Ana Sayfa Vergi 7440 Taksitlerin Süresinde Ödenmemesi Halinde Yapılacak İşlemler

    7440 Taksitlerin Süresinde Ödenmemesi Halinde Yapılacak İşlemler

    1872
    0

    (16.03.2023 Tarihli BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASINA DAİR 7440 SAYILI KANUN GENEL TEBLİĞ TASLAĞI’NDAN ALINMIŞTIR)

    A- TAKSİTLERİN SÜRESİNDE ÖDENMEMESİ HALİNDE YAPILACAK İŞLEMLER

    7440 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinde, Kanuna göre yapılandırılan alacakların taksitlerinin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi hâlinde, Kanun hükümlerinden yararlanabilme koşullarına yönelik düzenlemeler yer almaktadır.

    1- Süresinde Ödenmeyen Taksitler

    7440 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin altıncı fıkrasında “(6) Bu Kanuna göre ödenmesi gereken birinci ve ikinci taksitlerin ödeme sürelerinde ve tam ödenmesi koşuluyla, kalan taksitlerden; bir takvim yılında üç veya daha az taksitin, süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi hâlinde, ödenmeyen veya eksik ödenen taksit tutarlarının son taksiti izleyen ayın sonuna kadar hesaplanacak geç ödeme zammı ile birlikte ödenmesi şartıyla bu Kanun hükümlerinden yararlanılır. Birinci ve ikinci taksitlerin ödeme sürelerinde tam ödenmemesi ya da süresinde ödenmeyen veya eksik ödenen diğer taksitlerin belirtilen şekilde de ödenmemesi veya bir takvim yılında üçten fazla taksitin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi hâlinde bu Kanun hükümlerinden yararlanma hakkı kaybedilir. Şu kadar ki, 5 inci madde kapsamında taksitli ödeme seçeneği tercih edilmiş olması ve birinciyle ikinci taksitin
    ödeme sürelerinde ve tam ödenmesi koşuluyla, kalan taksitlerden süresinde ödenmeyen veya eksik ödenenlerin son taksiti izleyen ayın sonuna kadar hesaplanacak geç ödeme zammı ile birlikte ödenmesi hâlinde bu Kanun hükümlerinden yararlanılır. Peşin veya taksitli ödeme seçeneğinin tercih edilmesi ve ilk taksit ödeme süresi içinde ödenmesi gereken tutarların ödenmemesi veya eksik ödenmesi hâlinde, hesaplanan tutarların tamamının ilk taksiti izleyen ayın sonuna kadar geç ödeme zammı ile birlikte ödenmesi şartıyla katsayı uygulanmaksızın Kanundan yararlanılır. İlk taksit ödeme süresi içinde ödenmesi gereken tutarların süresinde
    ödenmesi ve kalan taksitlerin tamamının ilk taksiti izleyen ayın sonuna kadar ödenmesi hâlinde katsayı uygulanmaz. Bu fıkra hükmü her bir madde ve alacaklı idareler açısından taksitlendirilen alacaklar için ayrı ayrı uygulanır.” hükmü yer almaktadır.

    Buna göre, Kanun kapsamında ödenecek tutarların süresinde ödenip ödenmediğine göre borçluların Kanundan yararlanıp yararlanamayacakları aşağıda yapılan açıklamalara göre belirlenecektir.

    i) Kanunun 9 uncu maddesinin altıncı fıkrasının birinci ve ikinci cümleleri hükmüne göre; Kanun kapsamında ödenmesi gereken birinci ve ikinci taksitlerin süresinde ve tam olarak ödenmesi koşuluyla, kalan taksitlerden; bir takvim yılında en fazla üç taksitin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi hâlinde, Kanun hükümleri ihlal edilmiş sayılmayacak ve ödenmeyen veya eksik ödenen taksit tutarlarının borçlunun başvuru sırasında tercih ettiği taksitlendirme süresinin son taksitini izleyen ayın sonuna kadar, gecikilen her ay ve kesri için 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen gecikme zammı oranında hesaplanacak geç ödeme zammı ile birlikte ödenmesi şartıyla Kanun hükümlerinden yararlanılacaktır.

    Dolayısıyla, Kanun kapsamında ödenmesi gereken taksitlerden;

    – Birinci ve/veya ikinci taksitlerin ödeme sürelerinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi,

    – Birinci ve ikinci taksitlerin süresinde ödenmesine rağmen bir takvim yılında üçten fazla taksitin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi,

    – Süresinde ödenmeyen veya eksik ödenen taksitlerin geç ödeme zammıyla birlikte son taksiti izleyen ayın sonuna kadar da ödenmemesi,

    hâlinde Kanun hükümlerinden yararlanma hakkı kaybedilecektir.

    Bu durumda, Kanun kapsamında ödenmesi gereken taksitlerden birinci ve ikinci taksitlerin süresinde ve tam olarak ödenmesi Kanundan yararlanma hakkının devamı için zorunlu olduğundan, taksitli ödeme seçeneğini tercih eden borçluların Haziran ve Temmuz 2023 taksitlerini süresinde ve tam olarak ödemeleri gerekmektedir.

    ii) Kanunun 9 uncu maddesinin altıncı fıkrasının üçüncü cümlesi hükmüne göre;

    matrah ve vergi artırımları üzerine tahakkuk eden vergilerin, taksitli ödeme seçeneğine göre ödenmesinin tercih edilmesi ve birinciyle ikinci taksitin süresinde ve tam ödenmesi şartıyla kalan taksitlerden süresinde ödenmeyen veya eksik ödenenlerin son taksiti izleyen ayın sonuna kadar hesaplanacak geç ödeme zammı ile birlikte ödenmesi halinde bu Kanun hükümlerinden yararlanılacaktır.

    Buna göre, birinci ve/veya ikinci taksitin süresinde ödenmemesi ya da bu iki taksit süresinde ödendiği halde diğer taksitlerin son taksiti izleyen ayın sonuna kadar da ödenmemesi durumunda mükellefler hakkında bu Tebliğin (V/E-1) bölümünde yapılan
    açıklamalara göre işlem yapılacaktır.

    iii) Kanunun 9 uncu maddesinin altıncı fıkrasının dördüncü cümlesi hükmüne göre;

    – peşin ödeme seçeneği tercih edilmek suretiyle yapılandırılan alacakların tamamının ilk taksit ödeme süresi içinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi hâlinde ilk taksit ödeme süresini izleyen ayın sonuna kadar geç ödeme zammıyla birlikte ödenmesi,
    – taksitli ödeme seçeneğinin tercih edilmesi ve ilk taksit süresi içinde ödenmesi gereken tutarların süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi halinde yapılandırılan tutarın tamamının ilk taksiti izleyen ayın sonuna kadar geç ödeme zammıyla birlikte ödenmesi, şartıyla Kanun hükümlerinden yararlanılacaktır. Her iki durumda da yapılandırılan alacağa katsayı uygulanmayacaktır.

    iv) Kanunun 9 uncu maddesinin altıncı fıkrasının beşinci cümlesi hükmüne göre, taksitli ödeme seçeneğinin tercih edilmiş olması ve ilk taksit ödeme süresi içinde ödenmesi gereken tutarların süresinde ödenmesi halinde kalan taksitlerin tamamının ilk taksiti izleyen ayın sonuna kadar ödenmesi durumunda katsayı uygulanmadan Kanundan yararlanılacaktır.

    v) Kanunun 9 uncu maddesinin altıncı fıkrasının altıncı cümlesi hükmüne göre, Kanunun her bir maddesi ve alacaklı idareler açısından taksitlendirilen alacaklar için bu fıkra hükümleri ayrı ayrı uygulanacaktır. 

    vi) Bu Tebliğin (II/D-11) bölümünde de belirtildiği gibi Kanun hükümlerine göre borçlarını yapılandıran belediyeler ile bunlara bağlı kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşlarca ödenmesi gereken taksit tutarlarının, 5779 sayılı Kanuna göre belediyelerin genel bütçe vergi
    gelirleri tahsilat toplamı üzerinden ayrılan paylarından tahsil edilmesi gerekmekle birlikte, 5779 sayılı Kanuna göre yapılacak kesintilerin Cumhurbaşkanınca durdurulması hâlinde, aylık taksitlerin ödeme süreleri kesinti yapılmayan aylar için de durdurulacağından taksit ödemeleri yönünden bu Kanun hükümleri ihlal edilmiş sayılmayacaktır.

    2- İhlal Nedeni Olmayan Eksik Ödemeler

    7440 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin yedinci fıkrasında “(7) Bu Kanuna göre ödenecek taksit tutarının %10’unu aşmamak şartıyla 20 Türk lirasına (bu tutar dâhil) kadar yapılmış eksik ödemeler için bu Kanun hükümleri ihlal edilmiş sayılmaz.” hükmü yer
    almaktadır.

    Bu hükme göre, Kanun kapsamında ödenecek taksitlere yönelik yapılan ödemelerde 20,00 TL’ye kadar eksik ödemeler ihlal sebebi sayılmayacaktır. Bununla birlikte, taksit tutarının %10’u 20,00 TL’nin altında ise yüzde %10 tutarına isabet eden tutar kadar eksik
    ödeme hali ihlal sebebi sayılmamıştır. Ancak, bu tutarları aşan eksik ödemelerin ihlal sebebi olarak değerlendirileceği tabiidir.

    Örneğin, Kanun kapsamında 12 eşit taksit seçeneği tercih edilmek suretiyle yapılandırılan alacağa ilişkin taksit tutarı 180,00 TL olmasına rağmen bankaya 19,00 TL eksik şekilde 161,00 TL ödeme yapılmıştır. Eksik ödenen 19,00 TL, 20,00 TL’yi aşmamakla
    birlikte, taksit tutarının %10’u olan (180,00 x %10=)18,00 TL’yi aştığından söz konusu eksik ödeme ihlal sebebi sayılacaktır.

    3- İhlal Hâlinde Kanun Hükümlerinden Yararlanma

    Kanunun 9 uncu maddesinin sekizinci fıkrasında, Kanun kapsamına giren alacakların aynı maddenin altıncı fıkrasında belirtilen şekilde tamamen ödenmemiş olması hâlinde, borçluların ödedikleri tutar kadar Kanun hükümlerinden yararlanacağı düzenlenmiştir.
    Buna göre, Kanun kapsamında taksitlendirilen alacakların Kanunda öngörülen süre ve şekilde tamamen ödenmemesi hâlinde, bu Tebliğin (IV/B-1-ç ile IV/B-3-ç) ve (V/E-1) bölümlerinde yer alan açıklamalar saklı kalmak kaydıyla borçlular yaptıkları ödemeler
    nispetinde Kanun hükümlerinden yararlandırılacaktır.

    Örnek 1- Mükellef, 7440 sayılı Kanunun 2 nci maddesi kapsamında olan kesinleşmiş borçları için Kanundan yararlanma talebinde bulunmuştur. Mükellefin Kanunun yayımı tarihi itibarıyla kapsama giren borçları aşağıdaki şekildedir:

     

    2019 takvim yılı gelir vergisi : 20.000,00 TL
    Gelir vergisine ilişkin gecikme zammı : 12.003,48 TL
    26/5/2020 vadeli gelir (stopaj) vergisi : 11.000,00 TL
    Gelir (stopaj) vergisine ilişkin gecikme zammı : 6.620,26 TL
    TOPLAM : 49.623,74 TL

    Vergi asıllarına vade tarihleri ile Kanunun yayımı tarihine kadar gecikme zammı yerine hesaplanacak toplam Yİ-ÜFE oranı ve tutarları aşağıdaki gibidir:

    Gelir Vergisi I. Taksit Tutarı İçin : 10.000,00 x %26,525 = 2.652,50 TL
    Gelir Vergisi II. Taksit Tutarı İçin : 10.000,00 x %23,525 = 2.352,50 TL
    Gelir (stopaj) Vergisi İçin : 11.000,00 x %25,075 = 2.758,25 TL
    TOPLAM (Yİ-ÜFE) : 7.763,25 TL
    KATSAYISIZ GENEL TOPLAM : (31.000,00 + 7.763,25 =)38.763,25 TL

    Mükellef, vergi asılları ile hesaplanan Yİ-ÜFE tutarları toplamını madde kapsamında 24 eşit taksitte ödemeyi tercih etmiştir.

    Ödenecek Taksit Tutarları
    = [(Vergi Asılları + Toplam Yİ-ÜFE Tutarı) x 1.18] / 24
    = [(31.000,00 + 7.763,25) x 1,18 ] / 24
    = 1.905,86 TL

    Mükellef, madde hükmüne göre 20 taksiti süresinde ödemiş ancak, sonraki taksitler için herhangi bir ödeme yapmamıştır.

    Bu durumda, mükellefin yaptığı ödemeler, vadesi önce gelen borçlardan başlanarak her bir dönem itibarıyla mahsup edilecektir. Yapılan ödemeler belirtilen şekilde mahsup edildikten sonra alacağın tamamen tahsil edilemediği dönemlerde madde hükmü ihlal edilmiş sayılacaktır. Bu takdirde, kısmi ödeme olan döneme ilişkin vergiler için yapılmış ödemeler kadar Kanun hükmünden yararlanılacaktır.

    Mükellefin Kanun hükmünden yararlanacağı tutar hesaplanırken, yapılandırılan borcun katsayı tatbik edilmemiş kısmı dikkate alınacaktır.

    Buna göre, Kanun kapsamında yapılandırılan toplam alacak tutarı 38.763,25 TL olup, bu tutara karşılık 20 taksit içinde ödenen tutar [(38.763,25 / 24=) 1.615,14 x 20=]32.302,80 TL’dir.

    Mükellefin vadesi önce gelen borcu yıllık gelir vergisinin birinci taksiti ve gelir (stopaj) vergisi olduğundan, 32.302,80 TL yapılan ödeme tutarı, ilk önce bu vergiler ile bunlara isabet eden Yİ-ÜFE tutarı toplamına [(10.000,00 + 2.652,50) + (11.000,00 + 2.758,25)=]26.410,75 TL mahsup edilecektir. Bu şekilde yapılan mahsup sonucunda mükellef, 31/3/2020 vadeli gelir vergisinin birinci taksiti ve 26/5/2020 vadeli gelir (stopaj) vergisi ve bu vergilere ilişkin gecikme zammı için Kanundan yararlanmış olacaktır.
    Mahsuptan sonra kalan (32.302,80 – 26.410,75 =)5.892,05 TL tutar, 31/7/2020 vadeli gelir vergisinin ikinci taksiti ve bu vergiye ilişkin Yİ-ÜFE tutarı toplamı olan 12.352,50 TL’yi karşılayamadığından bu dönem borcu için Kanun hükümleri ihlal edilmiş sayılacaktır.

    Bu durumda, yapılan ödeme tutarı kadar Kanundan yararlanılacaktır. Ödeme tutarından vergi aslına isabet eden tutar;
    Vergi aslına isabet eden tutar =   (Vergi Aslı) x (Yapılan Ödemeden Kalan Tutar)

    (Vergi Aslı + Yİ-ÜFE Tutarı)

    formülü ile bulunacaktır.

    Buna göre;

    Vergi aslına isabet eden tutar =  10.000,00 x 5.892,05 = 4.769,93 TL’dir.

    12.352,50

    Bu tutar, Kanun hükümlerine göre Yİ-ÜFE aylık değişim oranı uygulanarak bulunan (4.769,93 x %23,525=)1.122,12 TL ile birlikte (4.769,93 + 1.122,12=)5.892,05 TL olarak alacak aslı ve gecikme zammına mahsup edileceğinden, gelir vergisinin ikinci taksitinin kalan (10.000,00 – 4.769,93 =)5.230,07 TL’si vade tarihinden itibaren uygulanacak gecikme zammı ile birlikte tahsil edilecektir.

    Örnek 2- Nisan, Mayıs, Haziran/2021 geçici vergilendirme dönemine ilişkin  360.000,00 TL kurum geçici vergi tahakkuk etmiştir. Ancak, mükellef 17/8/2021 vadeli kurum geçici vergi borcunu ödememiştir. Söz konusu geçici vergi, mükellefin kurumlar
    vergisi beyannamesini süresi içinde vermesi nedeniyle, 1/4/2022 tarihinde terkin edilmiş ve 43.203,60 TL gecikme zammı hesaplanmıştır.

    Mükellefin, 7440 sayılı Kanunun 2 nci maddesinden yararlanmak için başvuruda bulunması hâlinde kurum geçici vergisinin vade tarihinden terkin edildiği tarihe kadar geçen süre için hesaplanan gecikme zammı tutarı yerine Yİ-ÜFE tutarı hesaplanacaktır.
    Bu durumda uygulanacak toplam Yİ-ÜFE oranı %5,625’dir.

    Toplam Yİ-ÜFE tutarı ise (360.000,00 x %5,625=)20.250,00 TL olacaktır. 

    Mükellefin söz konusu tutarı 12 eşit taksitte ödemek istemesi durumunda Kanun kapsamında toplam ödenecek tutar (20,250.00 x 1,09=)22.072,50 TL olarak bulunacaktır. Dolayısıyla, bir taksit tutarı (22.072,50 / 12=)1.839,38 TL olacaktır. 

    Mükellefin Kanun kapsamında ilk 9 taksitini süresinde ödediği, diğer taksitlerini ise ödemediği varsayıldığında, mükellef ödediği tutar kadar Kanun hükmünden yararlanabilecektir.

    Bu durumda mükellefin Kanun hükmünden yararlanacağı tutar bulunurken yapılandırılan borcun katsayı tatbik edilmemiş kısmı dikkate alınacaktır.

    Toplam Gecikme Zammı Tutarı x Ödediği Taksit Tutarları Toplamı (Katsayı Tutarı Hariç)

    Hesaplanan Yİ-ÜFE Tutarı

    =43.203,60 x 15.187,50 = 32.402,70 TL 

    20.250,00 TL

    formülü kullanılacak ve hesaplanan 32.402,70 TL gecikme zammının tahsilinden vazgeçilecektir.

    Kalan (43.203,60 – 32.402,70=)10.800,90 TL gecikme zammının ise takip ve tahsiline devam edilecektir.

    Örnek 3- Bu Tebliğin “II- KESİNLEŞMİŞ ALACAKLARA İLİŞKİN HÜKÜMLER” başlıklı bölümünde yer alan 4 numaralı örnekteki mükellefin, yapılandırılan borcu 18 taksitte ödemek istediğini, ancak 14 taksiti süresinde ödediğini, kalan 4 taksiti ödemediğini
    varsaydığımızda, bu mükellefin Kanundan yararlanacağı tutar aşağıdaki şekilde hesaplanacaktır.

    Mükellefin, 7440 sayılı Kanunun 2 nci maddesine göre yapılandırılan borç toplamı [(64.250,00 + 9.308,25) x 1,135=]83.488,61 TL olup, (83.488,61 / 18=)4.638,26 TL bir taksitte ödenecek tutardır. Buna göre, mükellef 14 taksitte toplam (4.638,26 x 14=)64.935,64 TL ödeme yapmıştır.

    Ancak, mükellefin Kanun hükmünden yararlanacağı tutar bulunurken yapılandırılan borcun katsayı tatbik edilmemiş kısmı dikkate alınacaktır.

    Buna göre, katsayı hariç olmak üzere yapılandırılan alacağa yönelik olarak taksitler içinde ödenmiş olan tutar, katsayının tatbik edildiği tutarın taksit sayısına bölünmesi ve ödenen taksit sayısı ile çarpılması sonucunda bulunacaktır.

    Katsayı hariç ödenen taksit tutarı [(73.558,25 / 18=)4.086,57 x 14=]57.211,98 TL’dir.

    Mükellefin Kanundan yararlanacağı tutarın yapılandırılan borçlarına mahsubunda Seri:A Sıra No:1 Tahsilat Genel Tebliğinde yapılan açıklamaların dikkate alınması gerekmektedir.

    Mükellefin, 7440 sayılı Kanun gereğince vergi aslından yararlanacağı tutarın “A” olduğu varsayılmıştır.

    A = Alacak Aslı (Vergi) x Ödenen Taksit Tutarı (Katsayı Tutarı Hariç)

    Toplam Taksit Tutarı (Katsayı Tutarı Hariç)

    A = 63.000,00 x 57.211,98

    73.558,25

    A = 49.000,01 TL olarak hesaplanacaktır.

    Bu tutar, Kanun hükümlerine göre Yİ-ÜFE aylık değişim oranı uygulanarak bulunan (49.000,01 x %8,775=)4.299,75 TL ile birlikte (49.000,01 + 4.299,75=)53.299,76 TL olarak alacak aslı ve gecikme zammına mahsup edileceğinden, yıllık gelir vergisinin kalan
    (63.000,00 – 49.000,01=)13.999,99 TL’si vade tarihinden itibaren uygulanacak gecikme zammı ile birlikte takip edilecektir.

    Diğer taraftan, 63.000,00 TL vergi aslı için hesaplanan gecikme faizi yerine Yİ-ÜFE aylık değişim oranı uygulanarak hesaplanan 3.780,00 TL Yİ-ÜFE tutarına karşılık kısmi ödeme nedeniyle mahsup edilecek tutar ile takip edilecek gecikme faizi aşağıdaki gibi
    hesaplanacaktır. 

    Yıllık gelir vergisi kanuni süresinde beyan edildiğinde iki eşit taksitte ödenmektedir.

    Kanuni süresinden sonra tahakkuk ettirilen yıllık gelir vergisi için gecikme faizi, taksitlerin kanuni ödeme süreleri dikkate alınarak hesaplanmaktadır. Bu çerçevede örnek olayda gecikme faizi ve gecikme faizi yerine tahsil edilecek Yİ-ÜFE tutarının hesabında da yıllık gelir vergisi taksitlerinin kanuni ödeme süreleri esas alınmıştır.

    Mükellefin, Kanun gereğince gecikme faizinden yararlanacağı tutar (F=F1+F2);

    F1= Yıllık Gelir Vergisi 1. Taksit Tutarına İsabet Eden Gecikme Faizinin Kanundan Yararlanacağı Tutar: (49.000,01 / 2=)24.500,01 x %7,5= 1.837,50 TL’dir.

    F2= Yıllık Gelir Vergisi 2. Taksit Tutarına İsabet Eden Gecikme Faizinin Kanundan Yararlanacağı Tutar: (49.000,01 / 2=)24.500,00 x %4,5= 1.102,50 TL’dir.

    F= 1.837,50 + 1.102,50=2.940,00 TL olacaktır.

    Mükelleften, 8.064,00 TL gecikme faizi yerine hesaplanmış olan 3.780,00 TL tutarında Yİ-ÜFE’ye karşılık 2.940,00 TL tahsil edildiği dikkate alındığında, bu tahsilata isabet eden gecikme faizi tutarı;

    F =Gecikme Faizi x Ödenen Yİ-ÜFE (Gecikme Faizi Yerine)

    Hesaplanan Yİ-ÜFE (Katsayı Tutarı Hariç)

    F =8.064,00 x 2.940,00

    3.780,00

    F = 6.272,00 TL olarak hesaplanacaktır.

    (8.064,00 – 6.272,00=)1.792,00 TL gecikme faizinin takibine devam edilmesi gerekmektedir.

    Mükellefin, 7440 sayılı Kanun gereğince vergi ziyaı cezasından yararlanacağı tutarın “C” olduğu varsayılmıştır.

    C = Alacak Aslı (Vergi Ziyaı Cezası) x Ödenen Taksit Tutarı (Katsayı Tutarı Hariç)

    Toplam Taksit Tutarı (Katsayı Tutarı Hariç)

    C = 63.000,00 x 57.211,98

    73.558,25

    C = 49.0000,01 TL olarak hesaplanacaktır.

    Bu tutar, Kanun hükümlerine göre Yİ-ÜFE aylık değişim oranı uygulanarak bulunan (49.000,01 x %8,775=)4.299,75 TL ile birlikte (49.000,01 + 4.299,75=)53.299,76 TL olarak alacak aslı ve gecikme zammına tahsilinden vazgeçilecektir. Vergi ziyaı cezasından kalan (63.000,00 – 49.000,01=)13.999,99 TL vade tarihinden itibaren uygulanacak gecikme zammı ile birlikte takip edilecektir.

    Mükellefin, 7440 sayılı Kanun gereğince özel usulsüzlük cezasından yararlanacağı tutarın “U” olduğu varsayılmıştır.

    U =Alacak Aslı (Özel Usulsüzlük Cezası ) x Ödenen Taksit Tutarı (Katsayı Tutarı Hariç)

    Toplam Taksit Tutarı (Katsayı Tutarı Hariç)

    U = 1.250,00 x 57.211,98

    73.558,25

    U = 972,22 TL olarak hesaplanacaktır.

    Yapılandırılan 1.250,00 TL özel usulsüzlük cezasına karşılık 972,22 TL ödeyen mükellefin Kanundan ödediği tutar kadar yararlandırılmasında, yapılandırma öncesi tutarın da dikkate alınması gerektiğinden, yapılandırma öncesi 2.500,00 TL tutarındaki özel usulsüzlük cezasına karşılık Kanundan yararlanılacak tutar (Y) aşağıdaki şekilde hesaplanacaktır.

    Y =Yapılandırma Öncesi Alacak Aslı x Özel Usulsüzlük Cezasına Karşılık Ödenen Tutar

    Yapılandırılmış Tutar

    Y = 2.500,00 x 972,22

    1.250,00

    Y = 1.944,44 TL olarak hesaplanacaktır.

    Borçludan özel usulsüzlük cezası olarak (2.500,00 – 1.944,44=)555,56 TL tutar takip edilecektir.

    Yapılan tahsilatlardan bakiye 7.723,66 TL ise katsayı tutarı olup, bu tutarla ilgili herhangi bir düzeltme yapılmayacaktır.

    B- KANUN HÜKÜMLERİNİN İHLALİ HÂLİNDE ALACAKLARIN TAKİBİ


    7440 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin sekizinci fıkrasında “(8) Bu Kanun kapsamına giren alacakların altıncı fıkrada belirtilen şekilde tamamen ödenmemiş olması hâlinde borçlular, ödedikleri tutarlar kadar bu Kanun hükümlerinden yararlanırlar. Kanun kapsamında yapılandırıldığı hâlde bu Kanunda öngörülen süre ve şekilde ödenmeyen alacakların yapılandırma öncesi türü ve vadesi dikkate alınarak takip işlemleri ilgili mevzuat kapsamında yapılır ve bu Kanunun yayımı tarihinden önce başlamış olan takip işlemleri geçerliliğini koruyarak kaldığı yerden devam eder.” hükmü yer almaktadır.

    Bu hükme göre, Kanun kapsamında yapılandırıldığı hâlde Kanunda öngörülen süre ve şekilde ödenmeyen alacakların, yapılandırma öncesi türü ve vadesi dikkate alınarak takip işlemleri ilgili mevzuat kapsamında yapılacak ve bu Kanunun yayımı tarihinden önce
    başlamış olan takip işlemleri geçerliliğini koruyarak kaldığı yerden devam edecektir.

    Dolayısıyla, alacakların Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle yapılandırılması bu alacakların niteliğini değiştirmediğinden, Kanunda öngörülen süre ve şekilde ödenmeyen alacakların yapılandırma öncesi türü ve vadesi dikkate alınarak, daha önce yapılan takip işlemleri yenilenmeksizin, bu işlemlere kaldığı yerden devam edilecektir.

    Diğer taraftan, alacağın ödenmesinden sorumlu olan diğer kişiler (213 ve 6183 sayılı Kanunlar ile diğer kanunlarda yer alan sorumluluk düzenlemeleri nedeniyle mirasçılar, kefiller, şirket ortakları ve kanuni temsilciler gibi amme borçlusu sayılan kişiler) hakkında yapılan takip işlemlerine de Kanunun 9 uncu maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca kaldığı yerden devam edilmesi gerekmektedir.

    C- MÜCBİR SEBEP HALLERİNDE KANUNDAN YARARLANMA

    213 sayılı Kanun kapsamında Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından ilan edilen mücbir sebep halinin bu Kanun uygulamasına olan etkileri aşağıda açıklanmıştır.

    1- 7440 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin on yedinci fıkrasında “(17) 213 sayılı Kanunun 15 inci maddesine göre Hazine ve Maliye Bakanlığınca mücbir sebep hâli ilan edilen yerlerdeki dairelere (alacaklı idarelere) mücbir sebep hâlinin vukuu tarihinden
    itibaren ödenmesi gereken taksitler; mücbir sebep hâlinin sona erdiği tarihi takip eden aydan başlamak üzere aylık dönemler hâlinde ödenir. Bu fıkra hükmü, yabancı ülkelerde de faaliyette bulunan vergi mükelleflerinden, Ticaret Bakanlığı tarafından olağanüstü politik riskin gerçekleştiği tespit edilen ülkede faaliyette bulunan ve bu ülkedeki faaliyetleri nedeniyle durumları Hazine ve Maliye Bakanlığınca, 213 sayılı Kanunun 13 üncü maddesine göre mücbir sebep hâli kabul edilenlerin, bu Kanun kapsamında alacakları yapılandırılan alacaklı idarelere mücbir sebep hâllerinin devam ettiği süre içinde ödemeleri gereken taksitlere de 
    uygulanır.” hükmü yer almaktadır.

    Fıkrayla, Hazine ve Maliye Bakanlığınca mücbir sebep hali ilan edilen yerlerdeki dairelere (alacaklı idarelere) borçlu olanların Kanunun 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8 ve 10 uncu maddeleri kapsamında alacakları yapılandırılan idarelere mücbir sebep halinin devam ettiği süre içinde ödenmesi gereken taksitlerin ödeme süreleri yeniden belirlenmektedir.

    Bu kapsamda, Hazine ve Maliye Bakanlığınca mücbir sebep hali ilan edilecek yerlerdeki dairelere borçlu olanların mücbir sebep halinin başladığı tarih ile sona erdiği tarih arasına rastlayan taksitlerinden (ödeme süresinin son günü mücbir sebep halinin sona erdiği tarihe rastlayan taksitler dâhil) birincisinin ödeme süresi; mücbir sebep halinin sona erdiği tarihi izleyen ayda, diğer taksitler ise bu ayı takip edecek şekilde aylık taksitler halinde ödenecektir.

    Bu itibarla, 213 sayılı Kanunun 15 inci maddesine göre Hazine ve Maliye Bakanlığınca mücbir sebep hali ilan edilecek yerlerdeki borçluların münhasıran bu yerlerdeki dairelere olan borçlarına ilişkin taksit ödeme süreleri uzamaktadır. Ancak, borçluların mücbir
    sebep hali ilan edilmeyen yerlerdeki dairelere olan taksitlerinin ödeme süreleri uzamamaktadır.

    2- 7440 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin altıncı fıkrasının birinci cümlesi hükmü gereği, Kanuna göre ödenmesi gereken birinci ve ikinci taksitlerin ödeme sürelerinde ve tam ödenmesi koşuluyla, kalan taksitlerden; bir takvim yılında üç veya daha az taksitin, süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi hâlinde, ödenmeyen veya eksik ödenen bu taksit tutarlarının borçlunun başvuru sırasında tercih ettiği ödeme seçeneğine göre son taksiti izleyen ayın sonuna kadar hesaplanacak geç ödeme zammı ile birlikte ödenmesi şartıyla ilgili Kanun hükümlerinden yararlanılabilecektir.

    Bu itibarla, Kanunun 9 uncu maddesinin altıncı fıkrası hükümlerinin mücbir sebep nedeniyle ödeme süresi uzatılan taksitler için de uygulanması gerekmektedir. Bu nedenle, ödeme süresi uzayan taksitler yeni ödeme sürelerinin son gününün rastladığı takvim yılının taksiti kabul edilecek ve bir takvim yılında üç taksit ödememe halinin tespitinde bunlar ayrı birer taksit olarak değerlendirilecektir.

    Ayrıca, mücbir sebep nedeniyle ödeme süresi uzatılan Kanun kapsamındaki taksitlerden sonuncusunun vadesinin, borçlunun başvurusundaki tercihi üzerine oluşturulan yapılandırma dosyasındaki son taksitin ödeme süresinden sonraki bir tarihe rastlaması
    halinde, Kanunun 9 uncu maddesinin altıncı fıkrası uygulamasında mücbir sebep nedeniyle ödeme süresi uzatılan en son taksit esas alınacaktır.

    Ancak, ödeme sürelerinin son günü mücbir sebep halinin başladığı tarihten öncesine rastlayan, dolayısıyla ödeme süresi değişmemiş olan Kanun kapsamındaki taksitlerin, geç ödeme zammı ile birlikte ödenmesi durumunda tahsili gereken geç ödeme zammının hesabında mücbir sebep halinin devam ettiği sürenin bir etkisi bulunmadığından, bu taksitler için mücbir sebep halinin devam ettiği süreler de dikkate alınarak geç ödeme zammı hesaplanacaktır.

    3- 7440 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin on sekizinci fıkrasında “(18) Onyedinci fıkra hükümlerine göre mücbir sebep nedeniyle ödeme süresi uzatılan taksitler için altıncı fıkrada yer alan, taksitlerden ilk ikisinin süresinde ödenmesi şartı aranmaz.” hükmüne yer verilmiştir.

    Bu hükme göre, mücbir sebep nedeniyle ilk iki taksitin ödeme süresinin uzatılması halinde ödeme süresi uzatılan taksitler için Kanunun 9 uncu maddesinin altıncı fıkrasında yer alan, taksitlerden ilk ikisinin süresinde ödenmesi şartı aranılmayacaktır.

    4- 7440 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin on dokuzuncu fıkrasında “(19) 213 sayılı Kanunun 15 inci maddesine göre, Hazine ve Maliye Bakanlığınca mücbir sebep hâli ilan edilen yerlerde bu hâlin, bu maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirlenen başvuru
    süresince devam etmesi durumunda, bu yerlerdeki dairelere (alacaklı idarelere) yapılacak başvurunun süresi mücbir sebep hâlinin sona erdiği tarihi takip eden üçüncü ayın sonuna kadar (bu tarih dâhil) uzar, bu takdirde Kanun kapsamında ödenmesi gereken tutarların ilk taksiti; başvuru süresinin sona erdiği tarihi takip eden ayın sonuna kadar (bu tarih dâhil), diğer taksitler ise bu taksiti takip eden aylık dönemler hâlinde bu Kanun hükümlerine göre ödenir. Şu kadar ki, bu Kanunun 6 ncı maddesi kapsamında ödenmesi gereken tutarlar beyanname verme süresi içinde, taksitle yapılacak ödemelerde ise ilk taksit beyanname verme
    süresi içinde, diğer taksitler izleyen aylarda ödenir.” hükmü yer almaktadır.

    6/2/2023 tarihinde Kahramanmaraş İlinde meydana gelen depremler nedeniyle Hazine ve Maliye Bakanlığınca 213 sayılı Kanunun 15 inci maddesine istinaden Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa İlleri ile Sivas İlinin Gürün İlçesinde 6/2/2023 ile 31/7/2023 tarihleri arasında (bu tarihler dâhil) mücbir sebep hali ilan edilmiştir.

    Buna göre, Kanunun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca Kanun kapsamında yapılacak başvuruların son gününün 31/5/2023 tarihi olduğu dikkate alındığında, Kahramanmaraş İlinde meydana gelen depremlerden dolayı ilan edilmiş olan mücbir sebep halinin 31/7/2023 tarihinde sona ermesi nedeniyle, bu illerde yer alan dairelere bu Kanun kapsamında yapılacak başvuruların 31/10/2023 tarihine kadar yapılması ve ödenecek birinci taksitin (peşin ödeme dâhil) 30/11/2023 tarihine, ikinci taksitin 31/12/2023 (bu tarihin resmi tatile rastlaması nedeniyle 2/1/2024) tarihine kadar (bu tarihler dâhil), diğer taksitlerin ise
    takip eden aylarda ödenmesi gerekmektedir.

    Ancak, mücbir sebep hali ilan edilen yerlerdeki dairelere Kanunun 6 ncı maddesi kapsamında 31/10/2023 tarihine kadar (bu tarih dâhil) yapılacak başvurular üzerine ödenmesi gereken tutarların beyanname verme süresi içinde, taksitle yapılacak ödemelerde ise ilk taksit beyanname verme süresi içinde, diğer taksitlerin de izleyen aylarda ödenmesi gerekmektedir.

    Öte yandan, Kanundan yararlanmak üzere yapılacak başvuruların ve buna bağlı taksit ödemelerinin süreleri Hazine ve Maliye Bakanlığınca mücbir sebep hali ilan edilen yerlerdeki dairelere yönelik uzadığından, bu dairelerin dışında mücbir sebep kapsamında olmayan yerlerdeki dairelere bu Kanun kapsamında yapılacak başvuru ve ödeme sürelerinin uzamayacağı tabiidir.

    Örnek 4- Mükellef (A), Kahramanmaraş Vergi Dairesi Başkanlığına bağlı Aslanbey Vergi Dairesine olan borçlarının yapılandırılması için 31/10/2023 tarihine kadar başvuruda bulunabilecektir. Ancak, mücbir sebep hali kapsamında olmayan Ankara İlindeki Yeğenbey Vergi Dairesine olan borçları için 31/5/2023 tarihine kadar başvuruda bulunması gerekmektedir.

    Ç- TAHSİLİNDEN VAZGEÇİLEN ALACAKLAR

    7440 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasında Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerince, onuncu fıkrasında ise büyükşehir belediyeleri, belediyeler ve büyükşehir belediyeleri su ve kanalizasyon idarelerince takip edilen belli tutarın altındaki alacakların terkini düzenlenmiştir.

    1- 7440 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasında “(1) Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerince 6183 sayılı Kanuna göre takip edilen alacaklardan, vadesi 31/12/2022 tarihinden (bu tarih dâhil) önce olduğu hâlde 1/1/2023 tarihi itibarıyla
    ödenmemiş bulunan ve bir amme borçlusu adına tahakkuk etmiş asli ve fer’i alacakların toplamı tüm tahsil daireleri itibarıyla 2.000 Türk lirasını aşmayanların tahsilinden vazgeçilir.

    Bu tutarın tespitinde 1/1/2023 tarihi itibarıyla tahsil dairesi kayıtları esas alınır. Bu fıkra kapsamında tahsilinden vazgeçilen alacaklar ile ilgili açılmış davalar, alacaklı tahsil dairesinin alacağın terkin edildiğine ilişkin bildirimi üzerine mahkemesince sonlandırılır, bu davalar ile ilgili yargılama gideri, avukatlık ücreti ve fer’ileri karşılıklı olarak talep edilmez.

    Bu Kanunun yayımı tarihinden önce ödenmiş olan tutarlar iade edilmez.” hükmü yer almaktadır.

    Bu fıkrada, Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerince takip edilmekte olan belli tutarın altındaki alacakların tahsilinden vazgeçilmesine yönelik hükümlere yer verilmiştir.

    Anılan fıkra kapsamına;

    – Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerince 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilmekte olan,
    – Vadesi 31/12/2022 tarihinden (bu tarih dâhil) önce olan,
    – 1/1/2023 tarihi itibarıyla her bir borçlu adına tahakkuk ettiği halde ödenmemiş olan asli ve fer’i alacakların toplamı tüm tahsil daireleri itibarıyla 2.000 Türk Lirasını aşmayan,
    – Tahsil dairelerinin 1/1/2023 tarihi itibarıyla kayıtlarında olan, alacaklar girmektedir.

    Buna göre, alacak türü olarak; vergiler, vergi cezaları, kaynak kullanımını destekleme fonu alacakları, ecrimisil, madenlerden devlet hakkı, adli para cezaları, idari para cezaları, öğrenim ve katkı kredisi alacakları, yiyecek bedelleri gibi vergi dairelerince 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilmekte olan tüm amme alacakları bütçe ayrımı olmaksızın bu fıkra kapsamına girmektedir.

    Fıkra kapsamında tahsilinden vazgeçilen alacaklar ile ilgili açılmış davalar, alacaklı vergi dairesinin alacağın terkin edildiğine ilişkin bildirimi üzerine mahkeme tarafından sonlandırılacaktır. Bu davalar ile ilgili yargılama gideri, avukatlık ücreti ve fer’ileri karşılıklı
    olarak talep edilmeyecektir. Ancak, Kanunun yayımı tarihinden önce tahsil edilmiş olan tutarlar iade edilmeyecektir.

    Öte yandan, 213 ve 6183 sayılı Kanunlar ile diğer kanunlarda yer alan sorumluluk düzenlemeleri nedeniyle kefiller, mirasçılar, şirket ortakları ve kanuni temsilciler gibi kişiler asıl amme borçlusunun yanında amme borcunun ödenmesinden sorumlu tutulabilmektedir. Bu kişiler için bu fıkra kapsamında yapılacak terkin işlemlerinde kendi adlarına tahakkuk etmiş olan alacaklar dikkate alınacak olup, sorumluluk kapsamında takip edilen alacaklar dikkate alınmayacaktır.

    Ayrıca, fıkra kapsamında yapılacak terkin işlemlerinde 1/1/2023 tarihi dikkate alınacağından, bu tarihten önce tüm vergi dairelerine olan borç toplamı 2.000 Türk Lirasının üzerinde olduğu halde, 1/1/2023 tarihinden (bu tarih dâhil) sonra yapılan ödemeler, terkin veya mahsup gibi işlemler sonucunda borç toplamının 2.000 Türk Lirasına veya bu tutarın altına inmiş
    olması bu alacağın terkin edilmesini sağlamayacaktır.

    Diğer taraftan, 1/1/2023 tarihi itibarıyla tüm vergi dairelerine olan borç toplamı 2.000 Türk Lirasının altında olduğu halde, Kanunun yayımı tarihinde önce bu borçlara karşılık bir ödemenin yapılmış olması halinde bu ödemeler iade edilemeyecektir.

    Bu fıkra kapsamında terkine konu olacak alacaklar Gelir İdaresi Başkanlığınca merkezden tespit edilecektir.

    Örnek 5- Mükellefin 1/1/2023 tarihi itibarıyla vadesi 31/12/2022 tarihi ve öncesine rastlayan,
    – (A) Vergi Dairesi Müdürlüğüne gecikme zammı/faiz dâhil 197,60 TL damga vergisi ve 376,00 TL trafik idari para cezası olmak üzere toplam 573,60 TL,
    – (B) Vergi Dairesi Müdürlüğüne 7326 sayılı Kanun kapsamında yapılandırılan ve ödemeleri devam eden toplam 954,80 TL (süresinde ödenmeyen taksitler için 1/1/2023 tarihine kadar (bu tarih hariç) 7326 sayılı Kanun kapsamında hesaplanan geç ödeme zammı dâhil),
    – (C) Vergi Dairesi Müdürlüğüne (Z) Ltd. Şti.’nin ortağı olması sebebiyle 6183 sayılı Kanunun 35 inci maddesi kapsamında sorumlu olduğu 27.250,00 TL, borcu bulunmaktadır.

    Ayrıca, mükellefin (B) Vergi Dairesi Müdürlüğüne 2023 takvim yılına ilişkin motorlu taşıtlar vergisinden kaynaklanan 2.109,00 TL borcu bulunmaktadır.

    Dolayısıyla, Kanunun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasına göre mükellefin terkine esas amme borcu tutarının tespitinde,
    – (A) Vergi Dairesi Müdürlüğüne olan amme borçlarının tamamı 31/12/2022 tarihi ve öncesi vadeli olduğundan fer’ileri ile birlikte toplam amme borcu tutarı olan 573,60 TL’nin,

    – (B) Vergi Dairesi Müdürlüğüne 7326 sayılı Kanun kapsamında yapılandırılan borçların vadesi 31/12/2022 tarihi ve öncesi olacağından, süresinde ödenmeyen taksitler için 1/1/2023 tarihine kadar geç ödeme zammı dâhil tutar olan 954,80 TL’nin,
    dikkate alınması gerekmektedir.

    Ancak, (B) Vergi Dairesi Müdürlüğüne olan 2023 takvim yılına ilişkin motorlu taşıtlar vergisinden kaynaklanan 2.109,00 TL borcun vadelerinin 31/12/2022 tarihi sonrası olduğu,

    (C) Vergi Dairesi Müdürlüğüne olan borçların ise 6183 sayılı Kanunun 35 inci maddesi kapsamında mükellefin sorumlu olduğu tutarlardan kaynaklanması, dolayısıyla mükellef adına tahakkuk eden bir amme borcu olmaması nedeniyle Kanunun 10 uncu maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.

    Bu kapsamda, mükellefin Kanunun 10 uncu maddesinin birinci fıkrası kapsamında terkine esas borç tutarı (573,60 TL + 954,80 TL=)1.528,40 TL olacak ve söz konusu tutar 2.000,00 TL’nin altında kaldığından anılan madde hükmüne göre terkin edilecektir.
    Mükellef tarafından, 1/1/2023 tarihinden sonra ancak Kanunun yayımı tarihinden önce (B) vergi dairesine olan borçlarına karşılık 112,50 TL ödeme yapılmış olması halinde,

    Kanunun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasına göre Kanunun yayımı tarihinden önce ödenen tutarların iadesi mümkün bulunmadığından, 112,50 TL mükellefe iade edilmeyecek ve kalan 842,30 TL terkin edilecektir.

    Örnek 6- Mükellefin 1/1/2023 tarihi itibarıyla vadesi 31/12/2022 tarihi ve öncesine rastlayan,
    – (K) Vergi Dairesi Müdürlüğüne gecikme zammı dâhil 1.097,34 TL,
    – (L) Vergi Dairesi Müdürlüğüne gecikme zammı dâhil 764,00 TL,
    – (M) Vergi Dairesi Müdürlüğüne gecikme zammı dâhil 965,00 TL,
    borcu bulunmaktadır.
    Buna göre, söz konusu borçların tamamının vadesi 31/12/2022 tarihi ve öncesine rastladığı halde toplam borç tutarının (1.097,34 TL + 764,00 TL + 965,00 TL=)2.826,34 TL
    olması nedeniyle anılan fıkra hükmüne göre bu borçların terkin edilmesi mümkün olmayacaktır.

    Mükellef, 1/1/2023 tarihinden sonra ancak Kanunun yayımı tarihinden önce (M) vergi dairesine olan borçlarını ödemiştir. Kanunun yayımı tarihi itibarıyla mükellefin (K) ve (L) vergi dairelerine olan borçlarının toplamı 2.000,00 TL’nin altına düşmesine rağmen, fıkra kapsamında 1/1/2023 tarihi itibarıyla borç toplamı esas alınarak borcun terkin edilip edilmeyeceğine karar verileceğinden, mükellefin 1/1/2023 tarihinden sonra (bu tarih dâhil) yapmış olduğu ödeme dikkate alınmadan değerlendirme yapılacak ve kalan borçlar terkin edilmeyecektir.

    2- 7440 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin onuncu fıkrasında, büyükşehir belediyeleri, belediyeler ve büyükşehir belediyeleri su ve kanalizasyon idarelerince 6183 sayılı Kanuna göre takip edilmekte olan belli tutarın altındaki alacakların tahsilinden vazgeçilmesine yönelik hükümlere yer verilmiştir.

    Anılan fıkraya göre;
    – Büyükşehir belediyeleri, belediyeler ve büyükşehir belediyeleri su ve kanalizasyon idarelerince 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilmekte olan,
    – Vadesi 31/12/2020 tarihinden (bu tarih dâhil) önce olan,
    – Her bir alacak türü ve dönemi itibarıyla aslı 250,00 TL’yi aşmayan (tutarına bakılmaksızın bu asıllara bağlı fer’iler dâhil),
    – Aslı ödenmiş fer’i alacaklardan tutarı 500,00 TL’yi aşmayan,
    – Kanunun yayımı tarihi itibarıyla ödenmemiş olan,

    alacaklar ilgili idarelerce terkin edilecektir.

    Buna göre, 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilmekte olan emlak vergileri ile taşınmaz kültür varlıklarının korunmasına katkı payı, çevre ve temizlik vergisi, harçlar,  harcamalara katılma payları, vergi cezaları ve idari para cezaları gibi asli alacaklar ile bunlara ilişkin gecikme faizi, gecikme zammı gibi fer’i tüm amme alacakları bu fıkra kapsamında terkin edilecektir.

     


    Kaynak: GİB – BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASINA DAİR 7440 SAYILI KANUN GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 1) 16.03.2023 Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


    Önceki İçerik7440 Sayılı Kanun Kapsamında İhtilaflı Borçlarını Yapılandıranlar %5’lik Gelir Ver Kurumlar Vergisi İndiriminden Yararlanabilir Mi?
    Sonraki İçerikYurt dışında bulunan kişi ve kurumların Türkiye’deki müşterisine sunduğu hizmet karşılığı aldıkları paralar Türkiye’de gelir veya kurumlar vergisi türünden stopaja tabi tutulmaktadır.

    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz