Ana Sayfa YAZARLAR-YENİ Anonim şirket esas sözleşmelerinde merkezin gösterilme zorunluluğu açık adresin gösterilme zorunluluğu olarak...

Anonim şirket esas sözleşmelerinde merkezin gösterilme zorunluluğu açık adresin gösterilme zorunluluğu olarak mı anlaşılır?

713
0

İlke BOYACIOĞLU


1. GİRİŞ

Bilindiği üzere, anonim şirket esas sözleşmesinin TTK. Madde 339 hükmü gereği, yazılı şekilde yapılması, bütün kurucuların imzalarının noterce onaylanması veya esas sözleşmenin ticaret sicili müdürü ya da yardımcısı huzurunda imzalanması şarttır.

TTK madde 339/2 Esas Sözleşmeye ilişkin zorunlu unsurları belirlemektedir. Bunlar: a) Şirketin ticaret unvanı ve merkezinin bulunacağı yer. b) Esaslı noktaları belirtilmiş ve tanımlanmış bir şekilde şirketin işletme konusu. c) Şirketin sermayesi ile her payın itibarî değeri, bunların ödenmesinin şekil ve şartları. d) Pay senetlerinin nama veya hamiline yazılı olacakları; belirli paylara tanınan imtiyazlar; devir sınırlamaları. e) Paradan başka sermaye olarak konan haklar ve ayınlar; bunların değerleri; bunlara karşılık verilecek payların miktarı, bir işletme ve ayın devir alınması söz konusu olduğu takdirde, bunların bedeli ve şirketin kurulması için kurucular tarafından şirket hesabına satın alınan malların ve hakların bedelleriyle, şirketin kurulmasında hizmetleri görülenlere verilmesi gereken ücret, ödenek veya ödülün tutarı. f) Kurucularla yönetim kurulu üyelerine ve diğer kimselere şirket kârından sağlanacak menfaatler. g) Yönetim kurulu üyelerinin sayıları, bunlardan şirket adına imza koymaya yetkili olanlar. h) Genel kurulların toplantıya nasıl çağrılacakları; oy hakları. ı) Şirket bir süre ile sınırlandırılmışsa, bu süre. i) Şirkete ait ilanların nasıl yapılacağı. j) Pay sahiplerinin taahhüt ettiği sermaye paylarının türleri ve miktarları. k) Şirketin hesap dönemi, esas sözleşmede yer verilecek unsurlardır.

Buradan hareketle, esas sözleşmede merkezin bulunacağı yer ifadesinden bahisle, bu yer yalnızca İl ve İlçe bazında yeri mi, yoksa açık adresi mi zorunlu kılmaktadır?

İşte bu makalemizin konusu, TTK madde 339/2 de yer alan merkezin bulunduğu yer kavramını, bu alanda Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 1.5.2016 Tarihinde Verdiği E.2015/9937, K. 2016/4885 Sayılı Kararı ışığında değerlendirmek ve irdelemektir.

2. TTK’NIN LAFZI VE MERKEZİN BULUNDUĞU YER KAVRAM

Merkezin bulunduğu yer, esas sözleşmenin lafzına göre il ve ilçe olarak mutlaka gösterilmelidir.  Ancak şirketin merkezi ne şekilde kaleme alınmalıdır, buna ilişkin kanunda açık bir madde düzenlenmemiştir.  Adres unsuru merkeze dâhil midir?

Bu soruya ek olarak, merkezin açık adres olarak kaleme alınıp alınmayacağı sorununun uzantısı, genel kurul toplantısının yapılacağı yer tayinine ilişkin düzenlemenin zorunlu olarak esas sözleşmede öngörülüp öngörülmeyeceğini de beraberinde getirmektedir. Bununla birlikte, genel kurul toplantısının yapılacağı yerin esas sözleşmede açıkça belirtilmemesinin genel kurul kararına bir etkisi olabilecek midir? sorusu da akla gelebilir.

Anonim şirketin ‘merkez’i kavramının birçok işlevinin örneğin tescil, şube kaydı, temsil yetkisinin sınırlandırılması, imza şekli, yer bakımından yetkili mahkemenin tayini, denetim hakkının belirlenmesi, esas sözleşme değişikliği vs. bakımından önemi vardır. [1]

Öncelikle, merkezin bulunduğu yer kavramı merkezin bulunduğu ili ve ilçeyi ifade etmekle birlikte, bu kavram içerisinde açık adres bulunmaz. Ancak önceki TTK döneminde, yürürlükte bulunan Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın İç Ticaret 1995/1 sayılı “Anonim ve Limited Şirketlerin Kuruluş ve Ana Sözleşme Değişikliği İşlemlerine İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ’de şirket merkezinin il ve ilçe olarak esas sözleşmede gösterilmesinin haricinde açık adresinin de esas sözleşmeye yazılması gerektiği ifade edilmiştir. Ancak bu Tebliğ ile getirilen düzenleme Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın “Anonim ve Limited Şirketlerin Sermayelerini Yeni Asgari Tutarlara Yükseltmelerine ve Kuruluşu ve Esas Sözleşme Değişikliği İzne Tabi Anonim Şirketlerin Belirlenmesine İlişkin Tebliğ” [2] ile kaldırılmıştır. Eski Tebliğ hükümlerinin kaldırılmış olmasına rağmen anonim şirketlerin resmî web sitelerinde yer verdikleri esas sözleşme metinlerinde bu Tebliğ’in halen kalıntılarını görmek mümkündür.

Birinci sorunun cevabı merkez kavramının incelenmesi sırasında verilmiştir130. Ancak biz burada verilen karar doğrultusunda bir değerlendirme yapmaya çalışacağız. Esas sözleşmeye yazılan kayıtlar ya olmazsa olmaz ya öngörülmeleri şartıyla yer alması zorunlu hususlar ya da ihtiyari (zorunlu olmayan) hususlardır131. O halde esas sözleşmeye yazılacak kayıtların sınırlı sayıda olduğu söylenemez. Zira bu husus irade özerkliği ilkesinin bir sonucudur. Ancak bu demek değildir ki; istenilen her kayıt esas sözleşmede öngörülebilir. Bunun sınırını emredici hükümler ilkesi (TTK m. 340) oluşturacaktır. Bu takdirde şirketin merkezi esas sözleşmenin olmazsa olmaz unsuru iken (TTK m.339/2-a); adres açısından aynı yargıda bulunamayız.

Adresin yazılması, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın İç Ticaret 1995/1 sayılı “Anonim ve Limited şirketlerin Kuruluş ve Ana Sözleşme Değişikliği İşlemlerine İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ’de getirilen ihtiyari nitelikteki bir tebliğden kaynaklanmaktadır.

Yargıtay 11. HD’nin 15.04.2014 tarihinde E.2013/18727, K.2014/7406 sayılı kararında şirket adresine yer verilmesinin gerekli olmadığına hükmetmiştir. Bu karara göre; “6102 sayılı TTK’nın 339.maddesinde esas sözleşmede bulunması gereken hususlar sınırlı sayıda sayılmış olup, aynı maddenin 2.fıkrasının a bendinde şirketin ticaret unvanı ve merkezinin bulunması gerektiği belirtilmiş ise de, şirketin açık adresinin esas sözleşmede bulunması şart koşulmamıştır. Nitekim mülga 6762 sayılı TTK’nın 279.maddesi de aynı mahiyettedir.”

İlk derece mahkemesinin verdiği kararda ise Yargıtay ilgili dairesinde farklı olarak şu ifadeye yer verilmiştir: “Davacı şirketin esas sözleşmesinde yapılan değişiklik ile şirket merkezinin Kocaeli olduğu belirtilmiş olup ayrıca şirket adresi açıkça yazılmamıştırTürk Ticaret Kanunu’nun 339/2-a maddesine göre anonim şirketlerde şirket esas sözleşmesinde şirketin ticaret unvanı ve merkezin bulunacağı yerin yazılı olması zorunludur.

Bu madde ile aynı zamanda şirket adresinin de yazılmasının gerektiğinin anlaşılması gerekir. Özellikle şirketlerin tüzel kişilikleri bulunduğundan Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilecek adrese tebligat yapılacağı nazara alındığında şirket adresinin de esas sözleşmesinde gösterilmesi gerekir. Ayrıca şirketin hangi Ticaret Sicili Müdürlüğüne bağlı olacağının tespiti bakımından da açıkça şirketin merkezi ve açık adresi belirtilmelidir. Davacı şirketin esas sözleşmesinin yeni metninde şirket açık adresi belirtilmediğinden Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün kararının doğru olduğu kanaatine varılmış, bu yöndeki itirazın reddine karar verilmiştir.” Görüldüğü üzere, ilk derece mahkemesi Yargıtay’dan farklı olarak, merkezin bulunduğu yer kavramını geniş yorumlamış ve merkezin bulunduğu yer kavramına açık adresin belirtilmesi gereğini de eklemiştir. Ancak Yargıtay’ın görüşü ise ilk derece mahkemesinden farklı olmuştur.

İlk Derece Mahkemesinin, TTK’nın merkezin bulunduğu yer kavramını geniş yorumlayarak, bu hususta gerekçesinin Tebligat Kanunu’na dayandırılması, kanımızca hatalı bir yorum tekniğinden kaynaklanmaktadır. Kanımızca, TTK hükmünün esas sözleşmeler için zorunlu unsurları belirleyen lafzı ve ruhu, tebligat kanunu hükmü gerekçe gösterilerek genişletilemez. Halen, anonim şirket esas sözleşmeleri bakımından merkezin bulunduğu yer kavramının açık adres olarak gösterilme zorunluluğu olarak algılanmaktadır. Bunun sebebi ticaret sicili müdürlerinin uzun süreden beri yanlış olan uygulamayı gelenek hale getirmeleridir.

İlk derece mahkemesi kararına, yeni dönemde tebligat kanunları açısından da bakacak ve böyle bir yorumlama tekniği geliştirecek dahi olsak, dönem itibariyle artık anonim şirketler bakımından adrese tebligat uygulamasından vazgeçilerek, teknolojik gelişmeler ışığında elektronik yolla tebligat usulüne geçildiğinin gözetilmesi gerekecektir. Böylelikle de esas sözleşmede adresin yazılmasına gerek kalmamıştır. Gerçekten de Elektronik Tebligat Yönetmeliği’nin 7.maddesine göre; anonim şirketlere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunlu hale getirilmiştir. [3] 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nda ise Yönetmelik’te belirtilen hükmün tekrarına yer verilmiştir. Ayrıca ilgili Kanunun 7. maddesinin a bendi uyarınca; elektronik tebligatın yapılamaması zorunlu bir sebebe dayandırıldığı takdirde diğer usullerle tebligatın yapılacağı ifade edilmiştir. Zorunlu hallerin neler olabileceği sorununa ise burada değinmiyoruz.

Merkezin yalnızca merkezi bulunduğu yer İl ve İlçe olarak gösterilme zorunluluğuna ilişkin çıkarım aynı zamanda, Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkındaki Yönetmeliğin 8.maddesine bakılarak da yapılabilir. Buna göre “…şirket merkezinin bulunacağı yerde toplantının hangi adreste yapılacağının esas sözleşmede özel olarak belirtilmediği…” şeklindeki ifadeden, adresi esas sözleşmede açıkça belirtilme zorunluluğunun bulunmadığı ikincil düzenleme ile de varılabilecek bir noktadır. Nitekim merkezin bulunduğu yer ifadesi, açık adresi de içine alıyor gibi düşünülseydi, bu durumda İl ve İlçe aynı kalmak kaydıyla (sicil bölgesi değişmeden) adres değişikliği, salt yönetim kurulu kararı ile yapılıyor olmayıp, her bir adres değişikliği tıpkı merkezin naklinde olduğu gibi genel kurul kararını gerektiriyor olurdu.

İlk derece mahkemesinin vermiş olduğu karar yeniden değinecek olursak, söz konusu uyuşmazlık özetle:

“Davacının 28/06/2013 tarihinde yapılan ve Bakanlık Temsilcisinin de katıldığı olağanüstü genel kurul toplantısında şirket esas sözleşmesinin ve merkez adresinin Gebze yerine Kocaeli olarak değiştirdiği, ayrıca genel kurul toplantı merkezinin yönetim kurulunun uygun bulduğu bir yerde toplanacağı şeklinde değişiklik yaptığı, bu değişikliklerin 6762 sayılı yasanın 371, 6102 sayılı yasanın 409/3 maddelerine uygun olduğu ve TTK m.409’a aykırı olmadığı, düzenlemelerin yasal nitelikte olduğu, yalnızca adres değişikliğinden şirket merkezinin daha sonra yapılan yasa değişikliği ile ilçe olan Darıca ilçesinde kalması nedeniyle şirket merkezinin Darıca-Kocaeli olarak düzeltilmesine ve bu şekilde davacının davasını kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş.” [4]şeklinde hüküm kurmuştur.

Anonim şirket genel kurul toplantıları, esas sözleşmede aksine hüküm bulunmadığı hallerde, merkezin bulunduğu yerde yapılır. (TTK. Madde 409)

Bu kuralın işlevsiz olduğu iki hal, Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkındaki Yönetmelik m.8’de düzenlenir. İlki şirket merkezinin bulunduğu mülki idari birimi sınırları dışındaki başka bir yerde toplantının yapılmasıdır. İkincisi ise, yurtdışında yapılacak toplantılardır. Bu iki durumda esas sözleşmede açık bir düzenlemeye yer verilmelidir.

3. SONUÇ

Buradan hareketle, Yönetmelik hükümleri ışığında toplantı çağrısında bulunmaya yetkili olanlar, toplantı yerini yalnızca merkezle aynı il ve ilçe sınırları içerisinde olması şartıyla belirleyebilir. Bu halde, Yönetim Kurulunun toplantı yeri belirleme yetkisi, merkezin bulunduğu il ve ilçe sınırlarıyla sınırlıdır. Bunun dışındaki tüm hallerde, esas sözleşmede, toplantının yapılabileceği yerler İl-İlçe-açık adres ve/veya Ülke-İl-İlçe-açık adres olarak gösterilmelidir. Aksi durumda, Kanun ve nispi emredici hükümler sevk eden yönetmeliğin, ilgili hükümleri sevk ederek korumaya çalıştığı kamu düzenine aykırılık iddiası kaçınılmaz olacaktır. Merkezin bulunduğu yer kuralına ve esas sözleşmede açıkça gösterilen adres kuralına riayet edilmeden gerçekleştirilen toplantıların ise TTK m. 445 kapsamında iptal davasına konu edilmesi (bkz. butlanın ikincilliği ilkesi) mümkün olacaktır.

Av. İlke Boyacıoğlu


Kaynakça:

1. Karaahmetoğlu, İsmail Özgün. “Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 1.5.2016 Tarihinde Verdiği E.2015/9937, K. 2016/4885 Sayılı Kararı Işığında Anonim Şirketin ‘Merkezi’ Kavramı”. ERÜHFD, C. XII, S. 4, (2017)

2. 15.11.2012 tarih ve 28468 sayılı Resmî Gazete

3. 19.01.2013 tarih ve 28533 sayılı Resmî Gazete.

4. Gebze 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 28.01.2014 tarihli Esas No: 2013/675; Karar No: 2014/63


Kaynak: Av. İlke Boyacıoğlu İçerik, Özgun Law firmasının özel izni ile yayınlanmıştır. Yazıya ilişkin tüm hak ve sorumluluk yazara aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


Önceki İçerikRaporu olan bir personelin SGK eksik gün bildiriminde hangi kod kullanılmalıdır?
Sonraki İçerikAnayasa mahkemesi çerçevesinde inancını açıklamama hakkı

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz