Yeni Katolik tarikatları, Cezvit tarikatı Katolik Kilisesi, tarihinin buhranlı zamanlarında yeni bir dinî kalkınmayı daima tarikatlarla sağlamıştır. Bu tarikatlar, halk arasındaki
vaizleri, teşkilatları sayesinde Papalığın hizmetinde büyük bir kuvvet oluşturmuşlardır. Katolik karşı reformunda da, gerek gözden geçirilen eski tarikatlar, gerekse yeni kurulan tarikatlar önemli rol oynamışlardır. Fransisken tarikatı, manastırlarda ilk dönemlerdeki sert ve sıkı disiplini canlandırarak ve skolastik düşünsel çalışmalarına önem vererek, kalkınma sağlayan ilk tarikatlardan biri olmuştur.
Carafa’nın kurduğu Theatin tarikatı gibi başka yeni tarikatlar da kurulmuştur. Theatinler tarikatı (1524) sonradan Cezvit tarikatına ilham veren bazı prensipleri oluşturmuştur. Manastıra kapanmak çile ve oruç gibi zorunluluklar bir tarafa bırakılıyor, öteki ruhban gibi halk arasına karışılıyordu. Bunların esas amacı, papaların alışmış bulundukları yolsuzluklardan dolayı din hususundaki cehaleti kaldırmak, ahlaklı mazbut bir ruhban heyeti meydana getirmekti.
Nihayet, halk arasına karışan, halkın dertlerine koşan bazı tarikatların meydana çıkması da Katolik propagandası için büyük yardımlar sağladı.
Bu yeni tarikatlar içinde hiçbiri mücadeleci bir karakter taşıyan Cezvit tarikatı kadar önemli bir rol oynamamıştır. – 1500’lü yıllar
Cezvit tarikatını soylu bir İspanyol ailesine mensup Ignace de Loyola (1491-1556) adında eski bir asker kurdu. Otuz yaşına doğru savaşta aldığı bir yara yüzünden askerlikten çekilmek zorunda kalan Ignace bir ilahiyatçı değildi, fakat çok dindardı. Dominiken keşişleri yanında mistisizm ile ruhunu beslemişti. Ignace, Roma kilisesine taassupla bağlı hareketlerin kökünden kazınması gerektiğine inanmıştı. 1523’te Kudüs’e, hacca gitti. Sonra, on beş yıl boyunca Ispanya’da ve Paris’te vaazlar verdi.
Paris’te ilk kez 1534 yılında müritleriyle bir grup kurdu. 1540’ta, Paris’ten Roma’ya geçerek Papa III. Paul’e, tarikatının esasını oluşturan keşiş prensiplerinden ibaret 5 maddeyi onaylattı. 1550’ye kadar tarikatın örgütlenmesini tamamladı ve diğer keşiş tarikatlarındaki gibi bütün ayrıcalıkları Papa’dan elde etmiş oldu. Cezvit tarikatının başlangıçtan itibaren bu kolaylığı elde etmesinin başlıca nedeni, Ignace de Loyola’nın Papa’nın otoritesini savunmayı kendisine birinci görev olarak tanımasıydı.
Protestanları tekrar Papa’ya bağlılığa davet ediyorlardı.
Ayrıca, Cezvitler, Protestanları tekrar papaya bağlılığa ve Katolikliğe sokmaya çalışacaklar, aynı zamanda başka kıtalarda da Hıristiyanlığın yayılmasına çalışacaklardı. Osmanlı sultanları Fransa ile dostluk dolayısıyla 17. yüzyılda Cezvitlerin Osmanlı ülkesinde faaliyetine izin verdi.
Ordu gibi sıkı bir örgüt yapısı
Cezvit tarikatının, fakirliği, iffeti ve dine bağlılığı ana ilke edinen diğer tarikatlardan bir farkı, papaya bağlılığı tanımış olmasıdır. Bunun yanında Cezvitler, bir ordu gibi sıkı bir şekilde örgütlenmişlerdir. Tarikatın başına, yaşam boyu ve mutlak yetkilerle donanmış bir general seçilmekteydi. Onun altında ikinci derecede şefler ve diğer subaylar gelmekteydi. Tarikata alınmak için 12 senelik uzun ve sıkı bir eğitim istenmekte ve her şeyden önce mutlak bir bağlılık koşulu aranmaktaydı.
Böylece, tarikat generalin emriyle harekete hazır, seçkin bir kitle teşkil ediyordu. Cezvitler, Ignace de Loyola tarafından yazılmış mistik bir eğitim kitabıyla bu disipline hazırlanmaktaydılar.
Cezvit mistisizmi, Cezvitlerde kendisini unutarak bütün varlığını tam bir bağlılıkla amacına adayan bir felsefe içeriyordu. Cezvit tarikatı dünya çapında örgütlenmeye gitti. Tarikatın kuruluşundaki pratik düşünce, hükümdarları, hükümet makamlarını kendi etkisi altına sokmayı amaç edinmişti. Tarikatın en önemli çalışma araçlarından biri, eğitim ve öğretimdir.
Rönesanstan beri gelişen kültürün, Katolik dinine aykırı taraflarını temizleyerek uzlaşıcı bir zihniyet göstermişlerdir. Bu sayede, ciddiyet ve zenginlikleriyle açtıkları öğretim kurumlan, her tarafta saygınlık görmüş tür. Prenslerin saraylarına vaiz, öğretmen olarak yerleşmişler ve Avrupa’nın birçok ülkesinde varlıklarını duyurmuşlardır. Bu sayede hükümdarları, idare sınıflarım, üniversiteleri ve aydın çevreleri kendi etki alanlarına lmışlardır. Ignace’in ölümünden 25 yıl sonra bu kolejlerin sayısı 144’e çıkmıştı.
Dünyanın birçok yerinde eğitim kolejleri açtılar!
Kültür üstünlükleri sayesinde Cezvitler, Trente Konsilinde Katolik esaslarını savunma ve yerleştirme görevini üzerlerine alacaklardır. Keza, Güney Almanya ve özellikle Avusturya’da bazı üniversiteleri kendi etkileri altına almışlardır. Cezvitler, her tarafta kolej açmak suretiyle, Protestanlığı geriletmeyi başarmışlardır.
Avusturya’da Katolik mezhebi Cezvitler sayesinde tutunabilmiştir.
Habsburg hükümdarları etki altına girmişti.
Habsburg hükümdarları, onlara güvenle yaklaşmışlar, etkileri altı na girmişlerdir.
Cezvitler, Polonya, Transilvanya, İngiltere, Fransa ve İsveç’te faaliyet gösterdiler. Protestan ülkelerine yerleşmeye ve propaganda yapmaya çalıştılar. Bununla beraber, buralarda direnişle karşılaştılar.
Papanın otoritesini her şeyin üstünde tanıdıkları için Fransa’da Gallican’lar (yani krallık dahilinde papanın müdahalesini tanımayanlar), parlamento ve üniversite, Cezvitlere düşmanca bir tavır aldılar. Gene de, Avusturya’da olduğu gibi, Fransa kralları yanında etkili olmayı başardılar ve kurdukları okullar olağanüstü bir ilgi ve başarı kazandı.
Krallar ve soylular yanında sağladıkları nüfuz sayesinde devlet politikalarını etkiliyorlardı.
Cezvitler, krallar ve soylular yanında sağladıkları nüfuz sayesinde devletin politikasını da etkilemekteydiler.
Özellikle İtalya’da, büyük faaliyet gösterdiler ve burada fikri hayata ve sanata, kendi şekilci ve merasimci damgalarını vurdular.
Cezvit kilise yönetimi bütün Katolik ülkelerinde yayıldı (İlk örneği, Roma’da Jean kilisesidir.) Cezvitler, yalnız Avrupa’da Katolikliğin ve papa otoritesinin aracılığıyla ve siyasî çevrelerdeki nüfuz ve entrikaları ile savunucu olmakla kalmamışlar, aynı zamanda Avrupa kıtası dışında Amerika’da yerliler arasında, Japonya’da, Çin’de, Hind’de Fiıristiyanlığı yaymaya çalışmışlar, büyük bir misyoner faaliyeti göstermişlerdir.
Japonya ve Çin’i Hristiyanlaştırmak için bu ülkelere gittiler.
Amerika’da Flıristiyan olan yerlileri gözetmeye ve bu suretle onların sevgisini kazanmaya çalıştılar. 1549’da François-Xavier, Japonya’ya gitti, sonra Çin’i Hıristiyanlaştırmak amacıyla bu ülkeye geçti.
Hindistan’da Cezvitler, kökleşmiş âdetlerle yerli dinî, Hıristiyan ibadetleriyle uzlaştırmaya ve bu sayede Hıristiyanlığı yaymaya çalışmışlardır. Bu dini yaymak için Avrupa’da olduğu gibi, yerli prenslikleri nüfuzları altına sokmaya veya kendi taraftarlarını iktidara geçirmeye çalışmışlardır. Bununla beraber, Japonya’da 17. yüzyıl başlarında Cezvitlere karşı tepki uyanmıştır.
Kaynak: Halil İnalcık, Rönesans Avrupası
Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.