Dünyadaki altın fiyatlarının son 5 yıllık trendi nasıl gerçekleşti
Dünya genelindeki altın fiyatları son 5 yılda oldukça dalgalı bir seyir izledi. İşte son 5 yıllık altın fiyatı trendlerinin özeti:
Bu trendler, altın fiyatlarının çeşitli faktörlere özellikle de küresel ekonomik ve politik olaylara bağlı olduğunu gösteriyor.
Altın Fiyatları ile ilgili 2023 yılı sonu için ne tahminlerde bulunuluyor?
2023 yılı sonu için altın fiyatları ile ilgili kesin bir tahminde bulunmak mümkün değildir. Ancak, altın fiyatlarını etkileyen çeşitli faktörler göz önüne alındığında, birkaç senaryo belirleyebiliriz:
-ABD ekonomisi hızla toparlanır ve faiz oranları yükselir. Bu durum altın fiyatlarını düşürebilir ve ons başına 1.500-1.800 dolar aralığında kalabilir.
-Küresel ekonomik belirsizlikler devam eder ve yatırımcılar güvenli liman arayışını sürdürür. Bu durumda, altın fiyatları yüksek kalabilir ve ons başına 2.000-2.500 dolar aralığında seyredebilir.
-Küresel ekonomik dengelerde değişiklikler meydana gelir ve bu, altın fiyatları üzerinde belirgin bir etki yaratır. Bu senaryoda altın fiyatlarındaki değişimler tahmin edilmesi zor olabilir.
Tüm bu senaryoların gerçekleşme olasılığı olduğundan, kesin bir tahminde bulunmak zordur. Ancak, küresel piyasaları yakından takip etmek ve altın fiyatlarındaki değişimleri izlemek yatırımcılar için önemlidir.
Altın fiyatları genel olarak nelerden etkilenir
Altın fiyatları, birçok faktörden etkilenir. İşte altın fiyatlarını etkileyen ana faktörler:
Talep ve Arz: Altın fiyatları, talep ve arz faktörlerine bağlıdır. Altın talebi arttığında ve arz azaldığında, altın fiyatları yükselir. Aksine, talep düşerken ve arz artarken altın fiyatları düşer.
Döviz Kuru: Altın, genellikle ABD Doları cinsinden işlem görür ve dolardaki değişiklikler altın fiyatlarını etkiler. Dolar güçlendiğinde, altın fiyatları düşer. Tersi durumda ise altın fiyatları yükselir.
Faiz Oranları: Faiz oranları, altın fiyatlarını etkileyen diğer bir faktördür. Faiz oranları yükseldiğinde, yatırımcılar tahvil gibi güvenli liman yatırımlarına yönelirler ve altın talebi azalır. Bu nedenle, faiz oranlarındaki yükseliş, altın fiyatlarının düşmesine neden olabilir.
Jeopolitik Riskler: Siyasi ve jeopolitik riskler, altın fiyatlarını etkileyen diğer bir faktördür. Jeopolitik krizler, savaşlar, terör saldırıları ve benzeri olaylar, yatırımcıların güvenli liman arayışına girmesine neden olabilir ve altın fiyatlarını yükseltebilir.
Enflasyon: Enflasyon, altın fiyatlarını etkileyen diğer bir faktördür. Enflasyon yükseldiğinde, para birimi değer kaybeder ve yatırımcılar, parasal değerlerini korumak için altın gibi güvenli limanlara yönelirler. Bu nedenle, enflasyonun yükselmesi, altın fiyatlarını artırabilir.
Bu faktörler, altın fiyatlarını etkileyen en önemli faktörlerdir. Ancak, her zaman her faktör altın fiyatlarını aynı şekilde etkilemez ve altın fiyatlarının birçok farklı faktörden etkilendiği unutulmamalıdır.
Altın fiyatı en çok hangi durumda yükselir?
Altın fiyatları, birçok faktörden etkilendiği için, belirli bir durumda altın fiyatlarının artacağını söylemek zordur. Ancak, altın fiyatları genellikle aşağıdaki durumlarda yükselme eğilimi gösterir:
Küresel Ekonomik Belirsizlik: Küresel ekonomik belirsizlikler, yatırımcıların güvenli liman arayışına girmelerine neden olabilir. Bu nedenle, ekonomik krizler, jeopolitik riskler, doğal afetler gibi durumlarda altın fiyatları yükseliş gösterebilir.
Düşük Faiz Oranları: Düşük faiz oranları, alternatif yatırım araçlarının getirisini azaltırken, altın gibi güvenli liman yatırımlarına yönelimi artırabilir. Bu nedenle, düşük faiz oranları, altın fiyatlarının yükselmesine neden olabilir.
Düşük Dolar Değeri: Altın, genellikle ABD doları cinsinden işlem görür. Dolar değer kaybettiğinde, altın fiyatları yükseliş gösterebilir.
Enflasyon: Enflasyon yükseldiğinde, para birimi değer kaybeder ve yatırımcılar parasal değerlerini korumak için altın gibi güvenli liman yatırımlarına yönelirler. Bu nedenle, enflasyonun yükselmesi, altın fiyatlarının yükselmesine neden olabilir.
Altın Talebindeki Artış: Altın talebi arttığında, altın fiyatları da artma eğiliminde olabilir. Özellikle, mücevher sektöründeki talep, özellikle Hindistan ve Çin gibi ülkelerde arttığında, altın fiyatları yükselebilir.
Ancak, yukarıda belirtilen durumların her biri, altın fiyatları üzerinde farklı derecelerde etkiye sahiptir ve altın fiyatlarının yükselmesi veya düşmesi için diğer faktörler de önemlidir. Bu nedenle, yatırımcıların altın fiyatlarındaki değişimleri yakından takip etmeleri önemlidir.
Dünyadaki altın rezervleri ne kadardır?
Dünya Altın Konseyi verilerine göre, 2021 yılı sonu itibariyle, dünya genelinde merkez bankaları, hükümetler ve özel sektörde toplam 198,509 ton altın rezervi bulunmaktadır. Bu rakam, küresel altın rezervlerindeki artışın bir göstergesi olan son 10 yılda yaklaşık %23 artışa işaret etmektedir.
En büyük altın rezervine sahip ülkeler arasında ABD, Almanya, İtalya, Fransa ve Rusya yer almaktadır. Bunların yanı sıra, Çin, Hindistan, İsviçre, Japonya, Hollanda, Tayland, Tayvan ve İngiltere gibi diğer ülkeler de önemli altın rezervlerine sahiptir.
Türkiye’nin altın rezervi ne kadardır?
Türkiye’nin altın rezervi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından açıklanan verilere göre, 2021 yılı sonu itibariyle 408 ton civarındadır. Bu rakam, Türkiye’nin altın rezervlerinin son yıllarda artmasına rağmen, küresel ölçekteki en büyük altın rezervlerine sahip ülkelerle karşılaştırıldığında daha düşük kalmaktadır. Ancak, Türkiye, altın üretimi açısından dünya genelinde önemli bir konuma sahip olduğu için, yeraltı kaynaklarına dayalı diğer endüstriyel faaliyetlerle birlikte altın, Türkiye’nin ekonomisinde önemli bir rol oynamaktadır.
DÜnya’da henüz çıkarılmamış kaç ton altın olduğu tahmin ediliyor?
Dünya genelinde henüz çıkarılmamış tam olarak ne kadar altın bulunduğunu belirlemek zordur. Ancak, ABD Jeolojik Araştırmalar Kurumu’na göre, dünya genelinde tahmini 54.000 ton altın rezervi bulunmaktadır. Bu tahmini rezervlerin büyük bir bölümü yeraltında veya deniz yataklarında bulunmaktadır.
Ancak, bu tahmini rezervlerin tam olarak çıkarılıp çıkarılamayacağı, ne kadarının çıkarılabilir olduğu ve çıkarılmasının ne kadarının ekonomik olarak mümkün olduğu gibi faktörler, tam bir tahmin yapılmasını zorlaştırmaktadır. Ayrıca, altın fiyatlarındaki dalgalanmalar ve üretim maliyetlerindeki değişiklikler gibi diğer faktörler, çıkarılabilir altın miktarını da etkileyebilir.
Altının satın alım değeri son 50 yılda nasıl bir seyir izledi?
Altının satın alma gücü zaman içinde değişebilir ve fiyatlar farklı faktörlere bağlı olarak dalgalanabilir. Bununla birlikte, altının uzun dönemli fiyat trendleri, genellikle enflasyon, ekonomik belirsizlik, siyasi çalkantılar ve döviz kurları gibi faktörler tarafından etkilenir.
50 yıllık bir zaman dilimi içinde, altın fiyatları önemli ölçüde değişti. Örneğin, 1970’lerin başında, ABD dolarındaki zayıflık, petrol krizi ve enflasyonun yükselmesi, altın fiyatlarının hızla yükselmesine neden oldu. 1980’lerde, ABD ekonomisinin güçlenmesi ve enflasyonun düşmesi nedeniyle altın fiyatları düştü. 1990’larda, altın fiyatları genellikle istikrarlıydı ve genel olarak düşük seviyelerde kaldı. Ancak, 2000’li yılların başından itibaren, ekonomik belirsizlik, küresel krizler ve para politikalarındaki gevşemeler gibi faktörler, altın fiyatlarını tekrar artırdı ve 2010’larda altın fiyatları rekor seviyelere ulaştı.
Son 50 yılda altın fiyatları, 1970’lerin başında yaklaşık 35 dolardan 1980’lerin başında 600 dolara yükseldikten sonra 1990’larda ortalama 300-400 dolar arasında gezindi. 2000’li yılların başında, altın fiyatları yine yükselişe geçerek 2011 yılında tarihi zirvesi olan 1.900 dolara ulaştı. 2020 yılında ise altın fiyatları 2.000 dolar seviyelerine yükseldi. Ancak, 2021 yılında altın fiyatları bir miktar geriledi ve 1.700-1.800 dolar aralığında seyretti.
Son 5 yılda hangi ülke ne kadar altın ihraç ve ithal etti
Dünya Altın Konseyi (World Gold Council) tarafından yayınlanan verilere göre, son 5 yılda (2017-2021) en fazla altın ithal eden ve ihraç eden ülkeler şu şekildedir:
En fazla altın ithal eden ülkeler:
1- Çin – 1.428 ton
2- Hindistan – 836 ton
3- Almanya – 646 ton
4- Tayland – 335 ton
5- İsviçre – 322 ton
En fazla altın ihraç eden ülkeler:
1- İsviçre – 2.035 ton
2- Hong Kong – 389 ton
3- Birleşik Arap Emirlikleri – 273 ton
4- ABD – 245 ton
4- Avustralya – 213 ton
Bu veriler, dünya genelinde altın ithalatı ve ihracatı yapılan ülkeler arasında bir fikir vermektedir. Ancak, bazı ülkelerin altın ticaretine ilişkin verileri doğrudan açıklamadığı veya tam olarak bildirmediği için, bu veriler tam ve kesin bir resim sunmamaktadır.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.
Başlıca üretici ülkelerin yıllara göre kabuklu fındık üretim miktarını gösteren tablo (ton)
Ülke | 2008 | 2009 | 2010 | 2011 | 2012 | 2013 | 2014 | 2015 | Ortalama |
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
Türkiye | 800.791 | 500.000 | 600.000 | 430.000 | 660.000 | 549.000 | 412.000 | 646.000 | 588.974 |
İtalya | 125.000 | 85.000 | 87.200 | 140.000 | 85.000 | 120.000 | 100.000 | 125.000 | 102.525 |
Azerbaycan | 40.000 | 30.000 | 25.000 | 55.000 | 45.000 | 35.000 | 25.000 | 50.000 | 34.848 |
Gürcistan | 35.000 | 27.000 | 40.000 | 30.000 | 40.000 | 30.000 | 35.000 | 40.000 | 28.424 |
ABD | 36.280 | 42.600 | 24.500 | 35.000 | 36.000 | 35.000 | 36.300 | 43.500 | 34.045 |
İspanya | 26.000 | 18.000 | 20.000 | 22.000 | 16.000 | 19.500 | 19.500 | 20.000 | 21.000 |
Diğerleri | 5.900 | 20.000 | 27.000 | 27.000 | 27.000 | 25.000 | 25.000 | 45.000 | 31.988 |
TOPLAM | 1.068.971 | 722.600 | 823.700 | 739.000 | 909.000 | 813.500 | 660.773 | 969.000 | 841.804 |
Ayrıca Çin, İran, Şili, Avustralya ve Fransa da fındık üretiminde önemli ülkelerdendir. Listedeki ülkelerin yanında küçük miktarlarda üretim yapan diğer ülkeler şunlardır: Polonya, Yunanistan, Belarus, Hırvatistan, Tacikistan, Özbekistan, Rusya, Kamerun, Portekiz, Moldova, Ukrayna, Tacikistan, Tunus, Slovakya, Slovenya, Suriye, Kıbrıs, Arjantin, Avusturya, Estonya, Yeni Zelanda ve Romanya.
Dünyada ticarete konu olan fındığının büyük kısmı (%91) Avrupa ülkeleri tarafından satın alınır ve çoğunlukla (%80) şekerleme ve çikolata sanayinde kullanılır.
2000-2008 yılları arasında %85’i Türkiye tarafından satılan ortalama 540 bin ton kabuklu fındık ticareti gerçekleşmiştir.
İtalya, Almanya, Amerika Birleşik Devletleri ve İspanya, Türkiye dışındaki önemli ihracatçı ülkelerdir. Hollanda, Belçika, Lüksemburg, Avusturya, Birleşik Krallık, İrlanda, İsviçre, Bulgaristan, Macaristan ve Kanada, fındık üretmemesine karşın ithal ettiği ürünü ihraç eden ülkelerdendir.
Dünyada en fazla fındık satın alan ülkeler şunlardır; Almanya, İtalya, Fransa, İsviçre, Belçika, Lüksemburg, Rusya, Avusturya, Hollanda, Birleşik Krallık, ABD, İspanya, Polonya, Yunanistan, Danimarka.
Türkiye son 30 yılda ortalama olarak 400.000 ton kabuklu fındığa eşdeğer 200 bin ton iç fındık ihracatı yapmıştır.
Son yıllarda fındık üretiminin artmasına bağlı olarak bu miktarda artmaktadır.2010-11 sezonunda 527 bin ton kabuklu fındığa karşılık gelen 263 bin ton ihracat gerçekleştirilmiştir.
2011-2012 sezonu ihracatımız ülke gruplarına göre:
%74 AB ülkeleri,
%10 diğer Avrupa ülkeleri,
%9,5 deniz aşırı ülkeler,
%6 diğer ülkeler şeklindedir.
Ülkeler bazında ihracat:
%21 Almanya,
%17 İtalya,
%14 Fransa,
%4 Polonya ve
%4 Kanada şeklindedir.
Türkiye fındığını;
%58 oranında iç fındık,
%17 işlenmiş bütün fındık,
%25 ileri işlenmiş fındık olarak ihraç eder.
Türkiye Cumhuriyeti Ticaret Bakanlığına göre: Fındık ihracatı tarımsal ihracatın %15-20’sini, genel ihracatın %2’sini oluşturur.
380 bin aile, 700 bin hektar alanda fındık üreterek, 3 milyon kişiye geçim imkânı sunar.
2012/13 sezonunda 600 bin ton kabuklu fındığa eşdeğer ihracat yapılmış ve Cumhuriyet tarihi rekoru olan 1,8 milyar dolar gelir elde edilmiştir.
Çok iyi bir enerji kaynağıdır, vücuda güç ve enerji verir, beden ve zihin yorgunluğunu giderir. Fındık, kalp ve damar sağlığı açısından çok faydalıdır. Kolesterolü düşürür, kalp ritmini ayarlamaya yardımcı olur. Düzenli olarak her gün fındık yemek kalp krizi geçirme riskini azaltmakta çok etkilidir. Kansızlığa iyi gelir, vücut ve kemik gelişimini destekler. Hamilelerin hem kendileri için hem de doğacak çocukları için fındık yemeleri çok faydalıdır. Cinsel gücü arttırır, varislere iyi gelir. Fındık, soğuk algınlığı ve akciğer hastalıklarına da faydalıdır. Ayrıca, cildi güzelleştirdiği bilinmektedir. En önemli özelliği ise kansızlığa çok iyi gelmesidir.
Türkiye’de fındığın en önemli zararlıları olarak, karamuk oluşturup fındığın iç bağlamamasına ya da lekeli olmasına sebep olarak ekonomik zararı dokunan iki böcek türü vardır: Yarım kanatlılar takımından fındık yeşil kokarcası (Palomena prasina) ile kın kanatlılar takımından Fındık kurdu (Curculio nucum). Ayrıca Balaninus nucum da önemli bir fındık zararlısı olarak bilinmektedir. Bu konuda 1915’te bir Osmanlı Ermeni ziraatçisi olan Antreasyan’ın önemli çalışmaları bulunmaktadır.
Kaynak: Wikipedia
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.
Toplam ve kişi başı sera gazı emisyonu, 1990-2021
Sektörlere göre emisyon miktarında enerji sektörü ilk sırada yer aldı
Toplam sera gazı emisyonlarında 2021 yılında CO2 eşd. olarak en büyük payı %71,3 ile enerji kaynaklı emisyonlar alırken bunu sırasıyla %13,3 ile endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı, %12,8 ile tarım ve %2,6 ile atık sektörü takip etti.
Enerji sektörü emisyonları 2021 yılında, 1990 yılına göre %188,4 bir önceki yıla göre ise %9,8 artarak 402,5 Mt CO2 eşd. olarak hesaplandı. Endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı emisyonları 1990 yılına göre %228,7 ve bir önceki yıla göre %10,6 artarak 75,1 Mt CO2 eşd. olarak hesaplandı.
Tarım sektörü emisyonları 2021 yılında, 1990 yılına göre %56,5 artmakla beraber bir önceki yıla göre %1,5 azalarak 72,1 Mt CO2 eşd. olarak hesaplandı. Atık sektörü emisyonları ise 1990 yılına göre %32,6 artmakla beraber bir önceki yıla göre %9,9 azalarak 14,7 Mt CO2 eşd. olarak hesaplandı.
Sektörlere göre sera gazı emisyonları, 1990-2021
CO2 emisyonlarındaki en büyük payı enerji kaynaklı emisyonlar oluşturdu
Toplam CO2 emisyonlarının 2021 yılında %32,7’si elektrik ve ısı üretiminden olmak üzere %85,2’si enerji sektöründen, %14,5’i endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı sektöründen, %0,3’ü ise tarım ve atık sektörlerinden kaynaklandı.
CH4 emisyonlarının %61,4’ü tarım, %19,3’ü enerji, %19,3’ü atık ve %0,03’ü endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı sektöründen(1); N2O emisyonlarının ise %78’i tarım, %11,1’i enerji, %5,9’u atık ve %5’i de endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı sektöründen kaynaklandı.
Gazlara göre sera gazı emisyonları, 1990-2021
Bu konu ile ilgili bir sonraki haber bülteninin yayımlanma tarihi Mart 2024’tür.
AÇIKLAMALAR
Sera gazı emisyon istatistikleri haber bülteninde, enerji, endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı, tarım ve atık sektörlerinden kaynaklanan, doğrudan sera gazları olan karbondioksit (CO2), metan (CH4), diazotmonoksit (N2O) ve florlu gazlar (F-gazlar) kapsanmaktadır. Bu bültende raporlanan florlu gazlar, hidroflorokarbonlar (HFCs), perflorokarbonlar (PFCs) ve kükürthekzaflorürdür (SF6). Dolaylı sera gazı etkisine sebep olan olan azotoksitler (NOx), metan olmayan uçucu organik bileşikler (NMVOC), amonyak (NH3), karbonmonoksit (CO) ve kükürtdioksit (SO2) ise dahil edilmemiştir.
(1) Yuvarlamadan dolayı toplam %100’ü vermemektedir.
Kaynak: TÜİK Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.
]]>
Tüketici güven endeksi, alt endeksleri ve değişim oranları, Mart 2023
Bu konu ile ilgili bir sonraki haber bülteninin yayımlanma tarihi 19 Nisan 2023’tür.
___________________________________________________________________________________________________
AÇIKLAMALAR
Aylık tüketici eğilim anketi ile tüketicilerin maddi durum ve genel ekonomiye ilişkin mevcut durum değerlendirmeleri ile gelecek dönem beklentileri, harcama ve tasarruf eğilimleri ölçülmektedir.
Anket sonuçlarından hesaplanan tüketici güven endeksi 0-200 aralığında değer alabilmektedir. Tüketici güven endeksinin 100’den büyük olması tüketici güveninde iyimser durumu,100’den küçük olması tüketici güveninde kötümser durumu göstermektedir.
Tüketici eğilimine ilişkin endekslerden, tüketimin finansmanı amacıyla borç kullanma ihtimali endeksinin artması iyimser durumu, azalması ise kötümser durumu göstermektedir. Benzer şekilde tüketici fiyatlarının değişimine ilişkin düşünce ve beklenti endekslerinin artması tüketici fiyatlarında düşüş düşüncesini/beklentisini, azalması ise tüketici fiyatlarında artış düşüncesini/ beklentisini göstermektedir. İşsiz sayısı beklentisi endeksinin artması işsiz sayısında azalma beklendiğini, endeksin azalması ise işsiz sayısında artış beklendiğini ifade etmektedir.
Tüketici güven endeksinin hesaplanmasında kullanılan alt endekslerde 2023 Ocak ayından itibaren mevsim etkisi tespit edilmemiştir. Konuya ilişkin ayrıntılı açıklamalar meta veri bölümünde sunulmuştur.
Kaynak: TUİK Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.
Kendine ait odası olan çocukların oranı %34,0 iken kendine ait odası olmayan çocuklar arasında, uyumak için kullandığı odayı bir hanehalkı üyesi ile paylaşanların oranı %29,4, iki veya daha fazla hanehalkı üyesi ile paylaşanların oranı ise %36,6 oldu.
Kendine ait odası olan çocukların oranı annenin/temel bakım verenin eğitim durumuna ve hanenin gelir durumuna göre incelendiğinde, annenin/temel bakım verenin eğitim düzeyi arttıkça ve hanenin geliri yükseldikçe kendine ait odası olan çocukların oranının arttığı görüldü.
Günde en az bir defa diş fırçalayan 3-17 yaş grubundaki çocukların oranı %66,5 oldu
Anneleri/temel bakım verenleri tarafından günde en az bir defa diş fırçaladığı belirtilen 3-17 yaş grubundaki çocukların oranı %66,5 oldu.
Diş fırçalama oranları cinsiyete göre incelendiğinde, kız çocukların erkek çocuklara göre daha fazla diş fırçalama oranına sahip olduğu görüldü. Günde bir defa diş fırçaladığı belirtilen 3-17 yaş grubundaki kız çocukların oranı %36,7 iken erkek çocukların oranı %34,1 oldu. Günde bir defadan fazla diş fırçaladığı belirtilen 3-17 yaş grubundaki kız çocukların oranı %36,7 iken erkek çocukların oranı %26,0 oldu.
Diş fırçalama oranları yaş gruplarına göre incelendiğinde, yaş ilerledikçe diş fırçalayan çocukların oranının arttığı görüldü. Günde bir defadan fazla diş fırçaladığı belirtilen 3-5 yaş grubundaki çocukların oranı %21,3 iken 13-17 yaş grubundaki çocukların oranı %39,3 oldu.
Anneleri/temel bakım verenleri tarafından haftada en az bir kez banyo yaptığı belirtilen 3-17 yaş grubundaki çocukların oranı %99,9 iken haftada en az iki kez banyo yaptığı belirtilen çocukların oranı %88,9 oldu.
Yürüyüş/koşu yapan 4-17 yaş grubundaki çocukların oranı %14,1 oldu
Son bir hafta içinde en az bir gün, günde en az bir saat yapılan sportif faaliyetler incelendiğinde, anneleri/temel bakım verenleri tarafından 4-17 yaş grubundaki çocukların %14,1’inin yürüyüş/koşu yaptığı, %7,6’sının futbol oynadığı, %4,0’ünün bisiklet sürdüğü, %1,8’inin voleybol oynadığı, %1,5’inin basketbol oynadığı, %5,8’inin ise diğer sportif faaliyetleri yaptığı görüldü.
Çocukların yaptığı sportif faaliyetler cinsiyete göre incelendiğinde, 4-17 yaş grubundaki erkek çocukların en fazla yaptığı sportif faaliyet %14,3 ile futbol oynamak oldu. Bu faaliyeti %13,1 ile yürüyüş/koşu yapma, %5,1 ile bisiklet sürme izledi. Aynı yaş grubundaki kız çocukların en fazla yaptığı sportif faaliyet %15,2 ile yürüyüş/koşu yapmak oldu. Bu faaliyeti %3,4 ile voleybol oynama, %2,9 ile bisiklet sürme izledi.
İlgili işlev alanında çok zorlanan veya hiç yapamayan çocuklar incelendiğinde, anneleri/temel bakım verenleri tarafından görmede zorluk yaşadığı belirtilen 5-17 yaş grubundaki çocukların oranının %1,0, duymada zorluk yaşadığı belirtilen aynı yaş grubundaki çocukların oranının %0,2, yürümede zorluk yaşadığı belirtilen çocukların oranının %1,1, kendi özbakımını yapmada zorluk yaşadığı belirtilen çocukların oranının ise %0,9 olduğu görüldü.
Anneleri/temel bakım verenleri tarafından iletişim kurmada zorluk yaşadığı belirtilen 5-17 yaş grubundaki çocukların oranının %0,8, öğrenmede zorluk yaşadığı belirtilen aynı yaş grubundaki çocukların oranının %1,5, hatırlamada zorluk yaşadığı belirtilen çocukların oranının %1,1, konsantre olmada zorluk yaşadığı belirtilen çocukların oranının ise %1,4 olduğu görüldü. Değişikliği kabul etmede zorluk yaşadığı belirtilen çocukların oranı %2,1, davranış kontrolünü sağlamada zorluk yaşayan çocukların oranı %1,6, arkadaş edinmede zorluk yaşayan çocukların oranı ise %2,1 oldu.
Anneleri/temel bakım verenleri tarafından her gün kaygı yaşadığı belirtilen 5-17 yaş grubundaki çocukların oranı %7,3 iken her gün depresyonda hissettiği belirtilen aynı yaş grubundaki çocukların oranı ise %4,7 oldu.
Okul derslerinin baskısı altında hisseden 6-17 yaş grubundaki çocukların oranı %13,4 oldu
Anneleri/temel bakım verenleri tarafından okul derslerinin baskısı altında hissettiği belirtilen 6-17 yaş grubundaki çocukların oranı %13,4 oldu. Okul derslerinin baskısı altında hissettiği belirtilen 6-17 yaş grubundaki erkek çocukların oranı %12,7 iken aynı yaş grubundaki kız çocukların oranı ise %14,1 oldu.
Çocukların okul derslerinin baskısı altında hissetme oranının %14,3 ile en yüksek 15-17 yaş grubunda olduğu görüldü. Okul derslerinin baskısı altında hissettiği belirtilen 6-9 yaş grubundaki çocukların oranının %12,1, 10-12 yaş grubundaki çocukların oranının %14,0, 13-14 yaş grubundaki çocukların oranının ise %13,8 olduğu görüldü.
Anneleri/temel bakım verenleri tarafından ebeveynlerinin ayda en az bir kez ödevlerine yardım ettiği belirtilen çocukların oranı %54,8 oldu. Çocukların yaşları ilerledikçe, ebeveynlerin çocukların ev ödevlerine yardım etme oranının azaldığı görüldü. Ebeveynlerinin ayda en az bir kez ödevlerine yardım ettiği belirtilen 6-9 yaş grubundaki çocukların oranı %82,8 iken 15-17 yaş grubundaki çocukların oranı %23,1 oldu.
Anneleri/temel bakım verenleri tarafından ebeveynleri ile birlikte ayda en az bir kez okul durumları hakkında konuştukları belirtilen 6-17 yaş grubundaki çocukların oranı %89,7, kitap, film veya televizyon programları hakkında konuştukları belirtilen çocukların oranı %69,9, kütüphaneye veya kitapçıya gittiği belirtilen çocukların oranı ise %28,5 oldu.
Ebeveynleri ile birlikte ayda en az bir kez ülke gündemi hakkında konuştukları belirtilen 6-17 yaş grubundaki çocukların oranı %33,3 oldu. Çocukların yaşları ilerledikçe, ebeveynleri ile birlikte ülke gündemi hakkında konuşma oranının da arttığı görüldü. Ebeveynleri ile birlikte ayda en az bir kez ülke gündemi hakkında konuştukları belirtilen 6-9 yaş grubundaki çocukların oranı %19,3 iken 15-17 yaş grubundaki çocukların oranı %47,8 oldu.
Peynir ve yoğurt gibi süt ürünlerini her gün tükettiği belirtilen çocukların oranı %57,8 oldu
Anneleri/temel bakım verenleri tarafından peynir ve yoğurt gibi hayvan sütünden yapılan yiyecekleri her gün tükettiği belirtilen 6 aylık ve daha yukarı yaştaki çocukların oranı %57,8 oldu.
Anneleri tarafından ekmek veya makarna gibi tahıl içeren yiyecekleri her gün tükettiği belirtilen 6 aylık ve daha yukarı yaştaki çocukların oranı %62,4 iken meyveyi her gün tükettiği belirtilen çocukların oranı %50,5, sebzeyi her gün tükettiği belirtilen çocukların oranı %33,0, et, tavuk veya balığı her gün tükettiği belirtilen çocukların oranı %12,7 ve fasulye, nohut, mercimek gibi kuru baklagilleri her gün tükettiği belirtilen çocukların oranı %10,9 oldu.
Şeker veya çikolata gibi tatlıları her gün tükettiği belirtilen çocukların oranı %32,6, cips ve kraker gibi atıştırmalıkları her gün tükettiği belirtilen çocukların oranı %21,4, kola veya şeker içeren diğer alkolsüz içecekleri her gün tükettiği belirtilen çocukların oranı ise %15,1 oldu.
Şeker veya çikolata gibi tatlıları, cips ve kraker gibi atıştırmalıkları, kola veya şeker içeren diğer alkolsüz içecekleri her gün tüketen çocuklar yaş gruplarına göre incelendiğinde, yaş ilerledikçe bu ürünleri her gün tükettiği belirtilen çocukların oranının arttığı görüldü.
Anneleri/temel bakım verenleri tarafından son 12 ayda sinema ve/veya tiyatroya gitmediği belirtilen 6-17 yaş grubundaki çocukların %40,1’inin aileleri tarafından maddi olarak bu etkinliğin karşılanamadığı, %24,3’ünün yaşadığı yerin yakınında sinemanın/tiyatronun olmadığı, %21,0’ının sinema veya tiyatroya ilgi duymadığı, %6,2’sinin ailesinin zamanı olmadığı için götürmediği, %5,2’sinin pandemi ile ilgili durumlar nedeniyle, %2,8’inin ailesinin izin vermediği için gidemediği görüldü.
Kaynak: Tuik Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.
TEKNOLOJİ GELİŞTİRME BÖLGELERİ (Faaliyette Olan Bölgeler)
Bölge Adı | Üniversite | Bulunduğu İl | Kuruluş | |
1 | ODTÜ Teknokent Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Ortadoğu Teknik Üniversitesi | ANKARA | 2001 |
2 | TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Teknoparkı | TUBİTAK-TTGV | KOCAELİ | 2001 |
3 | Ankara Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Bilkent Üniversitesi | ANKARA | 2002 |
4 | İzmir Teknoloji Geliştirme Bölgesi | İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü | İZMİR | 2002 |
5 | GOSB Teknopark Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Sabancı Üniversitesi | KOCAELİ | 2002 |
6 | Hacettepe Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Hacettepe Üniversitesi | ANKARA | 2003 |
7 | İTÜ Arı Teknokent Teknoloji Geliştirme Bölgesi | İstanbul Teknik Üniversitesi | İSTANBUL | 2003 |
8 | Eskişehir Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Anadolu Üniversitesi | ESKİŞEHİR | 2003 |
9 | Selçuk Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Selçuk Üniversitesi | KONYA | 2003 |
10 | Kocaeli Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Kocaeli Üniversitesi | KOCAELİ | 2003 |
11 | Yıldız Teknik Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Yıldız Teknik Üniversitesi | İSTANBUL | 2003 |
12 | Cerrahpaşa Teknoloji Geliştirme Bölgesi | İstanbul Üniversitesi | İSTANBUL | 2003 |
13 | Batı Akdeniz Teknokenti Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Akdeniz Üniversitesi | ANTALYA | 2004 |
14 | Erciyes Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Erciyes Üniversitesi | KAYSERİ | 2004 |
15 | Trabzon Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Karadeniz Teknik Üniversitesi | TRABZON | 2004 |
16 | Çukurova Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Çukurova Üniversitesi | ADANA | 2004 |
17 | Mersin Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Mersin Üniversitesi | MERSİN | 2005 |
18 | Göller Bölgesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Süleyman Demirel Üniversitesi | ISPARTA | 2005 |
19 | Ulutek Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Uludağ Üniversitesi | BURSA | 2005 |
20 | Erzurum Ata Teknokent Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Atatürk Üniversitesi | ERZURUM | 2005 |
21 | Gaziantep Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Gaziantep Üniversitesi | GAZİANTEP | 2006 |
22 | Ankara Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Ankara Üniversitesi | ANKARA | 2007 |
23 | Gazi Teknopark Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Gazi Üniversitesi | ANKARA | 2007 |
24 | Fırat Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Fırat Üniversitesi | ELAZIĞ | 2007 |
25 | Pamukkale Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Pamukkale Üniversitesi | DENİZLİ | 2007 |
26 | Cumhuriyet Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Cumhuriyet Üniversitesi | SİVAS | 2007 |
27 | Dicle Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Dicle Üniversitesi | DİYARBAKIR | 2007 |
28 | Trakya Üniversitesi Edirne Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Trakya Üniversitesi | EDİRNE | 2007 |
29 | Sakarya Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Sakarya Üniversitesi | SAKARYA | 2008 |
30 | Tokat Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Gaziosmanpaşa Üniversitesi | TOKAT | 2008 |
31 | Boğaziçi Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Boğaziçi Üniversitesi | İSTANBUL | 2009 |
32 | Bolu Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Abant İzzet Baysal Üniversitesi | BOLU | 2009 |
33 | Malatya Teknoloji Geliştirme Bölgesi | İnönü Üniversitesi | MALATYA | 2009 |
34 | Kütahya Dumlupınar Tasarım Teknoloji Geliştirme Böl. | Dumlupınar Üniversitesi | KÜTAHYA | 2009 |
35 | İstanbul Teknoloji Geliştirme Bölgesi | İstanbul Ticaret Üniversitesi | İSTANBUL | 2009 |
36 | Samsun Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Ondokuz Mayıs Üniversitesi | SAMSUN | 2009 |
37 | Düzce Teknopark Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Düzce Üniversitesi | DÜZCE | 2010 |
38 | Harran Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Harran Üniversitesi | URFA | 2010 |
39 | Kahramanmaraş Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Sütçü İmam Üniversitesi | K.MARAŞ | 2011 |
40 | Namık Kemal Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Namık Kemal Üniversitesi | TEKİRDAĞ | 2011 |
41 | Çanakkale Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Onsekiz Mart Üniversitesi | ÇANAKKALE | 2011 |
42 | İzmir Bilim ve Teknoloji Parkı Teknoloji Geliştirme Böl. | İzmir Ekonomi Üniversitesi | İZMİR | 2012 |
43 | Yüzüncü Yıl Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Yüzüncü Yıl Üniversitesi | VAN | 2012 |
44 | Çorum Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Hitit Üniversitesi | ÇORUM | 2012 |
45 | Dokuz Eylül Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Dokuz Eylül Üniversitesi | İZMİR | 2013 |
46 | Bozok Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Bozok Üniversitesi | YOZGAT | 2013 |
47 | Kırıkkale Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Kırıkkale Üniversitesi | KIRIKKALE | 2013 |
48 | Marmara Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Marmara Üniversitesi | İSTANBUL | 2014 |
49 | Ege Teknopark Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Ege Üniversitesi | İZMİR | 2014 |
50 | Konya Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Selçuk-Necmettin Erbakan- Aksaray-Karamanoğlu Mehmet Bey KTO Karatay Üniversiteleri | KONYA | 2015 |
51 | Afyon-Uşak Zafer Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Afyon Kocatepe Ün.-Uşak Ün. | AFYON-UŞAK | 2015 |
52 | Niğde Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Niğde Üniversitesi | NİĞDE | 2013 |
53 | Celal Bayar Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Celal Bayar Üniversitesi | MANİSA | 2012 |
54 | Ankara Teknopark Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Yıldırım Beyazıt Üniversitesi | ANKARA | 2014 |
55 | Bilişim Vadisi Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Gebze Teknik Üniversitesi | KOCAELİ | 2011 |
56 | Adnan Menderes Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Adnan Menderes Üniversitesi | AYDIN | 2016 |
57 | Kapadokya Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üni. | NEVŞEHİR | 2018 |
58 | Mehmet Akif Ersoy Üni. MAKÜ-BAKA Tek. Gel. Böl. | Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi | BURDUR | 2013 |
59 | Zonguldak Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Bülent Ecevit Üniversitesi | ZONGULDAK | 2017 |
60 | OSTİM Ekopark Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Ankara-Hacettepe-Atılım-Çankaya-Başkent TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversiteleri | ANKARA | 2014 |
61 | Gaziantep OSB Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Hasan Kalyoncu Üniversitesi | GAZİANTEP | 2017 |
62 | Hatay Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Mustafa Kemal Üniversitesi | HATAY | 2014 |
63 | Gebze Teknik Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Böl. | Gebze Teknik Üniversitesi | KOCAELİ | 2018 |
64 | Sağlık Bilimleri Üni.Teknoloji Gel. Böl. Sağlık Teknokenti | Sağlık Bilimleri Üniversitesi | İSTANBUL | 2018 |
65 | Dudullu OSB Boğaziçi Üni. Teknoloji Geliştirme Böl. | Boğaziçi Üniversitesi | İSTANBUL | 2018 |
66 | Balıkesir Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Balıkesir Üniversitesi | BALIKESİR | 2014 |
67 | ASO Teknopark Teknoloji Geliştirme Bölgesi | TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi | ANKARA | 2008 |
68 | Karaman Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi | KARAMAN | 2015 |
69 | Muğla Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Sıtkı Koçman Üniversitesi | MUĞLA | 2015 |
70 | Kastamonu Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Kastamonu Üniversitesi | KASTAMONU | 2018 |
71 | Karabük Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Karabük Üniversitesi | KARABÜK | 2017 |
72 | İstanbul Medeniyet Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Böl. | Medeniyet Üniversitesi | İSTANBUL | 2018 |
73 | Recep Tayyip ERDOĞAN Üniversitesi ve Türk-Alman Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Recep Tayyip ERDOĞAN Üniversitesi Türk-Alman Üniversitesi | RİZE İSTANBUL | 2019 |
74 | Osmaniye Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi | OSMANİYE | 2017 |
75 | İskenderun Teknik Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Böl. | İskenderun Teknik Üniversitesi | HATAY | 2019 |
76 | İstanbul Sabahattin Zaim İZÜ Teknoloji Geliştirme Böl. | İstanbul Sebahattin Zaim Üniversitesi | İSTANBUL | 2018 |
77 | Mersin Tarım Gıda İhtisas Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Mersin Üniversitesi | MERSİN | 2018 |
78 | Batman Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Batman Üniversitesi | BATMAN | 2017 |
79 | Teknohab Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Gazi Üniversitesi | ANKARA | 2018 |
80 | Bursa Teknik Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Bursa Teknik Üniversitesi | BURSA | 2020 |
81 | Biruni Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Biruni Üniversitesi | İSTANBUL | 2021 |
82 | Antalya OSB Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Akdeniz Üniversitesi-Antalya Bilim Ün. | ANTALYA | 2018 |
TEKNOLOJİ GELİŞTİRME BÖLGELERİ (Altyapı Çalışmaları Devam Eden Bölgeler)
Bölge Adı | Üniversite | Bulunduğu İl | Kuruluş | |
1 | Çankırı Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Çankırı Karatekin Ün. | ÇANKIRI | 2018 |
2 | Kırklareli Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Kırklareli Üniversitesi | KIRKLARELİ | 2018 |
3 | Giresun Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Giresun Üniversitesi | GİRESUN | 2019 |
4 | ASBÜ Sosyal İnovasyon ve Girişimcilik Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Ankara Sosyal Bilimler Ün. | ANKARA | 2019 |
5 | Abdullah Gül Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Abdullah Gül Ün | KAYSERİ | 2020 |
6 | Yalova Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Yalova Üniversitesi | YALOVA | 2020 |
7 | Esenler Akıllı Şehir Odaklı İhtisas Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Yıldız Teknik Üniversitesi | İSTANBUL | 2021 |
8 | Aksaray Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Aksaray Üniversitesi | AKSARAY | 2021 |
9 | TEKNOGÜ Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Eskişehir Osmangazi Ün. | ESKİŞEHİR | 2021 |
10 | Adıyaman Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi ADYÜ Teknokent | Adıyaman Üniversitesi | ADIYAMAN | 2021 |
11 | Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Yıldırım Beyazıt Ün. | ANKARA | 2022 |
12 | İTÜ Teknopark Teknoloji Geliştirme Bölgesi | İstanbul Teknik Ün. | İSTANBUL | 2022 |
13 | Altınbaş Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Altınbaş Üniversitesi | İSTANBUL | 2022 |
14 | Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Sakarya Uygulamalı Bil.Ün. | SAKARYA | 2022 |
15 | Kadir Has Üniversitesi Silivri Teknoloji Geliştirme Bölgesi | Kadir Has Üniversitesi | İSTANBUL | 2022 |
Kaynak: T.C.SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.
Gelir İdaresi Başkanı Bekir Bayraktar, Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) olarak Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle attıkları adımlara ilişkin değerlendirmede bulundu.
İlk aşamada, depremden yoğun etkilenen 11 il ve bir ilçede mücbir sebep hali ilan ettiklerini anımsatan Bayraktar, “Böylece bu illerimizde ve ilçemizde faaliyet gösteren 671 bin faal mükelleflerimizin deprem tarihinden temmuz ayı sonuna kadar yerine getirmeleri gereken vergi ile ilgili yükümlülüklerini ertelemiş olduk. Ayrıca 2 milyonun üzerinde motorlu taşıt sahibi mükellef de motorlu taşıtlar vergisi için bu erteleme düzenlemesinden faydalanıyor.” diye konuştu.
Bayrakdar, bölgede faaliyet gösteren mükelleflerin deprem tarihinden temmuz ayı sonuna kadar yerine getirmeleri gereken vergi ile ilgili yükümlülüklerini de ertelemiş olduklarına işaret ederek, kapsama giren mükelleflerin beyannamelerini 15 Ağustos’a kadar vermeleri ve ödemelerini de ağustos ayının son gününe kadar yapmaları gerektiğini söyledi.
Yapılandırma düzenlemelerinden faydalanan vatandaşların taksitlerinin ödeme süresini de uzattıklarını anımsatan Bayrakdar, bölgede bulunan borçluların vergi dairelerine olan borçlarını, gerekli şartları taşımaları durumunda, faiz alınmadan 24 aya kadar taksitlendirebildiklerini bildirdi. Bayrakdar, depremzedelerin barınma sorununun çözümü için konteyner ve prefabrik yapılara ilişkin KDV’yi yüzde 1’e düşürdüklerini belirtti.
Bölgede seyyar istasyon ve tankerler aracılığıyla akaryakıt satışı yapıldığına da dikkati çeken Bayraktar, bunu dikkate alarak akaryakıt satışlarında fiş veya fatura kullanımına ilişkin yani belge düzeninin kolaylaştırılmasına dair gerekli tedbirleri ivedilikle aldıklarını anlattı.
Bayrakdar, bu süreçte KDV iadelerinin kolaylaştırılmasına yönelik ilave düzenlemeler yaptıklarını kaydetti.
Bayraktar, TBMM’nin gündeminde bulunan, vergi borçlarının yapılandırılmasıyla ilgili kanun teklifine ilişkin de bilgi vererek, şu ifadeleri kullandı: “Depremin etkileri dikkate alınarak gerekli çalışmaları yapmamız yönünde verilen talimatlar çerçevesinde yapılandırma yasasında değişiklik yapan ya da ilave düzenlemeler içeren öneri setimizi sunduk. Bu kapsamda, depremin etkilerini dikkate alarak yapılandırma yasasına olan başvuruları ve ilk taksit ödemelerini ülke genelinde 1 ay uzatmaya ve deprem bölgesindeki mükelleflerin başvurularını ve ödemelerini de mücbir sebep halinin bitiminden sonraki bir tarihe ertelemeye yönelik teknik çalışmalarımız tamamladık. Ayrıca, depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımızın mirasçılarından veraset ve intikal vergisi, depremde yıkılan ağır veya orta hasarlı olan binalardan emlak vergisi, yine depremde ağır hasar alarak kullanılamaz hale gelen taşıtlara ilişkin motorlu taşıtlar vergisinin alınmaması yönünde de çalışmalarımızı yaptık.”
Depremler nedeniyle işverenlerin bölgedeki çalışanlarına ayni veya nakdi yardımda bulunduğunu bildiren Bayrakdar, “Bu yardımların ücret olarak değerlendirilmemesi amacıyla da düzenleme önerimiz oldu. Bu kapsamda ayni yardımların tamamından, nakdi yardımların da 50 bin lirayı aşmayan kısmından gelir vergisi alınmamasını sağlayacak çalışmayı da tamamladık. Ancak, yasal düzenleme yapmak malumunuz Meclis’imizin takdirinde.” ifadesini kullandı.
Bekir Bayrakdar, depremzede mükellefler için atılan ve atılacak adımlarla ne kadarlık vergiden vazgeçildiğine ilişkin, “11 ilimizi kapsayan deprem felaketinin ardından mücbir sebep hali ilanı sebebiyle yaklaşık 37 milyar lira vergi kaybımızın olacağı, zaman maliyeti ile birlikte 39 milyar liranın üzerinde toplam gelir kaybımızın olacağını tahmin ediyoruz.” bilgisini paylaştı.
Depremzedelere yönelik bağışların vergi açısından durumunu da değinen Bayrakdar, şu değerlendirmede bulundu: “Deprem sonrasında genel hayatı olumsuz etkileyen şartların ortadan kaldırılması ve afetzede vatandaşlarımızın acil ihtiyaçlarının karşılanması için Cumhurbaşkanı’nca başlatılan yardım kampanyalarına makbuz karşılığı yapılan ayni ve nakdi bağış ve yardımların tamamı vergi matrahının tespitinde indirim olarak dikkate alınabiliyor. AFAD ve Türk Kızılayının ilan ettiği hesaplara yapılan bağışların veya AFAD’a veya yönlendirdiği kurum/kuruluşlara vatandaşlarımızın işletmelerinde bulunan mallardan veya satın alarak tedarik ettikleri ayni yardımların tamamı da vergi matahından indirilebiliyor. KDV yönünden ise bedelsiz yapılan bağış ve yardımlarda KDV hesaplanmayacak ve bağışa konu mallara ilişkin yüklenilen KDV’ler işletmeler tarafından indirim konusu yapılabilecektir.”
GİB’in 33 personelinin depremde vefat ettiğini, 12 personelin ise yaralı olduğunu belirten Bayrakdar, teşkilat olarak bölgenin fiziki durumunu da yakından takip ettiklerini anlattı.
Bölgeye giderek yerinde incelemeler yaptığını belirten Bayrakdar, bölgeye heyetler de gönderdiklerini söyledi.
Kurumun da bazı binalarımız yıkıldığını, bazılarının da ağır veya orta hasarlı olduğunu anlatan Bayrakdar, sözlerini şöyle tamamladı: “Bunları süratle ya onaracak, bunun mümkün olamaması halinde hizmetlerimizi aksatmayacak şekilde yeni hizmet binaları temin etme yoluna gideceğiz. Diğer taraftan, yaptığımız tespitler doğrultusunda binaları kullanılamayacak durumda olan vergi dairelerimizin geçici süre ile uygun bulunan başka il veya ilçelerde hizmet verebilmesi için gerekli işlemleri yaptık. Ayrıca, mükelleflerimizin sunduğumuz hizmetlerin önemli bir kısmına İnteraktif Vergi Dairesi kullanarak da ulaşmaları mümkün. Vergisel işlemlerin neredeyse tamamı elektronik ortamda yapılabiliyor yani vatandaşlarımızın başvuru, yazı, dilekçe vb. işlemler için vergi dairelerine gitmeleri gerekmiyor.”
Kaynak: İstanbul Ticaret Gazetesi
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı “2021 Yılı Araştırma ve Geliştirme Faaliyetleri Araştırması” bültenine göre, AR-GE verilerine ilişkin güncel idari kayıt veri sayısı ve çeşitliliği son yıllarda artış gösterdi. Bu nedenle uluslararası referans kaynağı olan “Frascati Kılavuzu”nun önerilerine uygun olarak hesaplama yöntemi yeniden gözden geçirildi ve güncel veriler doğrultusunda yöntem değişikliğine gidildi. Bu kapsamda yeni hesaplama yöntemine uygun olarak 2015-2021 dönemindeki veriler güncellendi.
Güncellenen verilere göre, gayrisafi yurt içi AR-GE harcaması, 2021’de bir önceki yıla kıyasla 32 milyar 670 milyon lira artarak, 101 milyar 738 milyon liraya çıktı.
Gayrisafi yurt içi AR-GE harcamasının GSYH içindeki oranı 2020’de yüzde 1,37 iken, 2021’de yüzde 1,4’e yükseldi.
AR-GE harcamalarında mali ve mali olmayan şirketler yüzde 61,3 ile en büyük paya sahip oldu. Bunu yüzde 34,2 ile yükseköğretim takip etti. Kar amacı olmayan kuruluşlar tarafından yapılan harcamaların da dahil olduğu genel devlet AR-GE harcamalarının toplam içindeki payı yüzde 4,5 oldu. Personel harcamaları yüzde 48,9 ile en büyük kalemi oluşturdu.
AR-GE harcamalarının 2021’de yüzde 54,6’sı mali ve mali olmayan şirketler tarafından finanse edilirken, genel devlet AR-GE harcamalarının yüzde 27,5’ini, yükseköğretim yüzde 16,4’ünü, yurt dışı kaynaklar yüzde 1,5’ini ve diğer yurt içi kaynaklar yaklaşık olarak yüzde 0,03’ünü finanse etti.
AR-GE PERSONELİ SAYISI 222 BİNE YAKLAŞTI
Tam zaman eşdeğeri (TZE) cinsinden 2021’de toplam 221 bin 811 kişi AR-GE personeli olarak çalıştı. Sektörler itibarıyla dağılımına bakıldığında TZE cinsinden toplam AR-GE personelinin 2021’de yüzde 67,4’ü mali ve mali olmayan şirketlerde, yüzde 28,2’si yükseköğretimde ve yüzde 4,4’ü kar amacı olmayan kuruluşların da dahil edildiği genel devlet sektöründe yer aldı.
TZE cinsinden kadın AR-GE personel sayısı, 2021’de 71 bin 301 kişi ile toplam personel sayısının yüzde 32,1’ini oluşturdu. Sektörler itibarıyla bakıldığında kadın AR-GE personel oranı yükseköğretimde yüzde 45,7, kar amacı olmayan kuruluşların da dahil edildiği genel devlette yüzde 30,4, mali ve mali olmayan şirketlerde ise yüzde 26,6 oldu.
YÜZDE 32,2’Sİ DOKTORA VE EŞDEĞERİ EĞİTİM DÜZEYİNE SAHİP
Öğrenim durumuna göre incelendiğinde, AR-GE personelinin yüzde 34,9’unun lisans eğitim düzeyine sahip olduğu görüldü. Bunu yüzde 31,2 ile doktora veya eşdeğeri, yüzde 24,3 ile yüksek lisans, yüzde 4,8 ile meslek yüksekokulu ve yüzde 4,8 ile lise ve altı kategorileri takip etti.
TZE cinsinden AR-GE personelinin eğitim durumuna göre dağılımı ise sırasıyla, yüzde 48 ile lisans, yüzde 20,7 ile yüksek lisans, yüzde 18,3 ile doktora veya eşdeğeri, yüzde 6,7 ile meslek yüksekokulu ve yüzde 6,3 ile lise ve altı eğitim düzeyi şeklinde oldu.
İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflaması (İBBS) 2. Düzeye göre, 2021’de harcamaların en yüksek olduğu bölge toplam AR-GE harcamasının yüzde 29,7’sini gerçekleştiren “İstanbul” iken, bunu yüzde 28,2 ile “Ankara” ve yüzde 9,2 ile “Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova” bölgesi takip etti.
Toplam AR-GE personel sayısının yüzde 29,5’i “İstanbul”, yüzde 19,3’ü “Ankara” ve yüzde 8’i “Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova” bölgesinde istihdam edildi.
Mali ve mali olmayan şirketler tarafından 2021’de gerçekleştirilen 62 milyar 400 milyon liralık harcamanın yüzde 53,5’i Ar-Ge merkezlerinde gerçekleştirildi. Bunların yüzde 85,1’i, 250 ve üzeri çalışan sayısına sahip olan girişimler tarafından yapıldı.
2021’de imalat sanayisinde gerçekleştirilen 35 milyar 613 milyon lira AR-GE harcamasının yüzde 46,3’ünün yüksek teknoloji faaliyetinde yer alan girişimler tarafından gerçekleştirildiği görüldü. Bu oran 2015’te yüzde 35,1’di.
İmalat sanayisindeki toplam AR-GE harcamasının yüzde 39,6’sı orta yüksek teknoloji, yüzde 9,6’sı orta düşük teknoloji ve yüzde 4,5’i düşük teknoloji faaliyetindeki girişimler tarafından yapıldı.
2021’de en fazla araştırmacının 24 bin 630 ile orta yüksek teknoloji faaliyeti yürüten girişimler tarafından istihdam edildiği görüldü. Bunu 16 bin 720 araştırmacı istihdamı ile yüksek teknoloji faaliyeti yürüten girişimler takip etti.
Kaynak: İstanbul Ticaret Gazetesi
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.
Tebliğ kapsamında yapılacak başvurular; Bu Tebliğ kapsamında yapılacak başvurular; 2023 yılı için başvuru tarihi 1 Ocak – 17 Mart tarihleri arasında, 8/2/2023 tarihli ve 6785 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile olağanüstü hal ilan edilen Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa illerindeki başvurular ise 8/5/2023 tarihine kadar yapılabilir
KIRSAL KALKINMA DESTEKLERİ KAPSAMINDA BİREYSEL SULAMA TEBLİĞ
Kaynak: T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na göre, Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen 10 ilde Bakanlık da çalışmalarını sürdürüyor.
Bu kapsamda, depremin etkilediği 10 ilde kısa çalışma ödeneği ve nakdi ücret desteği uygulanması kararlaştırılırken, ilgili Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin ilerleyen süreçte Resmi Gazete’de yayımlanması bekleniyor.
Kaynak: istanbulticaretgazetesi.com
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.