebildiği belirtilen 6-17 yaş grubundaki çocukların oranı %83,4 oldu
 
Anneleri/temel bakım verenleri tarafından davranışlarını kontrol edebildiği belirtilen 6-17 yaş grubundaki çocukların oranı %83,4 oldu. Davranışlarını kontrol edebildiği belirtilen 6-17 yaş grubundaki kız çocuklarının oranı %85,3 iken aynı yaş grubundaki erkek çocuklarının oranı ise %81,7 oldu.
 
Anneleri/temel bakım verenleri tarafından karşılaştığı zorluklara rağmen başladığı işleri bitirebildiği belirtilen 6-17 yaş grubundaki çocukların oranı %79,3 iken duygularını kontrol altında tutabildiği belirtilen aynı yaş grubundaki çocukların oranı ise %77,6 oldu. Hem davranışlarını kontrol edebilen hem başladığı işi bitirebilen hem de duygularını kontrol altında tutabilen 6-17 yaş grubundaki çocukların oranının ise %66,3 olduğu görüldü.
 
Hem davranışlarını kontrol edebilen hem başladığı işi bitirebilen hem de duygularını kontrol altında tutabilen 6-17 yaş grubundaki çocukların oranının yaş ilerledikçe arttığı görüldü. İşlevsel zorluğu olan çocuklarda bu oranın %45,8 iken işlevsel zorluğu olmayanlarda %69,6 olduğu görüldü.
 
Seçilmiş sosyal ve duygusal becerilere göre 6-17 yaş grubundaki çocukların oranı, 2022
Son bir hafta içerisinde en az bir ev işi yapan 5-17 yaş grubundaki çocukların oranı %52,5 oldu
 
Anneleri/temel bakım verenleri tarafından son bir hafta içerisinde en az bir ev işi yaptığı belirtilen 5-17 yaş grubundaki çocukların oranı %52,5 oldu. Son bir hafta içerisinde en az bir ev işi yaptığı belirtilen 5-17 yaş grubundaki kız çocukların oranı %55,2 iken aynı yaş grubundaki erkek çocukların oranı ise %49,9 oldu.
 
Anneleri/temel bakım verenleri tarafından son bir hafta içerisinde ev için alışveriş yaptığı belirtilen 5-17 yaş grubundaki çocukların oranının %39,4, bulaşık yıkayan veya ev temizleyenlerin oranının %23,1, yemek pişirenlerin oranının %17,4, evdeki diğer çocuklara bakanların oranının %13,1, çamaşır yıkayanların oranının ise %9,1 olduğu görüldü.
 
Son bir hafta içerisinde eve su getirdiği veya taşıdığı belirtilen 5-17 yaş grubundaki çocukların oranının %6,2, evde kullanmak için odun/yakacak toplayan veya kömür taşıyan çocukların oranının %3,2, yaşlı veya hasta birine bakanların oranının ise %2,9 olduğu görüldü.
 
Ev işinin türü ve cinsiyete göre son bir haftada en az bir ev işi yapan 5-17 yaş grubundaki çocukların oranı, 2022

Anneleri/temel bakım verenleri tarafından son bir hafta içerisinde en az bir ev işi yaptığı belirtilen 5-17 yaş grubundaki çocukların oranı cinsiyete göre incelendiğinde, ev için alışveriş yapma, eve su getirme veya taşıma ve evde kullanmak için odun/yakacak toplama veya kömür taşıma işlerinin daha yüksek oranda erkek çocuklar tarafından yapıldığı görüldü.
 
Ebeveynlerinin kendilerini önemsediğini gösterdiklerini belirten çocukların oranı %92,8 oldu
 
Ebeveynlerinin kendilerini önemsediğini gösterdiklerini belirten 13-17 yaş grubundaki çocukların oranının %92,8, ebeveynlerinin onlara ihtiyaç duydukları kadar yardım ettiğini belirten çocukların oranının %91,6, ebeveynlerinin, sorunlarını ve endişelerini anlamaya çalıştıklarını belirten çocukların oranının ise %87,0 olduğu görüldü.
 
Ebeveynlerinin üzüldüklerinde kendilerini daha iyi hissetmelerini sağladıklarını belirten 13-17 yaş grubundaki çocukların oranının %84,8, ebeveynlerinin kendi kararlarını vermeleri için cesaretlendirdiğini belirten çocukların oranının %83,1, ebeveynlerinin yapmaktan hoşlandıkları şeyleri yapmalarına izin verdiklerini belirten çocukların oranının ise %81,0 olduğu görüldü.
 
Ebeveynlerinin yaptıkları her şeyi kontrol etmeye çalıştığını belirten 13-17 yaş grubundaki çocukların oranı %47,7 iken kendilerine bebek gibi davrandıklarını belirten çocukların oranı %18,8 oldu. Ebeveynlerinin kendilerine bebek gibi davrandıklarını belirten 13-17 yaş grubundaki erkek çocukların oranı %16,5 iken aynı yaş grubundaki kız çocukların oranı ise %21,2 oldu.
 
Ebeveyn desteği konusunda seçilmiş ifadelere katılan 13-17 yaş grubundaki çocukların oranı, 2022
Üzüntülerini ve sevinçlerini paylaşabildiği arkadaşları olan çocukların oranı %85,0 oldu
 
Üzüntülerini ve sevinçlerini paylaşabildiği arkadaşları olan 13-17 yaş grubundaki çocukların oranı %85,0 oldu. Sorunları hakkında arkadaşları ile konuşabilen 13-17 yaş grubundaki çocukların oranının %80,3, arkadaşlarının gerçekten kendilerine yardım etmeye çalıştıklarını belirten aynı yaş grubundaki çocukların oranının %78,1, işler ters gittiğinde arkadaşlarına güvenebildiğini belirten çocukların oranının ise %71,7 olduğu görüldü.
 
Akran desteği konusunda seçilmiş ifadelere katıldığını belirten 13-17 yaş grubundaki çocukların oranı, 2022
Kendini mutlu veya orta seviyede mutlu hissettiğini belirten çocukların oranı %96,7 oldu
 
Tüm yaşantılarında kendini mutlu hissettiğini belirten 13-17 yaş grubundaki çocukların oranı %69,1 iken kendini orta seviyede mutlu hisseden aynı yaş grubundaki çocukların oranı %27,6, kendini mutsuz hissedenlerin oranı ise %3,4 oldu.
 
Cinsiyete göre 13-17 yaş grubundaki çocukların mutluluk düzeyi, 2022

Grafikteki rakamlar, yuvarlamadan dolayı toplamı vermeyebilir.
 
Kendini mutlu hissettiğini belirten 13-17 yaş grubundaki erkek çocukların oranı %71,4 iken kendini orta seviyede mutlu hisseden aynı yaş grubundaki erkek çocukların oranı %25,6, kendini mutsuz hissedenlerin oranı ise %2,9 oldu.
 
Kendini mutlu hissettiğini belirten 13-17 yaş grubundaki kız çocukların oranı %66,5 iken kendini orta seviyede mutlu hisseden aynı yaş grubundaki kız çocukların oranı %29,6, kendini mutsuz hissedenlerin oranı ise %3,9 oldu.
 
Tüm yaşantılarında kendini mutlu hissettiğini belirten 13-17 yaş grubundaki işlevsel zorluğu olan çocukların oranı %58,6 iken işlevsel zorluğu olmayan aynı yaş grubundaki çocuklarda ise bu oranın %70,9 olduğu görüldü.
 
Okulda kendini dışlanmış hissettiğini belirten 13-17 yaş grubu çocukların oranı %6,8 oldu
 
Okulda kolayca arkadaş edinebildiğini belirten 13-17 yaş grubundaki çocukların oranı %73,2 iken kendini okula ait hisseden aynı yaş grubundaki çocukların oranı %72,4 oldu. Diğer öğrencilerin kendini seviyor gibi göründüğünü belirten 13-17 yaş grubundaki çocukların oranı %55,6, okulda kendini garip ve yabancı hissettiğini belirten 13-17 yaş grubundaki çocukların oranı %8,8, okulda kendini yalnız hissettiğini belirten çocukların oranı ve okulda kendini dışlanmış hisseden çocukların oranı %6,8 oldu.
 
Sınava iyi hazırlanmış olsa bile kendini çok endişeli hissettiğini belirten 13-17 yaş grubundaki çocukların oranı %50,5 oldu. Bu oran aynı yaş grubu erkek çocuklarda %43,9 iken kız çocuklarda %57,6 oldu.
 
Çocukların okula aidiyeti ile sınav öncesi kaygı hisleri, 2022
Çocuk Hakları Sözleşmesini duyduğunu belirten 13-17 yaş grubu çocukların oranı %45,1 oldu
 
Çocuk Hakları Sözleşmesini duyduğunu belirten 13-17 yaş grubundaki çocukların oranının %45,1 olduğu görüldü. Bu oran aynı yaş grubundaki erkek çocuklarda %39,1 iken kız çocuklarda %51,4 oldu.
 
Hangi haklara sahip olduğunu bilen 13-17 yaş grubundaki çocukların oranı %53,3 iken yetişkinlerin genellikle çocuk haklarına saygı duyduğunu düşünen çocukların oranı %52,7 oldu.
 
Çocuk hakları konusunda farkındalık, 2022

Kaynak: Tuik Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/https-www-muhasebenews-com-wp-admin-post-phppost141024actionedit/feed/ 0
Afetzedeler Geçici Kimlik Belgelerini e-Devlet’ten Alabilecekler https://www.muhasebenews.com/afetzedeler-gecici-kimlik-belgelerini-e-devletten-alabilecekler/ https://www.muhasebenews.com/afetzedeler-gecici-kimlik-belgelerini-e-devletten-alabilecekler/#respond Thu, 30 Mar 2023 10:15:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=140948 Depremden etkilenen illerimizdeki afetzede vatandaşlarımızın mağduriyetlerini azaltmak amacıyla kimlik kartı başvurusuna gerek olmaksızın geçici kimlik belgelerinin e-Devlet üzerinden alınabilmesine olanak sağlandı.

Yerleşim Yeri/Diğer Adresi Depremden Etkilenen İllerimizde Olması Yeterli
Geçici kimlik belgesini, depremden etkilenen illerimizde yerleşim yeri ya da diğer adres kaydı olan vatandaşlarımız yararlanabilecek.
 

Kendisi ve Veli/Vasisi Oldukları Kişilerin Geçici Kimlik Belgesini Alabiliyor

Depremden etkilenen illerimizde yerleşim yeri ya da diğer adres kaydı olan afetzede vatandaşlarımız, kendisi, veli ya da vasisi olduklarının geçici kimlik belgesini e-Devlet’ten barkodlu alabiliyor. 


Barkodlu Geçici Kimlik Belgesi Üç Ay Kimlik Kartı Alınıncaya Kadar Geçerli.
e-Devlet’ten alınan barkodlu geçici kimlik belgesi üç ay yeni kimlik kartı alınıncaya kadar geçerli.

E devlet başvuru sayfasına direkt buradan ulaşabilirsiniz.

https://www.turkiye.gov.tr/nvv-afetzedeler-icin-gecici-kimlik-belgesi-temini


Kaynak: T.C. İÇ İŞLERİ BAKANLIĞI-AFAD Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/afetzedeler-gecici-kimlik-belgelerini-e-devletten-alabilecekler/feed/ 0
Konut ve Çatılı İşyeri Kira Sözleşmelerinde Kiracının Tahliyesini Sağlayan Sebepler https://www.muhasebenews.com/konut-ve-catili-isyeri-kira-sozlesmelerinde-kiracinin-tahliyesini-saglayan-sebepler-av-arb-nese-ozkanoglu/ https://www.muhasebenews.com/konut-ve-catili-isyeri-kira-sozlesmelerinde-kiracinin-tahliyesini-saglayan-sebepler-av-arb-nese-ozkanoglu/#respond Mon, 16 May 2022 00:00:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=87516

Av. Arb. Neşe ÖZKANOĞLU

n.ozkanoglu@gmail.com


 I. GİRİŞ

Kira sözleşmesi, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 299. maddesinde, “kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşme” olarak tanımlanmıştır. Kanun koyucunun “genel hükümler” başlığı altında yaptığı bu tanım, kira sözleşmelerinin bir türü olan konut ve çatılı işyeri kiralarını da kapsamaktadır. Kanundaki tanım doğrultusunda konut ve çatılı işyeri kiralarında kiraya veren, sözleşmeyle konut veya çatılı işyerinin kullanılmasını devretmeyi üstlenen kişi iken kiracı, kira bedelini ödeme borcu altındaki kimsedir.

Konut ve çatılı işyeri kira sözleşmesinin kurulması için tarafların, konut veya çatılı işyerinin kullanılmasının devri ile kira bedeli konusunda karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanları yeterlidir. Sözleşmenin kurulması için kiralananın teslim edilmesi şart olmadığı gibi, Türk Borçlar Kanunu (TBK)’nda herhangi bir şekil şartı öngörülmediğinden kural olarak sözleşmenin sözlü şekilde yapılması mümkündür. Kira sözleşmesinin borçlandırıcı bir işlem olması nedeniyle, kiraya verenin kiralanan konut veya çatılı işyerinin maliki olması da zorunlu değildir.

TBK’nın kira sözleşmesine ilişkin hükümleri, zayıf taraf olduğu düşüncesiyle kiracıyı korumaya yönelik olup,  bu düşünce özellikle sözleşmenin sona erdirilmesi hükümlerinde kendisini göstermektedir. Öyle ki kiracı, kira sözleşmesinin sona ermesine en az 15 gün kala sözleşmeyi sonlandırma iradesini bildirmediği takdirde sözleşme kendiliğinden 1 yıl uzamış sayılmaktadır. Kiracının sahip olduğu ve sözleşmeyi hiçbir sebep göstermeden yalnızca sözleşmedeki sürenin bitimine dayanarak sona erdirme imkanı kiraya verene tanınmamıştır. Kiraya verenin başkaca bir sebep göstermeden sözleşmeyi sona erdirebilmesi için oldukça uzun bir süre geçmiş olması gerekir. Bu süre belirsiz süreli kira sözleşmelerinde sözleşmenin başından itibaren 10 yıl iken, belirli süreli sözleşmelerde kararlaştırılan kira süresine ilaveten 10 yıllık uzama süresidir.

Kiraya verenin konut ve çatılı işyeri kira sözleşmesini sona erdirme hakkı, yalnızca bahsedilen 10 yıllık süreyle sınırlı değildir. TBK’da, kiraya verene sözleşmeyi sona erdirme imkanı tanıyan pek çok hüküm mevcut olup, bu hükümleri temelde üç başlık altında toplamak mümkündür: (1) Borçlar hukukunun genel ilkelerine dayanarak sözleşmeyi sona erdirme hakkı, (2) Kira sözleşmesinin genel hükümlerinde düzenlenen sona erme nedenlerinden konut ve çatılı işyeri kiralarında da uygulanabilecek olanlarla sözleşmeyi sona erdirme hakkı, (3) Konut ve çatılı işyeri kira sözleşmesine özgü nedenlerle sözleşmeyi sona erdirme hakkı.

II. 7226 SAYILI KANUNUN GEÇİCİ 2. MADDESİ İLE GETİRİLEN DÜZENLEME

 Tahliye sebeplerine geçmeden önce 26.03.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan  7226 sayılı Kanunun geçici 2. Maddesi ile getirilen kısıtlamadan bahsetmek gerekir. Bahsi geçen madde uyarınca, 1/3/2020 tarihinden 30/6/2020 tarihine kadar işleyecek iş yeri kira bedelinin ödenememesi kira sözleşmesinin feshi ve tahliye sebebi oluşturmaz.” TBK’da ise kiraya verenin kira bedellerinin ödenmemesi halinde sözleşmeyi sona erdirebileceği iki düzenleme bulunmaktadır:

  • TBK’nın 315. maddesi uyarınca kiraya veren, işyeri kira bedelini yahut yan giderleri ödemede temerrüde düşen kiracıya yazılı bildirimde bulunarak en az 30 günlük süre verir ve bu süre içerisinde kira bedeli ödenmediği takdirde kira sözleşmesini feshedebilir. 
  • TBK’nın 352/2. maddesi uyarınca kiraya veren, “çatılı” işyerine ait kira bedelini ödemede temerrüde düşen kiracıya, kira sözleşmesinin süresine göre belirlenecek dönemler içerisinde gönderilen iki ayrı ve haklı ihtarda bulunması halinde, madde metninde gösterilen 1 aylık süre içinde dava açarak sözleşmeyi sonlandırabilir. 

TBK’nın kira bedelinin ödenmemesine bağlanan sona erme nedenlerini düzenleyen m.315. (kiracının temerrüdü) ve m. 352/2 (iki haklı ihtar) aşağıda ayrıntılı şekilde açıklanmıştır. Şu halde kiraya verenin, 7226 sayılı Kanunun geçici 2. Maddesi uyarınca, 1.3.2020 – 30.06.2020 tarihleri arasındaki kira bedelleri ödenmediği takdirde, yukarıdaki düzenlemelerden faydalanarak sözleşmeyi sona erdirmesi mümkün değildir. En erken 01/07/2020 tarihi itibariyle muaccel olup ödenmeyen kira bedeli için m. 315 uyarınca kiracıya bildirim yapılabilir ya da ödenmeyen bu kira bedeli m. 352/2 kapsamında iki haklı ihtara konu edilebilir.

Sözleşmenin sona erdirilmesine dayanak olamamakla birlikte, kiracının 01.03.2020 – 30.06.2020 tarihleri arasında muaccel olmasına rağmen ödemediği kira bedellerini faiziyle birlikte ödemesi gerekecektir. Bunun için kiraya verenin icra takibi başlatması mümkündür.

III. TAHLİYE SEBEPLERİ 

Kira sözleşmesinin sona ermesiyle birlikte kiracının kiralanan konut veya işyerini geri verme//tahliye borcu doğar. Uygulamada kiralananın geri verilmesi/boşaltılması talebini içerir davaların tümünün “tahliye davası” olarak adlandırıldığı görülmektedir. Kiraya verilen tarafından açılan dava, sözleşmenin ister daha önceden bildirim yoluyla sona erdiğinin tespitine isterse TBK’nın 351-352. maddelerinde gösterilen nedenlerden birine dayanarak mahkeme kararıyla sona erdirilmesine ilişkin olsun, tespit veya sona erme talebinin yanında kiralananın tahliye edilmesi talebini de öngörüyorsa, “tahliye davası” olarak anılması hatalı olmayacaktır. Bu kısa açıklamadan sonra, kiracının tahliyesi için kira sözleşmesinin kiraya veren tarafından sona erdirilmesi nedenlerini inceleyelim:

1. Konut ve Çatılı İşyeri Kira Sözleşmesine Özgü Nedenlerle Sona Erdirme

Konut ve çatılı işyeri kira sözleşmeleri, 6098 sayılı TBK’da kira sözleşmelerinin bir alt türü olarak 339 – 356. maddeler arasında düzenlenmiş olup, bu sözleşme türüne özgü sona erdirici nedenler “bildirim yoluyla” ve “dava yoluyla” sona erme şeklinde iki ayrı başlık altında kategorize edilmiştir.

1.1 Bildirim Yoluyla Sona Erdirme

6098 sayılı TBK’nın 347/1 maddesi uyarınca, belirli süreli kira sözleşmesinde kira süresinin bitimine en az 15 gün kala kiracı tarafından bildirimde bulunulmadıkça, sözleşme aynı şartlarla 1 yıl uzamış sayılmaktadır. Dolayısıyla kiracı bildirimde bulunmadıkça kira sözleşmesi 1’er yıllık sürelerle uzamaktadır. Ancak aynı madde hükmüne göre kiraya veren on yıllık uzama süresinden sonra, anılan 347. maddede öngörülen bildirim süresine uyarak sözleşmeyi sona erdirebilecektir. Buradaki on yıllık uzama süresinden anlaşılacak olan, kira sözleşmesinde öngörülen sürenin bitiminden itibaren işleyecek on yıldır.

Belirsiz süreli konut ve çatılı işyeri kira sözleşmelerinde ise kiraya verene sözleşmenin başından itibaren 10 yıl geçtikten sonra, genel hükümlerde yani TBK m. 328 vd. öngörülen dönem ve sürelere uymak kaydıyla başkaca hiçbir neden ileri sürmeksizin sözleşmeyi sona erdirme imkanı verilmiştir (TBK m.347/2).

1.2 Dava Yoluyla Sona Erdirme

Kira sözleşmesinin aşağıda açıklanan sebeplerin varlığı halinde sona erdirilebilmesi, ancak dava yoluyla mümkündür. Dava yoluyla sona erdirme sebepleri bakımından sınırlı sayı ilkesi geçerli olup, TBK’nın 350., 351. ve 352. maddelerinde sayılanlar haricinde bir sebebe dayanarak kira sözleşmesi dava yoluyla, yani mahkeme kararı ile sona erdirilemez.

a. Kiraya Verenin Konut veya İşyeri Gereksinimi Sebebiyle Tahliye

TBK’nın 350. maddesine göre kiraya veren, kiralananı kendisinin, eşinin, altsoyunun, üstsoyunun veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kimselerin konuta veya işyerine ihtiyacının bulunması nedeniyle kullanma mecburiyetindeyse, yine madde metninde gösterilen sürelere uyarak dava açmak suretiyle kira sözleşmesini sona erdirebilir. Kiraya verenin gerçek anlamda konut veya işyeri ihtiyacı olmadığı, tersine, kanunun sunduğu imkanı fırsat bilerek kira bedelinde artış sağlamak, kiralananı başkasına kiraya vermek ya da kiracıyı rahatsız etmek gibi başka amaçların mevcut olduğu durumlarda, konut/işyeri ihtiyacının samimi olmaması nedeniyle davanın reddi gerekir.

b. Kiralananın Yeniden İnşa veya İmar Amacıyla Tahliyesi
TBK 350. maddesinde, kiralananın yeniden inşa edilmesi veya kiralananda imar amacıyla birtakım işlerin yapılması gerekliyse ve bu işler yapılırken kiralananın kullanılması da mümkün değil ise kiraya verene sözleşmeyi dava yoluyla sonlandırma imkanı verilmiştir. Özellikle yeniden inşa söz konusu olduğunda Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında belirtildiği üzere; imarca onaylı inşaat projesinin veya inşaat ruhsatının ibrazı davanın ispatı için gerekli olup, dava açılırken bu belgeler ibraz edilmediği takdirde davacıya ibraz için uygun bir süre verilmesi gerekmektedir.
c. Yeni Malikin Konut veya İşyeri Gereksinimi Sebebiyle Tahliye
TBK m. 351 uyarınca kiralananı sonradan edinen kimsenin sırf bu edinme sebebiyle sözleşmeyi fesih hakkı bulunmamakta olup, ancak kendisinin veya eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için konut veya işyeri gereksinimi nedeniyle kiralananı kullanma zorunluluğu varsa, madde metninde belirtilen süreler içerisinde dava açmak suretiyle kira sözleşmesini sona erdirebilir. Sonradan edinilen taşınmazın tapulu veya tapusuz olması önem arz etmediği gibi, edinmenin hukuki dayanağı farklılık gösterebilir (satın alma, bağış, cebri icra, kesinleşmiş mahkeme kararı gibi).
d. Yazılı Tahliye Taahhüdü Sebebiyle Sona Erdirme

TBK m. 352/1’de, kiracının kiralananın tesliminden sonra yazılı bir şekilde kiralananı tahliye edeceğini taahhüt etmesine rağmen taahhüdünü yerine getirmemesi halinde, kiraya verenin dava açarak yahut icra takibi yoluyla sözleşmeyi sona erdirebileceğini düzenlenmiştir. Uygulamada kanunu dolanmak amacıyla; kira sözleşmesi yapıldığı sırada tahliye taahhüdü verilip, yazılı taahhüde sonraki bir tarihin atılması ise kanuna karşı hile olduğundan bu husus ispat edildiği takdirde taahhüt geçersiz olacaktır.

e. İki Haklı İhtar Nedeniyle Açılan Tahliye Davasıyla Sözleşmenin Sona Erdirilmesi

TBK 352/2. maddesi ile kira bedelini ödemede temerrüde düşen kiracıya, kira sözleşmesinin süresine göre belirlenecek dönemler içinde gönderilen iki ayrı ve haklı ihtar bulunması halinde, kiraya verene madde metninde gösterilen 1 aylık süre içinde dava açarak sözleşmeyi sonlandırma imkanı verilmiştir. TBK m. 352/2 uyarınca da ihtarın yazılı yapılması geçerlilik şartıdır. İhtar telgrafla, noter aracılığıyla yahut icra dairesinden ödeme emri gönderilerek yapılabileceği gibi, elektronik imzayla da yapılabilir. Kiranın yıllık peşin ödenmesinin kararlaştırıldığı haller ile belirsiz süreli kira sözleşmelerinde iki haklı ihtarın oluşmayacağı hem öğretide hem uygulamada kabul edilmektedir.

Ancak yukarıda açıklandığı üzere, 7226 sayılı Kanunun geçici 2. maddesi uyarınca, işyeri kiraları bakımından 1/3/2020 – 30/6/2020 tarihlerine ait kira bedellerinin ödenmemesi halinde sözleşmenin iki haklı ihtara dayalı olarak sona erdirilmesi mümkün değildir.

f.  Kiracının veya Eşinin Aynı İlçe veya Belde Belediye Sınırları İçinde Oturmaya Elverişli Bir Konutunun Bulunması

Kiraya verenin konut ve çatılı işyeri kira sözleşmesini dava yoluyla sona erdirebileceği son neden TBK 352/3. maddesinde yer almaktadır. Buna göre kiraya veren, kiracısının veya onun beraber yaşadığı eşinin aynı ilçe veya belde belediye sınırları içinde oturmaya elverişli bir konutu olması halinde sözleşmeyi dava yoluyla sonlandırabilir. Konut ve çatılı işyeri kiralarına ilişkin kısımda bulunmakla birlikte kanun metninde açıkça “konut”tan bahsettiğinden, kiracı veya birlikte yaşadığı eşinin konut vasfı taşımayan, işyeri niteliğinde bir taşınmazı bulunması bu madde uyarınca dava sebebi teşkil etmez.

2. Kira Sözleşmesinin Genel Hükümlerine Göre Sona Erdirme

 a. Önemli Sebeplerden Ötürü Sözleşmenin Sona Erdirilmesi

Kira sözleşmesine ilişkin genel hükümler kapsamında olağanüstü fesih sebebi olarak düzenlenen TBK’nın 331. maddesi, kiracıya olduğu gibi kiraya verene de kira ilişkisinin sürdürülmesini kendisi için çekilmez kılan önemli sebeplerin varlığı halinde, sözleşmeyi feshetme imkanı tanımıştır. TBK’nın 331. maddesinin 1. fıkrasına göre sözleşmeyi sona erdirebilecek önemli sebepler, kira ilişkisinin devamını çekilmez kılan, sözleşme kurulurken öngörülemeyen ve fakat ortaya çıkmasıyla birlikte dürüstlük kuralınca kiraya veren için sözleşmenin ifasını ve sürdürülebilirliğini çekilmez kılan ağır durumlardır.

b. Kiracının İflası Nedeniyle Sözleşmenin Sona Erdirilmesi

TBK’nın “Kiracının iflası” başlıklı 332. maddesi kiracının, kiralananın teslim edilmesinden sonra iflası halinde işleyecek kira bedelleri için güvence verememesi durumunda kiraya verene sözleşmeyi feshetme hakkı tanımıştır. Kiracının iflas etmesi sözleşmenin feshi için yeterli olmayıp kiraya veren, iflas eden kiracı ve iflas masasına yazılı bildirimde bulunarak, işleyecek olan kira bedelleri için kendisine güvence verilmesini istemeli ve bunun için uygun bir süre vermelidir.

c. Kira Bedelinin Ödenmesinde Temerrüt Nedeniyle Sözleşmenin Sona Erdirilmesi
TBK’nın “Kiracının temerrüdü” başlıklı 315. maddesinde, kiracının kira bedelini veya yan gideri ödememesi halinde kendisine önce borcun ifası için yazılı olarak en az 30 gün süre verileceği, borcun verilen sürede ödenmemesi halinde, kiraya verenin sözleşmeyi feshedebileceği öngörülmüştür. Yazılı olarak kiracıya gönderilecek bildirimde; kiraya verenin veya yetkili temsilcisinin adı-soyadı, kiracının kimlik bilgileri, kiralananın bilgisi, ödemesi yapılmayan kira bedeli veya yan giderlerin neler olduğu ve normalde ödenmesi gereken tarihe yer verilerek, borcun (en az) 30 gün içinde ödenmesi, ödenmez ise sözleşmenin feshedileceği ihtar edilmelidir. Uygulamada kiraya veren tarafından icra takibi başlatılarak icra dairelerince gönderilen ödeme emri yoluyla da yazılı bildirim şartı sağlanmaktadır.

Ancak yukarıda açıklandığı üzere, 7226 sayılı Kanunun geçici 2. maddesi uyarınca, işyeri kiraları bakımından 1/3/2020 – 30/6/2020 tarihlerine ait kira bedellerinin ödenmemesi halinde 315. Maddeye dayanarak sözleşmenin feshi mümkün değildir.

d. Kiracının Kiralananı Sözleşmeye Aykırı Kullanımı Nedeniyle Sözleşmenin Sona Erdirilmesi
TBK’nın “Özenle kullanma ve komşulara saygı gösterme borcu” başlıklı 316. maddesi uyarınca, kiracı kiralananı sözleşmeye uygun biçimde özenle kullanmak ve komşulara saygı göstermekle yükümlüdür. Anılan yükümlülüklerin ihlali halinde, kiracının kendisine verilen süre içinde aykırılığı gidermemesi yahut süre verilmesinin faydasız olacağının anlaşılması üzerine kiraya verene, yazılı bir bildirimle sözleşmeyi feshetme imkanı tanınmıştır.

3. Borçlar Kanunu’nun Genel Hükümlerine Göre Sona Erdirme

 a. İrade Bozukluğu Nedeniyle Sözleşmenin İptali
İradeyi bozan sebepler TBK’da yanılma (hata), aldatma (hile) ve korkutma (tehdit) olmak üzere üç grup altında düzenlenmiştir. Kural olarak bu hallerden biri nedeniyle iradesi sakatlanan taraf, yasayla kendisine verilen süre içinde iptal hakkını kullanmazsa irade sakatlığıyla kurulan sözleşmeye onay verdiği anlamına gelir ve sözleşme baştan itibaren geçerli olur. Konut veya çatılı işyeri kira sözleşmesi de, kiraya verenin TBK’nın genel hükümleri çerçevesinde yanılma, aldatma veya korkutma nedenlerinden biriyle irade bozukluğuna uğraması sonucunda kurulmuşsa, kiraya veren, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin kalktığı andan itibaren 1 yıl içinde sözleşmenin iptali istemiyle mahkemeye başvurabilir.
b. Aşırı Yararlanma (Gabin) Nedeniyle Sözleşmenin İptali
Bir sözleşmede, taraflardan birinin diğer tarafın içinde bulunduğu zor durumdan ya da onun düşüncesizliğinden yahut tecrübesizliğinden faydalanması ve bu faydalanmanın tarafların edimleri arasında açıkça oransızlık oluşturması halinde aşırı yararlanma (gabin) söz konusu olur (TBK m. 29/1). Bu halde zarar gören (kendisinden faydalanılan) taraf, edimler arası oransızlığın giderilmesini isteyebileceği gibi sözleşmeyle bağlı olmadığını bildirerek sözleşmeyi iptal yoluna da başvurabilir. TBK’nın 29. maddesi ile düzenlenen aşırı yararlanma, sadece tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde mümkün olduğundan, konut ve çatılı işyeri kira sözleşmelerinde de uygulanabilecektir.
c. İkale (Sona Erdirme Anlaşması)
Taraflar, TBK’da düzenlenmemiş olmakla birlikte, sözleşme özgürlüğü kapsamında karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarıyla aralarındaki sözleşme ilişkisini sona erdirebilirler (ikale). Tarafların anlaşarak sözleşmeyi sona erdirme özgürlükleri sınırlandırılmış olmayıp, anlaşma herhangi bir şekle de tabi değildir. Tarafların karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarıyla kurulan konut ve çatılı işyeri kira sözleşmesi de, Yargıtay’ın da kabulünde olduğu gibi, sözleşmenin herhangi bir aşamasında yine kiracı ve kiraya verenin karşılıklı anlaşması ile her zaman sona erdirilebilir.

IV. SONUÇ

Görüldüğü üzere kiraya verenin konut ve çatılı işyeri kira sözleşmesini sona erdirme hakkı, kiracı tarafa nazaran oldukça sıkı şartlara bağlanmıştır. Çok çeşitli sebeplerle sözleşmeyi sona erdirme isteği taşıyan kiraya veren ya on yıl/on yıllık uzama süresi kadar bekleyecek ya da şartları varsa TBK’nın genel ilkelerine veya genel olarak kira sözleşmesini sona erdiren nedenlere yahut konut ve çatılı işyeri kira sözleşmesine özgü sona erme nedenlerine dayanarak, bu hükümlerde yer alan bildirim sürelerine, diğer şekli ve esasi şartlara uyarak sözleşmeye son verebilecektir. Yukarıda kiraya verenin hangi durumlarda sözleşmeyi ne şekilde sona erdirebileceği kısaca incelenmiş olup her bir sona erme nedenini somut olay özelinde ayrıca ele almak gerektiği unutulmamalıdır.

 


Kaynak: Av. Arb. Neşe ÖZKANOĞLU’nun özel izni ile yayınlanmıştır. Yazının Tüm hakları ve sorumluluğu yazara aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/konut-ve-catili-isyeri-kira-sozlesmelerinde-kiracinin-tahliyesini-saglayan-sebepler-av-arb-nese-ozkanoglu/feed/ 0
Veri Güvenliğini Sağlama Yükümlülüğünün Kapsamı https://www.muhasebenews.com/veri-guvenligini-saglama-yukumlulugunun-kapsami/ https://www.muhasebenews.com/veri-guvenligini-saglama-yukumlulugunun-kapsami/#respond Wed, 09 Mar 2022 00:00:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=86627

Hatice ZÜMBÜL
hatice.zumbul@zumbul.av.tr


6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“KVKK” veya “Kanun”) kapsamında veri sorumlularına getirilen yükümlülüklerden biri de veri güvenliğini sağlama yükümlülüğüdür. Veri güvenliği, kişisel verilerin korunmasına ilişkin mevzuat çerçevesinde, detaylı bir şekilde düzenlenmiş; veri güvenliğinin ihlali halinde veri sorumluları için birtakım yükümlülükler ve ağır yaptırımlar öngörülmüştür.

Veri güvenliğinin sağlanması bakımından yerine getirilmesi gereken işlemler ile veri sorumluları tarafından alınması gereken teknik ve idari tedbirler; Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nun (“Kurul”) yayımladığı “Kişisel Veri Güvenliği Rehberi’nde de (Teknik ve İdari Tedbirler)” (“Rehber”) ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir.

Kanun koyucu, kişisel veri güvenliğinin sağlanmasını Kanun’un amaçlarından biri olarak görmüş ve veri sorumlusu için kişisel verilerin hukuka aykırı şekilde işlenmesini önleme ve kişisel verilerin hukuka uygun olacak şekilde muhafazasını sağlama yükümlülüklerinin tamamını kapsayan veri güvenliğini sağlama yükümlülüğünü öngörmüştür. (1)

Nitekim, KVKK’nın 12. maddesi uyarınca veri sorumlusu; (i) kişisel verilerin hukuka aykırı olarak işlenmesini önleme, (ii) kişisel verilere hukuka aykırı olarak erişilmesini önleme, (iii) kişisel verilerin muhafazasını sağlama amaçlarıyla uygun güvenlik düzeyini temin etmeye yönelik gerekli her türlü teknik ve idari tedbiri almak zorundadır. Bununla birlikte, kişisel veri güvenliğine ilişkin yükümlülüklerin yerine getirilmemesi durumlarında, veri sorumluları için, KVKK kapsamında 15.000 TL ile 1.000.000 TL arasında idari para cezası öngörülmüştür.

Kanuni Sorumluluk

KVKK’nın 12. maddesi uyarınca, veri sorumlusu, kişisel verilerin kendisi adına başka bir gerçek veya tüzel kişi (“veri işleyen”) tarafından işlenmesi hâlinde, gerekli her türlü tedbirin alınması hususunda veri işleyen kişiler ile birlikte müştereken sorumlu olmaktadır. Dolayısıyla veri sorumlusu ile veri işleyenin farklı kişiler olması halinde veri işleyenlerin de veri güvenliğinin sağlanması için tedbir alma zorunluluğu bulunmaktadır; ancak bu zorunluluk, veri sorumlusunun veri güvenliğine ilişkin yükümlülükleri kapsamındaki sorumluluğunu hiçbir şekilde bertaraf etmemektedir. (2)

Veri Güvenliğine İlişkin Teknik ve İdari Tedbirler

KVKK’da veri sorumlusu tarafından veri güvenliğine ilişkin teknik ve idari tedbirlerin alınacağı öngörülmüş; ancak bu tedbirlerin neler olabileceğine ilişkin herhangi bir açıklama yapılmamıştır. Dolayısıyla, her bir somut olay kendi içinde farklı önlemler alınmasını gerektirecek olup, uygun önlemlerin belirlenmesinde şirketin büyüklüğü veya cirosunun yanı sıra veri sorumlusunun yaptığı işin ve korunan kişisel verinin niteliği de önem arz edecektir.

Kişisel verilerin işlenmesi faaliyetleri kapsamında veri sorumlularının alması gereken teknik ve idari tedbirler konusunda uygulamada açıklık sağlanması ve iyi uygulama örnekleri oluşturulması amacıyla Kurul tarafından, -yukarıda açıklandığı üzere-, bir Rehber yayımlanmış ve bu Rehber’de veri sorumluları tarafından alınabilecek önlemlere ilişkin ilk tespitler yapılmıştır.

Kurul tarafından belirlenen idari tedbirler, şirket içerisinde alınması gereken kararlar ve atılması gereken adımlar doğrultusunda alınabilecek güvenlik tedbirlerini (Kişisel veri işleme envanteri hazırlanması, kurumsal politikalar, gizlilik taahhütnameleri imzalanması, iş sözleşmesi ve disiplin yönetmeliğine Kanun’a uygun hükümlerin ilave edilmesi, Veri Sorumluları Sicil Bilgi Sistemine bildirim yapılması vb.) ifade etmekte iken; teknik tedbirler, şirket içerisinde oluşturulan kişisel veri güvenliği politikaları ve görev tanımları kapsamında, kâğıt ve elektronik ortamlarda işlenen kişisel verilerin ve işbu ortamların güvenliğinin sağlanabilmesi amacıyla alınması öngörülen tedbirleri (Yetki matrisi, erişim logları, kullanıcı hesap yönetimi, şifreleme, sızma testi, saldırı tespit ve önleme sistemleri, log kayıtları, veri kaybı önleme yazılımları, yedekleme vb.) ifade etmektedir.

Av. Hatice Zümbül


(1) “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Hakkında Bir Değerlendirme”, İbrahim Korkmaz, 2016, 124, Türkiye Barolar Birliği Dergisi (2)

“Kişisel Verilerin Korunamamasından Doğan Hukuki Sorumluluk”, Damla Gürpınar, 2017, Özel Sayı, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi

 


Kaynak: Av. Hatice ZÜMBÜL – İçerik, Zümbül Hukuk ve Danışmanlık firmasının özel izni ile yayınlanmıştır.  Yazının tüm hakları ve sorumluluğu yazara aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zararlardan sorumlu değildir.


YAZARIN DİĞER YAZILARI

İşçi Özlük Dosyasına KVKK Filtresi

İşyerinde Elektronik Gözetim Yöntemlerinin Kullanılması

Covid-19 Salgını Döneminde Siber Güvenlik Önerileri

Elektronik Haberleşme Sektöründe Covid-19 Tedbirleri

 

]]>
https://www.muhasebenews.com/veri-guvenligini-saglama-yukumlulugunun-kapsami/feed/ 0
İşyerinde Elektronik Gözetim Yöntemlerinin Kullanılması https://www.muhasebenews.com/isyerinde-elektronik-gozetim-yontemlerinin-kullanilmasi/ https://www.muhasebenews.com/isyerinde-elektronik-gozetim-yontemlerinin-kullanilmasi/#respond Thu, 24 Feb 2022 23:00:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=85946

Hatice ZÜMBÜL
hatice.zumbul@zumbul.av.tr


 

İşverenin çalışanlarına ve iş yerine ilişkin denetim ve gözetim yetkisinin dayanağı mevzuat olmakla birlikte; bu yetki kullanılırken uyulması gereken sınırlar da mevzuat ve iş sözleşmeleri ile belirlenmektedir. Gelişen teknoloji ve teknik imkanlarla beraber, denetim ve gözetim yetkisinin, kamera, elektronik ve biyometrik giriş ve zaman belirleme, elektronik yer belirleme (GPS) ve elektronik iletişimin gözetlenmesi gibi yöntemler aracılığıyla kullanılması yaygınlaşmıştır. Ancak elektronik sistemler aracılığıyla çalışanların gözetlenmesi çalışanların kişilik haklarına müdahaleye sebep olabilmektedir; dolayısıyla işyerinde elektronik gözetleme yöntemlerinin kullanılması, işçinin kişisel verilerinin ve kişilik haklarının korunması anlamında özen gösterilmesi gereken bir husustur.

6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun (“İSGK”) 4. maddesinde; işverenin, çalışanların iş ile ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olduğu ve bu çerçevede iş yerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izleyeceği, denetleyeceği ve uygunsuzlukların giderilmesini sağlayacağı düzenlenmiştir. İşverenin çalışanı denetleme hak ve yükümlülüğü çerçevesinde denetimi ne şekilde gerçekleştireceği ve denetim hakkının dayanağı ile sınırları ise Türkiye Cumhuriyeti Anayasası (“Anayasa”), 4857 sayılı İş Kanunu (“İş Kanunu”), 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (“TMK”), 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“KVKK”) ve taraflar arasında akdedilen iş sözleşmeleri ile belirlenmektedir.

Yukarıda da ifade edildiği üzere, işveren, denetim hak ve yükümlülüğünü teknik olmayan yollarla gerçekleştirebileceği gibi elektronik gözetleme yöntemlerini kullanmak suretiyle de gerçekleştirebilir. Ancak, elektronik sistemler aracılığıyla çalışanların gözetlenmesi, somut durumda gerekli hukuki mekanizmaların kurgulanmamış olması halinde, çalışanın kişilik haklarına müdahaleye sebep olabilmektedir. Dolayısıyla, işverenin çalışanın kişilik hakkına müdahale niteliğinde olan denetim hakkı kapsamında elektronik gözetleme yapabilmesi, ancak aşağıda belirtilen hukuka uygunluk sebeplerine dayandığı sürece hukuka uygun kabul edilebilecektir.

I. ELEKTRONİK GÖZETLEMEYE İLİŞKİN HUKUKA UYGUNLUK NEDENLERİ

• İşçinin Elektronik Gözetleme İçin Verdiği Rıza

İşverenin işçiyi elektronik gözetlemesine olanak veren hukuka uygunluk sebeplerinden ilki, işçinin elektronik gözetlemeye verdiği rızadır.[1] Anayasa’nın 20. maddesi başta olmak üzere TMK, KVKK ve ilgili mevzuatta kişisel verilerin ancak ilgili Kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızası ile işlenebileceği belirtilmiştir. Herhangi bir şekle bağlı olmayan bu irade açıklaması, açık ve anlaşılır şekilde yapılmalıdır. Bununla birlikte, işçinin elektronik gözetlemeye geçerli bir şekilde rıza gösterebilmesi için işçinin neyi onayladığı hakkında bilgi sahibi olması ve işverenin bu konuda aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmesi gerekmektedir.[2]

• Mevzuat İle Verilen Yetkinin Kullanılması

Elektronik gözetlemeyi meşru kılan bir diğer durum, ilgili mevzuat ile işverene verilen hak ve yetkinin kullanılmasıdır. Bu durumda, ilgili mevzuat, işverenin işçiyi denetlemesini bir yükümlülük olarak zorunlu kılmaktadır.[3]

• İşverenin Üstün Menfaati

Bir diğer hukuka uygunluk sebebi ise, işverenin üstün menfaatidir.[4] Ancak işverenin işçiyi gözetlemesine ilişkin menfaatinin üstün nitelikli sayılması ve hukuken koruma altında olabilmesi için gözetleme kapsamında belirlenen amaca ve ilgili sınırlara uyulması gerekmektedir. [5]

II. ELEKTRONİK GÖZETLEME SİSTEMLERİNDEN BİRİ OLAN KAMERA İLE GÖZETLEMEYE İLİŞKİN AMAÇLAR VE HUKUKİ DEĞERLENDİRMELER

2.1. İş Yerine Girişin Kontrol Edilmesi Amacıyla Kamera İle Gözetleme

İşveren yabancı üçüncü kişilerin işyerine girmelerini önlemek adına gerekli önlemleri alma hakkına sahiptir. Bu bağlamda gerçekleştirilecek olan kamera ile denetleme sırasında işçinin de izlenmesi söz konusu olacaktır. Ancak bu durumda işverenin meşru menfaati olduğundan bahisle, bahsedilen gözetleme yönteminin hukuka uygun olarak kabul edilmesi mümkündür.[6]

2.2. İş Yerinde Tehlikeli Durumların Ve Faaliyetlerin Kontrol Edilmesi Amacıyla Kamera İle Gözetleme

İSGK’nın 4. maddesi uyarınca işveren, çalışanların iş ile ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla ve konu ile ilgili olarak her türlü tedbiri almakla yükümlüdür. Bu yükümlülük işverene, somut durumlara da uygun olacak şekilde, işçiyi işletme tehlikelerine ve diğer işçiler ile üçüncü kişilere karşı korumak için iş yerini gözetleme imkânı vermektedir.[7] Ancak, kamera ile gözetleme yönteminden farklı ve yine aynı amaca hizmet eden başka bir yöntemin olması durumunda menfaatler arası dengenin sağlanabilmesi adına kamera ile gözetlemenin yapılmaması gerekmektedir. [8]

2.3. Üretimin Denetlenmesi Amacıyla Kamera İle Gözetleme

Üretimin hatasız ve kesintisiz bir şekilde yürütülmesini sağlamak adına ilgili süreçlerin işveren tarafından denetlemesi, hukuken korunması gereken bir menfaat olarak kabul edilmektedir.

Dolayısıyla üretim süreçlerinin kontrolünün sağlanması adına kamera vasıtasıyla gözetleme uygun nitelikte bir yöntem olarak kabul edilebilir.[9] Ancak üretimin denetlenmesi kapsamında işçi de gözetleniyorsa, daha farklı bir değerlendirme yapılması gerekecektir.[10]

İşçinin üretimin bir parçası olmamasına rağmen üretimin yapıldığı alanda uzun süre bulunması sebebiyle kamera ile gözetlenmesi gündeme geliyorsa, bu gözetleme şekli hukuka aykırı olarak değerlendirilmeyebilir. Ancak, işçinin üretimin bir parçası olması dolayısıyla üretim sürecine doğrudan katılması halinde üretim işleyişinin kamera ile bir bütün olacak şekilde gözetlenmesi işçinin sürekli gözetlenmesi anlamına gelecektir. Dolayısıyla böyle bir gözetim yönteminin kullanılması işçinin kişilik haklarını ihlal ediyor olması nedeniyle hukuka aykırı olarak kabul edilmektedir. [11]

2.4. İşletme Malvarlığının Korunması Amacıyla Kamera İle Gözetleme

İşletme malvarlığına gelebilecek müdahale ve zararın önlenmesi amacıyla işveren tarafından gerekli tedbirlerin alınması söz konusu olabilmektedir. Ancak işçinin önleyici amaç doğrultusunda kamera ile gözetlenmesi sadece belirli şartların sağlanması halinde mümkündür. Bu bağlamda, bahsi geçen nitelikte bir gözetleme, belirli bir işçi veya işçi grubunun işverenin mülkiyet haklarına verebilecekleri zarara ilişkin somut şüphe yahut tehdit olması durumunda sadece sınırlı bir süreliğine olması halinde hukuka uygun kabul edilebilecektir.[12]

III. KAMERA İLE GÖZETLEMEYE İLİŞKİN KRİTERLER

Kişi temel hak ve özgürlüklerine müdahale niteliğinde olan kamera ile gözetleme yöntemi, ölçülülük ilkesine uygun olacak şekilde uygulanmalıdır ve bahsi geçen ilke çerçevesinde, kamera vasıtası ile gözetlemenin işveren tarafından ulaşılmak istenen amaca uygun nitelikle bir önlem olması şarttır.[13] Bu anlamda ulaşılmak istenen amaca hizmet eden ve temel haklar ile özgürlükler bakımından işçi nezdinde bir ihlale neden olmayan bir yöntemin olması halinde en az müdahaleye sebep olan yöntemin seçilmesi uygun olacaktır[14].

Bununla birlikte, işverenin denetim hakkı çerçevesinde yapacağı elektronik gözetlemenin TMK ile düzenlenen dürüstlük kurallarına uygun olarak şeffaf olacak şekilde yapılması gerekmekte, yani gizli gözetleme yapılmaması gerekmektedir.[15]

Sürekli ve kesintisiz olarak gerçekleştirilen kamera ile gözetleme uygulaması sebebiyle çalışanlar üzerinde oluşan stres ve baskı oluşabilmekte; dolayısıyla işçinin ruh sağlığının tehlikeye girmesi ve/veya kişinin hareket etme özgürlüğünün kısıtlanması söz konusu olabilmektedir.[16] Bu kapsamda ILO İşçilerin Kişisel Verilerinin Korunması Hakkındaki Uygulama Kodu m.6.14/III’te de işçinin sürekli gözetlenmesinin yasak olduğu vurgulanmıştır. Nitekim buna ilişkin olarak Diyarbakır 1. İdare Mahkemesi tarafından verilen karar uyarınca, Siirt Valiliği’nin çıkarmış olduğu, iş yerlerinin güvenliğinin sağlanmasına ilişkin genelge çerçevesinde Siirt Defterdarlığı tarafından gerçekleştirilen, çalışan memurları direkt ve sürekli gözetleyen kamera sistemi uygulamasının, işçinin özel yaşamının ihlal edildiği gerekçesi ile iptaline karar verilmiştir.[17]

Bu çerçevede, işveren tarafından kamera vasıtası ile iş yerinin ve işçilerin gözetlenmesi, işverenin hukuken korunması gereken bir menfaati olması durumunda ve somut olay ile ilgili ölçülülük şartlarının da gerçekleşmesi koşuluyla uygulanabilir bir yöntem olarak değerlendirilebilecektir. Ancak bahsi geçen şartlar ve konuyla ilgili gerek ulusal gerek uluslararası gelişmeler doğrultusunda kamera ile gözetleme yönteminin uygulama alanı daralmaktadır.

İşverenin işçinin kişilik hakkına müdahale niteliğinde olan denetim hakkı kapsamında elektronik gözetleme uygulaması, hukuka uygunluk sebeplerinin yanında ölçülü olması ve dürüstlük kuralına uygun hareket edilmesi halinde hukuken korunacaktır.

Bir başka deyişle, işverenin haklı ve hukuken korunan bilgi edinmesine ilişkin hakkı ile işçinin genel anlamda kişilik hakkının korunması arasında bir dengenin varlığı zorunludur. Bu kapsamda, çalışanların elektronik sistemler vasıtasıyla sürekli olarak gözetlenmesinin, zorunluluk teşkil eden durumlar haricinde uygulanmaması gerektiği sonucuna varmak mümkün olacaktır.

Av. Hatice ZÜMBÜL


Kaynakça:

[1] Savaş Taşkent, İşverenin Yönetim Hakkı, İstanbul, 1981, s. 107-112

[2] “Özellikle Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Çerçevesinde İşçilerin Kişisel Verilerinin İhlâli Ve Korunması Yolları”, Ayşe Merve Belge, 2017, Özel Sayı, D.E.Ü. Hukuk Fakültesi Dergisi

[3] “6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Kapsamında İşçinin Elektronik Ortamda Gözetlenmesi”, C. Gökhan Erbaş, 2017, 7(1), Hacettepe Hukuk Fakültesi Dergisi

[4] “İş İlişkisinde İşçinin Kişisel Verilerinin Korunması”, Eda Manav, 2015, 2, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi

[5] Erbaş, a.g.m., s. 104

[6] Zeki Okur, İş Hukuku’nda Elektronik Gözetleme, Legal Kitapevi, İstanbul, 2013, s. 130

[7] Çalışma Grubu, Video Gözetleme Yolu ile Kişisel Verilerin İşlenmesi, s. 26, http://ec.europa.eu/justice/policies/privacy/docs/wpdocs/2004/wp89_de.pdf

[8] Selen Uncular, İş İlişkisinde İşçinin Kişisel Verilerinin Korunması, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2014, s. 95

[9] Çalışma Grubu, Video Gözetleme Yolu ile Kişisel Verilerin İşlenmesi, s. 26, http://ec.europa.eu/justice/policies/privacy/docs/wpdocs/2004/wp89_de.pdf (Erişim Tarihi: 21.11.2018)

[10] Erbaş, a.g.m., s. 99

[11] Okur, a.g.e., s. 132

[12] Manav, a.g.m., s. 124; Okur, a.g.e., s. 133

[13] Erbaş, a.g.m., s.104

[14] Çalışma Grubu, Video Gözetleme Yolu ile Kişisel Verilerin İşlenmesi, s. 25-26, http://ec.europa.eu/justice/policies/privacy/docs/wpdocs/2004/wp89_de.pdf (Erişim Tarihi: 21.11.2018)

[15] K. Ahmet Sevimli, İşçinin Özel Yaşamına Müdahalenin Sınırları, Legal Yayıncılık, İstanbul, 2006, s. 209; Manav, a.g.m., s. 128

[16] Ufuk Aydın, İş Hukukunda İşçinin Kişilik Hakları, T.C. Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir, 2002, s. 205-206

[17] Diyarbakır 1. İdare Mahkemesi’nin 04.06.2010 tarih ve E. 2009/1466 sayılı kararı

 


Kaynak: Av. Hatice ZÜMBÜL – İçerik, Zümbül Hukuk ve Danışmanlık firmasının özel izni ile yayınlanmıştır.  Yazının tüm hakları ve sorumluluğu yazara aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zararlardan sorumlu değildir.


YAZARIN DİĞER YAZILARI

Covid-19 Salgını Döneminde Siber Güvenlik Önerileri

Elektronik Haberleşme Sektöründe Covid-19 Tedbirleri

 

]]>
https://www.muhasebenews.com/isyerinde-elektronik-gozetim-yontemlerinin-kullanilmasi/feed/ 0
Mirasçıların işe devam etmesi halinde e-fatura ve e-defter kullanımı devam edecek mi? https://www.muhasebenews.com/mirascilarin-ise-devam-etmesi-halinde-e-fatura-ve-e-defter-kullanimi-devam-edecek-mi/ https://www.muhasebenews.com/mirascilarin-ise-devam-etmesi-halinde-e-fatura-ve-e-defter-kullanimi-devam-edecek-mi/#respond Tue, 18 Jan 2022 04:16:52 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=84198 … Gerçek usulde gelir vergisi mükellefi olan ve 01.01.2016 tarihinden itibaren e-Fatura ve e-Defter uygulamasına geçen eşinizin 08.02.2016 tarihinde vefat ettiği, mirasçı olarak ölüm tarihi itibariyle …Vergi Dairesi Müdürlüğünde mükellefiyetinizin tesis  ettirildiği belirtilerek e-Fatura ve e-Defter kullanımı ile devreden Katma Değer Vergisinin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı hak. 

GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN :    

Bu hükümler çerçevesinde, ferdi bir işletmenin sahibinin ölümü halinde ölüm tarihi itibariyle ticari işletmenin faaliyetini durdurduğu kabul edilmektedir. Dolayısıyla, ölüm nedeniyle faaliyeti durdurulan ticari işletmenin mirasçılara kayıtlı değerleriyle aynen devir alınarak işletmenin faaliyetine devam edilmesi durumunda, bu devir işleminde değer artış kazancı hesaplanmayacaktır.

Ancak, murisin ölümüyle mirasçılara intikal eden işletmenin faaliyetine mirasçılar tarafından devam edilmesi halinde, miras ortaklığının adi ortaklık olarak faaliyette bulunduğu kabul edilerek, mirasçılar için ölüm tarihi itibariyle ticari kazanç bakımından mükellefiyet tesis edilmesi gerekmektedir.

Bu durumda; işletmenin faaliyetine mirasçılardan bir veya birkaçı tarafından devam edilmesi halinde ise sadece faaliyette bulunan mirasçılar için ölüm tarihi itibariyle ticari kazanç bakımından mükellefiyet tesisinin yapılacağı tabiidir.

Öte yandan; faaliyette bulunmayan diğer mirasçıların kendilerine intikal eden ortaklık hisselerini diğer mirasçılara veya başka kimselere satmak suretiyle elden çıkarmalarından doğan kazancın ise değer artış kazancı olarak vergilendirilmesi gerekmektedir. Başka bir ifadeyle, ortaklık hisselerini satmaları nedeniyle faaliyete devam etmesi mümkün bulunmayan bu kişilerin ticari kazanç için gelir vergisi mükellefiyetlerinin tesis edilmesi mümkün değildir.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

Buna göre, veraset yoluyla intikal eden ticari işletmenin bazı mirasçıların haklarından feragat etmek suretiyle tek bir varis tarafından faaliyetine devam etmesi işleminin Gelir Vergisi Kanununun 81/1 maddesi kapsamında değerlendirilmesi halinde, devir işleminde KDV Kanununun 17/4-c maddesi kapsamında KDV hesaplanmayacak ve sonraki döneme devreden KDV ise, mükellefiyet tesis ettirmek suretiyle işe devam eden varis tarafından indirim konusu yapılabilecektir.

Öte yandan, diğer mirasçıların haklarından feragat etmesi, Gelir Vergisi Kanunu açısından ticari mahiyette bir işlem sayılmadığı takdirde KDV’nin konusuna girmeyeceği tabiidir.

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

e-Defter, e-Fatura Kullanım ve geçiş

08.02.2016 tarihinde vefat eden eşiniz ölüm tarihi itibariyle işi bırakmış sayılacak ve ölüm tarihinden itibaren eşiniz adına tanımlanan mali mühre ilişkin e-Fatura ve e-Defter kullanıcı yetkileri sona erecek olup, 08.02.2016 tarihi itibariyle başlayan mükellefiyetinize ilişkin olarak e-Defter tutma ve e-Fatura uygulamasına geçme zorunluluğunuz bulunmamaktadır.

Öte yandan, 2016 veya müteakip takvim yıllarında e-Defter ve e-Fatura uygulamasına geçme zorunluluğu şartlarını taşımanız halinde ise konuya ilişkin olarak yayımlanan Genel Tebliğler ile belirlenen sürede söz konusu uygulamalara dahil olmanız gerektiği tabiidir.

….


Kaynak: GİB – 17.08.2018 – 53445970-105[12-2016/5]-109423
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/mirascilarin-ise-devam-etmesi-halinde-e-fatura-ve-e-defter-kullanimi-devam-edecek-mi/feed/ 0
Geçici vergi dönemlerinde mahsup etmediğimiz geçmiş yıl zararlarını kurumlar vergisinde mahsup edebilir miyiz? https://www.muhasebenews.com/gecici-vergi-donemlerinde-mahsup-etmedigimiz-gecmis-yil-zararlarini-kurumlar-vergisinde-mahsup-edebilir-miyiz/ https://www.muhasebenews.com/gecici-vergi-donemlerinde-mahsup-etmedigimiz-gecmis-yil-zararlarini-kurumlar-vergisinde-mahsup-edebilir-miyiz/#respond Tue, 18 Jan 2022 02:18:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=85147 Geçici vergi beyannamesinde mahsup etmediğimiz geçmiş yıl zararını dönem sonu kurumlar vergi beyannamesinde mahsup edebilir miyiz? Dönem sonunda mahsup edersek haliyle vergi iadesi çıkıyor. Bununla alakalı da bir sorun yaşar mıyız?

Kurumlar vergi beyannamesinde mahsup yapılabilir. Sorun olmaz.

Vergi mükellefi olarak geçmiş yıl zararım;

2015 yılı 20.000 TL

2016 yılı 20.000 TL

2017 yılı  2.000  TL

2018 yılı 20.000 TL

2019 yılı karım ise 40.000 TL şeklinde düşündüğümüzde 2019 yıllık beyanını verirken “Mahsup Edilmeyen Geçmiş Yıl Zararları” bölümünde 2016 2017 2018 yılları geçmiş yıl zararlarımı yine göstereceğim değil mi?

Geçmiş yıl zararları yıllar itibari ile yıllık beyannamede yıl, yıl yer alır. Mahsup en eski yıldan itibaren yapılır.


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/gecici-vergi-donemlerinde-mahsup-etmedigimiz-gecmis-yil-zararlarini-kurumlar-vergisinde-mahsup-edebilir-miyiz/feed/ 0