Tarihsel gelişimi içinde sanayi yakın geçmişe kadar teknolojinin öncülüğünü yapmış ve ilerlemesine ön ayak olmuştur. Günümüzde ise teknolojinin yaşamın her alanına girmenin ötesinde, üretim ve hizmet organizasyonlarının çalışma biçimleri de kökten değiştirme noktasına gelmiş ve sanayinin gelişimini yönlendirmeye başlamıştır.
Bugün sanayide ilerlemenin 4. Dalgası olarak karşımıza çıkan
Endüstri 4.0, veya 4. Endüstri Devrimi kavramı ilk kez 2011 yılında Almanya Hannover Fuarı’nda ortaya atıldı. Ekim 2012’de Robert Bosch GmbH ve Henning Kagermann çalışma grubu oluşturarak hazırladıkları 4. Sanayi Devrimi öneri dosyasını Alman Federal Hükümeti’ne, 8 Nisan 2013 tarihinde ise yine Hannover Fuarı’nda sundu.
Endüstri 4.0 temel olarak Bilişim Teknolojisi ile Endüstrinin ortak kümede bir araya getirerek yüksek katma değerli ürünleri yine yüksek verimlilikte üretmeyi hedefliyor. Felsefesinin temelinde değer zincirinin tüm halkaları arasında gerçek zamanlı veri akışı yatmakta. Bu sayede birbiri ile entegre olmuş bir bütün olarak sistemin ihtiyaçlara uygun ürünü zamanında üretmek ve olması gereken yerde bulunmasını sağlamak mümkün olabilecek. Sanayi 4.0’nın hayata geçmesini mümkün kılabilecek fiziksel bileşenler ise dokuz başlıkta sıralanmıştır:
- Büyük veri ve veri analitiği
- Akıllı ve öğrenen robotlar
- Yatay ve dikey yazılım-donanım entegrasyonu,
- Sanal gerçeklik
- Simülasyon
- Katmanlı (eklemeli) üretim
- Bulut bilişim teknolojisi
- Nesnelerin interneti
- Bilgi ve bilişim güvenliği
Bu bileşenlerin büyük bölümü şirketler için önemli fiziksel yatırım gerektirmektedir. Bu yatırımların hem mikro hem de makro düzeyde verimlilik, istihdam ve büyüme performansına olumlu katkıda bulunacağı açıktır. Diğer taraftan da karşılaştırmalı rekabet üstünlüğümüzün devamlılığı için bir zorunluluk. Ancak ulusal sanayimizin böyle bir hamleye girişirken önünde bazı kısıtlar bulunmaktadır. Bunlardan ilki görece olarak düşük işgücü maliyetleri kurumları teknoloji yoğun yatırım istekliliğini azaltmasıdır. Ayrıca mevcut durumda işgücü niteliğindeki sınırlar da yeni teknolojilerin etkin kullanımını engellen önemli bir faktördür. Ülkemizin sanayi yapısı incelendiğinde ölçek ekonomilerinden yararlanarak yüksek maliyetleri teknoloji yatırımların geri dönüşünü kısa vadede sağlamaları zor görünmektedir. Üreticilerin ölçek büyüklükleri yeterli olsa dahi Sanayi 4.0 teknolojisinin uçtan uca tedarik zinciri entegrasyonu ile hayata geçeceği düşünülürse KOBİ niteliğindeki tedarikçilerin bu sistemin tasarımında yer almalarında güçlükler bulunmaktadır. Bu sebeple ulusal sanayide böyle dönüşüm için tüm paydaşların, özellikle de devletinin uygun altyapının ve eğitimin sağlanması için bütünsel ve birbirleriyle uyumlu hareket etmesi vazgeçilmez bir zorunluluktur.