Sadece enerji alanında 13 anlaşma imzalayan Türkiye’nin bir diğer hedefi ise gıda, hammadde, emtia ve ürün tedarikini güvenceye almak ve dış ticarette yeni koşullarda rekabet edebilmek. Konuyla ilgili akademisyenler, Türkiye’nin çok kutuplu dünya sürecinde çok kutuplu dış ticarete yöneldiğini belirtiyor.
Pandeminin etkilerinin ardından Rusya-Ukrayna savaşı, dünyada yeni bir dönemin kapısını araladı. Yeni dönemde dünyanın çok kutuplu olarak şekillenmesi öngörülüyor. Uluslararası ilişkilerde bu gelişme dış ticarette de yeni stratejileri zorunlu kılıyor. Türkiye de devletlerarası ilişkileri ve ekonomileri etkileyecek bu dönem için yeni stratejiler geliştiriyor. Bu kapsamda Türkiye son 6 ayda adeta mekik diplomasisi uyguladı.
HEDEF 78 MİLYAR DOLAR
Türkiye bu girişimleriyle 3 kıtadan 18 ülkeyle 100 işbirliği anlaşması imzaladı. Bu strateji çerçevesinde, yeni pazarlar ile dış ticaretini artırmak isteyen Türkiye, 18 ülke ile 43 milyar dolarlık toplam dış ticaret hacmini 78 milyar dolara çıkarmayı hedefliyor. Mevcut anlaşmaların etkisiyle ihracat rekorlar kırmaya devam ederken, Türkiye son çeyrekte artırdığı diplomatik ziyaretler ve anlaşmalar sayesinde ticarette lokomotif olmakta emin adımlarla ilerliyor.
ENERJİ ALANINDA ANLAŞMALAR
Dünyada yaşanan emtia ve enerji sıkıntısının yanı sıra gıda, hammadde, teknolojik cihaz vb. ürünlerin tedarikinde aksaklıklar başladı. Çünkü, dünyanın önemli gıda, enerji ve kıymetli emtia ihracatçılarından olan Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş, emtia fiyatlarındaki oynaklığı artırmaya devam ediyor. Bu kapsamda Türkiye, enerjide gerçekleştirilen yoğun diplomasi trafiği ile masada da önemli adımlar atılmasını sağladı. Türkiye son dönemde, 9 ülke ile yenilenebilir enerjiden madenciliğe kadar birçok farklı alanda 13 anlaşma imzaladı.
ÇOKLU EKONOMİK BOYUT
İstanbul Ticaret Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Doç. Dr. Uğur Yasin Asal, Türkiye’nin kıtalar arası diplomatik atağının muhtemel sonuçlarına dikkat çekti.
Türkiye’nin diplomasiyi ikili anlaşmalar ve çok taraflı ilişkiler merkezinde kullandığını söyleyen Doç. Dr. Asal, diplomasinin yanı sıra ticaret politikasında dönüşümün başladığının altını çizdi. Asal, gelişmeler hakkında şunları söyledi: “Anlaşmalarla dış ticaret başta olmak üzere yatırımlar, işgücü ve kültürel transferlerin gerçekleştirilebileceği ülkeler olduğunu görüyoruz. Bu durum, ilişkilerin gelişmesini ve diplomasiyi çoklu bir boyuta taşıyacak ve farklı boyutlarıyla ele alınmasını kolaylaştıracak.”
Asal, “Son dönemde yapılan anlaşmalar, ülkelerarası ilişkilerin sürdürülmek istendiğinin bir göstergesi olarak okunmalı” dedi.
YUMUŞAK GÜÇ UNSURU
Doç. Dr. Uğur Yasin Asal, şöyle devam etti: “Globaldeki kutuplaşmanın bir parçası olarak ortaya çıkan sistemde Türk dış politikası, bir pozisyon almak istiyor. Bu pozisyonu da ticaret ve yatırım kanalı ile güçlendirmeye çalışıyor. Asal, “Bu durumda yumuşak güç unsuru, uzun vadeli ve geri dönüşü en yüksek yatırımlar olarak değerlendiriliyor” dedi.
ANLAŞMALAR SON ÇEYREKTE ARTTI
İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Figen Yıldırım, Türk diplomasisinin, 2021’in son çeyreği ile birlikte Ortadoğu ve Doğu ülkeleri başta olmak üzere normalleşme sürecine girdiğini belirtti. Böylece yeni bir dönemin başladığını vurgulayan Prof. Yıldırım, “Ülkelerle bölgesel işbirlikleri ve ticari anlaşmaların yapılması, küresel tedarik zinciri döngüsünde Türkiye’nin önemini ortaya koydu. Anlaşmaların son dönemde artması Türkiye’nin yeni bir döneme girdiğinin de göstergesi” dedi.
SİSTEM ÖNERİSİ
Prof. Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti: “Güç birliği sağlayan ve uzlaştırıcı bir karakter sergileyen Türkiye, son dönemde imzaladığı anlaşmalar sayesinde dış ticaret rakamlarını artırdı. Bu sayede, üretkenlik ve verimlilik vurgusuyla oluşturulmak istenilen küresel değer zincirinde rekabetçi bir yer tutmaya da başladı. Coğrafi avantajının yanında ülkelerarası bütünleştirici ticari yaklaşımıyla Türkiye, yeni bir sistemin oluşmasını da sağlıyor.”
YENİ ÜRETİM
Yıldırım, Türkiye’nin rekabet gücünün nispeten daha az olduğu, büyüyen sektörlerde ve tedarik anlamında yetersiz kalınan hammadde ile yarı mamul pazarında oluşturulan stratejik işbirliklerini artıracağını söyledi. Yıldırım, “Bu sayede, yeni pazar, yeni üretim mottosuyla bu alanların gelişmesiyle ülkenin büyümesi de katlanacak” dedi.
MADE IN TÜRKİYE
“Dünyada ne kadar kutuplaşma olursa olsun Türkiye’nin yer almadığı bir taraflaşma yapbozun en önemli parçasının kaybolması demek” diyen Prof. Figen Yıldırım, “Firmalar bazında özellikle ihracatçıların aynı bütünlük çerçevesinde ortak hareket etmesi gerektiğini söyledi. Yıldırım, “Made in Türkiye algısını güçlendirmek için sektörlerin ortak bir hedef doğrultusunda çalışması ve ortaklık farkındalığına varması gerekiyor” önerisinde bulundu.
ENERJİ VE DEĞERLİ EMTİA
Son 6 ayda 13 ülke ile enerji alanında anlaşma imzalandığını hatırlatan İstanbul Ticaret Üniversitesi Dış Ticaret Enstitüsü Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Gencay Karakaya, enerji oluşumu, enerjinin ortaya çıkarılması ve bu noktada kullanılacak maden ve kıymetli emtiaların bölgemizin en önemli sorunları arasında yer aldığının altını çizdi.
Doç. Dr. Karakaya, “Akdeniz bölgesinde önemli bir enerji kaynağı ve geçiş sistemi bulunuyor. Enerji sahasında bütüncül bir bakış açısıyla bakılması, diplomasi trafiğinin artması ve yapılan anlaşmalar çok önemli” değerlendirmesinde bulundu.
FARKLI PAZARLARA YÖNELDİK
Doç. Karakaya, Türkiye’nin ticari anlaşmalar açısından zengin son 6 ayını şöyle değerlendirdi: “Dünya ekonomisinde rasyonel değişiklikler, yapısal problemlerle karşı karşıya kalınmasıyla Türkiye, farklı modellere ve pazarlara yöneldi. Devam eden bu süreç Türkiye’nin, Senegal, Maldivler, Kosova, Arnavutluk ve Körfez ülkeleriyle ticari anlaşmalar imzalamasına neden oldu.”
SORUNLARI ÇÖZECEK
Ülkeler arasında yaşanan politik sıkıntıların sonucunun ekonomiyi zedelediğini söyleyen Doç. Dr. Karakaya, “Türkiye, pandemi ve Rusya-Ukrayna savaşında çok doğru bir perspektiften baktı ve artık arabulucu konumuna geldi. Çünkü Türkiye’nin hem coğrafi hem jeopolitik hem de tarihi açıdan çok önemli olduğu görüldü. Ticari anlaşmalar; Türkiye’nin içerisinde bulunduğu birçok alanda kısa ve orta vadede çok etkinlik katacak, uzun vadede ise yapısal problemleri ve finansman sorunlarını çözecektir” değerlendirmesinde bulundu.
3 ÜLKE İLE DİPLOMASİDE YENİ ADIM
Türkiye’nin Ermenistan, Yunanistan ve İsrail ile imzaladığı anlaşma bulunmuyor. Ancak 3 ülkeye yapılan diplomatik ziyaretler bölge için oldukça önemli.
MARKA DİPLOMASİSİ
Küresel ve bölgesel gelişmelere rağmen ticari anlaşmalar için temaslarını hız kesmeden sürdüren Türkiye, son günlerde art arda devlet başkanlarını ağırladı. Antalya Diplomasi Forumu’nun ardından son olarak da İstanbul ile Rusya-Ukrayna barış görüşmelerine ev sahipliği yaptı. Bütün bu diplomatik faaliyetlerin Türkiye’nin ve İstanbul ile Antalya’nın küresel marka algısını güçlendirdiği kaydediliyor.
Kaynak: İTO Haber
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.