Erol TÜRK
Avukat
eturk@3ehukuk.com
Özet: Kayyum, hukuki anlamda belli bir malvarlığının yönetilmesi ya da belli bir işin yapılması için görevlendirilen kimse anlamında kullanılmaktadır. Vasi, vesayet altındaki küçüğün veya kısıtlının kişiliği ve malvarlığı ile ilgili bütün menfaatlerini korumak ve hukuki işlemlerde onu temsil etmekle yükümlüdür. Kayyum, belirli işleri görmek veya malvarlığını yönetmek için atanır. Ticaret şirketlerine kayyum atanması ile ilgili Ticaret Kanununda bir düzenleme yoktur. Anonim şirketin kanunen gerekli organlarından birinin yokluğu halinde Medeni kanun hükümlerine göre mahkemece yönetim kayyumu atanır.
A-KAYYUMLUK KURUMU:
1-Medeni Kanunda kayyumla ilgili düzenleme:
Ticaret yasasında kayyumlukla ilgili bir düzenleme yoktur. Kayyum, genellikle usulsüzlük yapılan özel kurumlara, şirketlere, ülkemizde devletin el koyduktan sonra bir yönetici ataması ile gündeme gelmektedir. Hukuki anlamda kayyum da vasi gibi vesayet kurumu organlarından biridir. Ancak vasi vesayet altına alınan kimsenin hem kendisini görüp gözetmek, hem de mal varlığını yönetmek ve hukuki işlemlerinde onu temsil etmek üzere atandığı halde, kayyum sadece belirli işleri görmek veya sadece mal varlığını yönetmek için atanmaktadır. Kayyum nasıl atanır?
Kayyum, bazı durumların ortaya çıkması halinde sulh hukuk yargıcı tarafından atanır. Kayyum olarak atanan kimse, veyaset kurumunun kendisine verdiği yetki ve görevlerle sınırlı olmak üzere çalışır. Vesayet kurumu Medeni Kanunumuzda düzenlenmiştir. Kayyum, uzun bir süre kendisinden haber alınamayan kişinin mallarının yönetilmesi için atanır. Mal sahibi malvarlığını doğrudan doğruya yönetemiyorsa, vekil atayamıyorsa ve vasi tayinine gerek görülmüyorsa, kimsesi yoksa hastaneye veya bakım evine yatırılmışsa bu süre içerisinde bu şahsın mal varlığının yönetilmesi için de kayyum atanır. Kayyum belirli bir süre için atandığından geçici bir koruma önlemidir.
Kayyumluk, Medeni Yasada düzenlendiği şekliyle gerçek kişiler için düzenlenmiş kuralları ihtiva eder. Ancak bazı durumda tüzel kişiler içinde kayyum atanır. Tüzel kişiler temsil ve yönetim boşluğuna düştükleri takdirde geçici olarak tüzel kişilere de kayyum atanması yapılmaktadır.
2-Kayyum hangi durumlarda atanır?
- Ölüme bağlı durumlarda; mirasçıların dağınık olması, adresleri belli olmayan, sağ olup olmadığı bilinmeyen veraset ilamı çıkarılana kadar veya kanuni mirasçıları belli olana kadar mal varlığının yönetilmesi için,
- Ölüme bağlı durumlarda; Mirasçılar arasında doğmamış ceninin bulunması halinde, ceninin sağ veya ölü olarak doğup doğmayacağı bilinmediğinden ceninin doğumuna kadar mal varlığının yönetilmesi için,
- Özel veya tüzel ortaklıklarda bazı noksanların bulunması, yönetim kurullarının görevden alınması, Genel kurul toplantılarının yapılamaması, yeni yönetim kurulunun seçilememesi veya seçilmiş yönetimin iptal edildiği hallerde mal varlığının yönetilmesi için,
- Belli bir iş için toplumun genel menfaatine toplanan yardımların, harcama koşul ve şartlarının belli olmasına kadar mal varlığın yönetilmesi için de mahkeme tarafından kayyum tayin edilir.
3-Kayyumun görev ve yetkileri:
Kayyumun görev ve yetkileri kayyumu atayan mahkeme tarafından belirlenir. Kayyum geçici bir süre için atandığından, görev süresi, yetkileri, ücreti mahkeme tarafından verilen kararda açıkça belirtilir. Bu yetki, kayyumun atanmasına yol açan durumlarla sınırlı bir yetkidir. Kayyum atanması belli bir işin görülmesi için istenmişse, yetki, görev ve süre de bu işe göre belirlenir. Kayyum, bir ticaret şirketinde organ yokluğu nedeniyle atanmışsa, kayyumun görevi bu organın seçiminin tamamlanması ile son bulur. Bir ticaret şirketine atanan kayyum ticaret şirketi organı yerine geçip, şirket organı gibi karar veremez.
Bir ticaret şirketinde yönetim kurulu, genel kurulu toplantıya çağırmadığı için yeni bir seçim yapılamıyorsa, kayyum genel kurulu toplantıya çağırmak ve yönetim kurulu seçimini gerçekleştirmek üzere yetkilendirilir. Kayyum yönetim kurulu yerine geçemez. Atanan kayyum genel kurulun toplanmasını sağlayamazsa bu durumda şirketin fesih nedeni doğmuş olur ve kayyumun görevi de bu çerçeve sınırları içinde belirlenir.
4-Kayyum atanma çeşitleri:
Kayyum birçok kurum ya da kişi için atandığından görevlendirmesi de farklı farklıdır.
Kayyum atanması üç şekilde gerçekleşmektedir.
*Birincisi ergin kişilerin isteği üzerine yapılan kayyum atamalarıdır. Bu şekilde yapılan atamaya istek üzerine kayyumluk denir.
*İkincisi mahkeme vesayet makamı bazı sebeplerden veya kanunda belirtilmiş hallerden dolayı bir kişinin isteği üzerine kayyum atayabilir. Buna da temsil kayyumluğu denir. Bu tür kayyum atamaları genellikle mirasla ilgili konularda atanmaktadır ve atanan kayyum mirasın taksimini gerçekleştirmek, mirasın taksimi gerçekleştirilinceye kadar terekeyi yönetmekle görevlendirilir.
Yargıtay 8.Hukuk Dairesi 16.03.2017 tarihinde:
Mirasçıları belli olmayan terekenin yönetimi için kayyum atanır. Hazinenin hak ve menfaatinin söz konusu olduğu hallerde mal müdürünün yasa gereği kayyum olarak atanması gerekir. Temsil kayyumluğu M.K. 427 de düzenlenmiştir. Kanunda kayyum olarak atanacak kişi belirtilmemiş, resen temsil kayyumu atanacağı öngörülmüştür. Taşınmazdaki ortaklığın giderilmesi davası nedeni ile temsil kayyumu atanması istendiği hususu dikkate alınarak Mahkemece kayyum adayları arasından seçilecek bir kişinin kayyum olarak atanmasına karar verilmesi gerekirken, mahallin en büyük mal memurunun kayyum atanması doğru görülmemiştir şeklinde karar vermiştir.(1)
Yargıtay 8.Hukuk Dairesi 16.03.2017 tarihinde:
Duruşma yapılmadan ve taraflar dinlenmeden kayyum atanmasını, HMK. Md.27 hukuki dinlenme hakkı başlıklı maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir. Hukuki dinlenme hakkının gereği olarak, taraflar duruşmaya çağrılmadan hüküm verilememesi, iddia ve savunma hakkının kullanılmasına olanak tanınması ilkesinin doğal bir sonucudur. Bu nedenlerle, yerel mahkemece verilen kararı bozmuştur. (2)
*Üçüncüsü yönetim kayyumudur. Yönetim organından yoksun olan tüzel kişilerin –şirketlerin- bu işlevi yerine getirmek üzere atanan kayyuma yönetim kayyumu denilmektedir. Yönetim kayyumu genellikle; usulsüzlük yapılan özel kurumlara, şirketlere, devletin el koyduktan sonra atadığı yöneticidir. Anonim şirketlere kayyum atanması istisnaî bir çözümdür ve aslında şirketi, başta organsız kalması nedeniyle sona ermekten kurtaran geçici bir çözüm yoludur. Kayyum da vasi gibi vesayet organlarından biridir. Ancak vasi vesayet altındaki kimsenin hem kendisini gözetmek, hem de mal varlığını yönetmek ve hukuki işlemlerinde onu temsil etmek üzere atandığı halde, yönetim kayyumu sadece belirli işleri görmek veya mal varlığını yönetmek için atanır.
Ticaret Kanununda anonim şirketlere kayyum atanmasına ilişkin bir düzenleme yoktur. Bu nedenle anonim şirketlere kayyum atanmasında Medeni Kanun hükümleri uygulanmaktadır. ( M.K.427/4 )
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 09.03.2017 tarihinde:
Türk Medenî Kanunu Md. 427 göre, bir kimsenin uzun süre bulunamaması veya oturduğu yerin bilinememesi veya ortada bulunmayan ve miras açıldığında sağ olup olmadığı ispatlanamayan mirasçının payının resmen yönetilmesi amacıyla kayyum ataması yapılır. Böyle hallerde, vesayet makamı; bu kimselerin malları üzerinde Hazine’nin hak ve menfaati bulunup bulunmadığını, mahallin en büyük mal memurluğundan araştırır. Hazine’nin hak ve menfaatinin söz konusu olduğunun anlaşılması hâlinde, mahallin en büyük mal memurunu yönetim kayyumu tayin eder. M. K. Md.426 göre: vesayet makamı, ergin bir kişi, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri bir sebeple ivedi bir işini kendisi görebilecek veya bir temsilci atayabilecek durumda değilse temsil kayyumu atar. Ancak bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışıyorsa, yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine bir engel varsa veya kanunda gösterilen diğer hallerde ilgilisinin istemi üzerine resen temsil kayyumu atanır. Mahkemece kısıtlı ile vasi arasında anılan dava konusunda menfaat çatışmasının olup olmadığı araştırılarak, menfaat çatışmasının tespit edilmesi halinde kısıtlıya M. K. Md. 426 uyarınca temsil kayyumu atanması gerekir. (3)
5-Mirasla ilgili kayyum ataması:
Kayyum ataması aynı zamanda mirasla ilgili durumlarda da yapılmaktadır. Kalan mirasın durumu ile ilgili mahkeme bir kayyum atayarak karar vermesini sağlamaktadır. Çünkü oluşabilecek duruma karşı kişilerin mağdur edilmemesi için kayyum ataması yapılır ve böylelikle mirasçılar arasındaki uyuşmazlıklar halledilmeye çalışılır. Böyle bir durumda mahkeme öncelikle terekenin tespiti ile yasal mirasçıların saptanması için terekeyi yönetmek üzere kayyum atamak zorundadır. Mahkeme mirasçılardan birini kayyum atayabileceği gibi üçüncü bir kişiyi de kayyum olarak atayabilir. Böylece mirasın yasalara uygun olarak ve hakkaniyetle paylaştırılması mümkün olur. Temsili kayyumluk birçok miras paylaşımı işleminde kullanılır. Ama mahkeme isterse bu tür durumlarda kayyum atamama hakkına da sahiptir.
B-ANONİM ŞİRKETE KAYYUM ATANMASI:
1-Anonim şirkete yönetim kayyumu atanması:
Anonim şirketler kuruluşu, organları ve anonim şirketlerin sona ermesi ile ilgili düzenlemeler Ticaret Kanununda düzenlenmiştir. Ancak Ticaret Kanununda anonim şirkete kayyum atanması ile ilgili bir düzenleme mevcut değildir.
Ticaret kanununun Md.530 da şöyle bir düzenleme vardır. “Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli olan organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, pay sahipleri, şirket alacaklıları veya Gümrük ve Ticaret Bakanlığının istemi üzerine, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, yönetim kurulunu da dinleyerek şirketin durumunu kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirler. Bu süre içinde durum düzeltilmezse, mahkeme şirketin feshine karar verir.
Medeni Kanunun yönetim kayyumu başlığını taşıyan 427/4 maddesi “Bir tüzel kişi gerekli organlarından yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa o tüzel kişiye yönetim kayyumu atanmasını öngörmektedir. Bu düzenlemeleri değerlendirdiğimizde anonim şirkete yönetim kayyumu atanabilmesi için bazı yasal koşulların gerçekleşmesi gerekir. Bu yasal koşular şunlardır:
a-Anonim şirkette organ yokluğu:
Anonim şirketlerin zorunlu organları genel kurul, yönetim kurulu ve denetim kuruludur.
Genel kurul, anonim şirketin tüzel kişiliği kazandığı anda oluşan ve tüzel kişiliği devam ettiği sürece de varlığını koruyan yasal organdır. Genel kurulun yasada düzenlendiği şekilde belli zamanlarda toplanması ve karar alması gerekir. Ticaret kanunu genel kurul toplanamıyorsa veya toplantı nisabı sağlanamıyorsa ve gerekli kararlar alınamıyorsa, bu durum uzunca bir süre devam ediyorsa böyle bir durumda Ticaret kanunun Md.530 da aranan şart -organ yokluğu- şartı gerçekleşmiş olmaktadır. Görevli asliye ticaret mahkemesi anonim şirkete fesihten önce şirketin durumunu kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre tayin ederek eksikliği gidermesi için bir olanak sağlamaktadır.
Genel kurulun uzun süre toplanamaması halinde şirketin feshi ile ilgili olarak açılan davada şirketi yönetim kurulu temsil eder. Çünkü ticaret mahkemesi yönetim kurulunu da dinleyerek karar vermek zorundadır. Yönetim kurulu genel kurul toplanamadığı için seçilemiyorsa veya yönetim kurulunun seçimi için aranan nisap sağlanamıyorsa, yönetim kurulu üyeleri topluca istifa etmişlerse bu gibi durumlarda yönetim kurulu hukuken yok hükmündedir. Böyle bir durumda mahkeme şirketin dava süreci içinde yönetimi ve temsili için talep üzerine veya resen yönetim kayyumu atamalıdır.
Anonim şirketlerde görev süresi biten yönetim kurulu üyelerinin bu sıfatlarının kendiliğinden düşeceğine dair bir hüküm yoktur. Mevcut yönetim kurulunu yeni yönetim seçilene kadar olağanüstü ve acil durumlar için görevine devam edecektir. Bu nedenle, yönetim kurulu üyelerinin görev süresinin bitmesiyle şirketin organsız kaldığından söz edilemez.
Nitekim Yargıtay 11.Hukuk Dairesi 25.02.2014 tarihinde:
Anonim şirketlerde görev süresi biten yönetim kurulu üyelerinin bu sıfatlarının kendiliğinden düşeceğine dair bir hüküm bulunmaması sebebiyle yönetim kurulunun yeni yönetim seçilene kadar olağanüstü ve acil durumlar için görevlerine devam edeceklerinin kabulü gerekir. Bu nedenle, yönetim kurulu üyelerinin görev süresinin bitmesiyle şirketin kendiliğinden organsız kaldığından söz edilerek şirkete yönetim kayyumu atanması istenemez şeklinde karar vermiştir. (4)
b- Bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa, ticaret mahkemesi yönetim kayyumu atayarak yönetim boşluğunu giderecektir. Yukarıda da açıkladığımız üzere yasa koyucu bu hükümle tüzel kişiliği sona erdirmek yerine devam ettirmek için bir fırsat vermek amacını gütmektedir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 11.09.2017 tarihinde:
Şirketin feshi ile yöneticilerin sorumluluğuna dair tazminat istemine ilişkin açılan davada yargılamanın devamı sırasında şirketin 6102 Sayılı TTK’nin geçici 7. Maddesi uyarınca resen ticaret sicilinden kaydı silinmiştir. Bu durumda, öncelikle davalı şirketin ihya edilmesi ve usulüne uygun taraf teşkili sağlanması gerekir şeklinde karar vermiştir. (5)
2-Kayyumun görev ve yetkileri:
Kayyumun görev ve yetkileri mahkemece sınırları çok iyi saptanarak belirlenir. Kayyumun görevi her halde geçici olduğundan, süresi, yetkileri, ücreti kararda açıkça belirtilmelidir. Burada unutulmaması gereken, kayyumun atanmasına yol açan durumlarla sınırlı ve yetkili olarak görevlendirilmiş olduğudur. Eğer kayyum atanması belli bir işin görülmesi için istenirse, yetki, görev ve süre de bu işe göre belirlenir. Yönetim kayyumu organ yokluğu nedeniyle atanmışsa, kayyumun görevi bu organın seçimini sağlamakla sınırlıdır. Yoksa kayyum organın yerine geçecek şekilde atanamaz. Anonim şirkette, yönetim kurulu, genel kurul toplantıya çağrılamadığı için seçilemiyorsa, kayyum genel kurulu toplamak ve yönetim kurulu seçimini gerçekleştirmek üzere yetkilendirilir. Yoksa kayyum yönetim kurulu yerine geçerek yönetim kurulunun görevlerini yürütemez. Eğer kayyum da genel kurulun toplanmasını sağlayamamışsa bu durum TTK Md. 435 göre bir fesih nedenidir ve kayyumun görevi de bu çerçevede belirlenir.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi. 19.01.2017 tarihinde:
Bir kimsenin uzun süreden beri bulunamaması veya oturduğu yerin bilinememesi veya ortada bulunmayan ve miras açıldığında sağ olup olmadığı ispatlanamayan mirasçıya ait payın resmen yönetilmesi amacıyla kayyum atanmasının gerektiği hallerde, vesayet makamının bu kimselerin malları üzerinde Hazinenin hak ve menfaati bulunup bulunmadığını, mahallin en büyük mal memurluğundan araştırması gerekir. Hazinenin hak ve menfaatinin söz konusu olduğunun anlaşılması hâlinde, mahallin en büyük mal memurunun yönetim kayyumu tayin edilmesi gerekir şeklinde karar vermiştir. (6)
Yönetim kayyumluğu, yönetim boşluğu giderilinceye kadar devam eden geçici bir koruma önlemidir. ( 7)
3-Kayyum atanan şirketlerde gerçekleşen değişiklikler:
Kayyum tarafından yönetilmeye başlanan şirketler Kamu İhaleleri Kanununa göre iflas masasındaki şirket veya tasfiye halinde şirket gözüktüğünden kamu ihalelerine katılmaları mümkün değildir. Yurtdışı iş anlaşmaları yapmaları yasaktır, yapmış olsalar bile bu anlaşmalar devlet tarafından onaylanmaz. Şirket eskiden kullanabildiği bazı haklardan mahrum kalmaktadır. Çünkü devlet bu sayede kurumu denetimi altında tutmaktadır.
Yurt dışı antlaşmalarını onaylamayarak şirket bünyesinde gerçekleşen bir mali usulsüzlüğün varlığını tespit ederse şirketten yurtdışına para çıkışını önler. Usulsüzlük yapan şirketlerin yurtdışı antlaşmalarıyla şirketin mali durumunu değiştirerek bu durumu kötü niyetli olarak kendi lehlerine kullanmaları mümkündür. Devlet, bu şekilde denetimi altında tuttuğu şirketlerin yapacağı usulsüzlüklere engel olmaktadır. Ayrıca şirket ortakları arasında çıkan antlaşmazlıklarda ortakların da hakkını güvenceye almaktadır.
4-Kayyum ve şirketlerin itiraz hakkı:
Kayyum atanan şirketlerin mahkemeye itiraz hakkı vardır. Çünkü kayyumun yaptığı işte dikkatli olması ve kararlarını yasaların ona tanıdığı yetkilerle sınırlı olarak kullanması gerekir. Kayyum atanan şirket, kayyumun atanmasına ya da kayyumun verdiği kararlara karşı yargı yoluna giderek şikâyet hakkını kullanabilir.
Kayyum atanan şirketin kayyumun atanmasına karşı yedi gün içinde itiraz hakkı vardır. Yapılan itirazı bir üst mahkeme değerlendirir ve karara bağlar. Şayet kayyum atamasında bir yanlışlık yapılmışsa bunun düzeltilmesi gerekir. Çünkü böyle bir yanlışlık sonucu binlerce kişinin çalıştığı şirketin uğradığı zararı yine şirket ödemek zorunda kalacaktır. Bu nedenle kayyum atamalarında dikkatli olmak gerekir. Kayyumlar atandıkları şirketlerde belli yetkilerle donatılarak şirketin durumunu belirlemektedir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 05.10.2006 tarihinde:
Şirket Ana sözleşmesine göre yönetim kurulu üyelerinden en az birinin B grubu ortakların adaylarından olması zorunludur. A grubu paydaşlardan bir kısmı tarafından boşalan B gurubu temsilcisi yönetim kurulu üyeliğine kayyum atanması istenmektedir. Açılan davanın kendisini temsilen kayyum atanması söz konusu olan B grubu payların tamamının sahibi olan ortağın ortaklık haklarını doğrudan ilgilendirdiği, alınacak kararın kişisel hukukunu etkileyeceği; bu nedenle fer’i müdahillik isteminin kabul edilmesi gerektiğine karar vermiştir. (8)
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 09.06.2011 tarihinde:
Davacı ortaklar şirketin ilk genel kurulundan sonra organlarının toplanamayıp şirketin organsız kaldığını ileri sürerek davalı şirketin feshini talep etmişlerdir. Mahkemece, şirkete atanan kayyumların görevden çekildiği, şirkete kayyum atanmadan ve davada şirketin temsili sağlanmadan işbu davanın görülüp sonlandırıldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle, davalı şirketin feshi istemli işbu davada davalı şirketin haklarını korumak için şirkete kayyum atanması gerekli olduğu halde şirkete kayyum atanıp şirketin temsili sağlanmadan davanın görülüp sonuçlandırılmasını doğru görülmemiştir şeklinde karar vermiştir. (9)
5-Kayyum atanmasında yargılama:
Medeni kanunun 430 maddesine göre: Temsil kayyumu, kendisine kayyum atanacak kimsenin yerleşim yeri vesayet makamı tarafından atanır.
Yönetim kayyumu, malvarlığının büyük bölümünün yönetildiği veya temsil edilen kimsenin payına düşen malların bulunduğu yer vesayet makamı tarafından atanır. Medeni kanunun bu hükmü temsil kayyumu atanmasında yetkili mahkemeyi belirlemektedir.
Anonim şirketlere yönetim kayyumu atanmasında yetkili mahkeme ise şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesidir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 05.12.2005 tarihinde:
Anonim şirkette yönetim ve denetim kurulu boşluğu nedeniyle Medeni Kanununun ilgili maddeleri uyarınca yönetim ve denetim kurullarına kayyum atanmasında yetkili mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna karar vermiştir. (10)
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 24.01.2004 tarihinde:
Anonim Şirketlere kayyum atanması kararları Sulh Hukuk Mahkemesince değil, müstakil Ticaret Mahkemesi olan yerlerde Asliye Ticaret Mahkemelerince, olmayan yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemelerinde Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görülüp sonuçlandırılması gerektiğine karar vermiştir. (11)
Kayyum atanması kararına karşı ilgililer öğrenme tarihinden itibaren iki hafta içinde Bölge Adliye Mahkemesi-istinaf- mahkemesine götürerek itiraz edebilirler.
SONUÇ:
Kayyumluk, genel olarak hasta, sakat veya medeni haklarını kullanamayanlar için Medeni yasada düzenlenmiş bir kurumdur. Türk Ticaret yasasında şirketlere kayyum atanması ile ilgili bir düzenleme yoktur. Ticaret yasasında sadece borca batık veya genel kurulunu toplayamayan, organları eksik sermaye şirketlerinin organlarında ki eksikliği tamamlaması için geçici bir süre şirkete kayyum atanması ve gerekli işlem tamamlandıktan sonra da kayyumun görevi bırakması için bir düzenleme vardır. Medeni yasada düzenlenmiş olan kayyumluğun kıyasen tüzel kişilerde uygulanması hukuka uygun değildir. Kayyumluk geçici bir tedbirdir. Bunun kalıcı hale getirilmesi hukuk açısından sakıncalıdır.
YAKLAŞIM DERGİSİ 2019 TEMMUZ SAYISI
Kaynakça:
(1) Yargıtay 8. H.D. 2017-1164 E. 2017-3761 K.
(2) Yargıtay 8. H.D. 2017-1190 E. 2017-3820 K.
(3) Yargıtay 8. H.D. 2017-1190 E. 2017-3820 K.
(4) Yargıtay 11. H.D. 2012-13135 E. 2014-3515 K.
(5) Yargıtay 11.H.D.2017-2341 E. 2017-4186 K.
(6) Yargıtay 8. H.D. 2017-151 E. 2017-509 K.
(7) Prof. E. Çamoğlu Ortaklıklar Hukuku
(8) Yargıtay 11. H.D. 2005-6672 E. 2006-9814 K.
(9) Yargıtay 11.H.D. 2009-14424 E. 2011-7022 K.
(10) Yargıtay 11. H.D. 2004-14522 E. 2005-11868 K.
(11) Yargıtay 11. H.D. 2004-15284 E. 2005-166 K.
Kaynak: İşbu içerik, Avukat Erol TÜRK’ün özel izni ile yayınlanmıştır. Yazının tüm hakları ve sorumluluğu yazara aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.