Ülkelerin ekonomik gelişimlerini sürdürmesi bakımından temel girdi durumunda olan enerji, çok boyutlu ve uzun soluklu politika ve stratejilerin uygulanmasını gerektiren bir alan olarak önemini gün geçtikçe artırmaktadır. Dolayısıyla, enerji ile ilgili konuların; hükümet politikası olarak değil, bir devlet politikası olarak ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda enerji arz güvenliği, enerji sektörüne ilişkin tartışma gündeminin temelini oluşturmaktadır.
Son yıllarda küresel ekonomideki daralmaya karşın,
• Artış eğiliminde olan enerji fiyatları,
• Küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunda artan duyarlılık,
•Dünya enerji talebindeki artışa karşın tükenme eğilimine girmiş olan fosil yakıtlara bağımlılığın yakın gelecekte de devam edecek olması,
• yeni enerji teknolojileri alanındaki gelişmelerin artan talebi karşılayacak ticari olgunluktan şu an için uzak oluşu
Ülkelerin enerji güvenliği konusundaki kaygılarını her geçen gün daha da artırmakta ve ülkeleri yeni arayışlara yöneltmektedir.
Yaşanan ekonomik gelişme ve artan refah seviyesinin sonucu olarak ülkemizin enerji sektörünün her alanında hızlı bir talep artışı olduğu gözlemlenmektedir. Bu talebi karşılamak için her yıl 4.000-5.000 MW’lık bir yatırım yapılması gerekmektedir.
Ülkemizde enerji arz güvenliğini sağlamaya yönelik politika ve stratejileri; dünyadaki genel yönelimlerin yanı sıra, bölgesel ve küresel enerji dinamiklerinde önem arz eden tüm aktörlerin politika ve stratejileri analiz edilerek ve ülke gerçeklerimiz dikkate alınarak,
özellikle AB müktesebatı ve içinde bulunduğumuz jeopolitik perspektiften bakılarak oluşturulmuştur. Temel enerji politikamız;
• Dışa bağımlılığın en alt düzeye indirilmesi,
• Kaynak çeşitliliğine, yerli ve yenilenebilir kaynaklara önem verilmesi,
• Çevre üzerindeki etkilerin en aza indirilmesi,
• Enerjinin verimli üretilmesi ve kullanılması,
• Serbest piyasa uygulamaları içinde kamu ve özel kesim imkanlarının harekete geçirilmesi,
• Ülke enerji ihtiyaçlarını güvenli, sürekli ve en düşük maliyet ve en az çevresel etkilerle karşılayacak tedbirleri alan politikaların hayata geçirilmesi,
şeklinde özetlenebilir.
Ülkemizin 2012 yılına kadar olan dönemde Kyoto Protokolü çerçevesinde emisyon değerlerini azaltma yükümlülüğü bulunmamaktadır. Ancak, 2012 sonrası döneme ilişkin olarak ülkelerden emisyon değerlerini azaltma yönünde beklentiler artmıştır. Bu bağlamda, enerji sektöründe enerji verimliliğinin geliştirilmesi, yenilenebilir kaynakların daha fazla kullanımı, temiz kömür teknolojilerinin yaygınlaştırılması ve nükleer enerjinin kullanılması
enerji ve çevre bağlantısı içinde sorunları ele almada başlıca politikalar arasında olacaktır.
18 Mayıs 2009 tarihinde Yüksek Planlama Kurulu tarafından kabul edilmiş olan, Elektrik Enerjisi Piyasası ve Arz Güvenliği Strateji Belgesi’nde: ”Nükleer güç santrallerinin, elektrik enerjisi üretimi içerisindeki payının 2020 yılına kadar en az %5 seviyesine ulaşması ve
uzun dönemde daha da artırılması hedeflenmektedir.” ifadesi yer almaktadır. 2023 yılına kadar Akkuyu ve Sinop Nükleer Santrallerinin işletmeye alınması durumunda, bugünkü kurulu gücümüzün % 20’si nükleer santrallerden üretilecek elektrikten oluşacaktır.
Kaynak: T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.