Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, NTV’nin canlı yayınında gündeme ilişkin soruları cevapladı.
Hazine ve Maliye Bakanı Elvan, “İlk çeyrekte yüzde 5 civarında bir büyüme öngörüyoruz, ikinci çeyrekte de baz etkisiyle çift rakamlı bir büyüme söz konusu olacak.” dedi.
Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, NTV’nin canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
TCMB’nin “128 milyar dolarlık rezervine” ilişkin tartışmalar konusunda değerlendirmede bulunan Elvan; bankanın, finansal istikrarı sağlamak ve parasal aktarım mekanizmasının daha sağlıklı işlemesi için zorunlu karşılıklar ve döviz alım-satım işlemlerini zaman zaman kullandığını anımsattı. Elvan, Merkez Bankasının döviz alım ve satım ihalelerin önceden açıklandığını, doğrudan alım ya da satım müdahalelerinin ise olağanüstü oynaklık söz konusu olduğunda gerçekleştirildiğini ve sonuçlarının da kamuoyu ile paylaşıldığını anlattı.
Elvan, bu yöntemlere ilave olarak, 2017’den beri o zamanki Hazine Müsteşarlığı ile Merkez Bankası arasında bir protokol imzalandığını ve bu protokol çerçevesinde Hazine hesapları üzerinden Merkez Bankasının döviz alım ve satım işlemleri gerçekleştirdiğini söyledi.
“Yapılan işlemler de tamamıyla yasaldır”
Bu protokolün yasal altyapısına da açıklık getiren Elvan, Hazine Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 2. maddesinde “Türk parasının dolaşımı ve istikrarını sağlamaya yönelik politikaları Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ile oluşturmak ve uygulamak” ifadesinin yer aldığını bildirdi. Bu çerçevede Hazine Müsteşarlığına Türk parasının dolaşımı ve istikrarını sağlamaya yönelik politikaları oluşturmak için yasal olarak yetki verildiğine dikkati çeken Elvan, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu’nun 4. maddesinde de “Hükümetle birlikte Türk lirasının iç ve dış değerini korumak için gerekli tedbirleri almak ve yabancı paralar ile altın karşısındaki muadeletini tespit etmeye yönelik kur rejimini belirlemek, Türk lirasının yabancı paralar karşısındaki değerinin belirlenmesi için döviz ve efektiflerin vadesiz ve vadeli alım ve satımı ile dövizlerin Türk lirası ile değişimi ve diğer türev işlemlerini yapmak” ifadesinin yer aldığını aktardı.
“İşlemler elektronik işlem platformlarında gerçekleştirildi”
Elvan, protokolün yasal dayanak ve altyapısının bu düzenlemeler olduğuna işaret ederek, “Dolayısıyla bu yapılan protokol ve bu protokol çerçevesinde yapılan işlemler de tamamıyla yasaldır. Herhangi bir şekilde yasalara aykırı bir durum söz konusu değildir.” dedi.
Hazine hesapları üzerinden döviz alım ve satım işleminin Merkez Bankası tarafından gerçekleştirildiğini belirten Elvan, Merkez Bankasının kamu bankası olan muhabir bir banka aracılığıyla alım ve satım işlemlerinin elektronik işlem platformlarında gerçekleştirdiğini aktardı. “Eşleştirme platformlarında” bu alım ve satım işlemlerinin Merkez Bankasının muhabir bankası tarafından gerçekleştirildiğini anlatan Elvan, bu platformda piyasaya yapıcı yerli ve yabancı bankaların yer aldığını söyledi.
Bu platformda herhangi bir şahıs olmadığına işaret eden Elvan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Peki döviz alım-satım işleminde taraflar birbirlerini biliyorlar mı? Hayır, kesinlikle taraflar birbirlerini bilmiyorlar, kimin ne kadar aldığını karşı taraf bilmiyor, bu işlem gerçekleştirildikten sonra kimin ne aldığını, hangi bankanın ne aldığını görebiliyorsunuz. Burada bir döviz satım işlemi gerçekleştirilmişse diyelim ki Türkiye’deki yerli ve yabancı bankalarımız o günkü kur üzerinden belirli miktarda alım işlemi gerçekleştirmiş ve bunun karşılığında Merkez Bankasına Türk lirası ödemesi gerçekleştirmiştir. Dolayısıyla şunu özellikle vurgulamak istiyorum: ‘Bu para nereye gitti, acaba bunla ilgili ne tür yolsuzluk var’ gibi birtakım ifadeler maalesef kamuoyunda kullanıldı. Bu elektronik işlem platformunda bulunan bankalar gerekli ödemelerini Merkez Bankasına yatırdıktan sonra Merkez Bankasında da bir Türk lirası likiditesi söz konusu oluyor. Bu Türk lirasını da doğal olarak bilançolarında görebiliyorsunuz. Zaten günlük olarak siz Merkez Bankasının bilançosunda ne olduğunu, bu hareketleri rahat şeklide görebiliyorsunuz. Ne kadarlık döviz satım işlemi gerçekleştirilmiş, ne kadarlık döviz alım gerçekleştirilmiş, hepsini görebilme imkanınız var. Bunu tamamen açık ve şeffaf şekilde görmeniz mümkün.”
Bir muhabir banka aracılığıyla merkez bankalarının alım ve satım işlemi gerçekleştirmesi uygulamasının örneğinin dünyada da bulunduğuna dikkati çeken Elvan, özellikle Uzak Doğu olmak üzere birçok ülke örnekleri olduğunu bildirdi.
Elvan, kasım ayından bu yana böyle bir döviz alım-satım işleminin gerçekleştirilmesinin söz konusu olmadığını belirterek, şöyle konuştu:
“Siz bu yöntemi tartışabilirsiniz, bu yöntemle ilgili görüşlerinizi, düşüncelerinizi ifade edebilirsiniz ama kimseyi yolsuzlukla suçlayamazsınız. Hiç kimsenin burada yolsuzluk yapması söz konusu değildir. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından talimatlar verildiği gibi birtakım iftiralar, ithamlar kamuoyunda yaygın şekilde yer alıyor. Burada bir yolsuzluk ve usulsüzlük yapıldığı şeklindeki yaklaşımlar doğru değil. Siz bunu konuşabilir, bu yöntemi tartışabilirsiniz, bir politika aracı olarak kullanılmasında farklı görüşleri ifade edebilirsiniz ama hiç kimseyi burada yolsuzlukla suçlayamazsınız.”
“Verilerin açıklanma kararı Merkez Bankası’nın takdirinde”
Bu verilerin açıklanma kararının Merkez Bankası uhdesinde olduğunu vurgulayan Elvan, hem siyasi malzeme olarak kullanılmasının önüne geçilmesi hem de bilgi kirliliğinin ortadan kaldırılması açısından bu verilerin yayınlanmasında fayda gördüğünü, takdirin Merkez Bankasında olduğunu bildirdi.
Bu işin gerçek sahibi olan Merkez Bankası teknik düzeyde açıklama yapmadan, Hazine ve Maliye Bakanı olarak açıklama yapmasının, bankanın bağımsızlığı üzerinde “gölge oluşturur” düşüncesiyle konuşmak istemediğini anlatan Elvan, Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun geçen hafta yaptığı açıklamanın ardından kendisinin de bu konuda açıklama yapmasına yönelik zemin oluştuğunu belirtti. Elvan, “Burada kesinlikle yasal olmayan bir durum, yolsuzluk söz konusu değil. Özellikle bu tür yolsuzluk gibi Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik yapılan ithamlar, kabul edilebilir şeyler değil. Bunları kesinlikle ben de reddediyorum.” diye konuştu.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının, son 100 yılın, tüm dünya ekonomilerini sarsan en önemli hadiselerinden olduğunu dile getiren Elvan, bu süreçte tüm ülkelerin çok ciddi sıkıntılar yaşadığını, çok yüksek oranda borçlanmaların gerçekleştiğini söyledi.
Salgın sürecinde küresel ölçekte toplam borç miktarının 24 trilyon dolar arttığını, kamu maliyesi alanında 16 trilyon dolarlık harcama gerçekleştirildiğini ve çok ciddi riskler ve sorunlarla karşı karşıya kalındığını hatırlatan Elvan, tedarik zincirinde çeşitliliğin olmaması, bu zincirdeki kopukluklar, emtia fiyatlarındaki artış gibi birçok meselenin bu dönemde ortaya çıktığını ifade etti.
Elvan, 2021 yılında baz etkisiyle küresel ölçekte güçlü büyüme beklediklerine işaret ederek, “Bu büyümenin pozitif yansımaları Türkiye’ye olacak, özellikle ihracat yönüyle ciddi pozitif yansıması olacak. Ancak 2021 yılını, aşılamaya bağlı olarak da Kovid-19 sürecini gözlemleyeceğiz. Fakat 2021’deki küresel ölçekteki yüksek büyüme performansı, bizi hiçbir zaman yanıltmamalı.” diye konuştu.
Dünyanın gerçekten çok önemli bir sorunla karşı karşıya kaldığına dikkati çeken Elvan, “Borçlanma, bütçe açıkları yönüyle önümüzdeki 3-4 yılda tüm ülkeler bunlarla mücadele etmek için uğraşacaklar. Şu an bunun faturasını görmemiz mümkün değil, ama inanılmaz bir borçlanma söz konusu. Hem kamu maliyesi alanında hem ülkelerin genel anlamda borçlanmaları söz konusu. Bu alanda ciddi sorunların ortaya çıkabileceğini düşünüyorum.” değerlendirmesinde bulundu.
Tedarik zincirinde yaşanan sorunların, bu alanda bölgesel tedarik merkezlerinin oluşturulması kanaatini oluşturduğunu dile getiren Elvan, şunları kaydetti:
“Artık sadece Çin ve Uzak Doğu merkezli tedarik merkezi yerine çok kutuplu tedarik merkezi sisteminin oluşturulması gerektiği ortaya çıktı ki Türkiye, bu noktada çok önemli avantajlara sahip. Stratejik konumu, insan kaynakları, dinamik nüfus yapısı ve güçlü iktisadi altyapısı itibarıyla Türkiye bu anlamda güçlü altyapıya sahip.”
“Büyümenin kompozisyonu ve sürdürülebilir olması önemli”
Elvan, AK Parti hükümetleri döneminde sürdürülebilir kalkınma hedefi doğrultusunda hareket etmeye çalıştıklarını ve bu politikayı uygulamaya devam ettiklerini belirterek, bu politikanın sağlıklı ve nitelikli büyümeyle sağlandığını bildirdi.
Sağlıklı ve nitelikli büyümenin ise enflasyona yol açmayan, hane halkında aşırı borçlanmaya neden olmayan, yatırımın, üretimin, istihdamın ve toplam faktör verimliliğinin arttığı bir ortamı ifade ettiğini anlatan Elvan, sağlıklı büyümenin hangi oranda gerçekleştiğinden çok büyümenin kompozisyonunun ve sürdürülebilir olmasının önemine işaret etti.
Buradaki temel problemin, büyümenin finansmanında yattığını kaydeden Elvan, iç tasarrufların yatırımlar için yeterli olmadığını bunun da cari açık olarak ortaya çıktığını söyledi.
Bu açıdan dış tasarrufların önemini vurgulayan Elvan, dış tasarrufların haricinde herhangi bir aksaklık söz konusu olduğunda kurlarda oynaklık görüldüğünü, bunun da enflasyon üzerinde baskı oluşturduğunu anlattı.
“İlk çeyrekte yüzde 5 civarında büyüme öngörüyoruz”
Elvan, 2020’de G20 ülkeleri içinde Çin ile birlikte büyüyen 2 ülkeden birinin Türkiye olduğunu anımsatarak, Türkiye açısından zorlu geçen 2020’nin ikinci çeyreğinden itibaren kredi genişlemesiyle iç talepte canlılık oluştuğunu, fakat dış denge ve enflasyon görümünde bozulma olduğunu belirtti.
Bakan Elvan, 2021 yılına bakıldığında iktisadi faaliyetlerin canlı başladığını, sanayide canlılığın devam ettiğini ve ihracattaki potansiyelin oldukça iyi gittiğini hatırlattı.
Lütfi Elvan, “İlk çeyrekte öncü göstergelere bakıldığında yüzde 5 civarında büyüme öngörüyoruz. İkinci çeyrekte ise baz etkisiyle çift rakamlı büyüme söz konusu olacak. Ama biz, 2021’in büyüme açısından daha olumlu olacağını düşünüyoruz. Finansal istikrarın sağlanması açısından da oldukça kontrollü ve ılımlı yaklaşım içinde hareket etmemiz gerektiği de açıkça ortada.” görüşünü paylaştı.
Enflasyonla mücadele için hangi politikalarının öncelikle uygulamaya gireceğinin sorulması üzerine Elvan, “Enflasyonla mücadele ekonomi politikalarımızın en temel önceliklerinden birisi.” ifadesini kullandı.
Ekonomi Reformları programında enflasyonun yapısal sorunlarını çözmeye yönelik değişik tedbirler olduğunu vurgulayan Elvan, enflasyona bütüncül bir bakış açısıyla bakılması gerektiğini belirtti. Elvan, şunları kaydetti:
“Sadece para politikalarıyla enflasyonu çözmeniz mümkün değil. Para politikalarına ilave olarak kamu maliye politikaları, finansal sektör ve yapısal sorunlar üzerine kalıcı bir şekilde giderek ancak enflasyon problemini çözebilirsiniz. Bizim, birincisi temel makro ekonomik politikalarımızda herhangi bir değişiklik söz konusu değildir. İki, enflasyonla mücadeleye kararlı bir şekilde devam edeceğiz. Üç, fiyat istikrarı ve finansal istikrarın sağlanması enflasyonla mücadelenin ön koşullardan birisi, bu noktada biliyorsunuz, Merkez Bankası Başkanımız enflasyonda kalıcı düşüş sağlanana kadar sıkı para politikası duruşuna devam edeceğimizi ifade etti. Dolayısıyla para politikası son derece önemli ama tek başına yeterli değil.”
Güven ortamını tesis etmenin en temel ilkelerinden birisi olduğunun altını çizen Elvan, kısa vadeli kazanımlar uğruna, orta ve uzun vadeli kazanımlardan vazgeçmeyeceklerini vurguladı.
Salgının bütçeye etkisi
Elvan, bütçede yer almayan ancak salgın nedeniyle harcama yapma zorunluluğu olan alanların ortaya çıktığını belirterek, şöyle konuştu:
“Salgın nedeniyle bütçede bulunmamasına rağmen, şu an 46,5 milyar liralık bu yıl için ekstra gider söz konusu. Bunu 12,3 milyar lirası vazgeçmiş olduğumuz gelirlerden kaynaklanıyor, 34,2 milyarlık kısım da harcama kısmında. Bunlar yeterli değil ama bütçe imkanlarımız çerçevesinde biz gerekli desteği vermeye gayret ettik. Bu süreçte esnafımızın ciddi sıkıntılar yaşadığını biliyoruz. Bunlara yönelik kamu mali politikası el verdiği sürece gerekli desteği vermeye devam edeceğiz. Bu harcamalara rağmen biz bütçe açığını yüzde 3,5’e çektik. Enflasyon farkından dolayı memur ve emeklilere ekstra bir ödememiz olacak. Bunları bütün olarak aldığımızda kamu maliyesi alanında oldukça disiplini bir şekilde hareket ediyoruz.”
“Bankalar oldukça ihtiyatlı bir yaklaşım içerisinde”
Bankacılık sektörünün mevcut görünümünün sorulması üzerine ise Elvan, bankacılık sektörüne yönelik 4-5 ay önce çok yoğun tartışmaların olduğunu anımsattı.
Elvan, söz konusu tartışmalarda bankacılık sektörünün ciddi risk altında olduğunun ifade edildiğine işaret ederek, “Bankacılık sektörüne değişik uluslararası kuruluşların ziyaretleri oldu. Sonrasında bu kuruluşlar bankacılık sektöründe ciddi bir risk görmediklerini ifade ettiler. O ifadeden sonra kamuoyundaki bu tartışmalar önemli ölçüde duruldu.” dedi.
Şu anda takipteki alacak miktarının yaklaşık 150 milyar lira olduğunu anlatan Elvan, bunun için bankalar tarafından 115 milyar liralık karşılık ayrıldığını söyledi. Elvan, “Bu oran aşağı yukarı yüzde 76’lara tekabül ediyor. Gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 40-45 bandında. Dolayısıyla bankalarımızın oldukça ihtiyatlı bir yaklaşım içerisinde olduğunu söyleyebilirim.” diye konuştu.
Elvan, yakın izlemedeki kredi miktarının 350 milyar lira civarında, buradaki karşılık oranın da yüzde 16 olduğunu ve bu oranın gelişmiş ülkelerde yüzde 5-6 bandında bulunduğunu ifade etti. Elvan, “Bankacılık sektörü açısından bir risk görmüyoruz, Ekonomi Reformları programımızda bankacılık sektörüne yönelik çok ciddi tedbirlerimiz var.” değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak: T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.