Kırtasiye faaliyeti yapan bilançoya tabi e-Defter mükellefi 2023 Aralık ayında faaliyetini sonlandırdı. Nisan ayında home ofis olarak sepet yapımı işi yapmak istiyor. Basit usul ya da işletme defterine tabi olabilir mi?
– Gerçek usulde vergilendirildiği veya vergilendirilmesi gerektiği faaliyetini 1/1/2012 tarihi ve sonra terk eden mükellefler terk tarihini takip eden yılın başından itibaren iki yıl geçmedikçe basit usulden yararlanamayacaklardır.
-Gerçek usulden basit usule geçecek mükelleflerin gerçek usuldeki ticari kazançlarının, işletme hesabı esasına göre veya bilanço esasına göre tespit edilmesinin bir önemi bulunmamaktadır.
T.C.
MALİYE BAKANLIĞI
Gelir İdaresi Başkanlığı
Gelir Vergisi Sirküleri/93
Konusu | :Vergilendirmede gerçek usulden basit usule geçme |
Tarihi | : 18/12/2013 |
Sayısı | : GVK-93/2013-8/ Basit Usulde Vergilendirme-11 |
İlgili olduğu maddeler | : Gelir Vergisi Kanunu Madde 46, 47, 48,51 ve Geç.Mad.81 |
İlgili olduğu kazanç türleri | : Gerçek ve Basit Usulde Ticari Kazançlar |
1. Giriş
31/5/2012 tarihli ve 6322 sayılı Kanunla yapılan düzenlemeyle, gerçek usulde vergilendirilen mükelleflerden, belirli şartları sağlayanlara basit usule geçme imkânı tanınmıştır.
Konu ile ilgili usul ve esaslara, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 46 ncı maddesinin son fıkrasında yer alan; “Bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.” hükmü uyarınca, 27/7/2012 tarihli ve 28366 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 283 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde yer verilmiştir.
Konuya ilişkin ilave açıklamalar bu Sirkülerin konusunu oluşturmaktadır.
2. Vergi dairesine yazılı talepte bulunma süresi ve vergi dairesince yapılacak işlemler
Gelir Vergisi Kanununun 47 nci maddesinde yazılı şartları topluca taşıyan ve arka arkaya son iki yıl alış, satış ve/veya hâsılat tutarlarının her biri aynı Kanunun 48 inci maddesinde yazılı hadlerden düşük olan gerçek usule tabi mükellefler, bu şartın gerçekleşmesini izleyen yılın Ocak ayının başından otuz birinci günü akşamına kadar yazılı olarak bağlı bulundukları vergi dairesine başvurmaları halinde basit usulde vergilendirmeye geçebileceklerdir.
Söz konusu mükelleflerin, anılan Kanunun 51 inci maddesinde belirtilen faaliyetlerde bulunmaması ve diğer şartları da topluca taşımaları gerekmektedir.
Gerçek usulden basit usule geçmeye ilişkin olarak bağlı bulundukları vergi dairesine bir dilekçe ile başvuruda bulunanların mükellefiyet şekli, Ocak ayı başından itibaren basit usul olarak tesis edilecektir. Başvuruda bulunan mükelleflerin 2013 takvim yılına ilişkin alış, satış ve/veya hasılat tutarları dışındaki şartları taşıyıp taşımadığı kontrol edilecektir. 2013 takvim yılına ilişkin alış, satış ve/veya hasılat tutarlarının kontrolünün ise beyanname verilmesinden sonra yapılacağı tabiidir.
Vergi daireleri mükellefiyet tespitine yönelik çalışmaları öncelikle tamamlayacaklardır. Mükellefiyet şekli değiştirilen mükelleflerin, söz konusu şartları taşımadığının vergi dairelerince tespit edilmesi halinde, basit usulde mükellefiyetin tesis edildiği Ocak ayı başı itibariyle gerçek usulde vergilendirilmelerine devam edilecek olup, gerçek usulde vergilendirmeye ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmeyenler hakkında cezalı işlem yapılacağı tabiidir.
Örnek: Gerçek usulde vergilendirilen mükellef (A)’nın 2012 ve 2013 takvim yıllarına ait alış ve satış tutarlarının her ikisi de Gelir Vergisi Kanununun 48 inci maddesinde yer alan hadlerin altında gerçekleşmiştir. Mükellef (A), anılan Kanunun 51 inci maddesinde sayılan faaliyetlerde bulunmamakta olup, basit usule tabi olmaya ilişkin tüm şartları taşımaktadır.
Mükellef (A), 27/1/2014 tarihli dilekçesi ile bağlı olduğu vergi dairesine başvurarak 1/1/2014 tarihinden itibaren basit usulde vergilendirilme talebinde bulunmuştur. Mükellef (A)’nın mükellefiyeti, talebi üzerine 1/1/2014 tarihinden itibaren basit usul olarak tesis edilecektir.
Diğer taraftan, gerçek usulden basit usule geçmeye ilişkin şartları ve basit usulde vergilendirmenin diğer şartlarını topluca taşıdığı halde izleyen yılın Ocak ayının başından otuz birinci günü akşamına kadar basit usulde vergilendirmeye geçmek için yazılı olarak başvuruda bulunmayan gerçek usule tabi mükelleflerin, kendi istekleri ile gerçek usulde vergilendirmeyi seçtikleri kabul edilerek bu usulde vergilendirilmelerine devam edilecektir.
3. Gerçek usulden basit usule geçecek mükelleflerin amortisman uygulaması
6/12/1998 tarihli ve 23545 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 215 Seri No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin 32 nci paragrafında, basit usulde vergilendirilen mükelleflerin kullandıkları sabit kıymetleri gider yazamayacakları ve amortismana tabi tutamayacakları belirtilmiştir.
Konu ile ilgili açıklamaların yapıldığı 30/12/1999 tarihli ve 23922 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 230 Seri No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde ise basit usulde vergilendirilen mükelleflerin taşıt ve diğer sabit kıymetlerini satmaları dolayısıyla fatura düzenleme yükümlülüklerinin bulunmadığı, bu mükelleflerce yapılan taşıt satışının noter satış sözleşmesi ile diğer sabit kıymet satışlarının ise gider pusulası düzenlenerek tevsik edilmesinin mümkün bulunduğu açıklanmıştır.
Buna göre, gerçek usulden basit usule geçecek mükellefler, basit usulde vergilendirmeye başladıkları tarih itibariyle ellerinde bulunan sabit kıymetleri için amortisman uygulaması ve belge düzeni yönünden 215 ve 230 Seri No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliğlerinde belirtilen esaslar dahilinde işlem yapacaklardır.
4. Diğer hususlar
-İşe başlanılan yıla ilişkin kıst dönem, iki yıllık süre hesabında dikkate alınacak olup, kıst dönemde ve takip eden dönemde elde edilen alış, satış ve/veya hâsılat tutarları Gelir Vergisi Kanununun 48 inci maddesinde yer alan ilgili yıl hadleri ile karşılaştırılacaktır.
– Gerçek usulde vergilendirildiği veya vergilendirilmesi gerektiği faaliyetini 1/1/2012 tarihi ve sonra terk eden mükellefler terk tarihini takip eden yılın başından itibaren iki yıl geçmedikçe basit usulden yararlanamayacaklardır.
-Gerçek usulden basit usule geçecek mükelleflerin gerçek usuldeki ticari kazançlarının, işletme hesabı esasına göre veya bilanço esasına göre tespit edilmesinin bir önemi bulunmamaktadır.
…
Konuyla ilgili örnek özelgeler;
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
SAMSUN VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü
Sayı |
: |
13649056-120[46-2016/ÖZE-09]-48 |
06/05/2016 |
|
Konu |
: |
Gerçek usulde mükellefin işi terk edip tekrar işe başlamasında basit usul mükellefiyeti hk |
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, 30.11.2014 tarihinde gerçek usulde mükellef iken işinizi terk ettiğinizi, 24.02.2016 tarihi itibariyle dolmuşçuluk faaliyetine başlamanız halinde basit usul mükellefiyet kaydının açılıp açılamayacağı, gerçek usulde faaliyete başlamanız durumunda hangi tarihten itibaren basit usulde mükellefiyet kaydınızın açılacağı ve ikinci bir araç almanız halinde mükellefiyetinizin basit usul olarak devam edip etmeyeceği hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinin birinci fıkrasında; her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu belirtilmiş olup aynı maddenin dördüncü fıkrasında; “Ticari kazanç, Vergi Usul Kanunu hükümlerine ve bu kanunda yazılı gerçek (bilanço veya işletme hesabı esası) veya basit usullere göre tespit edilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanunun 46 ncı maddesinde; “47 ve 48 inci maddelerde yazılı şartları topluca haiz olanların ticari kazançları basit usulde tespit olunur.
…
Basit usule tabi olmanın şartlarından herhangi birini takvim yılı içinde kaybedenler, ertesi takvim yılı başından itibaren gerçek usulde vergilendirilirler. Basit usulün şartlarını haiz olanlardan, bu usulden yararlanmak istemediklerini yazı ile bildirenler dilekçelerinde belirttikleri tarihten veya izleyen takvim yılı başından, yeni işe başlayanlar ise işe başlama tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirilirler. Gerçek usulde vergilendirilen mükelleflerden, 47 nci maddede yazılı şartları taşıyanlardan arka arkaya iki hesap döneminin iş hacmi 48 inci maddede yazılı hadlerden düşük olanlar, yazılı talepleri üzerine bu şartın gerçekleşmesini takip eden takvim yılından başlayarak basit usule geçebilirler. İşin eş ve çocuklara devri halinde iş hacminin hesabında devirden önceki süreler de dikkate alınır. Sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenledikleri tespit edilenler hiçbir suretle basit usulde vergilendirilmezler.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanunun 47 nci maddesinde basit usule tabi olmanın genel şartları sayılarak, maddenin birinci fıkrasının 1 numaralı bendinde ise “Kendi işinde bilfiil çalışmak veya bulunmak (işinde yardımcı işçi ve çırak kullanmak, seyahat, hastalık, ihtiyarlık, askerlik, tutukluluk ve hükümlülük gibi zaruri ayrılmalar dolayısıyla geçici olarak bilfiil işinin başında bulunmamak bu şartı bozmaz. Ölüm halinde iş sahibinin dul eşi veya küçük çocukları namına işe devam olunduğu takdirde, bunların bilfiil işin başında bulunup bulunmamalarına bakılmaz.)” hükmüne yer verilmiştir.
Öte yandan, Vergi Usul Kanununun, vergi yasalarının uygulanmasını düzenleyen 3 üncü maddesinin (A) fıkrasında vergi kanunu hükümlerinin; lafzı ve ruhu ile hüküm ifade edeceği kurala bağlandıktan sonra, lafzın açık olmadığı durumlarda hükümlerin, kanunun yapısındaki yeri, öngörülüş amacı ve diğer hükümlerle ilgisine göre uygulanması gerektiği kurala bağlanmıştır. Ticari kazanç, emek ve sermayeye bağlı olarak elde edilen kazanç türüdür. Bu organizasyon her türlü ticari faaliyette bulunmakla birlikte, sermayeye göre emeğin daha yoğun olarak faaliyete katıldığı durumlarda göreceli olarak iş hacminin küçüldüğü bilinmektedir.
Gelir Vergisi Kanununda da bu ayrım gözetilmiş ve emek unsurunun sermayeden daha önemli olduğu faaliyetleri yürüten küçük sanat ve ticaret erbabının belli koşullarla basit usulde vergilendirilmesi öngörülmüştür. Bu amaçla, Gelir Vergisi Kanununun 46 ncı maddesinde; 47 ve 48 inci maddelerde yazılı şartları topluca haiz olanların ticari kazançlarının basit usulde tespit olunması kurala bağlandıktan sonra bu usule tabi olmanın genel şartlarının düzenlendiği 47 nci maddenin birinci fıkrasına bağlı birinci bentte, kendi işinde bilfiil çalışmak veya bulunmak koşulu aranmıştır.
İşin, küçük sanat ve ticaret erbabının kişisel çaba ve yönetimi ile yürütülebilir nitelikte kabulü için eylemli olarak işin başında bulunması bir ölçü olarak benimsenmiştir.
Yardımcı eleman istihdamının, işin başında bilfiil bulunma koşulunun ihlali sayılmamasının nedeni, işin yürütülmesiyle ilgili kararların iş sahibi tarafından alınmasıyla sınırlı değildir. Aynı zamanda faaliyete özgülenen emeğin iş sahibine ait olmaya devam etmesi, işin iş sahibinin iradesi ve gücüyle yürütülmesidir. Bu koşullar bulunduğu takdirde geçici sürelerde, işin başında bilfiil ve sürekli olarak bulunma koşulunun bozulmuş sayılmayacağı kabul edilmiştir.
Yolcu taşımacılığı yapılan ve sadece bir motorlu kara taşıtı işletilen durumlarda, taşıtın bilfiil küçük sanat ve ticaret erbabı kabul edilen sahibi veya işleticisi tarafından işletildiği düşünülebilir.
Aynı işe tahsis edilen taşıt sayısının birden fazla olması halinde öncelikle işin hacmi, bir kimsenin bilfiil başında bulunarak yürütebilir olmasından çıkmakta ve taşıtlardan birinin ücretle istihdam edilen sürücü tarafından sevk ve idaresi zorunlu olmaktadır. Yasa yapıcının, işin başında bilfiil bulunulmasını basit usulde vergilendirmeye koşul yapmaktaki amacı dışında kalan bu durumun, yardımcı işçi veya çırak kullanılmasının fiilen işin başında bulunulması şartını bozmayacağına ilişkin parantez içi düzenleme ile bir ilgisi bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun yürürlüğe konulmasından başlayarak aynı kuralın uygulanmasına ilişkin davalar hakkında verilen ve yerleşmiş Danıştay İçtihatları da bir tek motorlu taşıtta iş sahibinin yardımcı sürücü istihdamının yasal koşulu ihlal etmeyeceği, birden çok taşıtta sürücü istihdamının zorunlu olması ve ikinci ve sonraki taşıtlar yönünden işin başında bilfiil bulunmak koşulunun gerçekleşemeyeceği yönündedir.
Vergi Usul Kanununun 3 üncü maddesinde de belirtildiği üzere, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esas olduğundan, bir mükellefin birden fazla taşıtla ticari faaliyette bulunup bulunmadığının, mükellefin imzasının da bulunduğu tutanakla tespit edilmesi gerekmektedir.
Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar uyarınca, bir araçla ticari faaliyette bulunan basit usule tabi mükelleflerin ikinci bir araç alarak iki araçla ticari faaliyette bulunmaları, Gelir Vergisi Kanununun 47 nci maddesinde yazılı “kendi işinde bilfiil çalışmak veya bulunmak” şartının ihlali anlamına geleceğinden, bu şekilde faaliyette bulunan mükelleflerin basit usulde vergilendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Gerçek usulden basit usule geçiş ile ilgili ayrıntılı açıklamalar, 27/07/2012 tarihli ve 28366 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 283 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 18/12/2013 tarihli ve 93 Seri No.lu Gelir Vergisi Sirkülerinde yapılmıştır.
93 Seri No.lu Gelir Vergisi Sirkülerinin “Diğer hususlar” başlıklı bölümünde, “İşe başlanılan yıla ilişkin kıst dönem, iki yıllık süre hesabında dikkate alınacak olup, kıst dönemde ve takip eden dönemde elde edilen alış, satış ve/veya hâsılat tutarları Gelir Vergisi Kanununun 48 inci maddesinde yer alan ilgili yıl hadleri ile karşılaştırılacaktır.” açıklamasına yer verilmiştir.
Bu hüküm ve açıklamalara göre;
– Gerçek usulde gelir vergisi mükellefiyetinizi 30/11/2014 tarihinde terk edip, 24/02/2016 tarihinde yeniden gerçek usulde mükellefiyet kaydınızın yapılması nedeniyle, işe başladığınız kıst dönemde (24/02/2016 – 31/12/2016) ve takip eden dönemde elde ettiğiniz alış, satış ve/veya hâsılat tutarlarınızın, Gelir Vergisi Kanununun 48 inci maddesinde yer alan ilgili yıl hadlerinin altında olması ve diğer şartları da topluca taşımanız ve bağlı bulunduğunuz vergi dairesine 2018 yılı Ocak ayı içerisinde yazılı olarak başvurmanız halinde, 01.01.2018 tarihinden itibaren basit usule geçmeniz mümkün bulunmaktadır.
– Basit usulde gelir vergisi mükellefi iken ikinci bir ticari araç almanız ve iki araçla ticari faaliyette bulunmanız halinde ise gerçek usulde vergilendirilmeniz gerekmekte olup, gerçek usulde vergilendirilmeye başlama tarihinin ise ikinci bir araçla ticari faaliyette bulunulduğu hususunun nezdinizde düzenlenecek tutanakla tespit edildiği tarihi takip eden takvim yılı başından itibaren başlayacağı tabiidir.
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI KOCAELİ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü |
||||
Sayı | : | 70280967-105[2017/14]-19066 | 19.02.2019 | |
Konu | : | Yeniden işe başlanması halinde hangi usule göre defter tutulacağı | ||
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; 10.04.2017 tarihinde büfe işinizi terk ettiğinizi, 01.07.2017 tarihinde ise halı yıkama faaliyetinden dolayı tekrar vergi mükellefi olduğunuzu, büfe işinde daha evvel bilanço esasına göre defter tutmanız sebebiyle, halı yıkama işinden dolayı ikinci sınıf tüccar olarak işletme hesabına göre defter tasdik ettirilip ettiremeyeceğiniz ile yeni faaliyetinize bilanço esasına göre devam etmeniz halinde eski işinizde kullandığınız deftere devam edip edemeyeceğiniz hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun “Tasdike tabi defterler” başlıklı 220 nci maddesinde tasdike tabi defterler belirtilmiş, “Tasdik zamanı” başlıklı 221 inci maddesinde “Bu kanunda yazılı defterleri kullanacak olanlar, bunları aşağıda yazılı zamanlarda tasdik ettirmeye mecburdurlar:
- Öteden beri işe devam etmekte olanlar defterin kullanılacağı yıldan önce gelen son ayda;
- Hesap dönemleri Maliye Bakanlığı tarafından tespit edilenler, defterin kullanılacağı hesap döneminden önce gelen son ayda;
- Yeniden işe başlayanlar, sınıf değiştirenler ve yeni bir mükellefiyete girenler işe başlama, sınıf değiştirme ve yeni mükellefiyete girme tarihinden önce; vergi muafiyeti kalkanlar, muaflıktan çıkma tarihinden başlayarak on gün içinde;
- Tasdike tabi defterlerin dolması dolayısıyla veya sair sebeplerle yıl içinde yeni defter kullanmaya mecbur olanlar bunları kullanmaya başlamadan önce.” hükmüne yer verilmiştir.
Diğer taraftan, mezkûr Kanunun “Hesap dönemi” başlıklı 174 üncü maddesinde ise, “Defterler hesap dönemi itibariyle tutulur. Kayıtlar her hesap dönemi sonunda kapatılır ve ertesi dönem başında yeniden açılır.
Hesap dönemi normal olarak takvim yılıdır.
…” hükmü mevcuttur.
Yukarıda yer verilen hükümlere göre, tabi olunan tüccar sınıfına göre tutulacak defterler Vergi Usul Kanunu uyarınca ilgili hesap dönemi için tasdik ettirilmekte ve dönem içinde, işi bırakma-yeniden işe başlama, ihtiyari olarak vb. durumlarda defter tutma bakımından sınıf değiştirilmesi, dolayısıyla aynı hesap döneminde işletme hesabı esasından bilanço esasına veya bilanço esasından işletme hesabı esasına geçilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Bu itibarla, bilanço esasına göre defter tuttuğunuz büfe işletmeciliği işinizi 10.04.2017 tarihinde terk ederek 01.07.2017 tarihinde halı yıkama işine başladığınızdan bilanço esasına göre defter tutmaya devam etmeniz icap etmektedir.
Ayrıca, 10.04.2017 tarihi itibarıyla terk ettiğiniz büfe işletmeciliği işinizden kalan defterlerinizi, Kanunun (221/3) maddesi gereğince işe başlama tarihinden önce tasdik ettirmek suretiyle, 01.07.2017 tarihi itibarıyla başladığınız halı yıkama işinizde de kullanmaya devam etmeniz mümkün bulunmaktadır.
…
Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.