Ana Sayfa Muhasebe Borçlu ve kefili hakkında aynı anda icra takibi başlatılması halinde alacaklı tarafından...

    Borçlu ve kefili hakkında aynı anda icra takibi başlatılması halinde alacaklı tarafından şüpheli alacak karşılığı ayrılıp ayrılamayacağı

    5
    0

    T.C. 

    GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

    İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

    Gelir Kanunları Usul Grup Müdürlüğü

       
    Sayı:11395140-105[VUK-1-23670]-109880829.09.2022
    Konu:Borçlu ve kefili hakkında aynı anda icra takibi başlatılması halinde alacaklı tarafından şüpheli alacak karşılığı ayrılıp ayrılamayacağı. 

    İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; şirketinizin gelirinin sadece kira geliri olduğu, kiraya verdiğiniz okulun kira ödemelerini 2019 yılında tahsil edemediğiniz için asıl borçlu kiracı ve müteselsil kefil hakkında aynı zamanda icra takibi başlattığınızdan bahisle, söz konusu icra takibine konu alacaklarınız için şüpheli alacak karşılığı ayrılıp ayrılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

    213 sayılı Vergi Usul Kanununun 323 üncü maddesinde, “Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla;

    1. Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar;

    2. Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan  ve 3.000 (534 Sıra No.lu V.U.K Genel Tebliği ile 1.1.2022’den itibaren 4.000-TL) Türk Lirasını aşmayan alacaklar;

    şüpheli alacak sayılır.

    Yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir.

    Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir. Teminatlı alacaklarda bu karşılık teminattan geri kalan miktara inhisar eder.

    Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kar zarar hesabına intikal ettirilir.” hükümlerine yer verilmiştir.

    Bu hükümlere göre, ticari kazancın elde edilmesi veya idame ettirilmesi ile ilgili olarak dava veya icra safhasında bulunan alacaklarla, yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş olan dava ve icra takibine değmeyecek derecedeki küçük alacaklar şüpheli alacak sayılmakta ve münhasıran maddede belirtilen şartları haiz alacaklar için karşılık ayrılması mümkün bulunmaktadır.

    Ayrıca, şüpheli alacak karşılığı ayrılmasında temel unsur, ortada bir alacağın olması ve bu alacağın tahsilinin mezkûr maddede belirtilen kapsamda şüpheli hale gelmiş bulunmasıdır. Mahkemeye dava veya icra merciine takip dilekçesinin verilmiş olması, alacağın dava veya icra safhasına intikal ettiğini göstermektedir. Ancak, şekli bir başvuru alacağın şüpheli sayılması için yeterli değildir. Bir alacağın dava veya icra safhasında olduğunun kabulü için mahkemeye dava veya icra merciine takip için dilekçe verilmiş olması ve gerek mahkemeye gerek icra merciine yapılan başvuruların ciddiyetle takip edilmesi gerekmektedir.

    Mezkur Kanun hükmü, teminatlı alacaklarda bu karşılığı teminattan geri kalan miktarla sınırlamakta, alacağın banka teminat mektubu, ipotek, haciz, rehin, kefil vs. suretlerle teminata bağlanmış olması halinde, teminatlı kısım için şüpheli alacak karşılığı ayrılmayacağını kabul etmiş bulunmaktadır.

    Diğer taraftan, teminat, bir hakkı güvence altında bulundurmak, bir borcun ifa edileceği ya da ifa edilmemesi halinde tazmin edileceğine ilişkin güvence ya da karşılık vermek olarak tanımlanabilir. Teminatlar ayni ve şahsi olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Ayni teminatlar; taşınır rehni, taşınmaz rehni, ticari işletme rehni; şahsi teminatlar ise garanti ve kefalet sözleşmeleri ile banka teminat mektuplarıdır. Ayrıca borcun ödenmemesi üzerine cebri icra yoluyla borçlunun mal varlığına haciz konulması halinde de alacağın karşılıksız kalmadığı değerlendirilmektedir.

    Buna göre, kefalete bağlı alacaklar, şüpheli alacak uygulamasında teminatlı alacak olarak kabul edilmekte olup, alacağın teminatsız hale gelmiş olması kaydıyla, diğer şartların varlığına bağlı olarak, bu kapsamdaki alacaklar için şüpheli alacak karşılığı ayrılabilmesi mümkün bulunmaktadır. Dolayısıyla, somut durumda, mezkûr madde hükümleri dikkate alındığında, kefil nezdindeki takibin sonuçsuz kalması halinde alacağın kefil nezdinde tahsil kabiliyetinin kalmayacağı (teminatsız hale geleceği), bu durumun vukuunu müteakiben, asıl borçlu (kiracı) nezdinde alacağın icra/dava yoluyla takibinin varlığı halinde şüpheli alacak karşılığı ayrılabilecektir.



    TAVSİYE EDİLEN İLAVE İÇERİKLER


    Kaynak: GİB Özelge Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


    Önceki İçerikUTTS faturaları için gider kısıtlaması uygulanacak mı?
    Sonraki İçerikMenajerlik faaliyeti nedeniyle yurt dışındaki şirketten elde edilen gelirin kazan türü ne olacak?

    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz