Ana Sayfa YAZARLAR-YENİ Araç Satış Bedellerinin Kasko Değerinin Aşağısında Olması Tarhiyat Sonucunu Doğurur Mu?

Araç Satış Bedellerinin Kasko Değerinin Aşağısında Olması Tarhiyat Sonucunu Doğurur Mu?

1234
0

Ali ÇAKMAKCI
Yeminli Mali Müşavir, Bağımsız Denetçi
info@adenymm.com.tr


Giriş:

Kamuoyunda da yanlış yorumlamalara neden olduğundan, araç satışlarında “kasko değerinin” vergisel açıdan özel olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Aşağıdaki çalışmada konunun tartışma boyutları vergi hukuku açısından yasal altyapısı ile birlikte incelenmektedir.

I-Harçlar Kanunu-Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunları Açısından Değerlendirme:

Harçlar Kanunun “Çeşitli İşlemlerde Değer” başlıklı 43. Maddesinin ikinci paragrafına göre motorlu kara taşıtları ile ilgili alım, satım ve taahhüt işlemlerinde gösterilecek değer; işleme konu olan taşıtın cinsi, markası, modeli, tipi ve yaşı itibariyle Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliğince tespit edilen ve işlemin yapıldığı tarihte geçerli olan kasko sigortasına esas değerinden aşağı olamamaktadır.

Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliğince düzenlenen listelerde yer almayan eski model taşıtları asgarî değeri; o taşıtların listede yer alan en eski modelleri için belirlenen değerinden, her model yılı için % 10 indirim yapılmak suretiyle tespit edilir. Birlikçe düzenlenen listelerde yer almayan taşıtların değerleri, emsali taşıtların değerlerinden aşağı olamaz. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye ve Gümrük Bakanlığınca belirlenmektedir.

17 seri no.lu Harçlar Kanunu Genel Tebliğine göre motorlu kara taşıtları ile ilgili alım, satım ve taahhüt işlemleri, alım, satım veya taahhüde konu taşıtın cinsi, markası, modeli, tipi ve yaşı itibariyle 492 sayılı Kanunun 43 üncü maddesinin sonuna eklenen fıkra ile belli edilmiş değerden az olmamak üzere işlem taraflarınca beyan olunacak değer üzerinden gerçekleştirilecektir. Sözü edilen değerler, Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliğince yayımlanan “Motorlu Kara Taşıt Araçları Kasko Değer Listesi“nde yer almaktadır.

Türkiye Sigorta ve Reasürans şirketleri birliğince yayımlanan kasko değer listelerinde, motorlu kara taşıtlarının cinsi, markası, modeli ve tipi itibariyle sadece 15 yaşına kadar olanlarının kasko sigortalarına esas değerleri yer almaktadır.

Listede yer alan motorlu kara taşıtlarının noterliklerdeki alımı, satımı ve bunların aynına yönelik taahhütler sebebiyle yapılacak işlemlerde gösterilecek değer, işlem tarihinde bu taşıtların cinsi, markası, modeli, tipi ve yaşı itibariyle listedeki kasko sigortasına esas değerinden az olamayacaktır. Ancak, taraflarca bu değerlerin üzerinde değer beyanı olunması halinde beyan edilen bu değerler üzerinden işlem yapılacağı tabiidir.

Harca konu alım, satım ve taahhüt işlemenin yapıldığı tarihte 15 yaşından büyük olan motorlu kara taşıtlarının işlem değerlerinin tespitinde aşağıdaki esaslar uygulanacaktır.

  • Alım, satım veya taahhüde konu 15 yaşından büyük aracın işlem değeri; cinsi, markası ve tipi itibariyle listedeki en eski (15 yaşındaki) modelinin kasko sigortasına esas prim değeri baz alınarak hesaplanacaktır.
  • Listede yer alan en eski model taşıtın kasko sigortasına esas değeri, her model yılı için % 10 nispetinde indirilerek, alım satıma konu olan taşıtın değeri hesaplanacaktır.
  • Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği tarafından 3’er aylık dönemler itibariyle yayımlanmakta olan kasko değer listesinde, bazı motorlu kara taşıtları, cinsi, markası, modeli, tipi ve yaşı itibariyle yer alan emsali taşıtların değerinden az olmamak üzere, ilgililerce beyan edilen değer dikkate alınacaktır.
  • Öte yandan listelerde yer almayan araçların, listelerde herhangi bir emsalinin bulunmaması halinde ise bu araçların alımı, satımı ve taahhüdü ile ilgili işlemlerde, piyasada alımı, satımı yapılan benzeri araçların değerinden az olmamak üzere, ilgililerce beyan edilen değer esas alınacaktır.
  • Herhangi bir sebeple hasarlı hale gelen motorlu kara taşıtlarının hasarlı durumda noterlerde gerçekleştirilen alımı, satımı ve taahhüdü ile ilgili işlemlerde gösterilecek asgari değer, Tebliğin evvelki bölümlerinde belirlenen değerlerden, hasar tutarı düşüldükten sonraki kalan değer olacaktır. Ancak, hasar tutarının, satışa konu motorlu kara taşıtının yukarıda belirlenen değerinden indirilebilmesi için, satış işlemi sırasında taşıtın gerçekten hasarlı olduğunun belgelenmesi şarttır.
  • İlgililerce hasarlı olduğunun ileri sürülmesi sonucunda, bu durumun Tebliğin I/D bölümündeki esaslar çerçevesinde tesbiti üzerine, hasar tutarı düşüldükten sonraki değeri üzerinden alımı, satımı veya taahhüde konu işlemi yapılan motorlu kara taşıtları ile ilgili işlem dosyasında, hasar miktarını gösteren belgelerin birer örneği muhafaza edilecektir.

197 sayılı Kanunun 5 inci maddesine göre (7061 sayılı kanunun 23 üncü maddesiyle değişen fıkra; Yürürlük 05.12.2017) (I) sayılı tarifede yer alan otomobil, kaptıkaçtı, arazi taşıtları ve benzerlerine ait vergi tutarlarının Türkiye Sigorta, Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği tarafından her yılın ocak ayında ilan edilen kasko sigortası değerlerinin %10’unu aşması halinde, taşıtlara ait vergi tutarlarını, bir önceki satırdaki aynı yaş grubunda bulunan taşıtlara isabet eden vergi tutarı olarak belirlemeye, bu oranı %4’e kadar indirmeye ve kanuni oranına kadar artırmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.

Görüleceği üzere vergi kanunlarımızda harçlar ve motorlu taşıtlar vergileri açısından kasko değerine yer verildiği görülmektedir.

II-Gelir-Kurumlar Vergisi Açısından Değerlendirme:

Konuyla ilgili olarak 170 seri numaralı GVK Genel Tebliğine göre;

“D -Motorlu Taşıtların Satışında Esas Alınacak Bedel :

Bilindiği gibi, 3689 sayılı Kanunla Harçlar Kanunu’nun 43 üncü maddesine eklenen fıkrada, “Motorlu kara taşıtları ile ilgili alım, satım ve taahhüt işlemlerinde gösterilecek değer; işleme konu olan taşıtın cinsi, markası, modeli, tipi ve yaşı itibariyle Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği’nce tespit edilen ve işlemin yapıldığı tarihte geçerli olan kasko sigortasına esas değerinden aşağı olamaz. Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği’nce düzenlenen listelerde yer almayan eski model taşıtların asgari değeri; o taşıtların listede yer alan en eski modelleri için belirlenen değerinden, her model yılı için % 10 indirim yapılmak suretiyle tespit edilir. Birlikçe düzenlenen listelerde yer almayan taşıtların değerleri, emsali taşıtların değerlerinden aşağı olamaz. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar Maliye ve Gümrük Bakanlığınca belirlenir.” hükmüne yer verilmiştir.

Bu hükmün Harçlar Kanunu bakımından ne şekilde uygulanacağı, 26/12/1990 gün ve 20737 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 17 Seri No.lu Harçlar Kanunu Genel Tebliğinde açıklanmıştır.

Bakanlığımıza intikal eden olaylardan, motorlu taşıtların kasko sigortasına esas bedelden daha düşük bedelle satılması halinde, Gelir veya Kurumlar Vergisi açısından kasko bedelinin mi yoksa, gerçek satış bedelinin mi esas alınacağı konusunda tereddütlerin olduğu anlaşılmıştır.

Gelir ve kurumlar vergisi uygulaması bakımından, mükelleflerin satışını yaptıkları motorlu kara taşıtlarına ilişkin esas alacakları tutar, gerçek satış bedelidir. Ancak, gerçek satış bedelinin emsallerine göre bariz bir şekilde düşük beyan edilmesi halinde idarece, taşıtın gerçek satış bedelinin tespiti yoluna gidilebilecektir. Bu tespit işlemi sırasında, diğer unsurlarla birlikte taşıtın satış tarihi itibariyle geçerli olan, kasko sigortasına esas alınan bedelinden de yararlanılabileceği tabiidir. “

Dikkat edileceği üzere, Tebliğ de araç satışlarında satış bedelinin kasko değerinin aşağısında olamayacağı yönünde bir ifade olmadığı gibi, muvazzalı durumlarda kasko değerinin de gerçek bedel tespitinde delil olarak kullanılabileceğine ilişkin çeşitli açıklamalara yer verilmiştir.

Meri mevzuatımızda ilişkili kişiler arasında gerçekleşen işlemlerde ise güvenlik müessesi olarak transfer fiyatlandırması hükümleri devreye gireceğinden aracın emsal bedelinin resmi kayıtlarda gösterilen değerlerinin üstünde veya altında olması durumunda ispat yükümlüsü tarafından mukni ve muteber deliller ile fiyat farklılığının gerekçesi açıklanmaya çalışılacaktır. Aksi takdirde ise karşılaştırılabilir fiyatlar dikkate alınarak işlem tesis edilecektir.

Bu durumun dışında, kasko değerinin, aksi yönde tespit veya bulgu yoksa gerçek bedelden aşağı veya yukarı olması durumunda doğrudan dikkate alınabilecek bir değer değildir.

Konuya ilişkin Maliye Bakanlığınca 06.05.1994 tarih ve 1994/2 Sıra No.lu GVK İç Genelgesi  yayımlanmıştır.

“Bilindiği üzere Harçlar Kanunu’nun 43. maddesi gereğince, mo­torlu kara taşıtlarının alım, satım ve taahhüt işlerinde kasko sigor­tasına esas bedeller harcın matrahı olarak kabul edilmektedir.

Bu bedel­lerin gelir ve kurumlar vergisine tabi kazancın tespitinde satış bedeli olarak alınıp alınmayacağı konusunda 170 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nin (D) bölümünde gerekli açıklamalar yapılmış bulun­maktadır.

Sözkonusu Genel Tebliğ’de de açıklandığı üzere, motorlu araç satış­larında gelir ve kurumlar vergisi uygulaması bakımından esas alınacak tutar öncelikle gerçek satış bedeli olacaktır.

Bu bedelin em­sallerine göre bariz bir şekilde düşük olması halinde, idarece gerçek satış bedelinin tespiti yoluna gidilebilecektir. Bu tespit sırasında sa­dece kasko sigorta­sına esas bedeller değil, diğer unsurların da nazara alınması gerekmek­tedir.

Bakanlığımıza yansıyan taleplerden bazı vergi dairelerinin gerçek sa­tış bedelleri konusunda hiçbir araştırmayı yapmadan kasko sigor­tasına esas bedellerini kullanarak mükellefler adına tarhiyat yaptıkları anlaşıl­mıştır. Bu uygulama idare ve mükellefler arasında gereksiz ihti­laflara ne­den olmaktadır.

Bu tür ihtilaflara yer verilmemesi açısından, sadece kasko bedelle­rinden hareketle mükellefler adına tarhiyat ya­pılmaması, gerçek satış bedellerinin tespiti sırasında diğer husus­ların da incelenmesi gerekmek­tedir.”

İç Genelgede ifade edilen hususlara göre motorlu taşıt satışında satış sözleşmesi ve noter evrakında gösterilen bedelin kasko değerinin altında olması halinde, sırf bu nedenle tarhiyata gidilemeyeceği görüşünde olup aynı görüş KDV açısından da geçerlidir. Taraflar arasında ilişki varsa ve açıklanmayacak kadar düşük bedeller ancak Transfer Fiyatlandırması kapsamında eleştiri görebilecektir.

Danıştay’ın bu konudaki görüşü de, Maliye Bakanlığı’nın iç genelgesi doğrultusundadır. Danıştay’ın buna ilişkin kararlarından bazılarının özeti aşağıdaki gibidir.

“Kasko sigorta bedeli, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunun 29. mad­desine göre kanuni ölçü kabul edilemeyeceğinden, nakil vasıtası sa­tışından do­layı beyan edilen satış değerinin kasko sigorta bedeline göre düşük ol­duğu gerekçesiyle ikmalen KDV tarhiyatı yapılamaz” (Dn. 9.D.’nin, 01.03.1995 tarih ve E.1994/4304, K.1995/453 sayılı Kararı)

“Olayda, yükümlünün sahibi bulunduğu aracı noter satış senedi ile kasko değerinin altında satması nedeniyle takdir komisyonuna başvurulduğu, bu komisyon tarafından ise kasko bedelinden hareketle matrah takdir edildiği anlaşılmıştır. Noter satış sözleşmesi ortada iken bu belgenin sahteliği ya da aracın sözleşmede yazılı bedelin üstünde satıldığı yolunda gerçeği yansıtan olgular bulunmadan, kasko bedelinin altında satış yapılmış olması başlı başına re’sen takdir nedeni olarak kabul edilemez.” (Dn. 4. D.’nin, 13.10.2004 tarih ve E. 2004/876, K. 2004/1975 sayılı Kararı)

“Satış bedeli uyuşmazlık doğuran taşıtların emsal bedelinin takdir komisyonunca saptanması sırasında, araçların tüm özellikleri göz önüne alınarak matrah takdiri gerekirken, başka verilerden yararlanılmaksızın salt kasko değerine göre yapılan takdirde ve bu takdir esas alınarak uy­gulanan tarhiyatın onanmasında hukuka uygunluk görülmemiştir. Emsal bedelin; ticaret odası, şoförler ve otomobilciler derneği ve ilgili merciler nezdinde yapılacak araştırma ile tespit edilmesi gerekir” (Dn. VDDGK.nun, 22.03.1996 tarih ve E.1995/33, K.1996/119, 06.06.1997 tarih ve E. 1996/90, K. 1997/297 sayılı Kararları)

Olayda, noter satış sözleşmesinde gösterilen kasko sigorta değerinden düşük bedel gösterilmesi nedeniyle takdir komisyonundan matrah takdiri istenmişse de komisyonca, aracın gerçek değerini tespit yönünden herhangi bir araştırma yapılmaksızın matrah belirlenmiştir. Dosyaya sunulan 01.08.1993 tarihli trafik kazası tespit tutanağı ile ……….. Sigorta tazminat makbuzunun incelenmesinden aracın kaza geçirdiği anlaşılmaktadır. Araçta yapılması gereken tamirat nedeniyle piyasa değerinin 175.000.000 lira olabileceğini belirten …………… Limited Şirketinin 21.09.1994 günlü değer tespit raporu üzerine 05.12.1994 tarihindeki satış da bu değer üzerinden gerçekleştirilmiştir.

Oto nakliyesinde kullanılmak üzere çekici haline getirilen ve tamire muhtaç çekici olarak satıldığı saptanan aracın, yukarıda değinilen tüm özellikleri göz önüne alınmaksızın uygulanan tarhiyatta hukuka uygunluk bulunmadığı gibi tarhiyatın yazılı gerekçe ile değiştirilmesi yolundaki kararda hukuka uygun düşmemiştir.” (DVDDGK’, E. 1999/71, K. 1999/457 sayılı Kararı)

GİB, bir görüşünde hasarlı bir aracın sigorta şirketi tarafından üçüncü bir kişiye satılması işleminde, aracın şirket aktifinde kayıtlı olduğu hususu dikkate alınarak, bu satış işlemi için şirket tarafından aracın satıldığı üçüncü şahıs adına “satış bedeli tutarında“ fatura düzenlenmesi gerektiği, toplam sigorta tazminatının, aracın üçüncü kişiye satış bedeli düşüldükten sonra kalan kısmı için ise şirket tarafından sigorta şirketine fatura düzenlenmesi gerektiğine değinmiştir. KDV açısından ise aracın hurda olup olmadığı istisna açısından önem arz etmektedir[1].

Yukarıda ifade edildiği üzere kasko değeri araç satışında gelir ve kurumlar vergisi ile KDV açısından doğrudan dikkate alınacak hukuki bir ölçü değildir. Kasko değeri sadece harç bedelinin tespitinde dikkate alınabilecek bir konudur.

Gerçek satış değeri, banka veya finans kanalıyla gerçekleşen ödemeler yoluyla veya gerekli olan diğer inandırıcı ve tevsik kabiliyeti olan belge veya gerekçelerle her zaman ispatlanabilecektir.

[1]Makale konularını yazıldığı dönem dikkate alınarak güncel mevzuat açısından değerlendirmenizi rica ederiz. Gerekli olması halinde konunun spesifik boyutları da dikkate alınarak bir uzmana danışmakta yarar olduğu düşünülmektedir.

[1] Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’nın B.07.1.GİB.4.06.17.01-KDV-3:2010-14029-16-790 sayı 28/09/2011 tarihli Özelgesi.

 


Kaynak: İş bu içerik YMM Ali ÇAKMAKCI’nın özel izni ile yayınlanmıştır. Yazının tüm hakları ve sorumluluğu yazara aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


YAZARIN DİĞER YAZILARI

Özel Sektör Yap-İşlet-Devret Yatırımlarında Vergilendirme

Şirket Ortaklarının “Şahsi Borçlarının” Şirketlere Etkisi

 

 

 

 

Önceki İçerikİstanbul’da Ekim ayında dâhilde alınan KDV %157,3, ÖTV tahsilâtı %80 arttı
Sonraki İçerikAlacak Davalarında Zamanaşımı

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz