BOŞANMA DAVALARINDA SOSYAL MEDYA DELİLİ
25.12.2018
Gelişen teknoloji ile sosyal medyanın hayatımıza etkisi her geçen gün artmaktadır. Hayatı kolaylaştırmasına karşın hukuki meseleleri daha karmaşık hale getiren sosyal medyaya pek çok uyuşmazlıkta delil elde etme amacıyla başvurulmaktadır.
Medeni usul hukukunda delil, tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek vakıaların gerçekleşip gerçekleşmediğinin ispatlanması için başvurulan vasıtalardır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 189. Maddesi uyarınca kanunun belirli delillerle ispatını emrettiği hususlar haricinde taraflar, iddia veya savunmalarına dayanak yaptıkları vakıaları ispatlamak için, kanunda düzenlenmemiş deliller kapsamında, akla ve mantığa uygun, hukuka aykırı olmayan yollardan elde edilmiş her türlü delile başvurabilirler. Mahkeme bu noktada taraflarca gösterilen delilin caiz olup olmadığına ve hükme esas alınıp alınamayacağına karar verecektir.
Boşanma davaları da sadece eşleri değil, çocuk ve toplumu da derinden etkileyen bir mekanizma olduğundan kural olarak kanuni delili değil, hâkimin vicdani kanaatinin oluşmasını temel alan serbest delil sistemini kabul etmiştir. Deliller hakkında bazı yönlendirici faktörler olsa da bu delil sisteminde kesin bir sınırlama bulunmadığından pek çok delil öne sürülebilmektedir.
Yargıtay’a göre delillerin elde edilmesinde temel esas, kişilerin özel hayatlarının gizliliğinin korunması ve delillerin hukuka aykırı yollarla elde edilmemiş olmasıdır. Zira Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’ bir kararında; “Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı kadına kusur olarak yüklenen sadakatsizlik vakıasının güven sarsıcı davranış niteliğinde olduğunun ve davacı erkek tarafından dosyaya sunulan ses kayıtlarına ilişkin CD’nin, kadının “özel hayatının gizliliği” ihlal edilmek suretiyle hukuka aykırı yolla elde edildiği bu nedenle hükme esas alınamayacağı…” ibareleri uyarınca hukuka aykırı delilin hükme esas alınamayacağı kararı vermiştir.
Ancak bu durum her somut olay açısından ayrı değerlendirmelidir. Örneğin kişilerin özel hayatlarının gizliliği ihlal edilerek edinilmiş mektup veya günlük gibi yazılar yasak delil olarak değerlendirilmesine rağmen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu; bir boşanma davasında eşlerden birinin, diğerinin başka bir kişi için yazmış olduğu notları, mektupları veya bu yönde tuttuğu günlük ve hatıra defterlerini delil olarak kullanmak istemesi durumunda, elde edilen bu delillerin özel hayatın gizliliğini ihlal edip etmeyeceği ve bunların yasak deliller kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği sorununda yaptığı değerlendirmede eşlerin birlikte yaşadıkları konut açısından özel hayatlarının iç içe geçtiği yönünde yorum yapmıştır. Bu nedenle eğer bir eş diğerinin günlük, mektup veya fotoğraflarını zorla veya tehditle ele geçirmeyip evde bulmuşsa, karşı tarafın özel alanına ilişkin dahi olsa, bunların boşanma davasında delil olarak kabul edileceğine karar vermiştir.
Genel bir değerlendirme yapıldığında sosyal medya hesaplarında yapılan paylaşımların ve yazışmaların da hukuka aykırı olarak elde edilmemiş olması koşulu kabul edilmelidir. Örneğin eğer davacı, eşinin sosyal medya hesaplarına gizlice girer, şifresini ele geçirerek ondan habersiz bir biçimde hesaba ulaşır veya buna benzer şekilde eşinin rızası olmaksızın hesaba erişim sağlarsa, buradaki kamuya ifşa edilmemiş gizli nitelikteki içerikler veya özel yazışmalar, boşanma davasında delil olarak kabul edilmeyecektir.
Yargıtay’ın eşin çalışıyor olup olmadığına ilişkin nafaka alacağı uyuşmazlığında verdiği bir karada “Somut olayda; toplanan delillerle, özellikle tanık beyanları, sosyal medya paylaşımları ve soruşturma evrakı örneğinden, davalı kadının …isimli işyerinde çalıştığının kabulü ile…” denilmekte ve sosyal medya hesabında yer alan kamuya açık paylaşımların delil olarak hükme esas alınacağı kabul edilmektedir.
Yargıtay’ın diğer “Dairemizce “davacı kadının da boşanma davasının devamı sırasında başka erkeklerle samimi görüntü veren fotoğraflar çektirdiği, bunu da sosyal medya ortamında sergilediği, bu yüzden güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu” belirtilerek…” ve “… ayrıca sosyal medya hesabından da erkeğin başka kadınlarla duygusal içerikli yazışmalar yaptığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı kadının zinaya dayalı (TMK m. 161) boşanma davasının kabul edilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.” Şeklindeki kararlarında sosyal medya hesabından yapılan yazışmaların zina eylemine vücut verdiği ve eylemin ispatında delil olarak gösterilebileceği sonucu çıkarılmaktadır.
Boşanma davalarında sosyal medya delillerinin değerlendirilmesinde gözetilmesi gereken bir diğer nokta da Yargıtay’ın “Ayrıca, sosyal medya hesaplarında yapılan paylaşımların, ancak hesabın sahibi veya aynı paylaşım ortamında (facebook/WhatsApp) bulunan kişilerce delil olarak kullanımının mümkün olduğu düşünülebilecektir.” yönündeki kararıdır.
Kamuya açık şekilde yapılan resim, yazı ve görüntü gibi paylaşımların veya diğer eşe gönderilen iletilerin, delil olarak öne sürülmesinin mümkün olduğu açıktır. Zira bunların kaydedilip, saklanılabileceği öngörülmektedir. Ancak gizli olduğu zannedilen gönderiler veya yazışmaların diğer eş tarafından şifre kırılarak veya habersizce girilerek elde edilmesi hususunda farklı görüşler mevcuttur. Bu şekilde kişinin kendi eşine olsa dahi yaptığı müdahalenin özel hayatın gizliliği kapsamında kalıp kalmadığı hususu tartışmalıdır.
Ceza hukuku bağlamında bilişim suçu teşkil edecek bu tür eylemlerden elde edilen sonuçların hukuka aykırı delil sayılacağı doktrinde sıklıkla savunulmakla birlikte; yukarıda bahsetmiş olduğumuz, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun eşin müşterek alanda bulunan özel defterini delil kabul ettiği kararı değerlendirildiğinde farklı neticelere ulaşılabilecektir. Ancak Yargıtay’ın içtihadı bir kenara bırakılarak olması gereken açısından yaklaşıldığında günlük, mektup veya fotoğraf gibi eşyaların özel hayatın gizliliği kapsamında değerlendirilmesi gerektiği tartışmasızdır.
Stj. Av. Melike Kaya
Kaynakça
- KURU, Baki, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Ankara 2017, s. 232; Tutumlu, Mehmet Akif; Medeni Yargılama Hukukunda Delillerin İleri Sürülmesi, 2. bs., Ankara 2002, s. 21; POSTACIOĞLU, İlhan E./ALTAY, Sümer; Medenî Usûl Hukuku Dersleri, İstanbul 2015, s. 608.
- ARSLAN, Ramazan/YILMAZ, Ejder/TAŞPINAR AYVAZ, Sema; Medenî Usul Hukuku, 3. bs., Ankara 2017, s. 462.
- ATALAY, Oğuz; Pekcanıtez Usûl Medenî Usûl Hukuku, C. II, 15. bs., İstanbul 2017, s. 1586; KALE, Serdar/KESER, Salih; “Medeni Yargılama Hukukunda Delil Sistemi”, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, Prof. Dr. Mehmet Akif Aydın’a Armağan, C. 21, S. 2, 2015, s. 701-725. s. 704.
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25.09.2002 tarih ve E. 2002/2-617 K. 2002/648 sayılı kararı
- ÖZOCAK, Gürkan, <https://digitalage.com.tr/bosanma-davalarinda-sosyal-medya-hesaplarinin-delil-degeri/>, (SGT: 24.07.2016).
- Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2016/11289 E., 2017/1114 K., 09.02.2017 tarihli kararı.
- Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2013/20919 E., 2013/26283 K., 13.11.2013 tarihli kararı.
- Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2015/24662 E., 2017/3311 K., 27.03.2017 tarihli kararı.
- Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2016/23757 E., 2018/10860 K., 09.10.2018 tarihli kararı.
- Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2016/14742 E., 2017/2577 K., 07.03.2017 tarihli kararı.
Kaynak: ozgunlaw.com.tr
Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.