Yunanistan, antik dönemde bir imparatorluk olarak değil, bir dizi şehir devleti olarak var oldu. Ancak antik Yunan kültürü ve medeniyeti, birçok alanda günümüze büyük katkılarda bulunmuştur. İşte bazı önemli katkılar:

Felsefe: Antik Yunanistan, felsefenin doğuşu ve gelişimi açısından son derece önemlidir. Büyük düşünürler ve filozoflar, mantık, etik, siyaset felsefesi ve metafizik gibi konuları ele aldılar. Sokrates, Platon ve Aristoteles gibi filozoflar, Batı felsefesinin temelini atmışlardır.

Demokrasi: Yunanistan, demokrasinin doğduğu yer olarak kabul edilir. Atina, M.Ö. 5. yüzyılda demokratik bir sisteme geçti ve vatandaşların eşitlik, özgürlük ve katılım haklarına sahip olduğu bir siyasi yapı oluşturdu. Bugün hala demokrasi anlayışının temelinde antik Yunan etkisi vardır.

Edebiyat: Antik Yunan edebiyatı, tragedya, komedi, destanlar ve lirik şiir gibi birçok türü içerir. Homeros’un İlyada ve Odysseia gibi destanları, antik dünya edebiyatının en önemli eserlerinden bazılarıdır. Ayrıca ünlü yazarlar arasında Sophokles, Euripides ve Aristofanes gibi isimler bulunur.

Tıp: Antik Yunanlar, tıp alanında önemli katkılarda bulunmuşlardır. Hipokrat, modern tıbbın kurucusu olarak kabul edilir ve “Hipokrat Yemini” olarak bilinen etik ilkeleri oluşturmuştur. Yunan tıbbı, gözlem, teşhis ve tedavi yöntemleri açısından önemli bir rol oynamıştır.

Matematik ve Geometri: Yunan matematikçiler, birçok temel matematiksel kavramı geliştirmişlerdir. Öklidyen geometri, Yunan matematiğinin önemli bir parçasıdır ve günümüzde hala temel geometri derslerinde öğretilir. Ayrıca Pisagor teoremi gibi matematiksel keşifler de Yunan matematik geleneğiyle ilişkilendirilir.

Olimpiyat Oyunları: Antik Yunanistan’da, Olimpia’da düzenlenen Olimpiyat Oyunları, spor ve atletizm açısından büyük öneme sahipti. Bu oyunlar, barış zamanlarında düzenlenir ve farklı Yunan şehir devletlerinin bir araya gelerek rekabet ettiği bir platform sağlardı. Modern Olimpiyat Oyunları, antik Yunan geleneğinden ilham alarak ortaya çıkmıştır.

Bu sadece bazı önemli katkıların bir özetidir ve antik Yunan kültürü ve medeniyeti birçok başka alanda da etkili olmuştur. Günümüzde hala birçok Yunan fikri, değeri ve geleneği yaşatılmaktadır.

Eski Mısır Medeniyeti, Milattan önce 2000 ila Milattan önce 1 yılları arasında çeşitli alanlarda ticaret yapmaktaydı. Mısır, çeşitli zengin kaynaklara sahip bir ülke olduğu için ticaret açısından oldukça önemli bir konuma sahipti. İşte bu dönemde Eski Mısır’da yapılan ticaretin bazı örnekleri:

Değerli taşlar ve metaller: Eski Mısır, altın, gümüş ve diğer değerli metallerin üretimi ve ticareti açısından önemli bir rol oynuyordu. Altın, diğer medeniyetlerle olan ticarette Mısır’ın ana ihracat ürünlerinden biriydi. Değerli taşlar, özellikle lapis lazuli ve turkuaz gibi taşlar, Mısır’ın dışarıya ihraç ettiği diğer ürünler arasındaydı.

Tarım ürünleri: Mısır, verimli Nil Nehri deltası sayesinde tarımsal üretimde büyük bir potansiyele sahipti. Bu dönemde, tahıl ürünleri (özellikle buğday), keten, meyve ve sebzeler, Mısır’ın ihraç ettiği tarım ürünleri arasındaydı.

Ahşap ve kereste: Mısır, Nil Nehri boyunca büyük ormanlık alanlara sahip olmamasına rağmen, ahşap ve kereste ticareti yapmaktaydı. Orman ürünleri, inşaat malzemeleri ve mobilya yapımında kullanılıyordu.

İhracat ürünleri: Mısır, mumya bezleri, parfümler, kozmetik ürünler, seramik eşyalar, tekstil ürünleri ve süs eşyaları gibi çeşitli ürünleri ihraç ediyordu. Bu ürünler, diğer medeniyetlerde lüks eşyalar olarak değer kazanıyordu.

İthalat ürünleri: Mısır, diğer bölgelerden çeşitli ürünleri ithal ediyordu. Bu ürünler arasında değerli taşlar, metaller, odun, baharatlar, kumaşlar ve egzotik hayvanlar bulunuyordu.

Gemiler ve denizcilik: Mısır, Akdeniz’e kıyısı olan bir ülke olduğu için deniz ticareti de yapmaktaydı. Akdeniz üzerinden diğer medeniyetlerle ticaret yapıyor, deniz yollarını kullanarak malları taşıyorlardı.

Eski Mısır Medeniyeti, bu ticaret faaliyetleri sayesinde ekonomik olarak büyümüş, refah seviyesi yükselmiş ve kültürel etkileşimlerde bulunmuştur. Ticaret, Mısır’ın medeniyetin gelişimine ve zenginliğine katkıda bulunan önemli bir faktördü.

VERGİ TÜRLERİ

Eski Mısır’da, firavunlar veya hükümdarlar vergi toplama yetkisine sahipti ve farklı vergi türleri kullanılıyordu. Vergi, hükümetin gelir elde ettiği bir yöntem olarak kullanılıyordu ve genellikle devletin ihtiyaçlarını karşılamak için toplanıyordu. İşte Eski Mısır’da vergi türeleri ve hesaplanma yöntemleri hakkında genel bir açıklama:

Ürün Vergisi: Tarım ve bahçecilik faaliyetlerinden elde edilen ürünlerin bir bölümünün vergi olarak ödenmesi yöntemiydi. Bu, çiftçilerin ürettikleri tahıl, sebze, meyve, yağ, şarap gibi ürünlerin belirli bir miktarını devlete teslim etmelerini gerektiriyordu. Ürün vergisi, bölgeye ve çiftçinin sahip olduğu arazi miktarına göre hesaplanıyordu.

Emek Vergisi: Eski Mısır’da, hükümdarlık dönemlerinde genellikle toplumun belirli bir süre boyunca devlete çalışması beklendi. Bu çalışma süresi genellikle birkaç ay veya belirli bir projenin tamamlanması için gereken süreyi içerebilirdi. Bu süre boyunca bireylerin emeklerinin devlete hizmet etmek için kullanılması beklenir ve bu da bir tür vergi olarak kabul edilirdi.

Hayvan Vergisi: Eski Mısır’da hayvancılık faaliyetleri de vergilendiriliyordu. Sığır, koyun, keçi gibi hayvanların belirli bir yüzdesi devlete verilmek üzere vergi olarak talep ediliyordu. Hayvan vergisi, kişinin sahip olduğu hayvan sayısına ve türüne göre belirlenebilirdi.

Mülk Vergisi: Eski Mısır’da mülkiyetin vergilendirilmesi de yaygındı. Özellikle arazi sahipleri, ev sahipleri ve işletme sahipleri vergi ödemekle yükümlüydü. Mülk vergisi, sahip olunan arazi veya mülkün değerine göre belirlenebilirdi.

Vergi hesaplaması genellikle yerel yetkililer tarafından yapılırdı. Yetkililer, çiftçilerin, hayvan sahiplerinin veya mülk sahiplerinin vergiye tabi tutulacak kaynaklarını belirler ve verginin miktarını hesaplarlardı. Bu hesaplamalar genellikle kişinin sahip olduğu kaynakların miktarına, değerine ve kullanımına dayanıyordu.

Eski Mısır’da vergi toplama ve hesaplama yöntemleri zaman içinde değişiklik gösterebilirdi ve farklı hükümdarlar dönemlerinde farklı politikalar uygulayabilirdi. Ancak genel olarak vergiler, hükümetin mali kaynaklarını sağlamak ve devletin işleyişini sürdürebilmek için kullanılan bir yöntemdi.

GÜNÜMÜZE KATKILARI

Eski Mısır medeniyetinin günümüze sağladığı katkıları

Eski Mısır medeniyeti, birçok alanda önemli katkılarda bulunmuştur. İşte Eski Mısır’ın günümüze sağladığı bazı önemli katkılar:

Mimari ve İnşaat: Eski Mısırlılar, piramitler, tapınaklar, saraylar, sütunlar ve diğer büyük yapılar gibi etkileyici mimari eserler inşa etmişlerdir. Bu yapılar, günümüzde bile büyük ilgi çeken ve hayranlık uyandıran yapılar olarak varlığını sürdürmektedir. Ayrıca, Eski Mısırlılar, mimari alanda sütunlar, kemerler ve diğer yapısal tekniklerin kullanımında da öncü olmuşlardır.

Tıp ve Farmakoloji: Eski Mısır, tıp ve farmakoloji alanında önemli ilerlemeler kaydetmiştir. Mumyalama tekniği, anatomi bilgisi, cerrahi müdahaleler, bitkisel ilaçlar ve hastalıkların tanı ve tedavisi gibi konularda ileri düzeyde bilgi sahibi olmuşlardır. Eski Mısır tıp bilgisi, diğer medeniyetlere ilham kaynağı olmuştur.

Matematik ve Geometri: Eski Mısırlılar, matematik ve geometri alanında önemli katkılarda bulunmuşlardır. Özellikle piramitlerin inşası için geliştirdikleri ileri geometri bilgisi, üçgenlerin özellikleri ve hesaplamaları konularında derinlemesine çalışmalar yapmışlardır. Ayrıca, Mısır hiyerogliflerinde sayıları sembolize etmek için özel semboller de kullanılmıştır.

Tarım ve Sulama: Eski Mısır, verimli Nil Nehri vadisi sayesinde tarım alanında büyük bir ilerleme kaydetmiştir. Mısırlılar, sulama sistemleri geliştirmiş ve tarımsal üretimi artırmak için kanallar, rezervuarlar ve sulama kanalları inşa etmişlerdir. Bu sayede, tarıma dayalı bir ekonomi oluşturarak halkın refah seviyesini yükseltmişlerdir.

Yazılı Dil ve Hiyeroglifler: Eski Mısır, gelişmiş bir yazılı dil sistemi olan hiyeroglifleri kullanmıştır. Hiyeroglifler, sembolik karakterlerden oluşan bir yazı sistemidir ve Mısır’ın kültürel, tarihi ve dini kaynaklarının korunmasına yardımcı olmuştur. Bu yazı sistemi, modern anlamda çözülerek Eski Mısır’ın tarihini ve kültürünü anlamamızı sağlamıştır.

Sanat ve El Sanatları: Eski Mısır, heykelcilik, resimcilik, takı yapımı, seramik üretimi ve diğer el sanatları alanlarında büyük bir ustalık sergilemiştir. Mısırlılar, güzellik anlayışını yansıtan sanat eserleri üretmişler ve bu eserler günümüze ulaşarak tarihi ve kültürel mirasın bir parçası olmuştur.

Bu, Eski Mısır medeniyetinin günümüze sağladığı bazı önemli katkıları içeren bir örnektir. Ancak Eski Mısır’ın kültürel, tarihi ve bilimsel alanlarda daha birçok katkısı bulunmaktadır.

Sanayi Devrimi’nin başlangıcından bu yana (yaklaşık 1750) insan faaliyetleri sebebiyle, atmosferik karbondioksit konsantrasyonunda 1750’de 280 ppm’den, 414.72 ppm’ye %47’lik bir artış görülmüştür. Atmosferik karbondioksit konsantrasyonunun bu kadar yüksek olduğu en yakın zamanın 3 milyon yıldan fazla bir zaman öncesi olduğu gözlemlenmiştir. Bu artış, doğal karbon döngüsünde yer alan çeşitli “karbon yutakları” tarafından emisyonların yarısından fazlasının emilmesine rağmen meydana gelmiştir.

Mevcut sera gazı emisyon oranları devam ederse, Dünya yüzeyinin ortalama sıcaklığı 2036 yılına kadar 2 °C (3,6 °F) kadar artabilir. Bu artış miktarı Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından “tehlikeli” seviyelerden kaçınabilmek için üst sınır olarak belirlendi Antropojenik karbondioksit emisyonlarının büyük çoğunluğu fosil yakıtların, özellikle kömür, petrol ve doğal gazın yakılmasından kaynaklanır ve ormansızlaşma ve arazi kullanımındaki diğer değişiklikler de buna katkıda bulunur.

Sırasıyla, Dünya atmosferinde en bol bulunan sera gazları şunlardır:

• Su buharı 
• Karbondioksit 
• Metan 
• Nitröz Oksit 
• Ozon 
• Kloroflorokarbonlar 
• Hidroflorokarbonlar 

Atmosferik ömür

Yaklaşık dokuz günlük bir atmosferde kalma süresine sahip olan su buharının yanı sıra, ana sera gazlarının atmosferi terk etmesi uzun yıllar alır. Sera gazlarının atmosferi terk etmesinin ne kadar sürdüğünü kesin olarak bilmek kolay olmasa da, başlıca sera gazları için tahminler vardır.

Bir türün atmosferik ömrü, atmosferdeki konsantrasyonundaki ani bir artış veya düşüşün ardından dengeyi yeniden sağlamak için gereken süreyi ölçer. Tek tek atomlar veya moleküller kaybolabilir veya toprak, okyanuslar ve diğer sular veya bitki örtüsü ve diğer biyolojik sistemler gibi bataklıklarda birikerek fazlalıkları arka plan konsantrasyonlarına indirgeyebilir. Bunu başarmak için geçen ortalama süre, ortalama yaşam süresidir.

Karbondioksitin değişken bir atmosferik ömrü vardır ve kesin olarak belirtilemez. Yayılan CO₂‘nin yarısından fazlası bir yüzyıl içinde atmosferden uzaklaştırılsa da, salınan CO₂‘nin bir kısmı (yaklaşık %20) binlerce yıl boyunca atmosferde kalır. Benzer sorunlar, çoğu CO₂‘den daha uzun ortalama ömre sahip diğer sera gazları için de geçerlidir, örn. N2O’nun ortalama atmosferik ömrü 121 yıldır.

Atmosferdeki yoğunluğu ve iklim değişikliğine etkisi

İklim değişikliği açısından atmosferdeki sera gazı miktarı hesaplanırken karbon dioksit eşdeğeri olarak ppm (milyonda bir parçacık birimi) esas alınır. 2015 itibarıyla güncel sera gazı yoğunluğu yaklaşık 400 CO₂ eşdeğeri ppm düzeyindedir. Bu sadece karbon dioksit gazının değil hesaplamaya giren diğerlerinin de uygun çarpanlarla denkleştirilerek bulunan bir sayıdır. Bu hesaplamada gazların Küresel Isınma Potansiyeli gözönünde bulundurulur. Örneğin yukarıdaki listede GWP değeri yukarıdan aşağı inildikçe artmaktadır. GWP değeri büyük olan gazlar, aynı miktardaki karbon dioksite göre küresel ısınma’yı çok daha büyük ölçüde etkileyebilmektedirler. Ancak salınan karbon dioksit miktarı çok yüksek olduğu kürsel ısınmanın birinci derece sorumlusu olan gaz olarak gösterilmektedir.

Sera Gazları ile ilgili daha detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

https://tr.wikipedia.org/wiki/Sera_gazlar%C4%B1

Kaynak: VİKİPEDİA Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

Bu dönemde, OPEC dışı ülkelerde günlük petrol üretimi 650 bin varil artarak yaklaşık 70 milyon 710 bin varil oldu.

OPEC’in günlük ham petrol üretimi 64 bin varil artarak 27 milyon 981 bin varil seviyesinde gerçekleşti. OPEC’in küresel petrol üretimindeki payı ise yüzde 28,4 olarak kayıtlara geçti.

OPEC içinde ham petrol üretimi ocakta en fazla Nijerya, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) artarken, Venezuela, Libya ve Irak’ta düşüş görüldü.

Günlük üretim, geçen ay bir önceki aya göre Nijerya’da 81 bin varil, Suudi Arabistan’da 54 bin varil ve BAE’de 44 bin varil artış gösterdi. Üretim Venezuela’da 51 bin varil, Libya’da 45 bin varil ve Irak’ta ise 27 bin varil geriledi.

BU YIL KÜRESEL PETROL TALEBİ ARTACAK

OPEC, bu yıla ilişkin küresel petrol talebine yönelik öngörüsünü sabit tuttu. Buna göre, küresel petrol talebi bu yıl geçen yıla kıyasla günlük bazda 4 milyon 150 bin varil artarak 100 milyon 790 bin varile ulaşacak.

Kovid-19’un Omicron varyantının etkisinin hafiflemesi ve küresel ekonomilerin toparlanmaya başlamasıyla, OECD bölgesinde günlük petrol talebinin 1 milyon 840 bin varil, OECD dışı ülkelerde ise 2 milyon 320 bin varil artacağı öngörüldü.

Kaynak: İTO Haber
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

Salgının etkilerinin azalmasıyla birlikte ekonomilerin tekrar açılması ve dünya ticaretini canlanmasıyla 2021 yılı Türkiye’nin ihracatta adeta tarih yazdığı bir dönem oldu.

Türkiye, bu dönemde sektör ve ülkelere gerçekleştirdiği dış satımda rekorlara imza attı.

Gerçekleştirilen ihracatta önde gelen ülkeler arasında yer alan ABD de Türkiye’nin dış satımında tarihi zirvelere ulaştığı pazarlar arasında konumlandı. Dünyanın en büyük ekonomisi ABD’nin Türk ürünlerine olan talebi dikkatleri çeken başka bir nokta oldu.

ABD Nüfus Sayım Bürosu verilerine göre, Türkiye ile ABD arasındaki ikili ticaret hacmi geçen yıl 28 milyar dolara dayanarak rekor seviyeye ulaştı. İki ülke arasındaki ticaret hacmindeki artış yüzde 30’u aştı.

ABD böylece 2021’de Türkiye’nin en büyük ikinci ihracat pazarı haline geldi.

TÜRKİYE, ABD’YE 4 MİLYAR DOLARLIK DIŞ TİCARET FAZLASI VERDİ

İkili ticaret hacminin yaklaşık 16 milyar dolarını Türkiye’nin ABD’ye ihracatı oluştururken, yaklaşık 12 milyar dolarını da ABD’nin Türkiye’ye yaptığı dış satım oluşturdu. Verilere göre, Türkiye, ABD’ye 4 milyar dolarlık dış ticaret fazlası verdi.

Türkiye’nin ABD’ye ihracatı geçen yıl 2020 yılına göre yüzde 44,6 artarken, ABD’nin Türkiye dış satımı da yüzde 19,1 artış kaydetti. Türkiye ve ABD arasında böylece geçen yıl “kazan-kazan” temelli bir ticaret gerçekleşti.

Türkiye’nin ABD’ye dış satımı geçen yıl ekim ayında 1 milyar 459,9 milyon dolarla aylık bazda rekor seviyeye ulaşmıştı. ABD’nin Türkiye’ye ihracatı ise aralık ayında 1 milyar 532,8 milyon dolarla tarihi zirveyi görmüştü.

TÜRKİYE’NİN ABD’YE İHRACATI 2022’YE DE HIZ KESMEDEN GİRDİ

Türkiye’nin ABD’ye ihracatı 2022’ye de hız kesmeden girdi. Türkiye ve ABD arasındaki ikili ticaret yılın ilk ayında da aynı şekilde devam etti.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, ocak ayında ABD 1 milyar 91 milyon 247 bin dolarla Türkiye’nin en fazla dış satım yaptığı ikinci ülke oldu. ABD böylece geçen ay Türkiye’nin 1 milyar doların üzerinde ihracat gerçekleştirdiği Almanya’yla birlikte iki ülkeden biri oldu.

ABD aynı zamanda geçen ay Türkiye’nin dış satımını değer bazında en fazla artırdığı ülke olarak kayıtlara geçti.

Türkiye’nin ABD’ye ihracatı ise ocak ayında geçen yılın aynı dönemine göre 281 milyon 976 bin dolar tutarında artış kaydetti.

Kaynak: İTO Haber
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

2021’de ülke ekonomisine en çok yatırım yapan ülkenin 210 milyon dolarla Çin olduğunu aktaran Kadirzade, Türkiye’nin 25 milyon dolar, İsviçre’nin 21 milyon dolar, Fransa’nın ise 19 milyon dolar yatırımda bulunduğuna dikkati çekti.

Kadirzade, yapılan doğrudan yatırımların yüzde 56,9’unun madencilik, yüzde 9,9’unun sanayi üretimi, yüzde 2,1’inin inşaat sektöründe gerçekleştiğini bildirerek, şu an ülkede toplam tutarı 3,7 milyon dolarlık 78 yatırım projesinin ise devam ettiğini söyledi.

2020’de ülkeye yapılan doğrudan yabancı yatırım hacmi, Kovid-19 nedeniyle yüzde 53 azalarak 162 milyon dolar seviyelerinde kaydedilmişti.

Kaynak: İTO Haber
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

IEA petrol talebi beklentisini, Kovid-19 salgınıyla mücadelede uygulanan kısıtlamalardaki hafiflemenin etkisiyle bu yıl için yaklaşık günlük 900 bin varil artırdı. IEA’nın bir önceki raporunda küresel petrol talebinin bu yıl günlük 3 milyon 325 bin varil artışla 99 milyon 705 bin varile ulaşması bekleniyordu.

Petrol talebinde bu yıl günlük 37 milyon 500 bin varille Asya Pasifik Bölgesi’nin başı çekmesi beklenirken, bu bölgeyi 31 milyon 30 bin varille Amerika ve 14 milyon 400 bin varille Avrupa’nın izleyeceği tahmin ediliyor.

Küresel petrol arzı, ocakta bir önceki aya göre 560 bin varil artışla günlük 98 milyon 690 bin varile yükseldi. Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütünün (OPEC) ham petrol üretimi aynı dönemde 130 bin varil artarak günlük 28 milyon 100 bin varile ulaştı.

OPEC içinde ham petrol üretimi ocakta en fazla Nijerya, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) arttı. Günlük üretim, geçen ay bir önceki aya göre Nijerya’da 170 bin varil artışla 1 milyon 380 bin varile, Suudi Arabistan’da ise 90 bin varil artışla 10 milyon 100 bin varile yükseldi. BAE’nin günlük üretimi 50 bin artışla 2 milyon 930 bin varil oldu.

Bu yıl küresel petrol üretiminin 6 milyon 300 bin varil artarak günlük 101 milyon 500 bin varile çıkacağı öngörülüyor.

Kaynak: İTO Haber
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

Buna göre, 2022 yılı için belirlenen yabancı iş gücü kotası yüzde 16 düşürülerek 28 bin 352’den 23 bin 560’a indirildi.

Söz konusu kotanın yaklaşık 21 bini yöneticiler ve uzmanlar kategorisindeki kişilere verilirken mevsimsel çalışanlara ayrılan kota sayısı ise 2 bin 312 olarak belirlendi.

Ülkede, halihazırda 14 bin 932 bin yabancı uyruklu kişi çalışıyor.

Kaynak: İTO Haber
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

Araştırma verilerine göre, değerini geçen yıla göre yüzde 35 artırarak 355 milyar dolara çıkaran Apple “Dünyanın en değerli markası” unvanını korumayı başardı. Apple, 2021 araştırmasında da 263,4 milyar dolarla ilk sırada yer almıştı.

Apple’ı sırasıyla yaklaşık 350 milyar dolar marka değeriyle Amazon, 263 milyar dolarla Google takip etti.

Söz konusu listede ABD’li Microsoft 184,2 milyar dolarla 4’üncü, perakende şirketi Walmart 112 milyar dolarla 5’inci, Güney Koreli Samsung 107,3 milyar dolarla 6’ncı, ABD’li Facebook 101,2 milyar dolarla 7’nci, Çinli ICBC 75,1 milyar dolarla 8’inci, Çinli Huawei 71,2 milyar dolarla 9’uncu, ABD’li Verizon da 69,6 milyar dolarla 10’uncu sırada yer buldu.

Tablonun en altında yer alan markanın değeri 4,6 milyar doları bulurken, bu rakama ulaşamadığı için Türk markaları sıralamada bu yıl da yer almadı.

Araştırma sonuçlarına göre, ülkeler sıralamasında ABD açık ara önde yer aldı. Global 500 listesindeki şirketlerin 199’unu ABD’li firmalar oluştururken 77’sinin Çin, 31’inin Japon, 28’inin Fransız, 25’inin Alman, 23’ünün İngiliz olduğu görüldü.

Öte yandan Kovid-19 döneminde geliştirdikleri aşıları kullanılan Pfizer firması dünyanın en değerli markaları arasında 6,3 milyar dolarla 352’nci, 5,6 milyar dolarla AstraZeneca 407’nci sırada yer buldu.

“ÜLKE GÜNDEMİNİN İLK SIRASINA MARKALAŞMA YERLEŞTİRİLMELİ”

Brand Finance Türkiye Direktörü Muhterem İlgüner, listeye yeni dahil olan TikTok’un yüzde 215 ile en hızlı büyüyen marka olduğunu söyledi.

Teknoloji en değerli endüstri olmaya devam ederken 1 trilyon doları aşan marka değeriyle perakendenin ikinci en değerli iş kolu olduğunu belirten İlgüner, “Kovid-19 ile mücadelede aşı geliştiren ilaç şirketi markaları hem sayı hem de değer olarak geçen yıla göre 2 kat artış gösterdi. Turizm firmalarının marka değerleri salgın öncesi değerlerin altında seyretmesine rağmen tedbirlerin yumuşatılmasıyla birlikte artarken bu, gelecek dönem için umut veriyor. ABD ve Çin markaları tablonun üçte ikisini oluştururken Hindistan yüzde 42 artışla en hızlı büyüyen ülke oldu.”

Kaynak: İTO Haber
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

Açıklamada, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının neden olduğu şokun ardından özel sektörün toparlanmasını ve “yeşil” ekonomiye geçişi desteklemek amacıyla Türkiye’ye 2021’de 2 milyar avroluk rekor yatırım yapıldığı kaydedildi.

Bankanın açıklamasında, kendi finansmanının yanı sıra EBRD’nin geçen yıl başka kaynaklardan 572 milyon avroluk, neredeyse rekor seviyede, kredi imkanı sunduğu ifade edildi.

Açıklamada görüşlerine yer verilen EBRD Türkiye Direktörü Arvid Tuerkner, bankanın zor zamanlarda ekonomik kalkınma kazanımlarını korumaya ve Türkiye’nin salgından çevreci ve kapsayıcı ekonomik toparlanması için fırsatlar yaratmaya odaklandıklarını ifade etti.

Tuerkner, Türkiye’nin Paris Anlaşması’nı onaylamasının daha çevreci yatırımların önünü açacağını sözlerine ekledi.

Kaynak: İTO Haber
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.