Ana Sayfa YAZARLAR-YENİ Yeni Varlık Barışı Yasası Bize Ne Anlatıyor, Ne Vaad Ediyor?

Yeni Varlık Barışı Yasası Bize Ne Anlatıyor, Ne Vaad Ediyor?

756
0

Ali ÇAKMAKCI
Yeminli Mali Müşavir, Bağımsız Denetçi
info@adenymm.com.tr


I-Giriş:

28/11/2020 tarihli ve 31318 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Bazı Varlıkların Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Genel Tebliğ (Sıra No:1) ile; – Gerçek ve tüzel kişilerin yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının yurda getirilerek milli ekonomiye kazandırılması,

– Yurt içinde bulunan ancak gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin kanuni defter kayıtlarında yer almayan para, altın, döviz, menkul kıymet, diğer sermaye piyasası araçları ve taşınmazların vergi dairesine bildirilerek, kanuni defter kayıtlarına alınması hususlarının açıklanması ve 11/11/2020 tarihli ve 7256 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 21 inci maddesiyle 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununa eklenen geçici 93 üncü madde hükmünün uygulanmasına yönelik usul ve esaslar belirlenmiştir. Bu Kanunda yer alan Varlık Barışı, geçmiş kanun düzenlemelerinin aksine vergisiz şekilde gerçekleştirilmektedir.

II-Yurt Dışında Bulunan Varlıklara İlişkin Bildirim

(1) Yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarını, geçici 93 üncü madde hükümleri çerçevesinde, 30/6/2021 tarihine (bu tarih dâhil) kadar Türkiye’deki banka veya aracı kurumlara bildiren gerçek ve tüzel kişiler, söz konusu varlıkları serbestçe tasarruf edebileceklerdir.
(2) Birinci fıkra kapsamında gerçek ve tüzel kişilerce yapılacak bu bildirimlerin, yetkili kılınmış vekiller veya kanuni temsilciler tarafından da yapılabilmesi mümkündür. (3) Yurt dışında sahip olunan ve yurt dışında bulunan varlıklar için anılan madde hükmünden yararlanılabilmesi mümkün olup, bildirime konu edilecek bu varlıkların bildirim tarihinden itibaren üç ay içerisinde Türkiye’ye getirilmesi gerekmektedir.
• 30/06/2021 tarihi en son bildirim tarihi olup, kıymetlerin Türkiye’ye getirilmesi için aranan bir tarih değildir. Kanun kapsamında bildirime konu varlıkların “bildirim konusu edildiği” tarihten itibaren 3 ay içinde ülkemize getirilmesi gerekmektedir.
(4) Gerçek ve tüzel kişilerce, yurt dışında bulunan söz konusu varlıklar, 17/11/2020 tarihinden 30/6/2021 tarihine kadar, Ek-1’de yer alan form ile bankalara veya (menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarına münhasır olmak üzere) aracı kurumlara bildirilebilecektir.
Gerçek ve tüzel kişilerce, söz konusu varlıklara ilişkin olarak vergi dairelerine herhangi bir bildirimde bulunulmayacaktır.
(5) Gerçek ve tüzel kişilerce, yurt dışında bulunan varlıklar için tek bir bildirim verilmesi esastır. Ancak, 30/6/2021 tarihine kadar birden fazla bildirimde (düzeltme amacıyla yapılan bildirimler dâhil) bulunulması mümkündür.

III-Yurt Dışında Bulunan Varlıkların Türkiye’ye Getirilmesi

(1) Geçici 93 üncü madde kapsamında bildirilen varlıklar nedeniyle hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmayacaktır. Bu hükümden faydalanılabilmesi için bildirime konu edilen varlıkların, bildirimin yapıldığı tarihten itibaren üç ay içinde Türkiye’ye getirilmesi veya Türkiye’deki banka ya da aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmesi şarttır. Türkiye’deki banka ya da aracı kurumlarda açılacak hesaba ilgili varlığın transferi işlemlerinde, bildirimde bulunan hesap sahibi ile yurt dışından varlığı transfer edenin farklı kişiler olmasının söz konusu hükümden faydalanılması açısından herhangi bir önemi bulunmamaktadır.

(2) Yurt dışında bulunan varlıklar, yurt dışında bulunan banka veya finansal kurumlardan kullanılan ve 17/11/2020 tarihi itibarıyla kanuni defterlerde kayıtlı olan kredilerin en geç 30/6/2021 tarihine kadar kapatılmasında kullanılabilecektir.

▪ Bu maddeye göre, yurtdışı kaynaklı bu varlıklar Kanunun yayım tarihinden önce alınmış kredilerin kapatılmasında kullanılabilecekken, Kanunun yayım tarihinden sonra alınan veya Kanunun yayım tarihinden önce alınsa dahi yasal defter kayıtlarında bulunmayan kredilerin kapatılmasında kullanılamayacaktır.
▪ Bir diğer ifadeyle, kanun kapsamına bu şekilde girmeyen bu varlıklar için bildirim tarihinden itibaren 3 ay içinde Türkiyeye getirilme şartı aranacaktır.
▪ Ayrıca, yurtdışında alınan krediler, ilişkili veya ilişkisiz şirket veya gerçek kişilerden değil, bizahati banka veya finansal kurum mahiyetindeki kurumlardan temin edilmiş kredi olması gerekmektedir. Bu kapsamda, banka ve özellikle finansal kurumların ne olduğu, finansal kiralama kuruluşları ile özel finans kuruluşları gibi sipesifik amaçlarla kurulan kuruluşların bu kapsamda olup olmadığı önem arz edecektir.
▪ Bu hüküm, özellikle kayıtdışından, karapara (suç geliri) aklama suç niteliği arz eden faaliyetlerden veya gayri resmi kanallarla elde edilen kaynakların vergi cenneti veya offshore dediğimiz ülke veya bölgelerde bloke gösterilmek suretiyle, yurtiçine kredi gibi sokulan kaynakların aklanmasına da yardımcı olabilecektir. Bu nedenle, kanun koyucunun kanun hükmü ile aranması gereken amacı aşan bir düzenleme olduğu iddia edilebilir. Kanun koyucu istemeden, arzulamadan suç niteliği taşıyan kaynakların aklanmasına yardımcı olabilecektir.
▪ Kanunda Masak vb soruşturmalar engellenmese, her ne kadar sadece vergi incelemesi yapılmayacağı hüküm altına alınsa dahi, suç gelirlerinin vergisiz bir şekilde ekonomiye kazandırılmasının önü açılmış olabilecektir.
▪ Eğer, kredi tutarından daha fazla varlık beyan/bildirim konusu edilmiş ise Tebliğde hüküm bulunmamakla beraber mükelleflerin vergi incelemesine tabi tutulmaları adına aradaki fark kadar tutarı ülkemize getirmeleri şarttır. Aksi durumda eleştiri ile karşılaşma olasılıkları bulunmaktadır.

Bu takdirde, defter kayıtlarından düşülmesi kaydıyla, borcun ödenmesinde kullanılan varlıklar için Türkiye’ye getirilme şartı aranmayacaktır. Bu hükümden yararlananların, kredilerini kapattıklarına dair yurt dışında bulunan banka veya finansal kurumlardan alacakları tevsik edici belgeleri talep edildiğinde ibraz etmek üzere muhafaza etmeleri yeterlidir.

(3) 17/11/2020 tarihi itibarıyla kanuni defterlerde kayıtlı olan sermaye avanslarının, yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının bu tarihten önce Türkiye’ye getirilmek suretiyle karşılanmış olması hâlinde, söz konusu avansların defter kayıtlarından düşülmesi kaydıyla anılan madde hükümlerinden yararlanılabilecektir.
(4) Yurt dışında bulunan ancak kapsama girmeyen varlıkların (örneğin taşınmazların) 30/6/2021 tarihine kadar kapsamdaki varlıklara dönüştürülmek suretiyle söz konusu madde hükümleri çerçevesinde Türkiye’ye getirilmesi mümkündür.

▪ Tebliğde yer alan bu düzenlemeye göre, taşınmazların Kanunun yayım tarihinden sonra edinilmiş olup olmaması önem arz edecektir.
▪ Kanun hükmünde, açıkça sadece yurtdışı banka ve finansal kuruluştan alınan krediler ile sermaye avanslarının kanunun yayım tarihi itibariyle yasal defterlerde olması şart koşulmuştur.
▪ Bize göre, GVK Geçici 93. Maddesinin ilk cümlesinde geçen “yurtdışında bulunulan” ifadesi, açıkça Kanunun yayım tarihi olan 17 Kasım 2020 tarihi itibariyle edinilmiş kıymetleri kapsamaktadır. Fakat, bu kuralın taşınmaz dışındaki varlıklar için uygulanabilir olduğunu düşünmekteyiz.
▪ Kanunun amacı ve lafzını beraber değerlendirdiğimizde Kanunun yürürlük tarihinden sonra edinilen kıymetler (taşınmazlar hariç) hiçbir şekilde, doğrudan veya dolaylı olarak, kanun hükümleri kapsamında değerlendirilemeyecektir. Kanunda açık ve net bir hüküm bulunmadığından, farklı görüşlerin de bulunabileceğini hatırlatmak isteriz. Bu durum kavramın, kanunun bütünü içindeki lafza uygun olmaması, farklı olmasından ve bize göre yetersiz ifade edilmesinden kaynaklıdır.
▪ Buna karşın, ülkemizde elde edilmesine karşın yurtdışına çıkartılan kıymetlerin yurtdışında elde edilmediği açıktır. Bu tür kıymetlerin beyanında ne olacağı hususu tartışma yaratabilecektir. Tebliğ düzenlemesinde yurtdışı varlıklara yurt dışında hangi tarih itibarıyla sahip olunduğu ifadesi ele alınırken, tartışma konusu olabilecek bu hususa yönelik hüküm bulunmamaktadır.

(5) Türkiye’ye getirilmekten maksat;

a) Para, döviz, altın, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının fiziki olarak Türkiye’ye getirilmesi veya bu varlıkların Türkiye’deki banka veya aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmesi,
b) Fiziki olarak Türkiye’ye getirilmesi veya aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmesi mümkün olmayan menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının aracı kurumlara bildirilmesidir.
(6) Yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının Türkiye’deki banka veya aracı kurumlarda mevcut ya da yeni açılan bir hesaba transfer edilmesi durumunda, banka dekontu veya aracı kurum işlem sonuç formları, varlıkların Türkiye’ye getirilmiş olduğunun tevsikinde kullanılabilecektir.
(7) 30/6/2021 tarihine kadar banka veya aracı kurumlara bildirilmesi kaydıyla, yurt dışında bulunan söz konusu varlıkların Türkiye’ye fiziki olarak getirilmesi sırasında yapılan deklarasyon/bildirime istinaden Gümrük İdaresinden alınan belgeler, varlıkların Türkiye’ye getirilmiş olduğunun tevsikinde kullanılabilecektir.
(8) Kapsama giren varlıkların Türkiye’ye getirilmesi nedeniyle, hiçbir suretle vergi incelemesi ve tarhiyatı yapılmayacaktır.
Gerçek ve tüzel kişiler yurt dışında bulunan varlıkları, iki nüsha olarak hazırlayacakları Ek-1’de yer alan form ile bankalara veya aracı kurumlara bildireceklerdir. Formun bir nüshası, ilgili banka veya aracı kurum tarafından, varsa bildirim nedeniyle açılan hesaba ilişkin bilgiler yazılıp tasdik edildikten sonra, düzenlenen banka dekontları veya işlem sonuç formlarıyla birlikte ilgilisine geri verilecektir.

III-Türkiye’de Bulunan Varlıkların Bildirimi:

(1) Gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sahip olunan ve Türkiye’de bulunan, ancak kanuni defter kayıtlarında yer almayan; para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazlar, madde kapsamında 30/6/2021 tarihine (bu tarih dâhil) kadar Ek-2’de yer alan bildirim ile gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı olunan vergi dairelerine elektronik ortamda bildirilebilecektir.

▪ Kanun kapsamındaki yurtiçindeki varlıklar için 3 ay içinde kayıt zorunluluğu gibi bir zorunluluk bulunmamaktadır. Bildirim yapıldıktan sonra, 30/6/2021 tarihine (bu tarih dâhil) kadar yasal kayıtlara alınma imkanı mevcuttur.
▪ Taşınmazların yasal kayıtlara alınması esnasında tapu harcının ödeneceği hususunu unutmamak gerekir. Kanunda tapu harcına ilişkin düzenleme yer almamaktadır.
▪ Kanunda yer alan taşınmazlar zaten hali hazırda ülkemiz siyasi sınırları içerinde yer almasına rağmen, varlık barışı gibi düzenlemeye konu edilerek mükelleflerin ileride vergi planlamasına olanak sağlayabilecekleri açıktır.
▪ Bu nedenle, hangi mantıkla zaten yurtiçinde bulunulan bu taşınmazlara bu hakkın verildiği hususu tartışmaya açıktır.
▪ Keza, taşınmazlardan ziyade araç, iş makinası gibi kıymetlerin neden varlık barışına konu edilmediğini de anlamak mümkün değildir.
▪ Taşınmaz kavramı ise, üst hakları ve diğer hakları ifade edip etmediği yönünde bir belirleme ihtiyacı hissetmesine karşın, Tebliğ düzenlemesinde bunlara yer verilmemiştir.

(2) Yurt içinde sahip olunan ancak kanuni defter kayıtlarında yer almayan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazlar, madde kapsamında bildirim konusu yapılabilecektir.
(3) Anılan madde kapsamında, taşınmazlar dışındaki bildirime konu varlıkların, gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince banka veya aracı kurumlardaki hesaplara yatırılması gerekmektedir. Bu minvalde, bildirime konu kıymetlerin banka veya aracı kurumlara yatırılarak varlıklarının ispatlanması ve banka ve aracı kurumlarca düzenlenmesi zorunlu belgelerle tevsiki şarttır.
(4) Geçici 93 üncü madde kapsamında bildirilen taşınmazların ayni sermaye olarak konulmak suretiyle işletme kayıtlarına alınması halinde, sermaye artırım kararının bildirim tarihi itibarıyla alınmış olması ve söz konusu kararın bildirim tarihini izleyen onuncu ayın sonuna kadar ticaret siciline tescil edilmesi kaydıyla, bu madde hükümlerinden faydalanılabilir.

▪ 6102 sayılı TTK ’nın 456/3. Fıkrasına göre sermaye artırımı, genel kurul veya yönetim kurulu kararı tarihinden itibaren üç ay içinde tescil edilemediği takdirde, genel kurul veya yönetim kurulu kararı ve alınmışsa izin geçersiz hâle gelir ve 345 inci maddenin ikinci fıkrası uygulanır. Bu durumda, alınan kararının nasıl beyan tarihini takip eden 10 ay içinde gerçekleşeceği önemli bir hukuk sorunudur. Tebliğ, bu açıdan yetersiz ve özensiz hazırlandığı izlenimi vermektedir. 10. Ay itibariyle daha önce alınmış bu karar hukuken geçersizdir ve mevcut yasal düzenlemeler ışığında uygulanabilir değildir. Fakat, tescile ilişkin şart Kanun hükmünde yer aldığından, özel kanun düzenlemesinin genel kanuna üstünlüğü ilkesi gereğince tescil aşamasında sorun yaşanmaması gerektiği düşünülmektedir.
▪ Bir diğer ifadeyle, bu şart sağlanmadığı gerekçesiyle mükellefler nezdinde bir vergi incelemesi ile vergi tarhiyatı sonucu doğuracak işlemler hukuken sakat mahiyet arz edebilecektir.

(5) Yurt içinde bulunan varlıklar için gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince vergi dairelerine tek bir bildirim verilmesi esastır. Ancak, 30/6/2021 tarihine kadar birden fazla bildirimde (düzeltme amacıyla yapılan bildirimler dâhil) bulunulması mümkündür.

IV-Bildirilen Varlıkların Kanuni Defter Kayıtlarına İntikal Ettirilmesi

(1) Bildirilen varlıklar, 213 sayılı Kanun uyarınca defter tutan mükelleflerce, kanuni defterlere kaydedilebilecektir.
(2) Yurt dışında bulunan varlıkların; şirket adına bildirilmesi durumunda ilgili şirket, şahıslar adına bildirilmesi halinde bu şahısların kendileri, geçici 93 üncü maddenin sağladığı imkânlardan yararlanabileceğinden, şirket adına bildirime konu edilen varlıklar, şirketin kanuni defter kayıtlarına intikal ettirilebilecektir.
(3) 213 sayılı Kanun uyarınca defter tutan mükelleflerce, Türkiye’ye getirilen varlıklar ile gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince kanuni defterlere kaydedilen varlıklar, dönem kazancının tespitinde dikkate alınmaksızın işletmelerine dâhil edilebileceği gibi, aynı varlıklar vergiye tabi kazancın ve kurumlar için dağıtılabilir kazancın tespitinde dikkate alınmaksızın işletmelerinden çekilebilecektir.
▪ Kanun hükümleri yazım tekniği açısından oldukça sorunludur. Bahsi geçen Kanun düzenlemeleri tüm gerçek kişi ve kurumları hüküm altına almasına karşın, varlıkların çekilmesinde vergilendirilmeme kuralı açık hüküm gereğince sadece işletmelere tanınmıştır.
▪ Bu durum bir tedvin zaafı mıdır, yoksa serbest meslek kazancı sahipleri gibi mükelleflerin vergilendirilmesine olanak tanıyan bir durum olup olmadığı hususu tartışmalıdır. Her ne kadar serbest meslek erbapları için işletmeden çekilme gibi kavram kullanılmasa bile, faaliyetle aidiyet sağlanmış taşınmaz gibi varlıkların vergilerden bağışık olarak faaliyet dışına çıkışını hangi kavram ile değerlendireceğiz? İşletmeden çekilebilir kavramı bu durum için yeterli midir sorusunun gündeme gelmesinde yarar olabilir.
▪ Ayrıca, işletmeden çekilen varlıklar sacede dönem kazancı ve dağıtılabilir kazanç yönünden vergiden bağışık olacak, vergiye tabi olmayacaktır.

(4) Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, kanuni defterlerine kaydettikleri kıymetleri için pasifte özel fon hesabı açacaklardır. Söz konusu hesap serbestçe tasarrufa konu edilebilecek, sermayeye eklenebileceği gibi ortaklara da dağıtılabilecektir.

Fon hesabında tutulan bu tutarlar, işletmenin tasfiye edilmesi halinde vergilendirilmeyeceği gibi 193 sayılı Kanunun 81 inci maddesi ile 5520 sayılı Kanunun 18 inci, 19 uncu ve 20 nci maddeleri uyarınca gerçekleşecek birleşme, devir ve bölünme hallerinde de vergilendirilmeyecektir.

Ayrıca söz konusu varlıklara ilişkin tutarların, kurumlar vergisi mükellefleri tarafından ortaklara dağıtılması halinde kar dağıtımına bağlı stopaj yapılmayacak, gerçek kişi ortaklar ile kurumlar vergisi mükellefi olan ortaklar tarafından elde edilen bu tutarlar da vergilendirilmeyecektir.

▪ Tam mükellef kurumlar vergisi mükellefleri tarafından kurumlar vergisi mükelleflere dağıtılan bu karlar, her ne kadar muhatap/iştirakçi ortak kurumda iştirak kazançları istisnası olarak değerlendirilse de, her ne kadar Kanunda açık hüküm olmamakla beraber Tebliğe göre kurumlar vergisi mükellefleri tarafından ortaklara dağıtılması halinde kar dağıtımına bağlı stopaj yapılmayacağı, gerçek kişi ortaklar ile kurumlar vergisi mükellefi olan ortaklar tarafından elde edilen bu tutarların da vergilendirilmeyeceği belirtilse de, iştirakçi/ortak bu kurumlar vergisi mükellefleri tarafından kar dağıtımına bağlı vergilendirme yapılabileceği hususunu unutmamak gerekmektedir.

(5) Serbest meslek kazanç defteri ile işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler, söz konusu kıymetleri defterlerinde ayrıca gösterebileceklerdir.
(6) Bildirilen varlıklar, 213 sayılı Kanun uyarınca defter tutan mükelleflerce, banka veya aracı kurumlara ya da vergi dairelerine bildirildiği tarih itibarıyla, 8 inci maddede yer alan esaslar çerçevesinde belirlenen Türk lirası karşılığı bedelleriyle, kanuni defterlere kaydedilebilecek ve söz konusu varlıkların elden çıkarılması halinde satış kazancının tespitinde bu bedel dikkate alınacaktır.

V-Gider Ve Amortisman Uygulaması:

(1) Bildirim konusu yapılarak kanuni defter kayıtlarına intikal ettirilen taşınmazlar hakkında 213 sayılı Kanunda yer alan amortismanlara ilişkin hükümler uygulanmayacaktır. ▪ Kanun kapsamına giren taşınmazlar için amortisman ayrılmayacaktır.
(2) Kayıtlara alınan bu varlıkların daha sonra elden çıkarılmasından doğan zararlar, gelir veya kurumlar vergisi uygulaması bakımından gelirin veya kurum kazancının tespitinde gider veya indirim olarak kabul edilmeyecektir.

▪ Her ne kadar kurumlar vergisi kanununda aksi yönde hüküm olmasa da, özel nitelikteki sonraki kanunun üstünlüğü gereğince kıymetlerin elden çıkartılmasından doğan zararlar gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince zarar olarak dikkate alınmayacatır.
▪ Mükellefler, zararı doğrudan KKEG olarak gösterebilirler.
▪ Buna karşın, kanun hükmü bir istisna değil, zararı kabul etmeyen özel nitelikteki bir kanun hükmü olduğundan zarar durumunda satışa ilişkin giderler bize göre gider yazılabilecektir. KVK’nın 5. Maddesi 3. fıkrasındaki hüküm burada geçersizdir.
▪ Ayrıca, zararın kabul edilmemesine karşın elden çıkarmada doğan karlar vergiye tabi olacaktır. Bu durumda, şartlar sağlanırsa KVK’nın 5/1e ve 5/1f bendinde yer alan istisnalar ve dolayısıyla bu istisna sağlandığı takdirde KVK’nın 5/3. Fıkrası hükmünün dikkate alınması gerekecektir.

VI-İnceleme Ve Tarhiyat Yapılmayacak Haller:

(1) Geçici 93 üncü maddenin yedinci fıkrası uyarınca, bildirimde bulunulan varlıklar nedeniyle hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmayacaktır. Bu hükümden yararlanabilmek için;
a) Yurt dışında bulunan bildirime konu varlıkların bildirimin yapıldığı tarihten itibaren üç ay içinde Türkiye’ye getirilmesi ya da Türkiye’deki banka veya aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmesi,
b) Türkiye’de bulunan ve taşınmazlar dışındaki bildirime konu varlıkların ise banka veya aracı kurumlardaki hesaplara yatırıldığını gösterir belgelerle tevsik edilmesi, gerekmektedir.

Bir diğer ifadeyle, bildirimde bulunulmasına ilaveten ülkemize getirilen kıymetler için vergi incelemesi/tarhiyatı yapılamayacak, buna karşın yükümlülükleri ihlal edilmiş bildirimler içinde Kanun hükümlerinden yararlanma imkanı kalmayacaktır. Madde kapsamında bildirilen varlıklar nedeniyle hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmayacaktır. Buna karşın, başka kanunlar açısından soruşturma veya kovuşturma yapılmayacağı yönünde hüküm bulunmamaktadır.

(2) Bildirilen varlıkların, yurt dışında bulunan banka veya finansal kurumlardan kullanılan ve 17/11/2020 tarihi itibarıyla kanuni defterlerde kayıtlı olan kredilerin en geç 30/6/2021 tarihine kadar kapatılmasında kullanılması mümkün olup, defter kayıtlarından düşülmesi kaydıyla, borcun ödenmesinde kullanılan varlıklar için Türkiye’ye getirilme şartı aranmaksızın vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmaması imkanından yararlanılacaktır.
(3) 17/11/2020 tarihi itibarıyla kanuni defterlerde kayıtlı olan sermaye avanslarının, yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının anılan tarihten önce Türkiye’ye getirilmek suretiyle karşılanmış olması halinde, söz konusu avansların defter kayıtlarından düşülmesi kaydıyla, vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmaması imkanından yararlanılabilecektir.

YAZARIN NOTU: Makale konularını yazıldığı dönem dikkate alınarak güncel mevzuat açısından değerlendirmenizi rica ederiz. Gerekli olması halinde konunun spesifik boyutları da dikkate alınarak bir uzmana danışmakta yarar olduğu düşünülmektedir. Makalenin Tüm Hakları Yazarına Aittir. İzinsiz çoğaltılamaz, dağıtılamaz, kopyalanamaz, amacı dışında ve atıf yapmadan kullanılamaz. Aksi takdirde derhal yasal işlem yapılacaktır. Soru, görüş, öneri ve değerlendirmelerinizi yazarın kendisine iletebilirsiniz.                              


Kaynak: İşbu içerik YMM Ali ÇAKMAKCI’nın özel izni ile yayınlanmıştır. Yazının tüm hakları ve sorumluluğu yazara aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


YAZARIN DİĞER YAZILARI

Transit Taşımacılıkta Yetkili Kuruluşların Teminat Sağlama Hizmetinin KDV Açısından Değerlendirilmesi

Özel Sektör Yap-İşlet-Devret Yatırımlarında Vergilendirme

Araç Satış Bedellerinin Kasko Değerinin Aşağısında Olması Tarhiyat Sonucunu Doğurur Mu?

Yurtdışında Geliri Olup Beyan Etmeyenlerin Acilen Pişmanlık Hükmünden Yararlanmaları Gerekmektedir

Şirket Ortaklarının “Şahsi Borçlarının” Şirketlere Etkisi

Uluslararası Taşımacılıkta KDV İadesi

Önceki İçerikSGK teşviklerinden faydalanabilmek için yasal bildirgelerin zamanında beyan edilmesi mi gerekir?
Sonraki İçerikAltın hesaplarına değerleme yapılır mı?

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz