Kamu kuruluşları kamu hizmetlerini gerçekleştirmek adına özel mülkiyette bulunan bazı taşınmaz mallara ihtiyaç duyabilir. İdare bu ihtiyacını satın alma yoluyla karşılayabileceği gibi genellikle uygulamada çok sık başvurduğu kamulaştırma (istimlak) yoluyla gidermektedir. Kamulaştırma Anayasa Mahkemesi’ne göre; ‘’malikin rızası olmaksızın Devletin kamu yararına özel mülkiyeti sona erdirdiği bir işlemdir.’’
Anayasanın 46.maddesine göre, Devlet ve kamu tüzel kişileri, kamu yararının gerektirdiği hallerde, gerçek karşılıklarını peşin ödeme şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunda gösterilen esas ve usullere göre kamulaştırmaya yetkilidir.
Kamulaştırma(İstimlak): Özel mülkiyetteki taşınmaz malın kamu yararı çerçevesinde idare tarafından bedeli ödenerek kamu hizmetinde kullanmak amacıyla satın alınmasıdır. Kamulaştırma işleminin yapılabilmesi için belli başlı şartlar oluşması gerekir; bu idari işlem ancak özel mülkiyette bulunan taşınmaz mallar açısından söz konusudur. Kamulaştırma işlemi ancak Devlet ya da kamu tüzel kişiliği aracılığıyla yapılabilir. İşlemin yapılabilmesi için kamu yararı olması şarttır. Malın gerçek değerinin peşin olarak ödenmesi gerekir. Belirli durumlarda taksitli ödemeye imkan tanınmaktadır.
Özellikle idarenin kendisine tanınan bu hakkın keyfi kullanımını da engellemek amacıyla kamulaştırma işlemlerinde en önemli unsur kamu yararının gözetilmesidir. Danıştay 6.D, E.986/310 K.986/559 sayılı kararına göre ..’Köyün ekmek fabrikası kurmak için kamulaştırma yapmasın da kamu yararının gözetildiği, her ne kadar kanunda Köye verilen görevler arasında ekmek fabrikası kurmak sayılmasa da insanların temel ihtiyacı ve herkes için müşterek yararı olduğunu kabul ederek kamu yararı olduğu açıkça ortadadır..’ diyerek kamu yararının gözetildiğine ilişkin en istisna örneklerden birini vermiştir.
Kamulaştırma işlemleri her ne kadar kamu tüzel kişilikleri veya Devlet tarafından yapılsa da özel kişiler yararına yapılması da mümkündür. Bunun için özel kişinin yürüttüğü faaliyeti düzenleyen yasa da açık hüküm olması gerekmektedir. En çok karşılaşılabilecek örneklerinden birisi;3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin YapİşletDevret Modeli çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanuna (m.10) göre ’Bu kanunda öngörülen yatırım ve hizmetler için gerekli kamulaştırma işlemleri idare tarafından 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu hükümlerine göre yapılır…’
Kamulaştırma ‘idari’ ve ‘adli’ olmak üzere iki aşamadan oluşmaktadır. Kamulaştırma bedeli için yeterli ödenek sağlanması, kamu yararı kararı alınması, taşınmazın belirlenmesi, satın alma usulünün denenmesi kamulaştırma işleminin idari aşamalarıdır. Tüm bu idari aşamalardan sonra eğer idare taşınmazı satın alma usulü ile elde edemezse taşınmazın bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesine müracaat eder ve taşınmazın bedel ödemesinin yapılmasından sonra tescilinin talep eder bu aşama da kamulaştırma işleminin adli aşamasının başladığını gösterir. Mahkeme tarafından yapılan bedel tespitlerinden sonra bedel hak sahibine teslim edilir ve taşınmaz idare adına tescil edilir.
Özel mülkiyeti kamulaştırılacak olan kişinin aklında ki en büyük soru işareti, mülkiyetini kamu yararına kamulaştıran idare tarafından özel mülkiyetinin hak ettiği değerin verilip verilmeyeceği hususudur. Eğer ki satın alma aşamasında anlaşamazlarsa taşınmazın bulunduğu yerdeki asliye hukuk mahkemesine başvurma mülkiyetin bedelinin tespitinde ki çözüm mercidir. Taraflar yargıcın belirlediği günde yapılan duruşma da bedel konusunda anlaşamamaları halinde kanunda belirtilen süre zarfında bilirkişiler aracılığıyla malın değerinin tespiti için keşif yapılır. Mahkeme tarafından bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilir ve taraflara yapılan yeni bir duruşmada bilirkişi raporuna itirazlarının olup olmadığı hakkında soru yöneltilir. Taraflar bedel konusunda tekrar anlaşamazlarsa yeni bir bilirkişi raporu talep edilir ve bu raporlar ve beyanlardan da yararlanarak mahkeme tarafından adil ve hakkaniyete uygun bir kamulaştırma bedeli tespit edilir.
2942 sayılı Yasa’nın 4650 sayılı yasa ile değişik 14.maddesine göre, taşınmaz maliki tarafından tebligat varsa tebligat tarihinden yoksa ilan tarihinden itibaren otuz(30) gün içinde idari yargı da iptal davası, maddi hatalara da karşı da adli yargı da ‘düzeltim davası’ açma hakları vardır. Burada özellikle dikkat edilmesi gereken husus İdari Yargılama Usulü Kanunu’na göre idari işlemlere karşı tebliğ tarihinden itibaren altmış(60) gün olan dava açma süresi Kamulaştırma Kanunu’nun da ki özel düzenlemeye göre otuz(30) gün olarak belirlenmesidir. Herhangi bir hak mağduriyetine yol açılmaması için bu istisnai sürelere dikkat edilmelidir.
Trampa Yoluyla Kamulaştırma: Taşınmaz malikinin kabul etmesi halinde, taşınmazın bedeli yerine 2942 sayılı Yasa’nın 26.maddesi uyarınca idarenin kamu hizmetine tahsis edilmemiş olan mallarından, bu bedeli kısmen ya da tamamen karşılayacak miktarın verilmesi yöntemidir. Mal bedelleri arasında meydana gelen fark taraflarca peşin olarak ödenir. Ancak idarenin vereceği taşınmazın değeri, kamulaştırma bedelinin yüzde yirmisini aşamaz.
Kamulaştırmasız El Atma (Fiili Yol): İdarenin kamulaştırma yoluna gitmeden ya da yasal bir dayanağı olmadan özel mülkiyette bulunan bir taşınmaza el atma yöntemidir. Böyle durumlarda idareye karşı açılan tazminat davaları adli yargının görev alanına girdiği kabul edilmektedir.
5999 sayılı yasa ile 2942 sayılı yasaya eklenen ilgili maddeye göre; ’….malik tarafından ilgili idareden tazminat talebinde bulunulması halinde.. ’öncelikle uzlaşma yolu öngörülmektedir ve tazminatın taşınmazın el koyma tarihinde ki nitelikleri esas alınarak hesaplanacağı belirtilmektedir.
Kamulaştırmasız el atma yöntemine,2942 sayılı yasa da ’….taşınmaz malların malik, zilyet ve mirasçılarının bu taşınmaz mallarla ilgili her türlü dava haklarını 20 yıllık hak düşürücü sürede kullanması gerektiğine….’ hükmü mevcuttu ancak Anayasa Mahkemesi bunun Anayasa’nın mülkiyet, kamulaştırma ve temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması maddeleri uyarınca iptal edilmesi gerektiğine karar verdi. Yani kamulaştırmasız el atma yöntemiyle taşınmazı elinden alınan hak sahibinin süresiz olarak hakkını arama yolu açıktır.
Kamulaştırma yöntemleri arasında taşınır malların kamulaştırılması (istimval) da sayılabilir.
İdarenin taşınır malları satın alma durumu mevcuttur ancak olağanüstü durumlarda (tabi afet, tehlikeli salgın hastalık vb.) vatandaşların taşınır mallarına da el koyma hakkına sahiptir. Bununla ilgili herhangi bir yasa mevcut değildir.
Geçici işgal durumu: Bunu idari irtifak olarak ta değerlendirebiliriz. İdare kamu yararı için malikin bir taşınmazını geçici olarak işgal ediyor. Örneğin; depo olarak kullanıyor ve yapması gereken iş bittikten sonra da malike taşınmazını teslim edip ayrılıyor bunun karşılığında da taşınmaz malikine belirli bir bedel ödüyor.
Yukarı da belirttiğim iki durum 2942 sayılı yasa kapsamında mevcut olan durumlardan değildir. İdare tarafından kamu yararı gözetilerek bireylerin mülkiyet hakları üzerinde tasarruf durumu söz konusu olduğu için bahsedilme ihtiyacı duyulmuştur.
Sonuç olarak, çok sık rastlanan kamulaştırma durumunda 2942 sayılı yasa; özel mülkiyetleri kendi rızaları dışında kamu yararı gözetilerek alınmak istenen kişilerin, kamu gücünü elinde bulunduran ve sahip olduğu imkanlarda göz önünde bulundurulduğunda soyut olarak daha güçlü durumda olan Devlet ve kamu tüzel kişiliklerine karşı iki tarafında hakları ve yararları gözetilerek adil ve hakkaniyete uygun çözüm bulunması aracıdır.
Stajyer Avukat
Melike Ünal
www.ozgunlaw.com